Sonbaharı annemin söylemekten bıkmadığı bir şarkı gibi hatırlıyorum. Sarı gramofon kağıtlarından yapılmış bir etek içinde annemin büyümekten imtina eden çocukluğu. 'Öğretmenim' diyor, 'sonbahar ol dedi bana'.O gün neşeli bir sonbahar oluyor. Annemin kendi etrafında defalarca dönerek söylediği o şarkı, annemin sarı bir mevsimi giyinir gibi söylediği o şarkı, annemin bir şarkıyı söyler gibi anlattığı o mevsim... eylül bana sarı etekleri yapraklarla yarışan bir kız çocuğu gibi gülümsüyor:
Sonbaharı cicim Çok sevdiğim için Hep sarıdır Elbiselerim
eylüül sancı sıkıntı hepmi böyle olur bu güz sancısı hepmi böyle olur eylül fırtanası ah eylül adının içindeki naiflikten başka hiç bir güzeliği olmayan can yakan eylül
kurutulmuş hazan mevsiminden bir ay eylül.hüzün ayı.ölüm ve ayrılıkların kol gezdiği bir salgın.hayatların ansızın kılıçla tam ortasından yarılıp ölüme terk edilişi. darbecilerin cirit attığı,jurnalciliğin meslekten sayıldığı ve beşi bir yerdelerin kızıl kanları tertemiz toprağa bulaştırdığı kanlı bir örtü eylül. geç gelip erken giden sevgili.bıyıkları terlememiş civanların nazenin tenlerinde otuz iki tekmili birden gün/ güneş yüzü görmemiş işkencelerin pervasızca denenmesidir eylül.oysa sırıtan yüzlerinizi süsleyen alçakça kahkahalarınızdı en çok korktuğumuz…
İşte sonbahar, dedirten bir ay... Şimdi İstanbul'da ve benzeri büyük kentlerde sanat yeniden hareketlenecek. Özellikle de sinema... Salonlar dolup taşacak. Yeni filmler gösterime çıkacak. İşte hayat budur...
Adı eylül mevsimlerden güzü anlatır Rengini sarıdan, yaşamını gözyaşlarından alır Anlattıkları yürekler acısı Kuruyan yaprakları anlatır o Hazanın başlangıcı ...
Ben her yıl eylülün çıplak ayaklarına bir yazı adarım. Ve ben eylüle akarım Bir hüzün gibi akarım ben eylüle, kanayan bir aşk gibi akarım, Siyah şallara bürünmüş bir genç ölüm gibi akarım...
EYLÜL yaprakların uçuruma sürüklendiği bir düştü, eylül çocukların bakışlarında bir gülüş eylül habercisiydi hüznün dönüşlerinin bulutları mikrofon yağmurlar sözcükleriydi onun evet kabul ediyorum bende EYLÜL başlangıcıydı sonun............
hüzne düşen gözlerinde esiyor Eylül rüzgârları yüreğimde yağmurların....sessizim ve sessizliğimde seni istiyorum .......... aylardan hüzün mevsimlerden ayrılık ....
*** haydar amcamın şiiri *** ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, Eylül / Haydar Ergülen
Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir kadın gider ve bir şair doğar bundan (Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim) 'Yazın bittiği her yerde söylenir'se * kadının gittiği de her yerde söylenir kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir: Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir, yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu... Şehir her semtiyle yazın peşine düşse yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir, yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir eylülün semtine kadar böyle gidilir bir gecede gittimdi hazirandan eylüle eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda kadın tarafından terkedildi o söylenceye: Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder! O kadın beni terkederse şair olurum oğul olduğum kadın sakın beni terketme, şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
Eylülde gel Eylülde okul yoluna Konuşmadan yürüyelim gireyim koluna Görenler dönmüş hem de mutlu diyecekler Ağaçlar sevinçten başımıza konfeti gibi Yaprak dökecekler...(Alpay'dan)
eylül güzel geliyor bana şimdilerde. belki gelecekte bir kızım olursa ismini eylül koyabilirim. cama vuran yağmur damlalarını da sever belki. oturup konuşabiliriz şehrin ışıklarını seyrederken damlaların camda yarattığı her bir büyütecin içinden. hem öyle güneşi bol bulan yaz ayları gibi şımarık da değil eylül. ağırbaşlı, vakur. gözlerinin içinde bir parça hüzün dahi var. leonard cohen'in dance me to the end of love'da baktığı gibi hani.
oluk oluk düş geçidi. bazı bazı sarmalanmış, bazı bazı yarı çıplak. rüzgara kapılmış, uçan yaprakların arasından, ara ara gülümseyen güneş. dokunmaya kalkıştığında, içinin çekildiği, bir var-mış, bir, yok! öylesine sade ve güzel bir uyku arası düşü.
güneşin yüzü soğuktur eylül ayında, ayrılık hüznü kaplar insanları, koskoca bir yazı daha geride bırakmışlardır. balkonlardan çekilmiştir insanlar betonarme kovuklarına, yollarda sarı yaprak ölüleri, dallarda yolunu kaybetmiş son kuşlar ve göğü işgal eden kara bulutlar, gözlerde ayışığı arayışı vardır. yollar daha bir yalnızdır geceleri.
takvimlerin yazdığı yalandır, senenin ölümü eylül ayındadır.
sarı kırmızının hüzünlü tonları ılğın hoşluğu mevsimin olğunu EYLÜL çok güzel.
Sonbaharı annemin söylemekten bıkmadığı bir şarkı gibi hatırlıyorum. Sarı gramofon kağıtlarından yapılmış bir etek içinde annemin büyümekten imtina eden çocukluğu. 'Öğretmenim' diyor, 'sonbahar ol dedi bana'.O gün neşeli bir sonbahar oluyor. Annemin kendi etrafında defalarca dönerek söylediği o şarkı, annemin sarı bir mevsimi giyinir gibi söylediği o şarkı, annemin bir şarkıyı söyler gibi anlattığı o mevsim... eylül bana sarı etekleri yapraklarla yarışan bir kız çocuğu gibi gülümsüyor:
Sonbaharı cicim
Çok sevdiğim için
Hep sarıdır
Elbiselerim
eylüül sancı sıkıntı hepmi böyle olur bu güz sancısı hepmi böyle olur eylül fırtanası ah eylül adının içindeki naiflikten başka hiç bir güzeliği olmayan can yakan eylül
Gölgesinde kaldım hüznünün
Eylül, Eylül ortası Eylül sonuna doğru diyorduk ya bütün bir yaz boyu.. Bak işte geldi eylül.. Bakalım hayal ettiğimiz o tatil olacakmı bu EYLÜL...
ah eylül ne güzelsindir sen... sana kavuştuk mu yılın huzuru gelmiş demektir...
hele o muhteşem yaprakları döktürüşün yokmu alır götürür insanı buralardan kimbilir hangi cennete :)
Bir martının kanadındayım şimdi
Tut ki;
Uzak diyarların türküsünü getirdim sana..
Ya da;
Bir eylül bulutundan yağıyorum sağanak sağanak
/hece/
Eylül, Aylül kelimesinden geliyormuş aylülde üzüm mevsimi anlamına geliyormuş..
kurutulmuş hazan mevsiminden bir ay eylül.hüzün ayı.ölüm ve ayrılıkların kol gezdiği bir salgın.hayatların ansızın kılıçla tam ortasından yarılıp ölüme terk edilişi. darbecilerin cirit attığı,jurnalciliğin meslekten sayıldığı ve beşi bir yerdelerin kızıl kanları tertemiz toprağa bulaştırdığı kanlı bir örtü eylül. geç gelip erken giden sevgili.bıyıkları terlememiş civanların nazenin tenlerinde otuz iki tekmili birden gün/ güneş yüzü görmemiş işkencelerin pervasızca denenmesidir eylül.oysa sırıtan yüzlerinizi süsleyen alçakça kahkahalarınızdı en çok korktuğumuz…
İşte sonbahar, dedirten bir ay... Şimdi İstanbul'da ve benzeri büyük kentlerde sanat yeniden hareketlenecek. Özellikle de sinema... Salonlar dolup taşacak. Yeni filmler gösterime çıkacak. İşte hayat budur...
ögretmenlerimizin sık sık kullandıgı terim eylülde ders çalışırız sınav oluruz derlerdi bana tembel arkadaşları hatırlattı
Hüzün ve yağmur ayı..........
Eylül,
Hüzün ve Hazan mevsimi
12 Eylül
11 Eylül
Adı eylül mevsimlerden güzü anlatır
Rengini sarıdan, yaşamını gözyaşlarından alır
Anlattıkları yürekler acısı
Kuruyan yaprakları anlatır o
Hazanın başlangıcı
...
Ben her yıl eylülün çıplak ayaklarına bir yazı adarım.
Ve ben eylüle akarım
Bir hüzün gibi akarım ben eylüle,
kanayan bir aşk gibi akarım,
Siyah şallara bürünmüş bir genç ölüm gibi akarım...
EYLÜL yaprakların uçuruma sürüklendiği bir düştü,
eylül çocukların bakışlarında bir gülüş
eylül habercisiydi hüznün dönüşlerinin
bulutları mikrofon yağmurlar sözcükleriydi onun
evet kabul ediyorum bende
EYLÜL başlangıcıydı sonun............
12 eylül darbesi geldi aklıma.
ama eylülde yağmur altında romantizm farklıdır yani herşeyden.
Eylül, gülleri soldurarak
duyurdu bu yıl kendini
Böyle olacağını bile bile
şaşırttı bizi yinede
hüzne düşen gözlerinde esiyor Eylül rüzgârları
yüreğimde yağmurların....sessizim
ve sessizliğimde seni istiyorum
..........
aylardan hüzün mevsimlerden ayrılık
....
*** haydar amcamın şiiri ***
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Eylül / Haydar Ergülen
Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
'Yazın bittiği her yerde söylenir'se *
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu...
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!
bazen; içine düştüğünüz çaresizlikten ancak alevler içinde kalarak kurtulursunuz.
Suad gibi
şarkı:
yaklaşınca her yıl hala titrerim
sevmek zamanına eylüldür derim.
diyor.
bu kadar anlam yüklemeyin ekime kalsın biraz da.
'İşte Eylül de bitti.
Ve sen hâlâ gelmedin.
Yağmurlar damlayacaktı ıslak saçından.
Gözyaşından bir deniz getirecekti seni. '
...
..
.
M.Islamoğlu
Eylülde gel Eylülde okul yoluna
Konuşmadan yürüyelim gireyim koluna
Görenler dönmüş hem de mutlu diyecekler
Ağaçlar sevinçten başımıza konfeti gibi
Yaprak dökecekler...(Alpay'dan)
ne soğuktur ne sıcak...
en güzel mevsimin en güzel ayıdır...
eylül güzel geliyor bana şimdilerde. belki gelecekte bir kızım olursa ismini eylül koyabilirim. cama vuran yağmur damlalarını da sever belki. oturup konuşabiliriz şehrin ışıklarını seyrederken damlaların camda yarattığı her bir büyütecin içinden. hem öyle güneşi bol bulan yaz ayları gibi şımarık da değil eylül. ağırbaşlı, vakur. gözlerinin içinde bir parça hüzün dahi var. leonard cohen'in dance me to the end of love'da baktığı gibi hani.
mevsimin hüzün kokan en sonbaharlı ayı.
oluk oluk düş geçidi. bazı bazı sarmalanmış, bazı bazı yarı çıplak. rüzgara kapılmış, uçan yaprakların arasından, ara ara gülümseyen güneş. dokunmaya kalkıştığında, içinin çekildiği, bir var-mış, bir, yok! öylesine sade ve güzel bir uyku arası düşü.
güneşin yüzü soğuktur eylül ayında, ayrılık hüznü kaplar insanları, koskoca bir yazı daha geride bırakmışlardır. balkonlardan çekilmiştir insanlar betonarme kovuklarına, yollarda sarı yaprak ölüleri, dallarda yolunu kaybetmiş son kuşlar ve göğü işgal eden kara bulutlar, gözlerde ayışığı arayışı vardır. yollar daha bir yalnızdır geceleri.
takvimlerin yazdığı yalandır, senenin ölümü eylül ayındadır.