Kültür Sanat Edebiyat Şiir

çanakkale savaşı sizce ne demek, çanakkale savaşı size neyi çağrıştırıyor?

çanakkale savaşı terimi Işıl Erkurt tarafından tarihinde eklendi

  • Safiye Celik
    Safiye Celik

    malesef yurtdisinda dogup büyüdügüm icin türk ve osmanli tarihi hakkinda cok fazla bilgim yok. kendi kendimi yetistirmeye calisiyorum.canakkale savasini ögrendigimde türk milletinin en serefli ve en mükemmel millet olduklarini anladim. vatan aski ve imanlariyla galip gelidler.
    ne mutlu türküm diyene! ! !

  • Fatihözcan
    Fatihözcan

    Atalarımızın vatanı için verdiği eşsiz mücadele Türk,kürt,laz,çerkez demeden onbinlerce mücahidin vatanını,dinini,toprağını,ırkını savunmak için ölüme gülümseyerek gittiği,kahramanlık destanlarının yazıldığı savaş

  • Deniz Sema Mavim
    Deniz Sema Mavim

    ''şu boğaz harbi nedir var mı ki dünyada eşi...''
    ''sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın..''(m.akif ersoy...)
    çanakkale türküsü ise deger tüm yaşananlara...

  • Hamza
    Hamza

    geçmişini unutan geleceğide olmaz... ruhları şad olsun şehitlerimizin...

  • Ahmet Salih Demir
    Ahmet Salih Demir

    geçmisini unutan oradakı şehitlerimizi ziyaret edsın.

  • Güneş Seninle Doğacak
    Güneş Seninle Doğacak

    ANZAC'lar mı kimlerdi zannettiğiniz gibi ne bir millet ne de bir halkın ismiydi bu kelime; sadece ingilizler için vatanlarından onbinlerce kilometre uzağa bilmedikleri bir diyara getirilmiş;

    (A) ustralian and (N) ew (Z) elland (A) rmy (C) orps...
    A N Z A C

    Yani Avustralyalı ve Yeni Zellandalı Ordu Birlikleri'ydi onlar...

  • Serkan Kaan
    Serkan Kaan

    yazıyı bulabileceğiniz adres; http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2005/04/29/yazidizi/yazidizi2.html

    'yere düşmeyen sancak 57.alay'

  • Serkan Kaan
    Serkan Kaan

    türklüğün en büyük destanı. vatan, toprak sevgisinin bizim için ne demek olduğunu tüm dünyaya gösteren muhteşem zafer. bir de nihat genç'ten okuyun. ağlamayacak delikanlı tanımam.

  • Kenan Alpogan
    Kenan Alpogan

    ALLAH aşkı ve vatan sevgisi için seve seve ölüme koşan Anadolu'nun bağrından kopan 15-18 yaşlarındaki genç delikanlıların,çocuklarını yetim bırakacağını bile bile vatanı ve dini için ölüme koşan babaların ve son vazifesini yapmak isteyen cesur dedelerin hikayesi..Namaz kıldıktan sonra ölmeye giden bu insanların dünyada bir eşi var mıdır acaba? veya kıamete kadar olacak mı? ?

  • Tuğrul Gerçel
    Tuğrul Gerçel

    -Osmanlının gerçekten kazandığı tek cephe

    -Atatürk'ün öne çıktığı savaş

    -250.000'ne yakın şehit verdiğimiz bir destan bunun yaklaşık 100.000'ni aydın, okur kişi.Bu da Türkiye'nin 100 yıllık muhteşem tarihinin kaybedildiği demek oluyor

    -Sonuçları ile düyada büyük etkileri görülen bir dönüm noktası

  • Esra Tahtalıoğlu
    Esra Tahtalıoğlu

    M.Kemal'in tanınmasına yol açan, Kurtuluş savaşını uzatan, Bolşevik Devrimi'nin dış nedenlerinden olan 1915 yılları.

  • Eda Yıldırımtürk
    Eda Yıldırımtürk

    Çanakkale ruhundan ne kadar da uzağız...
    Yeniden bizi o ruha döndürecek herşeye muhtacız...

  • Elif Cevahir
    Elif Cevahir

    Cok kücükken dedem ne zaman canakkale mevzusu gecse bir hikaye lufteder ve nihayete erdirislerinde heyecanla 'Canakkale gecilmez derdi..'o hikayeleri bir mucize olarak nitelendirmisimdir hep zira onlar birer mucizedir...

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Arkadaşlar çok güzel anlatmış.Ekleyecek ne kaldı kii.

    Aneyimin dedeside katılmış ama şehit olamamış.11 sene askerlik yapmış.geldikten 2 sene sonra rahmetli olmuş.Nur içinde yatsın.(amin)

  • Sezgin Yeşiltaş
    Sezgin Yeşiltaş

    Birinci Dünya savaşının birinci yılında Osmanlı'nın çatırdamaya başlayan tahtından yayılan gıcırtıların halk tarafından onarılmaya kalkmasının başarısıdır.

    Kuvai Milli daha oluşmamış, 1919'dan 4 yıl önce 1915te Atatürk daha Osmanlı Ordusundan ayrılmamıştır. Misakı Milli ortada yoktur. Bir imparatorluğun yok oluşunu önlemek için diline yaşantısına hep 2. sınıf vatandaş muamelesi görmüş insanların din duygusu ile olağan üstü savunmasıdır.

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    “Bombasırtı vak’asını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kamilen düşüyor. İkincidekiler onların yerine geçiyor. Fakat, ne kadar şayan-ı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğinibiliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okumak bilenler elerinde Kuranıkerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, kelimeyi şahadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

    Mustafa Kemal.

  • __talebe__
    __talebe__

    Vatan nasıl savunulur yedi düvele gösterdiğimiz savaş.

  • Murat Er
    Murat Er

    vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    bir hilal uğruna, ya rab, ne güneşler batıyor!
    ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
    ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhid’i...
    bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
    sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
    “gömelim gel seni tarihe”desem, SIĞMAZSIN

  • Çağrı Z
    Çağrı Z

    Çanakkale'de Kaybolan Alay

    'Bölükler Anzak Koyu'na çikarken 1915'te
    Gelibolu'da yartlar korkunçtu: Dizanteri,
    erleri yere yikip, her tarafa cesetler yayildikça,
    kabus büyüyordu...'

    10 Agustos 1915 Çanakkale... Günesin göz kamastiran parlakligi, toplarin bitmez, tükenmez gürlemelerine karisiyor... Gelibolu Savasi'nin son dönemi, Cehennemi Çanakkale'ye
    tasimis... Siperler firin gibi... Savas kokusu ile dolu sicak bir rüzgar, ovada eserken, ince bir koz tabakasini da havaya kaldiriyor. Yiyeceklerin, siperlerin, ölü ve yaralilarin üzerine bulutlar halinde çöken iri yesil sinekler, dizanteriye yakalanan Ingiliz askerlerini büsbütün perisan ediyor... Ve Mehmet Akif'in dedigi gibi 'O ne müthis tipidir ki; savrulur enkazi beser'

    iNGiLiZ KOMUTAN YENiILECEKLERiNi ANLAYINCA

    Ingiliz askeri tarihinin en büyük yenilgilerinden birine adim adim yaklasiyor. Ingiliz komutan Sir Ian Hamilton, korkunç bir yenilgiye ugrayacaklarini sezmis, savasi kazanmanin tek yolunu, taze kuvvetlerle birlikte yapilacak büyük bir saldirida görmüstü.

    NORFOLK ALAYI GELiYOR

    Kraliyet Norfolk Alayi, taze kuvvetlerin bir parçasi olarak 29 Temmuz 1915'te Ingiltere'de gemilere bindirildiler. Savas tecrübeleri yoktu. Ordu mensuplarinca tatil gecebi askerleri diye anilan savunma birliklerine bagliydilar. Norfolk alayi, savas hatti gerisinde iklime alismalari için bekletilmeden 10 Agustos günü Suvla Koyu'nda unutulmaz bir macera yasamak hayali yerine, cehennemi andiran kabusla kucaklastilar.

    BASLARINA GELECEKTEN HABERSiZ

    Sahile yakin bir yerdeki tuz gölü, kavurucu yaz günesinin etkisi ile kurumus ve günesin
    parlakligini ve isisini ayna gibi Norfolk alayinin üzerine yansitiyordu. Kuzeydeki Kireçtepe, iki yaninda Kavaktepe ve Tekketepe, güneydeki Saribayir arasinda kalan Suvla düzlügü, dev bir arenayi andiriyordu. Ingiltere'nin Dereham Kasabasi'nda toplanan Norfolk alayi 4. ve 5. taburlari, anayurtlarindan uzak bu topraklarda, kendilerinden önce gelenlere mezar olan bölgede saskina döndüler. Savasta hersey olabilirdi ama, Norfolklular, savasin disinda baslarina gelecek olayi asla düsünemezlerdi...

    iNGiLiZLERiN BOSUNA HÜCUMLARI

    Sir Hamilton, Tekke ve Kavaktepeleri'ne bir gece karanliginda ani ve hizli bir saldiri yapmayi planlamisti. Bu is için 12 Agustos gecesi 54. tümen ilerlemeye basladi. Içlerinde Norfolk tugayi da bulunuyordu. Tepelerin yamacina kadar gemecekler ve safak sökerken saldirmak üzere hazirlanacaklardi. Fakat, gece yürüyüsünün yapilacagi bölgede, Küçük Anafarta Ovasi denilen yerde, Türk askerinin pusuya yattigi saniliyordu. Bu yüzden Bir Norfolk tümeni önden yolu açsin diye 12 Agustos ögleden sonrasi harekete geçti.
    Bu öncü tümenin ilerleyisi tam bir bozgunla sonuçlanmisti. Gelibolu savasinda Ingilizler'in gösterdigi saskinlik ve beceriksizlik, topçu atisinin 45 dk. önce baslamasina neden oldu. Bosuna cephane harcayan Ingilizler, savas alaninida hiç incelememislerdi. Araziyi bilmiyorlardi. Hedeflerin yerini çalakalem belirlemislerdi. Gücünden habersiz olduklari Türk
    birliklerini yarimadanin diger tarafinda çizilmisti.
    4. Norfolk Taburu, geride olmak üzere 163. tümen, gün isiginda çiplak ovayi geçmeye çalismanin bariz bir hata oldugunu anladiginda, ancak 900 m ilerleyebilmisti. Türkler'in direnci, Ingilizler'in tahmin ettiginden çok daha büyüktü. Ingiliz tümenin büyük bir kismi yogun makineli tüfek atisi altinda kaldigi için oldugu yerde çakilmisti. Ancak sag tarafta yer alan 5. Norfolk taburu daha az bir mukavemetle karsilastigi için ilerlemeye devam etti...

    BULUTUN iÇiNE DOGRU

    Iste tam bu sirada 22 kisilik bir Yeni Zelanda sahra birliginin gözleri önünde Norfolk alayinin 4. taburuna bagli çok sayida asker, karsilarindaki tepeye yürümeye basladilar. Tepenin
    üzeri ekmek somunu biçimli beyaz bir bulutla kapliydi. Ingiliz askerleri, yavas yavas tepeye yaklastilar ve bulutun içinde kayboldular. Son asker de bulutun içine girdikten sonra, bulut sanki kargosunu almis gibi yavasça havalandi ve rüzgarin aksi yönüne dogru hareket etti...
    Dahasi gökyüzünde bu bulutun kopyasi olan 3-4 bulut da rüzgara ragmen yerlerini koruyorlar.
    Ve sanki diger buluta eskortluk ediyorlar...

    KOMUTAN HAMILTON ANLATIYOR

    Kumandan Hamilton, Ingiliz Savas Bakani Lord Kitchener'e gönderdigi telgrafta, olayi
    söyle anlatiyordu:
    'Savas sirasinda, 163. tümen her bakimdan üstün oldugu bir anda, çok garip bir sey meydana geldi... Türkler'in zayiflamakta olan kuvvetlerine karsi, Albay Sir H. Beauchamp, cesur ve kendinden emin bir subay olarak büyük bir gayretle, hizla ilerledi ve savasin en güzel kismi böyle basladi. Mücadele daha kizismis ve iyice kizismisti.
    Bu askerlerin çogu yarali ve susuzluktan perisan bir haldeydiler. Bunlar, kampa ancak gece vakti geri dönebildiler. Fakat, Albay, 16 subayi ve 250 askeriyle önüne düsmani katmis,
    hizla ilerlemesine devam ediyordu... Daha sonra bunlardan hiçbir haber alamadik.Ormanlik bölgeye hücum ettikten sonra gözden kayboldular ve sesleri de duyulmadi. Içlerinden hiç biri geri dönmedi.'
    267 kisi, hiç bir iz birakmadan kaybolup gitmisti.

    YENiLGi KAÇINILMAZ OLDU

    O gün ögleden sonra baslayan ilerleyisin basarisizlikla sonuçlanmasi, Sir Ian Hamilton'in
    savasi kendi lehine döndürme ümidini de yok etmisti. Böylece, 1915 yili sonunda Müttefik Kuvvetler, geri çekilerek, büyük bir yenilgiye ugradilar. Gelibolu savasi, sekiz buçuk ay sürdü.ve 46 bin askerin ölümüyle sonuçlandi. O zamanin savaslari için, korkunç bir rakamdi bu. 1916'da Ingiliz Hükümeti, savasin kaybedilme nedenlerini arastirmak üzere, resmi bir kurulu görevlendirdi.

    GiZLENEN RAPOR

    Gelibolu Kurulunun Son Raporu adi altinda bastan asagi sansür denetiminden geçmis bir rapor, önce 1917'de ve daha sonra da 1919'da yayinlandi. Raporun asli, 1965 yilina kadar ortaya çikarilmadi.
    1918 sonunda, ingilizler, gelibolu'ya sanki galip gelmisçesine geri döndüler. Isgal Kuvvetleri'nin bir askeri savas alaninda gezinirken, Kraliyet Norfolk Alayi'na ait bir rozeti buldu. Çevrede yaptigi bir sorusturma sonunda, bir Türk çiftçisinin kendi arazisinde buldugu bir sürü cesedi, yakindaki bir dereye attigini ögrendi.

    DOSYA KAPANMADI

    8.5 ay süren Çanakkale Savasi Bogaz'in iki yani için de tam bir Cehennem olmustu. Savasin tarihi yazildi. Ölenlerin, yaralilarin, kayiplarin sayisi tespit edildi. Fakat bir tek sey, özellikle unutulmadi. Kaybolan Norfolk Alayi Askerleri... Ikinci dünya savasindan kalan Philedelphia Efsanesi gibi bu savastan da bu olay tüm gizemiyle kalmisti ortada. Bir çok kitapta bu olaya genis yer verilir hatta bazilari bunun Çanakkale Savasi'nin kendisinden de önemli oldugunu düsünüyor.
    Philedelphia 2. deneyinde de Eldridge 'in ilk görüldügü limanin NORFOLK olmasi sanki
    bu isimde bir sey var diye düsündürüyor.
    Güncel bir konu Titanik... Herkes filmini konusuyor ama arkada inanilmaz bir tarihi gizem
    var. Olaydan bir asir kadar önce bir yazar kitabinin içerigini bir transatlantigin üzerine kurmustu. Romaninda dev bir transatlantik Avrupa-Amerika seferine çikiyor ve bu ilk seferinde gemi evet bir buz dagina çarparak batiyor. Romandaki geminin adi TITANIA ve ölçüleri asagi yukari Titanik'le ayni.

  • Hasan Özyurt
    Hasan Özyurt

    İstanbulspora renklerini veren savaş.istanbul lisesinin bütün erkek öğrencileri bu savaşta şehit olmuş ve okulun sarı duvarlarına siyah çizgiler çekilmiştir.
    beni ağlatan tek şey

  • Hasan Özyurt
    Hasan Özyurt

    onur ve gözyaşı

  • Murat Dalgın
    Murat Dalgın

    Anafartalar kahramani MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve 212.000 SEHIT.

  • Cay Keyfi
    Cay Keyfi

    İngiliz garson, Türk müşteriye:
    -Çanakkale’de çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyizdeyince, bizimkinden gayet soğukkanlı bir şekilde şu cevabı almış:
    -Orada ne işiniz vardı?

  • Özgür Turgay
    Özgür Turgay

    bu bir savaş değil bir destandır, bağımsızlık destanı.

  • Yasin Korkmaz
    Yasin Korkmaz

    Emperyalizme karşı kazanılmış büyük bir zaferdir,kurtuluş savaşı ruhunun tohumları burada atılmıştır,yüzbinlerce şehit verilmiştir

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    http://www.canakkale.gen.tr/

  • Kurtuluş Öztürk
    Kurtuluş Öztürk

    Çanakkakle Zaferi'mizle ilgili bu kadar az şey hatırlanması üzücü doğrusu.

    Çanakkale Şehitlerimize

    şu boğaz harbi nedir? var mı ki dünyada eşi?

    en kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

    -tepeden yol bularak geçmek için marmara’ya

    kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

    ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!

    nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir avrupalı”

    dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi

    varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

    eski dünya, yeni dünya bütün akvam-ı beşer

    kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.

    yedi iklimi cihanın duruyor karşında,

    osrtralya’yla beraber bakıyorsun; kanada!

    çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.

    sade bir hadise var ortada: vahşetler denk.

    kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela...

    hani tauna da zuldür bu rezil istila...

    ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,

    ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

    kustu mehmetçiğin aylarca durup karşısına;

    döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,

    maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz...

    medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

    sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,

    öyle müthiş ki: eder her biri bir mülkü harab.

    öteden saikalar parçalıyor afakı;

    beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;

    bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

    sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

    yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

    atılan her lağımın yaktığı: yüzlerce adam.

    ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer

    o ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer...

    kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

    boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

    saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,

    yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

    veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,

    sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

    top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...

    kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!

    ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;

    alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?

    hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?

    çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.

    sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,

    beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;

    bir göğüslerse huda’nın edebi serhaddi;

    “o benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.

    asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:

    işte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

    şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

    o, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

    vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

    bir hilal uğruna, ya rab, ne güneşler batıyor!

    ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

    gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

    ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhid’i...

    bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

    sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?

    “gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.

    herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...

    seni ancak ebediyetler eder istiab.

    “bu, taşındır” diyerek ka’be’yi diksem başına;

    ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

    sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;

    kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

    mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;

    yedi kandilli süreyya’yı uzatsan oradan;

    sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;

    uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

    türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;

    gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

    tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...

    yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

    sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,

    şarkın en sevgili sultanını salahaddin’i,

    kılıç arslan gibi iclaline ettin hayran...

    sen ki, islam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

    o demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;

    sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

    sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... heyhat,

    sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...

    ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

    sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.

    mehmet akif ersoy