Türkiye'de işkence gören ile işkenceci arasındaki fark, Birinci Şube'de tutukluyu polis memurundan ayıran, kötü kontrplak kadar incedir. Mazlumla zalim her zaman yer değiştirebilirler. Çünkü bu ülkenin insanı 'mezalim'e tepki göstermeyecek kadar zalim olabilir.
İşkembeden bi durum...benim bir kankim vardı, en sevdiği şey kedilere işkence yapmaktı...her defasında da başı beladan kurtulmazdı...Allahın sopası yok...Yaparsan,yaparlar...
hani AMERKANIN İSRAİL'İN işkencelerini sölüyolarya uzakta yok burdan bakın ama kendinizi hazırlayınhttp://www.halkinsesi-tv.com/dan işkence dosyasına girin ve orda konuşan fotoğraflara bakın okuyun inanamazsınız ve o fotoğraflar ülkedeki herşeyi anlatıyor
Yaaa bir türlü anlamıyorum, bizim toplumumuz kendisinden binlerce kilometre ötedeki işkence olaylarını nefret ile kınarken niyeyse burnunun dibinde, kendi ülkesinde ki zindanlarda yapılan ve hatta bu şekilde öldürülüp, kaybedilen insanları görmiyebiliyor...
İsrail Zindanlarında Filistinli Kadın Esirler 24 Ağustos 2006
İsrail zindanlarındaki Filistinli kadın mahkumlardan kaçımızın haberi var? Hamas kaynaklarına göre İsrail zindanlarında şu anda 9000 e yakın Filistinli esir bulunuyor. Daha anlaşılır bir ifade ile koca bir kasaba edecek kadar insan vatanlarını işgalcilere teslim etmemek için direndikleri yani tıpkı bizim ulusal kurtuluş savaşımızda olduğu gibi meşru müdaafa gösterdikleri için tutsak. Belki de birçoğumuzun duyunca şaşıracağı hayrete düşeceği bir başka bilgi ise Filistin de her dört insandan birinin yani Filistin halkının % 25 inin siyonist İsrail devleti tarafından en az bir kez tutuklandığı. Hayretler içinde kalmamıza sebep olacak bir başka bilgi ise İsrail Devleti yasalarına göre zindanlardaki Filistinli esirlere işkence yapmak yasal. Yani işkence suç teşkil etmiyor aksine sorgu esnasında ya da keyfi gelince bir esire işkence yapmanın cezası falan yok...Çeşitli İnsan hakları kuruluşlarının bunun suç teşkil etmesi yönündeki başvuruları ise siyonist İsrail devleti tarafından pişkinlikle reddedilmiş. İsrail zindanlarındaki gardiyanlar gün boyu esirlere türlü işkenceler yaptıktan sonra sanki büro işinde çalışıyor gibi bir iç rahatlığıyla mesai bitimlerinde evlerine gidiyorlar. Nöbet yeni işkencecilere geçiyor. İnsan demeye dilimizin varamayacağı bu kimseler son zamanlarda İsrail zindanlarında moda olduğu üzere esirleri 48 - 50 saat kadar kolları arkadan bağlı ayakta tuttuktan sonra, sekiz ya da on saatlik mesai diliminde gösterdikleri efor nedeniyle sanırım artık yorgun düşerek evlerine karılarının varsa çocuklarının yanına giderek huzurla başını yastığa koyabiliyor. İşte size Filistin zindanlarına dair edindiğim istatistikler; 1967 den günümüze kadar tutuklanan ve Siyonist İsrail zindanlarında kalan esir sayısı 700.000 İşkence gören esir sayısı % 90 işte size uygulanan işkence metodları; Aşırı soğukta tutma yoluyla işkence % 92 Aşırı sıcakta tutma yoluyla işkence % 76 Çok uzun süre ayakta tutma yoluyla işkence % 91 Boğaz sıkıp boğma yoluyla işkence % 74 Aç bırakma yoluyla işkence % 86 Tek kişilik hücrelerde çıldırtma yoluyla işkence % 71 Uykusuz bırakma yoluyla işkence % 81 Şiddetli biçimde etlerinin sıkılması yoluyla işkence % 94 Başkalarına yapılan işkenceyi zorla izletme yoluyla işkence % 70 Eşinin gözleri önünde tecavüz yoluyla işkence % 30 Zehirli gaz teneffüs ettirme yoluyla işkence % 15 Zindanlardaki mahkumlardan Hamas kaynaklarından takip ettiğime göre 140 civarı kadın. Filistin'de kadın olmak zor ancak belki de dünyanın çok az yerinde olacağı kadar onurlu bir görev. Filistin'de kadın ve çocuklar yani anneler ve evlatları direnişin en önemli sembollerinden. Filistinli kadınlarla konuşun ya şehit kocalarından geriye kalan yetim çocuklarının bakımını üstlenmişlerdir ya çocuk yaşta evlatlarını şehit vermişlerdir ya da İsrail zindanlarında esirlerdir. Bakın Filistinli esir kadınlar bize neler anlatıyor. 'Cinsel tecavüz tehdidini işgalcilerin sürekli dilinde 'İtirafta bulun yoksa şu asker hepimizin gözleri önünde sana tecavüz edecek' diye tehditte bulundular. Bu tehdit karşısında bütün bedenim titremeye başladı. Şehit kocama ağza alınmayacak küfürler ettiler. Ama ben yine de kararlılığımdan bir şey kaybetmedim ve 'benim size söyleyecek bir sözüm yok' dedim.' Raide Muhammed Şehade “İşgalciler özel yetiştirilmiş bazı kadınları yanımıza sokarak bizi onlar tarafından hakarete ve çirkin muamelelere maruz bırakıyorlar. Üzerime süpürgelerle saldırdılar. Bu saldırıya uğradığımda hamileliğimin ikinci ayında ydım. Saldırıdan dolayı kanama olunca işkenceciler doktor çağırmak yerine bu halimi istismar ederek itirafta bulunmam için işkenceye devam ettiler ve çocuğumu düşürdüm.” Able Taha 'Sorgulama esnasında sorgulayıcı sandalyesini bana iyice yakın koyuyor, bana 'sevgilim' diye hitap ediyordu. Çok iğrenç bir şekilde karşımda duruyor ve benim saçımın sarışın olduğunu, yahudi olmam gerektiğini söylüyordu. Beni itirafa zorlamak için sözlerin ve fiillerin en çirkinlerini bana karşı kullandılar.' Lenan Melitât Biraz olsun vicdan sahibi hiçkimsenin gözleri dolmadan, ürpermeden okumayacağı bu anlatımların yanı sıra Filistinli esirlerin kaldığı zindanlar zaten kesintisiz işkence mekanlarıdır. Bu zindanlarda temizlik olmadığından çok kötü kokular yayılmaktadır. Kadın esirler, yanlarına yedek giysi almalarına fırsat verilmediğinden bazen haftalarca üstlerini değiştirmeden durmaya zorlanmaktadırlar. Önlerine atılan yiyecekler son derece kalitesiz ve kötüdür. Sağlık hizmeti diye bir mevhum zaten yoktur. İsrail zulmünü anlayabilmek için sadece Filistinli kadın esirleri dinlesek bile yeter öyle değil mi? Bu kadınların herbirinin yaşamında emperyalist zulmün ve Filistin direniş tarihinin en çarpıcı noktaları gizlidir. Filistinli kadınlar çocukken genelde babasız büyümüştür ve hepimizin o yaşlarda babalarımızdan olduğu gibi kendi babalarından masum istekleri olamamış kendi babalarının eve dönüş anındaki heyecanı yaşayamamışlardır. Gelinlik çağa geldiğinde beraber bir ömür süreceği eşini bulmanın ve evlenmenin heyecanı biraz olsun çekilen acıları geri plana atabilmiştir belki. Ama bu mutluluk elbette fazla sürmez Filistinli kadına bir süre sonra eşinin şehit edildiği haberi gelir. Filistinli kadın ne yapabilir? Kendi emelleri uğruna sınırları değiştirmeye çalışan emperyalist devletlerin zulümleri ile belirlenen kaderi ve sadece üzüntüler üzerine kurulu yaşamında nasıl ayakta durabilir? Elbette sahip olduğu yüce değerlere ve şehit eşinin yadigarı evlatlarına tutunarak... Filistinli kadın tüm bunları yaparken ayakta kalma mücadelesi içinde asla ne yapmaz? Elbette vatanı namusu ve şehit yakınlarının aziz hatırası için direnmekten biran olsun asla vazgeçmez... Bu yazdıklarımın hiçbirinde abartı yoktur veriler ve anlatımlar tamamen dikkatle incelediğim kaynaklardan alınmıştır. Peki tüm bunları ben anlattıktan sizler de okuduktan sonra akıllara gelecek olan aslında şu değil midir? Ah güzel ülkemizin hanımları... Vaktinizin çoğunu kaşınızı gözünüzü incelemek için geçirdiğiniz aynanın karşısından, günübirlik sözde aşklar için ağlamaktan, alamadığınız son model cep telefonu için dertlenmekten, takip ettiğiniz magazin programlarından, komşunuzun yeni mobilya takımı ya da perdelerini kıskanmaktan, dedikodudan saçma sapan kadın programlarından, ahlaksızlığı göklere çıkaran dizilerden bir an olsun uzaklaşsanız da en azından bir tek bir Filistinli kadının yaşam öyküsünü anlatsam size....
-.. başlasın! - durun durun bölmek istemezdim ama bakın anlaşabiliriz ne öğrenmek istiyorsunuz - yazık dostum tanıyamamışsın bizi biz bizim bir çıkarımız yok bu işten zevk olsun diye yapıyoruz biz mazoşistiz.. -hadi ya..
onu siz amerikaya sorun işkence metotları bol bulunur mesela bir babanın çocuğum var ateş etmeyin demesi üzerine çocuğuna ateş ettirip o küçük çocuğu öldürüp babanın kafayı yemesini izlemek gibi.allah yardım esin ne diyeyim.
ÇAĞDAŞ İŞKENCE! ! Canım annem! Ne yapıyor acaba? Oğlunun saatlerdir kendi bulunduğu arabanın arkasında olduğunu bilse her halde çıldırırdı. En son bunu düşündüğümü hatırlıyorum.* * *Gözlerimi açtığımda önce bir kuyunun içindeyim sandım. Karanlık, ama kapkaranlık bir yerdi. Elimi nereye uzatsam parmaklarıma duvar çarpıyordu. Meğer hücredeymişim. Aradan bir hafta geçmiş. Ben bunu gardiyan Chu Yui'den öğrendim. Hayret bir şey doğrusu. Dile kolay, bir hafta... Yememişim, içmemişim, uyanmamışım, hiçbir ihtiyaç hissetmemişim. Kafam yerinden zor kalkıyordu. Nerede olduğumu anlamaya çalıştıktan sonra ilk işim su istemek oldu. Bana iyi davranan gardiyan Chu Yui getirdi bir tas su. Karanlıkta, açılan hücre deliğini zor gördüm. Suyu alıp hemen içtim. Aman Allah'ım! İçtiğim neydi öyle? Acaba bana idrar mı içirdiler? Bu sorunun cevabını hiçbir zaman öğrenemedim. Yemekte aklıma gelse midem bulanıyordu. Sonra 'açım' dedim. Yine ne olduğunu görmediğim bir yemek geldi. Tadı nasıldı, onu hatırlayamıyorum. Ama ekmek denen şeyi el yordamıyla tuttuğumda kiremit sanmıştım. Sonra ekmek olduğunu anladım. özgürlükçü(!) sosyalist ülkeler... Aydın ve çağdaş(!) rejimler... İlerici(!) ve modern(!) düşünce... Gelsinler... Gelsinler de kendilerini bana anlatsınlar. Bu hücrede Chu Yui'den başka beni hiç kimse sormuyor... Ne mahkeme, ne hakim... Ne avukat, ne yargıç... İki ay kendime gelemedim. İki ay sonra hücremde oturup kendi kendime düşündüm. — Anlaşıldı Kaan. Seni buradan çıkarmayacaklar... Gardiyan Chu bile bunu söyledi. Bu Çin işkencesinin bir numaralı modeliymiş. Tek gayeleri insanı böyle çıldırtmakmış. Aklını başına al Kaan. Sakın seni çıldırtmalarına izin verme. Aklını koru ve bir program yap kendine. Kendimle anlaştım.
İsrail'in Müslümanlara yaptığı,yapmaktan hiç utanmadığı hatta zevk aldığı,gurur duyduğu,insan olanın yapabilmesinin kabil olmadığı eziyetler silsilesi.
İşkence bir insanlık suçu ve ülkemizde öyle sistematik bir hale gelmiş ki karakolun kapısından bile girmeye çekinir hale gelmiş insanlar. Adamlar işkenceyi öyle bir yapıyorlar ki orada defalarce inceleme yapılsa dahi işkence aletleri b ulunamıyor. Çünkü bir küreğin sapı, bir hortum. bir bez parçasını, bir kovayı ve sayamadığımız bir çok şey daha işkence aleti olarak kullanılıyor. Günümüzde ise siyasi şubelere girip işkence görmeyen insanlar çok azdır sanırım. Her defasında haykırılan slogan 'İnsanlık Onuru işkenceyi Yenecek' inliyor siyasi şubelerin duvarlarında hala. İşkenceciler suratları, kelimeleri hareketleri... Herşeyleriyle iğrenç insanlar. Elleri kanlı işkenceciler...
eskiden türk işkencesi vardı şimdi amerikadan ithal evren kasabının önünü açtığı türk işkencesi var ilktir türkiye dışardan getirdiği bi kavrama özgün bi anlam yükledi ama işkencenin özgünü maalesef yok ki darısı eşitlik kavramlarının başına.
“Çünkü birisi kalbimizi; gözümüze baka baka incittiğinde, en kötü işkencenin bu olduğunu biliriz.”
İşkence insanlık suçudur. Her nerede işkenceci varsa cezalandırılmalıdır.
Ö Z G Ü R L Ü K. N E R D E?
______Ö_Z_/
______Ö_Z_G_Ü_R_/
______Ö_Z_G_Ü_R_L_Ü_K_/
______Ö_Z_G_Ü_R_L_Ü_K_N_E_/
______Ö_Z_G_Ü_R_L_Ü_K_N_E_R_D_E_/
_______bir senmisinmahkûmolankadere
______ben__de_____öyleyim___ben____de
_____hem___de____________her______şeye
_____her_____yer/____________________de
_____kendi_____içimde_______________utsak
______ruhum/_____da__________________hapis
______evim/_________de________________kilitli
________teras/_________da_________________esir
_______öz/______________gürlük ___________içinde
______sevgi/_______________de_______________hapis
_____bir imza________________mahkûmuyum_________ben
_________çocuklara ___________müebbet
_________kamçı_________________mı_____________istersin
__________balyoz_________________mu______________dersin
_________bir ______________________kuru____________ekmeğe
__________bin bir çeşit________________ha/____kar/_______et
_____________________öz/_____________gürlük____________uzakta
______________________belki____________ölüm/________________de
_______________________hayır____________hayır
________________________kabir____________nezaret/___ha/_____ne
_________________________cehennem_______hapis/____________hane
_________________________işkence________işkence________işkence
________________________özgürlük_______nerde_________kardeşim
______________________özgürlük______nerde________Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=591403&order=oto
Otomatik sıralamaya göre 22. sayfadaki 426. şiir…
insanın doğasında varmış öldürmek, öldürme içgüdüsü doğal bişey ama işkence nasıl bi beynin ürünüdür anlamıyorum
Türkiye'de işkence gören ile işkenceci arasındaki fark, Birinci Şube'de tutukluyu polis memurundan ayıran, kötü kontrplak kadar incedir. Mazlumla zalim her zaman yer değiştirebilirler. Çünkü bu ülkenin insanı 'mezalim'e tepki göstermeyecek kadar zalim olabilir.
(İşkenceci, Alev Alatlı)
'onlarda çocuktu; ocakta pişip faşist oldular'
diye bi kapağı vardı yeni harman'ın..
İşkembeden bi durum...benim bir kankim vardı, en sevdiği şey kedilere işkence yapmaktı...her defasında da başı beladan kurtulmazdı...Allahın sopası yok...Yaparsan,yaparlar...
hani AMERKANIN İSRAİL'İN işkencelerini sölüyolarya uzakta yok burdan bakın ama kendinizi hazırlayınhttp://www.halkinsesi-tv.com/dan işkence dosyasına girin ve orda konuşan fotoğraflara bakın okuyun inanamazsınız ve o fotoğraflar ülkedeki herşeyi anlatıyor
http://www.atin.org/ekler/iskencealet.asp
kendinizden eminseniz tıklayın derim,
ama Avrupa'nın gerçek yüzünü görmek isteyenler muhakkak tıklasın...
Yaaa bir türlü anlamıyorum, bizim toplumumuz kendisinden binlerce kilometre ötedeki işkence olaylarını nefret ile kınarken niyeyse burnunun dibinde, kendi ülkesinde ki zindanlarda yapılan ve hatta bu şekilde öldürülüp, kaybedilen insanları görmiyebiliyor...
İsrail Zindanlarında Filistinli Kadın Esirler
24 Ağustos 2006
İsrail zindanlarındaki Filistinli kadın mahkumlardan kaçımızın haberi var? Hamas kaynaklarına göre İsrail zindanlarında şu anda 9000 e yakın Filistinli esir bulunuyor. Daha anlaşılır bir ifade ile koca bir kasaba edecek kadar insan vatanlarını işgalcilere teslim etmemek için direndikleri yani tıpkı bizim ulusal kurtuluş savaşımızda olduğu gibi meşru müdaafa gösterdikleri için tutsak. Belki de birçoğumuzun duyunca şaşıracağı hayrete düşeceği bir başka bilgi ise Filistin de her dört insandan birinin yani Filistin halkının % 25 inin siyonist İsrail devleti tarafından en az bir kez tutuklandığı. Hayretler içinde kalmamıza sebep olacak bir başka bilgi ise İsrail Devleti yasalarına göre zindanlardaki Filistinli esirlere işkence yapmak yasal. Yani işkence suç teşkil etmiyor aksine sorgu esnasında ya da keyfi gelince bir esire işkence yapmanın cezası falan yok...Çeşitli İnsan hakları kuruluşlarının bunun suç teşkil etmesi yönündeki başvuruları ise siyonist İsrail devleti tarafından pişkinlikle reddedilmiş. İsrail zindanlarındaki gardiyanlar gün boyu esirlere türlü işkenceler yaptıktan sonra sanki büro işinde çalışıyor gibi bir iç rahatlığıyla mesai bitimlerinde evlerine gidiyorlar. Nöbet yeni işkencecilere geçiyor. İnsan demeye dilimizin varamayacağı bu kimseler son zamanlarda İsrail zindanlarında moda olduğu üzere esirleri 48 - 50 saat kadar kolları arkadan bağlı ayakta tuttuktan sonra, sekiz ya da on saatlik mesai diliminde gösterdikleri efor nedeniyle sanırım artık yorgun düşerek evlerine karılarının varsa çocuklarının yanına giderek huzurla başını yastığa koyabiliyor.
İşte size Filistin zindanlarına dair edindiğim istatistikler;
1967 den günümüze kadar tutuklanan ve Siyonist İsrail zindanlarında kalan esir sayısı 700.000
İşkence gören esir sayısı % 90
işte size uygulanan işkence metodları;
Aşırı soğukta tutma yoluyla işkence % 92
Aşırı sıcakta tutma yoluyla işkence % 76
Çok uzun süre ayakta tutma yoluyla işkence % 91
Boğaz sıkıp boğma yoluyla işkence % 74
Aç bırakma yoluyla işkence % 86
Tek kişilik hücrelerde çıldırtma yoluyla işkence % 71
Uykusuz bırakma yoluyla işkence % 81
Şiddetli biçimde etlerinin sıkılması yoluyla işkence % 94
Başkalarına yapılan işkenceyi zorla izletme yoluyla işkence % 70
Eşinin gözleri önünde tecavüz yoluyla işkence % 30
Zehirli gaz teneffüs ettirme yoluyla işkence % 15
Zindanlardaki mahkumlardan Hamas kaynaklarından takip ettiğime göre 140 civarı kadın. Filistin'de kadın olmak zor ancak belki de dünyanın çok az yerinde olacağı kadar onurlu bir görev. Filistin'de kadın ve çocuklar yani anneler ve evlatları direnişin en önemli sembollerinden. Filistinli kadınlarla konuşun ya şehit kocalarından geriye kalan yetim çocuklarının bakımını üstlenmişlerdir ya çocuk yaşta evlatlarını şehit vermişlerdir ya da İsrail zindanlarında esirlerdir. Bakın Filistinli esir kadınlar bize neler anlatıyor.
'Cinsel tecavüz tehdidini işgalcilerin sürekli dilinde 'İtirafta bulun yoksa şu asker hepimizin gözleri önünde sana tecavüz edecek' diye tehditte bulundular. Bu tehdit karşısında bütün bedenim titremeye başladı. Şehit kocama ağza alınmayacak küfürler ettiler. Ama ben yine de kararlılığımdan bir şey kaybetmedim ve 'benim size söyleyecek bir sözüm yok' dedim.' Raide Muhammed Şehade
“İşgalciler özel yetiştirilmiş bazı kadınları yanımıza sokarak bizi onlar tarafından hakarete ve çirkin muamelelere maruz bırakıyorlar. Üzerime süpürgelerle saldırdılar. Bu saldırıya uğradığımda hamileliğimin ikinci ayında ydım. Saldırıdan dolayı kanama olunca işkenceciler doktor çağırmak yerine bu halimi istismar ederek itirafta bulunmam için işkenceye devam ettiler ve çocuğumu düşürdüm.” Able Taha
'Sorgulama esnasında sorgulayıcı sandalyesini bana iyice yakın koyuyor, bana 'sevgilim' diye hitap ediyordu. Çok iğrenç bir şekilde karşımda duruyor ve benim saçımın sarışın olduğunu, yahudi olmam gerektiğini söylüyordu. Beni itirafa zorlamak için sözlerin ve fiillerin en çirkinlerini bana karşı kullandılar.' Lenan Melitât
Biraz olsun vicdan sahibi hiçkimsenin gözleri dolmadan, ürpermeden okumayacağı bu anlatımların yanı sıra Filistinli esirlerin kaldığı zindanlar zaten kesintisiz işkence mekanlarıdır. Bu zindanlarda temizlik olmadığından çok kötü kokular yayılmaktadır. Kadın esirler, yanlarına yedek giysi almalarına fırsat verilmediğinden bazen haftalarca üstlerini değiştirmeden durmaya zorlanmaktadırlar. Önlerine atılan yiyecekler son derece kalitesiz ve kötüdür. Sağlık hizmeti diye bir mevhum zaten yoktur.
İsrail zulmünü anlayabilmek için sadece Filistinli kadın esirleri dinlesek bile yeter öyle değil mi? Bu kadınların herbirinin yaşamında emperyalist zulmün ve Filistin direniş tarihinin en çarpıcı noktaları gizlidir. Filistinli kadınlar çocukken genelde babasız büyümüştür ve hepimizin o yaşlarda babalarımızdan olduğu gibi kendi babalarından masum istekleri olamamış kendi babalarının eve dönüş anındaki heyecanı yaşayamamışlardır. Gelinlik çağa geldiğinde beraber bir ömür süreceği eşini bulmanın ve evlenmenin heyecanı biraz olsun çekilen acıları geri plana atabilmiştir belki. Ama bu mutluluk elbette fazla sürmez Filistinli kadına bir süre sonra eşinin şehit edildiği haberi gelir. Filistinli kadın ne yapabilir? Kendi emelleri uğruna sınırları değiştirmeye çalışan emperyalist devletlerin zulümleri ile belirlenen kaderi ve sadece üzüntüler üzerine kurulu yaşamında nasıl ayakta durabilir? Elbette sahip olduğu yüce değerlere ve şehit eşinin yadigarı evlatlarına tutunarak... Filistinli kadın tüm bunları yaparken ayakta kalma mücadelesi içinde asla ne yapmaz? Elbette vatanı namusu ve şehit yakınlarının aziz hatırası için direnmekten biran olsun asla vazgeçmez...
Bu yazdıklarımın hiçbirinde abartı yoktur veriler ve anlatımlar tamamen dikkatle incelediğim kaynaklardan alınmıştır. Peki tüm bunları ben anlattıktan sizler de okuduktan sonra akıllara gelecek olan aslında şu değil midir? Ah güzel ülkemizin hanımları... Vaktinizin çoğunu kaşınızı gözünüzü incelemek için geçirdiğiniz aynanın karşısından, günübirlik sözde aşklar için ağlamaktan, alamadığınız son model cep telefonu için dertlenmekten, takip ettiğiniz magazin programlarından, komşunuzun yeni mobilya takımı ya da perdelerini kıskanmaktan, dedikodudan saçma sapan kadın programlarından, ahlaksızlığı göklere çıkaran dizilerden bir an olsun uzaklaşsanız da en azından bir tek bir Filistinli kadının yaşam öyküsünü anlatsam size....
Peren Birsaygılı
-.. başlasın!
- durun durun bölmek istemezdim ama
bakın anlaşabiliriz ne öğrenmek istiyorsunuz
- yazık dostum tanıyamamışsın bizi
biz bizim bir çıkarımız yok bu işten
zevk olsun diye yapıyoruz biz mazoşistiz..
-hadi ya..
genel olarak solculara özel olarak da kürtlere uygulanan sindirme politikası
onu siz amerikaya sorun işkence metotları bol bulunur mesela bir babanın çocuğum var ateş etmeyin demesi üzerine çocuğuna ateş ettirip o küçük çocuğu öldürüp babanın kafayı yemesini izlemek gibi.allah yardım esin ne diyeyim.
ÇAĞDAŞ İŞKENCE! !
Canım annem!
Ne yapıyor acaba? Oğlunun saatlerdir kendi bulunduğu arabanın arkasında olduğunu bilse her halde çıldırırdı.
En son bunu düşündüğümü hatırlıyorum.* * *Gözlerimi açtığımda önce bir kuyunun içindeyim sandım. Karanlık, ama kapkaranlık bir yerdi. Elimi nereye uzatsam parmaklarıma duvar çarpıyordu.
Meğer hücredeymişim. Aradan bir hafta geçmiş. Ben bunu gardiyan Chu Yui'den öğrendim.
Hayret bir şey doğrusu. Dile kolay, bir hafta... Yememişim, içmemişim, uyanmamışım, hiçbir ihtiyaç hissetmemişim. Kafam yerinden zor kalkıyordu.
Nerede olduğumu anlamaya çalıştıktan sonra ilk işim su istemek oldu. Bana iyi davranan gardiyan Chu Yui getirdi bir tas su. Karanlıkta, açılan hücre deliğini zor gördüm.
Suyu alıp hemen içtim. Aman Allah'ım! İçtiğim neydi öyle? Acaba bana idrar mı içirdiler? Bu sorunun cevabını hiçbir zaman öğrenemedim. Yemekte aklıma gelse midem bulanıyordu.
Sonra 'açım' dedim. Yine ne olduğunu görmediğim bir yemek geldi. Tadı nasıldı, onu hatırlayamıyorum. Ama ekmek denen şeyi el yordamıyla tuttuğumda kiremit sanmıştım. Sonra ekmek olduğunu anladım.
özgürlükçü(!) sosyalist ülkeler...
Aydın ve çağdaş(!) rejimler...
İlerici(!) ve modern(!) düşünce...
Gelsinler... Gelsinler de kendilerini bana anlatsınlar.
Bu hücrede Chu Yui'den başka beni hiç kimse sormuyor... Ne mahkeme, ne hakim... Ne avukat, ne yargıç...
İki ay kendime gelemedim. İki ay sonra hücremde oturup kendi kendime düşündüm.
— Anlaşıldı Kaan. Seni buradan çıkarmayacaklar... Gardiyan Chu bile bunu söyledi. Bu Çin işkencesinin bir numaralı modeliymiş. Tek gayeleri insanı böyle çıldırtmakmış. Aklını başına al Kaan. Sakın seni çıldırtmalarına izin verme. Aklını koru ve bir program yap kendine.
Kendimle anlaştım.
..........
-alıntı-
EMİNE ŞENLİKOĞLU - ÇİN İŞKENCESİ
tv...
çin işkencesi diye bir kitap okumuştum gerçekten okumaya değer tavsiye ederim kesinlikle okuyun okuyunca bana hak verirsiniz
:(artık ütülenmeyen kumaşların icat edilme zamanı gelmedi mi? ? ? ? ? aya çıkana dek bu işle uğraşsa ya bilimadamları:(
İsrail'in Müslümanlara yaptığı,yapmaktan hiç utanmadığı hatta zevk aldığı,gurur duyduğu,insan olanın yapabilmesinin kabil olmadığı eziyetler silsilesi.
İşkence bir insanlık suçu ve ülkemizde öyle sistematik bir hale gelmiş ki karakolun kapısından bile girmeye çekinir hale gelmiş insanlar. Adamlar işkenceyi öyle bir yapıyorlar ki orada defalarce inceleme yapılsa dahi işkence aletleri b ulunamıyor. Çünkü bir küreğin sapı, bir hortum. bir bez parçasını, bir kovayı ve sayamadığımız bir çok şey daha işkence aleti olarak kullanılıyor. Günümüzde ise siyasi şubelere girip işkence görmeyen insanlar çok azdır sanırım. Her defasında haykırılan slogan 'İnsanlık Onuru işkenceyi Yenecek' inliyor siyasi şubelerin duvarlarında hala. İşkenceciler suratları, kelimeleri hareketleri... Herşeyleriyle iğrenç insanlar. Elleri kanlı işkenceciler...
amerika ve israil.....
lanet olsun.. helal olsun hitlere..hepsini firinda yakacaksin bunlarin. az bile yapmis adam..
eskiden türk işkencesi vardı
şimdi amerikadan ithal evren kasabının önünü açtığı türk işkencesi var
ilktir türkiye dışardan getirdiği bi kavrama özgün bi anlam yükledi
ama işkencenin özgünü maalesef yok ki
darısı eşitlik kavramlarının başına.