Seninle yanyana uzanırdık, dünyanın dışındaki yaz bahçelerinde, o gerçekdışı mevsimlerin kıyılarında... Üzüntülerimiz, içimizdeki yaralar yanyana dururdu öyle. Bizden çok bu yaralar özlerdi birbirini, o kimsesiz üzüntülerimiz... İçimdeki yaram senin yaranı özledikçe ruhumun gurbetlerinde daha çok hissederdim kendimi...
...'Beni sevmeyecektin biliyorum ama…Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini sevmeye…Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz çözüldüm…' dile tercüman oluyor bayılıyorum bu adama..
lisedeyken bir gün arkadaslar okul dergisi için bu adamla röportaj ayarlamislar, beni de çagirdilar, gittim. adamin bize bulusma adresi olarak verdigi beyoglu'nun arka sokaklarindaki kartal kiraathanesi bu sayede hayatimda içine girdigim ilk ve tek 'kiraathane' oldu. dumanalti oldugumdan baska çok bir sey hatirlamiyorum o günden dogrusu. küçükken hayal dünyasinin çok genis oldugunu, sürekli atmasyon seyler anlattigini, annesinin bu yüzden psikologa götürdügünü, psikologun ilismeyin dedigini, o psikolog sayesinde hayatinin kurtuldugunu filan anlatmisti, bir de evsiz, mendil satan bir kadin gelmisti yanimiza, ona çay ismarlamisti. esas bunun bir de sonrasi var ki, ona çok gülerim: şimdi cezmi ersöz röportaj deşifre edildikten sonra, basılmadan önce bir göreyim demis arkadasa, bir seyler olmus; adam bir gün arkadasin evini aramis. annesi çikmis. 'iyi günler, asli'yla görüsebilir miyim demis, annesi de, 'tabii, kim ariyor' demis, 'ben cezmi ersöz' deyince de adami tanimayan annesi 'aslıı, kizim, telefon, cezmi ariyoor' diye bagirmis :-)
Sürekli mağdur üretiyor bu hayat,sürekli yoksul sürekli köle...Biri efendi öbürü köle olmazsa aşk bile olmuyor bu hayatta! Ne olur kızma bana! Biliyor musun ümitsizce sevdiğim için seni,daha iyi anladım bu hayatı ben.Bu imkansız aşk; bana insanları ve hayatı daha iyi tanıttı...Bu ümitsiz aşk; senin aslında ne denli yalnız ve çaresiz olduğunu gösterdi bana....(derinliğine kimse sevgili olamadı kitabından)
…..Onun sizi sevdiğini,bu sevgisini nerede hangi odada kime ve ne şekilde söylediğini asla bilemezsiniz.İste bu eşitsiz bir ilişkidir.Siz köle o efendidir.O sizin dünyanıza istediği an girebilir; ama siz onun dünyasına giremezsiniz…Sizin için onu sevdiğiniz dunya bir bütündür; ama onun dünyası evlere,odalara,gizlere,bilinmeyen yerlere bölünmüştür.siz onu dünyanızda ararken,o kimbilir hangi evde hangi odada sizin hakkınızda kime ne söylemektedir ya da ne söyleyememektedir,işte bunu asla bilemezsiniz…(ölursem benı senınle ararlar şimdi)
…Nereye hangi şehre gitseniz peşinizden o ıssız o karanlık ormanınızı birlikte götürürsünüz…. ….Aşk cocuklar dısında herkesten ümidini kesti artık…Aşk olsa; ben nereden gelip nereye gittiğimi bilirdim.Aşk olsa; ben böyle uzun bir yolda kaybolmazdım…Kaybolmazdık…. ….Bu hastalıklı kafam seni seçtiyse mutlaka doğru yapmıştır…Karışıksa karışık! çünkü içinde sen varsın…… …gel bu hayattan daha önce dibe batalım…. …….Seni görmek,sana sarılmak istiyor bütün bu hayat.Kapattın biliyorum.Biliyorum deminden beri kendi kendimle konuşuyorum ben.Bu gece yarın sonraki günler sen olmayacaksın…telefonun hep kapalı olacak…Oysa bir kez görüp dönecektim evime…Bir kez görüp… Bu gece,yarın,sonraki gunler…Telefon kulübelerinde kendımle konusacagım…Artık geceleri de evimde oturamayacagım,duvarlar hep üstüme gelecek…yollarda bir basıma dolaşacagım…nereye gitsem nereye baksam seni göreceğim…Ama sen olmayacaksın… …Sesler duymak istiyorum kalbime hüznüme dair… …benım gibi hem delice yaşamk hem delice ölmek isteyen var mı acaba…
sonra bigun yine bir sayfasini aciyorum..diyor ki -evet kölenim belki ben sectim..ama bu köleligin basi dik ve magrur kralı benim! vay be diyorum seviyorum lan bu adami..devam ediyorum -sevismelerimizi hatırlarmısın..hani dinletiyordun telefonda o adama oda dinlerdi bizi..sen bundan zevk alırdın vay be diyorum sasırıyorum lan ben bu adama..devam ediyorum -kırk yılda bir gibisin..oyle eksik oyle hazin oyle paramparca vay ulan icleniyorum ben bu adama..devam ediyorum -sanki biri yıllarca beni izlemis gormus herseyi kaydetmis ve sevmek odulu verilmis gibi bana..seninde beni sevmeni tabiki isterdim ama inan bana olmasa da olur..cunku ben seni bir dine baglanır gibi degil kendi ozgurlugumu sever gibi seviyorum ohaa lan diyorum..bukadar olmaz..devam ediyorum -ancak bir benzerim oldurebilir beni diyor hemen adaylıgımı koymak istiyorum..duymuyor..susuyorum devam ediyorum -ve bu sevgime tıpkı baskaları gibi kusursuzluklarımı yalnızlık korkularımı ve yetersizliklerimi katmıyorum..eger oyle olsaydı seni kor bir tutkuyla sahiplenirdim.. lan varya öldurmeli bu adamı diyorum..devam ediyorum -uzaklıgından baska yakınım yok ya bırak artık yeter diyorum kapatıyorum kitabı..kaldırmıyor bi yerden sonra kalbim allah seni inandırsın..basımı kaldırıp bakıyorum duvara..seyrediyorum gulumseyisini..o sigarasini dumanını..kirli sakalını..yakısıklılıgını..abi bi daha gelebilirmiyim ki yanına senin? ya da sen gelsen yanıma? nassı olur
anne beni onayla ve daha çok sev, baba, beni önemse ve hep yanımda ol.
ne geçmiş bir hayat, ne sahte bir ölüm, hileli rus ruleti... iyilik şölenlerinden anı, dostların acemi hançerleri
bir kurdun boynunda yatıyorum. uzak odalarda eksik bakışlı bir gurur karşılıyor.
gün doğuyor, kuytu sokağın çengileri gök yüzünün saatlerini çalıyor.
uyanıyorum.içimdeki keşiş ölmüş, bir kurt boynunda dişlerimin izleri........
şair, yazar,eleştirmen, gazeteci...... en karmaşık duygularınızın tercümanı gibi.... yazılarını okurken büyük bir ağırlık hiesedersiniz, nasıl bu kadar yaşanmışlık olabilir, ya sıkılırsınız okumaktan, yada müptelası olursunuz benim gibi......
beni anlatan bana ben olduğumu hatırlatan tek yazar......
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyidim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden. Beni terk edenlerden tek bir isteğim olurdu. 'Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini.' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni... Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O, yedek sevgili! ...
Bendeki kitaplarını herhangi birine verirken çekindiğim insan...Çizerek okurum duyguları...Bana yakın duyguları çizerim....Dolayısıyla çekinirim insanların zayıf yönümü görmesinden.... Bir de resmini görünce,okurken büyüsünü kaybediyor benim için....
'Bir yanım ölüm,bir yanım sen.Sevgiliysen tanı beni,bil öyleyse(!) Dediğin gibi daha fazla yabancı ölmek istemiyorum sana....' (böyleydi sanırsam:S)
ağlak. yazın camiasına kabul görmeyen. kösnül. 17-18- ve en çok 19 yaş aralığı kızlar için yazar. duygulanımları inandırıcılıktan yoksun. aslında duyduğum şeyleri yazsam çirkin bir yüz de görülür. soyismi ilkan olan bir ağlak şairimizin(! ?) düzyazı versiyonudur.
yahu ben kıçımla yazarım onun yazdıklarını bakın yazıyorum.
Gidişindeki sis perdesinden sonra büründüm ben bu yalnızlığı; hüznüm sana yetişsin sevgilim. hüznümün sağnakları yetişsin ormanlarına. o zaman anlayacaksın beni kalmak denilen sarsıcılıkta. ben bu kalışlarımda hep yüzünleyim. yüzünü alma benden, biz yüzünle ağlar dururuz gecenin kuduran sessizliğinde.
durma o halde git, ben böyle büyeyim 'seni sevmek' iklimiyde.
senin yaptığın tek şeybeni içimdeki tanrıyla buluşturmak oldu.o an anladım ki kalbimle benim aramda çok eski bir yara var.böyleysem bunda senin suçun yok inan.benim derdim kendimle.sen kendime çok susadığım bir anda geçtin önümden...
seni asla lekeleyemem,çünkü en derinimdesin bulusmak için çirpindigim o ta içimde. seni asla lekeleyemem,çünkü günlük,basit,siradan hayatimda yoksun yasaklarin geri çekildigi, korkunun sustugu o saf anlarda beliriyor kalbin...kalbime...
cezmi ersöz benim depresyon arkadasım,sırdaşım,en yakınım konustuğum tek insan o benim ben onunla diil hayaliyle tanıştım ama eminim ruhuda hayaliyle aynı we kendime ondan bir kopya yaptım şimdi depresyonuma tek ortak o... belki birgün onunlada tanısırım keske elimde olsa ama sanmıyorum...
keşke cezmi ersözün derinliğini daha çok kişi anlasaydı...keşke daha çok kişiye acılarının üstüne gitmeyi öğretebilseydi... bana acılarımla yaşamayı öğretti...acılarımı düşman değil,dost kıldı bana...şimdi acılarımla daha çok mutluyum...hatta acılarımsız yapamıyorum... cezmi üstad sayesinde...
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyidim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden. Beni terk edenlerden tek bir isteğim olurdu. 'Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini.' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni... Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O, yedek sevgili! ...
'Bir tek seni sevdiğim doğruydu ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı' demişti bir kitabında. İlk kitabını aldıktan sonra, devamlı kitaplarını almaya, lemanda yazılarını okumaya başladım. Ama sonra fark ettim ki beni karamsarlığa itiyor, okuyamıyorum artık, çok acı var çok acı, dayanamıyorum...
Seninle yanyana uzanırdık, dünyanın dışındaki yaz bahçelerinde,
o gerçekdışı mevsimlerin kıyılarında...
Üzüntülerimiz, içimizdeki yaralar yanyana dururdu öyle.
Bizden çok bu yaralar özlerdi birbirini, o kimsesiz üzüntülerimiz...
İçimdeki yaram senin yaranı özledikçe ruhumun gurbetlerinde daha çok hissederdim kendimi...
...'Beni sevmeyecektin biliyorum ama…Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini
sevmeye…Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı
çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz
çözüldüm…' dile tercüman oluyor bayılıyorum bu adama..
lisedeyken bir gün arkadaslar okul dergisi için bu adamla röportaj ayarlamislar, beni de çagirdilar, gittim. adamin bize bulusma adresi olarak verdigi beyoglu'nun arka sokaklarindaki kartal kiraathanesi bu sayede hayatimda içine girdigim ilk ve tek 'kiraathane' oldu. dumanalti oldugumdan baska çok bir sey hatirlamiyorum o günden dogrusu. küçükken hayal dünyasinin çok genis oldugunu, sürekli atmasyon seyler anlattigini, annesinin bu yüzden psikologa götürdügünü, psikologun ilismeyin dedigini, o psikolog sayesinde hayatinin kurtuldugunu filan anlatmisti, bir de evsiz, mendil satan bir kadin gelmisti yanimiza, ona çay ismarlamisti.
esas bunun bir de sonrasi var ki, ona çok gülerim: şimdi cezmi ersöz röportaj deşifre edildikten sonra, basılmadan önce bir göreyim demis arkadasa, bir seyler olmus; adam bir gün arkadasin evini aramis. annesi çikmis. 'iyi günler, asli'yla görüsebilir miyim demis, annesi de, 'tabii, kim ariyor' demis, 'ben cezmi ersöz' deyince de adami tanimayan annesi 'aslıı, kizim, telefon, cezmi ariyoor' diye bagirmis :-)
ben de nette dolaşırken buldum :)
bir bilsen sadece güzelliğin tutuyor acımasızlığın kapılarını....
aşkın şizofren olduğunu.... ve her aşkın biraz sapık...
kırk yılda bır gıbısın....
kitaplari genelde pek arabesktir
şizofren aşka mektup adlı kitabı ruhsal açıdan sağlının bozulmasını istemeyenler okumasın kesinlikle.. insanı depresif yapar o kitap..
fareli köyün kavalcısını aklıma getirir hep, o kavalını çalarken peşinden bir çok çocuk gider sorgusuz sualsiz gider.
Şizofren aşka mektubu okuyun...
Benim gibi melonkoliklerin,mutlaka seveceği ibr yazardır...
En güzel şiiri şubana göre:
İyi kalpli günahkar
Kanaatkar ve şakacı bir gece lambası gibisin...
Yanıyorsun sevişmelerin en koyusunda,
Sönüyorsun binlerce bilmeceyle.
Dışarıda mağrur, gizemli, yasakçı...
İçeride sevecen, başıboş, ahlaksız.
İyi kalpli günahkarları
Aydınlatan bir gece lambası gibisin...
Kendi yangınına aşık...
Sürekli mağdur üretiyor bu hayat,sürekli yoksul sürekli köle...Biri efendi öbürü köle olmazsa aşk bile olmuyor bu hayatta! Ne olur kızma bana! Biliyor musun ümitsizce sevdiğim için seni,daha iyi anladım bu hayatı ben.Bu imkansız aşk; bana insanları ve hayatı daha iyi tanıttı...Bu ümitsiz aşk; senin aslında ne denli yalnız ve çaresiz olduğunu gösterdi bana....(derinliğine kimse sevgili olamadı kitabından)
…..Onun sizi sevdiğini,bu sevgisini nerede hangi odada kime ve ne şekilde söylediğini asla bilemezsiniz.İste bu eşitsiz bir ilişkidir.Siz köle o efendidir.O sizin dünyanıza istediği an girebilir; ama siz onun dünyasına giremezsiniz…Sizin için onu sevdiğiniz dunya bir bütündür; ama onun dünyası evlere,odalara,gizlere,bilinmeyen yerlere bölünmüştür.siz onu dünyanızda ararken,o kimbilir hangi evde hangi odada sizin hakkınızda kime ne söylemektedir ya da ne söyleyememektedir,işte bunu asla bilemezsiniz…(ölursem benı senınle ararlar şimdi)
…Nereye hangi şehre gitseniz peşinizden o ıssız o karanlık ormanınızı birlikte götürürsünüz….
….Aşk cocuklar dısında herkesten ümidini kesti artık…Aşk olsa; ben nereden gelip nereye gittiğimi bilirdim.Aşk olsa; ben böyle uzun bir yolda kaybolmazdım…Kaybolmazdık….
….Bu hastalıklı kafam seni seçtiyse mutlaka doğru yapmıştır…Karışıksa karışık! çünkü içinde sen varsın……
…gel bu hayattan daha önce dibe batalım….
…….Seni görmek,sana sarılmak istiyor bütün bu hayat.Kapattın biliyorum.Biliyorum deminden beri kendi kendimle konuşuyorum ben.Bu gece yarın sonraki günler sen olmayacaksın…telefonun hep kapalı olacak…Oysa bir kez görüp dönecektim evime…Bir kez görüp…
Bu gece,yarın,sonraki gunler…Telefon kulübelerinde kendımle konusacagım…Artık geceleri de evimde oturamayacagım,duvarlar hep üstüme gelecek…yollarda bir basıma dolaşacagım…nereye gitsem nereye baksam seni göreceğim…Ama sen olmayacaksın…
…Sesler duymak istiyorum kalbime hüznüme dair…
…benım gibi hem delice yaşamk hem delice ölmek isteyen var mı acaba…
Sessizlik ölüm biriktirdi...
'Benim diyebileceğim hiçbirşey kalmasın; dönecek hiç bir yerim olmasın istiyorum...Çünkü hiç kimseyi onu sevdiğim gibi sevemeyeceğimi biliyorum! '
hep benden önce dile getiriyor yaşanmışlıkları...
açıkla bana bu ışığı....
sonra bigun yine bir sayfasini aciyorum..diyor ki
-evet kölenim belki ben sectim..ama bu köleligin basi dik ve magrur kralı benim!
vay be diyorum seviyorum lan bu adami..devam ediyorum
-sevismelerimizi hatırlarmısın..hani dinletiyordun telefonda o adama oda dinlerdi bizi..sen bundan zevk alırdın
vay be diyorum sasırıyorum lan ben bu adama..devam ediyorum
-kırk yılda bir gibisin..oyle eksik oyle hazin oyle paramparca
vay ulan icleniyorum ben bu adama..devam ediyorum
-sanki biri yıllarca beni izlemis gormus herseyi kaydetmis ve sevmek odulu verilmis gibi bana..seninde beni sevmeni tabiki isterdim ama inan bana olmasa da olur..cunku ben seni bir dine baglanır gibi degil kendi ozgurlugumu sever gibi seviyorum
ohaa lan diyorum..bukadar olmaz..devam ediyorum
-ancak bir benzerim oldurebilir beni diyor
hemen adaylıgımı koymak istiyorum..duymuyor..susuyorum devam ediyorum
-ve bu sevgime tıpkı baskaları gibi kusursuzluklarımı yalnızlık korkularımı ve yetersizliklerimi katmıyorum..eger oyle olsaydı seni kor bir tutkuyla sahiplenirdim..
lan varya öldurmeli bu adamı diyorum..devam ediyorum
-uzaklıgından baska yakınım yok
ya bırak artık yeter diyorum kapatıyorum kitabı..kaldırmıyor bi yerden sonra kalbim allah seni inandırsın..basımı kaldırıp bakıyorum duvara..seyrediyorum gulumseyisini..o sigarasini dumanını..kirli sakalını..yakısıklılıgını..abi bi daha gelebilirmiyim ki yanına senin? ya da sen gelsen yanıma? nassı olur
biraz sapık sanki..
anne beni onayla ve daha çok sev, baba, beni önemse ve hep yanımda ol.
ne geçmiş bir hayat,
ne sahte bir ölüm,
hileli rus ruleti...
iyilik şölenlerinden anı,
dostların acemi hançerleri
bir kurdun boynunda yatıyorum.
uzak odalarda eksik bakışlı
bir gurur karşılıyor.
gün doğuyor,
kuytu sokağın çengileri
gök yüzünün saatlerini çalıyor.
uyanıyorum.içimdeki keşiş ölmüş,
bir kurt
boynunda dişlerimin izleri........
şair, yazar,eleştirmen, gazeteci......
en karmaşık duygularınızın tercümanı gibi.... yazılarını okurken büyük bir ağırlık hiesedersiniz, nasıl bu kadar yaşanmışlık olabilir, ya sıkılırsınız okumaktan, yada müptelası olursunuz benim gibi......
beni anlatan bana ben olduğumu hatırlatan tek yazar......
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyidim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden.
Beni terk edenlerden tek bir isteğim olurdu. 'Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini.' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni... Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O, yedek sevgili! ...
Bendeki kitaplarını herhangi birine verirken çekindiğim insan...Çizerek okurum duyguları...Bana yakın duyguları çizerim....Dolayısıyla çekinirim insanların zayıf yönümü görmesinden....
Bir de resmini görünce,okurken büyüsünü kaybediyor benim için....
'Bir yanım ölüm,bir yanım sen.Sevgiliysen tanı beni,bil öyleyse(!) Dediğin gibi daha fazla yabancı ölmek istemiyorum sana....'
(böyleydi sanırsam:S)
ağlak. yazın camiasına kabul görmeyen. kösnül. 17-18- ve en çok 19 yaş aralığı kızlar için yazar. duygulanımları inandırıcılıktan yoksun. aslında duyduğum şeyleri yazsam çirkin bir yüz de görülür. soyismi ilkan olan bir ağlak şairimizin(! ?) düzyazı versiyonudur.
yahu ben kıçımla yazarım onun yazdıklarını bakın yazıyorum.
Gidişindeki sis perdesinden sonra büründüm ben bu yalnızlığı; hüznüm sana yetişsin sevgilim. hüznümün sağnakları yetişsin ormanlarına. o zaman anlayacaksın beni kalmak denilen sarsıcılıkta. ben bu kalışlarımda hep yüzünleyim. yüzünü alma benden, biz yüzünle ağlar dururuz gecenin kuduran sessizliğinde.
durma o halde git, ben böyle büyeyim 'seni sevmek' iklimiyde.
senin yaptığın tek şeybeni içimdeki tanrıyla buluşturmak oldu.o an anladım ki kalbimle benim aramda çok eski bir yara var.böyleysem bunda senin suçun yok inan.benim derdim kendimle.sen kendime çok susadığım bir anda geçtin önümden...
seni asla lekeleyemem,çünkü
en derinimdesin
bulusmak için çirpindigim o ta içimde.
seni asla lekeleyemem,çünkü
günlük,basit,siradan hayatimda yoksun
yasaklarin geri çekildigi,
korkunun sustugu
o saf anlarda beliriyor kalbin...kalbime...
' Kırk yılda bir gibisin...
Öyle eksik,öyle hazin,öyle paramparça..........'
(yanlızlıgımın, hırcınlıgımın, sevgimin ve tutkumun kalemi...)
cezmi ersöz benim depresyon arkadasım,sırdaşım,en yakınım konustuğum tek insan o benim ben onunla diil hayaliyle tanıştım ama eminim ruhuda hayaliyle aynı we kendime ondan bir kopya yaptım şimdi depresyonuma tek ortak o... belki birgün onunlada tanısırım keske elimde olsa ama sanmıyorum...
keşke cezmi ersözün derinliğini daha çok kişi anlasaydı...keşke daha çok kişiye acılarının üstüne gitmeyi öğretebilseydi...
bana acılarımla yaşamayı öğretti...acılarımı düşman değil,dost kıldı bana...şimdi acılarımla daha çok mutluyum...hatta acılarımsız yapamıyorum...
cezmi üstad sayesinde...
Kimi sevsem, onun hep uzakta bir sevdiği vardı, unutamadığı ilk aşkı ya da onu terk edip giden sevgilisi... Kimi derinden sevsem, o bir başkasını derinden hatırlardı. Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim. Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyidim; bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden.
Beni terk edenlerden tek bir isteğim olurdu. 'Ne olur, bir daha beni aramayın! Çünkü ben kolay unutamıyorum. Çünkü ben size duyduğum o akıl dışı aşk yüzünden keder bahçemi dağıtıyorum. Çocukluğumun o güzel bahçesini.' Böyle derdim onlara ama yine de ararlardı beni... Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben gelirdim... O, yedek sevgili! ...
'Bir tek seni sevdiğim doğruydu ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı' demişti bir kitabında. İlk kitabını aldıktan sonra, devamlı kitaplarını almaya, lemanda yazılarını okumaya başladım. Ama sonra fark ettim ki beni karamsarlığa itiyor, okuyamıyorum artık, çok acı var çok acı, dayanamıyorum...
herzaman değil...ama arasıra yada çoğunlukta ben diyebildiğim...bazen beni yazdığını sandığım...
'Tanrı vardır ve benim sonsuz susuzluğum ondandır.'
demiş...