TÜRKİYE'NİN BATIYA AÇILAN PENCERESİ-GALATASARAY LİSESİ.. VE BU PENCEREDEN AVRUPAYA FIRLAYAN İLK TAKIM GALATASARAY. AVRUPA KUPALARINDA ŞAMPİYON GALATASARAY.. CANIM OKULUM-CANIM TAKIMIM BENİM..SEVGİLİMDEN DAHA VEFALI SEVGİLİM.. TERKETMEDİ SEVDAN BENİ...
1 - Mesele sadece futbol degil. Mesele 3M ler'den biri olan (Mason, Mulkiyeli, Mektepli) bir camianın populizm icin kullandıgı bir kulüp olması.
2 - Mesele futbol mu? O zaman Haluk Ulusoy denen adamın hertülü destegi ile ligde neredeyse bütün Milli takımın GS'lilleştirilmesi, GS nin ise millileştirilmesi ve Avrupa da yapılan lobilerin sonucu alınmıs bir UEFA kupası.
Unutmayın, Hurriyet gazetesinde Mehmet Cansun UEFA baskanın karısına 127.000 usd lik kolye aldıgını kendisi itraf etmistir. Bu tipik bir mektepli ahlaksızlıgı ve lobisidir. Üstelik yetinmeyip malum dedigin kulübe de bunu 'akıl' olarak vermistir.
3 - Maalesef senin gibi tarih bilinci olmayan, fazla tarih bilmeyen - yasını bilmiyorum - cogu genc arkadasımız Kurtulus harbi yıllarında hangi kulübün halka ait olma özelligini pek bilmez. Onların agzına calınan yalan 4 senede Ulusoy destekli yaratılmıs, lobi destekli bir yalandan ibarettir.
4 - GS bu basarısını ithaf etmeyi dahi becerememistir. (nakde cevirmeyi de becerememistir) Terim 'bu basarı GS nindir kimse üstüne alınmasın' diyen kisinin ta kendisidir. 300 tane mektepli tarafından yonetilen ve tribunlerinde 'mekteplisin - degilsin' kavgası süren bir takım halka ait olamaz.
5 - GS ancak ite kaka cok iyi bir futbol takımı olmustur desek bile asla halka ait bir kulüp olmayı becerememiştir. Bugun liseden degilseniz o kulübe girmeniz imkansız gibidir. Zamanında Unal Aysan gibi adamların bu kulübe neden baskan olamadıklarını da hatırlatırım.
6 - En guzelini Ataturk soylemistir. Tarih bilinci diyen arkadasım bak iyi oku;
'Bugun hala SULTANİ MEKTEBİNİN salonlarini aleyhimize konferans verdirmek icin ecnebilere acik bulunduranlar var,bu gibilere LANET'
ATATURK, BUYUK NUTUK
SONUC: GS halka ait degil, zümre kulübüdür. Lobicidir. Daha kötüsü Mektebin populizm - reklam aracıdır.. Doping yapan sporcuları vardır. Devletten peskes cekilerek senin benim vergimle yapılmıs stadı olacaktır.
Okul ise Kaputulasyonları kollayacak ve bu memleketi satacak adamları yetistirmistir (iyi vatan evlatları da yetistirmistir elbette ama asıl misyonu bu degildir.) Robert College, Tarsus Amerikan gibi, St ile baslayan Fransız misyoner okulları gibi yabancılara kulluk köpeklik yapan insanları egitmistir. Kendini aydın sanan yarı cahil, bu ülkeyi bu hale getirenlerin hepsi bu egitim kurumlarından cıkmadır arkadasım.
Sen önce biraz tarih oku. Ondan sonra bu konuda yorum yap.
Peki biz Türkiye'de federasyon başkanlıklarını aldık şampiyon oldukda uefa kupasını süper kupayı nasıl aldık şampiyon kulüpler kupasında yarı final şampiyonlar liginde çeyrek final nasıl oynadık? Bu kadar hazımsızlığa gerek yok neyin ne olduğunu herkes bilior. Tarih bilinci olan milliyetçi bir insanım cumhuriyet içinde cumhuriyet kurduğunu sanan malum takımlı değil başarılarıyla TÜRK'ün SİMGESİ olmuş GALATASARAY'lıyım SAPINA KADAR.
Mektebi Sultani, kapütülasyonları denetlemek için gerekli lisan bilen (elbette o günlerin lingua frantica'sı ve diplomasi lisanı olan Fransızca!) insanları yetiştirmek için Fransadan alınan destekle kurulmuştur.
Bir yüzyıl boyunca, Türkiyedeki 3M den biri olarak kendini ayrı, farklı ve aristokrat gören lise diplomasını Üniversite diploması ile eşdeğer tutan bir zihniyeti sürdürmüşsede 1980 sonrası Türkiyesinde bu palavraları yutacakj adam kalmadığından spor kulübüne dört elle sarılmıştır. Hemen bütün federasyon başkanlıklarını ele geçirmek için - ki başarılı da olmuştur - en iyi bildikleri şeyi, yani lobi oyunlarını sahneye koymuşlardır.
Temelindeki gerçek neden budur. Benzeri sebepleri Bulgar Isyanını baslatan militanları egiten Robert College, yada bir sürü Kürtçüyü yetiştiren Tarsus Amerikan ve diger misyoner okulları icinde söylemek mümkündür.
Tarih bilinci olan bir insan GS yi tutmaz ve bu okulların ne halt oldugunu gayet iyi bilir.
torpili olmayan bi okul....... kurayla alınıyor... yeğenimi sokmaya çalıştık olmadı çok üzüldük..... bunu hatırlatıyor bana.... Orada olmak şans... kıymetini bilsinler..
Bugünkü Galatasaray Lisesi'ne girer, ağaçların doğal bir koridor oluşturduğu yoldan ilerlerseniz karşınıza çıkacak olan Mektep binasının ana kapısına ulaşırsınız. İçeriye girin tüm Galatasaraylılar ve Galatasaraylı olmayanlar ve tarihin bir bölümüne tanık olun.
İçerdeki bu taş ve mermer salonda sizi 'VATAN' ve 'GALATASARAYLILIK' sevgisi karşılayacaktır. Kapının tam karşısındaki bölümde yalın olmasına karşın görkemli bir anıtta vatan uğruna şehit düşen Galatasaray Lisesi öğrencilerinin listesi yer almaktadır.
Bu anıtı gördükten sonra 'fazla söze gerek olmadığını' siz de anlayacaksınız. Salonun, giriş kapısına göre sağ tarafında, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1910 senesi hudutlarını gösteren bir harita, haritanın her iki yanında ise şehit olan gencecik yurtseverlerin fotoğrafları sıralanmıştır. Ve haritanın üstünde bir ibare: 'Galatasaray'ın bu kahraman evlatları, 500 yıllık bu vatan topraklarını kurtarmak için şehid düştüler.'
Bu bölümün tam karşısındaki duvarda ise Donanma Mecmuası'nın Ekim 1915 sayısının Spor İlavesi'nde yayınlanmış olan Galatasaray mensubu şehitlerin, yaralıların ve cephelerde vuruşanların listeleri 'Şerefli İdmancılar' başlığı altında yer alıyor. Bu liste Donanma Mecmuası'nın büyük boyda yayımlanan haftalık dergisinin 'İdman Sütunları' ismi altında verdiği ilavelerin 118 ve 119. sahifelerinde yayımlanmıştır. Bu panoların yanındaki bir başka panoda, Devrin en büyük gazetesi Tasvir-i Efkar'ın 13 Nisan 1913 tarihli ve 725 sayılı nüshasında çıkan resmin ve yazının bugünkü Türkçe'yle ifadesi bulunuyor: '1913 Balkan Harbine Gönüllü Giden Galatasaray Talebeleri Hakkında' başlığıyla verilen yazıda, talebeyken savaşa gidenlerin haberi yer alıyor. Çoğu öğrenciyken gönüllü olarak katıldıkları savaşlarda şehit olan bu yurtseverler hiçbir zaman unutulmadı.
Ruhları şâd olsun.
Galatasaraylı Şehitler
1- Ahmet Muhtar Bey, mektep numarası 783; Sultaniyi bitirdikten sonra (1895 mezunu) asker oldu, İstanbul'da 31 Mart 1908 ihtialinde şehit edildi. Taksim, talimhanede şehid olduğu yerdeki sokağa adı verilmiştir.
2- İdris Bey, talebe iken 1911'de gönüllü olarak katıldığı Trablus Garb harbinde şehit oldu.
3- Fuad Bey, talebe iken 1912'de gönüllü olarak katıldığı Balkan Harbinde şehit oldu.
4- Arif İsmail Bey, Trakya'da zengin bir çiftçinin oğlu idi, Balkan Harbinde talebe iken Bulgarlara karşı gönüllü dövüşürken şehit oldu.
5- Ahmet Refik Bey, mektep numarası 119, mektebin 1911 yılı mezunlarından; Hammer mütercimi Mehmet Ata Beyin büyük oğlu, Dr. Galib Ataç ile yazar Nurullah Ataç'ın ağabeyleri, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1914'de şehit oldu.
6- Cahid Bey, mektep numarası 206, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
7- Cemil Bey, mektep numarası 64, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
8- Halid Fuat Bey, mektep numarası 134; müşir Deli Fuat Paşanın oğlu, 1911'de gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı ve Çanakkale'de şehit oldu.Paşanın harpte şehit olan dördüncü oğludur.
9- Muzaffer Bey, mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
10- Vecdi Bey, mektebi son sınıfta terk ederek önce gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı, Çanakkale'de şehit oldu.
11- Hasnun Galib Bey, valiliklerde bulunmuş Galib Paşanın oğlu. Galatasaray Kulübünün en iyi futbolcularındandı, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu (1915) . Kulüp binasının bulunduğu sokak onun adını taşımaktadır.
12- Mehmet Ali Bey, Kadıköylü Enver Paşanın oğlu, talebe iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine, sonra Birinci Cihan Harbine katıldı ve 1915'de şehit oldu.
13- Aziz Ulvi Bey, şair Ali Ulvi Beyin oğlu, 1915'de mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı 1. Cihan Harbinde şehit oldu.
14- Agop Elmasyan, askeri doktor olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1915'de bombardıman altında yaralıları tedavi ederken vatanı yolunda öldü.
15- İbrahim Orhan Bey, mektep numarası 794, mektebin 1912 yılı mezunlarından; Dr. Sadık Beyin oğlu, Sadullah Paşanın torunlarından, gönüllü olarak hava subayı oldu, Çanakkale Muharebelerinde iki defa yaralandı. 1916'da uçağı ile Semadirek adası açıklarında denize düşerek şehit oldu, harpte düşen ilk havacımızdır.
16-Said Fuad Bey, son sınıfta iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu; mektebin ilk Keşşaflarından (izcilerinden) idi, Keşşaf Said diye anılırdı.
17- Neş'et Bey, mektep numarası 434, Bandırmalı Tevfik Paşanın oğludur, mektebin son sınıfında iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine katılmış, 1. Cihan Harbinde şehit olmuştur.
18- Mehmet Refik Bey, talebe iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1914'de Kafkas Cephesinde şehit oldu.
19- Cevad Bey, mektep numarası 317, mektebin 1912 yılı mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1916'da Kafkas Cephesinde şehit oldu.
20- Halet Bey, talebe iken Balkan Harbine gönüllü olarak katıldı, sonra orduda kalarak Birinci Cihan Harbinde Sina Cephesine gitti, 'Fedai Hecinsüvar Birliği' kumandanı iken mektepten sınıf arkadaşı Memduh Beyle birlikte şehit oldu (1916) .
21-Memduh Bey, mektep numarası 669, Halet Beyin sınıf arkadaşı, 1912'de yalnız Türkçe'den ehliyatname almış, bir ara mektepte muid (mubassır) olarak çalışmıştı, mektepte 'Alişpaşazade' diye anılırdı, Birinci Cihan Harbinde ihtiyat zabiti olarak Sina cephesinde arkadaşı Halet Beyle birlikte şehit oldu.
22- Hasib Bey, mektep numarası 13, mektebin 1913 senesi mezunlarından, Almanya'da ziraat tahsilinde iken tahsilini yarım bırakarak gönüllü katıldığı Birinci Cihan Harbinde Kafkas Cephesinde şehit oldu.
23- Celal İbrahim Bey, mektep numarası 6, mektebin 1914 yılı mezunlarından ve Galatasaray takımının ünlü futbolcularından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Irak cephesinde şehit oldu.
24- Ahmed Hamdi Bey, mektep numarası 117, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Gazze'de şehit oldu.
25- Mehmed Ali Bey, mektep numarası tesbit edilemedi, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbi'nde 1917'de Sina'da şehit oldu.
26- Sadi Bey, Mektebi Sultani'den Harbiye'ye geçti, muvazzaf subay oldu, 1921'de Sakarya Muharebesi'nde şehit oldu.
27- Fatin Bey, mektep numarası 1073, mektepten 1920'de mezun oldu, askeri tıbbiyeyi bitirdi. 1932'de askeri tabib olarak katıldığı şark isyanı tenkil harekatında asiler eline düşerek vahşiyane şehit edildi. Menemen'in Kubilay'ı gibi, hatırası kutlanacak, Ağrı'ya yahut Karaköse'ye abidesi dikilecek bir şehittir.
Fransız lejyonunun misyoner faliyet içinde bulunduğu bir yer diyebilirsiniz ya da Fransız ve İngilizlerin bir zamanlar karargahı ve hatta birçok mezunun ne tesatüfse iktisadi, iştimai, sanat her alanda bir şekilde baş olmalarını ilginç de bulabilirsiniz. Doğru da söylüyor olabilirsiniz. Gitmelisiniz, görmelisiniz.
'Bugun hala SULTANİ MEKTEBİNİN salonlarini aleyhimize konferans verdirmek icin ecnebilere acik bulunduranlar var,bu gibilere LANET'
Bu demek oluyor ki Kurtulus savasi sirasinda bu MISYONER okulu Fransaya yardim ve yataklik etmistir.Ve bunun okul takimida bu gecmisiyle ovunmesin biz Sultanlar mektebinden geldik diyen yoneticileriyle,kongre uyeleriyle
Aşağıdaki hikaye C. Bayar Üniversitesi Öğrenci Konseyi'nin hazırladığı Çanakkale adlı kitapçıktan alıntıdır ve Galatasaray Dergisinde de yayınlanmıştır..Belki okumayanınız vardır..
'Balıkesir`de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi İvrindi'nin Mallıca köyünden 104 yaşında Azman Dede idi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkına da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.
Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sorduklarımı cevapladı. Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı:
-“Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum. Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söylerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; “Yavrum siz kimsiniz? ”, içlerinden biri; “Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik! ..” diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. “Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır! ..” diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı “Azman yandık! ..” diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı! ..
Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz! .. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış, dişler kenetlenmiş bekliyorlardı. O an geldi. Birden yüzbaşı “Hücum! ..” diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor! .. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum! ..”
Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu. Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi;
“Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı.” dedi.
özhan canaydın........ sen nasıl bir kişiliksin ya.............
taraftar kendisini istifaya çağırır......... maçtan sonra açıklaması......ilginç ötesi..........diyorki.......taraftar tepksinde haklıdır.......mantık kuralım........taraftar tepkisin de haklıysa.......hatalısın....istifa etsene....
diyor ki bir 10 numara eksiğimiz var..bu yüzden başarısız olduk....4 yıldır başkansın....hala bir 10 numara eksiğimiz var sözünü söyleyecek utanmazlıktasın....
(bu yazım da antrenörsün neden hiç spordan bahsetmiyorsun diyenlere)
Fransız lejyonunun kültür emperyalizmi için yetiştirdiği ihanet birimi, birde bunlarin okul takimi var gs diye turkcell super ligte ayni mantikta yonetilen.
fransızlara yardım edenler türk degillerdi bişeler sölicekseniz bilginiz olmalı yurtdışından mektebi sultanide okumaya gelenler fransızlara destek vermiştir dünyada 40 milyon taraftarı olan bir klübe hakaret etmek kolay degildir
Fenerbahçe Kulübünün her tarafa mazhar-i takdir olmus bulunan asari mesaisini isitmis ve bu Kulübü ziyaret ve erbab-i himmeti tebrik etmeyi vazife edinmistim. Bu vazifenin ifasi ancak bugün müyesser olabilmistir. Takdirat ve tebrikatimi buraya kayd ile mübahiyim.'
5.5.1334 (3.5.1918) ORDU KUMANDANI Mustafa Kemal Ataturk
Fransa bayrağının mağlup Türk toprakları üzerinde gururla dalgalanmasını sağlayan,nam-ı diğer(Küçük Fransa) Galatasaray camiasına ve ordumuz ileri gelenlerini en güzel şekilde ağırlayan Galatasaray Lisesi öğretmen ve görevlilerine teşekkürü bir borç bilirim.
20.3.1915 Jean-Pierre DUMOULİ Fransa İşgal Orduları Kumandanı
fransızlara yardım etmiş misyonel bir okuldur[dikkatimi cektide pek galatasaraylı yorum yazan göremedim :) ]
öz türkçe ve asıl adı MEKTEB-İ SULTÂNÎ. çoğu zaman kitap fuarları yarışmalar düzenlnen okunulası bir lise ortamı. sadece müfredattaki tarihi değil kendi okul tarihini de öğreten,bu zamana kadar orada eğitim vermiş hocalarını da unutmayan vefalı bir lise. keşke bütün türk okulları böyle olsa. galatasaraylılarla iftihar ediyorum...
eğitimiyle olduğu kadar istiklal caddesinde olan binasıyla birçok kişinin öğrencilerine gıptayla baktığı hatta yetinmeyip kendini bilmez bikaç deyyuzun 'bunlar burda okusa nılcak inek bunlar inek' demesine sebebiyet veren duvarları zindan ama bi okadar da kıskanlar çatlasın dedirten okul...... (çok istedim ama olmadı:p)
GALATASARAYLILIK RUHU...Galatasaraylılık ruhu savaşmaktır,azmetmektir,mücadeleci olmaktır,kanının son damlasına kadar savaşmaktır,yenilmeyi kabul etmemektir,pes etmemktir,yüceliktir,birlik beraberliktir,tek yürek olmaktır,ilkleri başarmaktır,sevmektir,aşktır,sevilmektir,Türklük ruhudur,kısacası GALATASARAYLILIK en büyük olmaktır...YÜRÜYEDUR GALAYASARAYIMM! ! ! 2005-06 Şampiyonu..sevgilerimle saat 20:45 unutma!
Amerika'nın keşfinden önce ilk mezunlarını vermiştir..
Kültür yuvası..
Nam-ı diğer Mekteb-i Sultani..
en çok gitmek istediğim liseydi
Lisesinde okuyamadık ama takımını tutmak nasip oldu Elhamdülillah :))
TÜRKİYE'NİN BATIYA AÇILAN PENCERESİ-GALATASARAY LİSESİ..
VE BU PENCEREDEN AVRUPAYA FIRLAYAN İLK TAKIM GALATASARAY.
AVRUPA KUPALARINDA ŞAMPİYON GALATASARAY..
CANIM OKULUM-CANIM TAKIMIM BENİM..SEVGİLİMDEN DAHA VEFALI SEVGİLİM..
TERKETMEDİ SEVDAN BENİ...
Lobi ile alınmış bir uefa kupası diyen biriyle konuşuşacak birşey göremiyorum anlaşılan hazımsızlık geçmemiş sodaya devam benden tavsiye iyi gelir.
İstanbul'un dışına çık Anadolu'ya bir bak bakayım kim halkın takımı görürsün.
1 - Mesele sadece futbol degil. Mesele 3M ler'den biri olan (Mason, Mulkiyeli, Mektepli) bir camianın populizm icin kullandıgı bir kulüp olması.
2 - Mesele futbol mu? O zaman Haluk Ulusoy denen adamın hertülü destegi ile ligde neredeyse bütün Milli takımın GS'lilleştirilmesi, GS nin ise millileştirilmesi ve Avrupa da yapılan lobilerin sonucu alınmıs bir UEFA kupası.
Unutmayın, Hurriyet gazetesinde Mehmet Cansun UEFA baskanın karısına 127.000 usd lik kolye aldıgını kendisi itraf etmistir. Bu tipik bir mektepli ahlaksızlıgı ve lobisidir. Üstelik yetinmeyip malum dedigin kulübe de bunu 'akıl' olarak vermistir.
3 - Maalesef senin gibi tarih bilinci olmayan, fazla tarih bilmeyen - yasını bilmiyorum - cogu genc arkadasımız Kurtulus harbi yıllarında hangi kulübün halka ait olma özelligini pek bilmez. Onların agzına calınan yalan 4 senede Ulusoy destekli yaratılmıs, lobi destekli bir yalandan ibarettir.
4 - GS bu basarısını ithaf etmeyi dahi becerememistir. (nakde cevirmeyi de becerememistir) Terim 'bu basarı GS nindir kimse üstüne alınmasın' diyen kisinin ta kendisidir. 300 tane mektepli tarafından yonetilen ve tribunlerinde 'mekteplisin - degilsin' kavgası süren bir takım halka ait olamaz.
5 - GS ancak ite kaka cok iyi bir futbol takımı olmustur desek bile asla halka ait bir kulüp olmayı becerememiştir. Bugun liseden degilseniz o kulübe girmeniz imkansız gibidir. Zamanında Unal Aysan gibi adamların bu kulübe neden baskan olamadıklarını da hatırlatırım.
6 - En guzelini Ataturk soylemistir. Tarih bilinci diyen arkadasım bak iyi oku;
'Bugun hala SULTANİ MEKTEBİNİN salonlarini aleyhimize konferans verdirmek icin ecnebilere acik bulunduranlar var,bu gibilere LANET'
ATATURK, BUYUK NUTUK
SONUC: GS halka ait degil, zümre kulübüdür. Lobicidir. Daha kötüsü Mektebin populizm - reklam aracıdır.. Doping yapan sporcuları vardır. Devletten peskes cekilerek senin benim vergimle yapılmıs stadı olacaktır.
Okul ise Kaputulasyonları kollayacak ve bu memleketi satacak adamları yetistirmistir (iyi vatan evlatları da yetistirmistir elbette ama asıl misyonu bu degildir.) Robert College, Tarsus Amerikan gibi, St ile baslayan Fransız misyoner okulları gibi yabancılara kulluk köpeklik yapan insanları egitmistir. Kendini aydın sanan yarı cahil, bu ülkeyi bu hale getirenlerin hepsi bu egitim kurumlarından cıkmadır arkadasım.
Sen önce biraz tarih oku. Ondan sonra bu konuda yorum yap.
Peki biz Türkiye'de federasyon başkanlıklarını aldık şampiyon oldukda uefa kupasını süper kupayı nasıl aldık şampiyon kulüpler kupasında yarı final şampiyonlar liginde çeyrek final nasıl oynadık? Bu kadar hazımsızlığa gerek yok neyin ne olduğunu herkes bilior. Tarih bilinci olan milliyetçi bir insanım cumhuriyet içinde cumhuriyet kurduğunu sanan malum takımlı değil başarılarıyla TÜRK'ün SİMGESİ olmuş GALATASARAY'lıyım SAPINA KADAR.
Mektebi Sultani, kapütülasyonları denetlemek için gerekli lisan bilen (elbette o günlerin lingua frantica'sı ve diplomasi lisanı olan Fransızca!) insanları yetiştirmek için Fransadan alınan destekle kurulmuştur.
Bir yüzyıl boyunca, Türkiyedeki 3M den biri olarak kendini ayrı, farklı ve aristokrat gören lise diplomasını Üniversite diploması ile eşdeğer tutan bir zihniyeti sürdürmüşsede 1980 sonrası Türkiyesinde bu palavraları yutacakj adam kalmadığından spor kulübüne dört elle sarılmıştır. Hemen bütün federasyon başkanlıklarını ele geçirmek için - ki başarılı da olmuştur - en iyi bildikleri şeyi, yani lobi oyunlarını sahneye koymuşlardır.
Temelindeki gerçek neden budur. Benzeri sebepleri Bulgar Isyanını baslatan militanları egiten Robert College, yada bir sürü Kürtçüyü yetiştiren Tarsus Amerikan ve diger misyoner okulları icinde söylemek mümkündür.
Tarih bilinci olan bir insan GS yi tutmaz ve bu okulların ne halt oldugunu gayet iyi bilir.
torpili olmayan bi okul....... kurayla alınıyor... yeğenimi sokmaya çalıştık olmadı çok üzüldük..... bunu hatırlatıyor bana.... Orada olmak şans... kıymetini bilsinler..
Bugünkü Galatasaray Lisesi'ne girer, ağaçların doğal bir koridor oluşturduğu yoldan ilerlerseniz karşınıza çıkacak olan Mektep binasının ana kapısına ulaşırsınız. İçeriye girin tüm Galatasaraylılar ve Galatasaraylı olmayanlar ve tarihin bir bölümüne tanık olun.
İçerdeki bu taş ve mermer salonda sizi 'VATAN' ve 'GALATASARAYLILIK' sevgisi karşılayacaktır. Kapının tam karşısındaki bölümde yalın olmasına karşın görkemli bir anıtta vatan uğruna şehit düşen Galatasaray Lisesi öğrencilerinin listesi yer almaktadır.
Bu anıtı gördükten sonra 'fazla söze gerek olmadığını' siz de anlayacaksınız. Salonun, giriş kapısına göre sağ tarafında, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1910 senesi hudutlarını gösteren bir harita, haritanın her iki yanında ise şehit olan gencecik yurtseverlerin fotoğrafları sıralanmıştır. Ve haritanın üstünde bir ibare: 'Galatasaray'ın bu kahraman evlatları, 500 yıllık bu vatan topraklarını kurtarmak için şehid düştüler.'
Bu bölümün tam karşısındaki duvarda ise Donanma Mecmuası'nın Ekim 1915 sayısının Spor İlavesi'nde yayınlanmış olan Galatasaray mensubu şehitlerin, yaralıların ve cephelerde vuruşanların listeleri 'Şerefli İdmancılar' başlığı altında yer alıyor. Bu liste Donanma Mecmuası'nın büyük boyda yayımlanan haftalık dergisinin 'İdman Sütunları' ismi altında verdiği ilavelerin 118 ve 119. sahifelerinde yayımlanmıştır. Bu panoların yanındaki bir başka panoda, Devrin en büyük gazetesi Tasvir-i Efkar'ın 13 Nisan 1913 tarihli ve 725 sayılı nüshasında çıkan resmin ve yazının bugünkü Türkçe'yle ifadesi bulunuyor: '1913 Balkan Harbine Gönüllü Giden Galatasaray Talebeleri Hakkında' başlığıyla verilen yazıda, talebeyken savaşa gidenlerin haberi yer alıyor. Çoğu öğrenciyken gönüllü olarak katıldıkları savaşlarda şehit olan bu yurtseverler hiçbir zaman unutulmadı.
Ruhları şâd olsun.
Galatasaraylı Şehitler
1- Ahmet Muhtar Bey, mektep numarası 783; Sultaniyi bitirdikten sonra (1895 mezunu) asker oldu, İstanbul'da 31 Mart 1908 ihtialinde şehit edildi. Taksim, talimhanede şehid olduğu yerdeki sokağa adı verilmiştir.
2- İdris Bey, talebe iken 1911'de gönüllü olarak katıldığı Trablus Garb harbinde şehit oldu.
3- Fuad Bey, talebe iken 1912'de gönüllü olarak katıldığı Balkan Harbinde şehit oldu.
4- Arif İsmail Bey, Trakya'da zengin bir çiftçinin oğlu idi, Balkan Harbinde talebe iken Bulgarlara karşı gönüllü dövüşürken şehit oldu.
5- Ahmet Refik Bey, mektep numarası 119, mektebin 1911 yılı mezunlarından; Hammer mütercimi Mehmet Ata Beyin büyük oğlu, Dr. Galib Ataç ile yazar Nurullah Ataç'ın ağabeyleri, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1914'de şehit oldu.
6- Cahid Bey, mektep numarası 206, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
7- Cemil Bey, mektep numarası 64, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
8- Halid Fuat Bey, mektep numarası 134; müşir Deli Fuat Paşanın oğlu, 1911'de gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı ve Çanakkale'de şehit oldu.Paşanın harpte şehit olan dördüncü oğludur.
9- Muzaffer Bey, mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.
10- Vecdi Bey, mektebi son sınıfta terk ederek önce gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı, Çanakkale'de şehit oldu.
11- Hasnun Galib Bey, valiliklerde bulunmuş Galib Paşanın oğlu. Galatasaray Kulübünün en iyi futbolcularındandı, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu (1915) . Kulüp binasının bulunduğu sokak onun adını taşımaktadır.
12- Mehmet Ali Bey, Kadıköylü Enver Paşanın oğlu, talebe iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine, sonra Birinci Cihan Harbine katıldı ve 1915'de şehit oldu.
13- Aziz Ulvi Bey, şair Ali Ulvi Beyin oğlu, 1915'de mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı 1. Cihan Harbinde şehit oldu.
14- Agop Elmasyan, askeri doktor olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1915'de bombardıman altında yaralıları tedavi ederken vatanı yolunda öldü.
15- İbrahim Orhan Bey, mektep numarası 794, mektebin 1912 yılı mezunlarından; Dr. Sadık Beyin oğlu, Sadullah Paşanın torunlarından, gönüllü olarak hava subayı oldu, Çanakkale Muharebelerinde iki defa yaralandı. 1916'da uçağı ile Semadirek adası açıklarında denize düşerek şehit oldu, harpte düşen ilk havacımızdır.
16-Said Fuad Bey, son sınıfta iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu; mektebin ilk Keşşaflarından (izcilerinden) idi, Keşşaf Said diye anılırdı.
17- Neş'et Bey, mektep numarası 434, Bandırmalı Tevfik Paşanın oğludur, mektebin son sınıfında iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine katılmış, 1. Cihan Harbinde şehit olmuştur.
18- Mehmet Refik Bey, talebe iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1914'de Kafkas Cephesinde şehit oldu.
19- Cevad Bey, mektep numarası 317, mektebin 1912 yılı mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1916'da Kafkas Cephesinde şehit oldu.
20- Halet Bey, talebe iken Balkan Harbine gönüllü olarak katıldı, sonra orduda kalarak Birinci Cihan Harbinde Sina Cephesine gitti, 'Fedai Hecinsüvar Birliği' kumandanı iken mektepten sınıf arkadaşı Memduh Beyle birlikte şehit oldu (1916) .
21-Memduh Bey, mektep numarası 669, Halet Beyin sınıf arkadaşı, 1912'de yalnız Türkçe'den ehliyatname almış, bir ara mektepte muid (mubassır) olarak çalışmıştı, mektepte 'Alişpaşazade' diye anılırdı, Birinci Cihan Harbinde ihtiyat zabiti olarak Sina cephesinde arkadaşı Halet Beyle birlikte şehit oldu.
22- Hasib Bey, mektep numarası 13, mektebin 1913 senesi mezunlarından, Almanya'da ziraat tahsilinde iken tahsilini yarım bırakarak gönüllü katıldığı Birinci Cihan Harbinde Kafkas Cephesinde şehit oldu.
23- Celal İbrahim Bey, mektep numarası 6, mektebin 1914 yılı mezunlarından ve Galatasaray takımının ünlü futbolcularından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Irak cephesinde şehit oldu.
24- Ahmed Hamdi Bey, mektep numarası 117, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Gazze'de şehit oldu.
25- Mehmed Ali Bey, mektep numarası tesbit edilemedi, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbi'nde 1917'de Sina'da şehit oldu.
26- Sadi Bey, Mektebi Sultani'den Harbiye'ye geçti, muvazzaf subay oldu, 1921'de Sakarya Muharebesi'nde şehit oldu.
27- Fatin Bey, mektep numarası 1073, mektepten 1920'de mezun oldu, askeri tıbbiyeyi bitirdi. 1932'de askeri tabib olarak katıldığı şark isyanı tenkil harekatında asiler eline düşerek vahşiyane şehit edildi. Menemen'in Kubilay'ı gibi, hatırası kutlanacak, Ağrı'ya yahut Karaköse'ye abidesi dikilecek bir şehittir.
RUHLARI ŞAD OLSUN
Fransız lejyonunun misyoner faliyet içinde bulunduğu bir yer diyebilirsiniz ya da Fransız ve İngilizlerin bir zamanlar karargahı ve hatta birçok mezunun ne tesatüfse iktisadi, iştimai, sanat her alanda bir şekilde baş olmalarını ilginç de bulabilirsiniz. Doğru da söylüyor olabilirsiniz. Gitmelisiniz, görmelisiniz.
Ataturk'un NUTUK'dan alintidir;
(dileyenler bakiniz www.nutuk.org/pdf/1150)
'Bugun hala SULTANİ MEKTEBİNİN salonlarini aleyhimize konferans verdirmek icin ecnebilere acik bulunduranlar var,bu gibilere LANET'
Bu demek oluyor ki Kurtulus savasi sirasinda bu MISYONER okulu Fransaya yardim ve yataklik etmistir.Ve bunun okul takimida bu gecmisiyle ovunmesin biz Sultanlar mektebinden geldik diyen yoneticileriyle,kongre uyeleriyle
Aşağıdaki hikaye C. Bayar Üniversitesi Öğrenci Konseyi'nin hazırladığı Çanakkale adlı kitapçıktan alıntıdır ve Galatasaray Dergisinde de yayınlanmıştır..Belki okumayanınız vardır..
'Balıkesir`de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi İvrindi'nin Mallıca köyünden 104 yaşında Azman Dede idi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkına da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.
Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sorduklarımı cevapladı. Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı:
-“Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum. Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söylerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; “Yavrum siz kimsiniz? ”, içlerinden biri; “Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik! ..” diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. “Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır! ..” diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı “Azman yandık! ..” diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı! ..
Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı
Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz! .. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış, dişler kenetlenmiş bekliyorlardı. O an geldi. Birden yüzbaşı “Hücum! ..” diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor! .. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum! ..”
Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu. Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi;
“Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı.” dedi.
Galatasaray Lisesi Mezunları: Sizler Galatasaraylı olabilirsiniz.
Lakin Galatasaray sizin değil milyonlarca gönüldaşındır.
ASLA UNUTMAYIN.
Sultanların mektebi...
özhan canaydın........
sen nasıl bir kişiliksin ya.............
taraftar kendisini istifaya çağırır.........
maçtan sonra açıklaması......ilginç ötesi..........diyorki.......taraftar tepksinde haklıdır.......mantık kuralım........taraftar tepkisin de haklıysa.......hatalısın....istifa etsene....
diyor ki bir 10 numara eksiğimiz var..bu yüzden başarısız olduk....4 yıldır başkansın....hala bir 10 numara eksiğimiz var sözünü söyleyecek utanmazlıktasın....
(bu yazım da antrenörsün neden hiç spordan bahsetmiyorsun diyenlere)
Fransız lejyonunun kültür emperyalizmi için yetiştirdiği ihanet birimi,
birde bunlarin okul takimi var gs diye turkcell super ligte ayni mantikta yonetilen.
'sırf kapısı için okurum ben burda' diyerek önünden geçtiğimiz hoş lise.
fransızlara yardım edenler türk degillerdi
bişeler sölicekseniz bilginiz olmalı
yurtdışından mektebi sultanide okumaya gelenler fransızlara destek vermiştir
dünyada 40 milyon taraftarı olan bir klübe hakaret etmek kolay degildir
Fenerbahçe Kulübünün her tarafa mazhar-i takdir olmus bulunan asari mesaisini isitmis ve bu Kulübü ziyaret ve erbab-i himmeti tebrik etmeyi vazife edinmistim. Bu vazifenin ifasi ancak bugün müyesser olabilmistir. Takdirat ve tebrikatimi buraya kayd ile mübahiyim.'
5.5.1334 (3.5.1918)
ORDU KUMANDANI
Mustafa Kemal Ataturk
Fransa bayrağının mağlup Türk toprakları üzerinde gururla dalgalanmasını sağlayan,nam-ı diğer(Küçük Fransa) Galatasaray camiasına ve ordumuz ileri gelenlerini en güzel şekilde ağırlayan Galatasaray Lisesi öğretmen ve görevlilerine teşekkürü bir borç bilirim.
20.3.1915
Jean-Pierre DUMOULİ
Fransa İşgal Orduları Kumandanı
fransızlara yardım etmiş misyonel bir okuldur[dikkatimi cektide pek galatasaraylı yorum yazan göremedim :) ]
Mekteb-i Sultanî...
fransız misyonerler kulubü
Ataturkun Nutuk'ta soyledigi gibi isgalci kuvvet Fransaya yardim etmis misyoner okulu.Beyinleri Fransa hayranligiyla yikanmis zavalli insan toplulugu.
öz türkçe ve asıl adı MEKTEB-İ SULTÂNÎ.
çoğu zaman kitap fuarları yarışmalar düzenlnen okunulası bir lise ortamı.
sadece müfredattaki tarihi değil kendi okul tarihini de öğreten,bu zamana kadar orada eğitim vermiş hocalarını da unutmayan vefalı bir lise.
keşke bütün türk okulları böyle olsa.
galatasaraylılarla iftihar ediyorum...
eğitimiyle olduğu kadar istiklal caddesinde olan binasıyla birçok kişinin öğrencilerine gıptayla baktığı hatta yetinmeyip kendini bilmez bikaç deyyuzun 'bunlar burda okusa nılcak inek bunlar inek' demesine sebebiyet veren duvarları zindan ama bi okadar da kıskanlar çatlasın dedirten okul...... (çok istedim ama olmadı:p)
mekteb-i sultani
galatasaray lisesi bence tarihin derinliklerinde yaşayan bir tarihtir.
bilimin ve fenin ışığı demektir
SEVGİ LİSESİDİR
VEFA SALT_SEVGİ YALNIZ
GALATASARAYLILIK RUHU...Galatasaraylılık ruhu savaşmaktır,azmetmektir,mücadeleci olmaktır,kanının son damlasına kadar savaşmaktır,yenilmeyi kabul etmemektir,pes etmemktir,yüceliktir,birlik beraberliktir,tek yürek olmaktır,ilkleri başarmaktır,sevmektir,aşktır,sevilmektir,Türklük ruhudur,kısacası GALATASARAYLILIK en büyük olmaktır...YÜRÜYEDUR GALAYASARAYIMM! ! ! 2005-06 Şampiyonu..sevgilerimle saat 20:45 unutma!