Bir gün mutfağımda radyomu açmış, hem ses hem de ahçılık sanatımı icra ederken eşim yanıma geldi...
- Hatun senin bu büyük kızın var ya ? - eee - Okuldan çıktığında beni beklemeden eve geldi. - Aman Yarabbim...! Ne büyük kabahat işlemiş - Niye şaşırıyorsun ki, senin kızın işte hep böyle yapıyor...
İki inatçı keçi gibiler diyalog sıfır...
- Benim kızım yanıma gelir misin ? - Efendim Anne - Bak benim kızım, bu evimizde yaşayan adam senin baban yavrum, vakti zamanında bu model vardı onu kendime eş size baba seçtim, evlilik böyle bişey evladım yeni modellerle değiştiremiyorsun... Ama artık olmuşla ölmüşe çare olmadığından benim kızım, seni babanla bir kez daha tanıştırayım dedim, üzgünüm memnun olmak zorundasınız, hadi şimdi çıkın mutfağımdan oturun konuşun kaynaşın...
Eşim durmuş şaşkın şaşkın bana bakarken son darbeyi de vurdum...
- Beyefendi, siz de benim kızımla değil, kendi kızınızla ilgileniniz lütfen... :))
-Sen benim kim olduğu mu biliyor musun? -Efendim -Kim olduğumu biliyor musun? Dedim. -Eee -Ne e si? -Türkçe'nin beşinci harfi - - Gazladı ve gitti.(Onun arabası var.Güzel mi,güzel.soförü de yok özel mi,özel) fena şarkı da değildi hani)
İnsanlar arası diyaloğu sadece aynı inanç grubu içerisindeki ilişkiye indirgemek işin içeriğini boşaltmaktır. Zira diyalog,farklı olanla yüzleşme ve gelişmenin dinamiğidir.
Sevgili okuyucularım; ‘Dinler arası diyalog masalına kim inanır’ başlıklı yazıma, gerek telefonla ve gerekse e-mail yolu ile yüzlerce teşekkür, tebrik ve takdir mesajları aldım. Bazı okuyucularım ise meseleyi tam kavrayamadıklarından olacak, aksi tepkilerini ortaya koydular. Önceki yazımda anlattıklarımdan dolayı herkesin aynı yaklaşımda bulunmasını beklemek zaten yanlış olur. Ancak, konuyu tam anlayamadığı için aksi tepkilerini dile getiren bazı iyi niyetli okuyucularımı da aydınlatmak isterim. Şöyle ki; Ehl-i sünnet alimlerimizin yazmış oldukları paha biçilemez kıymetteki binlerce kitaplarında buyuruluyor ki; ‘Allahü tealanın rızasını terk ederek insanların rızasını kazanmaya çalışanların (ananın evladından kaçacağı, herkesin allahü tealadan başka sığınak bulamayacağı kıyametin o dehşetli gününde) işini allahü teala insanlara bırakacaktır. Fakat insanların kızacağı yerde allahü tealanın rızasını gözetenlerin işini ise allahü teala bizzat kendisi görecektir.’ Hal böyle olunca, yeri, göğü ve bütün kainatı hürmetine yarattığı ve habibim dediği ve ismini ismi ile yazdığı, gelmiş, geçmiş ve gelecek insanların her bakımdan en üstünü, insanlığın yegane rehberi Muhammed aleyhisselamı (birileri istiyor diye, onlarla dost olacağım diye) attığımda, geriye dinimden bir şey kalmayacak, yani imanım gidecek ve bunlarla kardeş olacağım. Niye imanım gidecek? Çünkü Müslüman olabilmek için ‘La ilahe illallah, Muhammedün resulüllah’ söyleyip, manasına da inanmak mecburiyetindeyiz. Sadece ‘La ilahe illallah’ demekle müslüman olunmaz. Bunu, allahü tealanın bir aciz ve günahkar kulu olan Yılmaz Garip söylemiyor. Bütün muteber din kitaplarında bunun böyle olduğu yazmaktadır. Şimdi sormak lazım: Allahü tealanın sevgilisi Muhammed aleyhisselamı atarsam (ki bunun şakası bile olmaz) acaba kıyametin o dehşetli gününde beni kim kurtaracak? Karşı tarafın teklifi bu: ‘La ilahe illallah’ deyin, ‘Muhammedün resulüllah’ demeyin hepimiz kardeş olalım, birlik ve beraberlik içerisinde olalım, ortak bir noktada birleşmiş olalım. Hepimiz aynı olalım. Ben de diyorum ki; Kardeş olmayı sizden daha çok arzu etmekteyim. Şayet halis niyetle beni kendinize kardeş yapmak istiyorsanız ve bu duygularınızda samimi iseniz gelin hep birden ‘La ilahe illallah Muhammedün resulüllah’ diyerek hak olan İslam dininde birleşelim ve hepimiz kardeş olalım. İnsanlar tarafından yazılmış bir kitaba değil, ilahi kelama uyalım. Teslise değil, bir olan allahü tealaya inanalım. İsa aleyhisselamın allahü tealanın oğlu olduğuna değil, kulu ve peygamberi olduğuna inanalım. Hıristiyanlığın allahü teala tarafından gönderilmiş ve daha sonra gönderdiği hak din olan islamiyetle birlikte nesh edilmiş bir din olduğunu (yani yürürlükten kaldırılmış olduğunu) bilelim ve imanımızı buna göre düzeltelim. Ama, hayır! Maksatları başka. Hakiki İncile en yakın ve en uygun olarak, İsa aleyhisselamın 12 havarisinden birinin sonradan yazmış olduğu Barnabas İncilini, Hristiyan tebasından köşe bucak saklayanların diyalog kardeşliği teklifinin samimiyet ölçüleriyle bağdaşır bir yanı olabilir mi? Diyalog masalı ile niyetleri hinlik değil ise soruyorum; Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, hayatı boyunca insanları kardeşliğe ve bir olan allahü tealaya iman etmeğe çağırmadı mı? Eshab-ı kiram aleyhimürrıdvan efendilerimiz aynı çağrıda bulunmadı mı? Ecdadımız asırlarca aynı çağrıda bulunmadı mı? Bu teklifler, bu çağrılar diyaloga davet değil miydi? Hepsi de aynı kardeşliği teklif etti ve aynı imana davet etti. Ama karşı taraf hep red etti, bu da yetmezmiş gibi bütün Hıristiyan ülkeler haçlı adı altında birleşerek üzerimize geldi. Bunda da muvaffak olamayanlar şimdilerde taktik değiştirerek Müslümanları dininden uzaklaştırma gayretine girdiler. ‘Siz dininizden uzaklaşın ve bizim gibi olun’ tezini hileli yollardan aşılamaya ve bütün Müslümanları kendilerine benzetmeğe çalışıyorlar. Sonra da bunun adını dinler arası diyalog koyarak bütün Müslümanları aldatabileceklerini sanıyorlar. Araya da Müslümanların peşinden koşmasını sağladıkları din adamlarını koyuyorlar. Ama yemezler! ..
Allahü teala kullarına çok acıdığı için onları doğru yola davet eden Peygamberler göndermiş. Bu peygamberler insanlara hep doğruyu, iyiyi, güzeli ve onlara hep faydalı olan şeyleri yani allahü tealanın emirlerini bildirmişlerdir. Zararlarından korunmak için kötü şeyleri yani yasakladıklarını da bildirmişlerdir. Yine allahü teala tarafından insanlığa gönderilen İsa aleyhisselamın bildirdiği Hristiyanlık insanlar tarafından kabül görmediği gibi çeşitli sıkıntı ve eziyetler verilen İsa aleyhisselamı allahü teala göğe kaldırdı. Kıyamete yakın gökten indirilecek ve Mehdi aleyhisselam ile birlikte islamiyeti yeniden yayacak. Allahü teala kur’an-ı kerimde bunu haber veriyor. Muteber din kitaplarında da böyle yazmaktadır. Çünki, allahü teala son peygamber olarak Muhammed aleyhisselamı gönderdi ve O’nunla birlikte islamiyeti göndererek evvelki gönderdiği dinleri nesh etti. Yani yürürlükten kaldırdı. Kaldı ki, diğer dinler zaten bozuldu. İnsanlar tarafından uydurulmuş bazı şeyler din diye insanlara yutturulmaya çalışıldı ve halen de bu yutturmaca devam etmektedir. Şimdilerde ise dinler arası diyalog masalıyla müslümanları kandırmaya, islamiyeti bozmağa, müslümanları dininden uzaklaştırmağa çalışılmaktadır. Güya müslümanlarla diğer bozuk dinlerdeki insanlar kardeştir. Halbuki islamiyette ancak müslümanlar birbiriyle kardeştir. Yani, “La ilahe illallah, Muhammedün resulüllah” diyen ve böyle inananlar kardeştir. Kelime-i tevhidin birinci kısmına inanıp, ikinci kısmına inanmayanlarla müslümanların bir işi olamaz. Olmamalıdır da. Allahü tealanın emir ve yasaklarına karşı gelenlerin, emir ve yasaklara uyanlarla kardeş olması düşünülemez. Eşyanın tabiatına aykırıdır. Bütün muteber din kitaplarında bunun böyle olduğu yazılıdır. Hıristiyan batı dünyası her ne kadar dinler arası diyalog masalını yutturmaya çalışsada çirkin içyüzünü zaman zaman yaptığı uygulamalarla ve misyonerlik faaliyetleriyle ortaya koymaktadır. İşin üzücü tarafı ise, bu çirkin diyalog masallarına özel eğitilmiş ve müslümanların sempatisini kazanmış din adamı kisvesindeki kişileri kullanarak bazı cahil müslümanları inandırmaya çalışmaktır. Halbuki islamiyette ilim öğrenmek farzdır. Cehalet de yasaklanmıştır. Onun için dinini iyi öğrenememiş cahil birkaç müslümanın bu diyalog masalına inanmaları ve başkalarını da inandırmak için ikna edici gayretleri boşa çıkacağı ve herkesin kendi yüz karasını ortaya koyacağı gibi, ahirette de hesabı çok ağır olacaktır. Bu gün gaflet pamuğunu kulaklardan atmalıdır. Her güzelliğin islamiyette, her çirkinliğin de islamiyet dışında olduğu hiç, ama hiç hatırdan çıkarılmamalıdır. Yıllardır süren iç savaş yüzünden 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği, 2 milyon civarındaki Sudanlının da mülteci konumuna düştüğünü belirten Sudan hükümeti, 370 bin kişinin ise mülteci kamplarında aç bi ilaç hayatta kalma mücadelesi verdiğini kaydediyor. İç savaşın buralara taşıdığı yüzbinlerce insan arasındaki Hristiyanlar korunma altına alındıkları kamplarda uluslar arası yardım kuruluşlarının sayısız ikramlarını kabul ederken, Müslüman Afrikalılar ve Araplar aynı yardımlardan sırf müslüman oldukları için mahrum bırakılıyorlar. Öte yandan 1992-95 yılları arasında Bosnada Sırplar tarafından müslümanlara yapılan soykırımda 8 bin müslümanın katledilmesine seyirci kalan ve zaman zaman dünyaya insanlık! mesajları vermekten utanmayan Hristiyan batı dünyası gerçek yüzünü Lahey Adalet Divanında bir kere daha gösterdi. Sırbistan’ın Bosna-Hersek’deki müslümanlara sistematik bir şekilde uyguladığı soykırım katliamından Sırbistan’ı sorumlu tutmayan Hollanda’daki uluslar arası adalet divanının bu kararı BM Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanan Sırp kasabı Miloseviç’i de haklı çıkarmış oldu. Şimdi sormak lazım, acaba Bosna’da katledilenler Hristiyan olsalardı ve hiç yapmadığı halde sanık sandalyesinde bulunan müslüman ülke olsaydı, adaleti katleden Lahey Adalet Divanının kararı ne olurdu? Bunlar verebileceğimiz binlerce örnekten sadece ikisi.
Ey Hristiyan batı dünyası! Dinler arası diyalog masalına kim inanır?
- Ne o n'oluyorsunuz? -Donuyok -Donuyoruz desene ulan hır -Donuyok -Donuyorum desene be! -Donuyok -Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-ro-ruz -Cahilsin,cahilsin -Diyemem katip efendi.Dilim bir sefer dönmüyor. Katip.Eeee de ve gider. -Donuyoruz,donuyoruz (Bizi cahil zannedip kendini bir şey sanan fıkara) Bereketli Topraklar Üzerinde filminden,katip ırgat diyoloğu...
Umutsuzlardan bir diyalog Fırat-Sen gideli çok oldu,sen gideli 465 gün oldu...Her kurşun deliği bir gün içindir. Çiğdem-Niye kurşun Fırat-Söküp atmak kurtulmak için belki(Çiğdem'ın duvardaki büyük boy resmine ateş ediyor) Lakin gördüm ki; Seni öldürme çabası boşmuş,sen ölmeamişsin.465 gün seni her gün kurşunladım.en son kurşunu dün sabah anlımda denedim...Öldüremedim.Ve anladım ki sensiz olmazmış...
hüsammettim:mrb ben.... sokağa giidcektim maymun: abiicm sen çook ters yola girmişin burdqan gitcen sağa dönden sola gitcen 100000 m gittiten sonra ilk çarpraza dön ordan dönemec var ordan don 200 mtre git ilk sol deil 2. solun sağasında....
Sokakta paçaya yapışan bi tinerci; tinerci: abi senin adın ne? adam:....... tinerci: abi senin torbada ekmek mi var? adam:....... tinerci: abi senin ayakların kokuyo bea adam: s.... git lan sabah sabah tinerci: abi bi sigara versene be tinerci:....................
Saçlar genel de kısa.. iki santim kadar.. ama uzatma hevesini kalbinin derinliklerinde hiç yitirmediği biliniyor.. burun yapısını incelemeye kalkarsak.. müşkül duruma düşeriz.. buna rağmen yazıcı bireyin kendi kendine olan saygısı.. irdelemeyi gerekli kılmıştır.. tanıyanlar onu bir haftalık sakallarıyla tanıdılar.. yüzü ne uzun ne kısa idi.. kulakları orta boyutta olup kafa yapısıyla uyumludur.. yukarıya doğru biraz sivrildiği gerçeğini gizlemek ahlaklı bir insana yakışmaz.. yüzünü ve genişçe alnını incelerseniz kafayla beraber sağlam bir yapıya sahip olduğunu anlarsınız.. kalın ve alın boyunca uzuyan kaşları yüzüne biraz fazlaca bir ciddiyet ve piskopatlık katmıştır .. bundan rahatsız olup olmadığı bilinmemekle beraber bundan rahatsız olması gerekir gibi bir kanıya da varılmamıştır.. konudan sapma olarak görülse bile yorgunluğumdan ötürü konuyu saptırarak aynı çöplüğü paylaşan kimi insancıkların kimi dialoglarını sunuyorum..
al mowahhid: ne önemi var.. on yıl daha geçti.. ben tevhide inanırım.. haşim: ne alakası var.. sana çok ölümcü soru soracam.. ali şeriatinin mezarına gittinmi al mowahhid: mezarlarla aram yok baba kimsenin mezarına da gitmedim.. mezar neymiş dağın başına gomecen adamı haşim: olurmu.. ben istiyomki çocuklarım gelip dua okusunlar.. al mowahhid: ne faydası olacak.. sen aydın bir insansın.. bunu nasıl savunuyon.. kamışlıya(surıyede kürt nufusun yogunlukta oldugu bır vilayet) geri dön.. haşim: Allah isterse duyurur.. hadis var... üç şeyin faydası mezar da.. al mowahhid: çeşme yaptır ulaşırmı babana.. yuh be yani.. kamışlıya geri dön.. haşim: sen kamışlıyı niye büyüttün.. kamışlı ne güzel bilmiyon.. rabıta da ne varki.. seyhe ulaşıyon al mowahhid: nasıl alim olacan sen.. senden ıyı kamyon soforu olur haşim: sen bana müstahabbın tanımını söyle al mowahhid:sen onu bunu bırakta peygamberimizin süt kardeşini söyle haşim: hamza al mowahhid: salladın ha haşim: git sireye bak.. al mowahhid: sire okudunmu haşim: boti ninkini okudum al mowahhid: git seyyit kutubu oku haşim:: ne alakası var.. bende derim kutup adam değildir.. aslında ne boti nede kutup okunur.. büyük alimlerden okuycan.. bunlar ne anlar al mowahhid: git ibni kesir oku (haşim yüzünü ekşitti)
... biraz sessizlik..
al mowahhid: memet ne güzel çay dolduruyon sen ya.. acaip yakışıyo abi.. Memet: ne ilgisi var
al mowahhid: alparslan kürt biliyonuzmu.. Haşim: selahaddin eyyubinin amcası varmış.. çok cesurmuş..bıde hıkaye var al mowahhid: sam tatlisi yiyemedik gitti.. Haşim. dinlemesende memete anlatacam.. çok hoştur bu.. tikritte olmuş bu.. kürtler yapmis.. al mowahhid: tikrit şeytan üçgenidir Haşim: beni sabotaj etme.. şeytan meytan yok.. şerefname de geçiyor bu.. Bir kadın bunlara yardım et falan diyor.. adam farsça anşlatmış bunu.. getireyimmi sana.. Rüyamda gördüm.. valla yalan söyledim.. günah yazmasınlar (söyleriz yazmazlar) bu olayı anlatacam ben.. bırakın yav.. valinin dostu kadını öldürmüş.. vali çok pismiş.. al mowahhid: ümmetçilik lazım .. kürtçülük yapma kürt ol Haşim: kürtler olmasaydı burda yaşıyamazdınız.. 98 yıl kaldı kudüs.. burayı kürtler aldı al mowahhid: ne kürdü.. bal gibi arap selahaddin. memet: abi turk gibisi varmi? ermenileride bu kurtler oldurdu.. bizi komsumuzla kotu ettiler. al mowahhid: sebepler allahın elinde dir Haşim: sen kadirisin.. senin iraden nerde kaldı.. yemesen yıyemezsin mandelinayı.. al mowahhid: sen acayip derece de eşkalcisin.. ikincisi egzizantiyalizmden etkilenmişsin Senden oryantelist olur.. çok güzel kıvırıyon.. evine yurduna dön bence vallaa..
*eksikler ve atlamalar, yazan bireyden kaynaklanmistir. konusanlar tamamen habersızdır yazıldıgından.
hasta: doktor bey benim ağzımdan şöyle bir ses çıkıyor doktor: nasıl bir ses hasta: şöyle (tak) işte bu :) doktor:hmmm...elleşmeler başlar yüzde şurada ağrı var mı hasta:yok doktor: burada var mı hasta: yok
dialog ne değildir. Tarihi düşmanlarımıza değerlerimizi peşkeş çekmek. Müslüman gözüküp papaz ve hahamlara misyonerlik propagandası yaptırmak B.O.P. projesine taşeronluk (ılımlı islam projesi ile) yapmak
benim bildiğim şudur: di(y) alog=conversation=ikili iletişim di; latincede 2 demektir alog'un ne olduğunu bilmiyorum fakat bildiğimi kuvvetlendirici bir örneğim daha var ki monolog'da tekli iletişi yani kendi kendine konuşmak demektir ve mono latince'de 1 demektir...mono, di, tri, tetra, penta, .......
hoca kaç paradır senin ömrün ))))))))))))
iste göndereyim
yeterki kaybettiğin kayıp zaman olsun:)))))))))))
Bir gün mutfağımda radyomu açmış,
hem ses hem de ahçılık sanatımı icra ederken eşim yanıma geldi...
- Hatun senin bu büyük kızın var ya ?
- eee
- Okuldan çıktığında beni beklemeden eve geldi.
- Aman Yarabbim...! Ne büyük kabahat işlemiş
- Niye şaşırıyorsun ki, senin kızın işte hep böyle yapıyor...
İki inatçı keçi gibiler diyalog sıfır...
- Benim kızım yanıma gelir misin ?
- Efendim Anne
- Bak benim kızım, bu evimizde yaşayan adam senin baban yavrum, vakti zamanında bu model vardı onu kendime eş size baba seçtim, evlilik böyle bişey evladım yeni modellerle değiştiremiyorsun...
Ama artık olmuşla ölmüşe çare olmadığından benim kızım, seni babanla bir kez daha tanıştırayım dedim, üzgünüm memnun olmak zorundasınız, hadi şimdi çıkın mutfağımdan oturun konuşun kaynaşın...
Eşim durmuş şaşkın şaşkın bana bakarken son darbeyi de vurdum...
- Beyefendi, siz de benim kızımla değil, kendi kızınızla ilgileniniz lütfen... :))
sevinçle çığlık çığlığa anlatmaya başladı
*sonsuza kadar benimle olur musun? dedi
-sen ne dedin?
*deli misin? ne diyebilirim? evet dedim tabii
hafif asık suratıyla bükük dudağına bakıp
*niye öyle baktın ki?
-ay hadi bu dünya neysede, diğer tarafı da kabul etmişsin. ne biliim burası belki de
yani öte tarafta kimseyi isteyebileceğimi sanmıyorum,
insanları özellikle.
-Sen benim kim olduğu mu biliyor musun?
-Efendim
-Kim olduğumu biliyor musun? Dedim.
-Eee
-Ne e si?
-Türkçe'nin beşinci harfi
- -
Gazladı ve gitti.(Onun arabası var.Güzel mi,güzel.soförü de yok özel mi,özel) fena şarkı da değildi hani)
İnsanlar arası diyaloğu sadece aynı inanç grubu içerisindeki ilişkiye indirgemek işin içeriğini boşaltmaktır. Zira diyalog,farklı olanla yüzleşme ve gelişmenin dinamiğidir.
DİNLER ARASI DİYALOG MASALI-2
Sevgili okuyucularım;
‘Dinler arası diyalog masalına kim inanır’ başlıklı yazıma, gerek telefonla ve gerekse e-mail yolu ile yüzlerce teşekkür, tebrik ve takdir mesajları aldım. Bazı okuyucularım ise meseleyi tam kavrayamadıklarından olacak, aksi tepkilerini ortaya koydular. Önceki yazımda anlattıklarımdan dolayı herkesin aynı yaklaşımda bulunmasını beklemek zaten yanlış olur. Ancak, konuyu tam anlayamadığı için aksi tepkilerini dile getiren bazı iyi niyetli okuyucularımı da aydınlatmak isterim.
Şöyle ki;
Ehl-i sünnet alimlerimizin yazmış oldukları paha biçilemez kıymetteki binlerce kitaplarında buyuruluyor ki; ‘Allahü tealanın rızasını terk ederek insanların rızasını kazanmaya çalışanların (ananın evladından kaçacağı, herkesin allahü tealadan başka sığınak bulamayacağı kıyametin o dehşetli gününde) işini allahü teala insanlara bırakacaktır. Fakat insanların kızacağı yerde allahü tealanın rızasını gözetenlerin işini ise allahü teala bizzat kendisi görecektir.’ Hal böyle olunca, yeri, göğü ve bütün kainatı hürmetine yarattığı ve habibim dediği ve ismini ismi ile yazdığı, gelmiş, geçmiş ve gelecek insanların her bakımdan en üstünü, insanlığın yegane rehberi Muhammed aleyhisselamı (birileri istiyor diye, onlarla dost olacağım diye) attığımda, geriye dinimden bir şey kalmayacak, yani imanım gidecek ve bunlarla kardeş olacağım.
Niye imanım gidecek?
Çünkü Müslüman olabilmek için ‘La ilahe illallah, Muhammedün resulüllah’ söyleyip, manasına da inanmak mecburiyetindeyiz. Sadece ‘La ilahe illallah’ demekle müslüman olunmaz. Bunu, allahü tealanın bir aciz ve günahkar kulu olan Yılmaz Garip söylemiyor. Bütün muteber din kitaplarında bunun böyle olduğu yazmaktadır.
Şimdi sormak lazım:
Allahü tealanın sevgilisi Muhammed aleyhisselamı atarsam (ki bunun şakası bile olmaz) acaba kıyametin o dehşetli gününde beni kim kurtaracak?
Karşı tarafın teklifi bu:
‘La ilahe illallah’ deyin, ‘Muhammedün resulüllah’ demeyin hepimiz kardeş olalım, birlik ve beraberlik içerisinde olalım, ortak bir noktada birleşmiş olalım. Hepimiz aynı olalım.
Ben de diyorum ki;
Kardeş olmayı sizden daha çok arzu etmekteyim. Şayet halis niyetle beni kendinize kardeş yapmak istiyorsanız ve bu duygularınızda samimi iseniz gelin hep birden ‘La ilahe illallah Muhammedün resulüllah’ diyerek hak olan İslam dininde birleşelim ve hepimiz kardeş olalım.
İnsanlar tarafından yazılmış bir kitaba değil, ilahi kelama uyalım.
Teslise değil, bir olan allahü tealaya inanalım. İsa aleyhisselamın allahü tealanın oğlu olduğuna değil, kulu ve peygamberi olduğuna inanalım.
Hıristiyanlığın allahü teala tarafından gönderilmiş ve daha sonra gönderdiği hak din olan islamiyetle birlikte nesh edilmiş bir din olduğunu (yani yürürlükten kaldırılmış olduğunu) bilelim ve imanımızı buna göre düzeltelim.
Ama, hayır! Maksatları başka.
Hakiki İncile en yakın ve en uygun olarak, İsa aleyhisselamın 12 havarisinden birinin sonradan yazmış olduğu Barnabas İncilini, Hristiyan tebasından köşe bucak saklayanların diyalog kardeşliği teklifinin samimiyet ölçüleriyle bağdaşır bir yanı olabilir mi?
Diyalog masalı ile niyetleri hinlik değil ise soruyorum;
Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, hayatı boyunca insanları kardeşliğe ve bir olan allahü tealaya iman etmeğe çağırmadı mı?
Eshab-ı kiram aleyhimürrıdvan efendilerimiz aynı çağrıda bulunmadı mı?
Ecdadımız asırlarca aynı çağrıda bulunmadı mı?
Bu teklifler, bu çağrılar diyaloga davet değil miydi?
Hepsi de aynı kardeşliği teklif etti ve aynı imana davet etti. Ama karşı taraf hep red etti, bu da yetmezmiş gibi bütün Hıristiyan ülkeler haçlı adı altında birleşerek üzerimize geldi. Bunda da muvaffak olamayanlar şimdilerde taktik değiştirerek Müslümanları dininden uzaklaştırma gayretine girdiler. ‘Siz dininizden uzaklaşın ve bizim gibi olun’ tezini hileli yollardan aşılamaya ve bütün Müslümanları kendilerine benzetmeğe çalışıyorlar. Sonra da bunun adını dinler arası diyalog koyarak bütün Müslümanları aldatabileceklerini sanıyorlar.
Araya da Müslümanların peşinden koşmasını sağladıkları din adamlarını koyuyorlar.
Ama yemezler! ..
Yılmaz Garip
Gazeteci-Yazar
DİNLER ARASI DİYALOG MASALINA KİM İNANIR?
Allahü teala kullarına çok acıdığı için onları doğru yola davet eden Peygamberler göndermiş. Bu peygamberler insanlara hep doğruyu, iyiyi, güzeli ve onlara hep faydalı olan şeyleri yani allahü tealanın emirlerini bildirmişlerdir. Zararlarından korunmak için kötü şeyleri yani yasakladıklarını da bildirmişlerdir.
Yine allahü teala tarafından insanlığa gönderilen İsa aleyhisselamın bildirdiği Hristiyanlık insanlar tarafından kabül görmediği gibi çeşitli sıkıntı ve eziyetler verilen İsa aleyhisselamı allahü teala göğe kaldırdı. Kıyamete yakın gökten indirilecek ve Mehdi aleyhisselam ile birlikte islamiyeti yeniden yayacak. Allahü teala kur’an-ı kerimde bunu haber veriyor. Muteber din kitaplarında da böyle yazmaktadır. Çünki, allahü teala son peygamber olarak Muhammed aleyhisselamı gönderdi ve O’nunla birlikte islamiyeti göndererek evvelki gönderdiği dinleri nesh etti. Yani yürürlükten kaldırdı. Kaldı ki, diğer dinler zaten bozuldu. İnsanlar tarafından uydurulmuş bazı şeyler din diye insanlara yutturulmaya çalışıldı ve halen de bu yutturmaca devam etmektedir.
Şimdilerde ise dinler arası diyalog masalıyla müslümanları kandırmaya, islamiyeti bozmağa, müslümanları dininden uzaklaştırmağa çalışılmaktadır. Güya müslümanlarla diğer bozuk dinlerdeki insanlar kardeştir. Halbuki islamiyette ancak müslümanlar birbiriyle kardeştir.
Yani, “La ilahe illallah, Muhammedün resulüllah” diyen ve böyle inananlar kardeştir. Kelime-i tevhidin birinci kısmına inanıp, ikinci kısmına inanmayanlarla müslümanların bir işi olamaz. Olmamalıdır da.
Allahü tealanın emir ve yasaklarına karşı gelenlerin, emir ve yasaklara uyanlarla kardeş olması düşünülemez. Eşyanın tabiatına aykırıdır. Bütün muteber din kitaplarında bunun böyle olduğu yazılıdır.
Hıristiyan batı dünyası her ne kadar dinler arası diyalog masalını yutturmaya çalışsada çirkin içyüzünü zaman zaman yaptığı uygulamalarla ve misyonerlik faaliyetleriyle ortaya koymaktadır. İşin üzücü tarafı ise, bu çirkin diyalog masallarına özel eğitilmiş ve müslümanların sempatisini kazanmış din adamı kisvesindeki kişileri kullanarak bazı cahil müslümanları inandırmaya çalışmaktır. Halbuki islamiyette ilim öğrenmek farzdır. Cehalet de yasaklanmıştır. Onun için dinini iyi öğrenememiş cahil birkaç müslümanın bu diyalog masalına inanmaları ve başkalarını da inandırmak için ikna edici gayretleri boşa çıkacağı ve herkesin kendi yüz karasını ortaya koyacağı gibi, ahirette de hesabı çok ağır olacaktır.
Bu gün gaflet pamuğunu kulaklardan atmalıdır. Her güzelliğin islamiyette, her çirkinliğin de islamiyet dışında olduğu hiç, ama hiç hatırdan çıkarılmamalıdır.
Yıllardır süren iç savaş yüzünden 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği, 2 milyon civarındaki Sudanlının da mülteci konumuna düştüğünü belirten Sudan hükümeti, 370 bin kişinin ise mülteci kamplarında aç bi ilaç hayatta kalma mücadelesi verdiğini kaydediyor. İç savaşın buralara taşıdığı yüzbinlerce insan arasındaki Hristiyanlar korunma altına alındıkları kamplarda uluslar arası yardım kuruluşlarının sayısız ikramlarını kabul ederken, Müslüman Afrikalılar ve Araplar aynı yardımlardan sırf müslüman oldukları için mahrum bırakılıyorlar.
Öte yandan 1992-95 yılları arasında Bosnada Sırplar tarafından müslümanlara yapılan soykırımda 8 bin müslümanın katledilmesine seyirci kalan ve zaman zaman dünyaya insanlık! mesajları vermekten utanmayan Hristiyan batı dünyası gerçek yüzünü Lahey Adalet Divanında bir kere daha gösterdi. Sırbistan’ın Bosna-Hersek’deki müslümanlara sistematik bir şekilde uyguladığı soykırım katliamından Sırbistan’ı sorumlu tutmayan Hollanda’daki uluslar arası adalet divanının bu kararı BM Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanan Sırp kasabı Miloseviç’i de haklı çıkarmış oldu. Şimdi sormak lazım, acaba Bosna’da katledilenler Hristiyan olsalardı ve hiç yapmadığı halde sanık sandalyesinde bulunan müslüman ülke olsaydı, adaleti katleden Lahey Adalet Divanının kararı ne olurdu?
Bunlar verebileceğimiz binlerce örnekten sadece ikisi.
Ey Hristiyan batı dünyası!
Dinler arası diyalog masalına kim inanır?
Yılmaz Garip
Gazeteci-Yazar
- Ne o n'oluyorsunuz?
-Donuyok
-Donuyoruz desene ulan hır
-Donuyok
-Donuyorum desene be!
-Donuyok
-Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-ro-ruz
-Cahilsin,cahilsin
-Diyemem katip efendi.Dilim bir sefer dönmüyor.
Katip.Eeee de ve gider.
-Donuyoruz,donuyoruz (Bizi cahil zannedip kendini bir şey sanan fıkara)
Bereketli Topraklar Üzerinde filminden,katip ırgat diyoloğu...
Hayvanlar,koklaşa,koklaşa,insanlar diyalog yaparak sorunlarını çözerler.
Umutsuzlardan bir diyalog
Fırat-Sen gideli çok oldu,sen gideli 465 gün oldu...Her kurşun deliği bir gün içindir.
Çiğdem-Niye kurşun
Fırat-Söküp atmak kurtulmak için belki(Çiğdem'ın duvardaki büyük boy resmine ateş ediyor) Lakin gördüm ki; Seni öldürme çabası boşmuş,sen ölmeamişsin.465 gün seni her gün kurşunladım.en son kurşunu dün sabah anlımda denedim...Öldüremedim.Ve anladım ki sensiz olmazmış...
İstanbul'un tam ortasında bir yer!
- İyi nöbetler delikanlı.Sigara içer misin?
-Yasak!
-Bir adres soracaktım da
-Yasak!
-Ne yasak?
-Konuşmak
- Neden?
-Yasak işte
-Nerelisin sen?
-Giresun
-Konuşmak yasak demek?
-Evet
-Hadi hoşçakal.
hüsammettim:mrb ben.... sokağa giidcektim
maymun: abiicm sen çook ters yola girmişin burdqan gitcen sağa dönden sola gitcen 100000 m gittiten sonra ilk çarpraza dön ordan dönemec var ordan don 200 mtre git ilk sol deil 2. solun sağasında....
kırk yıldır TEKELLÜM ediyorum da insanlar benim kendileriyle konuştuğumu zannediyorlar.
b.b.
Sokakta paçaya yapışan bi tinerci;
tinerci: abi senin adın ne?
adam:.......
tinerci: abi senin torbada ekmek mi var?
adam:.......
tinerci: abi senin ayakların kokuyo bea
adam: s.... git lan sabah sabah
tinerci: abi bi sigara versene be
tinerci:....................
hoca:
-aa! hoşgeldin küçük kız!
cin:
-:S hoşbulduk
hoca:
-maşallah melek gibi...kimsin sen?
cin:
-ablamın kardeşiyim
hoca:
-adın yok mu senin?
cin:
-var
hoca:
-soyadın?
cin:
-ablamınkinin aynı
hoca:
-kendini tanıt bakalım bize, hobilerin, fobilerin...
cin:
-bu çok anlamsız
hoca:
-:S
...
hoca:
-sana benziyo mu kardeşin bakim?
abla:
-benzemez pek...
hoca:
-benzemiyor, baksana şu gözlere cin gibi :)
abla:
-:S
Ben saygı değer anlatıcı birey
Konu: al-mowahhid
Yaş: sakalsiz yirmi uc ve on yıl daha gitti..
Ağırlık: 71 ve kaldırılamıyacak bir bünye
Saçlar genel de kısa.. iki santim kadar.. ama uzatma hevesini kalbinin derinliklerinde hiç yitirmediği biliniyor.. burun yapısını incelemeye kalkarsak.. müşkül duruma düşeriz..
buna rağmen yazıcı bireyin kendi kendine olan saygısı.. irdelemeyi gerekli kılmıştır.. tanıyanlar onu bir haftalık sakallarıyla tanıdılar..
yüzü ne uzun ne kısa idi.. kulakları orta boyutta olup kafa yapısıyla uyumludur..
yukarıya doğru biraz sivrildiği gerçeğini gizlemek ahlaklı bir insana yakışmaz..
yüzünü ve genişçe alnını incelerseniz kafayla beraber sağlam bir yapıya sahip olduğunu anlarsınız.. kalın ve alın boyunca uzuyan kaşları yüzüne biraz fazlaca bir ciddiyet ve piskopatlık katmıştır .. bundan rahatsız olup olmadığı bilinmemekle beraber
bundan rahatsız olması gerekir gibi bir kanıya da varılmamıştır..
konudan sapma olarak görülse bile yorgunluğumdan ötürü konuyu saptırarak aynı çöplüğü paylaşan kimi insancıkların kimi dialoglarını sunuyorum..
al mowahhid: ne önemi var.. on yıl daha geçti.. ben tevhide inanırım..
haşim: ne alakası var.. sana çok ölümcü soru soracam.. ali şeriatinin mezarına gittinmi
al mowahhid: mezarlarla aram yok baba kimsenin mezarına da gitmedim.. mezar neymiş
dağın başına gomecen adamı
haşim: olurmu.. ben istiyomki çocuklarım gelip dua okusunlar..
al mowahhid: ne faydası olacak.. sen aydın bir insansın.. bunu nasıl savunuyon.. kamışlıya(surıyede kürt nufusun yogunlukta oldugu bır vilayet) geri dön..
haşim: Allah isterse duyurur.. hadis var... üç şeyin faydası mezar da..
al mowahhid: çeşme yaptır ulaşırmı babana.. yuh be yani.. kamışlıya geri dön..
haşim: sen kamışlıyı niye büyüttün.. kamışlı ne güzel bilmiyon.. rabıta da ne varki.. seyhe ulaşıyon
al mowahhid: nasıl alim olacan sen.. senden ıyı kamyon soforu olur
haşim: sen bana müstahabbın tanımını söyle
al mowahhid:sen onu bunu bırakta peygamberimizin süt kardeşini söyle
haşim: hamza
al mowahhid: salladın ha
haşim: git sireye bak..
al mowahhid: sire okudunmu
haşim: boti ninkini okudum
al mowahhid: git seyyit kutubu oku
haşim:: ne alakası var.. bende derim kutup adam değildir.. aslında ne boti nede kutup okunur.. büyük alimlerden okuycan.. bunlar ne anlar
al mowahhid: git ibni kesir oku
(haşim yüzünü ekşitti)
... biraz sessizlik..
al mowahhid: memet ne güzel çay dolduruyon sen ya.. acaip yakışıyo abi..
Memet: ne ilgisi var
al mowahhid: alparslan kürt biliyonuzmu..
Haşim: selahaddin eyyubinin amcası varmış.. çok cesurmuş..bıde hıkaye var
al mowahhid: sam tatlisi yiyemedik gitti..
Haşim. dinlemesende memete anlatacam.. çok hoştur bu.. tikritte olmuş bu.. kürtler yapmis..
al mowahhid: tikrit şeytan üçgenidir
Haşim: beni sabotaj etme.. şeytan meytan yok.. şerefname de geçiyor bu..
Bir kadın bunlara yardım et falan diyor.. adam farsça anşlatmış bunu.. getireyimmi sana..
Rüyamda gördüm.. valla yalan söyledim.. günah yazmasınlar (söyleriz yazmazlar) bu olayı anlatacam ben.. bırakın yav.. valinin dostu kadını öldürmüş.. vali çok pismiş..
al mowahhid: ümmetçilik lazım .. kürtçülük yapma kürt ol
Haşim: kürtler olmasaydı burda yaşıyamazdınız.. 98 yıl kaldı kudüs.. burayı kürtler aldı
al mowahhid: ne kürdü.. bal gibi arap selahaddin.
memet: abi turk gibisi varmi? ermenileride bu kurtler oldurdu.. bizi komsumuzla kotu ettiler.
al mowahhid: sebepler allahın elinde dir
Haşim: sen kadirisin.. senin iraden nerde kaldı.. yemesen yıyemezsin mandelinayı..
al mowahhid: sen acayip derece de eşkalcisin.. ikincisi egzizantiyalizmden etkilenmişsin
Senden oryantelist olur.. çok güzel kıvırıyon.. evine yurduna dön bence vallaa..
*eksikler ve atlamalar, yazan bireyden kaynaklanmistir. konusanlar tamamen habersızdır yazıldıgından.
Biraz önce öğrendim....Diyalog denen şey Fethullah Gülen ve Haydar Baş gibi şahsiyetleri korumak için uydurulmuş bir bahaneymiş....
Biz Hz. İsa'yı kabul ediyoruz, onlar bizim peygamberimizi kabul etmiyorlar! ! !
Bu nasıl diyalog? ! ?
hasta: doktor bey benim ağzımdan şöyle bir ses çıkıyor
doktor: nasıl bir ses
hasta: şöyle (tak) işte bu :)
doktor:hmmm...elleşmeler başlar yüzde
şurada ağrı var mı
hasta:yok
doktor: burada var mı
hasta: yok
ammaaaaaaaannn sıkıldım gerisini yazmayacağım...
dialog ne değildir.
Tarihi düşmanlarımıza değerlerimizi peşkeş çekmek.
Müslüman gözüküp papaz ve hahamlara misyonerlik propagandası yaptırmak
B.O.P. projesine taşeronluk (ılımlı islam projesi ile) yapmak
Artık dialog bana ihaneti çağrıştırıyor
Hıvar...
şimdi bunlar çeşit oluyo
yaran
öldüren
güldüren
zıçırtan
boğan
sıkan
tiksinç gibileyinlerinden
benim bildiğim şudur: di(y) alog=conversation=ikili iletişim
di; latincede 2 demektir alog'un ne olduğunu bilmiyorum fakat bildiğimi kuvvetlendirici bir örneğim daha var ki monolog'da tekli iletişi yani kendi kendine konuşmak demektir ve mono latince'de 1 demektir...mono, di, tri, tetra, penta, .......