insan yaşamaya başladığı gün ölmeye başlar, biri olmadan öteki, öteki olmadan diyeri olmaz ölüm aniden gelen bir olgu değildir,yaşamda öyle,bu bir süreçtir,bu süreç bilmek isteyenler için çok ta muamma gibi durmamaktadır...
Ben her gün istikamet gereği bir mezarlığın önünden geçerek işime gidiyorum..ve ne rastlantıdır ki iş dönüşü bambaşka farklı bir yoldan eve dönerken de başka bir mezarlığın önünden geçiyorum..Ve ben hergün bu yol güzergahında, gidiş ve dönüşte yani başlangıç ve bitişte ölümün soluğunu,nefes alışını ensemde,yüreğimde ve beynimde hissediyorum..Ve ben her başlangıç ve her bitişte bu kadar ölümü görürken nasıl oluyor da bazı insanların hiç ölmeyecekmiş,yokolmayacakmış gibi hırsla ve kinle yaşama pençe atmış olduklarını düşünüp hayretler içinde kalıyorum..nasıl oluyor da bir gün yokolacaklarını bile bile bu kadar kötü olabiliyorlar? ..bu kadar acımasız ve bu kadar adi? ...aslında yanıtını biliyorum...Bir de ölüm bana mezarlıkların önünden geçerken radyoyu kısan taksi şoförlerine gülmeyi anımsatıyor..Ulan belki o ölü o müziği duymak istiyor..buna sen niye karar veriyorsun..müzik ruhun gıdası değil mi lan? ? diyesim geliyor..ölü hakları bildirgesini hazırlamak istiyorum..madde bir:her ölünün hakları vardır..örneğin müzik ruhun gıdası olduğundan ölülerin müzik duyma hakları gaspedilmemelidir..gibi.. Mesela ben öldüğüm zaman biri gelse mezarın başına ve sevdiğim şarkıları çalsa dünyanın en mutlu insanı pardon ölüsü olurum beee...vasiyetim budur... :))))
Gidiyorum uzaklara bilinmez diyarlara seni bırakıp gitmek varya o koyuyor inan bana ben senle olamadım genclığıme doyamadım ben senle kalamadım günlerimi sayamadım
ölüm de var sonunda, gülüm de var...dağların arkasında yar ahh yar...
ölüm yok oluş,çirkinlik,kapanış,konuşamama,hareketsizlik,ayrılma,yanlızlık, zavallılık,karanlık,karartı,içe doğru çöküş,içe doğru giren karartı, ceset,korku,korkunç bişiy.nefes alamama.boğulma,daralma,altında kalma,bırakılma,yanlız bırakılma,bir felaket,toprağın altında kalma,zavallılık,içe doğru giren duman.kurtulamama,baskı.
Allah dostu olanın özlemle beklediği ve kavuştuğunda rahat edeceği,Allah'ın emirlerini yerine getirmeyenin çok çok çok korkması gerektiği...Allah hayırlı ömürler hayırlı ölümler nasip etsin inş.
.....'Sizlere müjde! . Mevt; idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil, belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir; bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.'
'Ömrümüze ömrü değmiş birine sesleniriz. Her gidenle biraz daha eksilerek,varılacak yere,oraya bizden önce varan biriyle biraz daha yaklaşarak,göğüs hizasında keskin bir sızı hissederek,hatıralarımızdan kopartılan bir tebessümü,bir sesi,bir şarkıyı geri isteriz. Gelmez. Gelmeyecek. Ona ait bir anı gelir aklımıza gülümseriz,ona ait bir anı gelir aklımıza hüzünleniriz. Bir söz daha söylemek isteriz ona. Söyleyemeyiz. Göğüs hizasındaki o sızı yağmur bulutları gibi kabarır. 'Baba'deriz,'baba ölüm nedir? ' Yağmur bulutları gibi kabaran sızı bir çığlıkla boşalır: 'Gel,geri gel.' Yapayalnız bir trompet çalar. Sessiz bir taş cevap verir: 'Onun çok uzun bir yolu var gidecek,geri çağırmak nafile.'
ölüm sonsuz yaşama doğmak demektir ölmek aslında kurtuluştur bunu intiharla karıştırmamak lazım ancak allahın verdiği canı yine allah alır intihar etmek aslında insanın kendisine acı çektirmesidir.........
ölüm ki insanın herbir parçasının hallaç pamuğu misillü dağılmasıdır...birbirinden ayrılması hâlidir...
beden,ruh,kalp ve dahi nefs...
her biri birbirinden ayrılıverir...
ancak ölümü fark eden,idrak eden ise içlerinden nefs olandır...Ruh ise Allah indine dönmüştür...
kalp ise bulunduğu yerde durmakta ancak nefs ile rabıtası kalmamıştır...aradaki hat kopmuştur...
beden dediğimiz kalıp ise biyolojik anlamda nihayetlenmiştir...
işte tüm bunlarla baktığımızda geriye bir tek nefs kalmıştır...
işte özümüz,hülâsamız da budur...
mü'minin ölemeyişi işte bu noktada başlıyor...
nefs durmakta..kazandığı hayr ve sevaplar manevi bir enerji kaynağıdır hâlâ.... böyle olmayan bir nefs kısa süreli-kıyamete kadar- bir nevi donmuş olarak bekliyecektir...
ama enerjisini bıraktıklarından alan nefsler o vakte kadar yaşamaya devam edecektir...
işte bu noktada kabir hayatı sırlarına pencere açıyoruz....
ölüm dediğin nedir ki gülüm..ben senin için yaşamayı göze almışım.keşke yaşasaydın..keşke yanımda olsaydın.özlüyorum seni.yüreğimi acıtsada mezar taşın toprağın ben sensiz yaşamayı da öğrendim..affet lütfen çünkü ben seni beni sensiz bırakmana rağmen affettim..kızma bana ben gerçekten sevmeyi tekrar öğrendim..sen benim ilk aşkımsın.
İnceden inceye düşünülüp, ölümden sonra bizlere bildirilen hadiseleri araştırırsanız, insanoğlunun aslında üzerinde bulunan yükün dahada çok farkına varacaksınız...
Dünya meşakkatlerinden sıyrılmaya çalışıp ölümü isteyen insanlar, kendilerini bekleyen olağanüstü karşılaşmaları bir bilseler, ölmeyi hiç istemezlerdi...
Asıl meşakket ölümden sonra başlıyor çünkü....(..allah cümlemizi salihlerden eylesin..)
Ammaa ya mevlana gibi olanlar....... Nefsini yenmiş bu mübarekler sadece borcu olan cismani varlığını teslim ederek, gerçek hurriyetine kavuşmuş, ölmeden önce ölmüşlerdir zaten..
tabi ki 'yaşamayı'...
ölüm ile yaşam içiçedir
insan yaşamaya başladığı gün ölmeye başlar, biri olmadan öteki, öteki olmadan diyeri olmaz ölüm aniden gelen bir olgu değildir,yaşamda öyle,bu bir süreçtir,bu süreç bilmek isteyenler için çok ta muamma gibi durmamaktadır...
tamam şey
Ölüm
güzel şey
budur perde arkasından haber
hiç güzel olmasa ölür müydü peygamber...
***
Ben her gün istikamet gereği bir mezarlığın önünden geçerek işime gidiyorum..ve ne rastlantıdır ki iş dönüşü bambaşka farklı bir yoldan eve dönerken de başka bir mezarlığın önünden geçiyorum..Ve ben hergün bu yol güzergahında, gidiş ve dönüşte yani başlangıç ve bitişte ölümün soluğunu,nefes alışını ensemde,yüreğimde ve beynimde hissediyorum..Ve ben her başlangıç ve her bitişte bu kadar ölümü görürken nasıl oluyor da bazı insanların hiç ölmeyecekmiş,yokolmayacakmış gibi hırsla ve kinle yaşama pençe atmış olduklarını düşünüp hayretler içinde kalıyorum..nasıl oluyor da bir gün yokolacaklarını bile bile bu kadar kötü olabiliyorlar? ..bu kadar acımasız ve bu kadar adi? ...aslında yanıtını biliyorum...Bir de ölüm bana mezarlıkların önünden geçerken radyoyu kısan taksi şoförlerine gülmeyi anımsatıyor..Ulan belki o ölü o müziği duymak istiyor..buna sen niye karar veriyorsun..müzik ruhun gıdası değil mi lan? ? diyesim geliyor..ölü hakları bildirgesini hazırlamak istiyorum..madde bir:her ölünün hakları vardır..örneğin müzik ruhun gıdası olduğundan ölülerin müzik duyma hakları gaspedilmemelidir..gibi.. Mesela ben öldüğüm zaman biri gelse mezarın başına ve sevdiğim şarkıları çalsa dünyanın en mutlu insanı pardon ölüsü olurum beee...vasiyetim budur... :))))
Gidiyorum uzaklara
bilinmez diyarlara
seni bırakıp gitmek varya
o koyuyor inan bana
ben senle olamadım
genclığıme doyamadım
ben senle kalamadım
günlerimi sayamadım
ölüm de var sonunda, gülüm de var...dağların arkasında yar ahh yar...
Kaçınılmaz son...
Bir gün bekleyenlerin dönecek sevdikleri,
Bense kavuşmak için ölümü gözlüyorum....
ölüm yok oluş,çirkinlik,kapanış,konuşamama,hareketsizlik,ayrılma,yanlızlık,
zavallılık,karanlık,karartı,içe doğru çöküş,içe doğru giren karartı,
ceset,korku,korkunç bişiy.nefes alamama.boğulma,daralma,altında kalma,bırakılma,yanlız bırakılma,bir felaket,toprağın altında kalma,zavallılık,içe doğru giren duman.kurtulamama,baskı.
'..inna lillahi ve inna ileyhi raciûn..'
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için......
Yarın ölecekmiş gibi ahiret için.......
ölüm ölüm nedirki gülüm ben senin için yaşamayı göze almışım.
Allah dostu olanın özlemle beklediği ve kavuştuğunda rahat edeceği,Allah'ın emirlerini yerine getirmeyenin çok çok çok korkması gerektiği...Allah hayırlı ömürler hayırlı ölümler nasip etsin inş.
ölüm kavuşmakdır
Herşey karanlık herşey siyah tek kazanan bu yaşam dene oyunda Ölüm adlı bir adam
Ölüm güzeldir Ölmekte öğle ama en güzeli birşey için ölmek yada birşey uğruna yaşamaktır.
.....'Sizlere müjde! . Mevt; idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil, belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir; bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.'
Risâle-i Nur / Asa-yı Musa - 201
'Ömrümüze ömrü değmiş birine sesleniriz.
Her gidenle biraz daha eksilerek,varılacak yere,oraya bizden önce varan biriyle biraz daha yaklaşarak,göğüs hizasında keskin bir sızı hissederek,hatıralarımızdan kopartılan bir tebessümü,bir sesi,bir şarkıyı geri isteriz.
Gelmez.
Gelmeyecek.
Ona ait bir anı gelir aklımıza gülümseriz,ona ait bir anı gelir aklımıza hüzünleniriz.
Bir söz daha söylemek isteriz ona.
Söyleyemeyiz.
Göğüs hizasındaki o sızı yağmur bulutları gibi kabarır.
'Baba'deriz,'baba ölüm nedir? '
Yağmur bulutları gibi kabaran sızı bir çığlıkla boşalır:
'Gel,geri gel.'
Yapayalnız bir trompet çalar.
Sessiz bir taş cevap verir:
'Onun çok uzun bir yolu var gidecek,geri çağırmak nafile.'
(A.ALTAN)
hayat
ölüm sonsuz yaşama doğmak demektir ölmek aslında kurtuluştur bunu intiharla karıştırmamak lazım ancak allahın verdiği canı yine allah alır intihar etmek aslında insanın kendisine acı çektirmesidir.........
ölüm, ölüm... ölüm dediğin nedirki gülüm...
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim...
olùm dedigin herkesin seni birakip gitmesidir
ben hala yaşıyorum ama sevdiğimin ölümü? bilmiyorum bundan büyük acı varmı?
kariâ sûresinde müthiş ifadeler vardır...
ölüm ki insanın herbir parçasının hallaç pamuğu misillü dağılmasıdır...birbirinden ayrılması hâlidir...
beden,ruh,kalp ve dahi nefs...
her biri birbirinden ayrılıverir...
ancak ölümü fark eden,idrak eden ise içlerinden nefs olandır...Ruh ise Allah indine dönmüştür...
kalp ise bulunduğu yerde durmakta ancak nefs ile rabıtası kalmamıştır...aradaki hat kopmuştur...
beden dediğimiz kalıp ise biyolojik anlamda nihayetlenmiştir...
işte tüm bunlarla baktığımızda geriye bir tek nefs kalmıştır...
işte özümüz,hülâsamız da budur...
mü'minin ölemeyişi işte bu noktada başlıyor...
nefs durmakta..kazandığı hayr ve sevaplar manevi bir enerji kaynağıdır hâlâ....
böyle olmayan bir nefs kısa süreli-kıyamete kadar- bir nevi donmuş olarak bekliyecektir...
ama enerjisini bıraktıklarından alan nefsler o vakte kadar yaşamaya devam edecektir...
işte bu noktada kabir hayatı sırlarına pencere açıyoruz....
o da başka zaman inş. efendim..
vesselâm...
ölüm dediğin nedir ki gülüm..ben senin için yaşamayı göze almışım.keşke yaşasaydın..keşke yanımda olsaydın.özlüyorum seni.yüreğimi acıtsada mezar taşın toprağın ben sensiz yaşamayı da öğrendim..affet lütfen çünkü ben seni beni sensiz bırakmana rağmen affettim..kızma bana ben gerçekten sevmeyi tekrar öğrendim..sen benim ilk aşkımsın.
ölüm toprağa düşen tohumun fidana dönüşmesidir.Tohum toprakta nasıl yok olmuyorsa insanda toprakta yok olmayacaktır.
sonun başlangıcı
olumu bile korkutuyor yuruyusu..
İnceden inceye düşünülüp, ölümden sonra bizlere bildirilen hadiseleri araştırırsanız, insanoğlunun aslında üzerinde bulunan yükün dahada çok farkına varacaksınız...
Dünya meşakkatlerinden sıyrılmaya çalışıp ölümü isteyen insanlar, kendilerini bekleyen olağanüstü karşılaşmaları bir bilseler, ölmeyi hiç istemezlerdi...
Asıl meşakket ölümden sonra başlıyor çünkü....(..allah cümlemizi salihlerden eylesin..)
Ammaa ya mevlana gibi olanlar.......
Nefsini yenmiş bu mübarekler sadece borcu olan cismani varlığını teslim ederek, gerçek hurriyetine kavuşmuş, ölmeden önce ölmüşlerdir zaten..
Son demektir.Kıyamet işte.