sivastaki canlar ile başbağlardaki canlar... kurşun aynı, tetik aynı, el aynı, alev aynı. ağlayan alevi anne, sünni anne. kahkahayı basan yine aynı. nerde mi, yine aynı karanlık salonda. ellerinde yine viski. yaşasın iktidar günlerimiz... yaşasın kasamızdaki ikibin beşyüz euromuz. yaşasın gizli odalarımız. diyen aynı yüzler. aynı salonda. ağlayan madımak, ağlayan başbağlar. ağlayan anadolu. ağlayan huzur. ağlayan ülkem.
bişi yazası gelmezki insanın hala bunun bir kesim tarafından yapıldığını iddia edenlere ne diyeceksiniz ki... madımakın intikamıymış başbağlar gülüyorum ya bu nasıl bişi ya eminim bunu savunanların çoğu başbağların nerede olduğunu bile bilmiyor yazık ya...
ihanetin kurşunlarla perçinlenip mahkeme tutanaklarında yalan ile sürüp giden sümenaltı dosya takiplerinin sonuçsuz kalan mağdurlarının verem ile boğuşup ayakta kalma mücadelesi verdikleri olay.... ardından kendini bilmez bir yazarın olayı taraflı yazıp bi milleti kandırdığı kiyabına ödül veren salak aydınların göremediği vahşet.. yazarı bizim bostana davet ediyorum...
Sivas denince mangalda kül bırakmayanların söyleyince çıt çıkarmadıkları katliam. Camiden çıkan masum insanların tarandığı katliam. *Provokasyonun ikinci ayağı.
KATLİAM SONRASI PKK TARAFINDAN KÖYE BIRAKILAN BİLDİRİ
Kamuoyuna duyurulur;
' Partimizin top yekun savaş ilan ettiği ve ulusal kurtuluş mücadelemizin çok önemli aşamalar kaydettiği bu dönemde sömürgeci, faşist Türk Devleti'nin yurtsever halkımız üzerindeki katliamları en vahşi biçimde sürdürülmektedir.Her alanda bir çıkmazla karşı karşıya olan sömürgeci T.C., Kürt halkını çağdışı baskı, işkence ve zulüm uygulamalarıyla yıldırmaya, durdurmaya, pasifleştirmeye çalışırken, katliam uygulamalarına Sivas’ta bir yenisini daha ekledi.
.2 Temmuz günü 40'a yakın insanımızın ölümü 60'a yakınının da yaralanmasıyla sonuçlanan olay, devletin bilinçli bir provokasyonunun ürünüdür.Ve bunun sorumlusu devlettir.Geçmişte Maraşta, Çorum'da, Sivas’ta sahte bir Alevilik-Sünnilik çelişkisi yaratarak halkımızı birbirine düşüren ve katleden devlet, bugün de benzer çelişkileri hortlatarak mücadelemizi bastırmak istiyor. Bu olay geleneksel Osmanlı Politikasının bir devamıdır.Mücadelemizin Kürdistan toprakları olan Sivas'a kadar yayılmasını önleyemeyen faşist TC. Devleti, bu durumu hazmedememiş, çeşitli tahrik ve provokasyonlarla burada yaşayan Alevi Kürt halkımıza gözdağı vererek pasivize etmeyi ve sindirmeyi amaçlıyor
Ancak şu çok iyi bilinmeli ki halkımız artık sahipsiz değil-dir.Halkımız artık kendisine yapılan bu katliamlara karşı sessiz kalmıyor.Sivas’taki halkımıza karşı girişilen bu katliama da gereken cevabı verecektir.En ağır biçimde bunun hesabını soracaktır.Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.Sivas'ta şehit düşen onlarca masum insanımızın kanı yerde kalmayacaktır.Eğer bu yönelimlerini T.C. sürdürürse en ağır şekilde bunun karşılığı verilecektir.Atacağı yanlış bir adımın bedeli çok ağır ödetilecektir.Bu hiçbir zaman unutulmasın.Bu eylem Türk Devleti T.C. eğer savaşı kurallarına göre oynamaz, sivil halkımız üzerine katliam provasını sürdürürse çok daha kötü sonuçlar doğabilir. Ve bunun tek sorumlusu da faşist T.C. Devleti olacaktır.
Yaşasın başkan Apo-Yaşasın PKK.Yaşasın Kürdistan ulusal bağımsızlık mücadelesi.Kahrolsun sömürgecilik emperyalizm ve hain işbirlikçiler.Katliamlar halkımızı yıldıramaz.'
Bu bildirinin bırakılması kafalarda soru işareti bırakmıştır. Zira terör örgütü gerçekleştirdiği çoğu katliamlarda bildiri bırakma ihtiyacı duymamıştır. Kitabın başında da belirttiğimiz gibi Başbağlar köyünü basanların hedefi, 2 Temmuzda meydana gelen Sivas olaylarını bahane göstererek ülkede Alevi Sünni çatışması meydana getirmektir.
madımak otelinde olan provakosyonları siyasi rant olarak kullanan acınası ziyniyet bu katliyamı görmezden gelmektedir.. onlara göre madımakta yapilan kahpeliğin intikamı başbağlarda alınmıştır..
oysa madımak olayları hep dindarlara mal edilmiştir tıpkı günümüzde yapılan danıştay saldırısı gibi..tüm bu olaylar kimlerin ekmeğine yağ sürüyor kimlerce malzeme olarak kullanılıyor biz aklı selim insanlar çok iyi görmekteyiz.. ama ne yazıkkı türkiyeye hiç bir katma değeri olmamış dikili bir ağaçları dahi olmamış şahıslar bu gerçekleri görmemektedir ama siyasi rant olarak kullanmaktadır onlar görmezler çünkü onların gözleri vardir ama kördürler onların kulakları vardır ama sağırdır onların kalpleri vardır ama his etmezler çünkü mühürlenmıştır...
sözde ulusalcı olan(laikçi) azınlık önce olayı yapiyor sonra da malzeme olarak kullanıyor bunun en büyük delili danıştay saldırısıdır akli selim olan insanlar bu gerçeği görmelidir..! ! !
Madımak Oteli Katliamının intikamı olarak alındığı ifade edilen köy.... Madımak Oteli ayrı bir faciaydı bizler için. Aradan çok geçmeden başka canlar verdik. PKK yine sahnedeydi. Ve APO denen şahsın deyimiyle; Madımak intikamı alınmıştı. Ve bebek katili ünvanını çok sevdi kendileri o zaman. Başbağlar, bebek demek... Başbağlar dünyanı anlamadan cenneti görmek demek. Başbağlar, Madımak unutulmamalı deyip meydanlara inen tüm insanların hatırlamadığı yer demektir.... Bekleyin ve görün... Madımak için sayfaları, ekranları, meydanları dolduranlar Başbağlar için esneme pozisyonu alacaklardır. İçlerinden biri çıkıp da 'Hayır; biz Madımak'ta kaybettiklerimizi, Başbağlar'da da kaybettik deme' yürekliliğini gösteremeyecektir. Çünkü; Başbağlar'da ölen köylü, Başbağlar'da ölen karşı ideoloji... Başbağlar'da ölen bebek... İdeolojiler bebekleri de öldürüyormuş anne! ! !
butun ecelsiz olumler gibi uzucu bir olay. adam yakmak, adam vurmak hepsi ayni amaca giden araclar: oldurmek.
*** (lakin)
goz ardi edilen gercek kavramini yeniden ortaya cikarmak gerek bu katliami tanimlamak icin.
gercekleri sozle/yaziyla, tehdit ederek/duygu somurusu yaparak ve varsayimlara 'apacik ortada' gibi kesin kelimeler koyarak ulasilamaz. gerceklere kanitlari izleyerek ulasabilirsiniz. belge okuyarak.
***
olayin bir 'karsi eylem' oldugu varsayimdir. tipki olayin bir 'komplo denemesi' oldugunu soylemek gibi.
sivas'ta siradan halkin, devletle herhangi bir savas icinde olmayan (ya da oyle gorunen) ama duzenli bir ordu gibi suru halinde ve hiyerarsik bir duzenleri varmis gibi bir yerlerden emir aldiklari belli olan (cevre ilcelerde, sehirlerde dagitilan; cihat cagrisi yapilan bildiriler) insanlarin eylemi soz konusu. ve bu bir gercek. saptirilamaz bir gercek. bu insanlari, bu sekilde organize edenlerin yobaz oldugu, gerici oldugu, seriat yanlisi oldugu gercegi gibi bir gercek. ayrica o insanlarin -kendilerinin- egitimsiz oldugu gibi bir gercek. olayi bir 'dise dis kana kan' olarak gostermek icin 33'e 33 yakistirmasi yapanlarin iddia ettiklerinin aksine, o gece madimak'tan 37 (yaziyla otuzyedi) masum insanin nefes almayan bedenlerinin cikarildigi gibi bir gercek. olayi butun sivas'a mal etmenin yanlis oldugu gibi bir gercek. madimak'in yaninda bulunan bir ishanindaki buyuk birlik partisi (ki bilmeyenler icin soyluyorum, gayet muhafazakar bir ideolojileri vardir) ofisine, pencere araliklarindan cekilerek kurtarilan arif sag ve daha niceleri gibi bir gercek. kalabaligin onunde, arkasinda, ortasinda toplanan guvenlik guclerinin gerekli mudaheleyi yapmadiklari gibi bir gercek. o guvenlik gucune 'geregini yapin' emrini verebilecek siyasi bir mudahele olmadigi gibi bir gercek. ertesi gun kentte sikiyonetim ilan edildigi gibi bir gercek. bu sikiyonetime ragmen bazi tahrikkar yerel gazetelerin 'ali baba mahallesinde toplanacak aleviler camilerimizi bascak, tetikte olun' diye bas bas bagirmalari, ama alevi vatandaslarin sag duyularinin hakim ciktigi gercegi gibi bir gercek.
yoksa herkes bilir 'intikam yerinde guzeldir', 200km otede, ve ayrica da cogu komsusu -muhtemelen- alevi koyu olan, alevilerle icli disli olmus masum bi koyde degil.
***
tarih alevilerin direk olarak suniler tarafindan, genis capli -ayaklanma niteliginde- toplanmalarla olduruldugu bir suru buyuk 'sehir' olaylari yazar: corum vardir, kahramanmaras vardir, malatya vardir, ve en nihayetinde gazi mahallesi vardir, sivas vardir. gercekler vardir. bi de bu gerceklere ragmen hala 'aleviler de karsiliginda bunu yaptilar, sunun karsiliginda da bunu yaptilar; aslinda suniler o olaylari sunun karsiliginda cikardilar, bunu da onun karsiliginda' diye soylenen varsayimlar. kahramanmaras olaylarindan once de, corum olaylarindan once de bu gibi varsayimlar (tahrikler) ortaya atilmisti: 'aleviler sinemamiza bomba atti, aleviler cami bombalamayi dusunuyolarmis' vs seklinde.
***
o bakimdan, soylenenlere (gercek olmayan, sadece iddia edilenlere) dikkat edin derim ben. inananlar var. inanip, tahrik edilenler var. tahrik edilip eylem icin orgutlenenler var. eylem yapip katledenler var. hepsi de bazi 'az okumus', 'cok zeki' insanin basinin altindan cikiyor iste.
akıl almaz bir şekilde sivas katliamı ile birlikte anılan ve aynı platformda değerlendirilen üzücü bir terör olayı. türkiye'de sadece kaşarlanmış politikacıların değil, hemen herkesin ajitasyon kabiliyetine sahip olduğunu, en alakasız konuları bile aynı platformda değerlendirip kendi çarpık fikirlerini desteklemeye çalışacaklarının en ilginç ve dikkat çeken örneği olarak burada kullanılmış bu üzücü olay. yazık. yani bir terör örgütünün yaptığı şeyle, neredeyse bütün şehrin katıldığı toplumsal cinnetin aynı olduğunu savlıyor buradaki bir kaç yazar ve bu söylediklerine inanıyorlar. sıkıntıları da bu katliamın sivas kadar ön planda tutulmaması. o zaman şunlara da inanmaları gerekiyor: * sivas'ta toplanan, tekbir sesleriyle oteli yakan binlerce kişilik kalabalık da terörist muamelesi görmeliydi. * sivas'taki olayların yönlendiricileri ve olayları körükleyen ve önlem almayan dönemin sivas yöneticilerine de pkk yöneticilerine davranıldığı gibi davranılmalıydı. (dönemin belediye başkanı daha sonra milletvekili olarak meclise girdi) * olaylara sempatizanları karışan tüm partiler, ki bunlar mhp, bbp ve tüm dinibütün partiler, pkk sempatizanı olarak görülen partinin yaşadıklarını yaşamalı, defalarca kapatılmalı ve tüm yöneticileri tutuklanmalıydı. * sivas olaylarından sonra 'göstericiler zarar görmemiştir' açıklaması yapan tansu çiller, teröre destek verdiği için imralı'ya kapatılmalıydı. ya da çiller başbağlar katliamından sonra, 'pkk'lılar zarar görmemiştir' demeliydi.
türkiye, pkk terörüne karşı yıllarca hem maddi hem insani kaynaklarıyla en üst düzeyde mücadele verdi. çünkü pkk bir tehditti. ancak sorun sivas'taki olayları çıkaranların, arkasındaki zihniyetin bir tehdit olarak görülmemesidir. nasıl ki zamanında 1934 trakya olayları, 6-7 eylül olayları, maraş ve benzeri katliamları çıkaranlar ve arkasındaki güçler tehdit olarak değil de vatansever olarak görüldüyse, aynı şey sivas'ta da geçerli oldu. sonuç olarak iki olay çok farklı iki platformda değerlendirilmeli. bugün kimse pkk'ya karşı gerekli mücadele verilmedi diyemez. ama sivas olaylarını yaratan zihniyetle hiçbir zaman mücadele edilmedi. gözardı edilmesinin ötesinde bir çok zaman desteklendiği bile oldu. nasıl ki çeçenistan'a savaşmaya gidenler kahraman mücahitler olarak görüldülerse, sivas olayları da bir şekilde hep legalize edilmeye çalışıldı. bu konu başlığı altındaki bazı yazıların da, pkk terörü gibi kel alaka bir yaklaşımla bu amaca hizmet etmeye çalışması şaşırtıcı değil aslında, sadece üzücü.
zavallılığımızın en büyük göstergesi.başka bir ülkede yaşansaydı bu olaylar,milli yas günü olarak anılırdı,ama biz de o kadar çok Başbağlar var ki zorla bize kanıksattılar.ayrıca sevgili Ayşe Kulin bu olayı Köprü adlı şaheserin de Rahmetli Yazıcıoğluyla birlikte çok güzel işlemiş...
Bizim O Eşsiz Kartel Gazetelerimizin Hiç Anımsamadığı Anımsamak İstemediği Olay..İşte Bizim Kartel Basının İki Yüzlülüğü Yazıklar Olsun..Tabi Adam Almış Eline Tüm Medyayı..İstediği Kadar At Oynatır..
1993 yılında Erzincan'ın kemaliye ilçesinin başbağlar köyünde terör örgütü tarafından mahsum 33 vatandaşımızın katlletiğini biliyorum yanlışmı biliyorum ben tarihi takip ediyorum lütfen başka bir konuysa söyleyin
türkiyenin içler acısı.. çifte standartın gözlere sokulduğu olaylar zinciri.. aslında sadece iki olay.. 3 gün önce olan aydınların (!) yakılması ve ardından masum bir yığın halkın yakılması...iki farklı yak-ılma.. neden insan görmez:'(( nasıl anlamaz? ? neyle izah eder.. vicdanı yok mu? ? çocuk haklı bu bizim suçumuz...
Eşkıyalar, köyün erkeklerini köy meydanının bir tarafına ayırırken, kadınların, çocukların çığlıkları daha da artmıştı. Biraz sonra olacaklar içlerine doğmuştu, hava iyice kararırken umutlar da tükenmişti. 5 Temmuz akşamı Başbağlar köyünde teröristlerin silahları patladığında, köyün erkekleri ekin tarlası gibi biçilmeye, kadınlar, çocuklar da korkudan ve çaresizlikten ölümle burun buruna gelmişlerdi. O akşam Başbağlar köyünde şehid olan 33 kişiden ikisinin de kadın olması gösteriyor ki bu dehşet karşısında çıldırma noktasına gelen kadınlar kendilerini mermilerin önüne atmışlardı.
Başbağlar köyünün erkeklerini kurşuna dizen ve cami dahil bütün binaları da ateşe veren caniler, alçakça oradan ayrılmışlardı.
6 Temmuz sabahı ilk ışıkları ile gezegenimizi aydınlatan güneş bile Başbağlar köyünü tanıyamamıştı. Akşamdan–sabaha bir köy nasıl da bu kadar değişmişti? Güneş akşam veda ederken cıvıl cıvıl bıraktığı Başbağları sabah merhaba derken ölüm sessizliği içinde, viran olmuş halde buldu.
Evet 6 Temmuz sabahı Başbağlar köyüne ulaşanlar, kan–revan içinde yatan 33 yiğit, 33 şehit ile ve gözyaşları kurumuş 300 kadar köy nufusu ile, viran olmuş bir köy görüntüsü ile karşılaştılar.
Erzincan’ın Başbağlar köyüne sekiz sene evvel, Sırplardan bir çete mi, bir avuç gözü dönmüş Yunan mı, Ermeni çeteleri mi uğramıştı henüz aydınlanmadı ama iyi Türkçe konuştuklarına köyden sağ kalanlar şahit.
– Bu olay Sivas olaylarından önce mi sonra mı olmuştu baba? – 3 gün sonra... Sen Sivas olaylarını nereden biliyorsun? – Bir haftadır hemen bütün TV’lerden, gazetelerden Sivas olaylarını dinliyoruz, okuyoruz.
Evet sen o zaman çocuktun. Üç gün ara ile cereyan eden iki olaydan birini tüm detayları ile biliyorsun diğerini ise ilk kez dinliyorsun.
güzel Türkiyemizde böyle olayların olmuş olması vatandaşlarımızı çok üzmektedir ve halen ne yazık ülkemizde böyle provakatif eylemler devam etmekte gerek devletimiz gereksede milletimiz derin yaralar almakta artık tek dileğimiz inşallah ülkemiz böyle olaylarla bir daha karşılaşmaz teşekkürler.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
sivastaki canlar ile başbağlardaki canlar...
kurşun aynı, tetik aynı, el aynı, alev aynı.
ağlayan alevi anne, sünni anne.
kahkahayı basan yine aynı.
nerde mi, yine aynı karanlık salonda. ellerinde yine viski.
yaşasın iktidar günlerimiz...
yaşasın kasamızdaki ikibin beşyüz euromuz.
yaşasın gizli odalarımız.
diyen aynı yüzler. aynı salonda.
ağlayan madımak, ağlayan başbağlar.
ağlayan anadolu.
ağlayan huzur.
ağlayan ülkem.
bişi yazası gelmezki insanın hala bunun bir kesim tarafından yapıldığını iddia edenlere ne diyeceksiniz ki... madımakın intikamıymış başbağlar gülüyorum ya bu nasıl bişi ya eminim bunu savunanların çoğu başbağların nerede olduğunu bile bilmiyor yazık ya...
ihanetin kurşunlarla perçinlenip mahkeme tutanaklarında yalan ile sürüp giden sümenaltı dosya takiplerinin sonuçsuz kalan mağdurlarının verem ile boğuşup ayakta kalma mücadelesi verdikleri olay....
ardından kendini bilmez bir yazarın olayı taraflı yazıp bi milleti kandırdığı kiyabına ödül veren salak aydınların göremediği vahşet.. yazarı bizim bostana davet ediyorum...
Anadolu topraklarında Ermeni asıllıların yaptığı son katliam. Güneyde bulunan ile ve tarihe dikkat.
Sivas denince mangalda kül bırakmayanların söyleyince çıt çıkarmadıkları katliam.
Camiden çıkan masum insanların tarandığı katliam.
*Provokasyonun ikinci ayağı.
KATLİAM SONRASI PKK TARAFINDAN KÖYE BIRAKILAN BİLDİRİ
Kamuoyuna duyurulur;
' Partimizin top yekun savaş ilan ettiği ve ulusal kurtuluş mücadelemizin çok önemli aşamalar kaydettiği bu dönemde sömürgeci, faşist Türk Devleti'nin yurtsever halkımız üzerindeki katliamları en vahşi biçimde sürdürülmektedir.Her alanda bir çıkmazla karşı karşıya olan sömürgeci T.C., Kürt halkını çağdışı baskı, işkence ve zulüm uygulamalarıyla yıldırmaya, durdurmaya, pasifleştirmeye çalışırken, katliam uygulamalarına Sivas’ta bir yenisini daha ekledi.
.2 Temmuz günü 40'a yakın insanımızın ölümü 60'a yakınının da yaralanmasıyla sonuçlanan olay, devletin bilinçli bir provokasyonunun ürünüdür.Ve bunun sorumlusu devlettir.Geçmişte Maraşta, Çorum'da, Sivas’ta sahte bir Alevilik-Sünnilik çelişkisi yaratarak halkımızı birbirine düşüren ve katleden devlet, bugün de benzer çelişkileri hortlatarak mücadelemizi bastırmak istiyor. Bu olay geleneksel Osmanlı Politikasının bir devamıdır.Mücadelemizin Kürdistan toprakları olan Sivas'a kadar yayılmasını önleyemeyen faşist TC. Devleti, bu durumu hazmedememiş, çeşitli tahrik ve provokasyonlarla burada yaşayan Alevi Kürt halkımıza gözdağı vererek pasivize etmeyi ve sindirmeyi amaçlıyor
Ancak şu çok iyi bilinmeli ki halkımız artık sahipsiz değil-dir.Halkımız artık kendisine yapılan bu katliamlara karşı sessiz kalmıyor.Sivas’taki halkımıza karşı girişilen bu katliama da gereken cevabı verecektir.En ağır biçimde bunun hesabını soracaktır.Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.Sivas'ta şehit düşen onlarca masum insanımızın kanı yerde kalmayacaktır.Eğer bu yönelimlerini T.C. sürdürürse en ağır şekilde bunun karşılığı verilecektir.Atacağı yanlış bir adımın bedeli çok ağır ödetilecektir.Bu hiçbir zaman unutulmasın.Bu eylem Türk Devleti T.C. eğer savaşı kurallarına göre oynamaz, sivil halkımız üzerine katliam provasını sürdürürse çok daha kötü sonuçlar doğabilir. Ve bunun tek sorumlusu da faşist T.C. Devleti olacaktır.
Yaşasın başkan Apo-Yaşasın PKK.Yaşasın Kürdistan ulusal bağımsızlık mücadelesi.Kahrolsun sömürgecilik emperyalizm ve hain işbirlikçiler.Katliamlar halkımızı yıldıramaz.'
Bu bildirinin bırakılması kafalarda soru işareti bırakmıştır. Zira terör örgütü gerçekleştirdiği çoğu katliamlarda bildiri bırakma ihtiyacı duymamıştır. Kitabın başında da belirttiğimiz gibi Başbağlar köyünü basanların hedefi, 2 Temmuzda meydana gelen Sivas olaylarını bahane göstererek ülkede Alevi Sünni çatışması meydana getirmektir.
madımak otelinde olan provakosyonları siyasi rant olarak kullanan acınası ziyniyet bu katliyamı görmezden gelmektedir.. onlara göre madımakta yapilan kahpeliğin intikamı başbağlarda alınmıştır..
oysa madımak olayları hep dindarlara mal edilmiştir tıpkı günümüzde yapılan danıştay saldırısı gibi..tüm bu olaylar kimlerin ekmeğine yağ sürüyor kimlerce malzeme olarak kullanılıyor biz aklı selim insanlar çok iyi görmekteyiz.. ama ne yazıkkı türkiyeye hiç bir katma değeri olmamış dikili bir ağaçları dahi olmamış şahıslar bu gerçekleri görmemektedir ama siyasi rant olarak kullanmaktadır onlar görmezler çünkü onların gözleri vardir ama kördürler onların kulakları vardır ama sağırdır onların kalpleri vardır ama his etmezler çünkü mühürlenmıştır...
sözde ulusalcı olan(laikçi) azınlık önce olayı yapiyor sonra da malzeme olarak kullanıyor bunun en büyük delili danıştay saldırısıdır akli selim olan insanlar bu gerçeği görmelidir..! ! !
madaımak oteli yandı misilleme yapıp onca masumu katlettiler! ! ! ! !
Madımak Oteli Katliamının intikamı olarak alındığı ifade edilen köy....
Madımak Oteli ayrı bir faciaydı bizler için.
Aradan çok geçmeden başka canlar verdik.
PKK yine sahnedeydi.
Ve APO denen şahsın deyimiyle; Madımak intikamı alınmıştı.
Ve bebek katili ünvanını çok sevdi kendileri o zaman.
Başbağlar, bebek demek... Başbağlar dünyanı anlamadan cenneti görmek demek.
Başbağlar, Madımak unutulmamalı deyip meydanlara inen tüm insanların hatırlamadığı yer demektir....
Bekleyin ve görün... Madımak için sayfaları, ekranları, meydanları dolduranlar Başbağlar için esneme pozisyonu alacaklardır.
İçlerinden biri çıkıp da 'Hayır; biz Madımak'ta kaybettiklerimizi, Başbağlar'da da kaybettik deme' yürekliliğini gösteremeyecektir.
Çünkü; Başbağlar'da ölen köylü, Başbağlar'da ölen karşı ideoloji...
Başbağlar'da ölen bebek...
İdeolojiler bebekleri de öldürüyormuş anne! ! !
butun ecelsiz olumler gibi uzucu bir olay. adam yakmak, adam vurmak hepsi ayni amaca giden araclar: oldurmek.
*** (lakin)
goz ardi edilen gercek kavramini yeniden ortaya cikarmak gerek bu katliami tanimlamak icin.
gercekleri sozle/yaziyla, tehdit ederek/duygu somurusu yaparak ve varsayimlara 'apacik ortada' gibi kesin kelimeler koyarak ulasilamaz. gerceklere kanitlari izleyerek ulasabilirsiniz. belge okuyarak.
***
olayin bir 'karsi eylem' oldugu varsayimdir. tipki olayin bir 'komplo denemesi' oldugunu soylemek gibi.
sivas'ta siradan halkin, devletle herhangi bir savas icinde olmayan (ya da oyle gorunen) ama duzenli bir ordu gibi suru halinde ve hiyerarsik bir duzenleri varmis gibi bir yerlerden emir aldiklari belli olan (cevre ilcelerde, sehirlerde dagitilan; cihat cagrisi yapilan bildiriler) insanlarin eylemi soz konusu. ve bu bir gercek. saptirilamaz bir gercek. bu insanlari, bu sekilde organize edenlerin yobaz oldugu, gerici oldugu, seriat yanlisi oldugu gercegi gibi bir gercek. ayrica o insanlarin -kendilerinin- egitimsiz oldugu gibi bir gercek. olayi bir 'dise dis kana kan' olarak gostermek icin 33'e 33 yakistirmasi yapanlarin iddia ettiklerinin aksine, o gece madimak'tan 37 (yaziyla otuzyedi) masum insanin nefes almayan bedenlerinin cikarildigi gibi bir gercek. olayi butun sivas'a mal etmenin yanlis oldugu gibi bir gercek. madimak'in yaninda bulunan bir ishanindaki buyuk birlik partisi (ki bilmeyenler icin soyluyorum, gayet muhafazakar bir ideolojileri vardir) ofisine, pencere araliklarindan cekilerek kurtarilan arif sag ve daha niceleri gibi bir gercek. kalabaligin onunde, arkasinda, ortasinda toplanan guvenlik guclerinin gerekli mudaheleyi yapmadiklari gibi bir gercek. o guvenlik gucune 'geregini yapin' emrini verebilecek siyasi bir mudahele olmadigi gibi bir gercek. ertesi gun kentte sikiyonetim ilan edildigi gibi bir gercek. bu sikiyonetime ragmen bazi tahrikkar yerel gazetelerin 'ali baba mahallesinde toplanacak aleviler camilerimizi bascak, tetikte olun' diye bas bas bagirmalari, ama alevi vatandaslarin sag duyularinin hakim ciktigi gercegi gibi bir gercek.
yoksa herkes bilir 'intikam yerinde guzeldir', 200km otede, ve ayrica da cogu komsusu -muhtemelen- alevi koyu olan, alevilerle icli disli olmus masum bi koyde degil.
***
tarih alevilerin direk olarak suniler tarafindan, genis capli -ayaklanma niteliginde- toplanmalarla olduruldugu bir suru buyuk 'sehir' olaylari yazar: corum vardir, kahramanmaras vardir, malatya vardir, ve en nihayetinde gazi mahallesi vardir, sivas vardir. gercekler vardir. bi de bu gerceklere ragmen hala 'aleviler de karsiliginda bunu yaptilar, sunun karsiliginda da bunu yaptilar; aslinda suniler o olaylari sunun karsiliginda cikardilar, bunu da onun karsiliginda' diye soylenen varsayimlar. kahramanmaras olaylarindan once de, corum olaylarindan once de bu gibi varsayimlar (tahrikler) ortaya atilmisti: 'aleviler sinemamiza bomba atti, aleviler cami bombalamayi dusunuyolarmis' vs seklinde.
***
o bakimdan, soylenenlere (gercek olmayan, sadece iddia edilenlere) dikkat edin derim ben. inananlar var. inanip, tahrik edilenler var. tahrik edilip eylem icin orgutlenenler var. eylem yapip katledenler var. hepsi de bazi 'az okumus', 'cok zeki' insanin basinin altindan cikiyor iste.
akıl almaz bir şekilde sivas katliamı ile birlikte anılan ve aynı platformda değerlendirilen üzücü bir terör olayı. türkiye'de sadece kaşarlanmış politikacıların değil, hemen herkesin ajitasyon kabiliyetine sahip olduğunu, en alakasız konuları bile aynı platformda değerlendirip kendi çarpık fikirlerini desteklemeye çalışacaklarının en ilginç ve dikkat çeken örneği olarak burada kullanılmış bu üzücü olay. yazık.
yani bir terör örgütünün yaptığı şeyle, neredeyse bütün şehrin katıldığı toplumsal cinnetin aynı olduğunu savlıyor buradaki bir kaç yazar ve bu söylediklerine inanıyorlar. sıkıntıları da bu katliamın sivas kadar ön planda tutulmaması.
o zaman şunlara da inanmaları gerekiyor:
* sivas'ta toplanan, tekbir sesleriyle oteli yakan binlerce kişilik kalabalık da terörist muamelesi görmeliydi.
* sivas'taki olayların yönlendiricileri ve olayları körükleyen ve önlem almayan dönemin sivas yöneticilerine de pkk yöneticilerine davranıldığı gibi davranılmalıydı. (dönemin belediye başkanı daha sonra milletvekili olarak meclise girdi)
* olaylara sempatizanları karışan tüm partiler, ki bunlar mhp, bbp ve tüm dinibütün partiler, pkk sempatizanı olarak görülen partinin yaşadıklarını yaşamalı, defalarca kapatılmalı ve tüm yöneticileri tutuklanmalıydı.
* sivas olaylarından sonra 'göstericiler zarar görmemiştir' açıklaması yapan tansu çiller, teröre destek verdiği için imralı'ya kapatılmalıydı. ya da çiller başbağlar katliamından sonra, 'pkk'lılar zarar görmemiştir' demeliydi.
türkiye, pkk terörüne karşı yıllarca hem maddi hem insani kaynaklarıyla en üst düzeyde mücadele verdi. çünkü pkk bir tehditti. ancak sorun sivas'taki olayları çıkaranların, arkasındaki zihniyetin bir tehdit olarak görülmemesidir. nasıl ki zamanında 1934 trakya olayları, 6-7 eylül olayları, maraş ve benzeri katliamları çıkaranlar ve arkasındaki güçler tehdit olarak değil de vatansever olarak görüldüyse, aynı şey sivas'ta da geçerli oldu.
sonuç olarak iki olay çok farklı iki platformda değerlendirilmeli. bugün kimse pkk'ya karşı gerekli mücadele verilmedi diyemez. ama sivas olaylarını yaratan zihniyetle hiçbir zaman mücadele edilmedi. gözardı edilmesinin ötesinde bir çok zaman desteklendiği bile oldu. nasıl ki çeçenistan'a savaşmaya gidenler kahraman mücahitler olarak görüldülerse, sivas olayları da bir şekilde hep legalize edilmeye çalışıldı. bu konu başlığı altındaki bazı yazıların da, pkk terörü gibi kel alaka bir yaklaşımla bu amaca hizmet etmeye çalışması şaşırtıcı değil aslında, sadece üzücü.
zavallılığımızın en büyük göstergesi.başka bir ülkede yaşansaydı bu olaylar,milli yas günü olarak anılırdı,ama biz de o kadar çok Başbağlar var ki zorla bize kanıksattılar.ayrıca sevgili Ayşe Kulin bu olayı Köprü adlı şaheserin de Rahmetli Yazıcıoğluyla birlikte çok güzel işlemiş...
Bizim O Eşsiz Kartel Gazetelerimizin Hiç Anımsamadığı Anımsamak İstemediği Olay..İşte Bizim Kartel Basının İki Yüzlülüğü Yazıklar Olsun..Tabi Adam Almış Eline Tüm Medyayı..İstediği Kadar At Oynatır..
madımak olayında yaygara koparanlar başbağlar hakkında neden suspus çünkü orda katledilenler alevi değilde ondan,,
solcuların görmezden geldikleri bi katlıyam! denirki sivas olaylarının intikamıydı......
AĞLAR BAŞBAĞLAR
“Başbağlar’ın 33 Şehidine Rahmetle…”
Civanlar vurulur, hain kin kusar
Mermi konuşunca insanlık susar
Dağın yamacından kasırga eser
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Damardan akar da kan oluk oluk
Gönül yas içinde, benizler soluk
Mümine bayramdır Hakk’a yolculuk
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Dünya bizim için dert otağıdır
Kabir Hak dostuna İrem bağıdır
Ölüm hakikatte gençlik çağıdır
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Göğün yücesinden nur iner yere
Günlerce durulmaz kan akar dere
Biz bu filmi gördük bilmem kaç kere
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Vampirler ruhunu kanla doyurdu
Vahşet canı candan çekip ayırdı
Ermeni’nin dölü böyle buyurdu!
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Güller boyun büktü, kana bulandı
Bebelerin gözü yaşla sulandı
Bir gece yarısı yürekler yandı
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Nefret bahçesine beyaz gül dikin
Yürek bozkırına muhabbet ekin
Kurusun kökleri, tarih olsun kin
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Gönlüm kaldıramaz hicran yükünü
Kim kurutabilir Türk’ün kökünü
Hayalimi süsler ceddin akını
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Silahı kuşanmış mayası bozuk
Dost yüzlülerden yedik hep kazık
Türk-İslâm ülküsü ruhlara azık
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Bir güneş doğacak, karanlık gebe
Emin adımlarla aşılır tepe
Çabuk büyü, yürü; hesap sor bebe
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Gönül surlarında açılır gedik
Hakikat burcunda her dem “Hak” dedik
İninden çıkmış da ötüyor hödük
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Göz görür vahşeti, yürek kan ağlar
Kırağı çaldı da bozuldu bağlar
Mazlumun sesine ses verir dağlar
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Rüzgâr ekenler hep fırtına biçer
İnsan dost elinden zehir de içer
Gün doğar ufuktan, karanlık göçer
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Sözü geçmez olmuş evde eşine
Takılmışlar çulsuz, itin peşine
İstesek koyarız sansür düşüne
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
Bozbulanık sular durulur bir gün
Hesap terazisi kurulur bir gün
Kahpenin hesabı sorulur bir gün
Hainler gülerken ağlar Başbağlar
Yaralı yüreği dağlar Başbağlar
M.NİHAT MALKOÇ
üç sizden üç bizden evrenVARİ
1993 yılında Erzincan'ın kemaliye ilçesinin başbağlar köyünde terör örgütü tarafından mahsum 33 vatandaşımızın katlletiğini biliyorum yanlışmı biliyorum ben tarihi takip ediyorum lütfen başka bir konuysa söyleyin
türkiyenin içler acısı.. çifte standartın gözlere sokulduğu olaylar zinciri.. aslında sadece iki olay.. 3 gün önce olan aydınların (!) yakılması ve ardından masum bir yığın halkın yakılması...iki farklı yak-ılma.. neden insan görmez:'(( nasıl anlamaz? ? neyle izah eder.. vicdanı yok mu? ? çocuk haklı bu bizim suçumuz...
Eşkıyalar, köyün erkeklerini köy meydanının bir tarafına ayırırken, kadınların, çocukların çığlıkları daha da artmıştı. Biraz sonra olacaklar içlerine doğmuştu, hava iyice kararırken umutlar da tükenmişti. 5 Temmuz akşamı Başbağlar köyünde teröristlerin silahları patladığında, köyün erkekleri ekin tarlası gibi biçilmeye, kadınlar, çocuklar da korkudan ve çaresizlikten ölümle burun buruna gelmişlerdi. O akşam Başbağlar köyünde şehid olan 33 kişiden ikisinin de kadın olması gösteriyor ki bu dehşet karşısında çıldırma noktasına gelen kadınlar kendilerini mermilerin önüne atmışlardı.
Başbağlar köyünün erkeklerini kurşuna dizen ve cami dahil bütün binaları da ateşe veren caniler, alçakça oradan ayrılmışlardı.
6 Temmuz sabahı ilk ışıkları ile gezegenimizi aydınlatan güneş bile Başbağlar köyünü tanıyamamıştı. Akşamdan–sabaha bir köy nasıl da bu kadar değişmişti? Güneş akşam veda ederken cıvıl cıvıl bıraktığı Başbağları sabah merhaba derken ölüm sessizliği içinde, viran olmuş halde buldu.
Evet 6 Temmuz sabahı Başbağlar köyüne ulaşanlar, kan–revan içinde yatan 33 yiğit, 33 şehit ile ve gözyaşları kurumuş 300 kadar köy nufusu ile, viran olmuş bir köy görüntüsü ile karşılaştılar.
Erzincan’ın Başbağlar köyüne sekiz sene evvel, Sırplardan bir çete mi, bir avuç gözü dönmüş Yunan mı, Ermeni çeteleri mi uğramıştı henüz aydınlanmadı ama iyi Türkçe konuştuklarına köyden sağ kalanlar şahit.
– Bu olay Sivas olaylarından önce mi sonra mı olmuştu baba?
– 3 gün sonra... Sen Sivas olaylarını nereden biliyorsun?
– Bir haftadır hemen bütün TV’lerden, gazetelerden Sivas olaylarını dinliyoruz, okuyoruz.
Evet sen o zaman çocuktun. Üç gün ara ile cereyan eden iki olaydan birini tüm detayları ile biliyorsun diğerini ise ilk kez dinliyorsun.
Elbette ki suç bizim.
Katliamın daniskası, gerçek Hedefin saklandığı bir olay. Yapanlarca Sivas'ın intikamı gösterilen bir katliam!
Başbağlar masum insanlara zulmetmenin,haksızlıgın,insan yaşamına son vermenin bir versiyonu.onlrda ölecek veya öldü hesabını versinler.
güzel Türkiyemizde böyle olayların olmuş olması vatandaşlarımızı çok üzmektedir ve halen ne yazık ülkemizde böyle provakatif eylemler devam etmekte gerek devletimiz gereksede milletimiz derin yaralar almakta artık tek dileğimiz inşallah ülkemiz böyle olaylarla bir daha karşılaşmaz teşekkürler.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
bilenler anlatsın da okuyalım öğrenelim
Erzincan'ın Başbağlar Köyü'nde 5 Temmuz 1993 günü meydana gelen ve 33 kişinin hayatını kaybettiği katliam.........