1969 Seçimleri ve Bağımsızlar Hareketi: 511.023 %5,6 1973 Seçimleri ve MSP: 1,126,711 %11,8 1977 Seçimleri ve MSP: 1,269,918 %8,5 1987 Seçimleri ve RP: 1,717,425 %7,16 1991 Seçimleri ve RP: 4,121,355 %16,88 1995 Seçimleri ve RP: 6,012,450 %21,38 (1.Parti) 1999 Seçimleri ve FP: 4,799,312 %15,40 2002 Seçimleri ve SP: 781.326 %2,49 2004 Seçimleri ve SP: 1,270.315 % 3,96
Necmettin Erbakan'ın, Milli nizam partisi(1970-72) Milli Selamet partisi(1972-80) Reah partisi(1983-1997) Fazilet partisi (1997-2001) ile sürdürdüğü 33 Yıllık bir geleneğin son temsilcisidir. 20 Temmuz 2001'de Milli Görüş'ün son ve tek siyasi partisi olarak kuruldu.
1946’da Connecticut’de doğan George W. Bush, aslında siyasi kariyeri yüksek bir aileden geliyor. Babası George Bush, 1988 başkanlık seçimini kazanarak, 1989-1993 yılları arasında bu görevi ürüttükten sonra Bill Clinton'a mağlup oldu. George W. Bush'un kardeşi Jeb Bush da halen Florida valiliği görevini yürütüyor ve geleceğin muhtemel başkan adayları arasında sayılıyor.
1946 Connecticut doğumlu Bush, 1968 yılında Yale Üniversitesi'ni bitirdikten sonra 1975'te iş idaresi alanında master derecesini aldı. Bush, askerlik görevini, 1968-1973 yılları arasında, ailesinin yerleştiği Texas eyaletinde Ulusal Hava Muhafız Kuvvetleri'nde uçak pilotu olarak yaparken, Vietnam'da savaşmamak için dönemin önemli yetkililerinden olan babasının nüfuzunu kullandığı iddia edildi.
Bush, 1978 yılında Temsilciler Meclisi üyeliği için milletvekili adayı olarak yarıştıysa da seçimi kaybetti. 1989-1994 arasında Texas Rangers profesyonel beyzbol takımının başkanlığını yürüten Bush, aynı yıllarda, Bush Petrol ve Gaz Şirketi'ni kurdu ve yönetim kurulu başkanlığını yaptı. 1994'te Texas Valisi seçilen Bush, 1998'de bu valilik seçimini açık farkla yeniden kazandı. 1977'den beri Laura Bush ile evli olan Bush'un ikiz kızı var (resim) . Bush, başkanlık ön seçiminde zorlu bir yarıştan sonra Arizona Senatörü John McCain'i yenerek Cumhuriyetçilerin başkan adayı oldu. 7 Aralık 2000 tarihinde yapılan Başkanlık Seçimlerini olaylı bir şekilde kazandı.
birinci haçlı seferi, 1099 yılında kudüs'ün düşmesi ve yaklaşık 460 yıldır müslümanların egemenliği altında bulunan toprakların hıristiyanların eline geçmesiyle sonuçlandı. haçlılar, kudüs'ü kendilerine başkent yaptılar ve sınırları filistin'den antakya'ya kadar uzanan bir latin krallığı kurdular.
bu tarihten sonra haçlıların ortadoğu'da tutunabilme mücadelesi başladı. kurdukları devleti ayakta tutabilmek için örgütlenmeleri gerekiyordu. bu nedenle daha önce benzeri bulunmayan 'askeri tarikatlar' kuruldu. bu tarikatların üyeleri, avrupa'dan filistin'e göç edip, burada bir tür manastır hayatı yaşıyor, bir yandan da müslümanlara karşı savaşmak üzere askeri eğitim görüyorlardı. (bkz: hospitalier) bu tarikatlardan tapınakçılar, haçlıların kudüs'ü ele geçirmelerinden ve bir latin krallığı kurmalarından yaklaşık 20 yıl sonra tarih sahnesine çıktılar. 1118 yılında kurulan ve herkesçe tanınan adı 'tapınakçılar' veya 'tapınak şövalyeleri' (ingilizce'de templarsya da knights templar) olan bu tarikatın tam ismi 'isa'nın ve süleyman tapınağı'nın yoksul şövalyeleri' idi. ('pauperes commilitones christi templique salomonis') kurucuları ise toplam 9 şövalyeden oluşuyordu: hugues de payens, godfrey de st. omar, godfrey rossal, gundemar, godfrey bisol, payen de montdidier, archibald des st. aman, andrew de montbard ve provins kontu. ortaçağ avrupasının en güçlü, en etkili ve hakkında en çok konuşulan örgütlerinden biri olacak bu tarikatın kuruluşu kudüs'te sessiz sedasız gerçekleşti. yukarıda adı geçen kurucular dönemin kudüs kralı ii. baldwin'in huzuruna çıktılar ve birinci haçlı seferi'nin ardından kudüs'e akın eden hıristiyan hacıların mallarını ve canlarını koruma işine talip olduklarını belirttiler. kral hugues de payens'i yakından tanıyordu. kendilerine büyük destek verdi; aynı zamanda onlara bir zamanlar süleyman tapınağı'nın yer aldığı (mescidi aksa'yıda kapsayan) bölgeyi tahsis etti. selahaddin eyyubi 'nin hıttin savaşı'nın ardından kudüs'ü geri almasına kadar geçen 70 yıl süresince 'tapınak tepesi', tapınakçılar'ın merkezi oldu. kendilerine 'süleyman tapınağı' ile bağlantılı bir isim verilmesinin nedeni de işte budur. kurucu şövalyelere göre, bir araya gelmelerinin, diğer bir deyişle bu tarikatı kurmalarının amacı, kutsal toprakların ve hıristiyan hacıların güvenliğini sağlamaktı. ancak tapınakçılar gerçekte yardımseverlik değil, aksine ekonomik ve siyasi çıkarlar peşindeydiler. 1118'de, aralarında geoffroi de saint-omar ve hugues de payens'in bulunduğu, doğu'daki dokuz haçlı şövalyesi kendilerini dine adadılar. tapınakçılar örgütü kısa bir süre sonra yeni katılımlarla hızla büyümeye başladı. 1120'de foulgues d'angers, 1125 yılında champagne kontu hugo tarikat şövalyesi oldular. tarikatın gizemli havası ve mistik öğretisi pek çok avrupalı 'asil'in ilgisini çekmişti. bu gelişim, tarikatın 1128 yılındaki troyes konseyi'nde papalık tarafından resmen tanınmasıyla daha da hız kazandı.
bu onayı gerçekleştirmek üzere, tarikatın önderi hugues de payens beş şövalyeyle birlikte papa ii. honorius'u ziyaret eder. kudüs patriğinin ve kral ii. baudoin'in mektuplarını sunar; tampliyeler'in görevlerini, hizmetlerini ve yararlarını anlatır. 13 ocak 1128'de troyes'da konunun müzakeresi için konsil toplanır. konsile çok sayıda yüksek din görevlisinin yanında özellikle citeaux başrahibi etienne harding ve clairvaux başrahibi saint bernard da katılır. büyük üstad, konsillere tampliye örgütünü yeniden takdim eder. tatmin olan troyes konsili, isa'nın fakir şövalyeleri adıyla dinsel şövalyelik tarikatının kurulmasına ve tüzüğünün saint bernard tarafından hazırlanmasına karar verir. böylece tampliye tarikatı resmen kurulmuş olur. tapınakçılar'ın gerek örgütlenmesinde gerekse ilerlemesinde en çok katkısı olan kişi saint bernard'dı. saint bernard, tarikatın kurucularından andrew de montbard'ın kuzeniydi. tapınak şövalyeleri'nin nizamnamesini, kendi mensubu olduğu cistercian mezhebinin ilke ve kuralları doğrultusunda kaleme aldı. 'bernard'ın belgesi, de laude novae militae (yeni şövalyeliğe şükran) , christendom'u bir ucundan diğer ucuna geçti, hemen ardından tapınakçı askerlerin sayısı arttı. aynı zamanda avrupa'nın kralları ve baronlarından bağışlar, hediyeler tapınakçılar'ın kapısına düzenli olarak ulaşıyordu. şaşırtıcı bir süratle, dokuz şövalyeden oluşan küçük grup, tapınakçılar şirketi'ne dönüştü.' kısacası onun sayesinde tapınakçılar benzeri görülmemiş ayrıcalıklara sahip oldular; diğer dini tarikatlara tanınmayan imtiyazlar elde ettiler. 'ortaçağ'ın en başarılı askeri, ticari ve mali organizasyonlarından biri' oldular. kutsal topraklardan avrupa'ya kadar her yerde bir 'efsane' olarak dilden dile dolaşmaya başladılar. örgüt kısa bir zaman diliminde, dokuz şövalyeden iyi eğitimli on binlerce çalışana ve muazzam bir sermayeye sahip dev bir şirkete dönüştü: 'yeni üyeler, para ve arazi teklifleri her yerden akmaya başladı. kısa zamanda inşa edilen pek çok kale, çiftlik ve kilise, tapınak şövalyeleri ve hizmetçileri tarafından kullanıldı. tapınakçılar gemileri teçhiz ettiler, hem ticaret hem de savaş gemileri filosu oluşturdular. zamanla dönemlerinin en tanınmış savaşçıları, seyyahları, bankerleri ve finansörleri oldular. % 60'a varan faiz oranlarıyla borç veren örgüt 'avrupa'daki servetin büyük bir bölümünü elinde bulundurur duruma geldi. o derece zenginleştiler ki avrupa'nın kralları borç para bulmak umuduyla kapılarını çalıyordu. bunun neticesinde de krallıklar büyük oranlarda borçlu duruma düştüler. diğer bir ifadeyle avrupa ekonomisi bu örgüte bağımlı hale gelmişti. bir dönem, ingiliz krallığının mali işleri tapınakçılar'ın londra'daki merkezinden, fransız krallığı'nın mali işleri ise yine bu örgütün paris'teki merkezinden yönetiliyordu. söz konusu durum, onlara krallar ve alınan kararlar üzerinde söz sahibi olma, hatta istedikleri gibi kralları yönlendirme imkanı verdi. bu durum papalığı kızdırmakta gecikmedi. bunun üzerine tasfiyeye girişildi ve bunun için yüzyıllar sürecek söylencelere yol açacak bir söylentiye başvuruldu. buna göre tapınakçılar kudüs'te bulundukları dönemde bir değişim yaşamışlardı. photius zamanından beri roma'nın dinsel otoritesine gizli ya da açık daima düşmanlık gösteren bir piskoposluk olan constantinople patriğinin 'nin önünde ant içen tampliyelerin ilan edilen görevi, kutsal yerleri ziyarete gelen hıristiyanları korumaktı.
ancak bunun ardında gizli amaçlar edindiklerine ilişkin söylentiler hristiyan dünyasına yayılır oldu. söylentilere göre tapınakçılar hıristiyanlık inancı yerine başka öğretiler kabul etmişlerdi. bunun temelinde ise, kudüs'teki süleyman tapınağı'nda 'keşfettikleri bir giz' yatıyordu. zaten tapınakçılar'ın kudüs'teki asıl hedefleri, süleyman tapınağı'nın harabelerini araştırmaktı. tapınakçılar'ın 'filistin'e giden hıristiyan hacıları korumak' şeklindeki görüntüyü sadece bir kılıf olarak kullanmaktaydılar. gizli amaçları ezekiel'in haber verdiği modele uygun olarak süleyman mabedi'ni yeniden inşa etmekti. en baştan beri roma'nın (papalık) ve onun krallarının egemenliğine karşıydılar ve amaçları, zenginlik ve güç elde etmek ve gerekirse savaşarak kabalistik dogmayı yerleştirmekti. (bkz: ezekiel/9) dolayısı ile tarikatı kuran dokuz şövalyenin gerçek amacı, yahudiliğin ve eski mısır'ın gizli geleneklerinin özünü içeren kalıntılar ve yazıları bulabilmek için bölgede araştırma yapmaktı ve amaca ulaşmışlar ve hıristiyan bir dünyada doğmalarına, hıristiyan kökenden gelmelerine rağmen, hıristiyanlıktan tamamen farklı bir inanca ve felsefeye bağlanmalarına neden olan, onları sapkın ayinlere, kara büyü ritüellerine yönelten bir 'kaynağa ulaşmışlardı: kabala!
kabala, kelime anlamıyla 'sözlü gelenek' demektir. ve sözlüklerde, yahudi dininin mistik, ezoterik (batıni) bir kolu olarak tarif edilir. bu tanıma göre, kabala, tevrat'ın ve diğer yahudi dini kaynaklarının gizli manalarını araştıran bir öğretidir. ancak birçok hristiyan ve müslümanın günümüzde de sürdürmekte oldukları ve o dönem hristiyan aleminde kök salmış bir düşünüşe göre kabalanın gizeminin ardında daha farklı gerçekler vardır. bu görüştekilerin vardıkları sonuç ise, kabala'nın, yahudiliğin temeli olan tevrat'tan da önce var olan, tevrat'ın vahyedilmesinden sonra yahudiliğin içinde yayılan, 'pagan' yani putperest kökenli bir öğreti olduğudur. kaynak:tapınak şovalyeleri (dost yayınevi / yazarı piers paul read)
ibranice gelenek anlamına gelir. üç değişik okuma tekniği (gematria,notarikon,temurah) ile tevrat' ı yorumlar. amaç tanrı, cin ve meleklerin gizli adlarına ulaşmaktır. bu adlara ulaşan kişi sonsuz bir yaratma ve yok etme gücüne sahip olur.ortaçağ boyunca yazılmış iki kabala kitabı vardır. bunlar sefer yetsirah ve sefer hazzohar dır.
anti-semitizm, anti-sizyonizm le karıştırılmamalıdır.Çünkü anti-Siyonizm yayılmacı, saldırgan, dünyayı ele geçirme niyetinde olan İsrail Devletinin yürüttüğü politikalara karşı olmaktır.Oysa Anti-Semitizm, bir ırkçılıktır, yahudi düşmanlığıdır.Karşı olunması gereken Siyonist felsefedir.
Amerika Birleşik Devletleri istiklâl beyannamesini imza eden 56 kişinin 53'ü ilk kurucu meclisin 55 üyesinden 50'si, ilk kurulan 13 devletin bütün valileri ve Washington'un 29 generalinden 20'si, 106 subayindan 104'ü Masondu. (KAYNAK:www.mason.org.tr)
2002 seçimlerinde % 7 oy, 2004 yerel seçimlerde %2,5 oy alan parti.
1969 Seçimleri ve Bağımsızlar Hareketi: 511.023 %5,6
1973 Seçimleri ve MSP: 1,126,711 %11,8
1977 Seçimleri ve MSP: 1,269,918 %8,5
1987 Seçimleri ve RP: 1,717,425 %7,16
1991 Seçimleri ve RP: 4,121,355 %16,88
1995 Seçimleri ve RP: 6,012,450 %21,38 (1.Parti)
1999 Seçimleri ve FP: 4,799,312 %15,40
2002 Seçimleri ve SP: 781.326 %2,49
2004 Seçimleri ve SP: 1,270.315 % 3,96
Necmettin Erbakan'ın, Milli nizam partisi(1970-72) Milli Selamet partisi(1972-80) Reah partisi(1983-1997) Fazilet partisi (1997-2001) ile sürdürdüğü 33 Yıllık bir geleneğin son temsilcisidir.
20 Temmuz 2001'de Milli Görüş'ün son ve tek siyasi partisi olarak kuruldu.
ABD nin son 3 başkanı gibi O da 'skull and bones' örgütünün bir üyesi, günümüzün Hitler'i.
1946’da Connecticut’de doğan George W. Bush, aslında siyasi kariyeri yüksek bir aileden geliyor. Babası George Bush, 1988 başkanlık seçimini kazanarak, 1989-1993 yılları arasında bu görevi ürüttükten sonra Bill Clinton'a mağlup oldu. George W. Bush'un kardeşi Jeb Bush da halen Florida valiliği görevini yürütüyor ve geleceğin muhtemel başkan adayları arasında sayılıyor.
1946 Connecticut doğumlu Bush, 1968 yılında Yale Üniversitesi'ni bitirdikten sonra 1975'te iş idaresi alanında master derecesini aldı. Bush, askerlik görevini, 1968-1973 yılları arasında, ailesinin yerleştiği Texas eyaletinde Ulusal Hava Muhafız Kuvvetleri'nde uçak pilotu olarak yaparken, Vietnam'da savaşmamak için dönemin önemli yetkililerinden olan babasının nüfuzunu kullandığı iddia edildi.
Bush, 1978 yılında Temsilciler Meclisi üyeliği için milletvekili adayı olarak yarıştıysa da seçimi kaybetti. 1989-1994 arasında Texas Rangers profesyonel beyzbol takımının başkanlığını yürüten Bush, aynı yıllarda, Bush Petrol ve Gaz Şirketi'ni kurdu ve yönetim kurulu başkanlığını yaptı. 1994'te Texas Valisi seçilen Bush, 1998'de bu valilik seçimini açık farkla yeniden kazandı. 1977'den beri Laura Bush ile evli olan Bush'un ikiz kızı var (resim) . Bush, başkanlık ön seçiminde zorlu bir yarıştan sonra Arizona Senatörü John McCain'i yenerek Cumhuriyetçilerin başkan adayı oldu. 7 Aralık 2000 tarihinde yapılan Başkanlık Seçimlerini olaylı bir şekilde kazandı.
İncil deki Mezmurlar bölümünün diğer adıdır.Hz.Davud'a indirildiği iddia edilir.
birinci haçlı seferi, 1099 yılında kudüs'ün düşmesi ve yaklaşık 460 yıldır müslümanların egemenliği altında bulunan toprakların hıristiyanların eline geçmesiyle sonuçlandı. haçlılar, kudüs'ü kendilerine başkent yaptılar ve sınırları filistin'den antakya'ya kadar uzanan bir latin krallığı kurdular.
bu tarihten sonra haçlıların ortadoğu'da tutunabilme mücadelesi başladı. kurdukları devleti ayakta tutabilmek için örgütlenmeleri gerekiyordu. bu nedenle daha önce benzeri bulunmayan 'askeri tarikatlar' kuruldu. bu tarikatların üyeleri, avrupa'dan filistin'e göç edip, burada bir tür manastır hayatı yaşıyor, bir yandan da müslümanlara karşı savaşmak üzere askeri eğitim görüyorlardı. (bkz: hospitalier)
bu tarikatlardan tapınakçılar, haçlıların kudüs'ü ele geçirmelerinden ve bir latin krallığı kurmalarından yaklaşık 20 yıl sonra tarih sahnesine çıktılar. 1118 yılında kurulan ve herkesçe tanınan adı 'tapınakçılar' veya 'tapınak şövalyeleri' (ingilizce'de templarsya da knights templar) olan bu tarikatın tam ismi 'isa'nın ve süleyman tapınağı'nın yoksul şövalyeleri' idi. ('pauperes commilitones christi templique salomonis') kurucuları ise toplam 9 şövalyeden oluşuyordu:
hugues de payens,
godfrey de st. omar,
godfrey rossal,
gundemar,
godfrey bisol,
payen de montdidier,
archibald des st. aman,
andrew de montbard ve
provins kontu. ortaçağ avrupasının en güçlü, en etkili ve hakkında en çok konuşulan örgütlerinden biri olacak bu tarikatın kuruluşu kudüs'te sessiz sedasız gerçekleşti.
yukarıda adı geçen kurucular dönemin kudüs kralı ii. baldwin'in huzuruna çıktılar ve birinci haçlı seferi'nin ardından kudüs'e akın eden hıristiyan hacıların mallarını ve canlarını koruma işine talip olduklarını belirttiler. kral hugues de payens'i yakından tanıyordu. kendilerine büyük destek verdi; aynı zamanda onlara bir zamanlar süleyman tapınağı'nın yer aldığı (mescidi aksa'yıda kapsayan) bölgeyi tahsis etti. selahaddin eyyubi 'nin hıttin savaşı'nın ardından kudüs'ü geri almasına kadar geçen 70 yıl süresince 'tapınak tepesi', tapınakçılar'ın merkezi oldu. kendilerine 'süleyman tapınağı' ile bağlantılı bir isim verilmesinin nedeni de işte budur.
kurucu şövalyelere göre, bir araya gelmelerinin, diğer bir deyişle bu tarikatı kurmalarının amacı, kutsal toprakların ve hıristiyan hacıların güvenliğini sağlamaktı. ancak tapınakçılar gerçekte yardımseverlik değil, aksine ekonomik ve siyasi çıkarlar peşindeydiler.
1118'de, aralarında geoffroi de saint-omar ve hugues de payens'in bulunduğu, doğu'daki dokuz haçlı şövalyesi kendilerini dine adadılar.
tapınakçılar örgütü kısa bir süre sonra yeni katılımlarla hızla büyümeye başladı. 1120'de foulgues d'angers, 1125 yılında champagne kontu hugo tarikat şövalyesi oldular. tarikatın gizemli havası ve mistik öğretisi pek çok avrupalı 'asil'in ilgisini çekmişti. bu gelişim, tarikatın 1128 yılındaki troyes konseyi'nde papalık tarafından resmen tanınmasıyla daha da hız kazandı.
bu onayı gerçekleştirmek üzere, tarikatın önderi hugues de payens beş şövalyeyle birlikte papa ii. honorius'u ziyaret eder. kudüs patriğinin ve kral ii. baudoin'in mektuplarını sunar; tampliyeler'in görevlerini, hizmetlerini ve yararlarını anlatır. 13 ocak 1128'de troyes'da konunun müzakeresi için konsil toplanır. konsile çok sayıda yüksek din görevlisinin yanında özellikle citeaux başrahibi etienne harding ve clairvaux başrahibi saint bernard da katılır. büyük üstad, konsillere tampliye örgütünü yeniden takdim eder. tatmin olan troyes konsili, isa'nın fakir şövalyeleri adıyla dinsel şövalyelik tarikatının kurulmasına ve tüzüğünün saint bernard tarafından hazırlanmasına karar verir. böylece tampliye tarikatı resmen kurulmuş olur.
tapınakçılar'ın gerek örgütlenmesinde gerekse ilerlemesinde en çok katkısı olan kişi saint bernard'dı. saint bernard, tarikatın kurucularından andrew de montbard'ın kuzeniydi. tapınak şövalyeleri'nin nizamnamesini, kendi mensubu olduğu cistercian mezhebinin ilke ve kuralları doğrultusunda kaleme aldı.
'bernard'ın belgesi, de laude novae militae (yeni şövalyeliğe şükran) , christendom'u bir ucundan diğer ucuna geçti, hemen ardından tapınakçı askerlerin sayısı arttı. aynı zamanda avrupa'nın kralları ve baronlarından bağışlar, hediyeler tapınakçılar'ın kapısına düzenli olarak ulaşıyordu. şaşırtıcı bir süratle, dokuz şövalyeden oluşan küçük grup, tapınakçılar şirketi'ne dönüştü.'
kısacası onun sayesinde tapınakçılar benzeri görülmemiş ayrıcalıklara sahip oldular; diğer dini tarikatlara tanınmayan imtiyazlar elde ettiler. 'ortaçağ'ın en başarılı askeri, ticari ve mali organizasyonlarından biri' oldular. kutsal topraklardan avrupa'ya kadar her yerde bir 'efsane' olarak dilden dile dolaşmaya başladılar. örgüt kısa bir zaman diliminde, dokuz şövalyeden iyi eğitimli on binlerce çalışana ve muazzam bir sermayeye sahip dev bir şirkete dönüştü: 'yeni üyeler, para ve arazi teklifleri her yerden akmaya başladı. kısa zamanda inşa edilen pek çok kale, çiftlik ve kilise, tapınak şövalyeleri ve hizmetçileri tarafından kullanıldı. tapınakçılar gemileri teçhiz ettiler, hem ticaret hem de savaş gemileri filosu oluşturdular. zamanla dönemlerinin en tanınmış savaşçıları, seyyahları, bankerleri ve finansörleri oldular. % 60'a varan faiz oranlarıyla borç veren örgüt 'avrupa'daki servetin büyük bir bölümünü elinde bulundurur duruma geldi. o derece zenginleştiler ki avrupa'nın kralları borç para bulmak umuduyla kapılarını çalıyordu. bunun neticesinde de krallıklar büyük oranlarda borçlu duruma düştüler. diğer bir ifadeyle avrupa ekonomisi bu örgüte bağımlı hale gelmişti. bir dönem, ingiliz krallığının mali işleri tapınakçılar'ın londra'daki merkezinden, fransız krallığı'nın mali işleri ise yine bu örgütün paris'teki merkezinden yönetiliyordu. söz konusu durum, onlara krallar ve alınan kararlar üzerinde söz sahibi olma, hatta istedikleri gibi kralları yönlendirme imkanı verdi.
bu durum papalığı kızdırmakta gecikmedi. bunun üzerine tasfiyeye girişildi ve bunun için yüzyıllar sürecek söylencelere yol açacak bir söylentiye başvuruldu. buna göre tapınakçılar kudüs'te bulundukları dönemde bir değişim yaşamışlardı.
photius zamanından beri roma'nın dinsel otoritesine gizli ya da açık daima düşmanlık gösteren bir piskoposluk olan constantinople patriğinin 'nin önünde ant içen tampliyelerin ilan edilen görevi, kutsal yerleri ziyarete gelen hıristiyanları korumaktı.
ancak bunun ardında gizli amaçlar edindiklerine ilişkin söylentiler hristiyan dünyasına yayılır oldu. söylentilere göre tapınakçılar hıristiyanlık inancı yerine başka öğretiler kabul etmişlerdi.
bunun temelinde ise, kudüs'teki süleyman tapınağı'nda 'keşfettikleri bir giz' yatıyordu. zaten tapınakçılar'ın kudüs'teki asıl hedefleri, süleyman tapınağı'nın harabelerini araştırmaktı.
tapınakçılar'ın 'filistin'e giden hıristiyan hacıları korumak' şeklindeki görüntüyü sadece bir kılıf olarak kullanmaktaydılar. gizli amaçları ezekiel'in haber verdiği modele uygun olarak süleyman mabedi'ni yeniden inşa etmekti. en baştan beri roma'nın (papalık) ve onun krallarının egemenliğine karşıydılar ve amaçları, zenginlik ve güç elde etmek ve gerekirse savaşarak kabalistik dogmayı yerleştirmekti. (bkz: ezekiel/9)
dolayısı ile tarikatı kuran dokuz şövalyenin gerçek amacı, yahudiliğin ve eski mısır'ın gizli geleneklerinin özünü içeren kalıntılar ve yazıları bulabilmek için bölgede araştırma yapmaktı ve amaca ulaşmışlar ve hıristiyan bir dünyada doğmalarına, hıristiyan kökenden gelmelerine rağmen, hıristiyanlıktan tamamen farklı bir inanca ve felsefeye bağlanmalarına neden olan, onları sapkın ayinlere, kara büyü ritüellerine yönelten bir 'kaynağa ulaşmışlardı: kabala!
kabala, kelime anlamıyla 'sözlü gelenek' demektir. ve sözlüklerde, yahudi dininin mistik, ezoterik (batıni) bir kolu olarak tarif edilir. bu tanıma göre, kabala, tevrat'ın ve diğer yahudi dini kaynaklarının gizli manalarını araştıran bir öğretidir.
ancak birçok hristiyan ve müslümanın günümüzde de sürdürmekte oldukları ve o dönem hristiyan aleminde kök salmış bir düşünüşe göre kabalanın gizeminin ardında daha farklı gerçekler vardır. bu görüştekilerin vardıkları sonuç ise, kabala'nın, yahudiliğin temeli olan tevrat'tan da önce var olan, tevrat'ın vahyedilmesinden sonra yahudiliğin içinde yayılan, 'pagan' yani putperest kökenli bir öğreti olduğudur.
kaynak:tapınak şovalyeleri (dost yayınevi / yazarı piers paul read)
ibranice gelenek anlamına gelir. üç değişik okuma tekniği (gematria,notarikon,temurah) ile tevrat' ı yorumlar. amaç tanrı, cin ve meleklerin gizli adlarına ulaşmaktır. bu adlara ulaşan kişi sonsuz bir yaratma ve yok etme gücüne sahip olur.ortaçağ boyunca yazılmış iki kabala kitabı vardır. bunlar sefer yetsirah ve sefer hazzohar dır.
anti-semitizm, anti-sizyonizm le karıştırılmamalıdır.Çünkü anti-Siyonizm yayılmacı, saldırgan, dünyayı ele geçirme niyetinde olan İsrail Devletinin yürüttüğü politikalara karşı olmaktır.Oysa Anti-Semitizm, bir ırkçılıktır, yahudi düşmanlığıdır.Karşı olunması gereken Siyonist felsefedir.
Amerika Birleşik Devletleri istiklâl beyannamesini imza eden 56 kişinin 53'ü ilk kurucu meclisin 55 üyesinden 50'si, ilk kurulan 13 devletin bütün valileri ve Washington'un 29 generalinden 20'si, 106 subayindan 104'ü Masondu.
(KAYNAK:www.mason.org.tr)