Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı içinde çıkan bir isyan sırasında daha fazla karışıklık olmaması için Yörükler (çünkü onlar bilindiği üzere göçebeydi) zorla Diyarbakır,Urfa,Antep,Adana,Maraş'a yerleştirildiler..Sayıları az olmasına rağmen topluca değil, aşiret aşiret dağıtıldılar. Ve bu bölgelerde üzerlerine uygulanan politikayla asimile oldular, Kürtleştirildiler. Mesela Beritanlı aşireti... öz be öz bir Türk aşiretidir. Anlamı da Türkçe'de konar-göçer'dir. Daha sonra koskoca Avşar aşiretini Kürt aşireti haline getirmeye çalıştılar. Osmanlı Padişahları'nın geldiği aşiret olan Karakeçili'nin doğuya yerleştirilmiş olanları Türk benliklerini kaybettiler.
Osmanlı tarihine baktığımızda sekiz yıllık saltanatında ülke topraklarını 3 katına çıkarıp, devlet hazinesini zenginleştiren Yavuz Sultan Selim'in yaptıkları tabi ki takdire şayandır. Amma.....! ! ! Başta sünni olan Safeviler, hanedanlığın değişmesiyle Şii devleti oldular. Daha sonra Yavuz Safeviler'i doğuda tehlike olarak görmeye başladı ve seferler düzenledi. Ancak bu sırada Anadolu'daki alevilerin de tehlike oluşturabileceğini düşündü kendisi için. Türkmenleri, Yörükleri insafsızca katletti. Kuyucu Murat paşa, (Kestiği kelleleri kuyulara doldurtan) Tepedelenli Ali Paşa börklerini kafalarına çaktırdı o türkmenlerin. O dönemde hayatta kalmak için 'Ben kürdüm' diyen kurtuldu. Maalesef bunu demek zorunda kaldılar. Anadolumun değişik yerlerinde Kürtlerin bulunması bu nedenledir. (bunun kaynağı satılmış tarihçilerin iddia ettiği gibi Kürtlerin zorla göç ettirilmesi değildir)
Kürtler, asıl ırkçılığı faşistliği kendileri yapıp, doğuda askerlerimizi şehit edip,toprağımıza göz dikip, bayrağımıza saygısızlık edip, buna tepki veren ÜLKÜCÜLERİN faşist damgası yemesine sebep olmuştur. Türk'üm demek de faşistlik değildir, Türk milletinin aleyhine olan şeylere tepki vermek de. Ama bir topluluğun (!) içinde yaşadığı halkı, askerleri şehit etmesi, onun toprakları üzerinde devlet kurmak istemesi (ki kendi devletlerini kendileri değil ABD yönetecek ama kafalarının kalınlığından mı bilinmez ABD'nin bu bölgedeki petrolden rahatça yararlanmasını sağlayabilmek için hem katil olurlar hem de bu uğurda kendileri de ölür dururlar) ırkçılığın kendisidir...........
Kürşat'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan ruhumuzu kandırdık orhun'un kaynağından Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur. TÜRK' e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
M.Ö. 5000 bölgede Türk varlığı ve Sümerler: Her şeyden önce Önasya'nın Sümer, Elam ve Hurri gibi medeni kavimlerinin belli bir etnik gurubu temsil etmediğini vurgulamak gerekiyor. Önasya'nın bu toplulukları, aynı çağda ortaya çıkan Hindistan'daki, M.Ö. 2000'li yıllarda Uzakdoğu'da görülen büyük devletler ve medeniyetler kuran kavimler gibi, biri diğeri üzerine gelerek karışmış, tesalüp etmiş konglomeralardan ibaret oldukları düşüncesi kanaatimizce yerindedir. Antropolojik buluntular, Sümer ve Kut dilinden kalan örnekler Sümer, Kut, Elam, Hurri gibi adlarla anılan bu toplulukların bünyesine brakisefal Ural-Altay kavimlerinin bilhassa atlı-göçebe Türk unsurların karışmış olduğunu göstermektedir. Eski Önasya Tarihi uzmanlarından Fr.Hommel, Sümerleri tamamıyla bir Türk kavmi olarak kabul etmekte, Orta Asya’dan M.Ö. 5000'lerde kopan Türk guruplarının Önasya'ya geldiklerini ve Sümerleri teşkil ettiklerini ileri sürmektedir. Sümer dilinden 350 kelimeyi Türkçe ile açıklayan Fr.Hommel'in bu iddialı tezine karşı V.Christian ile Benno Landsberger daha ihtiyatlı davranmakta, Sümercede Türkçe ile birlikte diğer Ural-Altay kavimlerinin de dil hatıraları olduğunu kabul etmektedirler.
B.Landsberger, Sümer dilinin özelliğini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Bilindiği gibi Sami dilleri kursif şekildedir... Halbuki Türkçe bununla taban tabana zıt bir karakterde olup kompleksif bir yapıdadır. Landsberger bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra Sümer dilinin, yalnız fenomenolojik bakımından değil, aynı zamanda tarihi bakımdan bütün Asya boyunca uzayan dağlık havalide konuşulan geniş bir dil gurubuna dahil olup, bu grubun bugün de varlığını sürdüren Türk dilleri olduğunu kabul etmektedir.
Sümer dilini sonradan kabul eden Akadlar bu dilin Önasya'nın diğer kavimleri arasında yayılmasında önemli rol oynamışlardır.
Sümerlerle Türkler arasındaki münasebeti dil açısından araştıran bir diğer bilim adamı da Osman Nedim Tuna'dır. O.N. Tuna diller arasındaki münasebetin tespitinde birtakım kriterler tespit etmiştir. Ona göre: 'Birbiriyle hiç ilgisi olmayan dünya dillerinde, tesadüfi kelime uygunlukları bir mucize kabilindedir. Örnekleri bir elin beş parmağını geçmez.... Diğer yandan iki dil arasında, tarihi bir münasebeti ispatlamaya yetecek en az sayıdaki benzer çiftin kaç olması hususunda belirtilen sayı oldukça düşüktür. Benzerlik sınırlarını tayin eden şartların gevşeklik veya sıkılığı yalnız ikiden yediye kadar çift tarihi bir münasebeti ispatlamaya kafidir. O.Nedim Tuna, Sümerce'de 165 Türkçe kelime tespit etmiş, bunların 'tesadüfi benzerlik'le açıklanamayacağını, bunun matematik bakımından da mümkün olmadığım, ayrıca tespit edilen bu kelimelerin büyük çoğunlukla 'benzerlik' ve 'uygunluk' sözlerinden de öte gerçek anlamda Türkçe olduğunu ortaya koymuştur.....
Yapılan tespitlere göre prehistorik dönemde Kutların Hazar denizinin güneydoğusu ile Amuderya/Ceyhan (Oxus) nehri arasındaki bölgede yani Batı Türkistan'da oturdukları anlaşılmaktadır. M.Ö. 2500-2400 yıllarında Kutlar batıya yönelerek Zağros dağlık bölgesinin kuzeydoğusuna yerleşmişlerdir.
Eski Akad (M.Ö. 2340-2159) zamanında başlayarak, Kutlar'dan kalan az sayıdaki belgede ve onlarla çağdaş olanlarda, eski Babil (M.0.1894-1600) çağının geç zamanlarına kadar her devirden yazılı kaynaklarda geçen kişi yer ve nesne adları toplanmıştır. Bu malzemenin değerlendirilmesi sonrasında B.Landsberger, 'tarihte Türklerle en yakın münasebettar olan, hatta belki de Türklerle ayniyet gösteren kabile Kutlar/Gutiler'dir. demektedir.'
Sümer ve Guti (Kut) topluluklarının Türk menşeli olmaları Messoud Fany tarafından da benimsenmiştir.
M:Ö 4000'lerde Türklerin Anadolu'da varlığı: Fırat nehri kıyısında Mari bölgesinde (Telle-Hariri) ortaya bir takım tabletler çıkarılmış, bunların M.Ö. 4000-2000 yıllarındaki Sümer ve Babil nüfuzunun bölgede hakim olduğu dönemden kaldıkları tespit edilmiştir. Ortaya çıkan bu tabletlerden 13 tanesinde 'TURUKKU' adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu tabletlerin Türkçe tercümeleri Sadi Bayram tarafından yayınlanmıştır. Sümer, Elam, Kalde, Kut, Urartu vb. toplulukların Asya menşeli olmaları hakikati yanında bir de karşımıza Türk adının değişik söylenişleri 'Turki ve Turukku' isimleri çıkmaktadır. Anadolu'nun bir diğer sakinleri de Hurriler ile Urartular idi. M.O. 2000'lerde Van gölünden Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan saha Hurriler'in hakimiyetinde idi. Daha sonra M.Ö.13. yüzyıllarda Van gölü çevresinde Urartu hakimiyeti görülecektir. Hurriler ile Urartuların dilinin Sami ve Hind Avrupa dilleriyle herhangi bir yakınlığı yoktur. Yapılan incelemelerden HURRİ ve Urartu dillerinin fonoloji, sentax ve gramer bakımından Asya menşeli oldukları ispat edilmiştir.' Tarihin tanığı arkeoloji bilimin sunduğu bu açık ve kap-samlı deliller Anadolu'daki Türk varlığının M.Ö. 4000 yılına kadar uzandığını düşündürmektedir. Daha da ilginç olan Kürt'lerin ataları arasında gösterilmek istenen HURRİ ve URARTU'ların da karşılaştırılabilir özelliklerinin sadece Türk bölgesiyle ilişkilendirilebilmesidir. Ayrıca Sümerler ve Guti(Kut) lerin ırki ve dil özellikleri itibariyle tek 'karşılaştırılabilir' unsurun Türkler olduğu artık kabul edilmiştir. Ancak, son derece objektif bir yaklaşımla konuyu inceleyen Prof.Dr.A.Haluk Çay'dan aşağıdaki alıntılar aydınlatıcıdır.
'Anadolu'daki ilk Türk varlığı ile ilgili olarak elimizdeki bilgiler Sümerler ve Kut (Guti) kavimlerine aittir. Özellikle Sümerler ile Kutlar (Gutiler) 'ı kendilerine maletmek isteyen Kürtçü ideolojik yaklaşımlar bizi öncelikle Sümer ve Kut meselesinin halline zorlamaktadır. Bizim Sümerleri veya Kutları Türk tarihine maletmek gibi bir endişemiz ve düşüncemiz olmadığını öncelikle belirtmemiz gerekiyor. Çünkü Türk tarihinin bu türden zorlamalara ihtiyacı yoktur.
İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler' Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru
'Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı DA inciten bir gaflet olur.' Tasso - İtalyan Şair
'Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin NE demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz. ' William Martin
'Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından DA onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur. Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.' İbn-I Hassul
Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir. Pierre Loti
Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı. Çarnayev(Rus Komutan)
Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür. Moltke
Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır. Towsend (İngiliz Komutan)
Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler. Comenius (Çek Bilgini)
Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır. William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)
Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur. Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm Kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür. (Ünlü Tarihçi) Hammer
Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu Eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir. Comenius (Çek Bilgini)
Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir. Molkte
Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün Eli, yendiği insanların yarasını sarmakta DA ustadır. Lord Byron
Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe el atarsa başarır. Semame İbn-I Eşreş
Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder. Albert Einstein
Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler. Albert Sorel
On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları NE kadar övülse yeridir. Charles Mcfarlene
Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun, Türk askerinin karşısında düşünmenin hiç de kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler. Donaldson
Türklerle dost ol AMA düşman olma. Gianni de Michelis
Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz. Hamilton
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker yoktur. Hamilton
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim. Sir Julien Corbet
Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız. Yalnız ona iyi bir komutan gerektir. Mulman
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara NE açık bir cevap oluyor. Pierre Loti
Hiç izlemediğim bir dizinin kahramanı. Ve bazı şeylere insanların farklı gözle bakmasına sebep olduğunu düşündüğüm bir dizinin kahramanı :)
Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı içinde çıkan bir isyan sırasında daha fazla karışıklık olmaması için Yörükler (çünkü onlar bilindiği üzere göçebeydi) zorla Diyarbakır,Urfa,Antep,Adana,Maraş'a yerleştirildiler..Sayıları az olmasına rağmen topluca değil, aşiret aşiret dağıtıldılar. Ve bu bölgelerde üzerlerine uygulanan politikayla asimile oldular, Kürtleştirildiler. Mesela Beritanlı aşireti... öz be öz bir Türk aşiretidir. Anlamı da Türkçe'de konar-göçer'dir. Daha sonra koskoca Avşar aşiretini Kürt aşireti haline getirmeye çalıştılar. Osmanlı Padişahları'nın geldiği aşiret olan Karakeçili'nin doğuya yerleştirilmiş olanları Türk benliklerini kaybettiler.
Osmanlı tarihine baktığımızda sekiz yıllık saltanatında ülke topraklarını 3 katına çıkarıp, devlet hazinesini zenginleştiren Yavuz Sultan Selim'in yaptıkları tabi ki takdire şayandır. Amma.....! ! !
Başta sünni olan Safeviler, hanedanlığın değişmesiyle Şii devleti oldular. Daha sonra Yavuz Safeviler'i doğuda tehlike olarak görmeye başladı ve seferler düzenledi. Ancak bu sırada Anadolu'daki alevilerin de tehlike oluşturabileceğini düşündü kendisi için. Türkmenleri, Yörükleri insafsızca katletti. Kuyucu Murat paşa, (Kestiği kelleleri kuyulara doldurtan) Tepedelenli Ali Paşa börklerini kafalarına çaktırdı o türkmenlerin. O dönemde hayatta kalmak için 'Ben kürdüm' diyen kurtuldu. Maalesef bunu demek zorunda kaldılar. Anadolumun değişik yerlerinde Kürtlerin bulunması bu nedenledir. (bunun kaynağı satılmış tarihçilerin iddia ettiği gibi Kürtlerin zorla göç ettirilmesi değildir)
Kürtler, asıl ırkçılığı faşistliği kendileri yapıp, doğuda askerlerimizi şehit edip,toprağımıza göz dikip, bayrağımıza saygısızlık edip, buna tepki veren ÜLKÜCÜLERİN faşist damgası yemesine sebep olmuştur. Türk'üm demek de faşistlik değildir, Türk milletinin aleyhine olan şeylere tepki vermek de. Ama bir topluluğun (!) içinde yaşadığı halkı, askerleri şehit etmesi, onun toprakları üzerinde devlet kurmak istemesi (ki kendi devletlerini kendileri değil ABD yönetecek ama kafalarının kalınlığından mı bilinmez ABD'nin bu bölgedeki petrolden rahatça yararlanmasını sağlayabilmek için hem katil olurlar hem de bu uğurda kendileri de ölür dururlar) ırkçılığın kendisidir...........
Baba memleketi Maraş.. Göksun yaylasını, ordaki yörükleri.... özledim..........
Kürşat'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndan
ruhumuzu kandırdık orhun'un kaynağından
Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur.
TÜRK' e kefen biçenin ölümü korkunç olur.
M.Ö. 5000 bölgede Türk varlığı ve Sümerler:
Her şeyden önce Önasya'nın Sümer, Elam ve Hurri gibi medeni kavimlerinin belli bir etnik gurubu temsil etmediğini vurgulamak gerekiyor. Önasya'nın bu toplulukları, aynı çağda ortaya çıkan Hindistan'daki, M.Ö. 2000'li yıllarda Uzakdoğu'da görülen büyük devletler ve medeniyetler kuran kavimler gibi, biri diğeri üzerine gelerek karışmış, tesalüp etmiş konglomeralardan ibaret oldukları düşüncesi kanaatimizce yerindedir. Antropolojik buluntular, Sümer ve Kut dilinden kalan örnekler Sümer, Kut, Elam, Hurri gibi adlarla anılan bu toplulukların bünyesine brakisefal Ural-Altay kavimlerinin bilhassa atlı-göçebe Türk unsurların karışmış olduğunu göstermektedir. Eski Önasya Tarihi uzmanlarından Fr.Hommel, Sümerleri tamamıyla bir Türk kavmi olarak kabul etmekte, Orta Asya’dan M.Ö. 5000'lerde kopan Türk guruplarının Önasya'ya geldiklerini ve Sümerleri teşkil ettiklerini ileri sürmektedir. Sümer dilinden 350 kelimeyi Türkçe ile açıklayan Fr.Hommel'in bu iddialı tezine karşı V.Christian ile Benno Landsberger daha ihtiyatlı davranmakta, Sümercede Türkçe ile birlikte diğer Ural-Altay kavimlerinin de dil hatıraları olduğunu kabul etmektedirler.
B.Landsberger, Sümer dilinin özelliğini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Bilindiği gibi Sami dilleri kursif şekildedir... Halbuki Türkçe bununla taban tabana zıt bir karakterde olup kompleksif bir yapıdadır. Landsberger bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra Sümer dilinin, yalnız fenomenolojik bakımından değil, aynı zamanda tarihi bakımdan bütün Asya boyunca uzayan dağlık havalide konuşulan geniş bir dil gurubuna dahil olup, bu grubun bugün de varlığını sürdüren Türk dilleri olduğunu kabul etmektedir.
Sümer dilini sonradan kabul eden Akadlar bu dilin Önasya'nın diğer kavimleri arasında yayılmasında önemli rol oynamışlardır.
Sümerlerle Türkler arasındaki münasebeti dil açısından araştıran bir diğer bilim adamı da Osman Nedim Tuna'dır. O.N. Tuna diller arasındaki münasebetin tespitinde birtakım kriterler tespit etmiştir. Ona göre: 'Birbiriyle hiç ilgisi olmayan dünya dillerinde, tesadüfi kelime uygunlukları bir mucize kabilindedir. Örnekleri bir elin beş parmağını geçmez.... Diğer yandan iki dil arasında, tarihi bir münasebeti ispatlamaya yetecek en az sayıdaki benzer çiftin kaç olması hususunda belirtilen sayı oldukça düşüktür. Benzerlik sınırlarını tayin eden şartların gevşeklik veya sıkılığı yalnız ikiden yediye kadar çift tarihi bir münasebeti ispatlamaya kafidir. O.Nedim Tuna, Sümerce'de 165 Türkçe kelime tespit etmiş, bunların 'tesadüfi benzerlik'le açıklanamayacağını, bunun matematik bakımından da mümkün olmadığım, ayrıca tespit edilen bu kelimelerin büyük çoğunlukla 'benzerlik' ve 'uygunluk' sözlerinden de öte gerçek anlamda Türkçe olduğunu ortaya koymuştur.....
Yapılan tespitlere göre prehistorik dönemde Kutların Hazar denizinin güneydoğusu ile Amuderya/Ceyhan (Oxus) nehri arasındaki bölgede yani Batı Türkistan'da oturdukları anlaşılmaktadır. M.Ö. 2500-2400 yıllarında Kutlar batıya yönelerek Zağros dağlık bölgesinin kuzeydoğusuna yerleşmişlerdir.
Eski Akad (M.Ö. 2340-2159) zamanında başlayarak, Kutlar'dan kalan az sayıdaki belgede ve onlarla çağdaş olanlarda, eski Babil (M.0.1894-1600) çağının geç zamanlarına kadar her devirden yazılı kaynaklarda geçen kişi yer ve nesne adları toplanmıştır. Bu malzemenin değerlendirilmesi sonrasında B.Landsberger, 'tarihte Türklerle en yakın münasebettar olan, hatta belki de Türklerle ayniyet gösteren kabile Kutlar/Gutiler'dir. demektedir.'
Sümer ve Guti (Kut) topluluklarının Türk menşeli olmaları Messoud Fany tarafından da benimsenmiştir.
M:Ö 4000'lerde Türklerin Anadolu'da varlığı:
Fırat nehri kıyısında Mari bölgesinde (Telle-Hariri) ortaya bir takım tabletler çıkarılmış, bunların M.Ö. 4000-2000 yıllarındaki Sümer ve Babil nüfuzunun bölgede hakim olduğu dönemden kaldıkları tespit edilmiştir. Ortaya çıkan bu tabletlerden 13 tanesinde 'TURUKKU' adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu tabletlerin Türkçe tercümeleri Sadi Bayram tarafından yayınlanmıştır.
Sümer, Elam, Kalde, Kut, Urartu vb. toplulukların Asya menşeli olmaları hakikati yanında bir de karşımıza Türk adının değişik söylenişleri 'Turki ve Turukku' isimleri çıkmaktadır.
Anadolu'nun bir diğer sakinleri de Hurriler ile Urartular idi. M.O. 2000'lerde Van gölünden Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan saha Hurriler'in hakimiyetinde idi. Daha sonra M.Ö.13. yüzyıllarda Van gölü çevresinde Urartu hakimiyeti görülecektir. Hurriler ile Urartuların dilinin Sami ve Hind Avrupa dilleriyle herhangi bir yakınlığı yoktur. Yapılan incelemelerden HURRİ ve Urartu dillerinin fonoloji, sentax ve gramer bakımından Asya menşeli oldukları ispat edilmiştir.'
Tarihin tanığı arkeoloji bilimin sunduğu bu açık ve kap-samlı deliller Anadolu'daki Türk varlığının M.Ö. 4000 yılına kadar uzandığını düşündürmektedir.
Daha da ilginç olan Kürt'lerin ataları arasında gösterilmek istenen HURRİ ve URARTU'ların da karşılaştırılabilir özelliklerinin sadece Türk bölgesiyle ilişkilendirilebilmesidir.
Ayrıca Sümerler ve Guti(Kut) lerin ırki ve dil özellikleri itibariyle tek 'karşılaştırılabilir' unsurun Türkler olduğu artık kabul edilmiştir.
Ancak, son derece objektif bir yaklaşımla konuyu inceleyen Prof.Dr.A.Haluk Çay'dan aşağıdaki alıntılar aydınlatıcıdır.
'Anadolu'daki ilk Türk varlığı ile ilgili olarak elimizdeki bilgiler Sümerler ve Kut (Guti) kavimlerine aittir. Özellikle Sümerler ile Kutlar (Gutiler) 'ı kendilerine maletmek isteyen Kürtçü ideolojik yaklaşımlar bizi öncelikle Sümer ve Kut meselesinin halline zorlamaktadır.
Bizim Sümerleri veya Kutları Türk tarihine maletmek gibi bir endişemiz ve düşüncemiz olmadığını öncelikle belirtmemiz gerekiyor. Çünkü Türk tarihinin bu türden zorlamalara ihtiyacı yoktur.
İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler'
Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru
'Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı
DA inciten bir gaflet olur.'
Tasso - İtalyan Şair
'Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin NE demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz.
' William Martin
'Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından DA onlardan dirayetli hiç bir kavim yoktur.
Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.'
İbn-I Hassul
Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir.
Pierre Loti
Türklerin yalnız sonsuz bir cesareti değil, iradeleri sersemleştiren bir sihirbaz zekası vardır. İşte Türk, bu zekasıyla zafer kazanır, uygarlıklar yaratır ve insanlık dünyasında en şerefli hizmeti başarır. Zaten Avrupa'nın yarısını yüzyıllarca boyunduruk altına almak başka türlü mümkün olamazdı.
Çarnayev(Rus Komutan)
Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür.
Moltke
Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır.
Towsend (İngiliz Komutan)
Türkler kahramandırlar. Dostlarına zarar vermezler. Fakat kazanç getirirler.
Comenius (Çek Bilgini)
Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.
William Pitt (İngiliz Devlet Adamı)
Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur.
Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm Kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.
(Ünlü Tarihçi) Hammer
Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu Eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü
günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)
Her Türk'ün bakışında silahın ruha verdiği güveni görmek mümkündür. O hayata ve olaylara güvenle bakmayı öğrenmiştir.
Molkte
Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün Eli, yendiği insanların yarasını sarmakta DA ustadır.
Lord Byron
Türk korkmaz, korkutur. Bir şey isterse onu yapmadıkça vazgeçmez. Hangi işe el atarsa başarır.
Semame İbn-I Eşreş
Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder.
Albert Einstein
Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri kutuplar, diğeri Türkler.
Albert Sorel
On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk'e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları NE kadar övülse yeridir.
Charles Mcfarlene
Dünyanın hangi ordusuna sorarsanız sorun, Türk askerinin karşısında düşünmenin hiç de kolay olmadığını veya olamayacağını size söyler.
Donaldson
Türklerle dost ol AMA düşman olma.
Gianni de Michelis
Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz.
Hamilton
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker yoktur.
Hamilton
Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.
Sir Julien Corbet
Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız.
Yalnız ona iyi bir komutan gerektir.
Mulman
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki
körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara NE açık bir cevap oluyor.
Pierre Loti
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE