çocuk ruhuna sahip duyarlı bir insandı..yaptığı resimleri ağır duygular uyandırır..kardeşinin gönderdiği harçlığa karşılık ona resim çizerdi...kimisi kardeşinin onu kandırdığını söyler..saf olduğu kabul görür.
Kendisinin 3. derece yegeni (theo van gogh) , bir Somali'li activist'in(ayaan hirsi ali) kurbani olmustur. Islami asagilayan bir filim yaptiktan sonra fasli bir genc tarafindan oldurulmustur.
Van gogh deyince çoğu kişinin aklına kulak kesme hadisesi gelir. Garip bi adam... kulaklarını kesip sevgilisine yollamış.... hakkaten deli işi... eserleri o öldükten sonra keşfedilmiş.. sarıyı çok severmiş.. resimlerine bakıldığında bu rahatlıkla anlaşılabilir zaten... zeminde, duvarda her yerde sarı ve tonları... Bi de bu adam zamanının meşhur zıkkımlarından LDS diye bi şi kullanmış. hayalgücünü artırmak için... kulaklarını da bunu içtikten sonra kesmiştir heralde :))
van gogh... paletinde sarıdan başka renk olmayan deli bi ressamdır.. tıpkı bütün ressamlar gibi.. resim yapmak zaten bi deliliktir... ha bide van gogh marka boyalar çok pahalı şikayetçiyim... bi sulu boyaya kaç yıl önce 50 milyom verdim insaf yaa....
'...bir de,her zaman düşünmüşümdür ki,Allah'ı tanımanın en iyi yolu pek çok sevmektir.Bir dostu sev,karını sev,bir şeyi,canın ne istiyorsa onu sev,bildiğinden daha fazlasını bilmenin doğru yoluna girmişsin demektir.Ben böyle diyorum.Ancak ulu,ciddi,mahrem bir duygu birliğiyle sevmeli kişi,bütün gücü ve aklıyla sevmeli,daha derinden,daha iyi,daha çok öğrenmeye çalışmalı.Böylesi bir yol Allah'a götürür,sarsılmaz imana götürür...' (kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplardan...)
bizzat cehennemden dostumdur.. onun intihar etmesini ben sağladım.. o şimdi yanımda..ama güvende olduğunu söyleyemem.. kendisine zarar verme isteğini doğuran en büyük neden, yattığı akıl hastenesindeki geçen günleriydi. eskiyi hatırladıkça, kulağının acısı ona tatlı bir rüzgar gibi geliyor artık.. onunla bir çizim yaparken tanışmıştık.. ' ren nehrinde yıldızlı bir gece '.. van gogh, denen işe yaramaz, orayı çok severdi..
resimlerimin satmadığı gerçeğini değiştiremem. ama bir gün gelecek insanlar bu resimlerin kullandığım doyalardan çok daha değerli olduğunu öğrenecekler........
nasıl da geleceği görerek konuşmuş. hayatı boyunca tek bir resmini satabilmiş van gogh, onu da birkaç cent karşılığında. bu kadar yoksul bir hayat sürdükten sonra bugün geldiği nokta bu.o artık ölümsüzleşti. önemli olan sadece unutulmamak değil,sağken de bu güzelliği hiddetmek.
çirkinleştikçe,yaşlandıkça,huysuzlaştıkça,daha da hastalanıp yoksullaştıkça,daha canlı,daha dengeli, daha parlak renkler seçerek durumu düzeltmeye çalışıyorum. vincent van gogh
o da bi insan işte kulagını kestiginden bi mahalle ötesindekinin haberi yoktu zamanında simdi aklımıza damgasını vurmuş..ask için kulak mı kesecez van gogh gibi bi de kolumu ister misin geyikleriyle anılsa da anlamak zor ve anlamaya calışmak gereksiz...vardır bi nedeni deriz ama beelki manası da yoktur.işin aslı yapıtları.anlamamız gereken bu ;) kacınız adamın kulagından cok bi tablosunu kafasına yerlestirdi?
Çılgın aşık...Çılgın ressam...Mükemmel eserler yapmış...Akıl hastanesinde yaptığı,en meşhur eseri; Starry night'ı gördünüz mü? O tabloya dikkatli bakın... Gördüğünüz; bir selvi ağacı değil,bir kadının saçları olabilir... Ve o tablodaki gökyüzü,iç dünyasını çok iyi yansıtır.
Çizim alanında örnek aldığım ve benim için çok kıymetli eserleri olan bir ressamdır O, Franz kafka gibi değersiz ve gerksiz olduğunu düşünüodu.İnsanların herşeyden önce görünüşe aldanmaları dış görünüşe göre değer vermeleri, belkide ressamlığa bu yüzden soyunmuştu O, yaptıklarının, yazdıklarının çok basit olduğunu düşünüyordu bu yüzden dolayıdırki çizdiklerini, tablolarını bir hiç pahasına satıyordu. Fakir ve yoksul bir ailenin çocuğu olmasıda bunda etkiliydi. Resimlerinde yaşadığı zamanın insan ve durum manzaraları hakimdir Ne yazıkkı eserleri ölümünden sonra kıymet bulmuştur, bir tablosunu almamız yada çok güzel olmuş dememizin ona hiçbir karı yoktur (!) belki ruhu okunan bir dua ve yaptıklarından ötürü duyulan şükran ona en güzel armağan olacaktır şu anda aramızda olmasa bile ..
Deha ile deliliğin ayırdığı ince çizgide, mutsuzluk, yalnızlık ve yoksulluk içinde yaşayan Van Gogh, umutlarını, düş kırıklıklarını ve yoğun acılarını, çarpıcı renkler ve keskin fırça darbeleriyle, neredeyse nabız atışlarının duyulabildiği manzaralara, kendi portrelerine ve natürmortlara dönüştürdü. Özellikle hayatının son yıllarında yaptığı resimlerle modern nesmi ve Ekspresyonistleri büyük ölçüde etkilemiş ve sanat tarihine damgasını vurmuştur.
23 Aralık 1889 yılında, Fransa'nın Arles kentinde birlikte kaldıkları ressam arkadaşı Gauguin'inden gelen telgrafı alan kardeş Theo Van Gogh ilk trene atlayıp hastaneye yetişir. Çünkü Vincent kulağını kesmiş ve bir süredir ilişkide bulunduğu Rachel adında genelevde çalışan kadına götürüp armağan etmiştir. Neden kulağını kesti? Kafalara soru işareti koyan başka birşey Van Gogh'un dermanı bulunamayan ve teşhisi yapılamayan zührevi bir hastalık nedeniyle birçok defa hastaneye kaldırılmış olması. (http://www.dergi.org/182001/0701.htm)
Yukarda dediği gibi ya bilinmeyen bir hastalığın verdiği bir acıyla, ya da suçluluk duygusuyla kestiği kulağını başka yerlerde, resminde kullanmak istediği kırmızı tonu verecek bir karışım yapamayıp kulağını kesip kanıyla kulağını fırça gibi kullandığı da söylenir.
"Büyük işler bazen kaza ile gerçekleşir ama mutlaka gerçekleşmesi istenmiştir."
(V.V.Gogh)
En tanınmış Bipolarlardan.. Bkz: Manik Depresyon
renklerle konusurken delirmek iyidir.
ne yapmış?
yaşadığı onca şeyin ardından kulağını kesmiş
parmağını pişirmiş.
bana kalırsa az bile yapmıştı.
çocuk ruhuna sahip duyarlı bir insandı..yaptığı resimleri ağır duygular uyandırır..kardeşinin gönderdiği harçlığa karşılık ona resim çizerdi...kimisi kardeşinin onu kandırdığını söyler..saf olduğu kabul görür.
Kendisinin 3. derece yegeni (theo van gogh) , bir Somali'li activist'in(ayaan hirsi ali) kurbani olmustur. Islami asagilayan bir filim yaptiktan sonra fasli bir genc tarafindan oldurulmustur.
Don Mclean kendisi icin bir sarki yazip bestelemis:
'For they could not love you,
But still your love was true.
And when no hope was left in sight
On that starry, starry night,
You took your life, as lovers often do.
But I could have told you, Vincent,
This world was never meant for one
As beautiful as you.'
Van gogh deyince çoğu kişinin aklına kulak kesme hadisesi gelir. Garip bi adam... kulaklarını kesip sevgilisine yollamış.... hakkaten deli işi...
eserleri o öldükten sonra keşfedilmiş.. sarıyı çok severmiş.. resimlerine bakıldığında bu rahatlıkla anlaşılabilir zaten... zeminde, duvarda her yerde sarı ve tonları...
Bi de bu adam zamanının meşhur zıkkımlarından LDS diye bi şi kullanmış. hayalgücünü artırmak için... kulaklarını da bunu içtikten sonra kesmiştir heralde :))
artık adını doğru yazıyorum.....
van gogh...
paletinde sarıdan başka renk olmayan deli bi ressamdır..
tıpkı bütün ressamlar gibi..
resim yapmak zaten bi deliliktir...
ha bide van gogh marka boyalar çok pahalı şikayetçiyim... bi sulu boyaya kaç yıl önce 50 milyom verdim insaf yaa....
vincente minnelli'nin,hayatını anlattığı 'lust for life' filmini izlemenizi tavsiye ederim...zamanına göre bayağı modern bir film...
'...bir de,her zaman düşünmüşümdür ki,Allah'ı tanımanın en iyi yolu pek çok sevmektir.Bir dostu sev,karını sev,bir şeyi,canın ne istiyorsa onu sev,bildiğinden daha fazlasını bilmenin doğru yoluna girmişsin demektir.Ben böyle diyorum.Ancak ulu,ciddi,mahrem bir duygu birliğiyle sevmeli kişi,bütün gücü ve aklıyla sevmeli,daha derinden,daha iyi,daha çok öğrenmeye çalışmalı.Böylesi bir yol Allah'a götürür,sarsılmaz imana götürür...' (kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplardan...)
Kaçık herif işte akıllı adam kendi kulağını kesermi ya, Piskopat işte günümüz jiletçi piskopatlarından tek farkı resim yapabiliyor olması.
Resim yapmak için yaratılmış..
bizzat cehennemden dostumdur..
onun intihar etmesini ben sağladım..
o şimdi yanımda..ama güvende olduğunu söyleyemem..
kendisine zarar verme isteğini doğuran en büyük neden, yattığı akıl hastenesindeki geçen günleriydi.
eskiyi hatırladıkça, kulağının acısı ona tatlı bir rüzgar gibi geliyor artık..
onunla bir çizim yaparken tanışmıştık..
' ren nehrinde yıldızlı bir gece '..
van gogh, denen işe yaramaz, orayı çok severdi..
resimlerimin satmadığı gerçeğini değiştiremem. ama bir gün gelecek insanlar bu resimlerin kullandığım doyalardan çok daha değerli olduğunu öğrenecekler........
nasıl da geleceği görerek konuşmuş. hayatı boyunca tek bir resmini satabilmiş van gogh, onu da birkaç cent karşılığında. bu kadar yoksul bir hayat sürdükten sonra bugün geldiği nokta bu.o artık ölümsüzleşti.
önemli olan sadece unutulmamak değil,sağken de bu güzelliği hiddetmek.
çirkinleştikçe,yaşlandıkça,huysuzlaştıkça,daha da hastalanıp yoksullaştıkça,daha canlı,daha dengeli, daha parlak renkler seçerek durumu düzeltmeye çalışıyorum.
vincent van gogh
o da bi insan işte kulagını kestiginden bi mahalle ötesindekinin haberi yoktu zamanında simdi aklımıza damgasını vurmuş..ask için kulak mı kesecez van gogh gibi bi de kolumu ister misin geyikleriyle anılsa da anlamak zor ve anlamaya calışmak gereksiz...vardır bi nedeni deriz ama beelki manası da yoktur.işin aslı yapıtları.anlamamız gereken bu ;) kacınız adamın kulagından cok bi tablosunu kafasına yerlestirdi?
geçenlerde tabu oynarken çıktı bu kelime :))))
tarif ediyor arkadaş(kulak kesme hadisesinden olaya girmeyi istedi :)))
+bir sanatçı..vücudunun bir parçasını kesen bir sanatçı ama bu...
-Bülent Ersoy!
:))))
Söylesene! Ben de mi kulağımı keseyim Vincent? !
DARWI ODRADE
Anlaşılmayanlar kervanı var mı bilmiyorum.. Anlayamayanlar kervanı var ama...
starry nihgt
eski kulağı kesiklerden:P
Çılgın aşık...Çılgın ressam...Mükemmel eserler yapmış...Akıl hastanesinde yaptığı,en meşhur eseri; Starry night'ı gördünüz mü?
O tabloya dikkatli bakın...
Gördüğünüz; bir selvi ağacı değil,bir kadının saçları olabilir...
Ve o tablodaki gökyüzü,iç dünyasını çok iyi yansıtır.
deli ressam :))
bi de kulak meselesi var tabii...
Çizim alanında örnek aldığım ve benim için çok kıymetli eserleri olan bir ressamdır O, Franz kafka gibi değersiz ve gerksiz olduğunu düşünüodu.İnsanların herşeyden önce görünüşe aldanmaları dış görünüşe göre değer vermeleri, belkide ressamlığa bu yüzden soyunmuştu O, yaptıklarının, yazdıklarının çok basit olduğunu düşünüyordu bu yüzden dolayıdırki çizdiklerini, tablolarını bir hiç pahasına satıyordu. Fakir ve yoksul bir ailenin çocuğu olmasıda bunda etkiliydi. Resimlerinde yaşadığı zamanın insan ve durum manzaraları hakimdir Ne yazıkkı eserleri ölümünden sonra kıymet bulmuştur, bir tablosunu almamız yada çok güzel olmuş dememizin ona hiçbir karı yoktur (!) belki ruhu okunan bir dua ve yaptıklarından ötürü duyulan şükran ona en güzel armağan olacaktır şu anda aramızda olmasa bile ..
aynı şeyi kopyalayıp yapıştırmışsınız :)
sizin kendi sözcükleriniz olmazmı hiç kardeşim :))))
Deha ile deliliğin ayırdığı ince çizgide, mutsuzluk, yalnızlık ve yoksulluk içinde yaşayan Van Gogh, umutlarını, düş kırıklıklarını ve yoğun acılarını, çarpıcı renkler ve keskin fırça darbeleriyle, neredeyse nabız atışlarının duyulabildiği manzaralara, kendi portrelerine ve natürmortlara dönüştürdü. Özellikle hayatının son yıllarında yaptığı resimlerle modern nesmi ve Ekspresyonistleri büyük ölçüde etkilemiş ve sanat tarihine damgasını vurmuştur.
sarı renk/ayçiçekleri/ sararmış otlar/ yaşarken tek bir tablo satamamak/ hasır iskemle, tahta masa ve demir karyola/yıldızlar/köylüler
23 Aralık 1889 yılında, Fransa'nın Arles kentinde birlikte kaldıkları ressam arkadaşı Gauguin'inden gelen telgrafı alan kardeş Theo Van Gogh ilk trene atlayıp hastaneye yetişir. Çünkü Vincent kulağını kesmiş ve bir süredir ilişkide bulunduğu Rachel adında genelevde çalışan kadına götürüp armağan etmiştir. Neden kulağını kesti? Kafalara soru işareti koyan başka birşey Van Gogh'un dermanı bulunamayan ve teşhisi yapılamayan zührevi bir hastalık nedeniyle birçok defa hastaneye kaldırılmış olması. (http://www.dergi.org/182001/0701.htm)
Yukarda dediği gibi ya bilinmeyen bir hastalığın verdiği bir acıyla, ya da suçluluk duygusuyla kestiği kulağını başka yerlerde, resminde kullanmak istediği kırmızı tonu verecek bir karışım yapamayıp kulağını kesip kanıyla kulağını fırça gibi kullandığı da söylenir.