© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Hayırlı geceler diliyorum
Emeğinize sağlık..
Özeti var mı geç kaldım da ben hocam :)
Hemen okumaya başlıyorum..
Sevgili Nurgül hanım
Yüreğinizin sevgi ışığı hep aydınlatsın.
Sözlerime karşı yorumunuz beni mutlu ediyor teşekkür ederim.
Günaaaaaydıııınnnnlaaaaarr :)
Hayırlı geceler Nurgül hanım
Sevgili Amarna, insanları olduğu gibi kabullenmek hegelyan bir hareketmidir?
Şartsız, koşulsuz sevmek, görünene değil de görünmeyene talip olmak kâmil bir insan olmanın gerektirdiği bir tutum ve davranıştır.
Kusur ve eksiklik gören kişi aslında kusurun kendinde olduğunu farketmez.
Sevgilerimle.
Amarna iyi akşamlar bende bu yaklaşımın doğru olduğunu düşünüyorum sevmediğimiz kişilerin bütününe değil eksikliğine odaklanırız.kusurları onları sevmemeye bir neden olurken,sevdiğimiz kişileri ise tüm kusurları ile bir bütün olarak severiz.bu yüzdendir ki Sevgi tüm kusurları örter.
Gününüz aydın olsun..
İyi olmana sevindim Güneşli Melek:)
Yüreğine sağlık Şule hanım yazınızı pür dikkat okudum.
İyi birer talebe olmakla birlikte çocuğun ilk öğretmeni ve örnek alacağı kişi de anne babasıdır.
Ev ortamı belirli duyguları, yapması gerekenleri çocuğa aşılamıyorsa dışarıdan gelen her türlü etik olmayan davranışa maruz kalıyor..
En temel sorun çalışmadan, emek vermeden nasıl yükseliriz düşünce algısı yaratılması..
Yeni çıkan çoğu dizi de buna destek veriyor aile mahremiyeti hiçe sayılarak herşeyi kullanıp (fenomen) başlığı altında gençlerimiz eziliyor..
Önceleri rehber öğretmen mi vardı. Bir sorunumuz varsa sınıf öğretmeni bunu anlar özel olarak aileyle görüşürdü. Sınıf öğretmenlerimiz sınıfta canlı yayın açılıyor ruhu duymuyor. O kadar profesyonel ki bu konu da gençlerimiz performansını iyi yönde kullanamıyorlar.
Sıtkı Aslanhan videolarında bu konuyu çok güzel anlatıyor tavsiye ederim.
Kerem bey Mevlana'nın şu sözünü anımsatıyor sözünüz" Mum olmak kolay değil aydınlatmak için önce yanmak gerek"..
Selâm ve saygılarımla
İki kez mesaj yazdım sayfaya, ikisi de kayboldu ;(
Sevgili Amarna teşekkür ederim, çok iyiyim..
Bazı paylaşımların yanlış anlaşıldığını fark ettim.
İyi ki dostlarımız var.
Sevgili Amarna, Elif ve Tuba, ağız dolusu iyiyim, yürek dolusu iyiyim ;))
Gününe güneş, yüreğine sevgiyle...
Kanaat bitiyor memnuniyetsizlik artıyor.
Sonuç böyle çaresizlik..
Teşekkür ederiz Amarna hanım.
İnsanın dostları olmalı "nasılsın" diyen, senin gibi..
Sırf bu soru bile dolu dolu bir "iyiyim" cevabını hak eder..
Sevgili Amarna, sayende bazı paylaşımların yanlış anlaşılabileceğini farkettim.. Teşekkür ederim..
Ağız dolusu iyiyim ;))
Sevgili Elif ve sevgili Tuba, iyiyim ;))
Gününe güneş, yüreğine sevgiyle...
Konuya bir türkü ile eşlik etmek istedim..
Hayırlı geceler..
Çok güzel bir yazı teşekkürler Amarna..
Emeğine yüreğine sağlık..
Yüreğinin güzelliğine güzellik katmış olabilir Güneşli Melek:)
"Elbette zaman zaman narsistliği ima etmek için alanlar olsa da genellikle derin anlamlar içeren bir aşkın elçiliğini yapmıştır. Sözlerin ve gözlerin dile getirmekten çekindiği duyguların bir nebze de olsa tercümanı olmuştur.".
Şu anda Nergis çiçeğinin gönlümü fethetmesi bir narsizm belirtisi olabilir mi :))
Günaaayydıııınnn :))
Günaydın sayfa sakinleri..
Su gibi bir cevap yüreğine sağlık Nurgül hanım:)
Konuya sonradan iştirak etmenin üzüntüsünü yaşıyor olsam da hiç birşey için geç değil değil mi? ;)
İnsan Umut ve bu umuda inancı ile yaşar.. İnsanoğlu hep şikayetçidir, bulunduğu durumdan daha iyi olmasını ister, arzuladığı hayatı er, geç yaşayacağını umut ederek yaşar.
Ya umutlarda biterse; Nefes aldığımız sürece umut hep vardır..
Selâm, sevgi ve saygılarımla..
Sadece cinsiyette değil Hayatta herşeyin birbirinden üstün olmakla birlikte birbirini tamamladığını düşünüyorum Bazı şeylerin değiştirilemez bir kanun olduğunu kabul ediyorum ben. Yok sayılmak ve aşağıya çekilmek hariç. üstünlük savaşı anlamsız hayatta herkese verilmiş her varlığın fıtratına ruhuna Uygun bir rol biçilmiş bu rolde insan onuruna dokunmayan herşey mübah sayılabilir bunu bir çekişmeye döndürmekte yanlış bana göre
Günaydın Amarna ve sayfa sakinleri
“Saçı uzun aklı kısa”
Bir çok kadın yaptığı çalışmalar ve projeler sayesinde her ne kadar bu söylemi ters yüz etmiş olsa da, insanlar yine görmek istediğini görüp ve duymak isteğini duyuyor.. İşlerine gelmeyeni yok saymak elbet daha kolay bir tutum..
Nurgül hanımın da dediği gibi kendi doğrusunu diretmek kadınları kolayca harcayan bir toplum oluşmasına en büyük etkendir..
Bu konudaki desteğin için teşekkür ederim Amarna yüreğine sağlık..
Sevgili Amarna günaydın ebeveyn ve ebeveyn adayları için bunlar çok faydalı bilgiler. Ebeveynler katılım gösterip konu hakkında düşünce,fikir ve yaşadıklarını aktarabilir. Konu benim dışımda kalıyor çocukluğumu ele alacak olursam kimse bize düşünmeyi öğretmedi Kendi doğrularını dayattı. Alt kimlikli değil topluma kimlikli yetişkinler kazandırmak için bu metodlar kullanılmalı. Annelik ve Babalık ehliyet meselesi kısacası
Yaşamını akla uydurman gerekir,
Ama bilmezsin akla uygun olan nedir;
Bereket, eli çabuktur zaman ustanın,
Başına vura vura sana da öğretir...
Hayyam
Doğru ve yanlışı bulmak elbette çocuk yaşlarda verilecek bir eğitim yine de yanlış eğitilmiş bireylerimizi de düşünceye sevk ederek toplumu daha yaşanılır bir hale getirmek mümkün mü?
Katkılarınızdan dolayı teşekkürler..
Yüreğinize sağlık Güneşli Melek ve Kerem bey..
Merhabalar,
Biz ebeveynler, çocuklara doğdukları andan itibaren hep, ne yapıp, ne yapmayacaklarını söyler dururuz. Ama bunu neden yaptıklarını ve yapmamaları gerektiğini sorgulama fırsatı vermeyiz, taa ki ergenlik çağına gelip de bize "hayır" demeyi öğrenmelerine kadar. Ya da buna cesaret edebildikleri güne kadar.. Çocuklarımızın bir birey olduğunu unutmayalım.
Yaşayarak öğreniyor insan, onlar için "en iyi" diye düşündüğümüz şeylerin aslında onları mutsuz edebileceğini. Mutlu birey, mutlu toplum demektir.
Bence en önemli şey, kendileriyle ilgili alınacak kararlara onları mutlaka dahil etmek. Bunu nasıl yapacağız peki? Onlara seçenekler sunarak ve her seçeneğin sebep ve sonuçlarını anlatarak. Böylece çocuk önündeki seçenekleri daha iyi değerlendirme şansı bulur. Evet belki bize göre olumsuz sonuçlanacak bir tercih yapacak, ama çok hayati bir şey olmadıkça, çocuğun bununla yüzleşmesine de izin vermek gerekir diye düşünüyorum..
İyi insan olmayı öğretelim çocuklarımıza.. Bunun da en etkili yolu biliyoruz ki, örnek olmak... Yalan söylemeyen, adaletli, vicdanlı, pozitif düşünen, hakkını savunan, merhametli, ayrım yapmadan sevmeyi bilen insanlar yetiştirelim.
O kadar önemli bir noktaya değindiniz ki ; günah ve sevap olarak değil, doğru ve yanlış olarak bakmalı insan olaylara. Çünkü ödül /ceza mantığı mutlaka bir yerde ters tepiyor.
İnsan kötülük yapmayı bilmediği için değil, yapmak istemediği için yapmamalı..
İyi pazarlar ;)
Çocuklarımıza, düşünmeyi nasıl öğretelim mesela?
Sizce eksik olan neydi?
Cevabınızdan sonra benim de söyleyeceklerim olacak Kerem Bey...
Güzel bir hafta sonu dileğiyle :))
Amarna canım
Bütün sözlerine canı gönülden katılıyorum yalnızca bu dünyadaki hiç bir cezayı çekilen acıya eş değer bulmuyorum.. Yapılan haksızlıklara misliyle yani kıyasla karşılık vermekten yanayım ve böyle bir düzenin varlığı kayıp..
Günaydınnn :))
Sevgili Amarna, aklından geçtiğim saatlerde, benim de senin sayfandan geçiyor olmam tesadüf olamaz ;))
Sevgili Tuba, teşekkür ederim :)
Sevgiyle....
Yüreğine sağlık Güneşli Melek..
Sevgili Amarna
İnsan hem varoluş hem arayıştır. Kendini arayıp durur. Bunu yaparken bir seçim yapması gerekir. Aidiyet duygusu ile kendine en yakın hissettiği meclis veya topluluğu tercih eder. Akabinde su gibi bulunduğu ortama göre şekil alır. Kendinden başkasını görmez ve düşünce tarzını önemsemez çünkü bu onun menfaatin'e uygun değildir..
Hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur (HOŞ GÖR Kİ HOŞ GÖRÜLESİN..)
Karmaşanın en büyük sebeplerinden biri hoşgörünün değerini ve anlamını yitirmeye başlamasıdır..
Konuyu saptırmadan bir de şu pencereden bir bakılsın istiyorum. Diyelim ki bir şahsın bulunduğu vakıf onu hac,umre vazifesini yapmak için kutsal topraklara gönderdi.. Makbul bir hac umre günahların bağışlamasına vesiledir bunu biliyoruz.. Allahu teala buyuruyor ki; nasıl gelirsen gel KUL HAKKI ile gelme.. Bir insan hac yaparak günahlarından arınsa da hakkına girdiği çocuğun, her türlü insanın herhangi bir canlının hesabını mutlaka verecek.. Ve çok çetin bir hesap olacak..
Böyle düşününce kendi hakkını savunan yüce bir varlığın olması insanı mutlu eder..
Sevgi ve muhabbetle..
İyi akşamlar herkese ;))
Sevgili Amarna, bu ezgi sana...
Film önerisi için teşekkürler Amarna.
Hayırlı sabahlar sayfa sakinleri..
Elinize emeğinize sağlık..
İnsan yaratıldığı zaman melekler sordu (orada bozgunculuk yapacak kan dökecek birini mi yaratacaksın) Bakara 30. Ayet
Daha can bulmadan bozmak eylemine meyilli bir toplum olarak dünyaya teşrif ettiğimizi varsayarsak aslında belli bir kapasitemiz var bu konu da. Sadece bilinçli ya da bilinçsiz yapmak konusunda ayrım olabilir.
İnsan benliğini kuvvetlendirerek manevi bir çöküş yaşıyor sonrasın da çağımızın vebası yalnızım düşüncesiyle kendini yaşamın tüm güzelliklerine karşı kapatıp üst zekanın onu yönlendirmesine izin veriyor..
Bilinçli yapılan aşırı tüketime bilinçsiz bir şekilde uyum sağlıyor.
Peygamber efendimiz hz. Muhammed aleyhisselamın hasta ziyareti, mezarlık ziyareti ve sıla-i rahim yaptığı bildirilmiştir.. Sıla-i rahimi terk edenlerin rahmetten pay alamayacağını bildirmiştir.
Bir insana değer vermek onunla istişare edip,onunla ilgilenmek, sevgi saygı göstermek efendimizin insan onuruna verdiği değerin nişanesidir.. Her konu da temsil ve örnek almamız gereken yer bellidir.
İnsan açgözlülükten kendini azl etmediği sürece daha çok yıkım yapacak daha çok zor şartlara maruz kalacaktır..
İyi bir işimin olması , mutlu bir yuva kurmam ,çocuklarimin olması ,evimin arabamın yazligimin olması ,maddiyat olarak zengin oluşum, mesleki olarak doktora sahibi olmam.....vs bunlar birer örnektir yani bütün bunlara sahip olmam beni başarılı mı kılar ya da bütün bunlara sahip olamamak beni başarisiz mı kılar? Kazanç mıdır bütün bunlara sahip olabilmek ?
Ama yardım etmek ,haksızlıklara karşı durmak, iyiliği güzel olan davranişlari teşvik etmek, güzel bir üslup ile güzel bir ahlak içinde olabilmek, yalan söylememek ,dürüst olmak ....... Vs bunlar bir kazanım olur. Dünya da bir kazanım sunmayacagi kesin ama iyi bir insan olmak hususunda bir kazanımdır. İnsanın omzuna yuklenmiş olan , yaptıklarının işlediklerinin karşılığı olacak olan da budur.
Tabi bu demek olmasın ki ,dünya için calişmayalim . İyi bir hekim olup (kibirden arinmiş, mesleğini maddiyat için yapmayan ....vs) insanlığa hizmet ediyorsa evet bu bir kazanım olur hele de Allah rızası için yapıyorsa mübarek olsun.
Karşılaştığımız durumlar, karşılaştığımız insanlar karşısında gösterdiğimiz davranişlarimiz ,deneyimlerimiz, her durumda öğrenmeye açık gayretimiz , kendimizi geliştirmek düzeltmek için çabalarımız , hatalarımız , isyanlarda sonra tovbelerimiz ....son nefese kadar giden süreç içinde yaşadığımız hayatımızda kazanmak ya da kaybetmek diye bir şey yok aslında. Son nefesi veriş halimizle tayin kılınan yönde kazancın ya da kaybedişin ancak mümkün olabileceğini biliyoruz (dinsel açıdan)
Ay ve Güneş Efsanesi
Ay gökçek bir oğlan, güneş de güzel bir kızmış. Ay güneşe âşık olmuş. Onbeşlediği bir gün, ay bu aşkını güneşe açıklamış. Güneş de zaten aya aşıkmış ve bu aşkını bir türlü söyleyemiyormuş. Ayın sözlerinden cesaret alarak, o da onu sevdiğini söylemiş. Ayın her onbeşlemesinde ay ile güneş buluşuyor geleceklerine ait tatlı hayaller kuruyorlarmış. Hatta son buluşmalarında evlenmeye karar vermişler.
Onların bu şekilde birbirlerini sevmelerini kıskanan bir yıldız, araya girerek güneşe ay hakkında yanlış bilgiler vermiş ve onu aydan soğutmuş. Ay ise bütün olan bitenden habersiz güneşin etrafında dolanıp duruyor, ancak onun kendisiyle konuşmamasına çok üzülüyormuş.
Bir gün, güneş aya:
“Boşuna peşimde dolaşıp durma, seninle evlenmeyeceğim, benden umudunu kes” demiş.
Bu sözlere anlam veremeyen ay;
“Kıyamete kadar senden ümidimi kesmeyeceğim, bir gün suçsuz olduğumu anlayacaksın.” demiş.
Ay ile güneşin konuşmaları böylece sona ermiş, ancak ay güneşi bir türlü unutamıyormuş. Her onbeşlemesinde, hasretle güneşe bakmak istiyor, ancak güneş onun gözüne parmaklarını uzatarak kendisini görmesini engelliyormuş. İnsanların güneşe bakamayışlarının sebebi de buymuş. Güzel bir kız olan güneş, kendisini göstermemek için, insanların da gözüne ışıktan parmaklarını uzatırmış. Meğerse güneşe bakıldığında insanın gözünü delen ışıklar onun ince parmaklarıymış....
mis gibi mitoloji kokan sayfaya.
Selam .....