bundan sonra yeni kitaplarının çıkamayacağını bilmek beni çok üzüyor..anlatımının doruklara ulaştığı yıllarda...keşke diyorum bir kaç yıl daha kalsaydı hayatta...
'o gece şarabı sütle karıştırırsam canımı fazla yakmayacağına karar verdim. bir bardak denedim, yarı şarap, yarı süt. ölmedim. bir sonraki bardağa biraz daha az süt biraz daha fazla şarap koydum. gece bittiğinde sade şarap içiyordum. sabah kalktığımda mide kanaması filan geçirmedim. ondan sonra hem içtim hem de atlara oynadım. 27 yıl sonra ikisini de yapmaya devam ediyorum. zaman, harcamak içindir.' der...
Otur Stirkoff. sagolun efendim ayaklarini uzatabilsin. cok lutufkarsiniz efendim. Stirkoff, anladigim kadariyla adalet ve esitlik gibi konulari irdeleyen yazilar yaziyormussun; cosku ve kurtulus hakki uzerine, dogru mu Stirkoff? evet efendim. dunyada genis anlamda bir adalet saglanabilir mi sence? hic sanmam efendim. oyleyse bu.oktan yazilari neden yaziyorsun? kendini iyi hissetmiyor musun? son zamanlarda pek iyi degilim efendim.deliriyorum gibi geliyor bana. fazlaca mi iciyorsun Stirkoff? tabii efendim. kendinle oynar misin? surekli efendim. ...........
hayatini en iyi sevismesini anlat. dort-bes cig yumurta ve yarim kilo kiymayi dar agiz... tamam tamam.! oyledir efendim. daha iyi ve adil bir dunya ozleminin aslinda curumeden ve basarisizlik duygusundan kaynaklandiginin farkinda misin? evet efendim. baban kotu muydu? bilmiyorum efendim bilmiyorum ne demek? yani kiyaslamak guc efendim,sadece bir babam oldu. benimle kafa mi buluyorsun Stirkoff? hayir efendim dediginiz gibi adalet yoktur. ............... sevgi baska nedir ki? iyi bir seye onem verecek kadar sagduyu sahibi olmaktir. kan bagi gerekmez.kirmizi bir deniz topu veya tereyagli kizarmis ekmek de olabilir bu efendim. tereyagli kizarmis ekmege ASIK OLABILECEGINI mi soyluyorsun Stirkoff? her zaman degil efendim, bazi sabahlarda, gunes isinlari belli acidan gelirken olabilir,ask habersiz gelir gider. bir insani sevmek mumkun mu? iyi tanimadiginiz biri ise belki, ben insanlari pencereden izlemeyi severim. Sen bir korkaksin Stirkoff. kesinlikle efendim. senin korkak tanimin nedir? bir aslanla silahsiz dovusmeden once tereddut eden insan. peki cesur adam kimdir? aslanin ne oldugunu bilmeyen adam efendim. herkes aslanin ne oldugunu bilir. herkes aslanin ne oldugunu bildigini sanir efendim. .............
sen dar agizli vazolara fazla girip cikmissin Stirkoff.Her Seyin dogru oldugunu anlamiyor musun? hicbir sey yanlis olamaz. anliyorum efendim.olan olmustur. ............ .... ben USTUNUM, seni iskencelere yatiracagim, cigliklar atacaksin, olumunu dileneceksin. suphesiz efendim. ben senin efendinim anlamiyor musun? beni yonetebilirsiniz,ama yapabileceginiz seyler ancak yapilabilir seyler olacaktir.
Her şeye sinmiş hüznün içinden uyudum. Uyandığımda şimdi sırada hangi kent var, diye geçirdim içimden. Hangi iş? Kalktım, çoraplarımı ve ayakkabılarımı giyip bir şişe şarap almaya çıktım. İyi görünmüyordu sokaklar, genellikle görünmezler. İnsanlar ve fareler tarafından planlanmışlardı sanki ve siz onlarla yaşamak ya da ölmek zorundaydınız. Ama bir dostumun bir keresinde bana dediği gibi, “sana hiçbir şey vadedilmedi, sözleşmen yok.” Şarabımı almak için dükkana girdim. · Hayat ile sanat arasındaki fark sanatın daha katlanılır olmasıdır. · - “şiir delilik midir? - ”şiir olmayan her şey deliliktir.”
ne zaman hüzünlensem,kötü hissetsem kendimi direkt bukowskiye sarılırım,sanırım o tanrım olabilirmiş şartlar uygun olsaymış.. beni hep olmak istediğim bi kötülükte bırakır... olduğum berbatlıktan daha bi güzel berbatlaştırır... şu dizeleri koparır beni örneğin...
'Gülünç gösterilerin ve müzikli komedilerin ön sırasında oturan ışığı, şarkıyı ve dansı kamışıyla gazoz içen bir çocuk misali yalayıp yutan delinin biriyim ben.'' evet kesinlikle benim tanrım olabilirmiş,ıskalamasaydım..
ve aşk iki kez geldiğinde ve iki kez yalan söylediğinde bir daha asla sevmemeye karar verdik, böylesi adilaneydi, bize ve aşkın kendisine.
ne merhamet dileniriz ne de mucize; yaşayacağız, öleceğiz, sinek öldüreceğiz, boks maçlarına ve hipodromlara gideceğiz, hayatımızı sırf talih ve yetenekle sürdüreceğiz
yalnız kalmaktan daha kötü şeyler de vardır hayatta ama genellikle bir ömür alır bunun farkına varmak o zaman da çok geçtir ve çok geçten daha kötü bir şey yoktur hayatta.
her insanın hayatında kaçmakla direnmek arasında bir seçim yapmaya zorlandığı anlar vardı. ben direniyorum.
-tahammül edilemeyecek kadar sıkıcı insanlardı sanatçılar, dar görüşlü, başarılı olmuşlarsa ne kadar kötü olurlarsa olsunlar büyüklüklerine inanıyorlardı. başarılı olmamışlarsa ne kadar kötü olurlarsa olsunlar yine inanıyorlardı büyüklüklerine. başarılı olamamışlarsa suç başkasındaydı. yeteneksiz olabilecekleri hiç gelmiyordu akıllarına; berbat bile olsalar dehalarına güvenleri tamdı. ve her zaman küçük kıçları şöhret'le verniklenmeden mezarı boylamış bir van gogh ya da mozart için berbat işler kusan 50.000 çekilmez geri zekalı vardı. sadece iyiler bırakabiliyordu oyunu -rimbaud gibi, rossini gibi.
-nasıl oluyor da insanlar bana böyle güvenebiliyorlardı? insanlar deliydi, insanlar basitti. bu da bana bir avantaj sağlıyordu. allah için. on yıldan beri hiçbir iş yapmadan yaşamıştım. insanlar bana para ve yemek vermiş, kalacak yer sağlamışlardı. benim bir dahi ya da geri zekalı olduğumu düşünmelerinin önemi yoktu. ben biliyordum ne olduğumu. ikisi de değildim. insanların bana neden yardım ettikleriyle ilgilenmiyordum. onlardan yararlanmıştım ama, bunu zafer duygusuna kapılmadan ve baskı uygulamadan yapmıştım. çıkarabildiğim tek sonuç kimseden hiçbir şey isteyemediğimdi. üstüne üstlük beynimde sürekli aynı şarkıyı çalan bir plak dönüp duruyordu: vazgeç, vazgeç…
Ortalama insanda Herhangi bir günde herhangi bir orduya yetecek kadar ihanet, nefret, şiddet ve saçmalık vardır. VE Cinayet konusunda En Becerikliler Cinayet Karşıtı vaaz verenlerdir VE Nefreti En İyi Becerenler Sevmeyi Vaaz Edenlerdir VE-SON OLARAK- SAVAŞI EN İYİ BECERENLER BARIŞ VAAZI VERENLERDİR
Tanrıyı Vaaz Edenlerin Tanrıya İhtiyacı Var Barış Vaaz Edenlerin Huzuru Yok SEVGİYİ VAAZ EDENLER SEVGİSİZDİR VAAZ VERENLERDEN SAKININ Bilmişlerden Sakıının.
DURMADAN KİTAP OKUYANLARDAN Sakının Yoksulluktan Nefret Edenlerden Ya da Gurur Duyanlardan Sakının Övgü Göstermekte Hızlı Davrananlardan SAKININ Karşılığında ÖVGÜ Beklerler
Sansürlemekte Hızlı Davrananlardan SAKININ Bilmedikleri Şeylerden Korkarlar
Sürekli Kalabalıkları Arayanlardan Sakının; Tek Başlarına Bir Hiçtirler
Ortalama Erkekten Ortalama Kadından Sakının Sevgilerinden SAKININ
Sevgileri Vasattır, Vasatı Aranır Dururlar Ama Nefretleri Dahiyanedir Nefretleri Seni Beni Herkesi Öldürebilecek Kadar Dahiyanedir.
Yalnızlığı İstemezler Yalnızlığı Anlamazlar Kendilerinden Farklı Herşeyi Yoketmeye Çalışırlar
Sanat Yaratamadıklarından Sanatıı Anlayamazlar Yaratma Başarısızlıklarını Dünyanın Beceriksizliğine Yorarlar
Kendileri Tam Sevemedikleri İçin Senin Sevginin Eksik Olduğuna İNANIR VE SENDEN NEFRET EDERLER
Ve Nefretleri Parlak Bİr Elmas Bir Bıçak Bir Dağ Bir KAPLAN Bir Baldıranotu Gibi Mükemmeldir
'......benim hakkimda bir sey biliyordu.butun ahlaksiz oykulerime ragmen, o tecavuzcu krurkun altinda ahlakci birinin yattigini....' charles bukowski 'sheakspeare bunu asla yapmazdi'
günesin yüzü denli muhtesemdir bogalar ve bayat kalabaliklar için öldürseler de onlari, bogadir atesi yakan, her ne kadar korkak bogalar da varsa da korkak matadorlar ve korkak erkekler gibi, genel olarak boga saftir ve saf ölür sembollerden, hiziplerden ya da sahte asklardan uzak, ve onu sürükleyip götürdüklerinde ölen bir sey olmaz, bir sey geçmistir ve neticede kokusmus olan, dünyanin kendisidir.
uzun zaman amcaoğluyla izleme hayalleri kurduğumuz ve istanbul'un altını üstüne getirerek arayışlarımızın sonunda çok garip bir biçimde bulduğumuz barfly filminin senaristi, koca göbekli yazar-şairi..bütün kitaplarını okuduğum ama aralarından en çok 'kaptan yemeğe çıktı ve tayfalar gemiyi ele geçirdi' kitabını beğendiğim bir garip ruh..at yarışları, altılı bira, ucuz viski, ucuz puro, anne-baba nefreti, postane ve ille de kadınlar..
'seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde senden nefret ediyorum' diye yazmış..gerçekliğine inanmıdığım ama beni hep çeken çok ilginç bir amerikandır..john fante'nin şiirseli..
beynim uyuşuyor onu okurken...
usuma ayıklık vuruyor...
bundan sonra yeni kitaplarının çıkamayacağını bilmek beni çok üzüyor..anlatımının doruklara ulaştığı yıllarda...keşke diyorum bir kaç yıl daha kalsaydı hayatta...
ağzı pis belki kendi de pis ama içi temiz adam.
'o gece şarabı sütle karıştırırsam canımı fazla yakmayacağına karar verdim. bir bardak denedim, yarı şarap, yarı süt. ölmedim. bir sonraki bardağa biraz daha az süt biraz daha fazla şarap koydum. gece bittiğinde sade şarap içiyordum. sabah kalktığımda mide kanaması filan geçirmedim. ondan sonra hem içtim hem de atlara oynadım. 27 yıl sonra ikisini de yapmaya devam ediyorum. zaman, harcamak içindir.'
der...
tecavüzcünün altında ahlaklı biri olduğunu söyleyip, öküzün altında buzağı arayanlar kervanına katılan, bira göbekli, lolita sever yazar.
Otur Stirkoff.
sagolun efendim
ayaklarini uzatabilsin.
cok lutufkarsiniz efendim.
Stirkoff, anladigim kadariyla adalet ve esitlik gibi konulari
irdeleyen yazilar yaziyormussun; cosku ve kurtulus hakki uzerine,
dogru mu Stirkoff?
evet efendim.
dunyada genis anlamda bir adalet saglanabilir mi sence?
hic sanmam efendim.
oyleyse bu.oktan yazilari neden yaziyorsun? kendini iyi
hissetmiyor musun?
son zamanlarda pek iyi degilim efendim.deliriyorum gibi
geliyor bana.
fazlaca mi iciyorsun Stirkoff?
tabii efendim.
kendinle oynar misin?
surekli efendim.
...........
hayatini en iyi sevismesini anlat.
dort-bes cig yumurta ve yarim kilo kiymayi dar agiz...
tamam tamam.!
oyledir efendim.
daha iyi ve adil bir dunya ozleminin aslinda curumeden ve
basarisizlik duygusundan kaynaklandiginin farkinda misin?
evet efendim.
baban kotu muydu?
bilmiyorum efendim
bilmiyorum ne demek?
yani kiyaslamak guc efendim,sadece bir babam oldu.
benimle kafa mi buluyorsun Stirkoff?
hayir efendim dediginiz gibi adalet yoktur.
...............
sevgi baska nedir ki?
iyi bir seye onem verecek kadar sagduyu sahibi olmaktir.
kan bagi gerekmez.kirmizi bir deniz topu veya tereyagli
kizarmis ekmek de olabilir bu efendim.
tereyagli kizarmis ekmege ASIK OLABILECEGINI mi
soyluyorsun Stirkoff?
her zaman degil efendim, bazi sabahlarda, gunes isinlari belli
acidan gelirken olabilir,ask habersiz gelir gider.
bir insani sevmek mumkun mu?
iyi tanimadiginiz biri ise belki, ben insanlari pencereden
izlemeyi severim.
Sen bir korkaksin Stirkoff.
kesinlikle efendim.
senin korkak tanimin nedir?
bir aslanla silahsiz dovusmeden once tereddut eden insan.
peki cesur adam kimdir?
aslanin ne oldugunu bilmeyen adam efendim.
herkes aslanin ne oldugunu bilir.
herkes aslanin ne oldugunu bildigini sanir efendim.
.............
sen dar agizli vazolara fazla girip cikmissin Stirkoff.Her Seyin
dogru oldugunu anlamiyor musun? hicbir sey yanlis olamaz.
anliyorum efendim.olan olmustur.
............
....
ben USTUNUM, seni iskencelere yatiracagim, cigliklar atacaksin,
olumunu dileneceksin.
suphesiz efendim.
ben senin efendinim anlamiyor musun?
beni yonetebilirsiniz,ama yapabileceginiz seyler ancak yapilabilir
seyler olacaktir.
CHARLES BUKOWSKİ
senin için hayatta ki en önemli şeyin neden o olduğunu bu sabah bir kez daha anladım...
büyüksün baba...
Her şeye sinmiş hüznün içinden uyudum. Uyandığımda şimdi sırada hangi kent var, diye geçirdim içimden. Hangi iş? Kalktım, çoraplarımı ve ayakkabılarımı giyip bir şişe şarap almaya çıktım. İyi görünmüyordu sokaklar, genellikle görünmezler. İnsanlar ve fareler tarafından planlanmışlardı sanki ve siz onlarla yaşamak ya da ölmek zorundaydınız. Ama bir dostumun bir keresinde bana dediği gibi, “sana hiçbir şey vadedilmedi, sözleşmen yok.” Şarabımı almak için dükkana girdim.
· Hayat ile sanat arasındaki fark sanatın daha katlanılır olmasıdır.
· - “şiir delilik midir?
- ”şiir olmayan her şey deliliktir.”
İnsan ırkından utanç duyuyorum....
ne zaman hüzünlensem,kötü hissetsem kendimi direkt bukowskiye sarılırım,sanırım o tanrım olabilirmiş şartlar uygun olsaymış..
beni hep olmak istediğim bi kötülükte bırakır...
olduğum berbatlıktan daha bi güzel berbatlaştırır...
şu dizeleri koparır beni örneğin...
'Gülünç gösterilerin ve müzikli komedilerin
ön sırasında oturan
ışığı, şarkıyı ve dansı
kamışıyla gazoz içen bir
çocuk misali yalayıp yutan
delinin biriyim ben.''
evet kesinlikle benim tanrım olabilirmiş,ıskalamasaydım..
ve aşk iki kez geldiğinde
ve iki kez yalan söylediğinde
bir daha asla sevmemeye karar verdik,
böylesi adilaneydi,
bize ve aşkın kendisine.
ne merhamet dileniriz ne de
mucize;
yaşayacağız,
öleceğiz, sinek
öldüreceğiz, boks maçlarına
ve hipodromlara gideceğiz, hayatımızı
sırf talih ve yetenekle sürdüreceğiz
Charles Bukowski
yalnız kalmaktan daha kötü
şeyler de vardır hayatta
ama genellikle
bir ömür alır bunun
farkına varmak
o zaman da
çok geçtir
ve çok geçten
daha kötü
bir şey yoktur
hayatta.
(En Kısa Andır Mucize
her insanın hayatında kaçmakla direnmek arasında bir seçim yapmaya zorlandığı anlar vardı. ben direniyorum.
-tahammül edilemeyecek kadar sıkıcı insanlardı sanatçılar, dar görüşlü, başarılı olmuşlarsa ne kadar kötü olurlarsa olsunlar büyüklüklerine inanıyorlardı. başarılı olmamışlarsa ne kadar kötü olurlarsa olsunlar yine inanıyorlardı büyüklüklerine. başarılı olamamışlarsa suç başkasındaydı. yeteneksiz olabilecekleri hiç gelmiyordu akıllarına; berbat bile olsalar dehalarına güvenleri tamdı. ve her zaman küçük kıçları şöhret'le verniklenmeden mezarı boylamış bir van gogh ya da mozart için berbat işler kusan 50.000 çekilmez geri zekalı vardı. sadece iyiler bırakabiliyordu oyunu -rimbaud gibi, rossini gibi.
-nasıl oluyor da insanlar bana böyle güvenebiliyorlardı? insanlar deliydi, insanlar basitti. bu da bana bir avantaj sağlıyordu. allah için. on yıldan beri hiçbir iş yapmadan yaşamıştım. insanlar bana para ve yemek vermiş, kalacak yer sağlamışlardı. benim bir dahi ya da geri zekalı olduğumu düşünmelerinin önemi yoktu. ben biliyordum ne olduğumu. ikisi de değildim. insanların bana neden yardım ettikleriyle ilgilenmiyordum. onlardan yararlanmıştım ama, bunu zafer duygusuna kapılmadan ve baskı uygulamadan yapmıştım. çıkarabildiğim tek sonuç kimseden hiçbir şey isteyemediğimdi. üstüne üstlük beynimde sürekli aynı şarkıyı çalan bir plak dönüp duruyordu: vazgeç, vazgeç…
' yaşam az sayıdaki kadına hoş bir zerafet vermiş, kalanınıda görmezlikten gelmiş ' demiş..
KİTLELERİN DEHASI
Ortalama insanda
Herhangi bir günde herhangi bir orduya
yetecek kadar ihanet,
nefret, şiddet
ve saçmalık vardır.
VE Cinayet konusunda En Becerikliler
Cinayet Karşıtı vaaz verenlerdir
VE Nefreti En İyi Becerenler
Sevmeyi Vaaz Edenlerdir
VE-SON OLARAK-
SAVAŞI EN İYİ BECERENLER
BARIŞ VAAZI
VERENLERDİR
Tanrıyı Vaaz Edenlerin
Tanrıya İhtiyacı Var
Barış Vaaz Edenlerin
Huzuru Yok
SEVGİYİ VAAZ EDENLER
SEVGİSİZDİR
VAAZ VERENLERDEN SAKININ
Bilmişlerden Sakıının.
DURMADAN
KİTAP
OKUYANLARDAN
Sakının
Yoksulluktan Nefret Edenlerden
Ya da Gurur Duyanlardan Sakının
Övgü Göstermekte Hızlı Davrananlardan SAKININ
Karşılığında ÖVGÜ Beklerler
Sansürlemekte Hızlı Davrananlardan SAKININ
Bilmedikleri Şeylerden
Korkarlar
Sürekli Kalabalıkları Arayanlardan Sakının;
Tek Başlarına
Bir Hiçtirler
Ortalama Erkekten
Ortalama Kadından
Sakının
Sevgilerinden SAKININ
Sevgileri Vasattır, Vasatı
Aranır Dururlar
Ama Nefretleri Dahiyanedir
Nefretleri Seni Beni
Herkesi Öldürebilecek Kadar
Dahiyanedir.
Yalnızlığı İstemezler
Yalnızlığı Anlamazlar
Kendilerinden Farklı
Herşeyi
Yoketmeye
Çalışırlar
Sanat
Yaratamadıklarından
Sanatıı
Anlayamazlar
Yaratma Başarısızlıklarını
Dünyanın Beceriksizliğine
Yorarlar
Kendileri Tam Sevemedikleri İçin
Senin Sevginin
Eksik Olduğuna İNANIR
VE SENDEN
NEFRET EDERLER
Ve Nefretleri
Parlak Bİr Elmas
Bir Bıçak
Bir Dağ
Bir KAPLAN
Bir Baldıranotu Gibi
Mükemmeldir
En Usta Oldukları
SANATTIR
NEFRET!
Charles Bukowski
bknz. Antoloji/mavi salon
'bu dünya bana göre değildi
'ben bu dünyaya göre değildim..
'......benim hakkimda bir sey biliyordu.butun ahlaksiz oykulerime ragmen, o tecavuzcu krurkun altinda ahlakci birinin yattigini....'
charles bukowski
'sheakspeare bunu asla yapmazdi'
pornografik..
boşboğaz.. (dürüst?)
çerez..
belee,şey bele bi entel? yea öle bi entel..
e hoş :)
Güneşin Yüzü
günesin yüzü denli muhtesemdir bogalar
ve bayat kalabaliklar için öldürseler de onlari,
bogadir atesi yakan,
her ne kadar korkak bogalar da varsa da
korkak matadorlar ve korkak erkekler gibi,
genel olarak boga saftir
ve saf ölür
sembollerden, hiziplerden ya da sahte asklardan uzak,
ve onu sürükleyip götürdüklerinde
ölen bir sey olmaz,
bir sey geçmistir
ve neticede kokusmus olan,
dünyanin kendisidir.
Charles Bukowski
iyi yazıyor gudümsüz herif...
..ama aşkı ıskalamanın binbir yolu vardı..
dizlerini uzak tut taşaklarımdan
koltuk altlarım leş gibi
bu adamdan sadece bunları hatırlıyorum
'ben kredi karti görmemis amerikalilarin yazariyim' diyen adam.
ateşin içinden ne denli iyi yürüdüğündür mesele...
edebiyatın o süslü kurmacanın en hüzünlü ve en gerçekçi yanı...bi hank başlı başına
bi kızın gobegini operken cekılmıs bı fotografını gormustum..
another one bites the dust
sanırım içmek her gün tekrarlanılabilen ve ertesi sabah tekrar hayata dönülebilen bir intihar biçimidir...lağam sularının serserisi!
şu sıralar başlayan istanbul film festivali'nde bir buçuk saatlik belgeselini izleyebileceğiz.
uzun zaman amcaoğluyla izleme hayalleri kurduğumuz ve istanbul'un altını üstüne getirerek arayışlarımızın sonunda çok garip bir biçimde bulduğumuz barfly filminin senaristi, koca göbekli yazar-şairi..bütün kitaplarını okuduğum ama aralarından en çok 'kaptan yemeğe çıktı ve tayfalar gemiyi ele geçirdi' kitabını beğendiğim bir garip ruh..at yarışları, altılı bira, ucuz viski, ucuz puro, anne-baba nefreti, postane ve ille de kadınlar..
'seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde senden nefret ediyorum' diye yazmış..gerçekliğine inanmıdığım ama beni hep çeken çok ilginç bir amerikandır..john fante'nin şiirseli..