Kültür Sanat Edebiyat Şiir

süleymancı sizce ne demek, süleymancı size neyi çağrıştırıyor?

süleymancı terimi Mustafa Atilgan tarafından tarihinde eklendi

  • Faruk Şahin
    Faruk Şahin

    tek kelime ile tanımayanlara şunu söylemek istiyorum yarın gidip bir yurtlarını gezin daha iyi anlayacağınızdan eminim...

  • Mustafa Pehlivan
    Mustafa Pehlivan

    ben suleymancılıgın suleyman hılmı tunahan s.s ıle allaha gıden bır yol oldunu dusunuyorum

  • Yasir
    Yasir

    Allah yoluna hizmet eden gayeleri kuran ve islam ahlakını insanlara yerleştirmek için gayret sarfeden insanlar.hiç bir maddi kazanç beklemeden insanlara manevi yardım için koşanlar.malesef bazı insanlara bakaraktan ön yargı olusturuluyor.halbuki önemli olan amaç.insanız ve hatalarla doluyuz insanlar için yol kötülenmemeli gaye saptıtılmamalı nefs geri plana alınıp herseyin özü görülmeli.bunları tartışmamız bile yanlış hepimizin yolu birdir ama ulaşılmak için farklı önderler kullanılır.peygamberimiz başta eşsiz büyük örnek insandır.saygılarımla

  • Harun Alkan
    Harun Alkan

    Süleymencı diye bişey yoktur.Bu kelime ehli sünnet ve itikatı bid'adsız olarak yaşayan müslümanlara sonradan uydurulmuş bir lakaptır.Öyleki Süleyman Hilmi Tunahan (ks) talebeleri bu lakabı kendileri dahi onaylamamaktadırlar.Etrafıma bakıyorum da Süleyman efendinin talebeleri gerçekten çok farklı.Yaşamak için anlamak lazım.Onlar için tek gaye var o da Allahın rızası.Ben bunu gördüm.Bu da olsa olsa kamil bir imanla olur.Bazıları gibi dini hizmet ediyoruz deyip dünya işlerinde rant sağlama gibi bir gayeleri kesinlikle yoktur.Ve bütün insanlara dua ederler.Çünkü birçok insan çevresi gereği gerçeklerden çok uzaklar.ÖNCE ANLAMAK LAZIM.NE OLDUĞUNU ANLAYABİLSEYDİK AZ YER AZ İÇER AZ UYUR HERŞEYİMİZİ FEDA EDERDİK.Kendimi anlayamayanların listesinde görüyorum.

  • İsmail Atan
    İsmail Atan

    Süleymancı diye bir şey yoktur. Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretlerinin talebeleri ve bağlıları vardır. Devletle, rejimle, Atatürk'le, O'nun ilke ve inkilaplarıyla hiçbir sorunları ve kavgaları yoktur. Sadece Allah'a ve Hz. Peygamber'e sağlam bir imanla bağlanmış samimi müslümanlardır. Çevremde çok fazla 'SÜLEYMANCI' olarak tabir edilen kişi var. hallerine hareketlerine bakıyorum, yaşayışlarına bakıyorum, samimiyetlerine ve dürüstlüklerine bakıyorum da KEŞKE onlardan biri olabilseydim diyorum. İnsanların onlara öcü ve hatta şeriatçı gözüyle bakmalarına şaşırıyorum. 'KEŞKE' bütün şeriatçılar onlar kadar vatınını, milletini, devletini, bayrağını, marşını seven kişiler olsa. 'KEŞKE'

  • Hilmi Gül
    Hilmi Gül

    Araştıran bilir. Ben bizzat araştırdım ve şunu gördüm. Süleymancıların Atatürkle, Cumhuriyetle veya rejimle alıpveremedikleri bişey yoktur. Onlar Süleyman Efendi hz. tarafından İslam'ı insanlara öğretmekle vazifelendirilmişler. Bunuda gerçekten en iyi şekilde yapmaktadırlar. Siyasi hiçbir oluşumları yoktur. Parasal hiçbir kaynakları yoktur. Himayelerine aldıkları çocuklara zorla hiçbirşey yaptırmazlar. Onlardan para almazlar. Hayırla geçinirler. Ha, birisi illa kulp takmak isterse, takabilir. Bu devirde doğruyu lekelemek zor bişey değildir...

  • Sezgin Yeşiltaş
    Sezgin Yeşiltaş

    Halam 65 yaşından sonra kendi deyimi ile 'Sülümancı' olmuştu.

    Anlattığına göre;
    Suudi Arabistan'dan gelen bir islami yöneliş. Başlarında bir şeyh (şıh) var. Ve tadı lezzeti anlatımla imkansız, bahsedilmemesi gereken bir de rabıta var. Onun ağzından rabıta kelimesi Raptiye (Zabıta) vurgulaması ile çıkar hep. Nur yüzlü bir şeyler var bir de..

    Bir de para da geliyormuş bu halama ama onu öğrenemedim..

  • Resul Coşkun
    Resul Coşkun

    “Süleymancılık” diye bir tarikat YOKTUR.

    Süleyman Efendi Hazretleri’ne izafeten söylenen “Süleymancılık” veya “Süleymancılar” tabirleri, başkaları tarafından, Süleyman Efendi’nin (k.s.) talebelerine yamanmaya çalışılmaktadır.

    “Süleymancılığın kurucusu” yahut “Süleyman Efendi tarikatını kurarken...” ve benzeri sözler ise, hatalı ve gerçeği yansıtmıyor olması bir tarafa –kanaatimizce- Süleyman Efendi (k.s.) Hazretlerini ve onun talebelerini, İslam’dan ve Nakşilik’ten ayrı, 20. yüzyılın ilk yarısında başlamış, lokal bir hareket olarak tanıtmak maksadıyla söylenmiş ve söylenmektedir.

    Bu yüzden, defalarca belirtilen ve açıklanan bu mevzuyu tekrar açıklamak da bu konuda yanlış düşünceye sapmaların önlenmesi bakımından da gayet faydalı olacaktır.

    Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri ve talebeleri; itikatta, tek hak mezhep olan “ehl-i sünnet ve’l-cemaat”e mensupturlar. Mezhep imamı olarak da, İmam-ı Muhammed Mansur Maturi’yi tercih etmişlerdir. Amelde mezhep olarak ise, Şafii ve Hanbeli Maliki mezheplerini de hak kabul etmekle birlikte, kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife olan Hanefi mezhebine mensupturlar. Meşrep itibariyle de Nakşi’dirler. Zaten Süleyman Efendi (k.s.) Hazretleri, Tarik-i Nakşibendiye’nin “Silsile-i Zeheb” olarak anılan 33. zattan müteşekkil silsilesinin 33. ve son halkasıdır. Salahuddin İbn-i Mevlana Siracüddin (k.s.) Hazretleri’nden sonra “vazife”yi devralan Süleyman Efendi (k.s.) ruhani nispetle de İmam-ı Rabbani’ye (k.s.) bağlı idi.

    Maddi vücutları her ne kadar dünya hayatından ayrılmış ise de., manevi tasarrufları, el’an tamamiyle ve kemaliyle devam etmektedir. Hal böyleyken, hala “SÜLEYMANCILIK ” tan bahsetmek abesle iştigal olsa gerektir.

  • Süleyman Katip
    Süleyman Katip

    Bence Süleymancı Büyük bir ağacın meyve veren bir dalıdır.Ve bu ağaç kıyamete kadar meyve vermeye devam edecektir.Sadece bir dalı dedim çünkü bu ağacın bir çok dalı var.Tabi bu ağaçta çürük meyvelerde kurtlanmış meyvelerde çıkmaktadır.Çünkü herkesime taş atan laf atan ısıracak gibi bakan kendine bakmadan şu andaki devlet ve yaşam politikalarına bakmadan eleştirileri bu politikalara uymak zorunda kalan kesimlere yıkmaya çalışanlar hiçbir zaman kafaları değişimi kabul etmeyenler.Rotasını şaşırmış sanki başkaları için yönetilen gemi gibi yalnış limanlara uğrayanlar da var. herşeyin iyiye gitmesi için taviz vermek zorunda olduğumuz ve bu tavizler sayesinde hizmetin devam etmesini sağladiğimızdan haberi olmayanlar.Zaten şunuda unutmayalım kimden bahsettiğimi anlayanlara soruyorum.onların dediğini yaptığımızı düşünün.inanın bunların konuştuğu kadar konuşsak kıyamet kopar.emin olun bu maşalar o zaman sesini keser.çünkü amaçları budur.havalayan öpsek ısırmav deller.biz mecburuz kıyameti beklemeye inanın hasret çekiyorum kıyamet için.belki bende günahkarım ama dinimle uğraşanlara yapmak istediklerim yine o inancım sayesinde bastırıyorum.allahım sen herşeye kadirsin.sen herşeyi bilirsin.Sana inanan kullarına imanla gitmeyi nasip et yarabbi.amin.

  • Alıcan Atac
    Alıcan Atac

    bana göre ehl-i sünnet akidesiyle kurana ve islama en iyi hizmet eden teşkilat yani ben şahsen uzaktan tanımama rağmen 1haftada hiç kuran bilmeyen insana dahi kuranı kerimi öğretmeleri takdire şayan! ! !
    bu devirdedeki çıkarcı insanların bir takım uydurmaları onlara darbe vurmayacaktır adamlar hizmet ediyolar kardeşim artık memelekette adam akıllı dini bilgi kuran okutan cemaat kalmadı bunlardan başka bırakında adamlar çalışsın.... saygı ve sevgiylee

  • Yunus Erol
    Yunus Erol

    malesef bir çok üyesi faizi caiz gören cemaat

  • Ömer Özcan
    Ömer Özcan

    Fethullah Gülen Hocaefendi

    Hocaefendi bir makalesinde Süleyman efendi' için şunları yazmaktadır:
    'Silistre'de soylu bir ailenin çocuğu.. Hoca oğlu hoca.. Rûhî zenginliğini İstanbul âfâkının irfanıyla kıvamına getirince, ciddî bir vefa hissiyle maskat-i re'si olan beldeyi müderrislikle
    kucaklar.Onunla alâkalı derin bir beklenti içinde bulunan aile fertleri,etrafını saran talebe, dost ve kardeşlerinin sadâkat ve vefâsında onun misyonunu ve yarınlarını görür, talihlerine tebessümler yağdırırlar.

    Süleyman Efendi, aksiyonu önde, eşine ender rastlanır yorulma bilmeyen bir mücâhede insanıdır. Hayatı boyunca, ehl-i sünnet ve'l-cemaat düşüncesinin sadık ve kararlı bir müdâfii olarak yaşamış.. dinî duygu ve dinî düşüncenin üst üste sarsıntılar yasadığı bir dönemde 'sath-ı mücadele' demiş; dinî düşünce ve tarih şuurunu bir kanaviçe gibi kullanarak, ruhumuzun dantelsini örmüş.. bir baştan bir başa ülkenin her yanında açtığı kurslar, yurtlar ve pansiyonlarla gönüllerimize varlığımızın esaslarını duyurmaya çalışmış.. ruhların ve ruhânilerin tayerân ettiği âleme yürüyeceği âna kadar da, bu misyonunu edadan geri durmamıştır..

    Ben, şu birkaç satırla bu büyük hareket adamını anlatma iddiasında değilim; olamam da. Bu kadar az bir zaman içinde, Edirne'den Ardahan'a kadar, ülkenin her yanını, hem de engellemelere rağmen, ilim ve irfanla bezeyen bir ruh ve mânâ insanını anlatmak, değil birkaç paragrafla, mücellitleri bile aşan bir mevzudur.('Ruhumuzun Heykelini Dikerken' adlı eserinden)

    Hocaefendi İzmir'de 1970'li yıllarda yaptığı bir sohbetinde bir soru münasebetiyle Süleyman efendiden şöyle bahsetmektedir:. 'Benim bildiğim bir şey var, Türkiye'nin en hücra yerlerine, en ücra köylerine, dere dibindeki nahiyelerine, beldelerine, karyelerine kadar bu memleketin karanlık gecesinde bir tek şafağın çakmadığı günlerde, Süleyman efendi merhumun talebeleri gitti, Kur’an Kursu açtı, vatan evladına Kur’an öğrettiler.İmam hatip yoktu, enstitü de yoktu, başka dini müessese de yoktu, İlahiyat da bir tane adam çıkarmıyordu. Müftü oldu, vaiz oldu, imam oldu, Kur’an Kursu muallimi oldu bu işin bir yönüydü, böyle bir sâyi hafife almak bir mü'min için caiz değildir..

    Ama sen daha makul, daha sistemli, devrin dönen çarklarına daha muvafık bir hizmet şekli biliyorsan, çık Allah rızası için hizmet et, seni de ileride gelecek nesiller hizmetinle alkışlasın, dualarıyla yad etsinler. Fakat hizmet etmiş, görünüşü itibarıyla büyük işler yapmış kimselerin tan ve teşniini açık-kapalı ifade ve işmam eder şeylerden içtinap etmek lazım. Hususiyle büyük hayırlara medar olmuş kimseleri yapacağımız şey, sadece hayırla yad etmektir, içimizi aşamıyorsak en azından hayırla yad etmektir. Saniyen, benim hayranı olduğum bir husus var, bunu da belki elli defa nakletmişim.

    İnsanlık tarihinde diyorum, Aleyhissalatü vesselamdan sonra, aksiyoner olarak gördüğüm bir-iki şahıs var, bir tanesi de Tuna boylu Süleyman Hilmi efendidir. Bir aksiyoner görmek istiyorsanız ona bakacaksınız.

    (Fethullah Gülen Hocaefendi)

  • Ömer Özcan
    Ömer Özcan

    Süleyman efendinin bendelerinden Arif Hikmet Köklü beyefendi 14.09.2001'de şu enteresan hatırayı anlatmışlardır;
    'Bazı kimseler Bediüzzaman Said Nursi aleyhinde neşriyatta bulunuyorlardı.Onların tesirinde kalarak Şeyh Süleyman efendi hazretlerine 'Biz Said Nursi'yi nasıl bileceğiz? ' diye sordum. 'Bu Bediüzzaman hazretleri Türkiye'de en sevdiğim zattır' dediler.Yanından bir zat çıkıyordu,onu kast ederek 'Siz gelmeden önce bir zat gelmişti. Said Nursi hazretlerinin yanından gelmiş ve sohbetinde bulunmuş. Sohbette bizim bahsimiz olmuş.Ayağa kalkarak: 'Ne kadar sevap kazanmışsam yarısını Şeyh Süleyman efendiye veriyorum' dediğini bize nakletti. Biz de o zata dedik:'Biz de bu güne kadar sevap ve hayır namına ne kazandı isek hepsini Said Nursi hazretlerine hediye ediyoruz. Bunu kendisine bildirirsiniz.'

    ...Yine Arif beyin nakline göre Süleyman efendi şöyle buyurmuş: 'Said Nursi'ye makamını bizzat Resulullah vermiştir.En yüksek dereceye çıkmıştır.Hz.Allah'ın ilham ettiği şekilde yazacak,onun hizmeti de öyle...'

    ...Halen Hollanda'da bulunan Abdullah Tekin hocaefendi de şöyle bir hatıra naklediyorlar: 'Risale-i nurları okumakla birlikte çeşitli hocaefendilerimizden dersler de alıyorduk. Hacı Süleyman efendi hazretlerinden de uzun zaman ders aldık. Merhum bizim nurlarla irtibatımızı biliyordu.Bir gün yakın talebelerine; 'Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleriyle aranızda zerre miktar bir ihtilaf çıkarırsanız huzur-u ilahide iki elim yakanızdadır...Abdullah evladımız iki yerden feyiz alıyor.Bediüzzaman hazretleri o vazife ile tavzif edilmiş, biz de bu vazife ile tavzif edilmişiz.' buyurdu.

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    Düz müslümanım dersiniz gereğini yapmazsınız.

    Bari cı lara karşı olmayın.
    Yapanlara sözümüz yok tabii.

  • Mm
    Mm

    sevmem süleymancıları,nurcuları ve bütün cı lı culuları
    müslüman kardeşlerimi severim...

  • Yavuz Kumbasar
    Yavuz Kumbasar

    gecenin zifir karanlığında karanlığa kapkara gözlükle bakan karanlık ruhlu karanlık kişler.......buda geçer telaş etmeyin.........

  • F
    F

    Süleymancı'ların faaliyet alanı:
    Türkiye, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İsveç, İsviçre
    Lideri Kemal kaçar-Süleyman Hilmi Tunahan tarafından kuruldu
    Örgütsel yapisı:
    - Kurs ve okul talebelerine yardım dernekleri federasyonu -
    1700 dernek, 1300 pansiyon
    Yayin organi:
    - Genç akademi dergisi - Tepe edebiyat dergisi
    - Fetih dergisi - Fazilet neşriyat a.ş. yayınları
    Yurtdişi bağlantisı:
    Merkez: köln (26 adet islam kültür merkezi, lideri nurettin akman)

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Sülayman Hilmi Tunahan,1888'de Silistir'de doğdu. Babası Osman Efendi de dersiam, hafız ve müderristi. İlk tahsillinden sonra İstanbul'a gelen Süleyman Hilmi, Fatih dersiamlarından Ahmet Efendi'den ders aldı. Ciddi bir tahsil yaptı, çağının en yüksek okullarında okudu, din ve hukuk branşlarında diploma aldı. Medreselerin kapatılmasından sonra da İstanbul'un Sültanahmet, Sülamaniye, Yenicami ve Şahzadebaşı gibi büyük camilerinde vaizlik yaptı.

    Bir taraftan vaiz olarak irşad hizmetlerine devam ederken, diğer yandan da (ilk kez 1946'da hükümet kararı ile açılmasına izin verilen) Kuran kurslarında ve isteyen Müslüman çocuklarına da evlerinde Kuran öğretmeye başladı. Bu kurslardan mezun olan pek çok talebe Dİyanet İşleri Başbakanlığı'nda müftü, vaiz, imam, müezzin, Kuran kursu öğretmeni olarak vazife aldı.16 Eylül 1959 vefat etmiştir.

    Sülayman Hilmi, amelde Hanefi, itikatta Maturidi mezhebindendi. Meşreben Nakşi, ehl-i sünnet ve'l-cemaata son derece de bağlı idi. Öğrencilerine de aynı telkinlerde bulunmuştur. Kendisi İslam dünyasındaki Mısır (Cami-ül-Ezher) ve İstanbul (Darülhilafe medreseleri) ekolünden ikincisine mensuptur. Bu nedenle reformcu, mezhepsiz, Behhabi ve Baasçı cereyanlara karşıdır. Cezay'r Kurtuluş savaşını desteklediği için hakkında davalar açılmıştır.

    Tek eseri, okuma-yazma bilen herekesin tek başına Kuran okuyup öğrenmesini sağlayan bu pratik 'Yepyeni Usul ve Tertiple Kuran Harf ve Harekeleri'dir..

    Bazı çevre, grup ve kişilerin zihinlerinde, 'Sülaymancılık' denilince Atatürk ve ilkeleri gibi düzene karşı çıkan, din propagandası ile sistemi ele geçirmeye çalışan gerici, yobaz, laiklik düşmanı olan tarikat olarak söz edilmeye çalışılsa da grubun sözcüleri şu savunmayı yaparlar:
    'Sülaymancılık diye bir şey yoktur.. Eğer muhakkak isim verilmesi gerikiyorsa, bize Sülayman Efendi'nin öğrencileri, ondan feyz almış kimselerin topluluğu denilebilir.'

    Sülaymancılık bir mezhep veya tarikat değildir. Süleyman Efendi'nin öğrencileri itikatta 'Ehl-i sünnet ve'l-cemaat' mezhebine, amelde ise Hanefi mezhebine bağlıdırlar. Tarikat ve ve tasavvufta Nakşilikten feyz alırlar... ve düzene ya da medineyete karşı olmadıklarını söylerler. Amaçları olqrak ise Sülayman Efendi'den örnek alarak halkın din ihitiyacının karşılanmadığı yerlerde hizmet vermek amacı ile organize olmakdır...

  • Tarhan Tekelioglu
    Tarhan Tekelioglu

    kendi aralarinda dedikodu mahiyetinde belki diger gruplari ve insanlari cekistiriyorlardir, ama surasi kesin ki hic bir zaman aleni oalrak, kamuoyu nezdinde, kendilerine hakaret edilmedigi veya aleyhlerinde aleni faaliyet yürütülmedikce, hic bir grup veya kisinin hakkinda kötü beyanatta bulunmayan bir grup..
    Insanlik icin iyi gördükleri bazi seyleri, hic kimseye karismadan, efendice yürütüyorlar....
    Herkes begenmek zorunda degil..
    ama onlar kadar olgun olmaya hic olmazsa gayret etmeli...

  • niyet iyi de,
    maraz bol..

  • Nurdan Çubukçu
    Nurdan Çubukçu

    ..seçim propagandalarında anap ın bütün mitinglerinde en ön yerleri kimselere bırakmadılar, büyük bir coşkuyla, antalya milletvekili adayını alkışladılar, çok önemli bir detay gözlerinden kaçmış olmalı ki, mesut yılmaz dindar insanlara 'yarasa' demişti ve ihl lerin bu duruma düşmesinin baş aktörlerindendi..zerre kadar iyilik ve zerre kadar kötülüğün hesabının verileceği o günde buluşmak üzere..