eşkiya dan bu güne yapılmış en en en en leri içerisin de barındıran bir film.arşivlik ve uzun zaman konuşulcak bir film.ona bir oda ver baba gidecek başka bir yeri yok.etkilemeyeceği insan insan diildir
eşkıya ve gönül yarası derken şimdi babam ve oğlum diyorum. hem ağladım hem güldüm. çok güzel unutamıyacağım bir film. emekleri geçenlerin ve çağan ırmağın gönüllerine sağlık.
vallahi hic bir filmde bu kadar agladimi hatirlamiyyorum ya hele o kucuk cocuk deniz bayiliyorum ona ya super bir film yaaaa turk sinemasinda en begendim film diyebilirim yani cagan irmak ellerine yuregine saglik yaaaaaaaaa
En sevdigin Türk filmi hangisi, diye sorduklarinda; Eskiya, Propaganda ve Gönül Yarasi derdim. Ama Babam ve Oglum hepsini solladi. Yüregine saglik Cagan Irmak. Ama oyuncular'da fevkalade. Hepsi bir uyum icerisinde. Diyaloglar, senaryo, isik, kamera acisi, vs. Üc kez izledim ve ücündede agladim.
Babam ve oğlum ha? .. 12 Eylül için burada verilmek istenen kavram terbiyesizlik değil...cahilliktir...Hattâ karşındakini cahil görerek belki terbiyesizliktir...Ne demek ihtilâl gecesi herkes evinde de dışarıda kimse yok...in cin top oynuyor...Ya Allah'tan korkmuyorsanız kul'dan utanın...Sanki ben bu süreci yaşamadım..ben Ay'dan - Merih'ten geldim...bilmiyorum..bırakın bilmemeyi düşünmüyorum...öyle ya herkes bir deliğe girdi...kimseler gelmez benim feryâd-ı âteş bağrıma...der gibi! Efendiler zaten filmdeki Baba'nın zihniyetinden bakarsanız göreceğiniz (görmek istediğiniz bu olduğu için) bu! Asker kötü! ! ! Aman aman tuzluyayım da kokmayın...bu filmdeki o iki kişiden başka acaba kim böyle bir durumu yaşamış ki...Ya biraz inandırıcı olun..Hadi sokaklarda in cin yok...peki o zaman asker de mi yok...bu nasıl ihtilâl...Öyle ya Radyo TV davul zurna ile geldiler...haberli. O yüzden de herkes evine kapandı...Gidin ulan işinize..Sorun bakalım o gece hastahanelerde doğum moğum olmamış mı...Hastalar yollarda ölmüş mü? ..Derdiniz 12 Eylül'ü küçük düşürmek...Ama insanların o (faraza) 1 geceye karşı kaç yıl sokağa çıkamadığını...çıkmağa korktuğunu...caddede sokakda...ona buna hüviyet hattâ pasaport soranların olduğunu..ya sağdan ya soldan olmaz da ben tarafsızım dediklerinde nasıl dayak yediklerini...hergün bok yoluna fail-i meçhûl cinayetlerle insanların öldüğünü..ha! sonra da bu nisyan ile malûl insanların bu sağ - sol çekişmesini körükleyenleri Başbakan - Cumhurbaşkanı yaptıklarını...sorun bir ya! ..Ama ben unutmadım...İstanbul'da tam da göbeğinde yaşarken hayatı...nasıl unuturum ki? ..Allah'tan bir Kenan EVREN vardı da şu anda hayattasınız...İşinize gelmiyor tabii.kıl payı kalmıştı..handiyse!
11 eylül kafasına kazılmaya çalışılan ancak 12 eylül gibi yıkımların,bitimlerin,acıların oldugu günü unutturmaya çalışılan ve hiç bişey olmamış gibi davrandırılan TÜRK GENÇLİĞİNİN izlemesi ve sonundada araştırıp,düşünmesi gereken bir eser............
aynı anda iki duyguyu yaşatan bir film hem güldük hem ağladık anadolu inanını türk aile yapısını çok güzel tasfir atmiş çok duygusal ağlamamak çaresiz elinizde olmaz...hele birde ailede erkek çoçuk varsa.geleneksellik ve yenilikçi iki yapı...
iki sahneyi yıllarca unutamam sanırım...eve sarhoş gelen oğluyla avluda konuşurken, çetin tekindor un mimikleri.ve konuşması....bir de hümeyra nın yemekte hüzünle karışık gülümsemesi......onlar neydi öyle? aklıma geldikçe gözlerim doluyor...eline sağlık çağan...
çok begendim gerçekten bir türk aile ilişkilerini bu kadar detaytı anlatılamazdı süper mükemmel bir film belli bir kesme hitap etmeyen ama aslında 80li yılların askeri darbesini görmüş insanlara hitap eden bir film psikolojik açıdan gerçekten mükemmel anlatılmış sosyolojik ve tarih açısındanda genç nesile bir ışık oluyor bu filmi şiddetle tavsiye ederim hem güldürüyor hem hüzünlendiriyor çok beğendim bir sinemasever olarak...
allahımı şaşmıştı ya.. :) hıçkırmayayım diye az kalsın boğulucaktım. tabi aşırı da güldüm bi yandan. diyoruz ki mesela arkadaşlarla vcd sini alalım içerken fln izler efkarlanırız ya da güler azıtırız :)
filmi çok begendim.her ne kadar bazı çevreler tarafından yılgınlığı ön planda tutmuş densede.bir anlamda katılıyorum.ama şu varki buda yasananlar arasındadır.odönemde çok insan bunuda yasadı.buda madalyonun öteki yüzü.yılgınlığı yüceleştirmiyor sonuçtaa.sadece bununda olduğunu gösteriyor.ben begendim hemde çok :)))) izlemeyen varsa tavsiye ederim :))
reklamının etkisinde gittim sanırım...çok şey bekledim...azını buldum...ama iyiydi ya...80' li yıllara -çocukluğuma- ait ayrıntılar çok hoştu..binnur kaya' nın permalı saçları ve yakalı gömleği....yetkin dikincilerin...acıtan insancıllığı....bağdaki muhteşem sofra...sadık' ın köydeki odası...ve o yatağında annesiyle otururken rüzgarda salınan perde...içime dolan huzur... :)) beynimin içinde...sevilene dair düşler...
hapsolmuşluk ya da kaybolmuşluk....ya da gülmek dibine kadar....aradaki fark ne kadar yokmuş..anladığını sanmak bi nebze........durup bakmak kendine...bi arpa boyu kalmak....ortasında...yokluğun....
çemberimde gül oyadan sonra bu demiştim insanı bu kadar göz yaşına mahkum edecek başka bir şey olmaz diye ama yanılmışım çağan yapmış yine yapacağını eline sağlık
hıçkırıklara boğulmuşken kahkahayı kopartan film bir duygunun kucağından diğerine atlıyorsunuz....
en can alıcı sahnesi çetin tekindorun kollarını açıp keşke dur diyeydim gitme diyeydim önüne geçeydim benim yüzümden benim yüzümden diye haykırdığı ve oyunculuğunu konuşturduğu sahneydi....
Film, ileride 'Selvi boylum al yazmalım' gibi Türk sinemasının klasiklerinden olabilir.. filmdeki gel gitler Çemberimde Gül Oya dizisinde de vardı.. Sanırım yönetmen Çağan Irmak'ın stili bu.. darbe dönemini yıkılan bir yuvadan başka ne ile anlatabilirsiniz ki.. aciziyet, sağ-sol düşmanlığı.. kardeşi kardeşe vurdurmak.. başka nedir ki..? konu çok güzel işlenmiş.. gözyaşımı kendime hiç bu kadar yakın hissetmemiştim.. en vurucu sahnesi oğlunu yitiren babanın (Çetin Tekindor) kollarını açarak yıllar öncesine geri dönmek istemesi.. bana en dokunaklı gelen; annesini ve babasını kaybeden masum yavruya ölümü anlatmak.. çantasını yere atışı hala gözümün önünde.. iki gözüm iki çeşme..
'güneşi uyandıralım' kitabından yapılan tıpatıp alıntılar olmasaydı daha çok beğenecektim,büyüsünün bozulmuş olduğunu hissetsem de seyredilmeye değer bir film..
hapisten yeni çıkmıştım,bir arkadaşımla birlikte gittik izlemeye...film dokunaklı,ben zaten dokunsalar ağlayacak bir ruh halindeyim,ikisi çakışınca...film boyunca ağladım...'ağlamak güzeldir dostum/yaşayanlar ağlar ancak/ve bir örgüttür ağlamak en eskilerden/ve sevin ki sevdiceğim bu seher vakti/ağlamaya değecek birşeyler var hala yeryüzünde' dilimde hasan hüseyin'in bu dizeleriyle karıştım sokakalara,ellerim ceplerimde dolaştım sahillerde...
çağan ırmak 'çemberimde gül oya' ile başlamıştı unutturulmak istenen bir döneme dokunmaya,bu filmiyle de sürdürüyor tavrını...yeterli mi? değil elbette,yine de hiç yoktan iyidir diyorum...izleyin,ağlayın ve yeryüzünde hala ağlamaya değecek birşeylerin oluşuna sevinin...
babalar çocuklarını hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar
eşkiya dan bu güne yapılmış en en en en leri içerisin de barındıran bir film.arşivlik ve uzun zaman konuşulcak bir film.ona bir oda ver baba gidecek başka bir yeri yok.etkilemeyeceği insan insan diildir
gerçekten buyuk bir begeniyle izlediğim türk filmlerinden biri.filmde herşey var çağan ırmağı tebrik ediyorum..
eşkıya ve gönül yarası derken şimdi babam ve oğlum diyorum. hem ağladım hem güldüm. çok güzel unutamıyacağım bir film. emekleri geçenlerin ve çağan ırmağın gönüllerine sağlık.
vallahi hic bir filmde bu kadar agladimi hatirlamiyyorum ya hele o kucuk cocuk deniz bayiliyorum ona ya
super bir film yaaaa turk sinemasinda en begendim film diyebilirim yani
cagan irmak ellerine yuregine saglik yaaaaaaaaa
İnsan büyüdükçe hayalleri küçülür mü?
hem ağlatan hem güldüren bir film iki duyguyu aynı anda yaşatabilmesi açısından çok güzel.
En sevdigin Türk filmi hangisi, diye sorduklarinda; Eskiya, Propaganda ve Gönül Yarasi derdim. Ama Babam ve Oglum hepsini solladi. Yüregine saglik Cagan Irmak. Ama oyuncular'da fevkalade. Hepsi bir uyum icerisinde. Diyaloglar, senaryo, isik, kamera acisi, vs. Üc kez izledim ve ücündede agladim.
Babam ve oğlum ha? ..
12 Eylül için burada verilmek istenen kavram terbiyesizlik değil...cahilliktir...Hattâ karşındakini cahil görerek belki terbiyesizliktir...Ne demek ihtilâl gecesi herkes evinde de dışarıda kimse yok...in cin top oynuyor...Ya Allah'tan korkmuyorsanız kul'dan utanın...Sanki ben bu süreci yaşamadım..ben Ay'dan - Merih'ten geldim...bilmiyorum..bırakın bilmemeyi düşünmüyorum...öyle ya herkes bir deliğe girdi...kimseler gelmez benim feryâd-ı âteş bağrıma...der gibi!
Efendiler zaten filmdeki Baba'nın zihniyetinden bakarsanız göreceğiniz (görmek istediğiniz bu olduğu için) bu! Asker kötü! ! ! Aman aman tuzluyayım da kokmayın...bu filmdeki o iki kişiden başka acaba kim böyle bir durumu yaşamış ki...Ya biraz inandırıcı olun..Hadi sokaklarda in cin yok...peki o zaman asker de mi yok...bu nasıl ihtilâl...Öyle ya Radyo TV davul zurna ile geldiler...haberli. O yüzden de herkes evine kapandı...Gidin ulan işinize..Sorun bakalım o gece hastahanelerde doğum moğum olmamış mı...Hastalar yollarda ölmüş mü? ..Derdiniz 12 Eylül'ü küçük düşürmek...Ama insanların o (faraza) 1 geceye karşı kaç yıl sokağa çıkamadığını...çıkmağa korktuğunu...caddede sokakda...ona buna hüviyet hattâ pasaport soranların olduğunu..ya sağdan ya soldan olmaz da ben tarafsızım dediklerinde nasıl dayak yediklerini...hergün bok yoluna fail-i meçhûl cinayetlerle insanların öldüğünü..ha! sonra da bu nisyan ile malûl insanların bu sağ - sol çekişmesini körükleyenleri Başbakan - Cumhurbaşkanı yaptıklarını...sorun bir ya! ..Ama ben unutmadım...İstanbul'da tam da göbeğinde yaşarken hayatı...nasıl unuturum ki? ..Allah'tan bir Kenan EVREN vardı da şu anda hayattasınız...İşinize gelmiyor tabii.kıl payı kalmıştı..handiyse!
11 eylül kafasına kazılmaya çalışılan ancak 12 eylül gibi yıkımların,bitimlerin,acıların oldugu günü unutturmaya çalışılan ve hiç bişey olmamış gibi davrandırılan TÜRK GENÇLİĞİNİN izlemesi ve sonundada araştırıp,düşünmesi gereken bir eser............
ağlamaktan gözüm şişti o nasıl film di be 100 kere izlesem gene ağlarım...
erkek başıma cümle aleme rezil olduğum film...resmen hıçkıra hıçkıra ağladım...sinemadan çıkarken milletin bakıp bakıp gülmesi cabası......................:P
aynı anda iki duyguyu yaşatan bir film hem güldük hem ağladık anadolu inanını türk aile yapısını çok güzel tasfir atmiş çok duygusal ağlamamak çaresiz elinizde olmaz...hele birde ailede erkek çoçuk varsa.geleneksellik ve yenilikçi iki yapı...
iki sahneyi yıllarca unutamam sanırım...eve sarhoş gelen oğluyla avluda konuşurken, çetin tekindor un mimikleri.ve konuşması....bir de hümeyra nın yemekte hüzünle karışık gülümsemesi......onlar neydi öyle? aklıma geldikçe gözlerim doluyor...eline sağlık çağan...
çok begendim gerçekten bir türk aile ilişkilerini bu kadar detaytı anlatılamazdı süper mükemmel bir film belli bir kesme hitap etmeyen ama aslında 80li yılların askeri darbesini görmüş insanlara hitap eden bir film psikolojik açıdan gerçekten mükemmel anlatılmış sosyolojik ve tarih açısındanda genç nesile bir ışık oluyor bu filmi şiddetle tavsiye ederim hem güldürüyor hem hüzünlendiriyor çok beğendim bir sinemasever olarak...
Bir film isminin canımı bu kadar acıtacağı hiç aklıma gelmemişti...İsmi canımı çok yakıyo..Filmini ise asla izlemeyeceğim.....
allahımı şaşmıştı ya.. :) hıçkırmayayım diye az kalsın boğulucaktım. tabi aşırı da güldüm bi yandan. diyoruz ki mesela arkadaşlarla vcd sini alalım içerken fln izler efkarlanırız ya da güler azıtırız :)
filmi çok begendim.her ne kadar bazı çevreler tarafından yılgınlığı ön planda tutmuş densede.bir anlamda katılıyorum.ama şu varki buda yasananlar arasındadır.odönemde çok insan bunuda yasadı.buda madalyonun öteki yüzü.yılgınlığı yüceleştirmiyor sonuçtaa.sadece bununda olduğunu gösteriyor.ben begendim hemde çok :)))) izlemeyen varsa tavsiye ederim :))
Dede ile torun.... solucan hikayesi yani :-)))
fena değildi, iyiydi, çok iyiydi, harikaydı, süperdi, mükemmel...
'hoşgeldin Kahraman! '..
Deniz'in dedesini ilk gördüğünde söylediği sözcüklerdi..
Çağan Irmak'ın seyredilesi filmi..
film bu! film bu! dedim durdum ağlamamak için..ama ne fayda..film değildi ki bu!
ağlamak için çok komik gülmek içinse çok hüzünlü....
icinde siyaset olmasaydi güzel derdim ama...
reklamının etkisinde gittim sanırım...çok şey bekledim...azını buldum...ama iyiydi ya...80' li yıllara -çocukluğuma- ait ayrıntılar çok hoştu..binnur kaya' nın permalı saçları ve yakalı gömleği....yetkin dikincilerin...acıtan insancıllığı....bağdaki muhteşem sofra...sadık' ın köydeki odası...ve o yatağında annesiyle otururken rüzgarda salınan perde...içime dolan huzur... :)) beynimin içinde...sevilene dair düşler...
hapsolmuşluk ya da kaybolmuşluk....ya da gülmek dibine kadar....aradaki fark ne kadar yokmuş..anladığını sanmak bi nebze........durup bakmak kendine...bi arpa boyu kalmak....ortasında...yokluğun....
çemberimde gül oyadan sonra bu demiştim insanı bu kadar göz yaşına mahkum edecek başka bir şey olmaz diye ama yanılmışım çağan yapmış yine yapacağını eline sağlık
hıçkırıklara boğulmuşken
kahkahayı kopartan film
bir duygunun kucağından diğerine atlıyorsunuz....
en can alıcı sahnesi çetin tekindorun kollarını açıp keşke dur diyeydim gitme diyeydim önüne geçeydim benim yüzümden benim yüzümden diye haykırdığı ve oyunculuğunu konuşturduğu sahneydi....
beni ağlatan nadir filmlerden biri
Film, ileride 'Selvi boylum al yazmalım' gibi Türk sinemasının klasiklerinden olabilir.. filmdeki gel gitler Çemberimde Gül Oya dizisinde de vardı.. Sanırım yönetmen Çağan Irmak'ın stili bu.. darbe dönemini yıkılan bir yuvadan başka ne ile anlatabilirsiniz ki.. aciziyet, sağ-sol düşmanlığı.. kardeşi kardeşe vurdurmak.. başka nedir ki..? konu çok güzel işlenmiş.. gözyaşımı kendime hiç bu kadar yakın hissetmemiştim.. en vurucu sahnesi oğlunu yitiren babanın (Çetin Tekindor) kollarını açarak yıllar öncesine geri dönmek istemesi.. bana en dokunaklı gelen; annesini ve babasını kaybeden masum yavruya ölümü anlatmak.. çantasını yere atışı hala gözümün önünde.. iki gözüm iki çeşme..
'güneşi uyandıralım' kitabından yapılan tıpatıp alıntılar olmasaydı daha çok beğenecektim,büyüsünün bozulmuş olduğunu hissetsem de seyredilmeye değer bir film..
hapisten yeni çıkmıştım,bir arkadaşımla birlikte gittik izlemeye...film dokunaklı,ben zaten dokunsalar ağlayacak bir ruh halindeyim,ikisi çakışınca...film boyunca ağladım...'ağlamak güzeldir dostum/yaşayanlar ağlar ancak/ve bir örgüttür ağlamak en eskilerden/ve sevin ki sevdiceğim bu seher vakti/ağlamaya değecek birşeyler var hala yeryüzünde' dilimde hasan hüseyin'in bu dizeleriyle karıştım sokakalara,ellerim ceplerimde dolaştım sahillerde...
çağan ırmak 'çemberimde gül oya' ile başlamıştı unutturulmak istenen bir döneme dokunmaya,bu filmiyle de sürdürüyor tavrını...yeterli mi? değil elbette,yine de hiç yoktan iyidir diyorum...izleyin,ağlayın ve yeryüzünde hala ağlamaya değecek birşeylerin oluşuna sevinin...