'Aşkın doğması için sevgiliyi görmek, aşkın büyümesi için sevgiliyi görmemek lazımdır...
Sevgilimiz olmadıkları halde kendilerine karşı sempati duyduğumuz insanlar pek çoktur. Şu var ki hayranlık ve sempati aşkın ilk tohumlarıdır. Bunlarla beraber arzunun doğması için ümide ihtiyacımız vardır. Bir aşk, sonunda ümitsizliğe düşebilir; fakat başlangıçta ümit etmeyen aşk yoktur. Demek aşkın doğması için en az üç şart bir araya gelmeli: Hoşlanma, ümit, arzu. Bu şartlar aşkın doğması için lazımdır, büyümesi için kâfi değildir. Çok defa hoşlandığımız, bizi sevmesini ümit ve arzu ettiğimiz insanlara karşı alakamız, birkaç temastan sonra sönüvermiştir. Aşk, sevgiliden uzakta büyür.
Bu kanun hiç şaşmaz: Aşkı besleyen, sevgilinin kendisi değil, daima hayalidir. Çünkü hayal hakikatten daima daha güzeldir.'
Not: Bu yazı, Peyami Safa’nın “Kadın, Aşk, Aile” isimli kitabından alınmıştır.
'ol'mak ile 'öl'mek arasındaki a'raf... süveyda ülkesinde sürgün veren sarmaşık. ve aşıka; 'ah mine'l-aşk ve halatihi' dedirten olmazsa olmaz dert ve zevk kaynağı. nar ve nur. hafakan ve huzur. elbette ki semender...
belki yirmisinde sevdiğini sanmak belki kırkından sonra yalana inanmaktır aşk belki nemli gözlerde buğulu bir bakış belki çatık kaşlarda gizlenen yalvarıştır aşk
AŞK Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel lâflı İstanbullar Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lâfların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik
yargılanan en kolay duygudur! (veciz bir gizirgahtan sonra topla, toplayabilirsen)
kendi yaşamımızda yada çevremizdeki yaşanmışlıklarda korkunun, öfkenin, sevincin,hüznün,acının binbir türlü akla büründürülmesi, maruz gösterilmesi, tahlil edilmesi, saptamalarda bulunulmasına tanık olmuş yada bizathi yapmışızdır. sıra, yaşamın en ateşli dinamiği aşka geldiğinde ahlaki, toplumsal, bireysel yasakları, yanlışları, anlaşmazlıkları, sorgulamaları anında devreye sokup, en yüce duyguyu kıstırmaya kalkmışızdır.(1.çoğul ağızla yazıyoruz, topla, toplayabilirsen. ağzımıza s.çayım)
yapmayın güzellerim, canlarım (sokak ağzına evrildik, çıkarıyorum) , aşk denilen duygulanım da kaybetmekte olasılıklar dahilindedir: aşk, kaybetmeyi göze alabilmektir aynı zamanda (buranın en güzel yanı, mod baskısından, format korkusundan uzak, rahatlıkla muhataplarına cevap yazabilmekte, devam) ama işte insanız, duygularımız var, beklentilerimiz, badiş-ler-imiz var, hal böyle olunca, anlamadan, dinlemeden, duygulanımlar karşısında hakim rollerine bürünecek insanların önce savunma avukatlıklarını yapması gerekir. (tanım 1.asliyeye döndü vıınnnnn)
tanım: mader: “aşk bir kaçıştır, insanın sığındığı bir sığınak; yüreği yaralı olanların, çaresizlerin kurduğu bir hayaldir aşk' (m. uzun; aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık)
Aşk'ın güzelliklerini, aşık bir insanda meydana gelen değişimleri ne bileyim o duygu yoğunluğunu yazmaya başlasak kolay kolay bitiremeyiz. Aşkın acısını da anlatmak için tek bir cümle kullanabilirim; adamın canından can kopuyor.
benim düşünceme göre aşk ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirimesidir.bu birleşme onların en yüksek temel öğelerinde meydana gelir.beraberlik ve ayrılığın varlıkların bileşimi ve ayrışımıyla ilgili olduğunu biliyoruz..her şekil kesinlikle kendisine uygun olan şekli çağırır..onu arar..bulur..herşey misli mislinedir..aramızda karşıtların birbirlerini ittiğini benzerlerin birbirlerini çektiğini..hemcinslerin birbirleryle uyum sağladığını bilmeyen yoktur..niçin aynı durumlar ruhlar için de söz konusu olmasın..Allah Ademin eşinde bulacağı ısınmanın nedenini Havvanın kendisinde bir parça bulmasında kılmıştır..
aşk tam olarak anlamını dahi bilmediğimiz soyut bir kavramdır. bir histir bazen, bazen bir inanıştan öteye gidemez, bazende huydur benim için aşk benzersiz bir duygudur yaşamasını yaşatmasını ve paylaşmasını bilene
aşık olmak çok duygulandırıyorrrrrrr
Aşk hayatınızın bir parçasıdır. Aşk olmadan yaşanmaz ama aşkın sonundaki ayrılıklar olmazsa...
'Aşkın doğması için sevgiliyi görmek, aşkın büyümesi için sevgiliyi görmemek lazımdır...
Sevgilimiz olmadıkları halde kendilerine karşı sempati duyduğumuz insanlar pek çoktur. Şu var ki hayranlık ve sempati aşkın ilk tohumlarıdır. Bunlarla beraber arzunun doğması için ümide ihtiyacımız vardır. Bir aşk, sonunda ümitsizliğe düşebilir; fakat başlangıçta ümit etmeyen aşk yoktur. Demek aşkın doğması için en az üç şart bir araya gelmeli: Hoşlanma, ümit, arzu. Bu şartlar aşkın doğması için lazımdır, büyümesi için kâfi değildir. Çok defa hoşlandığımız, bizi sevmesini ümit ve arzu ettiğimiz insanlara karşı alakamız, birkaç temastan sonra sönüvermiştir. Aşk, sevgiliden uzakta büyür.
Bu kanun hiç şaşmaz: Aşkı besleyen, sevgilinin kendisi değil, daima hayalidir. Çünkü hayal hakikatten daima daha güzeldir.'
Not: Bu yazı, Peyami Safa’nın “Kadın, Aşk, Aile” isimli kitabından alınmıştır.
'ol'mak ile 'öl'mek arasındaki a'raf...
süveyda ülkesinde sürgün veren sarmaşık.
ve aşıka;
'ah mine'l-aşk ve halatihi' dedirten olmazsa olmaz dert ve zevk kaynağı.
nar ve nur.
hafakan ve huzur.
elbette ki semender...
bu devirde bulunmayan buLunduğu dönmLerdede tarifi oLmayan bi duygu yoğunLuğu oLsa gerek...
kısaca hiçliktir.Hiç olmayı kabullenemeyenlerin dillerine bile almamaları gereken birşey
aşk; bağlanmış kökler gibi,hayat veren toprak gibi,tüm anneler gibi sonsuz....
pencereden alıyorum yüzünü...
yılmadan bunca yıldır ördüğüm duvarlarımı yıkıyorum bin telaşla.
bin lafın belini bükmek için dönüyor oysa dilin...
bense lekelenmemiş gözlerimi açıp dinliyorum, senden emin...
ellerinden alıyorum hüznünü
yeter ki yüzün gülsün diye, bin zorlukla...
bir türlü bana çevrilmiyor oysa yüzün
ve şimdi;
bende yedi yüreğin kaldıramayacağı bir hüzün...
................................................
-cin ali' ye ithafen yazılmıştır...:P-
aşkk nedir? :) aşk denilen şey gözlerden kalbe akar.. bakmadığın ve istemediğin sürece aşık olmassın..
belki yirmisinde sevdiğini sanmak
belki kırkından sonra yalana inanmaktır aşk
belki nemli gözlerde buğulu bir bakış
belki çatık kaşlarda gizlenen yalvarıştır aşk
AŞK
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel lâflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lâfların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik
Cemal süreya
Derdi aklı aşka düşen aşıklar
Derdinden gayrı derman diler mi
Hakka başın veren bağrı yanıklar
Bayram geldi diye kurban diler mi
yargılanan en kolay duygudur! (veciz bir gizirgahtan sonra topla, toplayabilirsen)
kendi yaşamımızda yada çevremizdeki yaşanmışlıklarda korkunun, öfkenin, sevincin,hüznün,acının binbir türlü akla büründürülmesi, maruz gösterilmesi, tahlil edilmesi, saptamalarda bulunulmasına tanık olmuş yada bizathi yapmışızdır. sıra, yaşamın en ateşli dinamiği aşka geldiğinde ahlaki, toplumsal, bireysel yasakları, yanlışları, anlaşmazlıkları, sorgulamaları anında devreye sokup, en yüce duyguyu kıstırmaya kalkmışızdır.(1.çoğul ağızla yazıyoruz, topla, toplayabilirsen. ağzımıza s.çayım)
yapmayın güzellerim, canlarım (sokak ağzına evrildik, çıkarıyorum) , aşk denilen duygulanım da kaybetmekte olasılıklar dahilindedir: aşk, kaybetmeyi göze alabilmektir aynı zamanda (buranın en güzel yanı, mod baskısından, format korkusundan uzak, rahatlıkla muhataplarına cevap yazabilmekte, devam) ama işte insanız, duygularımız var, beklentilerimiz, badiş-ler-imiz var, hal böyle olunca, anlamadan, dinlemeden, duygulanımlar karşısında hakim rollerine bürünecek insanların önce savunma avukatlıklarını yapması gerekir. (tanım 1.asliyeye döndü vıınnnnn)
tanım: mader: “aşk bir kaçıştır, insanın sığındığı bir sığınak; yüreği yaralı olanların, çaresizlerin kurduğu bir hayaldir aşk' (m. uzun; aşk gibi aydınlık ölüm gibi karanlık)
feyz almaktır yardan yaradandan,kısık kısık sarkılar soylemektir arsı alaya karsı,gulumsemektir ölüme,ölümsüzlüğe,bir ilahi kuvvettir kalbe nakıs nakıs islenen,aranılan yolu,yolcuyu bulmaktır en caresizliklerde; ask iyiki var dediğimiz herseydir...
aşk şiir söyletir akıl nesir
aşk delirtir akıl yüceltir
aşk odur kisevgiliyi görse de görmese de hep hüzündedir
Aşk'ın güzelliklerini, aşık bir insanda meydana gelen değişimleri ne bileyim o duygu yoğunluğunu yazmaya başlasak kolay kolay bitiremeyiz. Aşkın acısını da anlatmak için tek bir cümle kullanabilirim; adamın canından can kopuyor.
Mevlana demiş ki:
'Zehirdir ancak: Bu zehirden daha güzel, daha hoş bir şerbet yoktur.
Bu hastalıktan daha iyi sağlık olamaz.'
Bir anne'nin kucağı kadar sıcak,ve yüreği kadar da şefkatli,sonsuza dek sevmektir,AŞK... ve hiç bırakmadan...,..
korkutma özelliği son yıllarda artış gösteren güzel hisler topluluğu
Ya yine çok aşık oluyorum ben!
http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0602/gorveisit.aspx
benim düşünceme göre aşk ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirimesidir.bu birleşme onların en yüksek temel öğelerinde meydana gelir.beraberlik ve ayrılığın varlıkların bileşimi ve ayrışımıyla ilgili olduğunu biliyoruz..her şekil kesinlikle kendisine uygun olan şekli çağırır..onu arar..bulur..herşey misli mislinedir..aramızda karşıtların birbirlerini ittiğini benzerlerin birbirlerini çektiğini..hemcinslerin birbirleryle uyum sağladığını bilmeyen yoktur..niçin aynı durumlar ruhlar için de söz konusu olmasın..Allah Ademin eşinde bulacağı ısınmanın nedenini Havvanın kendisinde bir parça bulmasında kılmıştır..
O'NA
Benim efendim!
Ben sana bendim!
Bir üfledin de
Yıkıldı bend'im.
Ben ki, denizdim,
Dağbaşı bendim.
Şimdi sen oldun,
Âleme pendim.
Benim efendim!
Benim efendim,
Feza levendim!
Ölmemek neymiş;
Senden öğrendim.
Kayboldum sende,
Sende tükendim!
Sordum aynaya:
Hani ya kendim?
Benim efendim!
Benim efendim!
Emri yüklendim!
Dağlandım kalbden
Ve mühürlendim.
Askerin oldum,
Başta tülbendim;
Okum sadakta,
Elde kemendim.
Benim efendim.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
aşk tam olarak anlamını dahi bilmediğimiz soyut bir kavramdır.
bir histir bazen, bazen bir inanıştan öteye gidemez, bazende huydur
benim için aşk benzersiz bir duygudur yaşamasını yaşatmasını ve paylaşmasını bilene
yıllar sonra,
eteklerini çekiştiren bir çocuk
ve kocaman poposuyla
manavda domates seçerken gördüm de aysel’i,
meğer aşk,
o’nu hiç görmemekmiş!
ben aşka artık inanmıyorum bence aşk diye bişey yoktur olsa bile eskilerde kaldı şuanda yoktur
aşk için için yanmaktır
aşık olupta haykıramamaktır
nezaman nerde ne yapacağını bilemeyip
ateşlere atılmaktır
Bendeki aşk değil ibadet! ! ! ! ! ! !
ask inanılmaya degerdir...
dostunu erkekçe seven kişi
pervane gibi özler ateşi
sevipte yanmaktan korkanların
masal okumaktır bütün işi
Ö.HAYYAM
Dostunu erkekçe seven kişi