Sen gecenin gündüzün dışında Sen kalbin atışında kanın akışında Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın
Sen bir rüya geceleyin gündüzün Sen bir yağmur ince hazin Sen şarkılarca büyük hüzün Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karsın
Sen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadın Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın Sen başını çeviren cellatbaşının günü Sen öyle ki sen diye diye seni anlıyamayız Şehrazat ah Şehrazat Şehrazat Sen sevgili sen can sen yarsın
Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu Kuklalar titremesin ne yapsın Adam konuşmasını bilmezse ne yapsın Kuklaların kukla olmadığı besbelli Lilinin çekip gideceği besbelli Lilinin dönüp geleceği besbelli
Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil Olamaz Üsküdardan geçeriken bulduğun mendil
-Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili Sen istesen de taş yürekli olamazsın Sen daima güzeller güzeli olursun Lili Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili Demek sen gidiyorsun Lili Bizi öpmeden mi gideceksin Lili
Lilinin güneşin altında duruşu yok mu Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu Lilinin bir tavşan gibi koşuşu Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu
Sen bana yeni yılsın her dakika Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın Ben bin parçaya bölündüm her parçasında Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın Erkek ağlar mı diyeceksin Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya Sen benim ağlamamı erkeklığıme Uyanan ölmeyen yenilenen Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım Şehrin ölümünü yanlış anlama Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar
Senin odan günışığı en güzel müzik bana Farklılıklar odası Giden tren buharları içinde örümcek ağı Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim İncilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur Oldukları yerde bile
Sezai Karakoç aklıma gelen ilk şiiri Mona Roza aşkı, sedayı, sitemi dolayısıyla hayatı anlatan çok güzel bi şiir... sonra anladım ki her şiiri bi başka hayatmış, en büyük üzüntüm onu geç tanımış olmak...
Diriliş Mimarı.Seküler dünyanın şairi olsaydı adını ağza almaktan korkacağımız büyüklükte,kendine ulaşamayacağımız uzaklıkta olacak olan,ama İslam'ın onuru için bize bir Tanrı lütfu olan şair.
Geçmiş ve gelecek nesiller için gösterilebilecek olan anıtlardan öte Diriliş Kahramanı.
doğunun yedinci oğlu. şiirin haysiyetini korumuş, bir anıt insan. kainat sırlarının özsuyuyla yıkadığı şiirleriyle yüreklere yürüyen bir diriliş dellalı. aşkın ve ateşin oğlu. zarif ve naif adam. yüreğimin suskun süvarisi. anladım diyenlerin yalancı kesildikleri bir muamma! ilan-ı aşkların serlevha şairi. bir çok şairin uğruna öldüğü kıymetleri ayaklar altına alan sarraf-ı bihemta. velhasılı kelam, yüreğiyle yüreğimi, dizeleriyle dizelerimi, fikirleriyle fikirlerimi yıkadığım, arındırdığım yüzde yüz insan. sezai karakoç. vefa ve inancın aşkın şairi.
senin kalbinde sürgün oldum ilkin, bütün sdürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği bütün törenlerin,şölenlerin, ayinlerin,yortuların dışında sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim, af dilemeye geldim, affa layık olmasam da uzatma dünya sürgünümü benim.........
sevgili en sevgili ey sevgili uzatma dünya sürgünümü benim...... ............
''Kaplumbağa, böğürtlen, üzüm ve bağbazumları
Akan suda orucun aydınlığı ve iftar
Her sahurda davul davul Samanyolu’na bakmak var…''
(Sezai Karakoç, Gün Doğmadan Şiirler, s.324)
Kardeşiz demek yetmez.
Hâbil misin yoksa Kâbil mi?
Onu netleştirmek lazım..!
.
(Sezai Karakoç)
https://pin.it/512Gevq
İnsanı
çözersin çözersin çözersin
çocuk çıkar...
.
(Sezai karakoç)
yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
gerçek şair
Şiirin uç beyi...
Şehrazat
Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın
Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yağmur ince hazin
Sen şarkılarca büyük hüzün
Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karsın
Sen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadın
Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın
Sen başını çeviren cellatbaşının günü
Sen öyle ki sen diye diye seni anlıyamayız
Şehrazat ah Şehrazat Şehrazat
Sen sevgili sen can sen yarsın
Sezai Karakoç
Liliyar
Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin
Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
Kuklalar titremesin ne yapsın
Adam konuşmasını bilmezse ne yapsın
Kuklaların kukla olmadığı besbelli
Lilinin çekip gideceği besbelli
Lilinin dönüp geleceği besbelli
Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
Olamaz Üsküdardan geçeriken bulduğun mendil
-Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili
Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili
Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili
Sen istesen de taş yürekli olamazsın
Sen daima güzeller güzeli olursun Lili
Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili
Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili
Demek sen gidiyorsun Lili
Bizi öpmeden mi gideceksin Lili
Lilinin güneşin altında duruşu yok mu
Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
Lilinin bir tavşan gibi koşuşu
Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu
Ben konuşmasını bilmem Lili
Sezai Karakoç
İnci Dakikaları
Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın
Ben bin parçaya bölündüm her parçasında
Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim ağlamamı erkeklığıme
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam
Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım
Şehrin ölümünü yanlış anlama
Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar
Senin odan günışığı en güzel müzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları içinde örümcek ağı
Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim
İncilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile
Sezai Karakoç
uzatma dünya sürgünümü benim..
gerçek bir şair.şiirlerin efendisi.onu anlatmaya yetecek tek kelime bulamıyorum..
'Başkası gibi olma'nın olmamak, olmayacak birşey olduğuna inanan, bunu haykıran ve diğer zümre şairlerinden farklılığını mısralarında kanıtlayan şair.
şiirlerinde kendimi buldum.müthiş bir şair....
Sezai Karakoç aklıma gelen ilk şiiri Mona Roza aşkı, sedayı, sitemi dolayısıyla hayatı anlatan çok güzel bi şiir... sonra anladım ki her şiiri bi başka hayatmış, en büyük üzüntüm onu geç tanımış olmak...
Diriliş Mimarı.Seküler dünyanın şairi olsaydı adını ağza almaktan korkacağımız büyüklükte,kendine ulaşamayacağımız uzaklıkta olacak olan,ama İslam'ın onuru için bize bir Tanrı lütfu olan şair.
Geçmiş ve gelecek nesiller için gösterilebilecek olan anıtlardan öte Diriliş Kahramanı.
Necip Fazılla Sezai Karakoç benim için ekol! ! ! bütün şiirlerini seviyorummmmmmm
mecnun, mum ve pervane..sağlam şiir..o bir üstad.
doğunun yedinci oğlu.
şiirin haysiyetini korumuş, bir anıt insan.
kainat sırlarının özsuyuyla yıkadığı şiirleriyle yüreklere yürüyen bir diriliş dellalı.
aşkın ve ateşin oğlu.
zarif ve naif adam.
yüreğimin suskun süvarisi.
anladım diyenlerin yalancı kesildikleri bir muamma!
ilan-ı aşkların serlevha şairi.
bir çok şairin uğruna öldüğü kıymetleri ayaklar altına alan sarraf-ı bihemta.
velhasılı kelam, yüreğiyle yüreğimi, dizeleriyle dizelerimi, fikirleriyle fikirlerimi yıkadığım, arındırdığım yüzde yüz insan.
sezai karakoç.
vefa ve inancın aşkın şairi.
...
'ilân-ı aşk eden dil balıkları
Aşina suları çabuk terk eder...'
öpüp başıma koyduğum şiirlerin şairi...
'Zambaklar en ıssız yerlerde açarlar'' da Efendim..
Sahiplerini beklerler..
Öyle buyurmamış mıydınız 'seneler evvel..'
'Biz ahir' efendim..?
tabiii ki mona roza
'Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum.
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi, yaşamıyor gibi yaşıyorum.
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum.'
kelimelerin kavuşması....yakıcı bir yazılım.......
senin kalbinde sürgün oldum ilkin,
bütün sdürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
bütün törenlerin,şölenlerin, ayinlerin,yortuların dışında
sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim,
af dilemeye geldim, affa layık olmasam da
uzatma dünya sürgünümü benim.........
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim......
............
yittiğim....
Bir de bakalım Leyla köşesinden
Aşkın kadın adlı penceresinden
Bırakmıştı kendini yazılmış olana
Susmak ve konuşmamak denen cana
Evlenmişti ve görünüşte mutlu
Şimdiden memnun ve gelecekten umutlu
Fakat bir eksiklik ufacık bir nokta
Kalbi kurcalıyordu hala
Mecnun ne olmuştu neredeydi
Nasıldı ne yapıyordu hali neydi
Geceleri loş gölgeler arasında
Kum tepelerinde ay yarasında
Mecnuna benzeyen hayaller olurdu
Bu anlarda sanki kalbi dururdu
Bitmiş olan bir daha mı başlayacak
Ne çare başlayan başlamamış
Bitmiş bitmemiş olacak
Gibi gelirdi Ona
Ürküntü geçmiş ama erememişti huzura
Karanlık bitmiş fakat erememişti huzura
Ay tutulmuş tutulmuş kurtulmuştu
Gçnlu zaman zaman tutmuştu mustu
Gün kırmıştı siyah çerçevesini
Yarmıştı ışıkta ötesini berisini
Baskın korkusuyla ürperen çadırların
Bugün düzen ve güven, ama yarın! !
Yarına bir güvence olmayan
Neye yarar böyle bir şimdiki zaman
Acıyla da olsa dopdolu olan hayat
Boşalmıştı zemberegi boşalmış bir saat
Gibi. Dönmüştü bomboş bir kagıda
Agızdaki tad benzemiyor eski tada
Irmak kurumuş rüzgar esmiyor
Yakıcı güneşi bir parçacık bulut örtmüyor
Arzu ve korku iki karanlık duygu
Yüreginde birbirini kovalayıp duruyordu
Ya bir gün geri dönerse Mecnun
Yine altüst olursa ortalık bütün
Daha mi iyi olur daha mi kötü bilmiyordu
Bir umut vardı gönlünde eksilmiyordu
Sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
Kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini
Eski oldu diyelim ama neydi yeni
Ve nasıl eskitmeli eskimiyeni
Nasıl öldürmeli ölmeyeni
Nasıl diri sayarsın ölü olanı
Eski bir zehirdi belki ama yeni
Andırıyordu tatsız tuzsuz bir yemegi
Beklemek neyi bekledigini bilmeden
Gün günü ay ayı kovalarken
Beklemek bir vaktin dolusunu
Öç alan kaderin zalim oyunu
Her şey akılla kurulu akılla düzgün
Ama aklın içinde olmalı baharat gibi
Bir parça delilik
Oysa mecnun almış bütün deliligi gitmiş
Kupkuru bir hayat kalmış ve adeta oyun bitmiş
Arzulanan zenginlik, at kumaş ve ziyafet
Yetmez olur insana bir gün elbet
İnsan hep birşey umar bekler
Ne oldugunu bilmez fakat
Fakat sonradan duruldu Leyla
Tevekkülle huzuru buldu Leyla
Ruhta kopan fırtınalar dindi
Gökten gönle sükunet indi
Anladı ki acı tatlı soguk sıcak
Geçmiş ve gelecek ayrılmak ve kavuşmak
Hep aynı varoluşun dönüşümleri
Aydınlanışları ve sönüşümleri
Her şey havada döner durur
Sonunda Tanrı varlıgında yok olur
Ruh hürdür vücut esir
Ruh baldır beden zehir
Ruh hürdür Tanrı aşkıyla
Baglı degil yer ve zaman kaydıyla
Farketmez gelse gelmese Kays (Mecnun) Ona
Gitse gitmese Ona Leyla
Tanrı katında buluşmuşlardır
Hakikat yurduna kavuşmuşlardır
daha ne söylemeli bilmem ki yada söylenenler üstüne söz söylemek bize düşermi?
Kıymetini bilmiyoruz.
'Yitik Cennet'...ısrarla tavsiye edilir..muhteşem tespitleri var yazarın..
kelimelerim fakir anlatmak için onu...
bir pikniktir yeraltı gençliğine gözlerin...