Birilerini övmek, o övülen kişilerin büyüklüğünden değil, kişinin kendisinin asla o seviyeye çıkamayacağını, kendisinin hep daha altlarda yer alacağını bilmesindendir.
Türk aydınlanması başka, Türk modernleşmesi başkadır. Aydınlanma entelektüel, zihinsel bir harekettir. Modernleşme ise ekonomik, kültürel, siyasi bir harekettir.
Liberalizm, Cumhuriyetin erdemleri sayesinde vücut bulmuştur. Sonradan ne yazık ki bu erdemlerden uzaklaşmıştır liberaller. Aslında Liberaller de Cumhuriyetçiler de özgürlük vurgusu yapar. Cumhuriyet sorumlu ve güvenli bir özgürlük anlayışına sahiptir. Liberallerin özgürlüğü ise sorumluluk bilinciyle çok fazla alakalı değildir. Belirsizlik vardır onların özgürlük anlayışında.
Nehir kendi kendine akar. Onun güzelliği, estetiği buradadır. Doğadaki bu kendiliğindenlik paha biçilmezdir. Sanırım kendi kendine akma konusunda en çok zorlanan insandır yeryüzünde! Bu konuda adeta engellidir insan. Yaşam mücadelesi onu estetik olmaktan uzaklaştırmaktadır günden güne.
Belki de bir bebek gibi olmalı insan sanatla iç içeyken. Aklı tümden dışlayabilmeli, sadece duyularıyla yaklaşabilmeli o güzelliği temaşa ederken. Tüm kalbiyle, tüm gücüyle vurabilmeli, içindeki şeytanın bacağını kırabilmeli!
Çalışmak, yoğun bir şekilde mücadele etmek, konfor ve prestij elde etmeye çalışmak, bunun için para biriktirmek, o parayı bir yerlere yığdıkça yığmak, insanlarla maddi ilişkiler içine girmek ve bu içine girilen tünelden çıkamamak ruhun iğdiş edildiğinin göstergesidir.
Kişisel gelişim guruları, sosyal medyada büyük bir takipçi kitlesine sahiptir. Ayrıca kitlelerin güvenine de sahip kişilerdir. Ama bu kişiler tamamen karlılık üzerine kurulu bir anlayışa sahiptir. Kendi ürün ve hizmetlerini satabilmek için insanlara sürekli olarak daha fazlasını tüketmeye, daha fazla satın almaya teşvik ederler.
Bir ütopya ülkesi gerçekten de inşa edilseydi, diğer ülkeler o ülkeyi örnek almak ve benzeri bir güce, refaha erişmek için sabırsızlanır mıydı yoksa el ele verip o ülkeyi alaşağı etmeye, cehenneme çevirmeye mi çalışırlardı? Sanırım ikincisi.
Bu hayatta pek çok endişem oldu ama büyük çoğunluğu gerçekleşmedi demiş Mark Twain. Beyninizdeki yankı odalarını yok edin. İçinizdeki karanlıkla mücadele edin.
Hayat uzunca bir ipe benzer. İnsan ömrünün ilk yarısını sıkı veya gevşek pek çok düğüm yapmakla geçirirken ikinci yarısını bu düğümleri çözmekle geçirir.
Mutlaka değişeceksin, bundan kaçış yoktur. Doğa kanunu bu şekildedir. Tüm canlılar değişir. Kimi uzar, kimi kısalır, kimi şişer, kimi yassılaşır. Öyleyse sen de bir üst kata çık. Yapacağın en iyi hamle bu. Aynı katta kalmak ya da aşağı inmek değil!
İnsan türünün sürmesinde temel faktörlerden biri, geçmiş acıların zihinde işgal ettiği alanın az olması, çoğunlukla bu acıların bilinçdışı çöplüğüne gönderilmesidir.
1.Cahil bir ülkede insanlar gerçek saadetin erdemli bir yaşam sürmekle kazanılacağını bilmezler. 2.Yoldan çıkmış bir ülkede insanlar erdemin doğasını yanlış anlarlar 3.Sapkın bir ülkede ise erdemli bir yaşamı neyin oluşturduğunu belirlerler ancak onun izinden gitmeyi tercih etmezler. (Farabi- El Medinet’ül Fazıla)
Saati tamir etmek için onu durdurmanız, insanı iyileştirmek için onu uyutmanız mümkündür ama aynı yöntem toplum söz konusu olduğunda mümkün değildir. Toplumu düzenlemek, değiştirmek hatta güçlendirmek akış devam ederken gerçekleştirilmelidir. İşte söz konusu toplum olunca işin zorluğu buradadır.
Sağlıklı bir tartışma ortamının değil de yapay bir uyumun, genel bir suskunluk halinin tercih edildiği topluluklarda sorunlar kum tepeleri gibi yükselir.
Size iyilik yapana kötülük yapmamakla kötülük yapana kötülük yapmamak arasında fark yoktur. Kötülük yapmamak, kötülük yapmamaktır. Kötülüğü bilmeyen insan herkese kötülük yapar. Siz kötülüğün ne olduğunu biliyorsanız kötülükten sakınırken insan ayırt etmeyeceksiniz. (Platon-Kriton)
İnsan dış dünyada ilerlerken, yetkinleşirken iç dünyasında düşkünleştiğini fark edemez. İçindeki huzursuzluk, bu ikisini ayarlama konusunda engelli olmasındandır.
Birinin önüne tüm yeryüzü nimetlerini serin. Mutluluk denizine başı kaybolana, hatta suyun üstünden hava kabarcıkları çıkana değin gömün. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmasın, yalnız uyusun, ballı kaymak yesin. İnsan soyunun iyiliğine çalışması için önüne tüm zenginlikleri yığın. Bakın bu insan sırf nankörlüğü ve rezilliği yüzünden başınıza ne püsküllü belalar açmaya çalışacaktır. Ballı kaymağı gözü bile görmez. Bile bile en zararlı, en aykırı yaramazlıklar yapmaya çalışır. Bunun da nedeni akıllı uslu yaşamaktan bıkıp tehlikelere kanat çırpan hayal gücünü her işine katmak istemesidir. (Fyodor Dostoyevski-Yeraltından notlar)
Birilerini övmek, o övülen kişilerin büyüklüğünden değil, kişinin kendisinin asla o seviyeye çıkamayacağını, kendisinin hep daha altlarda yer alacağını bilmesindendir.
Erdem sadece soyut idealiniz değil, somut yaşam biçiminiz de olsun.
Türk aydınlanması başka, Türk modernleşmesi başkadır. Aydınlanma entelektüel, zihinsel bir harekettir. Modernleşme ise ekonomik, kültürel, siyasi bir harekettir.
Liberalizm, Cumhuriyetin erdemleri sayesinde vücut bulmuştur. Sonradan ne yazık ki bu erdemlerden uzaklaşmıştır liberaller. Aslında Liberaller de Cumhuriyetçiler de özgürlük vurgusu yapar. Cumhuriyet sorumlu ve güvenli bir özgürlük anlayışına sahiptir. Liberallerin özgürlüğü ise sorumluluk bilinciyle çok fazla alakalı değildir. Belirsizlik vardır onların özgürlük anlayışında.
Nehir kendi kendine akar. Onun güzelliği, estetiği buradadır. Doğadaki bu kendiliğindenlik paha biçilmezdir. Sanırım kendi kendine akma konusunda en çok zorlanan insandır yeryüzünde! Bu konuda adeta engellidir insan. Yaşam mücadelesi onu estetik olmaktan uzaklaştırmaktadır günden güne.
Belki de bir bebek gibi olmalı insan sanatla iç içeyken. Aklı tümden dışlayabilmeli, sadece duyularıyla yaklaşabilmeli o güzelliği temaşa ederken. Tüm kalbiyle, tüm gücüyle vurabilmeli, içindeki şeytanın bacağını kırabilmeli!
Sanat güçsüz düşmüş ruhlar için ilaç, gerçek insan içinse gıdadır.
Çalışmak, yoğun bir şekilde mücadele etmek, konfor ve prestij elde etmeye çalışmak, bunun için para biriktirmek, o parayı bir yerlere yığdıkça yığmak, insanlarla maddi ilişkiler içine girmek ve bu içine girilen tünelden çıkamamak ruhun iğdiş edildiğinin göstergesidir.
Aylaklıkla tembelliği karıştırmamalı! Aylaklık, yaratıcılık öncesi kuluçka evresidir. (Bertrand Russell-Aylaklığa övgü)
Kişisel gelişim guruları, sosyal medyada büyük bir takipçi kitlesine sahiptir. Ayrıca kitlelerin güvenine de sahip kişilerdir. Ama bu kişiler tamamen karlılık üzerine kurulu bir anlayışa sahiptir. Kendi ürün ve hizmetlerini satabilmek için insanlara sürekli olarak daha fazlasını tüketmeye, daha fazla satın almaya teşvik ederler.
Bir ütopya ülkesi gerçekten de inşa edilseydi, diğer ülkeler o ülkeyi örnek almak ve benzeri bir güce, refaha erişmek için sabırsızlanır mıydı yoksa el ele verip o ülkeyi alaşağı etmeye, cehenneme çevirmeye mi çalışırlardı? Sanırım ikincisi.
Bu hayatta pek çok endişem oldu ama büyük çoğunluğu gerçekleşmedi demiş Mark Twain. Beyninizdeki yankı odalarını yok edin. İçinizdeki karanlıkla mücadele edin.
Hayat uzunca bir ipe benzer. İnsan ömrünün ilk yarısını sıkı veya gevşek pek çok düğüm yapmakla geçirirken ikinci yarısını bu düğümleri çözmekle geçirir.
Benimle aynı fikirde olanların sayısının artması değil, görüşlerini sınayanların sayısının artmasıdır mesele. (Immanuel Kant- Arı usun eleştirisi)
Kelime çözünürlüğü arttıkça duygu ve düşünce çözünürlüğü de artar. Dili yalnızca öğretmek değil hissettirmek de gereklidir.
Mutlaka değişeceksin, bundan kaçış yoktur. Doğa kanunu bu şekildedir. Tüm canlılar değişir. Kimi uzar, kimi kısalır, kimi şişer, kimi yassılaşır. Öyleyse sen de bir üst kata çık. Yapacağın en iyi hamle bu. Aynı katta kalmak ya da aşağı inmek değil!
Masallar sadece çocukları uyutmak için değildir. Büyükleri de uyandırmaya yarar. (Joseph Campbell)
İnsan türünün sürmesinde temel faktörlerden biri, geçmiş acıların zihinde işgal ettiği alanın az olması, çoğunlukla bu acıların bilinçdışı çöplüğüne gönderilmesidir.
Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkanını vermiyor. (Ahmet Hamdi Tanpınar)
Tarihten aldığımız en büyük ders tarihten ders almadığımızdır. (George Wilhelm Friedrich Hegel)
Felsefe bana para kazandırmadı ama beni birçok masraftan alıkoydu. (Aziz Augustinus)
1.Cahil bir ülkede insanlar gerçek saadetin erdemli bir yaşam sürmekle kazanılacağını bilmezler. 2.Yoldan çıkmış bir ülkede insanlar erdemin doğasını yanlış anlarlar 3.Sapkın bir ülkede ise erdemli bir yaşamı neyin oluşturduğunu belirlerler ancak onun izinden gitmeyi tercih etmezler. (Farabi- El Medinet’ül Fazıla)
Saati tamir etmek için onu durdurmanız, insanı iyileştirmek için onu uyutmanız mümkündür ama aynı yöntem toplum söz konusu olduğunda mümkün değildir. Toplumu düzenlemek, değiştirmek hatta güçlendirmek akış devam ederken gerçekleştirilmelidir. İşte söz konusu toplum olunca işin zorluğu buradadır.
Fakir ya da fakirlikten gelmiş olanların, insanlığa karşı nefret geliştirmesi ihtimali daha fazladır.
Haksız olduğunu fark etmesine rağmen sırf inat ya da gurur yüzünden tartışmayı haklıymışçasına sürdürmek hastalıktır.
Sağlıklı bir tartışma ortamının değil de yapay bir uyumun, genel bir suskunluk halinin tercih edildiği topluluklarda sorunlar kum tepeleri gibi yükselir.
Size iyilik yapana kötülük yapmamakla kötülük yapana kötülük yapmamak arasında fark yoktur. Kötülük yapmamak, kötülük yapmamaktır. Kötülüğü bilmeyen insan herkese kötülük yapar. Siz kötülüğün ne olduğunu biliyorsanız kötülükten sakınırken insan ayırt etmeyeceksiniz. (Platon-Kriton)
Acı çektiğini göstermemek için kim bilir ne kadar acı çekiyorsundur. (Jean Paul Sartre-Varlık ve hiçlik)
İnsan dış dünyada ilerlerken, yetkinleşirken iç dünyasında düşkünleştiğini fark edemez. İçindeki huzursuzluk, bu ikisini ayarlama konusunda engelli olmasındandır.
Birinin önüne tüm yeryüzü nimetlerini serin. Mutluluk denizine başı kaybolana, hatta suyun üstünden hava kabarcıkları çıkana değin gömün. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmasın, yalnız uyusun, ballı kaymak yesin. İnsan soyunun iyiliğine çalışması için önüne tüm zenginlikleri yığın. Bakın bu insan sırf nankörlüğü ve rezilliği yüzünden başınıza ne püsküllü belalar açmaya çalışacaktır. Ballı kaymağı gözü bile görmez. Bile bile en zararlı, en aykırı yaramazlıklar yapmaya çalışır. Bunun da nedeni akıllı uslu yaşamaktan bıkıp tehlikelere kanat çırpan hayal gücünü her işine katmak istemesidir. (Fyodor Dostoyevski-Yeraltından notlar)