arkadaşlar herkese katılımından dolayı çok teşekkür ederim... inanın bu yorunların bir çoğu işime yaradı ve dönem ödevimde müthiş yardımcı oldu... hepinize katılımınızdan dolayı çok teşekkür ederim. bilmiyorum akın hoca beğenecek mi ama bence eğlenceside yeter bu ödevin bee ne dersiniz? ? ?
Yaaa matematik nedir? ? ? bu benim dönem ödewim :)) alla alla tam sorucak soruyu bulmuşsunuz tebrikler walla... akın hoca sakın görmesin ama tüm yorumları yazcam ödewime:DDD ne olur daha çok enteresan yorum yzaın (benim için yaw) :)) nese bide fizikçi tanıdığı olan yazsın sayfaya ihtiyacım war:DDP
matemetik herkesin ister istemez kullanmış olduğu bir sanal ortamdır.eğer bilinçli olarak kullanılıyorsa kişi bir matematikçidir.matematigi herkes kullanır ama herkes matematıkcı degıldır..
Bakın öyle aptal aptal en iyiniz bile orta alacak, hiçbiriniz öğrenemeyecek bu matematiği.. Derslerin en kralını ben anlatıyorum, en baba ders benin dersim, hayatın anlamı matematik, anlamak isteyene de öyle bir çelme takarım ki 2.80 uzanır yere... İmajlı orta-lise-üniversite hocaları aklıma geliyor.
Matematik, simgesel sanatların mantıklı bir şekilde çözümlenmesidir.Bazı şahıslar matematiği pratik hayatta nasıl kullanacağını bilmezler.2 x 2 = 4 ün yeterli olacağını sanırlar.Ancak bilinmez ki matematik farklı bir boyut, yeni bir ufuk demektir.Bu ufuk gençlerin üzerine kabus gibi çöktü.Sıkıcı, 1980 model cazgırcı öğretmenler yüzünden.Matematik bir hayat tarzıdır ve içten bir şekilde, bilimsel yaklaşılması gerekir.Saygılarımla.
İki kere iki dört çekilmez bir şey. İki kere iki dört, bana sorarsanız, bir küstahlıktır. İki kere iki dört, ellerini böğrüne dayayarak yolumuzu kesen, sağa sola tükürük atan bir külhanbeyin ta kendisidir. İki kere iki dördün yetkinliğine inanırım, ama en çok övülmeye değer bir şey varsa, o da iki kere ikinin beş etmesidir.
Hayatın Matematiği: Einstein “Matematik kanunları, gerçeği yansıttıkları sürece kesin değildirler. Kesin olduklarında gerçeği yansıtmazlar.” der. Etrafınızdaki bir çok insandan şunlara benzer sözler duymuşsunuzdur; “Şiirin matematiği”, “Yemek pişirmenin matematiği”, “Sanatın matematiği”. Bu sözlerin hiçbiri gerçek hayatta karşılığını bulmaz. Gerçek hayatın matematiği şudur; “harcanan zaman kalan zamandan çoktur”, “kazanılan para harcanan paradan azdır” “kısa vadeli planlar için uzun zaman harcamak gerekir”, “çekirdek aile dört kişiden oluşur, ama asla bununla sınırlı kalmaz” yani eski bir deyişle özetlersek evdeki hesap çarşıya uymaz. Öyleyse hayatı matematiğe uydurmanın ne alemi var? Matematikten sıkılınca sığındığımız limanların başında gelen sanat dallarını matematik kalıplarına uydurmaya çalışmak şeytanca bir çabadır. Şiirin kafiyesi vardır, uyağı vardır, matematiği yoktur. Yemek pişirmeye gelince; yemeğin tadı vardır, tuzu vardır, rakamlar hiçbir yemeğe sos olamaz. Bir tavaya beş yumurta kıran biri sadece beş yumurta kırmıştır, bir matematik işlemi yapmamıştır. Yumurtaları kırdıktan sonra içlerinden birini tavadan ayırmaya çalışıp bunda muvaffak olunca; “Bakın dört yumurta kaldı, yani bundan ne anlıyoruz? Beş eksi bir eşittir dört.” diyen biri kabul ediyorum ki bir matematik işlemi yapmıştır ama aynı zamanda bu kişi salaktır.
aklıma ilk gelen sözcükler; sanat, estetik, incelik, disiplin, ihtiyaç, zevk. hayatın olmazsa olmazlarından.. beynimiz için ihtiyaç ve hayatı kolaylaştıran kurallar ve kaideler bütünü. diğer bilimler için adeta hizmetçi. anlatılmakla bitmez :) herşeyden öte; ANLAYAN İÇİN AŞK! ! .
Matematik tarihte toplumları yönetenlerin tarım, askerlik ve vergi gibi temel ihtiyaçlarına cevap vermek için ön plana geçmiş, bilgi birikimi arttıkça yeni bilim dallarına hayat vererek gelişmesini sürdürerek gelmiş, çağdaş teknolojinin ve bilimin vazgeçilmez bir unsurudur.
Evrenin yaradılışındaki akıl almaz sanatın ve uyumun insan tarafından algılanmasını sağlayan simgesel sanat..matematik bir sanat bir denge ve bir akıl bilimidir.çok genel ve mantığa dayalı bir bilim olduğundan diğer pozitif bilimlerin de temelini teşkil eder...insan akıl ve mantığının yaratıcının uyum ve sanatını anlamaya çalışmasını sağlayan evrenin simgesel bir kitabı..insanların bir kısmını matematikten soğutan şey Türk eğitim sisteminde bu dersin yanlış metodlarla öğretilmesidir..isterse dünyanın en zevkli bilimi olsun onu öğreten kişi veya kişiler o bilimi genç beyinlere sevimsiz bir şekilde ezberci bir versiyonla dayatırsa genç beyinlerin bu bilmi sevmemesi ve öğrenmek istememesi kaçınılmazdır..
Matematik profesörü esine bir faks göndermis: 'Sevgili karicigim; 54 yasina geldin, bildigin gibi bazi ihtiyaclarimi artik karsilayamiyorsun. Esim olarak seninle mutluyum ve sana hic yalan söylemedim. Bunu da sana anlatinca anlayisla karsilayacağindan eminim. Bu gece 18 yasindaki asistanimla Büyük Otelde kalacagim. Gece yarisindan evvel gelirim. KOCAN'
Adam eve dönünce yemek masasinin üzerinde bir not bulmus: 'Sevgili kocacigim; Sen de 54 yasindasin. Bu notu aldiginda ben de Deniz Otelde 18 yasinda bir delikanliyla birlikte olacagim. Sen ki matematikcisin bu isi cok iyi bilirsin. 18, 54 ün icinde üc kere ama; 54, 18 in icinde kac kere? ? ? .Bilmem anlatabildim mi? Onun icin sen bu gece beni bekleme yarin görüşürüz. KARIN'
Hayatın Matematik Lisanı Doç.Dr. Ufuk İLYASOĞLU/Sızıntı/Mayıs 2005
Merak ve akıl gibi lâtifelerle donatılan insanoğlu, içinde bulunduğu kâinatın sırlarını keşfetmek adına, büyük teleskoplar inşa ediyor, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlere uzay araçları gönderiyor. Artık, bir uzay aracının bir gezegen etrafında dönmesi ve uzaklardaki gök cisimlerinin keşfedilmesi normal karşılanmaya başlandı. Hayatımızı kolaylaştıran duman algılayıcı, tv uydu anteni, barkod, tıbbî tarama cihazı ve göz tarama sistemi gibi birçok âletin, savunma sanayii ve uzay çalışmaları sırasında icat edildiğini biliyor musunuz? Hasta olduğumuzda tıbbî tetkikler için kullanılan röntgen cihazı, manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi birçok aletin de benzer süreçlerle icat edildiğini hiç düşündünüz mü? Bütün bunlar bir yandan modern hayatın, bilim ve teknolojiye ne kadar bağlı hâle geldiğini gösterirken, diğer yandan da kâinattaki eşya ve kanunların insanın emrine musahhar olacak şekilde yaratıldığını göstermektedir. Modern ilmî metodolojinin benimsediği araştırma usûlüne göre matematik; ilmî tespitler için 'objektif' bir usûl olmasının yanında, elde edilen neticelerin umumîleştirilmesinde de en objektif vasıtadır. Bilim ve teknolojnin arka plânında Kudret-i Sonsuz'un ilminin bir ifadesi sayılan ve çoğunlukla gözden kaçırılan matematik vardır. Orta Çağ'da Müslüman ilim adamlarının fark ettiği bu riyazî düşünce ve matematiğe ait hususiyetler Gazzalî'den Birûnî'ye, Nasiruddin Tûsî'den Hucendî'ye ve Harizmî'ye kadar yüzlerce ilim adamının eserinde vurgulanmıştır. İslâm âlimlerinin yolunda yürüyen ve modern bilimin öncülerinden sayılan Galileo, 1623'te basılan ikinci kitabı Saggiatore'de şöyle yazmıştı: 'Öncelikle kâinattaki geçerli dil öğrenilmedikçe ve sonra da onda yazılı karakterler okunmadıkça kâinat anlaşılamaz. Kâinat, matematik dilinde yazılmıştır ve insan olarak onda yazılan kelimeleri matematik olmaksızın anlamamız imkansızdır.' Galileo'nun bu sözü, önemli bir hakikate işaret etmekle birlikte; kâinattaki nizam ve cereyan eden hâdiseler çok kompleks olduğundan, bugüne kadar geliştirilen matematikle son derece girift olan bu mükemmelliği kısmen açıklasak bile, bütün kâinatı ifade edebilen matematik sistem ve formülleri anlamada henüz yetersiz kaldığımız görülmektedir. Bilim tarihine bakıldığında; kâinatın varlık yapısı ve işleyiş özellikleri, matematik kullanılarak kısmen ifade edilebilmiştir. Bu kısmî anlaşılma kâinattaki her şeyin bir matematikî açıklaması olduğunu veya matematikle çelişmediğini gösterirken, varlığın izahında mevcut matematik bilgilerinin yetersiz kalan bir boyutunun olduğunu da göstermektedir. Fizikçiler, maddenin yapısını ve tabiattaki kuvvetleri açıklayan denklemler yazarlar. Sun'î kalb tasarlayan bir mühendis, kanın damarlarda nasıl aktığını ifade eden denklemleri dikkate alır. NASA'daki bir astronom, bir uydunun veya uzay gemisinin yörüngesini ifade eden denklemleri kullanır. Modern dünyada matematiğin bu hayâtî rolü, hayırsever milyoner Landon Clay'ın Milenyum (Bin yıl) Ödül Problemlerini niçin inşâ ettirip, çözümlerini yapacak olanlara yedi milyon dolar vermeyi vaat ettiğinin temel sebeplerinden biridir. Clay Matematik Enstitüsü'nün kurucusu da olan bu hayırsever, matematikteki en önemli ve çözümü şu ana kadar yapılamayan yedi problemin her birini ilk çözen kişiye, bir milyon dolar ödül sözü vermiştir. Ne var ki; pozitivist ve materyalist ilim anlayışı neticesi bütün bütün maddîleşen bugünün insanı, ilim ve tekniğe sadece şahsî hazları, maddî refah ve rahatı açısından alâka duymaktadır. Bu inkârcı düşünce devam ederse; 'yeni bakış ve tespitler insanlığın kurtuluşu adına birtakım sihirli reçeteler takdim etseler bile, dünya çapındaki umûmî yozlaşmanın önü alınamayacaktır.' Milenyum problemlerinden birkaçı sizden bir denklemin çözülmesini istemesine rağmen, bu teorik problemlerin hiçbirinde bir sayı değeri bulmanız istenmez. Bu yüzden derslerin hayattan kopuk olarak verildiği öğrencilik yıllarımızdaki matematiğin can sıkıcılığı hâlâ hatırımızdadır. Fakat sembollerin ve denklemin ne mânâya geldiği anlaşıldıktan ve sayılar kullanılarak hesap ortaya çıkarıldıktan sonra, matematik zevkli gelmeye başlar. Bu yüzden asıl başarı, doğru denklemin yazılması sürecinde çekilen sıkıntılarda gizlidir. Özel problemleri çözmek için geliştirilen bir denklem, bir uzay aracı inşâ etmek veya kalb-akciğer makinesi tasarlamak gibi özel maksatlar için kullanılarak, icat şeklinde kendini gösterir. 'Kur'ân, peygamberlerin mucizelerini zikretmesiyle beşeri, istikbalde o mûcizelerin benzerlerinin terakkî ile vücûda geleceğini beşere ders verip teşvik ediyor ve diyor ki; haydi çalış, bu mucizelerin numûnelerini göster. Süleyman (as) gibi iki aylık yolu bir günde git. İsa (as) gibi en dehşetli hastalığın tedâvisine çalış... İşte buna kıyâsen Kur'ân, her cihetle maddî mânevî terakkiyâta sevk etmek için ders veriyor.' Ancak mucizelerin benzerlerinin inşâ edilmesi için, öncelikle bunlara ait doğru matematik denklemlerin yazılması veya önceden yazılmış denklemlerden hangisinin bu özel hazırlanmış probleme uygun olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Çözüm daha sonraki bir iştir; bir denklem tam olarak çözülemiyorsa, bile muhakkak yaklaşık çözüm mevcuttur ve bu tür çözümler çoğunlukla işimizi görmektedir.
matematik aşk gibidir: basit bir fikir; fakat ama her an karmaşıklaşabilir.
Matematik aşk gibidir: Basit bir fikir; fakat her an karmaşıklaşabilir.
matemetik dedin mi işte ben orda yokum arkadaş
Matematik kafa ister.
arkadaşlar herkese katılımından dolayı çok teşekkür ederim... inanın bu yorunların bir çoğu işime yaradı ve dönem ödevimde müthiş yardımcı oldu... hepinize katılımınızdan dolayı çok teşekkür ederim. bilmiyorum akın hoca beğenecek mi ama bence eğlenceside yeter bu ödevin bee ne dersiniz? ? ?
mühendisliğini verdiler bana ;)
yaşamın görünen yüzü...aritmetik daha güzel ama...
En sevdiğim ders..
Yaaa matematik nedir? ? ? bu benim dönem ödewim :)) alla alla tam sorucak soruyu bulmuşsunuz tebrikler walla... akın hoca sakın görmesin ama tüm yorumları yazcam ödewime:DDD ne olur daha çok enteresan yorum yzaın (benim için yaw) :)) nese bide fizikçi tanıdığı olan yazsın sayfaya ihtiyacım war:DDP
özledim...
ünlü matematikçi kimdir
fitness for neurons ;)
matemetik herkesin ister istemez kullanmış olduğu bir sanal ortamdır.eğer bilinçli olarak kullanılıyorsa kişi bir matematikçidir.matematigi herkes kullanır ama herkes matematıkcı degıldır..
matematik yaşamın vaz geçilmez bir kavramıdır.İnsanlıkla başlamıştır ve her konuda bulunur.Kısaca matemayik bir yaşamdır.
Bakın öyle aptal aptal en iyiniz bile orta alacak, hiçbiriniz öğrenemeyecek bu matematiği.. Derslerin en kralını ben anlatıyorum, en baba ders benin dersim, hayatın anlamı matematik, anlamak isteyene de öyle bir çelme takarım ki 2.80 uzanır yere...
İmajlı orta-lise-üniversite hocaları aklıma geliyor.
matrice türev integral characteristic equatıon lınearrrr polınom molınom momoom! yeteeeeeeeeeeeeer!
Matematik, simgesel sanatların mantıklı bir şekilde çözümlenmesidir.Bazı şahıslar matematiği pratik hayatta nasıl kullanacağını bilmezler.2 x 2 = 4 ün yeterli olacağını sanırlar.Ancak bilinmez ki matematik farklı bir boyut, yeni bir ufuk demektir.Bu ufuk gençlerin üzerine kabus gibi çöktü.Sıkıcı, 1980 model cazgırcı öğretmenler yüzünden.Matematik bir hayat tarzıdır ve içten bir şekilde, bilimsel yaklaşılması gerekir.Saygılarımla.
2 x 2
İki kere iki dört çekilmez bir şey. İki kere iki dört, bana sorarsanız, bir küstahlıktır. İki kere iki dört, ellerini böğrüne dayayarak yolumuzu kesen, sağa sola tükürük atan bir külhanbeyin ta kendisidir. İki kere iki dördün yetkinliğine inanırım, ama en çok övülmeye değer bir şey varsa, o da iki kere ikinin beş etmesidir.
Dostoyevski
Hayatın Matematiği: Einstein “Matematik kanunları, gerçeği yansıttıkları sürece kesin değildirler. Kesin olduklarında gerçeği yansıtmazlar.” der. Etrafınızdaki bir çok insandan şunlara benzer sözler duymuşsunuzdur; “Şiirin matematiği”, “Yemek pişirmenin matematiği”, “Sanatın matematiği”. Bu sözlerin hiçbiri gerçek hayatta karşılığını bulmaz. Gerçek hayatın matematiği şudur; “harcanan zaman kalan zamandan çoktur”, “kazanılan para harcanan paradan azdır” “kısa vadeli planlar için uzun zaman harcamak gerekir”, “çekirdek aile dört kişiden oluşur, ama asla bununla sınırlı kalmaz” yani eski bir deyişle özetlersek evdeki hesap çarşıya uymaz. Öyleyse hayatı matematiğe uydurmanın ne alemi var? Matematikten sıkılınca sığındığımız limanların başında gelen sanat dallarını matematik kalıplarına uydurmaya çalışmak şeytanca bir çabadır. Şiirin kafiyesi vardır, uyağı vardır, matematiği yoktur. Yemek pişirmeye gelince; yemeğin tadı vardır, tuzu vardır, rakamlar hiçbir yemeğe sos olamaz. Bir tavaya beş yumurta kıran biri sadece beş yumurta kırmıştır, bir matematik işlemi yapmamıştır. Yumurtaları kırdıktan sonra içlerinden birini tavadan ayırmaya çalışıp bunda muvaffak olunca; “Bakın dört yumurta kaldı, yani bundan ne anlıyoruz? Beş eksi bir eşittir dört.” diyen biri kabul ediyorum ki bir matematik işlemi yapmıştır ama aynı zamanda bu kişi salaktır.
Pinhan Kara
toplma cıkarma carpma bölme dışında gereksız birşey işte.gıcık.
aklıma ilk gelen sözcükler; sanat, estetik, incelik, disiplin, ihtiyaç, zevk. hayatın olmazsa olmazlarından.. beynimiz için ihtiyaç ve hayatı kolaylaştıran kurallar ve kaideler bütünü. diğer bilimler için adeta hizmetçi. anlatılmakla bitmez :) herşeyden öte; ANLAYAN İÇİN AŞK! ! .
bu ne olaki...sakın yeni bi deterjan markası olmaya..................:P
türevinden integraline saçma konuları saçmadanda öte gereksiz konuları içermediği takdirde gayet zevkli ve kullanışlı bişey
...Ve TANRI matematiği yarattı.. ;))
Matematik tarihte toplumları yönetenlerin tarım, askerlik ve vergi gibi temel ihtiyaçlarına cevap vermek için ön plana geçmiş, bilgi birikimi arttıkça yeni bilim dallarına hayat vererek gelişmesini sürdürerek gelmiş, çağdaş teknolojinin ve bilimin vazgeçilmez bir unsurudur.
çözebilene kolay da ya çözemiyen ne yapsın :))
kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz..
kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalsa.. bu matematik bizi kandırmasa..
Evrenin yaradılışındaki akıl almaz sanatın ve uyumun insan tarafından algılanmasını sağlayan simgesel sanat..matematik bir sanat bir denge ve bir akıl bilimidir.çok genel ve mantığa dayalı bir bilim olduğundan diğer pozitif bilimlerin de temelini teşkil eder...insan akıl ve mantığının yaratıcının uyum ve sanatını anlamaya çalışmasını sağlayan evrenin simgesel bir kitabı..insanların bir kısmını matematikten soğutan şey Türk eğitim sisteminde bu dersin yanlış metodlarla öğretilmesidir..isterse dünyanın en zevkli bilimi olsun onu öğreten kişi veya kişiler o bilimi genç beyinlere sevimsiz bir şekilde ezberci bir versiyonla dayatırsa genç beyinlerin bu bilmi sevmemesi ve öğrenmek istememesi kaçınılmazdır..
Matematik profesörü esine bir faks göndermis: 'Sevgili karicigim; 54 yasina
geldin, bildigin gibi bazi ihtiyaclarimi artik karsilayamiyorsun. Esim
olarak seninle mutluyum ve sana hic yalan söylemedim. Bunu da sana anlatinca
anlayisla karsilayacağindan eminim. Bu gece 18 yasindaki asistanimla Büyük
Otelde kalacagim. Gece yarisindan evvel gelirim. KOCAN'
Adam eve dönünce yemek masasinin üzerinde bir not bulmus: 'Sevgili
kocacigim; Sen de 54 yasindasin. Bu notu aldiginda ben de Deniz Otelde 18
yasinda bir delikanliyla birlikte olacagim. Sen ki matematikcisin bu isi cok
iyi bilirsin. 18, 54 ün icinde üc kere ama; 54, 18 in icinde kac
kere? ? ? .Bilmem anlatabildim mi? Onun icin sen bu gece beni bekleme yarin
görüşürüz. KARIN'
Hayatın Matematik Lisanı
Doç.Dr. Ufuk İLYASOĞLU/Sızıntı/Mayıs 2005
Merak ve akıl gibi lâtifelerle donatılan insanoğlu, içinde bulunduğu kâinatın sırlarını keşfetmek adına, büyük teleskoplar inşa ediyor, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlere uzay araçları gönderiyor. Artık, bir uzay aracının bir gezegen etrafında dönmesi ve uzaklardaki gök cisimlerinin keşfedilmesi normal karşılanmaya başlandı. Hayatımızı kolaylaştıran duman algılayıcı, tv uydu anteni, barkod, tıbbî tarama cihazı ve göz tarama sistemi gibi birçok âletin, savunma sanayii ve uzay çalışmaları sırasında icat edildiğini biliyor musunuz? Hasta olduğumuzda tıbbî tetkikler için kullanılan röntgen cihazı, manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi birçok aletin de benzer süreçlerle icat edildiğini hiç düşündünüz mü? Bütün bunlar bir yandan modern hayatın, bilim ve teknolojiye ne kadar bağlı hâle geldiğini gösterirken, diğer yandan da kâinattaki eşya ve kanunların insanın emrine musahhar olacak şekilde yaratıldığını göstermektedir.
Modern ilmî metodolojinin benimsediği araştırma usûlüne göre matematik; ilmî tespitler için 'objektif' bir usûl olmasının yanında, elde edilen neticelerin umumîleştirilmesinde de en objektif vasıtadır. Bilim ve teknolojnin arka plânında Kudret-i Sonsuz'un ilminin bir ifadesi sayılan ve çoğunlukla gözden kaçırılan matematik vardır. Orta Çağ'da Müslüman ilim adamlarının fark ettiği bu riyazî düşünce ve matematiğe ait hususiyetler Gazzalî'den Birûnî'ye, Nasiruddin Tûsî'den Hucendî'ye ve Harizmî'ye kadar yüzlerce ilim adamının eserinde vurgulanmıştır. İslâm âlimlerinin yolunda yürüyen ve modern bilimin öncülerinden sayılan Galileo, 1623'te basılan ikinci kitabı Saggiatore'de şöyle yazmıştı: 'Öncelikle kâinattaki geçerli dil öğrenilmedikçe ve sonra da onda yazılı karakterler okunmadıkça kâinat anlaşılamaz. Kâinat, matematik dilinde yazılmıştır ve insan olarak onda yazılan kelimeleri matematik olmaksızın anlamamız imkansızdır.' Galileo'nun bu sözü, önemli bir hakikate işaret etmekle birlikte; kâinattaki nizam ve cereyan eden hâdiseler çok kompleks olduğundan, bugüne kadar geliştirilen matematikle son derece girift olan bu mükemmelliği kısmen açıklasak bile, bütün kâinatı ifade edebilen matematik sistem ve formülleri anlamada henüz yetersiz kaldığımız görülmektedir. Bilim tarihine bakıldığında; kâinatın varlık yapısı ve işleyiş özellikleri, matematik kullanılarak kısmen ifade edilebilmiştir. Bu kısmî anlaşılma kâinattaki her şeyin bir matematikî açıklaması olduğunu veya matematikle çelişmediğini gösterirken, varlığın izahında mevcut matematik bilgilerinin yetersiz kalan bir boyutunun olduğunu da göstermektedir. Fizikçiler, maddenin yapısını ve tabiattaki kuvvetleri açıklayan denklemler yazarlar. Sun'î kalb tasarlayan bir mühendis, kanın damarlarda nasıl aktığını ifade eden denklemleri dikkate alır. NASA'daki bir astronom, bir uydunun veya uzay gemisinin yörüngesini ifade eden denklemleri kullanır. Modern dünyada matematiğin bu hayâtî rolü, hayırsever milyoner Landon Clay'ın Milenyum (Bin yıl) Ödül Problemlerini niçin inşâ ettirip, çözümlerini yapacak olanlara yedi milyon dolar vermeyi vaat ettiğinin temel sebeplerinden biridir. Clay Matematik Enstitüsü'nün kurucusu da olan bu hayırsever, matematikteki en önemli ve çözümü şu ana kadar yapılamayan yedi problemin her birini ilk çözen kişiye, bir milyon dolar ödül sözü vermiştir. Ne var ki; pozitivist ve materyalist ilim anlayışı neticesi bütün bütün maddîleşen bugünün insanı, ilim ve tekniğe sadece şahsî hazları, maddî refah ve rahatı açısından alâka duymaktadır. Bu inkârcı düşünce devam ederse; 'yeni bakış ve tespitler insanlığın kurtuluşu adına birtakım sihirli reçeteler takdim etseler bile, dünya çapındaki umûmî yozlaşmanın önü alınamayacaktır.'
Milenyum problemlerinden birkaçı sizden bir denklemin çözülmesini istemesine rağmen, bu teorik problemlerin hiçbirinde bir sayı değeri bulmanız istenmez. Bu yüzden derslerin hayattan kopuk olarak verildiği öğrencilik yıllarımızdaki matematiğin can sıkıcılığı hâlâ hatırımızdadır. Fakat sembollerin ve denklemin ne mânâya geldiği anlaşıldıktan ve sayılar kullanılarak hesap ortaya çıkarıldıktan sonra, matematik zevkli gelmeye başlar. Bu yüzden asıl başarı, doğru denklemin yazılması sürecinde çekilen sıkıntılarda gizlidir. Özel problemleri çözmek için geliştirilen bir denklem, bir uzay aracı inşâ etmek veya kalb-akciğer makinesi tasarlamak gibi özel maksatlar için kullanılarak, icat şeklinde kendini gösterir. 'Kur'ân, peygamberlerin mucizelerini zikretmesiyle beşeri, istikbalde o mûcizelerin benzerlerinin terakkî ile vücûda geleceğini beşere ders verip teşvik ediyor ve diyor ki; haydi çalış, bu mucizelerin numûnelerini göster. Süleyman (as) gibi iki aylık yolu bir günde git. İsa (as) gibi en dehşetli hastalığın tedâvisine çalış... İşte buna kıyâsen Kur'ân, her cihetle maddî mânevî terakkiyâta sevk etmek için ders veriyor.' Ancak mucizelerin benzerlerinin inşâ edilmesi için, öncelikle bunlara ait doğru matematik denklemlerin yazılması veya önceden yazılmış denklemlerden hangisinin bu özel hazırlanmış probleme uygun olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Çözüm daha sonraki bir iştir; bir denklem tam olarak çözülemiyorsa, bile muhakkak yaklaşık çözüm mevcuttur ve bu tür çözümler çoğunlukla işimizi görmektedir.