Kültür Sanat Edebiyat Şiir

aids (h.i.v.) sizce ne demek, aids (h.i.v.) size neyi çağrıştırıyor?

aids (h.i.v.) terimi Yıldız Yılmaz tarafından tarihinde eklendi

  • Osman Aslan
    Osman Aslan


    Acquired Immune Deficiency Syndrome. Fransızlar sida dedi. Biz “Ayidis”, “Adis”, “Adidas” arasında gittik geldik. Afrika'da ise ilk yıllarda "zayıflık hastalığı" olarak bilindi. Türkiye 1986'da Murti olayıyla (1992'de ölen Murteza Elgin) AIDS'le tanıştı ama çağın vebasında dünyada ilk vaka 1981'de görüldü. Eşcinseller, hayat kadınları ve cankiler arasında yayıldıkça, bu feci hastalığa Tanrı'nın gazabı muamelesi yapıldı. Rock Hudson (1985), Freddie Mercury (1991), Anthony Perkins (1992) gibi starlar hayatını yitirmese, belki tedaviye dönük araştırmalar hiç hız kazanmayacaktı. Bugün özellikle Afrika insanlarının acil yardıma ihtiyacı var.

  • Osman Aslan
    Osman Aslan

    Rock Hudson, Baltimora, Freddie Mercury... ünlü münlü dinlemiyor valla..:(

  • Ali Yumuşakdaş
    Ali Yumuşakdaş

    . Bu hastalığın tedavisi o kadar kolay ki. Tüm yapılacak olan bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirmek, Bölünmüş parçalanmış hücreleri vucut dışına atmak ve CDT4 vürüslerini yenilemek. Hasta kişinin tekrar eski kilosuna kavuşmasını sağlamak.

  • Özgecan Erener
    Özgecan Erener

    Hastanede kan vermem gerektiği bir gün,kan alma odasında sıra beklerken,adamın birinin 'bu ne testi dohhtorr biiiy' demesi üzerine,aldığımız 'elizaaaa' cevabının üzerine hönk! ! olup kaldığımız,adamın elizanın ne olduğunu bilmeyip,(belki de bilip) 'heee öleyse tamammm' deyip seke seke gitmesi üzerine donakaldığımız,varlığı yokluğu bu testle belirlenen hastalık.

  • Asuva Dans Pistinde
    Asuva Dans Pistinde

    mikrop hücrelerin içinde yaşadığı için, organizmanın savaşçıları, kendi hücrelerini etkisiz hale getirmez, dolayısı ile bu hastalığın çaresi yoktur...ve yine bilindiği üzere hijyenle bulaşmaz, bide önüne geleni öpmemek lazım :))

  • Kıtıpyoz Mehmet
    Kıtıpyoz Mehmet

    bir gun bu hastalıktan nalları dikmesem iidir

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    İranlı bilimadamından AIDS için yeni ilaç

    İranlı bilim adamlarının, ölümcül AIDS hastalığının tedavisinde kullanılacak yeni bir ilaç bulduğu iddia edildi.

    İlacı bulduğu iddia edilen araştırma grubundan Doktor Fereydun Mahbudi, Keyhan gazetesine yaptığı açıklamada, İranlı bilim adamları tarafından bulunan ilacın, AIDS hastalığına karşı vücudun direncini artırdığını söyledi.

    Bitkisel temelde üretilen ilaçta nanoteknoloji kullanılarak bazı değişiklikler yapıldığını ifade eden Dr. Mahbudi, ilacın vücuttaki savunma hücrelerini hareketlendirip sayılarını artırarak, vücudu HIV virüsüne karşı daha dirençli bir hale getirdiğini kaydetti.

    İlacın birçok hasta üzerinde denendiğini ve başarılı sonuçlar alındığını anlatan Dr. Mahbudi, ilaca isim belirlemeye çalıştıklarını, İran Sağlık Bakanlığı ve uluslararası bilim camiasının teyidinden sonra ilacın AIDS tedavisinde kullanılmaya başlanacağını belirtti.

    Aynı projede yer alan kadın doktor Minu Muharriz de, yeni ilacın AIDS hastalığının aşısı olmadığını vurguladı. AIDS'in virütik bir hastalık olduğuna ve virüs hastalıklarının da aşısı olmadığına dikkati çeken Dr. Muharriz, ancak bu ilacın virüsün hasta vücudunda yayılmasına engel olduğunu, bu yüzden de bir tür aşı olarak kabul edilebileceğini söyledi.

  • Ramazancelep
    Ramazancelep

    en çok amerika ve avrupada görülen aile yapısı güçlü türkiyede ise nadiren olan kan ve cinsel yolla bulaşan tedavisi genel itibariyle olmayann bir hastalık allah hiç kimseye vermesin

  • Kaan San
    Kaan San

    medeniyet diye gördüğümüz sapıklıkların çoğalmasıyla daha bunlar az bile başımıza daha neler gelecek ama CENABI ALLAH dostları ve sabileri yüzüsuyu hürmetine ekmek veriyo.
    medeniyet; sapıklık değil,'İSLAMİYETTİR'.......................

  • Edaa
    Edaa

    aids Böyle bise olsa gerek, Japonya da Yel Esio biz burda hastalaniyoruz. (:

  • Meral Dağkıran
    Meral Dağkıran

    1 Aralık Dünya AIDS günü ve izleyen günler hastalığın işlendiği bir hafta olarak anılıyor
    '1980'lerde ortaya AIDS çıktı. Önceleri bir çeşit homoseksüel hastalığı olarak biliniyordu. Kökeni Afrikalılar veya Haitililerdi. Allah'ın günahkârlara verdiği bir ceza olmalıydı. Ama hastalık Amerika ve Avrupalıların da başına bela olunca işin rengi değişti. Yine dünyayı kurtarma görevi onlara düştü. Dünya Sağlık Örgütü AIDS için seferber edildi ve Ocak 1999'da 'Hangi ülkeden gelmiş olursa olsun HIV/AIDS ile yaşayan insan sınır dışı edilemez, aşağılayıcı muamele ya da ayrımcılık uygulanamaz' diye bildirge bile yayınladı. 2002 Raporunda ise her gün 6000 yeni gencin bu hastalığa yakalandığı ve bu yıl toplam 68 milyon yeni hasta beklendiği belirtildi. Halen dünyada 40 milyon kişinin HIV (+) olduğu ve %95inin gelişmekte olan ülkelerden kaynaklandığı tahmin ediliyor'
    kaynak:memocal

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    ASRIN FELÂKETİ: AIDS

    M.NİHAT MALKOÇ

    İnsanın en kıymetli varlığının sağlık olduğunu söyler dururuz ama sağlığımız için fazlaca bir şey yapmayız. Hatta onu bozan şeylerden kaçınmayız bile... İçki ve sigara içer, geleceğimizi karartırız. Hatta işi uyuşturucu kullanmaya kadar vardıran aklıevveller de yok değil. Demek ki sağlığın ehemmiyetini hakkıyla kavrayabilmiş değiliz.

    İnsanoğlu hastalıklara çare buldukça adı sanı bilinmeyen yeni hastalıklar türemektedir. Bunlar insanları imtihan etmek için birer vesile kabul edilebilir. Bazen de düzgün yaşamamanın cezası… Sonuçta hastalıklar her geçen gün artıyor, yenileri ekleniyor.

    Bundan yirmi beş yıl evveline giderseniz o zamanlar AIDS diye bir hastalığın olmadığını görürsünüz. Hiç yoktan bir hastalık daha girdi hayatımıza. Öyle bir hastalık ki tedavisi yok. Bu hastalığa yakalananlar her geçen gün biraz daha eriyor ve ölüme yaklaşıyor.

    AIDS, 'Acquired Immuno Deficiency Syndrome' kelimelerinin kısaltması olarak ortaya çıkmış ve 'Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu' olarak Türkçeye çevrilmiştir. AIDS ilk olarak 1981 yılında ABD'de tespit edilmiştir. Dünyada her gün yaklaşık 16.000 insan bu virüsü kapıyor; sayı her geçen gün katlanıyor.

    Türkiye'de ilk AIDS vakası 1985 yılında görüldü. Aynı yıl bir de taşıyıcı tespit edildi. Sonraki her yıl taşıyıcı ve AIDS vakalarının sayısı giderek arttı. Sağlık Bakanlığı'nın Aralık 2001 verilerine göre ülkemizde 1325 HIV/AIDS vakası vardır. Bunların 404'ü AIDS basamağına ulaşmıştır; 921 kişiyse taşıyıcıdır. Ancak özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda kişilerin sağlık kurumlarına başvurmamaları ve kayıt sisteminin yeterli olmaması, bu sayının gerçekleri yansıtmadığını düşündürüyor. Yani bu sayının istatistiklerin çok daha üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.

    AIDS hastalığı sıradan bir rahatsızlık olmadığı için vücudu allak bullak eder. Hastalığın belirtileri konusunda bu alandaki uzman doktorlar şunları söylüyorlar: Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı yorgunluk, zayıflama ya da diyet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı, birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması, uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme, sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması(Özellikle boğazda, boyunda ve koltuk altında bulunan lenf bezlerinin kabararak en geniş halini alması) , dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar ya da lekelerin oluşması, ısrarla devam eden ishal, herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük, özellikle öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı, deri üstünde ya da altında oluşan kat kat ya da yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi… Bu belirtiler sizin AIDS olduğunuz anlamına gelmeyebilir. Bunun gibi belirtileri gördüğünüzde moralinizi bozmayın, fakat doktora başvurmayı da ihmal etmeyin.

    Uzmanlara göre AIDS şu yollarla bulaşabilir: Kanında HIV taşıyan kişiyle cinsel ilişkide (vajinal, anal veya oral) bulunmakla HIV bulaşabilir. HIV / AIDS'li kişinin kan, kan ürünleri, doku veya organlarının nakliyle başkalarına geçebilir. AIDS'li anneden gebeliği süresince veya doğum esnasında bebeğe HIV geçebilmektedir. Daha az oranda olmakla beraber annenin bebeği emzirmesiyle (anne sütüyle) bebeğe HIV bulaşabilir.

    Toplumumuzda bu hastalığa yakalanan kişiler genellikle dışlanmaktadır. Bazıları virüs bulaşır diye bu kişilerin elini bile sıkmamaktadır. Bu yanlış bir kanaattir. El sıkışma, yanaktan yanağa öpüşme, kucaklaşma, başkasının giysisini giyme ile, tükürük, gözyaşı, ter, öksürük, aksırıkla AIDS bulaşmaz. Yiyeceklerle, aynı tabak, çatal, kaşık, bardak, aynı tuvalet ve banyoyu kullanma, telefon ve benzerlerini kullanmakla HIV bulaşmamaktadır. Toplu taşıma araçlarında olduğu gibi, ortak ve kalabalık mekânlarda bulunmakla da HIV / AIDS bulaşmaz. Sivrisinek ve her türlü böceğin sokmasıyla da HIV in bulaşmadığı kanıtlanmıştır.

    İnsanlar helal dairesinde yaşasalar büyük oranda bu hastalığın şerrinden korunurlar. Çünkü bu hastalığın asıl kaynağı cinsel tercihlerdir. Tek eşliliği ve helal dairesini reddedenler böyle bir musibete duçar olmaktadır. Gerçi bir kısım çocuğa kanla bulaşsa da bunlar istisnadır. Umarım sağlıklı insanlar bu hastalığın pençesinde kıvrılan ve ölümü bekleyenlerin ibret dolu hayatından üzerlerine düşen payı alırlar.

    O insanlar da bizim insanlarımız… Onları da kucaklıyoruz. Onların acılarıyla da dertleniyoruz. Fakat yapacak fazla bir şey olmadığı için eylemsiz kalakalıyoruz. Bu hastalığa çare bulunması en büyük temennimizdir. Fakat bunun çaresi bulunduğunda belki de başka bir çaresiz hastalık peyda olacaktır. Çünkü hayat imtihan demektir. Ne mutlu imtihanı hakkıyla verip selamete erenlere! ...

  • Harun İşlek
    Harun İşlek

    Cinsel özgürlük masallarının bize hediye ettiği çaresi bulunamaz maraz.

    Çağdaş uygarlık hayalleri ile kaybedilen değerlerin yerine gelen, illet hastalık...

    Bir insan zinaya evet der, ve yasak kapsamından çıkartılmasını isterse,,,

    yarınların anneleri olacak bayanların bazıları, namus iki bacak arasında değil diye söylerse,,,,

    erkek milleti ise babadan gördüğü din diye öğretilen, cuma ile bayram namazları ile kalırsa ve bunlada kalırsa....olacağı budur....

    Zina cehennem çukurlarından bir çukurdur...hoş gösterilemez.

  • Bilge Sem
    Bilge Sem

    ya programda gordum ınanamadımmmmm! ! !
    turk erkegının abaza kesiminden olan bır cins,otobanda gıderken hayat kadını tarafından durduruluyor,kadın adama acıkca ben aidsim,benle hala beraber olmak ıstıyormusun dıyor..ve bızım abaza turk erkegıde olsun anammmmmm atın ölümü arpadan olsun diyorrrrrrrr! ! ! bu kadar abaza bır toplumuz! ! ! adam aidsi grip nezle falan gibi bisey zannedıyor sanırım...hem cahil hem abazaaaa! ! ! ahahahah reziiiiiiiiil..öyleleri gebersin zaten yaşamasın :))

  • Sdkfnsn Dsfsfndsf
    Sdkfnsn Dsfsfndsf

    bence kimse bulaşmasın bulaşanların sonu ortada :))))

  • İbrahim Yener
    İbrahim Yener

    Dyle adli yorumcuya ve ilgilenen herkese;
    Sanildiginin aksina HIV virusu iki erkegin iliskisi ve/veya africa dan cikmis bir hastalik degildir. Isin asli HIV virusu ameikan savunma bakanligi tarafindan %100 insan tarafindan laboratuvarlarda yapilmis bir virustur(Tipki ebola gibi) . Simdi olay su, adamlar bu virusu gelistirdikten sonra asil amac savas alanlarinda ve cephe gerisinde basari saglamak. Virus denekler uzerinde kusursuz calismasina ragmen gercek insan uzerinde nasil bir etki gostrecegi bilinmiyordu ve ilk olarak (yanilmiyorsam) pensillvania state prison da ilk defa bir mahkum uzerinde denendi. Tabi olarak hapishanelerde ki escinsel iliski sikligindan dolayi diger mahkumlara da sicradi.
    virusun yayilmasinin onune gecemeyen amerika hukumeti careyi ortaya uyduruk bir zirva ile cikmakla buldu.
    simdi
    soru #1: Eger bu virus afrika nin bilmem ne koyundeki escinsel iliskiden basladiysa bu virusun asli nereden geldi?
    soru #2: Madem afrika li bir koyden ciktigi saniliyor o zaman bu virus nasil oluyorda ilk defa amerika nin pennsilvania eyaletinde goruluyor?
    soru #3: bu afrika li yerliye amerika vizesi nasil verildi?
    soru #4: Madem bu virus afrika nin bir koyunde yayilmaya basladiysa neden ilk basladigi koyde kimse de bu viruse rastlanmadi?

    Yukaridaki bu detaylar Kanadali bir Biyokimyager arkadasim la yaptigimiz cok sayidaki tartismanin ve benim kisisel arastirmalarimin sentezidir. Ve bu arkdasimda HIV in insan yapimi bir virus oldugunu kabul etmektedir hatta kanada universitelerinde bile insan yapimi diye ogretiliyormus.

  • Serdar Ozden
    Serdar Ozden

    Uzun sürede öldürdüğünden korkmuyoruz içten içe bulaşsa bile daha bi çok vaktimiz olabilir amaaan dediğimiz..

  • Kenan Alpogan
    Kenan Alpogan

    AIDS ve ona neden olan HIV virüsü hakkında Türk halkı çok cahil..Bir insanın iyi tanımadığı her insanla girdiği cinsel ilişki bu amansız hastalığa bir davetiyedir..Bu hastalık bilindiği gibi kan ve cinsel yolla bulaşır.Ancak genelde cinsel yolla bulaşmaktadır..Fuhuş AIDS'in bulaşmasında ve topluma yayılmasındaki en önemli etkendir.AIDS çok ama çok sinsi bir hastalıktır..Vücuda girdiğinde kişinin AIDS hastası olup olmadığını beklemesi için tam 6 ay beklemesi gerekir.6 aydan önce yapılan testler gerçeği göstermez.Eğer belirtler ortaya çıktıktan sonra test yaptırırım diyorsanız tehlikenin farkında değilsiniz demektir.Çünkü bu hastalık 3 aydan 10 seneye kadar değişen geniş bir zaman aralığında belirti verebilir.Veya hiç belirti vermeden aniden öldürebilir. Neticede belirti versede belirti vermesede kısa bir zaman içinde öldürür.AIDS'den korunmanın yolu tanınmayan kişilerle ilişkiye girilmemesi ve kan ürünlerinin kullanımında çok dikkatli olmaktır.Prezervatif çok da güvenilir değildir.Prezervatif kullanıp da bu hastalıktan ölen milyonlarca insan vardır.AIDS'ten korunmanın en iyi yolu fuhuştan ve iyi tanınmayan kişilerden uzak durmaktır.

  • Tülin Akça
    Tülin Akça

    mübarek bir hastalıkmı ne saçma.kan yoluylada geçiyor.sende her an AIDS olabilirsin garantin yok.bulaşınca 6 ay testte çıkmıyor.bu arada kan veririse bir çok insana bulaştırabilir.

  • Bilhan Erden
    Bilhan Erden

    ne mübarek bi hastalık secdeye yatası geliyo insanın...

  • Feyza Yüksel
    Feyza Yüksel

    'Allah çaresi olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır.'Hadis-i şerif.

    Demek ki AIDSin çaresi var ama insanoğlu bilmiyor.

  • Yasın Muco
    Yasın Muco

    KORUNUNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN

  • Düşünmüyorum Yine De Varım
    Düşünmüyorum Yine De Varım

    -Ne kadar istiyosu
    -20 milyon
    -Bin arabaya
    -Ama ben AİDS liyim
    -Bişi olmaz bana hadi çabuk ol

    Ülkem insanı işte n'pıcan

  • Alev Gürbüz
    Alev Gürbüz

    rahmetli freddy mercury...ve philedephia filmi... cok kotu bişey ya..

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    insan tarafından geliştirilmiş bir bıyo-silah (bio-weapon) olduğuna dair sağlam tezler vardır. En basitinden birincisi hayvanlar arasında buluşan bu mikrop yüzyıldır insanlara geçmiyorda canı sıkılıp tam da ABD bilim adamlarının, doktorların, ajanların Afrika da cirit attığı dönemde mi ortaya çıkıyor. İkincisi bir mikrop kafasına göre şikil değiştirmez ancak mutasyon gibi ektremsi kondisyonlar da değişebilen bir hastalık nasıl oluyor da insandan insana farklı şekillerde yayılıp hemen adepte olabiliyor? Mikrop ya da bakteri uzmanı değilim ama AİDS çıkmadan önce dünyada nüfus planlaması adı altında komplo teorileri vardı, bu teorilere göre dünyanın ilerlerleyen nüfusu azaltmak için CIA'nin genetik silahlar üzerinde lab çalışmaları yaptığı üzerine rivayetler vardı hele hele sadece zencilere ait genler olduğunu bu gene sahip olanları etkileyebilen bir hastalık üretebilecekleri falan pişmekan ve ilginçtir Afrika'da çıkan bu hastalık önce zencilerin bulunduğu küçük köylerde ortaya çıkmıştır.

    Şehirden ve medeniyetten uzak olan bu köylerin etrafında doğayı ekileyecek ne sanayi var ne de kirlenme, ve işin garibi AİDS daha ABD'ye ulaşmadan ABD'li bilim adamları bu salgının baş gösterdiği yerlerde inceleme yaptığı o zamanın medyaısnda bile gösterilmiştir.

    Ortada büyük bır komplo teorisi var. Ya işlevini gören bir plan ya da kontrolden çıkmış bir proje...

  • F
    F

    BM, AIDS ile Mücadele Programı UNAIDS tarafından Londra'da açıklanan yıllık raporda, AIDS hastalığının tüm çabalara rağmen hızla yayılmaya devam ettiği belirtildi. Raporda, dünya üzerinde HIV virüsü taşıyanların sayısı 38 milyon olarak tahmin ediliyor.

  • Arthas
    Arthas

    HIV ile ilgili Uyarı İşaretleri

    Bazı HIV virüsü belirtileri şunlardır:

    Öksürme, ishal, kilo kaybı, gece terlemesi, yorgunluk hissi


    İlginç renkli veya kokulu bir vajina akıntısı


    Yinelenen veya kalıcı vajina enfeksiyonları


    Vajinada veya vajina çevresindeki yara veya acı


    Adet dönemlerinde ani bir değişim


    Adet dönemleri arasında karın ağrısı


    Seks sırasındaki olağandışı acı veya ağrı


    Dilinizde veya ağzınızın içinde beyaz noktalar veya yaralar


    HIV Testi Yaptırma

    Aşağıdaki durumlar sizin için geçerliyse HIV testi yaptırmalısınız:

    İğneleri paylaşıyorsanız


    Eşiniz ilaç kullanmışsa veya kullanıyorsa


    Vücudunuzda herhangi bir HIV belirtisi varsa


    Prezervatif kullanmadan seks yaptıysanız da test yaptırmalısınız. Test yaptırmak basit ve kolaydır. Test sonucunda virüs taşıyıp taşımadığınızı öğrenebilirsiniz. Ancak, virüsün bağışıklık sisteminize ne kadar zarar verdiğini öğrenemezsiniz.

    Nasıl Test Yaptırabilirim

    Bazı yerlerde, adınızı vermeniz gerekmez, testin sonuçları yalnızca size bildirilecektir.

    Diğer yerlerde, sonuçlar sağlık yetkilinize veya danışmanınıza da bildirilir. Ancak, sağlık yetkilileri genellikle siz izin vermedikçe sonuçları başkasına vermezler.

    Tedavi Olma

    HIV için herhangi bir tedavi bulunmamaktadır. HIV virüsü taşıyan binlerce kişide yapılan çalışmalar, kombinasyon tedavisinin, insanların daha iyi hissetmesine ve daha uzun yaşamasına yardımcı olabildiğini göstermiştir.

    Bir doktorla, hemşireyle veya danışmanla konuşun. Tedavi seçenekleri hakkında size daha fazla bilgi verebilir.

    Gereken Cevapları Alma

    Bugün, birçok yerde AIDS testi yaptırabilir ve AIDS konusundaki sorularınıza yanıt alabilirsiniz:

    Sağlık bakanlığına bağlı birimlerde veya yerel sağlık kuruluşlarında


    Devlet kliniklerinde


    Özel doktorlarda


    Özel laboratuarlarda


    Birçok devlet kliniğinde test işlemi ücretsiz olarak veya çok az bir ücretle gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, doktorunuz da HIV testi yapabilir ve sonuçları verebilir. Evde test yaptığınız takdirde sonuçlar için danışabileceğiniz yerler bulunmaktadır.

    Hamile olan veya hamile kalmayı planlayan kadınlar için daha fazla bilgi verilebilir.

  • Arthas
    Arthas

    HIV Virüsü Kadınlara Nasıl Bulaşır?

    HIV virüsü iki temel yolla bulaşır.

    1. Seks

    HIV vücudunuza HIV virüsü taşıyan birisinin kanı, spermi veya vajinal akıntıları yoluyla bulaşır. Bu durum, vajinal, anal veya oral seks sırasında gerçekleşebilir.

    Lateksten yapılmış bir prezervatif kullanarak HIV virüsünden korunabilirsiniz. Doğum kontrol hapları ve lateks olmayan prezervatifler, sizi HIV virüsünden koruyamaz.

    HIV virüsü hem bir erkekten hem de bir kadından bulaşabilir. Herhangi bir cinsel hastalığınız varsa HIV virüsünün size bulaşma ihtimali daha yüksektir.

  • Arthas
    Arthas

    AIDS, HIV virüsü bağışıklık sisteminizi zayıf hale getirdikten sonra ortaya çıkan hastalıktır. AIDS, Acquired Immunodeficiency Syndrome (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) kelimelerinin kısaltmasıdır.

    AIDS hastası insanlar, bağışıklık sistemi güçlü olan insanları etkilemeyen mikroplar nedeniyle kötü enfeksiyonlara yakalanırlar.

    AIDS hastası olmadan yıllar önce HIV virüsü almış olabilirsiniz.

  • Melike Toros
    Melike Toros

    AIDS Nedir?

    AIDS, Acquired Immuno Deficiency Syndrome kelimelerinin kısaltması olarak ortaya çıkmış ve Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu olarak Türkçe'ye çevrilmiştir.AIDS ilk olarak 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde keşfedilmiştir.Keşfinden hemen sonra hızla yayılarak; erkek, çocuk, siyah, beyaz, Latin, Asyalı, zengin, fakir demeden bir çok insanın ölümüne neden olmuştur.Günümüze kadar AIDS'ten 225.000 kişinin öldüğü kaydedilmiştir.Bu sayı her 13 ila 15 ayda ikiye katlanmaktadır.AIDS için halen kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.AIDS'ten korunmak bu tehlikeli ve ölümcül virüsün yayılmasını önlemek için uygulanabilecek tek yoldur. HIV, Human Immune Deficiency Virus, vücut bağışıklık sistemi virüsü, AIDS tamamen vücut bağışıklık sistemi ile ilgili olduğundan, hastalığa sebep olan virüse bu isim verilmiştir.Virüs, insan vücudunun hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemini etkisiz hale getirmektedir.Vücut bağışıklık sisteminin etkisiz hale gelmesi, virüsten etkilenmeden önce kolayca başedebildiği deiğer hastalık mikroplarıyla artık çarpışamayacak duruma gelmesi demektir.Bu da basit bir enefeksiyonun bile ölümcül hale gelmesine sebep olabilir.AIDS hastalarının yarısından çoğu bağışıklık sistemlerinin etkisiz hale gelmesi yüzünden basit enfeksiyonlara yenilerek hayata veda etmişlerdir. İnsan vücudu bir defa HIV virüsü ile enfekte olmuşsa artık bu virüsün hiçbirşekilde yok edilmesi yada vücuttan atılmasımümkün değildir.Fakat,virüsün etkilerine engel olmak için bir takım ilaçlar geliştirilmiştir. Bunlardan ilki ve ençok bilineni AZT (Zidovudine) adı verilen ilaçtır. Bu ilaç virüsün çoğalmasını engellemektedir.AZT AIDS virüsünün meydana getirdiği belirtilerin görünmesini engellemekte ve AIDS'li hastanın yaşamının kısmende olsa uzamasını sağlamaktadır. Bilim adamları AIDS'le savaşabilmenin diğer yollarını aramaya devam etmektedirler.Son yıllarda bu konuda büyük gelişme kaydedilmiştir.AIDS'e karşı korunmak için aşıların testleri halen deneysel aşamadadır.1990 yılının başlarından itibaren bu konuda başarılı sonuçlar kaydedilmektedir. AIDS dokunma, öpüşme, solunum gibi dış kontaklarla bulaşan bir hastalık değildir.Bu nedenle insanların AIDS'li hastalara yaklaşmaması yada onları toplumdan dışlaması hem gereksiz hemde yanlış bir tutumdur. Çünkü AIDS'li bir hastaya dokunarak veya yanında bulunarak AIDS'e yakalanmanın mümkün değildir.Ayrıca AIDS evcil hayvanlardan, tuvaletlerden, yüzme havuzlarından, tabak yada bardaklardan bulaşıcı özellik göstermez.Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması yada yersiz bir kaygıya neden olunması çok yanlıştır.AIDS'in ana bulaşma yolu seksüel birleşme, uyşturucu kullanıcılarının enjektyörlerini paylaşması ve çok da az olsa kan transferidir.Ne yazık ki, AIDS hastalığına yakalanmış hamile bir kadının daha doğmamış bebeğide bu hastalığa yakalanmış demektir. Neden AIDS'i daha önce duymamıştık? AIDS 1981 yılına kadar tanımlanmış bir hastalık değildi.AIDS'in izinin sürülmesidoktorların bu bilinmeyen hastalığı yeterli derecede tanımasıyla başladı.AIDS'in ilk rastlandığı 1981 yılında ABD'de 316 kişinin AIDS hastalığına yakalandığı tesbit edilmiştir.Beş yıl sonra 1986 Ağustos'unda 23.000 vaka rapor edilmiştir.Hastalığın artışı büyük bir hızla devam etmiş ve 1990'larda sadece ABD'de 60.000 nin üstünde AIDS hastası tesbit edilmiştir.Bu hızlı artış, bilim adamları, doktorlar ve hükümetler için bir alarm sinyali olmuş ve onları konuyla ciddi biçimde ilgilenmeye itmiştir.AIDS'in gerçek kökeni bilinmemektedir. Çünkü AIDS yeni gelişmiş bir hastalıktır. AIDS'in kökeni hakkındaki en geçerli görüş hastalığın Afrika kökenli olduğudur.Afrika'da ki yeşil maymunların taşıdığı bir virüs insanlarda rastlanan AIDS virüsüne çok benzemektedir.Bilimsel tahminler maymunlarda rastlanan virüsün doğal ortamda organizmalar içinde yaşamını sürdürerek, mutasyon geçirdiği ve burdanda insanlara geçtiği üzerinde yoğunlaşmaktadır.Görülen mutasyonun çok nadir olduğu da görüşler arasında yer almaktadır.Bir başka görüş ise virüsün biyolojik silah olarak üretilmek istendiği fakat sonucun etkisi uzun sürede görüldüğü için araştırmalara devam edilmediği, ve bir ara nasıl olduysa labaratuvar dışına çıkarılarak insanlara bulaştırıldığı üzerinedir. Yeşil maymunlar Afrika'nın çoğu bölgesinde lezzetli bir yemek olarak görülmektedir.Virüsün maymunlardan insana iyi pişmemiş organlardan yada etlerin pişirilmeye hazırlanırken meydana gelebilecek kesik vb. gibi yaralardan bulaşmış olabileceğide düşünülmektedir.Çünkü bilindiği gibi virüsün bulaşma yollarının en önemlilerinden biri kandır.Hastalığın ilk insana bulaşması böyle olmuştur.Bundan sonra hastalık diğer insanlara seksüel birleşme ve uyuşturucu kullanımı ve kan transferleri sırasında yayılmıştır.Afrika devletlerinin bir çoğu bu görüşün mantıklı olduğunu savunmaktadır.Bu olayların hiçbiri ırkla ilgili değildir.Şunu unutmamak gerekir ki tek bir kişi değil tüm insanlık AIDS'in gelişmesinden sorumludur; ve bizde bu sorumluluğu paylaşmaktan ve bu öldürücü virüsün yayılmasını engellemekten sorumlu sayılırız.

    HIV Vücudu Nasıl Etkiler?

    AIDS'e neden olan virüs ilk defa 1983 yılında Dr.Luc Montagnier tarafından kaydedilmiş daha sonra Paris Pasteur Enstitüsündeki bilim adamları tarafından izlenmeye devam edilmiştir.Enstitü araştırmacıları virüse Lymphadenopathy-AssociatedVirüs (LAV) adını vermişlerdir.Çünkü bilim adamları virüse bir hastanın lenf düğümlerinde rastlamışlardı. Bu araştırmalarla aynı zamanlarda, başka bir yerde Dr.Robert Gallo ve meslekdaşları Ulusal Kanser Enstitüsü'nde yaptıkları araştırmalarda AIDS virüsünün izine rastladılar.Dr.Gallo ve meslekdaşları virüse Human T-Cell Lymphotropic Virüs III (HTLV-III) adını verdiler.Gallo ve personeli yeni tanımladıkları bu virüse benzeyen diğer virüsleride ayırarak ayrılan virüsler HTLV-I ve HTLV-II isimlerini verdiler.Yeni tanımlanan bu virüsün etiketlenmesinden sonra Uluslararası Virüs Sınıflandırma Komitesi (International Commite on The Taxonomy of Viruses) virüsün adını Human Immuno Deficiency Virüs HIV olarak belirledi. Halen tıbbi topluluklar virüsün tanımlanmasında bu ismi kullanmaktadır.

    HIV diğer virüslerden çok farklıdır.HIV virüsü retrovirüsler olarak bilinen özel bir aileye mensuptur. Retrovirüslerde diğer virüsler gibi sıkıca paketlenmiş bir genetik yapıya ve protein kılıfına sahiptir. Retrovirüsler genetik bilgilerini Deoxiribonukleikasit DNA yerine Ribunükleikasit RNA larında saklarlar. Retrovirüsler kendilerini eşlemek, yani viral RNA larından yeni bir DNA oluşturmak için 'reverse transcriptase' adı verilen bir enzimi kullanırlar.Yani oluşturulan DNA virüsün etkilemek istediği hücrenin DNA sıyla birleşir.Virüsün oluşturduğu DNA ile birleşen hücre DNA'sı provirüs olarak adlandırılır.



    hücre RNA'sının (RU5-U3R) konak hücreyle (LTR) birleşerek provirüsü (U3RU5LTR) oluşturması gösterilmektedir.Provirüs hücrenin genetik yapısının tamamını kendi kendini sürekli yenilemek için kullanır.Bu durumda retrovirüsler diğer virüslerde olduğu gibi yeni virüsler oluşturabilmek için gerekli mekanizmayı bulaştıkları hücreden temin ederler. HIV virüsünün ilk hedefi T-4 yardımcı hücresi (AKYUVAR) adı verilen beyaz kan hücreleridir.Akyuvarların görevi bağışıklık sistemini yöneterek istenmeyen organizmalara karşı vücudu korumaktır.HIV virüsü vücuda herhangi bir şerkilde bulaştıktan sonra, eğer hemen aktifleşirse, akyuvar hücrelerine saldırır ve hücrenin içine girer.Hücrenin içine girmesiyle birlikte akyuvar hücresinin genetik maddesini kullanarak kendini eşlemeye ve çoğalmaya başlar.Yeni virüs partikülleri kendilerini kan akıntısına bırakarak enfekte edecek yeni akyuvar hücreleri aramaya başlarlar.Bir akyuvar hücresinin içinde HIV bulunması bu hücrenin görevini kısmen yada tamamen yapamaması anlamına gelmektedir.Akyuvar sayısının azalması vücut bağışıklık sisteminin normal zamanda kolayca başedebileceği enfeksiyonlarla artık başedemeyecek duruma gelmesi demektir.Bu fırsatçı enfeksiyonlarla ilgili komplikasyonlar kişinin ölümüne neden olabilmektedir.Aşağıdaki şekilde HTLV-III Human T-Cell Lymphopatic Virüsünün şematik yapısı görülmektedir.



    Beyaz kan hücrelerinin diğer bir çeşidi olan makrofajlarda AIDS virüsü tarafından enfekte edilebilir.Makrofaj hücreleri kan dolaşım sisteminin dışında kalan bölgelerde mevcut olan organizmalarla savaşırlar.Makrofaj hücreleri beyine dahi taşınabilirler.HIV virüsü makrofaj hücrelerini kullanarak beyine girdiğinde glial hücrelerine saldırır.Bu hücreler sinir sistemi için yapısal destek ve izolasyon sağlayan hücrelerdir.Eğer virüs bu hücrelerin büyük bir kısmını yok ederse, kişinin akıl ve düşünme fonksiyonları tekrar onarılamıyacak bir hal alır. HIV virüsü hakkında açıklamalar kişiden kişiye farklılık göstermektedir.Çünkü enfeksiyonların sınırı insanların yakalandığı mantarsal, bakteriyel ve viral hastalıklarla birlikte çok geniştir.Fakat çok sık duyduğumuz iki hastalık Kaposis Sarcoma ve Pneumocystic Carinii Pneumonia'dir. Kaposis Sarcoma kan hücresi kanseri olarak bilinir.Kan kanseri hastalarının derilerinde portakal rengi bölgeler oluşmaya başlar.Bu bölgelerin vücut içinde olması ve dışarıdan görünmemeside olasılıklar dahilindedir.Zamanla oluşan bölgelerin sayısında ve büyüklüğünde iki kat artma görülür.Hastalık zaman geçtikçe vücudun her tarafını sarar. Pneumocystic Carinii Pneumonia AIDS hastalarında en çok görülen fırsatçı enfeksiyondur.Hastalığa protozoan adı verilen tek hücreli mikroskopik bir canlı organizma neden olur.PCP hastalrında hastalığın ortaya çıkmasıyla beraber şiddetli yorgunluk, kilo kaybı, ateş, kuru öksürük ve nefes almakta güçlük görülmeye başlar.Hastalığın şiddetli olması nedeniyle hastanın mutlaka bir hastanede kontrol altına alınması gerekir.PCP'de diğer AIDS ilgili hastalıklar gibi tedavi edilebilir; fakat bağışıklık sistemi ve ilgili problemlerin yok edilmesi mümkün olmamaktadır. AIDS hastaları, şakınlık, hafıza kaybı, denge kaybı, kekeleme, felç gibi problemeler oluşturabilen bazı enfeksiyonlardan kolayca etkilenebilirler.Bu problemler beyinin direk olarak HIV virüsü ile etkilenmesinden yada texaplasmosis (cryptoccoccal meningitis) adı verilen bir hastalıktan kaynaklanmaktadır.Görülen diğer hastalıkların HIV enfeksiyonu taşımayan kişilerde görülmesi çok nadirdir. AIDS tedavisinin bulunma süresi araştırmalar devam ettikçe değişmektedir.Bu arada araştırmacılar virüs ve hastalık hakkında daha fazla tecrübe edinmektedirler.Yapılan araştırmalar AIDS'in ortaya çıkma süresinin ortalama 7 ila 8 yıl olduğunu söylemektedir.Bazı vakalarda bu süreden daha sonra AIDS hastalığının görünmeye başladığı doğrulanmıştır.Halen kayıtlarda 10 yıl önce AIDS virüsü ile enfekte olmuş ve daha hiçbir AIDS belirtisi göstermemiş hastalar mevcuttur.


    AIDS ve İlgili Hastalıklarının Belirtileri Nelerdir?

    AIDS ve aynı virüs tarafından meydana getirilen diğer hastalıkların belirtileri hemen hemen aynıdır.Aynı soğuk ve gribin birbirleriyle özdeşleştirlmesi gibi.Fakat AIDS'e yada ilgili hastalıklarından birine yakalanmış bir kişi için bu belirtiler çok ısrarcıdır ve nedeni yok gibi görünür.Kişi hiçbir zaman kendisini neyin hasta ettiğini bulamaz ve hastalığın üstesinden gelemez.Çünkü sadece doktorlar ve konu ile ilgili araştırma yapan bilim adamları bu belirtileri teşhis edebilirler.Bu belirtilerin doktor tarafından açıklanan bir kısmı şöyledir:

    Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk
    Zayıflama yada diet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı.
    Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması
    Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme
    Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması.(Özellikle boğazda, boyunda ve koltuk altında bulunan lenf bezlerinin kabarak en geniş halini alması)
    Dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar yada lekelerin oluşması
    Israrla devam eden ishal
    Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük
    Özellikle öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı.
    Deri üstünde yada altında oluşan kat kat, yada yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi.Başlangoçta çürükmüş gibi algılanabilir fakat bunlar zamanla kaybolmazlar ve genellikle etraflarındaki derilerden çok daha serttirler.


    AIDS'i Nasıl Önleyebilirim?

    AIDS'i Nasıl Önleyebilirim? Şüphesiz cinsel birleşmeden kaçınmak AIDS virüsünün bu yolla size bulaşmasını engelleyecektir.Fakat çoğu insan hayatlarında seksüel davranışlardan bir ölçüde olsa kaçınmak yerine bunu farklı kişilerle farklı yollarla denemeye devam etmektedir ve ne yazık ki günümüzde bu seçimi yapmış insanların bir çoğu sabah bir AIDS hastası olarak uyanmıştır. Seksüel birleşmeye girdiğiniz her kişi daha büyük bir risktir.Çünkü her yeni partner AIDS virüsüyle enfekte olma ihtimalini arttırmaktadır.Bu kendi hayatınızla RUS RULETİ oynamak gibidir.

    Latex prezervatifler AIDS virüsünün meydana getirdiği enfeksiyonlara karşı korunmanın en etkin yoludur.Çünkü prezervatifler virüsün bir kişiden diğerine geçmesini engelleyecek fiziksel bariyer görevi yaparlar.Bu nedenle, AIDS veya herhangi bir zührevi hastalığa yakalanma riskini azaltmak için prezervatif kullanılması gerekmektedir. Prezervatifler ayrıca oral sex esnasında meydana gelebilecek riskleri azaltmak içinde kullanılabilir.AIDS virüsünün bulaşma riskii engelleyebilecek nitelikte bir prezervatifin nasıl olması gerektiği 'Prezervatifler Hakkında Bilinmesi Gerekenler' bölümünde anlatılmıştır.

    Kişiler; hangi seksüel aktivitenin ne kadar riskli olduğunu öğrenerek, seksüel davranışlarını değiştirebilir ve böylece AIDS'e yakalanma riskinide azaltabilirler. AIDS bulaşma riski açısından az riskli diyebileceğimiz bir çok seksüel davranış olduğu bilinmektedir.Fakat; prezervatifsiz seksüel birleşme içeren aktivitelerin sonucunda kolayca AIDS bulaşabileceği unutulmamalıdır.Bu nedenle kişilerin kendilerini ve sevdiklerini AIDS tehlikesinden korumak için güvenli sex konusunda bilgilenmek için zaman ayırması gerekmektedir.