-- Bu gün Güne düşen Şiir sayfasında, oldukça çağdaş, ufku geniş, sevgi, saygı ve barış dostu bir Kadın hanımefendiye, bir şalvar cübbeli tarafından hakaret edilmiş. Bunu bura da beyan etmek bana zül gelse de, bazı derinler de saklı kalmış kin-kibir ve nefret olguları açığa çıksın diye yazıyorum. -- Hilafet Dervişi şöyle demiş: Gayrı müslim, Kâfir, Müşrik, totem perest avaresi. Ya hu bu demektir. Bu kanıya nasıl vardın ve nasıl tarttın. Peki sen kimsin, kimlerdensin. Seni oraya kim, ya da kimler görevlendirdi. ---Asıl vahim olan, Hiç bir yürekli ve medeni cesur bir Kadının bu kara sesliye tepki gös- termemesidir. Hani nerde o sosyal realistlar, hani nerede Kadın hakları savunucuları, hani nerede Tahsiliyle öğünenler. Hani nerede, o kargadan başka kuş, kendinden başka Baş tanımıyanlar.....VESSELAM.
-- Bilgi eşittir öz güven olduğundan dolayı, bireyler de olayları araştırma ve irdeleme duygusunu tetikler... -- Hayır hasenat-ı tetikleyen vicdan ve adalet duygusudur. Biz Ulusal olarak Gazze'ye yardım ederiz, ancak üzüntümüz geçmez. Afat-tufan ve deprem zadelere yardım ederiz asla üzüntümüz geçmez. -- Karanlık asla ve asla korkudan kurtarmaz. Karanlık sadist, bencil ve nefret duygularını harekete geçirir... --Milattan önce yaşamış Konfüçyüs halt etmiş. Onun zamanların da hangi medeniyet vardı. Hangi teknoloji ve imkân vardı. Neyi ne zaman ve ne kadar araştırdı. Onun zama- nın da Laboratuvar'lar mı vardı. Tetkik araçları mı vardı. İnsan Beynini analiz eden alet edevat mı vardı, Daha 1600 lar da Kalbin gördüğü ve düşündüğü bilinirdi. Mutedeyyin kesim, hala Kalp gözünden bahseder durur.. Bir de her cümlenin sonuna Kalp gözü ve benzeri çocukça işaretler koyarlar. --Bilgi, medeniyet ve kahramanlıkların öyle karanlıkla filan uzaktan-yakından bir ilgisi yoktur...Saygıyla...OZAN ÇAKIROĞLU.
** Ulusal ahlak-i olmayan bir Milletin muasır ve hür medeniyeti asla olamaz ** ** Medeniyetin temeli Siyasal, Sosyal ve kültürel değerlerle esas ve sabittir **
*** MUHTEREM HANIM KARDEŞİM *** Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şemsiyesi altına sığınmıyoruz. Bizler Yüce Atatürk'ün Devrim yasalarını gönülden benimsemiş ve Cumhuriyet yönetim şekline yürekten inanmış, Milli Misak-ı sınırları içerisinde yaşayan cümle Vatandaşlarla eşit paylaşım içinde aynı hak ve hukukla korunan ve kollanan hür ve saygın Vatandaşlıktan yanayız. Bunu hak ve hakikat biliriz. ---Bizlerin Cin-Peri-Şeytan ve hatta Huri safsatalarıyla uğraşacak ne zamanız var, ne de kimseye eyvallahımız var. Herkesin inancı kendine. Büyük Dünya Liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk boşuna mı Laiklik ilkesini yasal ve hukuksal zorunluk haline getirdi. ---Her zaman ve her yerde dediğim gibi, BİZ, Fikri hür, Vicdanı hür irfani hür, Dini ve mezhebi hür bir nesilden yanayız...VESSELAM. -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
---Benim Rahmetlik Dedem ömrünün 40 yılını Osmanlı da 51 yılını da Cumhuriyet döneminde yaşadı. Merhum Ecevit'in ilk dönemleri Siyaset Radyolar da hürra gidiyor. Dedem beni çağırdı yanına ve dedi ki, bizim Köye Siyaseti, Sağ ve de solu Bu uğursuz Cami hocası getirdi. Ben henüz 10 yaşımdayım ve hiç bir şey anlamadım. Dedim nasıl yani? Dedi ki ilk önce kaşıkla başladı. Ben yine anlamadım. Dedem anlatmaya devam etti. Hoca her Cuma Cami'de Kaşık sağ elle tutulur, sol elle tutulmazzz. Cami-i Şerife sağ ayakla girilir, sol ayakla girilmez. Abdest sağdan başlar soldan biter. Selam önce sağa sonra sola verilir. Su asla sol elle içilmez. Helaya kesinlikle Sağ ayakla girilmez. Daha birçok benzer örnekler saydı... ---Biz o yaşlarda her şeye kayıtsız-şartsız inanırdık. Cine-Periye Şeytana ve de hortlağa. Hatta Cennete ki o güzelim Hürilere... Bazen Arkadaşlarla Cennet Hürilerini hayal ederdik. Bazen de acaba erken ölsek te Cennet Hürilerine biran evvel kavuşsak mı?... --- Artık kararımı vermiştim. Baş siyasetçi bizim Köyün İmamıydı. Ben Hoca efendiyi hiç sevmediğimden, Dedemin dediğinin tersini yapıyordum. Çatalı-kaşığı, Makası-bıçağı, Baltayı-Keseri hep Sol elle tutar olmuştum. Arada bir de Dedem'den azar yiyordum. Daha sonraları Ailemizin medarı iftiharı olan Ağabeyim Öğretmen olunca bunların hepsinin hurafe olduğunu bir-bir anlattı. Hatta hiç unutmam Bana Türkçe ilmihal aldı. Zaman-zaman Dedeme de okurdum. ---Benim ilk öğretmenim Dedem'e Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet Ruhu şad olsun....OZAN ÇAKIROÜLU.
** Merhum Dedem dedi ki, haksızlığı sıvazlayan Kulların
zalimden hiç bir farkı yoktur....
*** AŞAĞIDAKİ BEYANIM ŞAHSİ DEĞİLDİR ***
-- Bu gün Güne düşen Şiir sayfasında, oldukça çağdaş, ufku geniş, sevgi, saygı
ve barış dostu bir Kadın hanımefendiye, bir şalvar cübbeli tarafından hakaret edilmiş.
Bunu bura da beyan etmek bana zül gelse de, bazı derinler de saklı kalmış kin-kibir
ve nefret olguları açığa çıksın diye yazıyorum.
-- Hilafet Dervişi şöyle demiş: Gayrı müslim, Kâfir, Müşrik, totem perest avaresi.
Ya hu bu demektir. Bu kanıya nasıl vardın ve nasıl tarttın. Peki sen kimsin, kimlerdensin.
Seni oraya kim, ya da kimler görevlendirdi.
---Asıl vahim olan, Hiç bir yürekli ve medeni cesur bir Kadının bu kara sesliye tepki gös-
termemesidir. Hani nerde o sosyal realistlar, hani nerede Kadın hakları savunucuları,
hani nerede Tahsiliyle öğünenler. Hani nerede, o kargadan başka kuş, kendinden başka
Baş tanımıyanlar.....VESSELAM.
EYY LAİKLİK DÜŞMANI HANIM KARDEŞİM
* Tarikat Yobazı, Kadından Korktu
* Horladı-payladı, Çarşafa Soktu
* Atatürk'e Kadar, Sahibi Yoktu
* Hürriyet safın da duruver gitsin.
.
* Kadın medeniyettir, muasır çağda
* Köylüdür-Çiftçidir, Tarla da-Bağda
* Otağına Şereftir, Ova da-Dağda
* Bunları yakından, görüver gitsin.
.
* Çakıroğlu yazdı, Ozan Dilinden
* Hiç ayrılmaz ilim, irfan Yolundan
* Memleket çok çekti yobaz elinden
* Yarayı Bilimle, Sarıver Gitsin...
----OZAN ÇAKIROĞLU-----
-- Bilgi eşittir öz güven olduğundan dolayı, bireyler de olayları araştırma ve irdeleme
duygusunu tetikler...
-- Hayır hasenat-ı tetikleyen vicdan ve adalet duygusudur. Biz Ulusal olarak Gazze'ye
yardım ederiz, ancak üzüntümüz geçmez. Afat-tufan ve deprem zadelere yardım ederiz
asla üzüntümüz geçmez.
-- Karanlık asla ve asla korkudan kurtarmaz. Karanlık sadist, bencil ve nefret duygularını
harekete geçirir...
--Milattan önce yaşamış Konfüçyüs halt etmiş. Onun zamanların da hangi medeniyet
vardı. Hangi teknoloji ve imkân vardı. Neyi ne zaman ve ne kadar araştırdı. Onun zama-
nın da Laboratuvar'lar mı vardı. Tetkik araçları mı vardı. İnsan Beynini analiz eden alet
edevat mı vardı, Daha 1600 lar da Kalbin gördüğü ve düşündüğü bilinirdi. Mutedeyyin
kesim, hala Kalp gözünden bahseder durur.. Bir de her cümlenin sonuna Kalp gözü
ve benzeri çocukça işaretler koyarlar.
--Bilgi, medeniyet ve kahramanlıkların öyle karanlıkla filan uzaktan-yakından bir ilgisi
yoktur...Saygıyla...OZAN ÇAKIROĞLU.
** Ulusal bir Milet'in çağdaş, uygarlık içerisinde yaşayabilmesi
Bilimsel eğitim ve Anayasal haklarının korunmasıyla mümkündür...
** Ulusal ahlak-i olmayan bir Milletin muasır ve hür medeniyeti asla olamaz **
** Medeniyetin temeli Siyasal, Sosyal ve kültürel değerlerle esas ve sabittir **
*** MUHTEREM HANIM KARDEŞİM ***
Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şemsiyesi altına sığınmıyoruz.
Bizler Yüce Atatürk'ün Devrim yasalarını gönülden benimsemiş
ve Cumhuriyet yönetim şekline yürekten inanmış, Milli Misak-ı
sınırları içerisinde yaşayan cümle Vatandaşlarla eşit paylaşım içinde
aynı hak ve hukukla korunan ve kollanan hür ve saygın Vatandaşlıktan
yanayız. Bunu hak ve hakikat biliriz.
---Bizlerin Cin-Peri-Şeytan ve hatta Huri safsatalarıyla uğraşacak ne
zamanız var, ne de kimseye eyvallahımız var. Herkesin inancı kendine.
Büyük Dünya Liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk boşuna mı Laiklik
ilkesini yasal ve hukuksal zorunluk haline getirdi.
---Her zaman ve her yerde dediğim gibi, BİZ, Fikri hür, Vicdanı hür
irfani hür, Dini ve mezhebi hür bir nesilden yanayız...VESSELAM.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
*** MAHALLEMİZİN ÇINAR AĞACI MERHUM DEDEM ***
---Benim Rahmetlik Dedem ömrünün 40 yılını Osmanlı da
51 yılını da Cumhuriyet döneminde yaşadı. Merhum Ecevit'in
ilk dönemleri Siyaset Radyolar da hürra gidiyor. Dedem beni
çağırdı yanına ve dedi ki, bizim Köye Siyaseti, Sağ ve de solu
Bu uğursuz Cami hocası getirdi. Ben henüz 10 yaşımdayım ve
hiç bir şey anlamadım. Dedim nasıl yani? Dedi ki ilk önce kaşıkla
başladı. Ben yine anlamadım. Dedem anlatmaya devam etti.
Hoca her Cuma Cami'de Kaşık sağ elle tutulur, sol elle tutulmazzz.
Cami-i Şerife sağ ayakla girilir, sol ayakla girilmez. Abdest sağdan
başlar soldan biter. Selam önce sağa sonra sola verilir. Su asla
sol elle içilmez. Helaya kesinlikle Sağ ayakla girilmez. Daha birçok
benzer örnekler saydı...
---Biz o yaşlarda her şeye kayıtsız-şartsız inanırdık. Cine-Periye
Şeytana ve de hortlağa. Hatta Cennete ki o güzelim Hürilere...
Bazen Arkadaşlarla Cennet Hürilerini hayal ederdik. Bazen de
acaba erken ölsek te Cennet Hürilerine biran evvel kavuşsak mı?...
--- Artık kararımı vermiştim. Baş siyasetçi bizim Köyün İmamıydı.
Ben Hoca efendiyi hiç sevmediğimden, Dedemin dediğinin tersini
yapıyordum. Çatalı-kaşığı, Makası-bıçağı, Baltayı-Keseri hep Sol
elle tutar olmuştum. Arada bir de Dedem'den azar yiyordum. Daha
sonraları Ailemizin medarı iftiharı olan Ağabeyim Öğretmen olunca
bunların hepsinin hurafe olduğunu bir-bir anlattı. Hatta hiç unutmam
Bana Türkçe ilmihal aldı. Zaman-zaman Dedeme de okurdum.
---Benim ilk öğretmenim Dedem'e Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet
Ruhu şad olsun....OZAN ÇAKIROÜLU.
** Hüseyin Bey, Antoloji değil de, asıl Şair ve yazarlar
çok fena salmış kendilerini yokuş-aşağı???
DOSTLAR DARA ÇEKTİ EL VURDU BENİ
.
** Vatanım bir sevdadır, gönül köşkümde
** Hürriyet özlemi, hayal-düşümde
** Kemalist Tuzu var, Ekmek-aşımda
** Dostlar dara çekti, El vurdu beni.
.
Feraset kalmadı, yok oldu mertler
Sürüden Ulufe, Alıyor Kurtlar
Meclis-i Ayan'da, çoğaldı hırtlar
Sağını neyleyem Sol vurdu beni.
.
** Çakıroğlu yazmaz, gıybet yalandan
** Kendini sakınır, Şirkten haramdan
** Bunca Alameti gördük Kur-an'dan
** Hayır-Hasenatsız, Kul vurdu beni,
** Kaderin Yazdığı, Fal vurdu beni...
-----OZAN ÇAKIROĞLU----