Öğretmenler bir ülkenin kaderinde büyük rol oynamaktadırlar bu yüzden bu meslek layıkıyla yapılmalıdır.Bende bir öğretmen adayıyım ve şimdiden gelecek için mesleğim adına planlar yapıyorum.Tanımadığım öğrencilerimin gözlerine bakıp onlara yararlı olabilmek ve sevgimi verebilmek için can atıyorum.İçimde onlara karşı derin bir hasret var.Atatürk'ünde belirttiği gibi yeni nesil bizlerim bu yüzden bu meslek ve bu mesleği en güzel şekilde icra edenler kutsaldır benim gözümde...
genelde, 'bana bak, ben 20 senelik bi öğretmenim' şeklinde önce kendilerine, sonra da tüm topluma kutsal oldukları izlemini doğurmuş anaç yaratıklardır ki erkek olanları bile ha babam de babam doğurur.
öğretmen kutsaldır,sözü yerinde değil; öğretmenlik kutsaldır.Yani herkes gerektiği gibi yapamaz...Bunu yıllardır yaşayarak öğrendim...'Kutsal'bir meslek ancak kutsal düşünüp,gerektiğince davranıp yerine getirilebilir.Tabi ki bütün meslekler kutsaldır ama tüm meslek erbabları kutsaldır denemez.
Belkide hayatın kendisi öğretmendir ve bize çok şey öğretir. Bazen verdiği cezalar öyle dayanılmaz acılar olurki, dünyaya geldiğinize bin pişman olursunuz. Bazen de öyle çok mükafatlandırırki sizi kendinizi çok şanslı hissedersiniz, mutluluktan adeta uçarsınız havalarda. Evet evet bence hayat bir öğretmen ve bizlerde birer öğrenciyiz. Daha öğreneceğimiz çoookk şey var kendisinden. Hayat okulu dedikleri bu olsa gerek. İnşallah hepimiz bu hayat öğretmeninin, hayat okulundan en iyi dereceyle mezun oluruz....
İlkokul öğretmenimin, (Sami AKYOL) tayininin çıktığını duyduğum zaman ne kadar çok üzülmüştüm. Ağlamıştım günlerce. Tüm okul ağlamıştık. Çünkü ben Gelibolu'nun küçük bir köyünde okuyordum ilkokulumu, bizim tek bir sınıfımız vardı ve tüm okul aynı sınıfta ders görüyordu. Birleştirilmiş sınıftık anlayacağınız. Çocukluk aklı işte, babama sen bu köyün muhtarı değil misin öğretmenimizi gönderme diye çok yalvarmıştım ama nafile. Öğretmenimiz başka bir köye gitmişti. Bize de ilkokul 3. sınıfta Abdurrahman AVCI isminde Malatyalı bir öğretmen gelmişti. Çok sert bir görünümü vardı bu yeni gelen öğretmenin. Ona hiç alışamayacağımızı düşünüyordum. Ama öyle olmadı gelen gideni bu kez aratmadı. Aratmadı belki ama Sami öğretmenimide hiç unutmadık. Aradan yıllar geçti, Sami öğretmenim emekli oldu ve Gelibolu'ya yerleşti. Allah'a çok şükürki, Öğretmenim hala yaşıyor. Gördüğüm zaman hemen elini öperim. Nasılsınız öğretmenim diye sorarım. Gözleri dolar iyiyim der. Konuşuruz ordan burdan. Eh yaşlandım artık der. Bunada şükür öğretmenim ben bile yaşlanıyorum artık derim. Allah uzun ömürler versin öğretmenime. Abdurrahman öğretmenime gelince; onun ikinci görev yeriydi bizim köyümüz. Gencecik bir öğretmendi. Biraz sert bir görünüşü vardı ama Sami öğretmenim kadar iyi birisiydi. Tabi bunu zamanla anladık. Ben Abdurrahman öğretmenimden mezun oldum. Daha sonraları onun tayini Gelibolu merkeze çıktı, burada evlendi ve şu anda Gelibolu Halk Eğitim Müdürlüğü görevini sürdürmekte.
Bence öğretmenler olmamalı. Kılavuz-öğretmenler olmalı. Kitapta yazanları öğrencilere ezberleten değil, öğrencilerine öğrenmenin yolunu öğreten öğretmenler olmalı. Ama nerde! ?
İnsan yetiştirme mesleği. Unutmamalıyız ki en zahmetli ama en kazançlı yatırım insan yetiştirmektir. Ve bu işi hatasız yapmak ise o çocukları eğitecek, hayata hazırlayacak şahısları seçerken, eğitirken ve hayatın içerisine iterken çok dikkatli olmaktan geçer. Eğer ki bu hususların herhangi birisinde en küçük bir hata yapılırsa doktorun ameliyat masasında, beyin ameliyatı esnasında yapacağı hatadan daha derin izler, hasarlar bırakacaktır. Ne yazıkki şu andaki sistemde yetiştirilmiş olan ve yetiştirilmeye devam edilen insan yetiştirme uzmanı olacak kişiler(öğretmenler) , bence yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan hayata bırakılıyor. Ve onlar yeterli tecrübeyi edininceye kadar kaç nesil heba oluyor. Bunun yanında da o gencecik öğretmenimiz hayatından, mesleğinden bıktırılmış, bezdirilmiş bir duruma sokuluyor. Çok düşünmüşümdür bu konuların bir çoğunda hem fikir olan bir öğretmen topluluğunun yetiştirmiş olduğu bu toplumun evlatları nasıl oluyorda belli mevkilere gelince o çok sevdikleri öğretmenlerinin görüşlerini bir anda unutuveriyorlar veya unutmak zorunda bırakılıyorlar? Ne zaman belli güçler eğitim sistemimizden o kirli ellerini çekecekler. Ne zaman bu kendini unutmuş aslan yavrusu millet benliğine kavuşacak. Ne zaman kuzular içinde kükremeyi becerecek, eski gücünü herkese kanıtlayacak? Ne zaman? ? ? ?
Öğret+men... Öğretme anlamında emir siga sımı diye düşünüyorum bazen... hele bazılarını gördükçeee..... sakın sakın 'öğret''men' ki: uykudan uyanmasınlar.. İnsafsız mıyım? ? ? hadi amaaa yapmayın.... bunu da bana öğreten bir 'öğretmen'..Hiç uydurur muyum canım efendim? ? ? ?
Sevilmeye layık insanlar,hepsini olmasa da çoğunu sevdim.Atatürk herkes sanatçı olamaz demiş ya,bence herkes nasıl sanatçı olamazsa,öğretmen de olamaz...
kimi zaman nefret edilen hayatımızda olması mecburi olan bazen kendilerini aşan hakaret eden ii seyler öğrettii gbi ktü seyler de ööretebilen insanlar öğretmenlikten sadece dayak küfür ve azar anlayan insanlardan nefret ediyorum... genelde azarı bir nevi ıslah yöntemi sayan insanlar topluluğu ve ve ve bazen de hem bir arkadaş hem bir kişilik modeli hem de herseyni paylasabildiin insanlar işte ben bu türlerine gerçekten öğretmen derim:D
Evde iki tane var, çevremde ise sayılamayacak kadar.Dünyanın en iyi insanları. Daha fazla yazmak isterdim ama yetiştiremem ki... Onları anlatmaya ne zamanım yeter ne de kelimelerim....
Üniversite yıllarımda kaldığım devlet yurdunda sınıf öğretmenliğinde okuyan bazı öğretmen adaylarını gördüğüm zaman 'Allahım inanamıyorum bu manyakların eline küçücük bebeleri nasıl teslim edecekler, olabilecek bir şey değil. Ben kesinlikle çocuklarımı okula göndermeyeceğim.' dediğim, ve seçim kriterlerinin kesinlikle sınava değil mülakat ve psikolojik testlere tabi olması gereken meslek...
Öğretmenler yılın bir gününe sığmayacak kadar büyük ve fedakâr şahsiyetlerdir. Onları her yıl 24 Kasımlarda anmak yetmez tabiî ki… Resmi anma törenlerinde onlara yapılan övgüler fazla bir şey ifade etmiyor gerçekte. “Öğretmenin hayat şartlarının iyileştirilmesi için neler yapılabilir? ” sorusunun cevabı aranmalıdır bu günlerde… Fakat bu konuya değinmek için öğretmenin derdiyle dertlenmek lâzım. Davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Öğretmenler, öğretmen olmayanların insafına terk edilince hayırlı netice hâsıl olmuyor. Meseleleri gelecek yıllara aktarıp duruyorlar; çözümü bir başka bahara ertelenmek zorunda kalıyorlar. Öğretmenler artık alıştı bu laflara, beklentileri de kalmadı yetkililerden…
Trabzon’da öğretmenlerle ilgili resmi kutlama programı 24 Kasım günü Trabzon Lisesi Konferans Salonu’nda yapılmıştı. Aradan bir hafta geçti. Bu kutlamalara ilave olarak Trabzon Eğitim, Kültür, Araştırma ve Yardımlaşma Derneği(TEKAYDER) 2 Aralık 2006 Cumartesi günü 19 Mayıs Kapalı Spor Salonu’nda geniş kapsamlı bir Öğretmenler Günü Kutlama Programı gerçekleştirdi. Adı geçen derneği daha önceki etkinliklerinden de yakinen tanıyoruz. Resmi programların sıkıcı havasından uzak, alternatif kutlama ve anma programları düzenliyorlar. Belirli gün ve haftalarda konferanslar ve belirli günlerin içeriğine uygun faaliyetler tertip ediyorlar. Bundan bir ay evvel 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla alakalı hoş bir anma programı gerçekleştirmişlerdi. Bu etkinlik bir hayli ilgi görmüştü.
Trabzon halkı Tekayder’i anlamlı etkinlikleriyle tanıdı ve benimsedi. Artık her önemli günde onlardan alternatif etkinlikler bekliyorlar. Derneğin her faaliyeti yasalar çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Milli Eğitim ve diğer devlet kurumlarından izin ve destek alıyorlar. Devlet kurumlarıyla uyum içinde çalışıyor Tekayder… Gençlere ve öğrencilere yönelik ders destekleme ve bilgisayar kursları da düzenliyorlar. Bunlar Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu ile işbirliği yaparak gerekleştiriyorlar. Çok geniş ve güzel bir hizmet binaları var. Her kesimden insanı, özellikle maddi durumu elvermeyen zeki çocukları kucaklıyorlar.
Geçen hafta sonu Tekayder tarafından yapılan Öğretmenler Gecesi saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı. Dernek Başkanı Fuat Öründü öğretmenlikle ilgili olarak kısa bir açış konuşması yaptı. Daha sonra öğretmenlerle ilgili olarak tiyatro şeklinde gerçek hayattan bir kesit sundular. Bitlis’in bir köyünde hain teröristler tarafından bayrak direğine asılarak öldürülen bir öğretmenin hayatını canlandırdılar. Öğretmen ve öğrencilerin rol aldığı kısa oyun güzeldi ve duygu yüklü mesajlarla doluydu.
Bu güzel tiyatro gösterisinin ardından Gülbahar Hatun Koleji öğrenci korosu tarafından canlı müzik eşliğinde şarkı ve türküler söylendi, öğretmen temalı şiirler okundu. Daha sonra geçmişten günümüze nostaljik(özlemli) öğrenci kıyafetleri defilesi yapıldı. Programda öğretmenlik görevini sürdüren en genç ve en yaşlı öğretmenleri temsilen birer öğretmene söz verildi. Göreve henüz iki buçuk ay evvel başlayan bir bayan öğretmenle 32 yıldır öğretmenlik vazifesini büyük bir aşkla ve şevkle yerine getiren bir öğretmen, mesleğiyle ilgili anılarını ve duygularını anlattı. Söz konusu öğretmenlere plaket(onurluk) takdim edildi.
Tekayder’in düzenlediği öğretmenler gecesinin sonunda sahneye kıymetli bir sanatçı çıkarak izleyenleri coşturdu. TRT İzmir Radyosu Türk Halk Müziği Sanatçısı Reşit Muhtar salondaki öğretmenlere şahane bir konser verdi. Konser büyük beğeniyle izlendi. Reşit Muhtar’ı ilk kez canlı bir programda dinledim. Bir insan ancak bu kadar dolu ve geniş vizyonlu olabilir. Reşit Muhtar söylediği birbirinden güzel türkülerle ve türküler arasında yaptığı anlamlı konuşmalarla dinleyenleri mest etti. Türk-İslam kültürüyle bezenmiş ve iman nuruyla süslenmiş bu gönül adamını dinlemek büyük bir zevkti. Türkülerin hakkını fazlasıyla verdi, geceye apayrı bir renk kattı. Netice olarak şunu söylemek istiyorum: Tekayder’in programlarına alıştık, hatta müptelası olduk. Bundan sonra da onlardan yeni etkinlikler bekliyoruz. Bu anlamlı geceden dolayı kendilerine öğretmenler adına teşekkür ediyoruz.
Öğretmenler bir ülkenin kaderinde büyük rol oynamaktadırlar bu yüzden bu meslek layıkıyla yapılmalıdır.Bende bir öğretmen adayıyım ve şimdiden gelecek için mesleğim adına planlar yapıyorum.Tanımadığım öğrencilerimin gözlerine bakıp onlara yararlı olabilmek ve sevgimi verebilmek için can atıyorum.İçimde onlara karşı derin bir hasret var.Atatürk'ünde belirttiği gibi yeni nesil bizlerim bu yüzden bu meslek ve bu mesleği en güzel şekilde icra edenler kutsaldır benim gözümde...
Eylul 1975 - Ekim 1986 arasi yaptigim meslek...
en gerekli mesleği yapanlar buna rağmen en az maaşı alan devlet memurları.
bende öğretmenim sözde verdikleri diplomada öyle yazıor ama iş vermiyorlar:(((
İnsan yetiştiren bir meslek.. amel defterleri hiç kapanmaz herhalde..
genelde, 'bana bak, ben 20 senelik bi öğretmenim' şeklinde önce kendilerine, sonra da tüm topluma kutsal oldukları izlemini doğurmuş anaç yaratıklardır ki erkek olanları bile ha babam de babam doğurur.
Öretmen kutsaldır ana gibi (bkz ali rıza binboğa)
öğretmen kutsaldır,sözü yerinde değil; öğretmenlik kutsaldır.Yani herkes gerektiği gibi yapamaz...Bunu yıllardır yaşayarak öğrendim...'Kutsal'bir meslek ancak kutsal düşünüp,gerektiğince davranıp yerine getirilebilir.Tabi ki bütün meslekler kutsaldır ama tüm meslek erbabları kutsaldır denemez.
Belkide hayatın kendisi öğretmendir ve bize çok şey öğretir. Bazen verdiği cezalar öyle dayanılmaz acılar olurki, dünyaya geldiğinize bin pişman olursunuz. Bazen de öyle çok mükafatlandırırki sizi kendinizi çok şanslı hissedersiniz, mutluluktan adeta uçarsınız havalarda. Evet evet bence hayat bir öğretmen ve bizlerde birer öğrenciyiz. Daha öğreneceğimiz çoookk şey var kendisinden. Hayat okulu dedikleri bu olsa gerek. İnşallah hepimiz bu hayat öğretmeninin, hayat okulundan en iyi dereceyle mezun oluruz....
İlkokul öğretmenimin, (Sami AKYOL) tayininin çıktığını duyduğum zaman ne kadar çok üzülmüştüm. Ağlamıştım günlerce. Tüm okul ağlamıştık. Çünkü ben Gelibolu'nun küçük bir köyünde okuyordum ilkokulumu, bizim tek bir sınıfımız vardı ve tüm okul aynı sınıfta ders görüyordu. Birleştirilmiş sınıftık anlayacağınız. Çocukluk aklı işte, babama sen bu köyün muhtarı değil misin öğretmenimizi gönderme diye çok yalvarmıştım ama nafile. Öğretmenimiz başka bir köye gitmişti. Bize de ilkokul 3. sınıfta Abdurrahman AVCI isminde Malatyalı bir öğretmen gelmişti. Çok sert bir görünümü vardı bu yeni gelen öğretmenin. Ona hiç alışamayacağımızı düşünüyordum. Ama öyle olmadı gelen gideni bu kez aratmadı. Aratmadı belki ama Sami öğretmenimide hiç unutmadık. Aradan yıllar geçti, Sami öğretmenim emekli oldu ve Gelibolu'ya yerleşti. Allah'a çok şükürki, Öğretmenim hala yaşıyor. Gördüğüm zaman hemen elini öperim. Nasılsınız öğretmenim diye sorarım. Gözleri dolar iyiyim der. Konuşuruz ordan burdan. Eh yaşlandım artık der. Bunada şükür öğretmenim ben bile yaşlanıyorum artık derim. Allah uzun ömürler versin öğretmenime. Abdurrahman öğretmenime gelince; onun ikinci görev yeriydi bizim köyümüz. Gencecik bir öğretmendi. Biraz sert bir görünüşü vardı ama Sami öğretmenim kadar iyi birisiydi. Tabi bunu zamanla anladık. Ben Abdurrahman öğretmenimden mezun oldum. Daha sonraları onun tayini Gelibolu merkeze çıktı, burada evlendi ve şu anda Gelibolu Halk Eğitim Müdürlüğü görevini sürdürmekte.
bu da türkçe değil ama yerleşmiş artık türkçemizin içine
öyle yerleşmiş ki kaldırırlması oldukça zor
öğretmen yani öğreten men ingilizce ve türkçe melez bir kelime olmuş
peki o zmn bayan öğretmenlere neden öğreten women demiyoruz? ? ? ? ?
asıl amaçları iyi birer birey yetitirmek olmalı....
beyinlerimizi hayatımızda hiç lazım olmayacak birçok bilgiyle doldurmak değil.....
Bence öğretmenler olmamalı. Kılavuz-öğretmenler olmalı. Kitapta yazanları öğrencilere ezberleten değil, öğrencilerine öğrenmenin yolunu öğreten öğretmenler olmalı. Ama nerde! ?
kim?
size kim söyledi onun benim öğretmenim olduğunu.
hayır o benim öğretmenim değil! ..
4. Sınıftayken beni zorla okuldan attıran
ve 5. sınıfta başka okulda Arkadaşımdan iyi davranan = ÖĞRETMEN
İnsan yetiştirme mesleği. Unutmamalıyız ki en zahmetli ama en kazançlı yatırım insan yetiştirmektir. Ve bu işi hatasız yapmak ise o çocukları eğitecek, hayata hazırlayacak şahısları seçerken, eğitirken ve hayatın içerisine iterken çok dikkatli olmaktan geçer. Eğer ki bu hususların herhangi birisinde en küçük bir hata yapılırsa doktorun ameliyat masasında, beyin ameliyatı esnasında yapacağı hatadan daha derin izler, hasarlar bırakacaktır. Ne yazıkki şu andaki sistemde yetiştirilmiş olan ve yetiştirilmeye devam edilen insan yetiştirme uzmanı olacak kişiler(öğretmenler) , bence yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan hayata bırakılıyor. Ve onlar yeterli tecrübeyi edininceye kadar kaç nesil heba oluyor. Bunun yanında da o gencecik öğretmenimiz hayatından, mesleğinden bıktırılmış, bezdirilmiş bir duruma sokuluyor. Çok düşünmüşümdür bu konuların bir çoğunda hem fikir olan bir öğretmen topluluğunun yetiştirmiş olduğu bu toplumun evlatları nasıl oluyorda belli mevkilere gelince o çok sevdikleri öğretmenlerinin görüşlerini bir anda unutuveriyorlar veya unutmak zorunda bırakılıyorlar? Ne zaman belli güçler eğitim sistemimizden o kirli ellerini çekecekler. Ne zaman bu kendini unutmuş aslan yavrusu millet benliğine kavuşacak. Ne zaman kuzular içinde kükremeyi becerecek, eski gücünü herkese kanıtlayacak? Ne zaman? ? ? ?
Öğret+men...
Öğretme anlamında emir siga sımı diye düşünüyorum bazen...
hele bazılarını gördükçeee.....
sakın sakın 'öğret''men' ki: uykudan uyanmasınlar..
İnsafsız mıyım? ? ?
hadi amaaa yapmayın....
bunu da bana öğreten bir 'öğretmen'..Hiç uydurur muyum canım efendim? ? ? ?
Sevilmeye layık insanlar,hepsini olmasa da çoğunu sevdim.Atatürk herkes sanatçı olamaz demiş ya,bence herkes nasıl sanatçı olamazsa,öğretmen de olamaz...
Sarışınları neden hep bakımlı alımlı ve tatlı ve seksi olur ki.. Bu bir doğal seleksiyonmudur? sexual selection mı?
Elindeki küçük çakıyla bir odunu heykele dönüştürmeye çalışan kişi. :))
ilkokul öğretmenim ismet saygın.İnşallah yaşıyordur.
bireylerin kişisel ve toplumsal gelişiminde büyük önemi olan ve öğretici kimliğinin yanında eğitici kimliğede sahip kişi ve kişlerdir.
birilerine sürekli bağırarak sinir hastası olunan meslektir...
kimi zaman nefret edilen hayatımızda olması mecburi olan bazen kendilerini aşan hakaret eden
ii seyler öğrettii gbi ktü seyler de ööretebilen insanlar
öğretmenlikten sadece dayak küfür ve azar anlayan insanlardan nefret ediyorum...
genelde azarı bir nevi ıslah yöntemi sayan insanlar topluluğu
ve ve ve bazen de hem bir arkadaş hem bir kişilik modeli hem de herseyni paylasabildiin insanlar işte ben bu türlerine gerçekten öğretmen derim:D
Öğretmenlerin görevi, sadece öğretmek olmamalıdır. Bundan daha önemlisi, öğretmen öğrenciye keşfetmeyi öğretebilmelidir.
Evde iki tane var, çevremde ise sayılamayacak kadar.Dünyanın en iyi insanları. Daha fazla yazmak isterdim ama yetiştiremem ki... Onları anlatmaya ne zamanım yeter ne de kelimelerim....
Üniversite yıllarımda kaldığım devlet yurdunda sınıf öğretmenliğinde okuyan bazı öğretmen adaylarını gördüğüm zaman 'Allahım inanamıyorum bu manyakların eline küçücük bebeleri nasıl teslim edecekler, olabilecek bir şey değil. Ben kesinlikle çocuklarımı okula göndermeyeceğim.' dediğim, ve seçim kriterlerinin kesinlikle sınava değil mülakat ve psikolojik testlere tabi olması gereken meslek...
egitimi öğretimi
Yok Öğretmenim diye geçinen çok burdan sormadan edemiycem şuan başımızdakileride öğretmenler yetiştirmedi mi
Beni yetiştiren eğiten, ailemden sonra,ışık gibi hayata hazırlayan değerli ve yüce insanlar.
TEKAYDER’DEN ALTERNATİF BİR ÖĞRETMENLER GÜNÜ
M.NİHAT MALKOÇ
Öğretmenler yılın bir gününe sığmayacak kadar büyük ve fedakâr şahsiyetlerdir. Onları her yıl 24 Kasımlarda anmak yetmez tabiî ki… Resmi anma törenlerinde onlara yapılan övgüler fazla bir şey ifade etmiyor gerçekte. “Öğretmenin hayat şartlarının iyileştirilmesi için neler yapılabilir? ” sorusunun cevabı aranmalıdır bu günlerde… Fakat bu konuya değinmek için öğretmenin derdiyle dertlenmek lâzım. Davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Öğretmenler, öğretmen olmayanların insafına terk edilince hayırlı netice hâsıl olmuyor. Meseleleri gelecek yıllara aktarıp duruyorlar; çözümü bir başka bahara ertelenmek zorunda kalıyorlar. Öğretmenler artık alıştı bu laflara, beklentileri de kalmadı yetkililerden…
Trabzon’da öğretmenlerle ilgili resmi kutlama programı 24 Kasım günü Trabzon Lisesi Konferans Salonu’nda yapılmıştı. Aradan bir hafta geçti. Bu kutlamalara ilave olarak Trabzon Eğitim, Kültür, Araştırma ve Yardımlaşma Derneği(TEKAYDER) 2 Aralık 2006 Cumartesi günü 19 Mayıs Kapalı Spor Salonu’nda geniş kapsamlı bir Öğretmenler Günü Kutlama Programı gerçekleştirdi. Adı geçen derneği daha önceki etkinliklerinden de yakinen tanıyoruz. Resmi programların sıkıcı havasından uzak, alternatif kutlama ve anma programları düzenliyorlar. Belirli gün ve haftalarda konferanslar ve belirli günlerin içeriğine uygun faaliyetler tertip ediyorlar. Bundan bir ay evvel 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’yla alakalı hoş bir anma programı gerçekleştirmişlerdi. Bu etkinlik bir hayli ilgi görmüştü.
Trabzon halkı Tekayder’i anlamlı etkinlikleriyle tanıdı ve benimsedi. Artık her önemli günde onlardan alternatif etkinlikler bekliyorlar. Derneğin her faaliyeti yasalar çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Milli Eğitim ve diğer devlet kurumlarından izin ve destek alıyorlar. Devlet kurumlarıyla uyum içinde çalışıyor Tekayder… Gençlere ve öğrencilere yönelik ders destekleme ve bilgisayar kursları da düzenliyorlar. Bunlar Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu ile işbirliği yaparak gerekleştiriyorlar. Çok geniş ve güzel bir hizmet binaları var. Her kesimden insanı, özellikle maddi durumu elvermeyen zeki çocukları kucaklıyorlar.
Geçen hafta sonu Tekayder tarafından yapılan Öğretmenler Gecesi saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı. Dernek Başkanı Fuat Öründü öğretmenlikle ilgili olarak kısa bir açış konuşması yaptı. Daha sonra öğretmenlerle ilgili olarak tiyatro şeklinde gerçek hayattan bir kesit sundular. Bitlis’in bir köyünde hain teröristler tarafından bayrak direğine asılarak öldürülen bir öğretmenin hayatını canlandırdılar. Öğretmen ve öğrencilerin rol aldığı kısa oyun güzeldi ve duygu yüklü mesajlarla doluydu.
Bu güzel tiyatro gösterisinin ardından Gülbahar Hatun Koleji öğrenci korosu tarafından canlı müzik eşliğinde şarkı ve türküler söylendi, öğretmen temalı şiirler okundu. Daha sonra geçmişten günümüze nostaljik(özlemli) öğrenci kıyafetleri defilesi yapıldı. Programda öğretmenlik görevini sürdüren en genç ve en yaşlı öğretmenleri temsilen birer öğretmene söz verildi. Göreve henüz iki buçuk ay evvel başlayan bir bayan öğretmenle 32 yıldır öğretmenlik vazifesini büyük bir aşkla ve şevkle yerine getiren bir öğretmen, mesleğiyle ilgili anılarını ve duygularını anlattı. Söz konusu öğretmenlere plaket(onurluk) takdim edildi.
Tekayder’in düzenlediği öğretmenler gecesinin sonunda sahneye kıymetli bir sanatçı çıkarak izleyenleri coşturdu. TRT İzmir Radyosu Türk Halk Müziği Sanatçısı Reşit Muhtar salondaki öğretmenlere şahane bir konser verdi. Konser büyük beğeniyle izlendi. Reşit Muhtar’ı ilk kez canlı bir programda dinledim. Bir insan ancak bu kadar dolu ve geniş vizyonlu olabilir. Reşit Muhtar söylediği birbirinden güzel türkülerle ve türküler arasında yaptığı anlamlı konuşmalarla dinleyenleri mest etti. Türk-İslam kültürüyle bezenmiş ve iman nuruyla süslenmiş bu gönül adamını dinlemek büyük bir zevkti. Türkülerin hakkını fazlasıyla verdi, geceye apayrı bir renk kattı. Netice olarak şunu söylemek istiyorum: Tekayder’in programlarına alıştık, hatta müptelası olduk. Bundan sonra da onlardan yeni etkinlikler bekliyoruz. Bu anlamlı geceden dolayı kendilerine öğretmenler adına teşekkür ediyoruz.