Laz çocuğu babasına demiş ki: “Baba bak taka geçiy...” “Taka değil o oğlum, transatlantik...” “Transatlantik nasıl yazıliy?” Baba biraz düşünmüş ve yanıtlamış: “Taka oğlum o, taka !”
HADSİZLİK Olayı biliyorsunuz... Daha önce de İslam karşıtı davranışları yüzünden hapis cezasına çarptırılan Rasmus Paludan adlı faşist, Stockholm’deki Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran yakmak için izin istiyor ve alıyor.
Ardından Türkiye’nin İsveç Büyükelçiliği karşısında, üstelik polis koruması altında Kuran'ı yakıyor.
Bir dinin kutsal kitabını yakmak nefret suçudur. Kişileri, grupları, ulusları birbirlerine düşüren nefret suçları, ifade özgürlüğüne girmez.
İsveç, bu faşisti Büyükelçilik önünde Kuran yakmaya özendirdiği ve tepkisiz kaldığı için nefret suçuna ortak olmuştur.
Bu nedenle Türkiye’den özür dilemelidir. Ve Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkma hakkına sahiptir
Sevgi saygı ve rahmetle anıyoruz unutmayacağız seni cesur yürekli devrim şehidimiz
ÖFKELERİNİ BİR GÜN BİLE KARŞISINDAKİLERE BAĞIRMAMIŞ İNSANLARIN GÖZLERİ ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLDÜK.
Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına. Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi. Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkim unutma bizi. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz simdi hep birlikteyiz
İşverenine çalıştığı konut yapım işinden ayrılmak ve ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek istediğinden bahsetti. Para kazanmayı özleyecekti ama artık emekli olmayı arzu ediyordu.
Müteahhit en iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü ve ondan bir iyilik olarak kendine son bir ev daha yapmasını rica etti. Marangoz kabul etti ve işe girişti.
Ne var ki artık çalışmak istemediğinden, gönlünü yaptığı işe koymadı ve bu yüzden baştan savma bir işçilik yaptı, kalitesiz malzeme kullandı. İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dış kapının anahtarını marangoza uzattı:
"Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi, rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca Hala koynumda resmin (.....) Ve hala sımsıcak durur anılar sımsıcak ve biraz boynu bükük Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış yasak bir kitap gibi durmaktadır ve firari bir sevda gibi Şimdi duvarlarda resmin"
Günlerden bir gün adamın birisi elinde kocaman bir bıçakla camiye dalar ve cemaate sorar: – Müslüman olan birisi var mı? Cemaat korkudan sesine çıkaramaz, sessizlikten sonra yaşlı bir amca ayağa kalkar: – ben Müslümanım der. Bıçaklı adam ve yaşlı amca camiden çıkar, dışarıdaki inek sürüsünü gösterip: – Amca şunları kurban edeceğim fakat ben beceremedim yardım edebilir misin der. Yaşlı amca baya bir kurbanlık kestikten sonra ben yoruldum başka birisini bul der. Adam bu sefer kanlı bıçakla camiye tekrar girer ve sorar: – Aranızda başka Müslüman var mı? Bıçakların kanlı olduğunu gören cemaat yaşlı amcayı kestiğini düşünür ve daha çok korkarak bir anda caminin imamına bakar, imam: – Ne bakıyorsunuz ula birkaç rekat namaz kırdırdık diye hemen Müslüman mı olduk?
Küçük oğlu annesine geldi ve ona kağıdı uzattı. Annesi ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kağıdı okumaya başladı; Çimleri biçtiğim için 5 dolar Odamı temizlediğim için 1 dolar Alışverişe gittiğim için 50 sent Küçük kardeşime baktığım için 25 sent Çöpü attığım için 1 dolar İyi bir karne getirdiğim için 5 dolar Bahçeyi temizlediğim için 2 dolar Toplam borç 14 dolar, 75 sent Anne, umutla kendisine bakan oğlunun elinden kâğıdı aldı ve kağıdın arka yüzüne şunları yazdı; Seni 9 ay karnımda taşıdım BEDAVA Hasta olduğunda başında bekledim, elimden geleni yaptım, senin için dua ettim BEDAVA Yıllar boyu değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm BEDAVA Senin için geceler kaygı duyup, uykusuz kaldım BEDAVA Oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım giysilerini yıkadım, ütüledim BEDAVA YAVRUM ve bunların hepsini topladığın zaman gerçek sevginin bedelinin olmadığını görürsün, bedavadır çünkü…
Oğul annenin yazdıklarını okuyunca gözleri doldu. Annesine baktı, “Anneciğim seni seviyorum” dedi ve kalemi alarak bu kağıda “HEPSİ ÖDENMİŞTİR” yazdı
DAMAK ÇATLATAN AKP MENÜSÜ Akepe'nin Ankara’daki son MYK toplantısında kuzu kol tandır, kozak çam fıstıklı iç pilav ve kuzu etli keşkek’in de içinde olduğu 17 çeşit yemek ikram edildi.
Hafta başında yapılan Akp Merkez Yürütme Kurulu toplantısında özel yemek servisi yapıldığı ortaya çıktı. Akp'lilere aşağıdaki yemekler ikram edildi.
BAŞLANGIÇ: Etli düğün çorbası Tadımlık Edremit sepet peyniri Mihaliç peyniri Koyun beyaz peynir 0,3 dizem erken hasat zeytinyağı.
ANA YEMEK: Balıkesir kıvırcık kuzu kol tandır Kozak çam fıstıklı bademli içi pilav Kuzu etli dövme keşkek Edremit koyun yoğurdu.
SOĞUKLAR: Çıkrıkçı ovası kerevizi Portakallı kereviz Bostancı ovası lahanası Çam fıstıklı kuş üzümlü lahana sarması Edremit ovası yer elması Karaoğlanlar köyü kuzu ıspanak
SALATA: Kuzukulağı ısırgan otlu nar, ceviz ve keçi peyniri ile Eybek salata
TATLI: Zeytinyağlı cevizli/bademli Edremit ev baklavası.
Yemeklerin, AKP'li Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz'ın ricasıyla(?) hazırlandığı belirtildi. (Haberler)
aGa diyor ki: Ana muhalefet partisinin, politikadan bihaber başkanı "bay Kemal"in, lüzumsuz abd gezisinde yediği hamburger'e kafayı takanlar haklı; YEDİN Mİ BÖYLE YİYECEKSİN !
"Yenilmişsem Elim kolum bağlı Boynumda yağlı ip Gelip dayanmışsam darağacına Dudaklarımda yarın Gözlerim yarınlarda Unutmak mı gerek seni? Kapılar kapalı Tutulmuşsa gece kapkara yollar Sıcacık bir sevgi sunmayacak mıyım insanlara? Bakmayacak mıyım yarınlara Seslenmeyecek miyim insanlara?” DENİZ GEZMİŞ
Bilgi: Şiir, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın in infazından sonra, siyah bir torba içinde Gezmiş'in babasına teslim edilen eşyalar arasındaki torbadan çıkan cep defterinin kapak arkasına karalanmış şiirdir.
Kendi el yazısıyla karalanan, kimi satırları çizilen şiiri Deniz Gezmiş yazmıştır.
Yasemin hanım, Önce tşk paylaşımlarınız için. Ve ardından konuya geçiyorum: -Her zamanki gibi seçme kıssadan hisselerinizi dikkatle inceledim, - Şiirlerinizi, deyişlerinizi keyifle okudum, - Şarkılarınızı zevkle dinledim, - Kitaplarınıza alıcı gözle yaklaştım.
Lakin, polisiye romanlara pek sıcak bakmadığımdan Ahmet Ümit'i hiç okumadığımı itiraf etmeliyim. Umarım kızmazsınız :))
Leyla'nın Evi'ne gelince... Bir arkadaştan ödünç alıp okumuştum. Ayrı dünyaların insanlarının kesişen yaşamlarının anlatıldığı romanı, belli bir çizginin üstünde bularak beğenmiştim ama açık söylemek gerekirse, öyle göklere çıkarılacak kadar etkilenmemiştim.
Ama değil mi ki siz öneriyorsunuz, bu kez bizzat edinip daha dikkatli okuyacağım. Söz :))
Bu arada yeri gelmişken belirteyim, ben Livaneli'nin yazarlığından daha çok müzik yönünden etkilenmişimdir.
Onun 1973'de Belçika'da çıkardığı ilk uzunçaları olan ve o dönemin yiğit, yürekli devrimci gençleri Denizler, Sinanlar, Mahirler ve tüm diğer devrimci gençler için bir ağıt niteliğinde oluşunun yanısıra,12 Mart 1971 faşizmine direnişin de simgesi haline dönüşen "Devrim Türküleri"nden (Chants Révolutionnaires Turcs) bir türküyü size armağan ediyorum. (Babamdan kalan uzunçaları hala saklıyorum kitaplığımda.)
Laz çocuğu babasına demiş ki:
“Baba bak taka geçiy...”
“Taka değil o oğlum, transatlantik...”
“Transatlantik nasıl yazıliy?”
Baba biraz düşünmüş ve yanıtlamış:
“Taka oğlum o, taka !”
HADSİZLİK
Olayı biliyorsunuz...
Daha önce de İslam karşıtı davranışları yüzünden hapis cezasına çarptırılan Rasmus Paludan adlı faşist, Stockholm’deki Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran yakmak için izin istiyor ve alıyor.
Ardından Türkiye’nin İsveç Büyükelçiliği karşısında, üstelik polis koruması altında Kuran'ı yakıyor.
Bir dinin kutsal kitabını yakmak nefret suçudur. Kişileri, grupları, ulusları birbirlerine düşüren nefret suçları, ifade özgürlüğüne girmez.
İsveç, bu faşisti Büyükelçilik önünde Kuran yakmaya özendirdiği ve tepkisiz kaldığı için nefret suçuna ortak olmuştur.
Bu nedenle Türkiye’den özür dilemelidir. Ve Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkma hakkına sahiptir
Hayatta en büyük kaybedenler, "bekleyenler"dir.
"......
yaşam
yeni doğmuş mezar kadar ıslaktır
çoğu zaman
gölgesi düşmüş günah kadar çıplak
ünlemin noktası kadar zarif
ötelemeyin günah!
kaybetmek
sinsi bir içlenme
gelip geçici gücenmişlik
büyür nasılsa
nasılsa büyür ruhunda
siyaha çalan ne varsa
korkutma yazık!
hangi gülüş kandırabilir ki bu karanlığı
yine aylardan aralık"
(BELGİN ERTÜRK'ün "Öfke de Yenik" şiirinden)
Sevgi saygı ve rahmetle anıyoruz
unutmayacağız seni cesur yürekli devrim şehidimiz
ÖFKELERİNİ BİR GÜN BİLE KARŞISINDAKİLERE
BAĞIRMAMIŞ İNSANLARIN GÖZLERİ ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLDÜK.
Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına.
Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Bir gün mezarlarımızda güller açacak
ey halkım, unutma bizi.
Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak
ey halkim unutma bizi.
Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz
simdi hep birlikteyiz
ey halkım, unutma bizi."
UĞUR MUMCU
UĞUR MUMCU
ve
TÜM DEVRİM ŞEHİTLERİNIN ANISINA
UĞUR MUMCU
(22 08 1942, Kırşehir - 24 01 1993, Ankara)
Selam olsun.
Yiğitlik, yüreklilik, yurtseverlik, namus timsali Kemalist Savaşçı UĞUR MUMCU, hain bir tuzak sonucu aramızdan ayrılalı 30 yıl oldu.
Aydınlıklar içinde uyuyor.
Temel, "Sağa Dönülmez" levhasına aldırmadan kırmış diteksiyonu, dönmüş sağa... İlerde pusuya yatan trafik ekibi Temel'i durdurmuş.
Sormuş polis :
"Neden döndün sağa, görmedin mi levhayı?"
Temel yanıtlamış:
"Ha o levhayı cördüm de seni cörmedum da..."
Adabı vardır rakının; önce kiminle içtiğini bileceksin, sonra kime içtiğini...
".....
Ayrılık sabahı ne kadar beyaz
Ölümün hüzünlü arkadaşı kar
Bana ütülü bir çarşaf hazırlar
Bir karanfil tam yüreğimin üstünde"
(ONAT KUTLAR'ın "Ayrılık" şiirinden)
Aşkların en güzeli, henüz yaşanmayan ve ASLA yaşanmayacak olandır.
Günün Hikayesi
Kıssadan Hisse
Hediye
Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti.
İşverenine çalıştığı konut yapım işinden ayrılmak ve ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek istediğinden bahsetti. Para kazanmayı özleyecekti ama artık emekli olmayı arzu ediyordu.
Müteahhit en iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü ve ondan bir iyilik olarak kendine son bir ev daha yapmasını rica etti. Marangoz kabul etti ve işe girişti.
Ne var ki artık çalışmak istemediğinden, gönlünü yaptığı işe koymadı ve bu yüzden
baştan savma bir işçilik yaptı, kalitesiz malzeme kullandı. İşini bitirdiğinde
işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dış kapının anahtarını marangoza
uzattı:
“Bu ev senin, sana benden hediye”. dedi.
"Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi, rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hala koynumda resmin
(.....)
Ve hala sımsıcak durur anılar
sımsıcak ve biraz boynu bükük
Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
yasak bir kitap gibi durmaktadır
ve firari bir sevda gibi
Şimdi duvarlarda resmin"
(Ahmet TELLİ'nin "Hala Koynumda Resmin" şiirinden)
İyi günler [ alfabetik sırayla :)) ]
Canan hanım
Tuba hanım
Yasemin hanım
Çalalım ya ağlamasın gülsün hep o masum yüzleri ne güzel olur :)
Dünya size hediye sunmaz inanın bana.
Rengarenk bir yaşam istiyorsanız;
Çalın onu.
Bu çok güzel bir fikir :)
Mavi bir düş çalalım hasta çocukları yeniden güldürmek için..
Hayırlı akşamlar Yasemin.
Yüreğine sağlık.
Çok teşekkür ederim Tuba'cım
elimden geldiğince
sevgiler
HEPSİ ÖDENMİŞTİR”
Karşılıksız yapılan her eylem sevgidir :)
Yaşamın Fısıltısını Dinle
Farkındalık açısından zengin bir kıssa..
Sessizlik en büyük çığlıktır.
Dünya size hediye sunmaz inanın bana.
Rengarenk bir yaşam istiyorsanız;
Çalın onu..
anonim
Günün Fıkrası :))
Günlerden bir gün adamın birisi elinde kocaman bir bıçakla camiye dalar ve cemaate sorar:
– Müslüman olan birisi var mı?
Cemaat korkudan sesine çıkaramaz, sessizlikten sonra yaşlı bir amca ayağa kalkar:
– ben Müslümanım der.
Bıçaklı adam ve yaşlı amca camiden çıkar, dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:
– Amca şunları kurban edeceğim fakat ben beceremedim yardım edebilir misin der.
Yaşlı amca baya bir kurbanlık kestikten sonra ben yoruldum başka birisini bul der.
Adam bu sefer kanlı bıçakla camiye tekrar girer ve sorar:
– Aranızda başka Müslüman var mı? Bıçakların kanlı olduğunu gören cemaat yaşlı amcayı kestiğini düşünür ve daha çok korkarak bir anda caminin imamına bakar, imam:
– Ne bakıyorsunuz ula birkaç rekat namaz kırdırdık diye hemen Müslüman mı olduk?
Günün Hikayesi 2
Kıssadan Hisse
Sevginin Karşılığı
Küçük oğlu annesine geldi ve ona kağıdı uzattı. Annesi ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kağıdı okumaya başladı;
Çimleri biçtiğim için 5 dolar
Odamı temizlediğim için 1 dolar
Alışverişe gittiğim için 50 sent
Küçük kardeşime baktığım için 25 sent
Çöpü attığım için 1 dolar
İyi bir karne getirdiğim için 5 dolar
Bahçeyi temizlediğim için 2 dolar
Toplam borç 14 dolar, 75 sent
Anne, umutla kendisine bakan oğlunun elinden kâğıdı aldı ve kağıdın arka yüzüne şunları yazdı;
Seni 9 ay karnımda taşıdım BEDAVA
Hasta olduğunda başında bekledim, elimden geleni yaptım, senin için dua ettim BEDAVA
Yıllar boyu değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm BEDAVA
Senin için geceler kaygı duyup, uykusuz kaldım BEDAVA
Oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım giysilerini yıkadım, ütüledim
BEDAVA YAVRUM
ve bunların hepsini topladığın zaman gerçek sevginin bedelinin olmadığını görürsün, bedavadır çünkü…
Oğul annenin yazdıklarını okuyunca gözleri doldu.
Annesine baktı, “Anneciğim seni seviyorum” dedi ve kalemi alarak bu kağıda
“HEPSİ ÖDENMİŞTİR” yazdı
DAMAK ÇATLATAN AKP MENÜSÜ
Akepe'nin Ankara’daki son MYK toplantısında kuzu kol tandır, kozak çam fıstıklı iç pilav ve kuzu etli keşkek’in de içinde olduğu 17 çeşit yemek ikram edildi.
Hafta başında yapılan Akp Merkez Yürütme Kurulu toplantısında özel yemek servisi yapıldığı ortaya çıktı. Akp'lilere aşağıdaki yemekler ikram edildi.
BAŞLANGIÇ:
Etli düğün çorbası
Tadımlık Edremit sepet peyniri
Mihaliç peyniri
Koyun beyaz peynir
0,3 dizem erken hasat zeytinyağı.
ANA YEMEK:
Balıkesir kıvırcık kuzu kol tandır
Kozak çam fıstıklı bademli içi pilav
Kuzu etli dövme keşkek
Edremit koyun yoğurdu.
SOĞUKLAR:
Çıkrıkçı ovası kerevizi
Portakallı kereviz
Bostancı ovası lahanası
Çam fıstıklı kuş üzümlü lahana sarması Edremit ovası yer elması
Karaoğlanlar köyü kuzu ıspanak
SALATA:
Kuzukulağı ısırgan otlu nar, ceviz ve keçi peyniri ile Eybek salata
TATLI:
Zeytinyağlı cevizli/bademli Edremit ev baklavası.
Yemeklerin, AKP'li Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz'ın ricasıyla(?) hazırlandığı belirtildi. (Haberler)
aGa diyor ki:
Ana muhalefet partisinin, politikadan bihaber başkanı "bay Kemal"in, lüzumsuz abd gezisinde yediği hamburger'e kafayı takanlar haklı; YEDİN Mİ BÖYLE YİYECEKSİN !
(Gaarrkkk !!! Estağfurullah...)
"Yenilmişsem
Elim kolum bağlı
Boynumda yağlı ip
Gelip dayanmışsam darağacına
Dudaklarımda yarın
Gözlerim yarınlarda
Unutmak mı gerek seni?
Kapılar kapalı
Tutulmuşsa gece
kapkara yollar
Sıcacık bir sevgi
sunmayacak mıyım
insanlara?
Bakmayacak mıyım yarınlara
Seslenmeyecek miyim
insanlara?”
DENİZ GEZMİŞ
Bilgi:
Şiir, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın in infazından sonra, siyah bir torba içinde Gezmiş'in babasına teslim edilen eşyalar arasındaki torbadan çıkan cep defterinin kapak arkasına karalanmış şiirdir.
Kendi el yazısıyla karalanan, kimi satırları çizilen şiiri Deniz Gezmiş yazmıştır.
KAYNAK: Cumhuriyet Gazetesi
Yasemin hanım,
Önce tşk paylaşımlarınız için.
Ve ardından konuya geçiyorum:
-Her zamanki gibi seçme kıssadan hisselerinizi dikkatle inceledim,
- Şiirlerinizi, deyişlerinizi keyifle okudum,
- Şarkılarınızı zevkle dinledim,
- Kitaplarınıza alıcı gözle yaklaştım.
Lakin, polisiye romanlara pek sıcak bakmadığımdan Ahmet Ümit'i hiç okumadığımı itiraf etmeliyim. Umarım kızmazsınız :))
Leyla'nın Evi'ne gelince...
Bir arkadaştan ödünç alıp okumuştum.
Ayrı dünyaların insanlarının kesişen yaşamlarının anlatıldığı romanı, belli bir çizginin üstünde bularak beğenmiştim ama açık söylemek gerekirse, öyle göklere çıkarılacak kadar etkilenmemiştim.
Ama değil mi ki siz öneriyorsunuz, bu kez bizzat edinip daha dikkatli okuyacağım.
Söz :))
Bu arada yeri gelmişken belirteyim, ben Livaneli'nin yazarlığından daha çok müzik yönünden etkilenmişimdir.
Onun 1973'de Belçika'da çıkardığı ilk uzunçaları olan ve o dönemin yiğit, yürekli devrimci gençleri Denizler, Sinanlar, Mahirler ve tüm diğer devrimci gençler için bir ağıt niteliğinde oluşunun yanısıra,12 Mart 1971 faşizmine direnişin de simgesi haline dönüşen "Devrim Türküleri"nden (Chants Révolutionnaires Turcs) bir türküyü size armağan ediyorum. (Babamdan kalan uzunçaları hala saklıyorum kitaplığımda.)
Birlikte güzelleşen insanlar vardır.
Güzel paylaşım Yasemin kutlarım canım :)
Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir.
Gününüz aydın olsun Turhan bey ve mekan..