Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
Ne güzel şiirleri var
mücadele için doğarmış insan
kimileri dağlarını pusatla aşarmış
ve benim gibiler dağları devirip geçenler
kelamlar ile boğulurmuş uykularında bile cehaletle savaşırmış
Muhammet Furkan Sayan
Günün şiirinden bahsediyorum.
Bazıları çözmüş sırrı. Gülten Akın gibi…
Kadın düşünen bir varlıktır. ( çoğunluğu) aptal olanlar da var elbette. Tıpkı erkelerde de olduğu gibi.
“Tin” insana özgü düşünce yetisi anlamına da gelir. ( felsefi açıdan)
Farklı açıklamaları da vardır. Günün şiirine baktığımızda cümle yapısından çıkardığım kadının düşünebildiği ve güzelliğinin geçici olduğunun farkında olduğunu felsefi açıdan çok güzel anlatılmış.
Bu sabah ana sayfada bir yazı okudum. sorulara oldukça haklı ve yerindeydi, verilecek cevabım da vardı oysa bu işin eğitimini almış biri olarak.
- İnsanlar bana göre iki kategoride incelenmeli;
Aykırılar
standart yaşayanlar
Standart yaşayan insanlar kurallar zincirine bağlı yaşarlar, yaşamlarını idame ettirecek kadar üretkendirler. Ailelerine belki fayda sağlarlar. Bu tarz yaşamayı seçen insanlar, kendileri gibi, onlara benzeyen kişilerle bir guruba dahil olmayı seçer ve o guruba uyum sağlamayı seçerler.
Bir de işte o soruların cevabı olan insanlar var ki! onlar aykırı dediğimiz, kurallara harfiyen uymayan, kendi doğruları ve düşünceleri olan, kuralları koyan insanların da yanılma paylarının olabileceğinin farkında olan. çoğunlukla da üstün zekalı insanlar oldukları için aldıkları kararlar, doğru ve aydınlatıcı hatta öncül olabilecek kararlardır. devrimciler bu insanlardan çıkar. Büyük devlet adamları, bilim adamları bu insanlardan çıkar. Evet sorularının karşılığı şu olmalı arkadaş;
"tekdüze ve standart yaşamayı tercih edebiliriz bu son derece kişisel hakkınızdır. Ama dünya denen gezegenin ilerleyip daha iyi olabilmesi için, daha yaşanabilir yer olması için, fikirlere ve yaşam haklarına saygı duymak gerekiyor."
cinsiyet ayrımcılığını
ırk, din, dil ayrımcılığını
artık rafa kaldırmamız gerekiyor.
...ve soru soruyorsak cevap hakkını da tanımamız gerektiğini de öğrenmemiz gerekiyor.
sadece fikrimi söylemek istedim hepsi bu. okuyan herkese saygı ve sevgilerimle...
Bu sabah ana sayfada bir yazı okudum. sorulara oldukça haklı ve yerindeydi, verilecek cevabım da vardı oysa bu işin eğitimini almış biri olarak.
- İnsanlar bana göre iki kategoride incelenmeli;
Aykırılar
standart yaşayanlar
Standart yaşayan insanlar kurallar zincirine bağlı yaşarlar, yaşamlarını idame ettirecek kadar üretkendirler. Ailelerine belki fayda sağlarlar. Bu tarz yaşamayı seçen insanlar, kendileri gibi, onlara benzeyen kişilerle bir guruba dahil olmayı seçer ve o guruba uyum sağlamayı seçerler.
Bir de işte o soruların cevabı olan insanlar var ki! onlar aykırı dediğimiz, kurallara harfiyen uymayan, kendi doğruları ve düşünceleri olan, kuralları koyan insanların da yanılma paylarının olabileceğinin farkında olan. çoğunlukla da üstün zekalı insanlar oldukları için aldıkları kararlar, doğru ve aydınlatıcı hatta öncül olabilecek kararlardır. devrimciler bu insanlardan çıkar. Büyük devlet adamları, bilim adamları bu insanlardan çıkar. Evet sorularının karşılığı şu olmalı arkadaş;
"tekdüze ve standart yaşamayı tercih edebiliriz bu son derece kişisel hakkınızdır. Ama dünya denen gezegenin ilerleyip daha iyi olabilmesi için, daha yaşanabilir yer olması için, fikirlere ve yaşam haklarına saygı duymak gerekiyor."
cinsiyet ayrımcılığını
ırk, din, dil ayrımcılığını
artık rafa kaldırmamız gerekiyor.
...ve soru soruyorsak cevap hakkını da tanımamız gerektiğini de öğrenmemiz gerekiyor.
sadece fikrimi söylemek istedim hepsi bu. okuyan herkese saygı ve sevgilerimle...
Sevmek dedikleri duygunun pençesinde ezilir gibisin, seni her okuduğumda sözlerinin ağırlığından anlıyorum altında nasıl ezildiğini. Bu sevmek değil keşke farkına varsaydınız; “ego’ olmaktan çıkmış kibrin ve sen” sevmek öyle güzel bir duygu ki; o öyle ağır ağır anlatılır da “ağır” anlatılmaz… sevgiye saygı duyulur, kibirden akislere asla…
Öylesine not işte. İlla muhatap olmasına gerek yok. Hemen hemen Herkes böylesini sevgi sanıyor.
Beni buradan takip eden genç arkadaşım önünde uzun yıllar var. Yapman gereken; önce kendine inanman ve içindeki seni sen yapan duygularına sahip çıkman. Unutma “Zaman” hem ilaçtır hem de değirmen, içindeki her şeyi öğütür. Bu süreçte yapman gereken en önemli şey kendine güvenmek. Güven insanın seçimlerine yansır ve o seçimler senin mutlu yaşayıp yararlı insan olarak zerrelere bölünmenin vakti geldiğinde, ardında izler bırakmanı bile sağlayabilir. Asıl yaşamak budur belki de cismen yok olsan bile ismen sonsuz olmak!
Şimdi bu şarkıyı beni okuyan ve kendine güvenen tüm kişilere armağan ediyorum.
Arzular ve ihtiyaçlar konusunda geçmişte de yazılarım var ve yine tekrarı gibi olacak ama şöyle; insanlar ihtiyaçları doğrultusunda hareket ederek bunları karşılarlar, arzular ise yaşadığı iç dünyasında ulaşmak istediği istekleri, hayalleri ve bunun için önlerine koydukları hedefler vardır. Fabrikaları olan evet sayısını arttırmak için hedefler koymuş olabilir bu onun haz noktasında kendini mutlu etmek dürtüsüyle alakalı. Bu o insanı aldığı tatmin duygusuna bakıldığında asla kötü insan ya da hayvani bir vahşilik kategorisine sokan bir hal değildir. Fakir bir kişinin de arzuladığı hayalleri ve hedefleri vardır. Bir araba, ev, motosiklet, tatil vs. Bunları gerçekleştirmek için çaba göstermek de onu kötü insan yapmaz. Beğenilme dürtüsüyle bir şeyler yapmak apayrı bir ruh hali. Beğenilme gayesiyle yaşayan insanlar mutlu olmazlar çünkü zevkler değişkendir herkes farklı şeylerden hoşlanır siz beğenilme isteğiyle kaç insana hitap edebilirsiniz. Bu hastalıklı bir ruh halidir. Her insan kendini keşfetmeli ve neyle mutlu olduğunu belirlemeli. Yaşam koşullarını bu doğrultuda oluşturmaya çalışmalı. İleri derecede beğenilme isteği hastalıklı bir duygudur. Bu insanın kendine yabancılaşıp başkalarına dönüşmesine sebep olabilir.
“ beğenilme gayesini tamamen ortadan kaldırabilen bir insana insan diyebilir miyiz acaba????
- tamamen ortadan kaldırmaya gerek yok ki! Böyle bir şeye gerek yok. Normal sınırlarda beğenilmek herkesin arzusu ve insanidir.
Yani bu karakter zayıflığının zenginlikle ya da fakirlikle alakası yok! Kendine güveni olan insanların beğenilme gayesi olacağını hiç zannetmiyorum.
Ömrünün kalanında; beyninin ıssız sokaklarını keşfe çıkmalısın.
Çünkü;
Başka renklere ulaşmanın yolu; kendi paletindeki renkleri karıştırmaktan geçer.
Ata kızı
Milyonlarca akıl yağıyor günün ilk ışıklarıyla toprağa, herbiri ayrı tonda, aynı ana renklerden. Her sabah aynı resmi çiziyor zaman. dünü, bu günden ayıran, atılan ufak tefek rutuşlar da olmasa; mavi aynı mavi, siyah aynı siyah.
Oysaki ne tablolar çıkardı ortaya, akıllar özgür olsa!
Ata kızı
Günahım sevabım o nağmelerde
Mahşerde ömrüne kefil şarkılar
Sakız gibi döner durur dillerde
Anlatılır gibi değil şarkılar
Kanıma susamış katil şarkılar
İ.Erkal
Ay’ın taştan suretini aydınlatan ışığını; esirgeme, kalbinin suretine aksetmiş karanlık düşen, kimsesiz kimselerden! Sıcaklığına muhtaç, üşümüş masum yüreklerden,
Ki;
Gülüşlerinden sarksın bahar dallarına çiçekler.
Günahsız şeytan ;
Bırak bu işleri
Zaten beceremiyon ;)
Bıyıklar büküle büküle kaytan
İnsanlar .......... ............ şeytan oldu bile
Noktalı yeri sen anlarsın şeytansınya :))
Hayata sarılıp etrafındaki her güzelliğe, güvenle gülümseyerek bakmak; hayata basılan ilk adım olan anne sıcaklığıyla başlar.
Ata kızı
Geçmiş olsun Malatya 5,3 bağımsız bir deprem.
Nasıl eritmedin şimdiye kadar dünyayı? Nasıl yok etmedi sıcağın göğsümüze vurulan prangaları? Şehvetten kavrulan cehennem gibiydin madem. Neden ısıtmadın buzdan yüreklerini çocuk katillerinin? Sevgiden yoksun sevmeleri belden aşağı, uçkuru gevşek! Nedametten ölen kahrolası ömürleri yaksaydın sevgiyle mihre. Küfürler uçuşuyor aklımın tenhalarında… toprağı ıslatmayan yağmurlara!
çiçeklerin kurumasına sebep olan her şeye. Ay’ın taştan suretini aydınlatan ışığını; esirgeme kalbinin suretine aksetmiş karanlık düşen kimsesiz kimselerden! Sıcaklığına muhtaç, üşümüş masum yüreklerden.
Ata kızı
“Mihre” sevgi
Dünya ve ay ışığa, ısıya muhtaç.
Günaydın güzel bakıp, güzelliği bilen lavanta yüreklere…
Ekmeğini sabah vapurunda martıyla paylaşan emekçiye…
Ve kahve müptelalarına, sevmeyi bilen herkese işte:)
Düzenleme butonu:)))
Sayın yetkililer size de günaydın:)
Durgun suları seviyorum ben artık
Usul usul esen rüzgarları
Yavaş yavaş düşen yaprağı dalından
Bana göre değil dalgalı denizler
Öfkeli fırtınalar korkutuyor beni
Kocaman bir aslanın
Bir ceylanı yakalamasını değil
Küçük bir karıncanın minicik bir ekmek tanesini
Taşıyabilme telaşını seviyorum ben
"fkhyl"
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına
Hayyam’a 20
Şu dörtlüğü satırılasam dilim dilim bir satırı bir sayfaya denk gelir… senin gibi ustalar dünyaya; aylar yıllar yansa da bin yılda anca gelir.
Ata kızı
20 nolu rubai
Ömer Hayyam
Aşk ki gerçek değilse, tutkusu olmaz.
Ateşi köze döner, kokusu olmaz.
Aşık olan gün, gece, ay ve yıl yanar;
Güneş, ışık, rahat ve uykusu olmaz.
Taktım, her gün sabah akşam yazarım artık:)
Olsun tabi:)
Kaç defa söyledim; nedir sayfalarına düzeltme butonu koyun diye. Herkes destek olsa yaparlar belki! Yani buradayız yazıyoruz ama siz de hizmet getirin iyileştirin, geliştirin. Hep bana olmaz ki!
Site yönetimi.
Atmazsınız değil mi beni buradan:))