Irkçı ve Türkçü akımlar ise Nazi Almanyası Sovyetler Birliği’ne Haziran 1941’de saldırdıktan sonra faaliyetlerini artırdı.”çınaraltı” Orhun”, Bozkurt” dergiler ardı ardına yayın yaşamına atıldı.Nihal Adsız,Reha Oğuz Türkan ile Zeki Velidi Togan Alman yanlısı generallerle birlikte bakan düzeyindeki devlet yetkililerini de içeren geniş bir çevre yaratmışladı.Günlük basında,özellikle Cumhuriyet gazetesinde azımsanmayacak yandaşları vardı.Naziler’in yenilgisinden sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin destek ve himayesini kendilerinden çekmekte olduğunu anlayan ırkçı-Türkçüler bunun üzerine yoğun bir anti-komünist kampanya başlattı.
Tarihte İslamiyet bağlamında haçlı seferleriyle en acımasız katliamları yapanlar Hıristiyanlar dır.”Bir gün gelecek bütün Yahudileri öldürtmediğim için hepiniz bana küfür edeceksiniz”demiş olan Eski bir onbaşının milyonlarca Yahudi’yle birlikte sosyal demokratları,sosyalistleri,komünistleri, çingeneleri ve de kendi ırkından kabul ettiği zihinsel ve bedensel özürlü binlerce insanı yok ettiğini unutmamak gerekir.Onbaşının derdi,saf bir ırk yaratmak safsatası ve dünyaya hakim olma ütopyasıdır.
Müzik çalarak vahşi hayvanları afsunlamakla”büyülemek” ünlü genç bir kemancı,gidip Afrika ormanlarına yerleşmiş.Gorillerin en korkunçları,yılanların en zehirlileri,kaplanların en yırtıcıları her gün kemancının etrafında toplanıyor,saatlerce onun kemanını dinleyerek,zaman zaman göz yaşları içinde,kendilerinden geçiyorlarmış.Bir gün,balta girmemiş ormanların içinden yaşlı bir aslan çıkagelmiş.Şöyle bir bakmış genç kemancının çevresinde toplanıp kendisini dinleyen vahşi hayvanlara…Sonra da biraz aç olduğu için,bir pençede kemancıyı devirip yiyivermiş.Tüm vahşi hayvanlar öfkeli, aslana dönüp:Ne yaptın sen,demişler; sen de hiç mi duygu yok,neden yedin o güzelim kemancıyı? Yaşlı aslan ön pençelerinden birini kaldırıp kulağının arkasına götürmüş ve kükremiş:Ne? Ne diyorsunuz be? Sağırım ben duyamıyorum.
Dün Avrupa’da tek tek ulusal devletler öngörülürken,bugün artık ayak bağı olarak görülüyor. Ve Avrupa bütününde uluslar üstü bir devlet yerine ulusal devleti aşmak istiyor.Avrupa’da hiçbir güç,1789 Fransız Burjuva devrimi’nin ruhunu ve ideallerini canlandıramaz. Maastricht anlaşması,1789 Burjuva İhtilalinin artık öldüğünü gösteren tarihi bir dönemeçtir. Ve dünya çapında sermayenin devrimidir.
Kemalistler ile eşraf arasındaki işbirliğinin bedeli,köylük bölgelerde statükonun devamı,hatta güçlendirilmesi konusunda varılan örtük anlaşmaydı.Bu,içinde toprak ağalarının etkisinin güçlü olduğu Halk Fırkası’nın kurulması,Mecliste toprak ağalarının ağırlıklarını duyurmalarına olanak sağlayan bir Seçim Kanunu çıkarılması ve Anayasa’ya toprak reformunu fiilen engelleyen 74. maddenin eklenmesiyle hayata geçirildi. Doğan Avcıoğlu:Türkiye’nin düzeni S235
Eğer kısa bir sürede milletimizi mutluluğa ve refaha kavuşturmak istiyorsak yabancı sermayeyi mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde çekmek her türlü yabancı beceriden azami ölçüde yararlanmak zorundayız; bugünkü mali durumumuz kamu işletmeleri inşa etmek,kurmak ve işletmek için yeterli değildir…bugünkü mücadelemizin hedefi tam bağımsızlıktır.Tam bağımsızlık ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür.
“ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi.Bizi bir kamyona doldurdular.Tüfekli iki erin nezaretinde.Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular.Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar.Tarih öncesi köpekler havlıyordu.Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar,polisler.Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki.Annem sürgünde öldü,babam sürgünde öldü. Cemal Süreya
Irkçı ve Türkçü akımlar ise Nazi Almanyası Sovyetler Birliği’ne Haziran 1941’de saldırdıktan sonra faaliyetlerini artırdı.”çınaraltı” Orhun”, Bozkurt” dergiler ardı ardına yayın yaşamına atıldı.Nihal Adsız,Reha Oğuz Türkan ile Zeki Velidi Togan Alman yanlısı generallerle birlikte bakan düzeyindeki devlet yetkililerini de içeren geniş bir çevre yaratmışladı.Günlük basında,özellikle Cumhuriyet gazetesinde azımsanmayacak yandaşları vardı.Naziler’in yenilgisinden sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin destek ve himayesini kendilerinden çekmekte olduğunu anlayan ırkçı-Türkçüler bunun üzerine yoğun bir anti-komünist kampanya başlattı.
Tarihte İslamiyet bağlamında haçlı seferleriyle en acımasız katliamları yapanlar Hıristiyanlar dır.”Bir gün gelecek bütün Yahudileri öldürtmediğim için hepiniz bana küfür edeceksiniz”demiş olan Eski bir onbaşının milyonlarca Yahudi’yle birlikte sosyal demokratları,sosyalistleri,komünistleri, çingeneleri ve de kendi ırkından kabul ettiği zihinsel ve bedensel özürlü binlerce insanı yok ettiğini unutmamak gerekir.Onbaşının derdi,saf bir ırk yaratmak safsatası ve dünyaya hakim olma ütopyasıdır.
Bir toplumda nefret ritüeli bu kabil kutsanırsa,sevgi sözcüklerine ihanet edilmiş demektir.
Bilgiye ve bilimselliğe dayanmayan her şey safsatadan ibarettir.
Dost uyan
Bu uykuda böyle bir ses
Duy uyan,dost uyan
Uyku bir can olsa bile
Kıy uyan dost uyan
Ateş düşmüş özüne
Sen gene uyursun,gene
Elini vicdan üstüne
Koy uyan,dost uyan
Aşık Mahsuni.
Müzik çalarak vahşi hayvanları afsunlamakla”büyülemek” ünlü genç bir kemancı,gidip Afrika ormanlarına yerleşmiş.Gorillerin en korkunçları,yılanların en zehirlileri,kaplanların en yırtıcıları her gün kemancının etrafında toplanıyor,saatlerce onun kemanını dinleyerek,zaman zaman göz yaşları içinde,kendilerinden geçiyorlarmış.Bir gün,balta girmemiş ormanların içinden yaşlı bir aslan çıkagelmiş.Şöyle bir bakmış genç kemancının çevresinde toplanıp kendisini dinleyen vahşi hayvanlara…Sonra da biraz aç olduğu için,bir pençede kemancıyı devirip yiyivermiş.Tüm vahşi hayvanlar öfkeli, aslana dönüp:Ne yaptın sen,demişler; sen de hiç mi duygu yok,neden yedin o güzelim kemancıyı? Yaşlı aslan ön pençelerinden birini kaldırıp kulağının arkasına götürmüş ve kükremiş:Ne? Ne diyorsunuz be? Sağırım ben duyamıyorum.
Dün Avrupa’da tek tek ulusal devletler öngörülürken,bugün artık ayak bağı olarak görülüyor. Ve Avrupa bütününde uluslar üstü bir devlet yerine ulusal devleti aşmak istiyor.Avrupa’da hiçbir güç,1789 Fransız Burjuva devrimi’nin ruhunu ve ideallerini canlandıramaz. Maastricht anlaşması,1789 Burjuva İhtilalinin artık öldüğünü gösteren tarihi bir dönemeçtir. Ve dünya çapında sermayenin devrimidir.
Kemalistler ile eşraf arasındaki işbirliğinin bedeli,köylük bölgelerde statükonun devamı,hatta güçlendirilmesi konusunda varılan örtük anlaşmaydı.Bu,içinde toprak ağalarının etkisinin güçlü olduğu Halk Fırkası’nın kurulması,Mecliste toprak ağalarının ağırlıklarını duyurmalarına olanak sağlayan bir Seçim Kanunu çıkarılması ve Anayasa’ya toprak reformunu fiilen engelleyen 74. maddenin eklenmesiyle hayata geçirildi.
Doğan Avcıoğlu:Türkiye’nin düzeni S235
Eğer kısa bir sürede milletimizi mutluluğa ve refaha kavuşturmak istiyorsak yabancı sermayeyi mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde çekmek her türlü yabancı beceriden azami ölçüde yararlanmak zorundayız; bugünkü mali durumumuz kamu işletmeleri inşa etmek,kurmak ve işletmek için yeterli değildir…bugünkü mücadelemizin hedefi tam bağımsızlıktır.Tam bağımsızlık ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür.
“ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi.Bizi bir kamyona doldurdular.Tüfekli iki erin nezaretinde.Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular.Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar.Tarih öncesi köpekler havlıyordu.Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar,polisler.Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki.Annem sürgünde öldü,babam sürgünde öldü.
Cemal Süreya