Aile Akraba İş ve sosyal ilişkilerde mahrumiyetin aşağı indirgenmesi ve toplumsal olarak kabul görmeyen davranış ve yaşamların algı propagandasının gençlere aşılanması günümüz çağında sözde modernizim'dir
''Modern''teknoloji bilgi ve ahlaki yaşam kalitesi gelişmiş ülke ve insan topluluğudur
''Modern''ülke yada kültürel farklilıklara göre değişken bir yaşam biçimidir vs vs....
Pespayeleşen zaman, maddeleşen mana, yabancılaşan mekan, Allahın ipi de kopmak üzere, mutluluk standardize, veya paket program, bir giz açıklanmak üzere.
Kaslarımda sıkışmış binlerle can, değişe değişe kurdukça beni, taşar taşar inimden alırım görünmeyeni, yepyeni bir çağım yeryüzünde ben, Kaplan. Tüylü ağır pençelerimde tırnaklarım acıkmış, bekler,sivri, parlak, ceylanlı orman düşleriyle bacaklarım gerilmiş, titrer. fırladı fırlayacak, özlemlerim ışıksız inimde, dört yana ölüm ölüm, tırnaklarım kaba etlerinde tüm, keskin, parlak, seninle bilediğimden.
TURAN, MİSTİK,
Ceylan kardeşlerim, av olmayın tekrar ediyim, süzmeliğin lüzumu yok, hiç acıması da yok, kefereye, zaten Kuran da gazabımdan sakının der sapıtanlara, burdan sağ çıkıp iyi yaşamak istiyorsan başka formülü yok, mars falan hiçbir şeyini çözmez, her batılı yaveye atlamayın sonra çıkamazsınız delikten, kendi kültüren sırtını dönen zaten zeka seviyesini açık etti o kadar da süzme olmayanlar bari kendini kurtarsın, ben söyiliym siz gene yapmayın, O yapsın.
Teknik ayrı, bu anlayış ayrı, iyi gelmedi bünyelere, dediğim gibi iyi çakal yetişti, ama, kulluk da değişen bir şey yok o hep aynı, sadece gaz veriyor harikasın diye sonrada basacak üstüne halla kulluğu sürdürenler hop kalabalığın önüne çıkacak, ve o kavga yeni bir varoluş hakkını getirecek, yani göze aldıkların, yazdım, yeni şartlar dökmek için, esaslar da, esaslıyı ayırmak için, ömrümde bir sakız görmedim, bu kadar yükü neden çekiyim, senin için değil herhalde, bencillikte derece yapmışlar için, kendim için ama, benim hedefim başka, seninki başka, sen dünya hayatının getirdiklerine bencillik ediyorsun, ben bitmeyenin peşindeyim, sen de ol, elinden alan yok, işte o bilgiler onlar, yoksa türbe çok, yani seçenek.
İnsan hayatına müthiş kolaylıklar getiren tekniğe zemin oluştururken, zaten çok da matah olmayan insan yapısını şehrin zor ve rekabetçi şartlarında gidere ağır tahrifata uğratan, zor dönemlerde giderek vahşete teslim eden bir eleme süreci, kendi koruyabilmenin geçmiş birikimlerimizde hala bir sigorta özelliği taşıdığını belirtmiştim, bu artık evrenin özelliği nedeniyle, kişisel bir kurtuluş reçetesi olmaya mahkum, koyu bir bilinçlilik talep eder, gündelik kargaşa da bu emeği verecek ve benimseyecek olan da giderek gündemden çıkar, onun için kendi kurguladığın cennet kendinle biter, günü gelince, önüne gerçek çıkar, sıkı asılma çağıdır aynı zamanda, o bile yavaştan pamuk ipliğine döner, herkesin şansı, sadece zihinlerinde aşılabilir, gerçeklik, yapabileceğinden iyice uzaklaşmıştır. Sadece kendinin olağanüstü işlevine dönüşür, işte sınavın koyulaştığı yer orası, kolay lokma zannedilen, koyu bilmezleniş de. Kısaca, acıklı.
Kendine aitliği temelinde, aitliği vardır, yani yapay, onun için sahicilik temeli baştan dinamitlenmiştir, iletişim, başlamadan biter, bu evre öyle yapılandırır, yani yapı aslında yıkık, döküktür, sadece görüntü verir, kimse de, inanmaz. Onun için sentetiktir, tabii, yardım edeni de, bu dönem ezer, sana bağlı, ve bakışına, kendine temel atmak. Artık bireysel, ne yaptığınla şansın artar, bir şey yapmadan bekleyen de, yapılır, dönemin doğası gereği.
Modern evrede istismarın olmadığı hiçbir yer yoktur, ucuz tanıtımlarına bakmayın, özelliği bu belki biraz, niteliğine göre oranı farkeder o kadar, burası eleme dünyası, ve insan doğasının parçası, hangi yönüne ağırlık vereceğine göre de geleceğin şekil alacak, temiz toplum palavraları, hurafe bile değildir, öyle bir dünya hiç olmadı, bugün de yok, yarın da olmayacak, hesap kesilene kadar, kendi tutumuna dikkat eden de kuyruğu kurtarır, bir hakkı daha olur, hepsi bu, zındıkların sana yardım edecek niteliği yoktur, maalesef, zaten projeleride yürümedi, aynı kanaldan kendilerine gelir çıkarma çabası başka bir şey yok, yokluk ondan var, varlık kendinin hakimidir, seçimleriyle.
Modern evrede ulustan kaçamazsın, çok uluslu masallarına geçmiş olsun, zaten Merkel söylemişti, başaramadık diye, olmaz, şehrin zor şartlarında güç bela kazandığını kıskanır insan, gözüne batar başkası, kendi diline, dinine bile soğuklaşıyor, kaldı ki yabancı, sadece, ağır işlerde işine yaradığı için tahammül ediyor, dişini sıkıyor, bir de üstüne kültürel husumeti koy, kaymaklı kadayıf , nasıl yemezsin, tatlı tatlı, sonra da, tabii, oyuna gelmişsen, ebediyyen tek tek kusturmaca. Hayat oyunu.
“Bir kentin modernliği, orada metro sisteminin olup olmamasıyla da ölçülür. Ancak sanıldığı gibi, bu bir ulaşım sorunu değildir. En özgür modern özneler metro istasyonlarında uyuyanlardır. Dolayısıyla modernlik özgürlüğü ancak yeraltında mümkün kılar. Dostoyevski’ye Yeraltından Notlar’ı yazdıran, belki de, bunu hissetmiş oluşudur. Özgürlük elde edilmez, ancak hibe edilir. Talep etmek teslimiyettir. Özgür özneler talep etmeyenlerdir. Geceleri metro istasyonunda uyuyan özne, Kierkegaard’ın deyimiyle “onurlu yalnız”dır. İstemeden de olsa, modern kentin niceliksel büyüklüğü, niteliksel farklılığa yaşama olanağı sağlar. Yeraltında ya da yerüstünde, merkezde ya da çevrede farklı yaşantılar modern kenti mekan edinirler. Sultanbeyli ile Etiler aynı kent midir? Sultanbeyli ile Etiler aynı dünya bile değildir. On bin dolarlık bir gelir ortalaması ile üç yüz dolarlık bir gelir ortalaması ancak bir modern kentte birlikte yaşayabilir. Bunu mümkün kılan modernliğin ikiyüzlülüğüdür. Modernlik bir cennettir. Modernlik bir cehennemdir. Modern yaşam aslında bir yaşantılar federasyonudur. Modernlik bir egolar federasyonudur. Hatta modernlik bir ütopyalar federasyonudur. Ya da öyle olmalıdır. Üniter bir modernlik mevcut değildir.”
Sosyal Bilimler Felsefesi - Prof. Dr. Besim F. Dellaloğlu
Pespayeleşen zaman, maddeleşen mana, yabancılaşan mekan, ve kabus gelir kapıya. 20.Yüzyılın ilk elli yılı gibi,
Avrupada, gene sınırlarda.
Aile Akraba İş ve sosyal ilişkilerde mahrumiyetin aşağı indirgenmesi ve toplumsal olarak kabul görmeyen davranış ve yaşamların algı propagandasının gençlere aşılanması günümüz çağında sözde modernizim'dir
''Modern''teknoloji bilgi ve ahlaki yaşam kalitesi gelişmiş ülke ve insan topluluğudur
''Modern''ülke yada kültürel farklilıklara göre değişken bir yaşam biçimidir
vs vs....
Pespayeleşen zaman, maddeleşen mana, yabancılaşan mekan, Allahın ipi de kopmak üzere, mutluluk standardize, veya paket program, bir giz açıklanmak üzere.
Kaslarımda sıkışmış binlerle can, değişe değişe
kurdukça beni, taşar taşar inimden alırım görünmeyeni,
yepyeni bir çağım yeryüzünde ben, Kaplan. Tüylü
ağır pençelerimde tırnaklarım acıkmış, bekler,sivri, parlak,
ceylanlı orman düşleriyle bacaklarım gerilmiş, titrer. fırladı
fırlayacak, özlemlerim ışıksız inimde, dört yana ölüm ölüm,
tırnaklarım kaba etlerinde tüm, keskin, parlak, seninle
bilediğimden.
TURAN, MİSTİK,
Ceylan kardeşlerim, av olmayın tekrar ediyim, süzmeliğin lüzumu yok, hiç acıması da yok, kefereye, zaten
Kuran da gazabımdan sakının der sapıtanlara, burdan sağ çıkıp iyi yaşamak istiyorsan başka formülü yok,
mars falan hiçbir şeyini çözmez, her batılı yaveye atlamayın sonra çıkamazsınız delikten, kendi kültüren sırtını
dönen zaten zeka seviyesini açık etti o kadar da süzme olmayanlar bari kendini kurtarsın, ben söyiliym siz
gene yapmayın, O yapsın.
Teknik ayrı, bu anlayış ayrı, iyi gelmedi bünyelere, dediğim gibi iyi çakal yetişti, ama, kulluk da değişen bir şey
yok o hep aynı, sadece gaz veriyor harikasın diye sonrada basacak üstüne halla kulluğu sürdürenler hop kalabalığın önüne çıkacak, ve o kavga yeni bir varoluş hakkını getirecek, yani göze aldıkların, yazdım, yeni şartlar
dökmek için, esaslar da, esaslıyı ayırmak için, ömrümde bir sakız görmedim, bu kadar yükü neden çekiyim, senin
için değil herhalde, bencillikte derece yapmışlar için, kendim için ama, benim hedefim başka, seninki başka,
sen dünya hayatının getirdiklerine bencillik ediyorsun, ben bitmeyenin peşindeyim, sen de ol, elinden alan yok,
işte o bilgiler onlar, yoksa türbe çok, yani seçenek.
Nesneleşmiş yangın, herkes hiçkimseyle el sıkışır, bu kendini beğenmiş, her şeyi yapabilirim fikrinin yolu, boşluğa çıkar.
İnsan hayatına müthiş kolaylıklar getiren tekniğe zemin oluştururken, zaten çok da matah olmayan insan yapısını şehrin zor ve rekabetçi şartlarında gidere ağır tahrifata uğratan, zor dönemlerde giderek vahşete teslim eden bir eleme süreci, kendi koruyabilmenin geçmiş birikimlerimizde hala bir sigorta özelliği taşıdığını belirtmiştim, bu artık evrenin özelliği nedeniyle, kişisel bir kurtuluş reçetesi olmaya mahkum, koyu bir bilinçlilik talep eder, gündelik kargaşa da bu emeği verecek ve benimseyecek olan da giderek gündemden çıkar, onun için kendi kurguladığın cennet kendinle biter, günü gelince, önüne gerçek çıkar, sıkı asılma çağıdır aynı zamanda, o bile yavaştan pamuk ipliğine döner, herkesin şansı, sadece zihinlerinde aşılabilir, gerçeklik, yapabileceğinden iyice uzaklaşmıştır. Sadece kendinin olağanüstü işlevine dönüşür, işte sınavın koyulaştığı yer orası, kolay lokma zannedilen, koyu bilmezleniş de. Kısaca, acıklı.
Kendine aitliği temelinde, aitliği vardır, yani yapay, onun için sahicilik temeli baştan dinamitlenmiştir, iletişim, başlamadan biter, bu evre öyle yapılandırır, yani yapı aslında yıkık, döküktür, sadece görüntü verir, kimse de, inanmaz. Onun için sentetiktir, tabii, yardım edeni de, bu dönem ezer, sana bağlı, ve bakışına, kendine temel atmak. Artık bireysel, ne yaptığınla şansın artar, bir şey yapmadan bekleyen de, yapılır, dönemin doğası gereği.
Modern evrede istismarın olmadığı hiçbir yer yoktur, ucuz tanıtımlarına bakmayın, özelliği bu belki biraz, niteliğine göre oranı farkeder o kadar, burası eleme dünyası, ve insan doğasının parçası, hangi yönüne ağırlık vereceğine göre de geleceğin şekil alacak, temiz toplum palavraları, hurafe bile değildir, öyle bir dünya hiç olmadı, bugün de yok, yarın da olmayacak, hesap kesilene kadar, kendi tutumuna dikkat eden de kuyruğu kurtarır, bir hakkı daha olur, hepsi bu, zındıkların sana yardım edecek niteliği yoktur, maalesef, zaten projeleride yürümedi, aynı kanaldan kendilerine gelir çıkarma çabası başka bir şey yok, yokluk ondan var, varlık kendinin hakimidir, seçimleriyle.
Modern evrede ulustan kaçamazsın, çok uluslu masallarına geçmiş olsun, zaten Merkel söylemişti, başaramadık diye, olmaz, şehrin zor şartlarında güç bela kazandığını kıskanır insan, gözüne batar başkası, kendi diline, dinine bile soğuklaşıyor, kaldı ki yabancı, sadece, ağır işlerde işine yaradığı için tahammül ediyor, dişini sıkıyor, bir de üstüne kültürel husumeti koy, kaymaklı kadayıf , nasıl yemezsin, tatlı tatlı, sonra da, tabii, oyuna gelmişsen, ebediyyen tek tek kusturmaca. Hayat oyunu.
“Bir kentin modernliği, orada metro sisteminin olup olmamasıyla da ölçülür. Ancak sanıldığı gibi, bu bir ulaşım sorunu değildir. En özgür modern özneler metro istasyonlarında uyuyanlardır. Dolayısıyla modernlik özgürlüğü ancak yeraltında mümkün kılar. Dostoyevski’ye Yeraltından Notlar’ı yazdıran, belki de, bunu hissetmiş oluşudur. Özgürlük elde edilmez, ancak hibe edilir. Talep etmek teslimiyettir. Özgür özneler talep etmeyenlerdir. Geceleri metro istasyonunda uyuyan özne, Kierkegaard’ın deyimiyle “onurlu yalnız”dır. İstemeden de olsa, modern kentin niceliksel büyüklüğü, niteliksel farklılığa yaşama olanağı sağlar. Yeraltında ya da yerüstünde, merkezde ya da çevrede farklı yaşantılar modern kenti mekan edinirler. Sultanbeyli ile Etiler aynı kent midir? Sultanbeyli ile Etiler aynı dünya bile değildir. On bin dolarlık bir gelir ortalaması ile üç yüz dolarlık bir gelir ortalaması ancak bir modern kentte birlikte yaşayabilir. Bunu mümkün kılan modernliğin ikiyüzlülüğüdür. Modernlik bir cennettir. Modernlik bir cehennemdir. Modern yaşam aslında bir yaşantılar federasyonudur. Modernlik bir egolar federasyonudur. Hatta modernlik bir ütopyalar federasyonudur. Ya da öyle olmalıdır. Üniter bir modernlik mevcut değildir.”
Sosyal Bilimler Felsefesi - Prof. Dr. Besim F. Dellaloğlu
Yenilikleri güncel olarak yakalamaktır..