arkadaşlar düşünmüşler, taşınmışlar zahmet edip şanlıurfalıların ve şanlıurfaseverlerin tanışıp paylaşımlarda bulunabilecekleri bir grup kurmuşlar.. gittik, gördük, beğendik.. ilgilileri bekleriz: http://gruplar.antoloji.com/urfa-edessa-erruha
Şehir ile Geceyi ayıran birşey var: bizim vurdumduymazlığımızla beslenen, sağır taraflarımızı çoğaltan, içimizdeki feryadı geleceğe taşyamayan/geçmişte bırakan, kük saldığımız toprakla kavgalı, savrulmak istediğimiz haritaları inkar eden, inkar ederken bunun bilincinde olmayan...k.i
bazen şehirler anlatır içinde ki hüznü bana bazen içindeki aşkı,sevgiyi anlatırlar.konuşur kaldırımlar kendi aralarında üstlerinde gezinen ayaklarla,ağlar şehir hüzünlendiğinde düşünür içindeki adaletsizliği ama buna rahmen yaşarız şehrin içinde
hangi şehir alır bizi,basar bağrına, hangi yalan avutabilir yüreklerimizi. kim çalacak kapımızı bir avuç tuz için, bir lokma ekmek için,ya da aşk için....
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma- Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
Biten aşkların yegane suçlusu, günah keçisi; aşkın yaşandığı Şehir...
E bizlere de böyle bir avuntu gerekir...
Neresinden geçsek bu şehrin... O.. Neresine baksak bu şehrin... O... Terk edildiğimiz yer; bu şehrin yasaklı mekanı... Anıları takmadan peşimize, terk-i diyar etmeli.
dedikodu ekmeğine süremem yarınları, bir çıkış yol bulalım artık...sevda gemileri demir almadan,bu şehirden gidelim artık..bu aşkın dizeleri sokaklara taşmadan, bu şehirden gidelim artık...kaf dağından ötelere, yıldızlardan güneşlere, sen istersen çıkarız göklere, bu şehirden gidelim artık...
'Ütopyalar vardır,var olmayan ama var olması ümidini hepimizin taşıdığı ' yok ülkeler '.Ve heterotopyalar vardır,asırlar içerisinde bütün bir kültürel coğrafyanın sınırlarını harmanlamış,kimse görmese,nerede olduğunu bilmese de,adları anıldığında içimizi, sırf var olduklarını bilmekten ötürü ılık bir rüya denizine döndüren diyarlar: mesela Şam,mesela Mekke,mesela İstanbul...'
kayıp bir kentti yolculuk ettiğimiz...hiç olmayan bir ütopyadan ibadet elma bahçeli, ve mis kokulu yasemen çiçekli...hiç ulaşılmayacağını bile bile hemde...maksat beraber yürümekti onca yolu elleri hiç bırakmadan...
arkadaşlar düşünmüşler, taşınmışlar zahmet edip şanlıurfalıların ve şanlıurfaseverlerin tanışıp paylaşımlarda bulunabilecekleri bir grup kurmuşlar..
gittik, gördük, beğendik..
ilgilileri bekleriz:
http://gruplar.antoloji.com/urfa-edessa-erruha
Şehir ile Geceyi ayıran birşey var:
bizim vurdumduymazlığımızla beslenen,
sağır taraflarımızı çoğaltan,
içimizdeki feryadı geleceğe taşyamayan/geçmişte bırakan,
kük saldığımız toprakla kavgalı,
savrulmak istediğimiz haritaları inkar eden,
inkar ederken bunun bilincinde olmayan...k.i
Adana: Hititçe; Uru Adania,
Afyon: Yunanca; Opion-Opium (Haşhaş şehri) ,
Aksaray: Kapadokya Kralı Archelaos’un adı,
Amasya: Hititçe; Amaseia - şehri kuran Amazon kraliçesi Amesis’in adı,
Ankara: Galatça-Hititçe; Angora (Çapa anlamında) ,
Antalya: Lidyaca; Attaleia - şehri kuran Kral Attalos’un adı,
Antakya: Yunanca; Antiohia,
Bakırköy: Yun; Makri Hori (Uzun köy) ,
Balıkesir: Yunanca; Paleo Kastro (Eski Hisar) ,
Bartın: Yunanca; Parthenios (Bakire) ,
Bolu: Yunanca; Poli (Şehir anlamında) ,
Bursa: Bitince: Prussa - şehri kuran Bitinya Kralı Prusias’ın adı,
Çanakkale: Yunanca; Dardanos,
Çankırı: Galatça; Gangrea, (Keçisi bol memleket anlamında) ,
Çorum: Hattice; Hattuşa,
Denizli: Laodikeia, Suriye Kralı II. Antiokhosun karısı Laodike'nin adı,
Edirne: Yunanca; Adrianus - Roma İmparatoru Hadrianus’un adı,
Efes: Yunanca; Efesos,
Eskişehir Yunanca; Dorlion,
Giresun: Yunanca; Kerasunda (Kirazlık) ,
Gümüşhane: Yunanca; Argyropolis (Argyros: gümüş, Polis: kent) ,
İskenderun: Yunanca; Alexandretta,
İzmir: Yunanca; Smirni,
İzmit: Bitince, Nikomidia,
Kastamonu: Yunanca; Kastromoni (Keşişler kalesi) ,
Kayseri: Yunanca; Kaisareia (Sezarın yeri) , Hititce; Mazaka,
Konya: Frigce; Kavania, Yunanca; İkonion, (İkonalar şehri) ,
Kütahya: Yunanca; Kotiaeon,
Manisa: Yunanca; Magnisia (Magnezyum alanı anlamında) ,
Mersin: Yunanca; Mirthos, Mirsini,
Malatya: Hititçe; Maldia (Bal diyarı anlamında) ,
Maraş: Ermenice; Marash; (Yeşillik anlamında) ,
Muğla: Yunanca; Mugla,
Nevşehir: Farsça,
Niğde: Hititçe; Nakita,
Ordu: Yunanca; Kotioro,
Rize: Yunanca; Riza, Rizi (Kök veya Pirinç anlamında) ,
Sakarya: Frigce; Sangari, (Sangari ırmağından adını almış, Frig tanrısının adı) ,
Samsun: Yunanca; Sampsountas,
Silifke: Yunanca; Silifkis,
Sinop: Hititçe; Sinova isimli Amazon kraliçesinin adı
Sivas: Yunanca; Sebastia (Sebastopolis saygın şehir manasında) , orijinali Hattice,
Tarsus: Luvice; Tarsa (Kilikya tanrısı Tarhon’un adı) ,
Tokat: Togayitlerin kurduğu sanılıyor. (Tok-Kat=Surlu şehir)
Trabzon: Yunanca; Trapezus (Yamuk, trapez biçiminde olan) ,
Trakya: Yunanca; Thraki (Trakların yaşadığı yer)
Yeni bir ülke bulamazsın
Başka bir deniz bulamazsın
Bu şehir ardından gelecektir
...
şehri boşaltıyorlar
kimse kalmayacakmış
bedeni kabri olan ruhlar
sonsuza dek kanayacakmış
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm.
Şehre simsiyah bir kar yağar,
Yollar kalbimle örtülür.
bazen şehirler anlatır içinde ki hüznü bana bazen içindeki aşkı,sevgiyi anlatırlar.konuşur kaldırımlar kendi aralarında üstlerinde gezinen ayaklarla,ağlar şehir hüzünlendiğinde düşünür içindeki adaletsizliği ama buna rahmen yaşarız şehrin içinde
karşı tepede şehir mezarlığı var.....
her gün 10 a yakın kişi ölüo....
bi şehirde orada kuruluyo......
şehir değil, tabut bu;
kol kola dolaşıyor ölüler.
kapitalizm çarkının döndüğü yerler......
bakınız:gaziden bakınca istanbul.....
bana yaşadığın şehrin kapılarını aç,
sana diyeceklerim söylemekle bitmez,
yıllardır yaşamamdan çaldığın zamanlar,
adına düğümlendi.
bana yaşadığın şehirleri aç,
başka şehirleri özleyelim orada seninle,
bu evler,bu sokaklar, bu meydanlar
ikimize yetmez.
ÖZDEMİR ASAF
hangi şehir alır bizi,basar bağrına,
hangi yalan avutabilir yüreklerimizi.
kim çalacak kapımızı bir avuç tuz için,
bir lokma ekmek için,ya da aşk için....
bir parça kuşatılmışlık..bir tutam da insicam barındıran bir kelime..ancak yaşadığımız dönemde kelime ve ihtivası örtüşmüyor çoğu zaman..
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
K.Kavafis
bursa çok güzel bir şehir heryeri yeşillik dolu
uyudum uyandım büyü bozuldu..
bi kapı kapandı geçmişe..
toprak yok artık, su yok..
sevinç, telaş yok..
ey şehir sen yoksun..
ey şehir sen yoksun,sevgi yok,umut başka bahara..........
Biten aşkların yegane suçlusu, günah keçisi; aşkın yaşandığı Şehir...
E bizlere de böyle bir avuntu gerekir...
Neresinden geçsek bu şehrin... O..
Neresine baksak bu şehrin... O...
Terk edildiğimiz yer; bu şehrin yasaklı mekanı...
Anıları takmadan peşimize, terk-i diyar etmeli.
sevda gemileri demir almadan, bu şehirden gidelim artık
...
bu aşkın dizeleri sokaklara taşmadan,bu şehirden gidelim artık
...
kaf dağından ötelere,yıldızlardan güneşlere,sen istersen çıkarız göklere
bu şehirden gidelim artık
kalsaydın yokluğunla yok olmazdı bu şehir...
içimden şehirler geçiyor
her durakta duruyor inmiyorsun
şu koskocaman şehrin sokaklarında dolaşanların yüzlerine bakın..yüz mü bunlar! sararmış,uzamış..gülmeyi unutmuş..sevmeyi unutmuş..şöyle yürek dolusu,can dolusu,kucak dolusu sevmeyi unutmuş..ağız dolusu öpmeyi unutmuşlar..gözleri kırgın yılgın,paslı..kuşkulu,korkulu,düşmanca..ben bu şehirden korkuyorum,bu şehirde hasta oluyorum,deliriyorum..
içimden şehirler geçiyor her durakta duruyor inmiyorsun..
ilgi alanım,mesleğim,yaşadığım yer,geçmiş,gelecek vb...
dedikodu ekmeğine süremem yarınları, bir çıkış yol bulalım artık...sevda gemileri demir almadan,bu şehirden gidelim artık..bu aşkın dizeleri sokaklara taşmadan, bu şehirden gidelim artık...kaf dağından ötelere, yıldızlardan güneşlere, sen istersen çıkarız göklere, bu şehirden gidelim artık...
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor....
'Ütopyalar vardır,var olmayan ama var olması ümidini hepimizin taşıdığı ' yok ülkeler '.Ve heterotopyalar vardır,asırlar içerisinde bütün bir kültürel coğrafyanın sınırlarını harmanlamış,kimse görmese,nerede olduğunu bilmese de,adları anıldığında içimizi, sırf var olduklarını bilmekten ötürü ılık bir rüya denizine döndüren diyarlar: mesela Şam,mesela Mekke,mesela İstanbul...'
...bu şehir arkandan gelecektir
sen yine aynı sokakta dolaşacaksın...
Şehir Asla Unutmaz
Mustafa Armağan
kayıp bir kentti yolculuk ettiğimiz...hiç olmayan bir ütopyadan ibadet elma bahçeli, ve mis kokulu yasemen çiçekli...hiç ulaşılmayacağını bile bile hemde...maksat beraber yürümekti onca yolu elleri hiç bırakmadan...