Kültür Sanat Edebiyat Şiir

nurullah genç sizce ne demek, nurullah genç size neyi çağrıştırıyor?

nurullah genç terimi Haluk Cenk Batur tarafından tarihinde eklendi

  • Cemal Aydın
    Cemal Aydın

    Aah, sevgili Haluk Cenk bey kardeşim,

    bu değerli Üstad'ın adını 2003'de bu sayfaya eklemişsin de, ben acizin haberi olmamış.

    Geç de olsa, hocamız hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmakdan bahtiyarım.

    Nurullah Genç hocamız, klasik şiirlere özel isimleri en layıkıyla oturtan şairimizdir. 'Hüznün lalesidir dünya' adlı kitabında, şiirler içinde gördüğüm özel isimler, bendenize 'Türkülerde seni aradım' şiirini yazma ilhamı verdi. Allah ondan razı olsun, uzun ve sahih ömür versin.

    Şiirlerine 'klasik' dediğim için, değerlendirme yapdığım sanılmasın, o klasik şiirin de, modern şiirin de ustasıdır.

    Selam ve muhabbetle...

    Aydın Bayrakdar

  • Rumeysa Dündar
    Rumeysa Dündar

    'Ey insanoğlu, nereye gidiyorsun' Ayetiyle başlayan, teslimiyet yolculuğunun meyvesi... YAĞMUR. ve bu meyveye toprak olma şerefine ermiş insan NURULLAH GENÇ.

  • Zekeriya Çitil
    Zekeriya Çitil

    'Senin için görülen
    bir düş de
    ben olsaydım.
    Sana sırılsıklam
    bir bakış da
    ben olsaydım.'
    Yağmur

  • Arife Güney
    Arife Güney

    kapama gözlerini; karanlıktan korkarım
    atlılar kaybeder yolunu, hasretimin
    posta güvercinleri geri dönmez ülkeme
    yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım
    kapama gözlerini; karanlıktan korkarım

  • Arife Güney
    Arife Güney

    Benim gibiler için dünyadaki bütün diller az gelir hissettiklerini anlatmaya. Ama Nurullah Genç öyle mi? Eserlerinde kelimelerin birbiriyle raksı,yazdığı şiirlerin her okunuşundaki hissedişi nasıldır..Büyük olmak marifet ister.Genç'te o büyüklerden.

  • Feyza Ayyıldız
    Feyza Ayyıldız

    Necip Fazıl'dan sonra en başarılı şair
    'Hala bilemedim ne olduğunu köle mi sultan mısın'
    Çile'ye arkadaş kitabımın şairi
    Üzülme ayaklarım dokunuyor geceye
    üzülme her iklimde heyelandır kederim...

  • Sim
    Sim

    http://www.antoloji.com'da 'kalbilediyemedim' rumuzuyla da kayıtlı üye.

  • Sim
    Sim

    09.09.1960 yılında Erzurum' un Horasan İlçesinde doğdu. 1979-1983 Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü' nü bitirdi. Daha sonra 1985 yılında başladığı Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Bölümü Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalında yaptığı yüksek lisans eğitimini 1987 yılında tamamladı. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Bölümü Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalında Doktora çalışmasını yaptı.(1987-1990) 1995'te Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı'nda Doçent oldu. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi' nin görevlendirmesi ile İngiltere'de iki aylık araştırma programına katıldı(Ocak-Şubat2000) 2001 yılında Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı'nda Profesör unvanını aldı.

    KİTAP VE ARAŞTIRMALARI:
    1-İşletme, Yönetim, Organizasyon; Karizma Yayınlan, İstanbul, 2000, 213 sayfa
    2-İşletme Ahlâkı, Karizma Yayınları, İstanbul, 2000, 83 Sayfa, (Ortak Kitap)
    3-Örgüt İkliminin Gücü, Karizma Yayınlan, İstanbul, 2000, 151 Sayfa, (Ortak Kitap)
    4-Zirveye Götüren Yol: Yönetim, Timaş Yayınlan, 8. Baskı, İstanbul, 1999, 224 Sayfa
    5-Yönetim El Kitabı, Birey Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul, 2000, 269 Sayfa, (Ortak Kitap)
    6-İş Ahlâkı ve Sosyal Sorumluluk, Atatürk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Z.F. Fındıkoğlu Araştırma Merkezi Yayın No: 190, Basılmamış Doçentlik Çalışması, Erzurum, 1994, 111 sayfa
    7-Başarı Bedel İster, Timaş Yayınlan, 2. Baskı, İstanbul, 2001, 253 Sayfa







    İNTİZAR

    BAŞARI BEDEL İSTER

    ZİRVEYE GÖTÜREN YOL: YÖNETİM

    MÜPTELADIR GEMİLER BENİM DENİZLERİME

    YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBUL'DA

    AŞK ÖLÜMCÜL BİR HÜLYADIR

    YAĞMUR

    RÜVEYDA

    GÜL ve BEN

    HÜZNÜN LALESİDİR DÜNYA

    SENSİZ KALAN BU ŞEHRİ YAKMAYI ÇOK İSTEDİM

    BİRKAÇ DELİ GÜVERCİN

  • Eda Yıldırımtürk
    Eda Yıldırımtürk

    Yaktılar mı eflatun çiçeklerini aşkın
    saatler bozuldukça kırılıyor umutlar
    taşlar bile gözyaşı düğümlüyor zamana
    biri yaktı eflatun çiçeklerini aşkın...

  • Elif Cevahir
    Elif Cevahir

    bileydim lâyık olmadığını
    yürürmüydüm yollarında..

  • Eda Yıldırımtürk
    Eda Yıldırımtürk

    ufuklarında birkaç kara leke
    birkaç kan pıhtısı dudaklarında
    istanbul hâlâ sevimli mi sevimli
    ve hâlâ bir tomurcu tadında
    yürüyelim seninle istanbul'da

  • Beyza
    Beyza

    Günlerce gezersin hayalim ile
    Nihayet varırsın sen de menzile
    Kimsenin aklına gelmese bile
    Bu sevda tarihin dilinde kalır.

  • Elif Cevahir
    Elif Cevahir

    ***
    Okunmamış esrarlı bir öykünün
    memnu satırları gibidir yüzün
    vuslatın eflatun gecelerinde
    uykusunu kaçırmışsın gündüzün
    oysa ne yerdesin, ne gökyüzünde
    derindesin rüya kadar derinde

  • Mustafa Evci
    Mustafa Evci

    'siyah gözlerine beni de götür
    artık buralara sığamıyorum'

  • Selim Kara
    Selim Kara

    Son dönemin en önemli şairlerinden.
    İmgelemi ve anlatım gücüyle kendini kabul ettirip gönüllerde taht kurmuştur.Yeni yetişen kuşağa örnek olacağını düşünüyorum.

  • Cay Keyfi
    Cay Keyfi

    AŞKIM ISYANIMDIR BENIM

    Yanarim; öyle bakma yüzüme yagmur gibi
    Dagit kalbini saran hasret bulutlarini
    Damlasin gözlerine sonsuzluk usaresi
    Dalginlik evlerinin en güzel melikesi
    Sevemem; tozlu raflar arasina girmeden
    Çöllerim kandir benim
    Sevemem; karanligi bir daha devirmeden
    Aşkim isyandir benim

    NURULLAH GENÇ

  • Cay Keyfi
    Cay Keyfi

    Siyah Gözlerine Beni de Götür

    Daha dokunmadan kurudu irem
    çöllere bir türlü yağamıyorum
    yeni bir koşunun başlangıcında
    biraz deprem sonrası
    biraz şehir hülyası
    bir kalp yangınından geriye kalan
    siyah gözlerine beni de götür
    artık bu yerlere sığamıyorum.

    Pembe uçurtmalar yolladığından beri
    sarardı tiryaki menekşeleri
    sonbaharın tozlu kafeslerinde
    sevgi turnaları yakalıyorum
    turnalar gidiyor; ben kalıyorum
    avareyim,asudeyim,yorgunum
    bilmiyorum neden sana vurgunum
    Erzurum garında banklar üstünde
    uyku tutmuyor karanlıkları
    yitik düşlerimi kovalıyorum
    gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.

    Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
    siyah gözlerine beni de götür
    baharın koynundan koparıp sana
    ipek bir mendile sardığım yüreğimle
    şehzade gülleri gönderiyorum
    umutlar kalıyor; ben gidiyorum.

    Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
    kaptanları sorgulayan
    yanından geçen küheylanların
    korku tufanına yakalandığı
    siyah gözlerine beni de götür
    güneş ülkesinden gelen yiğitler
    benzeri olmayan bir dünya kursun
    cellat,ayrılığın boynunu vursun.

    Usul usul intizarı çürüten
    bu hercai diken,bu çılgın arzu
    sürüklüyor imkansız muştuların
    eşiğine gönül vadilerini
    bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
    düşüyorum tanyerine
    ya topla yaralı kırlangıçları
    ya da bu vefasız şarkıyı bitir
    özgürlüğe giden tutsaklar gibi
    siyah gözlerine beni de götür.

    Nurullah Genç

  • Cay Keyfi
    Cay Keyfi

    YAĞMUR

    Vâreden'in adıyla insanlığa inen Nûr
    Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
    Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
    Kutlu bir zaferdir bu ebâbil dudağından
    Rahmet vâdilerinden boşanır âb-ı hayat
    En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
    Yıllardır bozbulanık suları yudumladım
    Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

    Hasretin alev alev içime bir ân düştü
    Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü
    Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
    Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

    İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
    Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
    Mehtâbını düşlerken o mühür sahibinin
    Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
    Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak
    Yeryüzü avâredir, yapayalnız ve kurak

    Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
    Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

    Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü
    Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü
    Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
    Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

    Bir güzîde mektuptur, çağların ötesinden
    Ulaşır intizârın yaldızlı sabahına
    Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden
    Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
    Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
    Sukûtu yâr, sevinci duâlar kadar derin

    Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
    Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış, mâzide
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

    Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
    Yarılan göğsümüzden umutlar bîcan düştü
    Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
    En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

    Melekler sağnak sağnak gülümser mâveradan
    Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
    Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan

    Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
    Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
    Paramparça, ateşler şahının hayalleri

    Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
    O mücellâ çehreni izleseydim ebedî
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

    Sarardı yeşil yaprak; dal koptu, fidan düştü
    Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
    Kâtil sinekler deldi hicâbın perdesini
    İstiklâl boşluğunda arılar nâdân düştü.

    Dolaşan ben olsaydım Sâve'nin damarında
    Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
    Ebedî aşka giden esrarlı yollarında
    Senden bir kıvılcımın, süreyyâ bir şûlenin
    Tarasaydım bengisu fışkıran kâkülünü
    On asırlık ocağın savururdum külünü

    Bazen kendine âşık deli bir fırtınaydım
    Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

    Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
    Mazluma sürgün evi; zâlime cihan düştü
    Sana meftûn ve hayran, sana râm olanlara
    Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü

    Bâdiye yaylasında koklasaydım izini
    Kefenimi biçseydi Ebvâ'da esen rüzgâr
    Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
    Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihâr
    Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
    Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

    Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryâdım
    Tereddüt oymak oymak kemirdi gurûrumu
    Bahîra'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

    Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
    Kırıldı adâletin kılıcı, kalkan düştü
    Mahkûmlar yargılıyor, hâkimler mahkûm şimdi
    Hakların temeline sanki bir volkan düştü

    Firâkınla kavrulur çölde kum taneleri
    Ahûların içinde sevdan akkor gibidir
    Erdemin, bereketin doldurur hâneleri
    Sensiz hayat, toprağın sırtında ur gibidir
    Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
    Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

    Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
    Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

    Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
    İlkin karardı yollar; sonra heyelân düştü
    Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
    Sensizlik diyârından püsküllü yalan düştü

    Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
    Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
    Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
    Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
    Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
    Alsam, ölümsüzlüğü billûr dudaklarından

    Madenî arzuların ardında seyre daldım
    Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

    Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü
    Tersine döndü herşey sanki; âsûman düştü
    Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayalî
    Hazîndir ki, dertleri aşmaya ummân düştü

    Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
    Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
    Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
    Sesini duymayanlar, girdâbında boğulur
    Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenîn
    Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

    Saatlerin ardında hep kendimi aradım
    Bir melâl zincirine takıldı parmaklarım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

    Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
    Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü
    Bir kölelik ruhuna mahkûm olunca gönül
    Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

    Ay gibisin Güneşler parlıyor gözlerinde
    Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
    Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
    Sümeyrâ'yı arıyor her damlada bir saray
    Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
    Mekânın fırçasında solmayan resim senin

    Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
    Güzellik şâhikası gülümserdi yüzüme
    Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım

    Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryân düştü
    Toplumun gündemine koyu bir isyân düştü
    İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
    Sensizlikten bozulan dengeye ziyân düştü

    Islaklığı sanaydı âhımın, efgânımın
    İçimde hicranımla tutuşuyor nağmeler
    Sendendir eskimeyen cevheri efkârımın
    Nazarın ok misali karanlıkları deler
    Bu değirmen seninle dönüyor; âhenk senin
    Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

    Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
    Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

    Yağmur, sayrılığıma seninle dermâan düştü
    Beynimin merkezine ölümsüz fermân düştü
    Silindi hayalimden bütün efsûnu ömrün
    Bir dönüm noktasında aklıma Rahmân düştü

    Nefesinle yeniden çizilecek desenler
    Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
    Aydınlığa nûrunla kavuşacak mahzenler
    Anneler çocuklara hep seni içirecek

    Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
    Sana mü'mindir semâ; sana muhtâçtır zemin
    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
    Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

    Kardeşler arasına heyhât, sû-i zan düştü
    Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
    Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
    İnsanlık bahçemize sensizlik hazân düştü

    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
    Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
    Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım.



    Yüreğimize kılavuz olmuş..

  • Selim Sağır
    Selim Sağır

    beynimi çağıran bir sese doğru
    alaca bir at koşar içimde
    zamansız mekansız nefese doğru...
    bir yüreği sürçen gördüğümde gönlümden çağlayan sonra inceden süzülen bu sarsıcı mısralar onun.
    tanışmak nasib olmuştu feshanede,acaba hatırlar mı honçalı navroz'un manasını soran bu garibi?

  • Alaaddin Sadıkoğlu
    Alaaddin Sadıkoğlu

    daha dokunmadan kurudu irem
    çöllere bir türlü yağamıyorum
    yeni bi koşunun başlangıcında
    biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası
    bir kalp yangınından arta kalan
    siyah gözlerine beni de götür...

  • Bugrahan Karaoglu
    Bugrahan Karaoglu

    Yanarım; öyle bakma yüzüm yağmur gibi
    Dağıt kalbini saran hasret bulutlarını
    Parlasın gözlerinde sonsuzluk usaresi
    Dalgınlık evlerinin en güzel melikesi
    Sevemem,tozlu raflar arasına girmeden
    Çöllerim kan'dır benim
    Sevemem,karanlığı bir daha devirmeden
    AŞKIM İSYANDIR BENİM....

    Öğrencisi olmaktan ve Onu yakından tanımış olmaktan Gurur duyduğum kişi...Yönetim ve Organizasyon Profesörü,Değerli Akademisyen,Alemlerin Sultanına yazılmış en güzel şiirin sahibi,Gönül adamı,Duygu insanı, Allahın üstün yeteneklerle bezediği insan.Yaşayan en büyük Şairdir diyorum..

  • Ebubekir Korucu
    Ebubekir Korucu

    pembe uçurtmalar yolladığından beri
    sarardı tiryaki menekşeleri..
    sonbaharın tozlu kafeslerinde
    sevgi turnaları yakalıyorum
    turnalar gidiyor ben kalıyorum
    siyah gözlerine beni de götür...

  • Mustafa Sakman
    Mustafa Sakman

    benim o şiirde dikkatimi çeken hem kafiye hem redif olması, onun dışında ne var bilmiyorum...
    bu arada nurullah GENÇ benim gözümde bir numara her zaman...

  • Ramazan Küçük
    Ramazan Küçük

    Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzünden
    Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden
    Kar yağsada bu sessiz vadiye, gün bitmesin
    Yapraklar üşüse de, çiçekler üşümesin

  • Ramazan Küçük
    Ramazan Küçük

    en sevdiğim şair.... aman Allahım ne güzel şiirler...

  • Hamit Kara
    Hamit Kara

    BİR TEREDDÜDÜN ŞİİRİ
    Bir nilüfer büyüyor yüreğimde can gibi
    Büyüyor esrarıyla göklerin hicran gibi
    Yüreğimde göklerin serzenisi kan gibi
    Can gibi hicran gibi kan gibi volkan gibi

    Bir nilüfer isyanı yudumluyor zan ile
    İsyanı damgalamış ömrüne hazan ile
    Yudumluyor ömrüne karanlığı tan ile
    Zan ile hazan ile tan ile vatan ile

    Bir nilüfer sararır gözlerimde an olur
    Sararır dünya bana ufuklar zindan olur
    Gözlerimde ufuklar yıkılır viran olur
    An olur zindan olur viran olur şan olur

    Not: Üstad Nurullah GENÇ'e ait bu şiir önemli bir özelliğe sahip... Bakalım bu özelliği farkeden olacak mı?

  • Nurdan Çubukçu
    Nurdan Çubukçu

    Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
    Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım