'Cennet bahçelerinden bir bahçe, cehennem çukurlarından bir çukur........' tercih bu dünyada bize verilmiş...kabir aleminde tercih değişikliğine izin verilmiyor....bunu bilerek tercih hakkımızı kullanmak...
Arkadaşa:'benim kapalı yerlerde,asansörde falan içim daralıyor 'dediğimde verdiği cevap: -sen kabir azabı denilen şeyi bilmiyorsun herhalde? Gerçekten de o güne kadar pek bilgim yoktu.O konuşmadan sonra da hep, yeni kaybettiğim annemin durumunu düşündüm:((
Hah! ..Bu dünyada çektiklerimiz yetmedi...Bir de kabir azabı ha...Oooh! Sonracıma da Cehennem...Ya başka işiniz yok mu sizin? ..Bektaşinin dediği gibi: 'Biz bu Dünyaya azap çekmeğe mi geldik? ' (Not: Bektaşi bunu değil de ' Ben bu Dünyaya gömlek yıkamaya mı geldim? ' demiştir...
kabir azabı ölümden sonra olan ve insanların bu dünyada yaptıgı kötülüklerin karşılıgını toprak altında cehennemden önce cektigi acılar ve vu acılarla insanların ne kadar büyük yanlişlıklaytıklarını bu esnada anlarlar...
Kabir azabi vardir ve haktir vu bu konu hakkinda sahih hadisler vardir Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 2,(1621) : Ebu Davud, Cihad 16, (2500) : Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murabıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz.
Ebu Davud, Salat 184, (984) : Resulullah (sav) teşehhüdden sonra şunu okurdu: 'Allahümme inni euzu bike min azabi cehennem ve euzu bike min azabi'l-kabri ve euzu bike min fitneti'd'Deccal ve euzu bike min fitneti'l-mahya ve'l-memat (Allahım, ben cehennem azabıdan sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım. Deccal fitnesinden de sana sığınırım, hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım) '.
Kabir azâbı denen şey zahirde(görünüşte) toprak mezar içindeki rûhî azap olsa da aslında beden denen mezarın içindeki rûhun kendi mekânından ayrı olmasından kaynaklanan azaptır.. Bana göre.
kabir azabını dünyada nasıl yaşayıp neler yapmamızın en güzel örneklerindedir. Dinimiz olan İslmamı farzlarını en güzel şekilde yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
sorgu sual başlangıcı. bu günün düşünmek insanın içini titretmeye yetiyo. Rabbim yardımcımız olsun, cennet bahçesi olur inş. mekanımız.. niyet ve amel güzelliklerini işleriz inş.
KABİR AZABI_...tabıkı her insan öldügünde aşama aşama hesap verecek,nasıl bu dunyada doğuyorsan sonrada ölüyorsan buda üyle işte önce kabir azabı sonrada mahşer meydanın dakı hesap vardır. Kabir azabında sorulan sorulara cevap veremeynler vay halıneki vay halıne onları o dehşetli gelişleri yokmu ah yarabbım sen kımseyı düşürme oduruma arkadaşlar iki melek ler onlar gürevlerı azab melekleri onların sorduğu iki soruya cevap verebılecekmıyız.arkadaşlar çok zor bunlara cevap vermek hepımızın tanıdığı gıbı hz halıfe olan ömer hz leri bunların geldigini gürünce korkudan dudakları patlamış ve soracağı sorulara cevap veremeyecegını düşünerek korkudan allaha yalvarmışki onlar gelıpte soru sormasınlar diye.i... bence kabır azabı gurunmeden anlaşılmaz gürende anlatamazkı onun için inanın arkadaşlar bu var. korkuyla süylüyorumkı kabır azabı dehşet bir şey inanın arkadaşlar allahı unutmayınız allah hep kulunun yanındadır. KABIR AZABI BAŞLANGIÇ
Kabir azabı var mı? Sorusu ilk duyulduğunda akla gelebilecek başka sorular vardır. Bu soruların başında “tabi vardır bize bugüne kadar hep böyle öğretildi ne yapılmak isteniyor bu soruyla? ” gibi bir soru sorulabilir. Ya da “bu tür meseleler bize ne fayda sağlayacak? Olsa ne olur olmasa ne olur? “gibi samimi ama ihmalkar bir soruda sorulabilir. Ancak birinci soruya verilecek cevap, hiç şüphesiz inanç ilkelerimizin kesin olmayan zanni rivayetlerle belirlenemeyeceği, gaybi konularda kulaktan dolma bilgilerle görüş sahibi olamayacağımızı belirtmek olacaktır. İkinci yaklaşıma ise bu tür Kur’an dışı inançlara gösterilecek müsamahanın insanların din anlayışlarındaki erozyonu ve bulanıklığı görmezlikten gelmek anlamına geldiğini söylemek yeterli olacaktır.
Rahman Rahim Allah Adına; 16/21 Onlar cansız, ölüdürler. Ne zaman dirileceklerine dair şuurları da yoktur. Yukarıdaki ayet-i kerime açıkça bizlere ölülerin diriliş saatine yani kıyamete kadar şuursuz bir halde bir yokluk içinde olacaklarını bildirmektedir. Şuursuz bilinçsiz nefsimizin yani kişiliğimizin kabirde sorgu suale çekilmesi düşünülebilir mi?
40/11- Onlar: 'Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de suçlarımızı itiraf ettik, bir daha çıkmaya yol var mıdır? ' derler. Yukaridaki ayet cehennemliklerin içlerinde bulunacakları durumu tasvir etmektedir. Bu ayette iki defa ölümden ve iki defa diriltilmekten bahsedilmektedir. Bu ayet genel kabule göre şu anlama gelir: anne rahmine düşmeden önceki yokluk durumu yani ölüm hali(1. Ölüm) , Doğduktan sonraki diri halimiz(1.Diriliş) Ecelimizle ölmemiz (2. Ölüm) ve Kıyamet günü yeniden Diriltilmemiz. (2.Diriliş) Eğer Kabir azabı olsaydı üç defa ölüm üç defa diriliş yaşamamız gerekirdi...
17/52. Sizi çağırdığı gün, O'na hamd ederek davetine uyarsınız ve kabirlerinizde pek az bir müddet kaldığınızı sanırsınız. Yüce Rabbimiz bu olayı da uykuya benzetir. Nasıl saatlerce uyduğumuz halde zaman kavramını yitirip bir göz kırpması kadar uyuduğumuzu sanırız. Benzer şekilde öldükten sonra diriltilinceye kadar bir yokluk yaşarız. 36/51. Sura üflenince, kabirlerinden Rablerine koşarak çıkarlar. 36/52 'Vay halimize' derler, 'Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? Bu, Rahman'ın söz verdiği şeydi. Demek elçiler doğru söylemişti.' Yukarıdaki ayetlerde de büyük bir şaşkınlık ve pişmanlık görülüyor. Ancak insanlar kabir azabı gibi bir ön hazırlık azabı çekseler hiç te şaşırmazlardı inkar ettikleri şeylerin gerçek olduğuna! ! Kur’an’a geri dönelim:
79/42 Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar. 79/43 Onu bildirmek, (ey Muhammed) senin görevin değildir. 79/44 Onun bilgisi Rabbine aittir. 79/45 Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın. 79/46 Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar. Akla şu soru geliyor. Akıl almaz işkenceler geçiren biri için bir dakika bile yıllar kadar geçmek bilmez bir süreyi ifade ettiği halde Rabbimiz bu dünyada insanların geçirdiği süreyi (Canlı ve Cansız olarak geçirdiğimiz Dünya süresini) çok kısa bir süre olarak tasvir eder.
Bir de şu ayete bakalım: 2/259 Yahut altı üstüne gelmiş bir kasabaya uğrayan kimseyi görmedin mı? 'Allah burayı ölümünden sonra acaba nasıl diriltecek? ' dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra diriltti, 'Ne kadar kaldın? ' dedi, 'Bir gün veya bir günden az kaldım' dedi, 'Hayır yüz yıl kaldın, yiyeceğine içeceğine bak, bozulmamış; eşeğine bak ve hem seni insanlar için bir ibret kılacağız kemiklerine bak, onları nasıl birleştirip, sonra onlara et giydiriyoruz' dedi; bu ona apaçık belli olunca, 'Artık Allah'ın her şeye Kadir olduğuna inanmış bulunuyorum' dedi. Ayette görüldüğü gibi ölümü ve dirilişi merak eden şahıs Allah tarafından öldürülüyor ve tekrar diriltiliyor. Ne kadar kaldın sorusuna verdiği cevap ise gayet açık: Ne kadar kaldın? ' dedi, 'Bir gün veya bir günden az kaldım' dedi. ve daha bir çok ayet..
İslamiyette olan bir olgudur. Ölünce mezara girince sorulan sorular olarak hayal edilmiştir. Yaşarken hangi soruların sorulacağı ve ne cevaplar verileceği din adamları tarafından yarı arapça yarı farsça bir lisanda ayrıntısı ile öğretilir.
'Cennet bahçelerinden bir bahçe,
cehennem çukurlarından bir çukur........'
tercih bu dünyada bize verilmiş...kabir aleminde tercih değişikliğine izin verilmiyor....bunu bilerek tercih hakkımızı kullanmak...
hayır! ! olamaz, orada da mı:P
Arkadaşa:'benim kapalı yerlerde,asansörde falan içim daralıyor 'dediğimde verdiği cevap:
-sen kabir azabı denilen şeyi bilmiyorsun herhalde?
Gerçekten de o güne kadar pek bilgim yoktu.O konuşmadan sonra da hep, yeni kaybettiğim annemin durumunu düşündüm:((
Allah bu olayla dahi dalga gecenleri o azaba koymadan ıslah etsin..
Dalga geçilmemesi gereken ve inanıp inanmamanın tamamen kişiye kaldığı bir olgu.
'Beyoğlu tepinirken,ağlar Karacaahmet' dizelerinin anında zihinde parlayışı...
akla gelen fıkra
kabir azabı ruha değil tenedir
tenedir na tenedir
tere tel lel tene dir
te ne dir ney aman aman
çeken insanların feryadını insanlar ve cinler dışında tüm varlıkların işittiği azap...
Hah! ..Bu dünyada çektiklerimiz yetmedi...Bir de kabir azabı ha...Oooh! Sonracıma da Cehennem...Ya başka işiniz yok mu sizin? ..Bektaşinin dediği gibi: 'Biz bu Dünyaya azap çekmeğe mi geldik? ' (Not: Bektaşi bunu değil de ' Ben bu Dünyaya gömlek yıkamaya mı geldim? ' demiştir...
fırına sürülmeden önce
sosa yatırılıp terbiye edilme olayı (insallah sarapla eder)
kabir azabı ölümden sonra olan ve insanların bu dünyada yaptıgı kötülüklerin karşılıgını toprak altında cehennemden önce cektigi acılar ve vu acılarla insanların ne kadar büyük yanlişlıklaytıklarını bu esnada anlarlar...
başlıca sebeplerinden birinin helada üzerine idrar sıçratmak olduğunu sanıyorum...
Kabir azabi vardir ve haktir vu bu konu hakkinda sahih hadisler vardir
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 2,(1621) : Ebu Davud, Cihad 16, (2500) : Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murabıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz.
Ebu Davud, Salat 184, (984) : Resulullah (sav) teşehhüdden sonra şunu okurdu: 'Allahümme inni euzu bike min azabi cehennem ve euzu bike min azabi'l-kabri ve euzu bike min fitneti'd'Deccal ve euzu bike min fitneti'l-mahya ve'l-memat (Allahım, ben cehennem azabıdan sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım. Deccal fitnesinden de sana sığınırım, hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım) '.
artık dunyanın rovanşı başlamıstır orada :)
yılan olmasın da ne olursa olsun:P
Kabir azâbı denen şey zahirde(görünüşte) toprak mezar içindeki rûhî azap olsa da aslında beden denen mezarın içindeki rûhun kendi mekânından ayrı olmasından kaynaklanan azaptır.. Bana göre.
Nokta.
kabir azabını dünyada nasıl yaşayıp neler yapmamızın en güzel örneklerindedir. Dinimiz olan İslmamı farzlarını en güzel şekilde yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
müslümanların korku tüneli.....mahşer günü, cehennem korkusu gibi....
Öldükden sonra anlanabilecek ceza.
kabir azabı denince herkesin eli ayagına dolaşır neden diye sorarsanız kuranı keimi okuyun
iste o gün cogumus büyük sikintilar cekecegiz ama is isden gecmis yalvaracaz yakaracaz ne olur bir sans daha ama hayir CEHENNEM
sorgu sual başlangıcı. bu günün düşünmek insanın içini titretmeye yetiyo. Rabbim yardımcımız olsun, cennet bahçesi olur inş. mekanımız.. niyet ve amel güzelliklerini işleriz inş.
Kabir azabı demek: ALLAH'a inanmamak şirk koşmak,küfr etmek, zina,hırsızlık.haram, başkasının malına göz dikmek,namaz kılmamak,oruç tutmtmak,zekat vermemek, kısacası olduğu halde ahiret gününe inanmamak.
öyle bir şey yok......ölüm (uyku) anında belki görülebilecek bir kabus rüya görmem diyorsanız sorun yok rahat olun....
ama uyanıunca cennet veya cehennemi göreceğimiz kesin
Bizi uyuduğumuz yerden kim diriltti? Bu, Rahman'ın vaad ettiğidir. Demek ki peygamberler doğru söylemişler.' (Yasin suresi, ayet: 52) ...
korku, çaresizlik,umutsuzluk,pişmanlık,kirlilik, nefes alamama, sıkıntı,....yandık biz yandık! !
KABİR AZABI_...tabıkı her insan öldügünde aşama aşama hesap verecek,nasıl bu dunyada doğuyorsan sonrada ölüyorsan buda üyle
işte önce kabir azabı sonrada mahşer meydanın dakı hesap vardır.
Kabir azabında sorulan sorulara cevap veremeynler vay halıneki vay halıne onları o dehşetli gelişleri yokmu ah yarabbım sen kımseyı düşürme oduruma arkadaşlar iki melek ler onlar gürevlerı azab melekleri
onların sorduğu iki soruya cevap verebılecekmıyız.arkadaşlar çok zor bunlara cevap vermek hepımızın tanıdığı gıbı hz halıfe olan ömer hz leri
bunların geldigini gürünce korkudan dudakları patlamış ve soracağı sorulara cevap veremeyecegını düşünerek korkudan allaha yalvarmışki onlar gelıpte soru sormasınlar diye.i...
bence kabır azabı gurunmeden anlaşılmaz gürende anlatamazkı
onun için inanın arkadaşlar bu var.
korkuyla süylüyorumkı kabır azabı dehşet bir şey inanın arkadaşlar
allahı unutmayınız allah hep kulunun yanındadır.
KABIR AZABI BAŞLANGIÇ
yenen haltların bedeli.
Kabir azabı var mı? Sorusu ilk duyulduğunda akla gelebilecek başka sorular vardır. Bu soruların başında “tabi vardır bize bugüne kadar hep böyle öğretildi ne yapılmak isteniyor bu soruyla? ” gibi bir soru sorulabilir. Ya da “bu tür meseleler bize ne fayda sağlayacak? Olsa ne olur olmasa ne olur? “gibi samimi ama ihmalkar bir soruda sorulabilir. Ancak birinci soruya verilecek cevap, hiç şüphesiz inanç ilkelerimizin kesin olmayan zanni rivayetlerle belirlenemeyeceği, gaybi konularda kulaktan dolma bilgilerle görüş sahibi olamayacağımızı belirtmek olacaktır. İkinci yaklaşıma ise bu tür Kur’an dışı inançlara gösterilecek müsamahanın insanların din anlayışlarındaki erozyonu ve bulanıklığı görmezlikten gelmek anlamına geldiğini söylemek yeterli olacaktır.
Rahman Rahim Allah Adına;
16/21 Onlar cansız, ölüdürler. Ne zaman dirileceklerine dair şuurları da yoktur.
Yukarıdaki ayet-i kerime açıkça bizlere ölülerin diriliş saatine yani kıyamete kadar şuursuz bir halde bir yokluk içinde olacaklarını bildirmektedir. Şuursuz bilinçsiz nefsimizin yani kişiliğimizin kabirde sorgu suale çekilmesi düşünülebilir mi?
40/11- Onlar: 'Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de suçlarımızı itiraf ettik, bir daha çıkmaya yol var mıdır? ' derler.
Yukaridaki ayet cehennemliklerin içlerinde bulunacakları durumu tasvir etmektedir. Bu ayette iki defa ölümden ve iki defa diriltilmekten bahsedilmektedir. Bu ayet genel kabule göre şu anlama gelir: anne rahmine düşmeden önceki yokluk durumu yani ölüm hali(1. Ölüm) , Doğduktan sonraki diri halimiz(1.Diriliş) Ecelimizle ölmemiz (2. Ölüm) ve Kıyamet günü yeniden Diriltilmemiz. (2.Diriliş) Eğer Kabir azabı olsaydı üç defa ölüm üç defa diriliş yaşamamız gerekirdi...
17/52. Sizi çağırdığı gün, O'na hamd ederek davetine
uyarsınız ve kabirlerinizde pek az bir müddet kaldığınızı
sanırsınız.
Yüce Rabbimiz bu olayı da uykuya benzetir. Nasıl saatlerce uyduğumuz halde zaman kavramını yitirip bir göz kırpması kadar uyuduğumuzu sanırız. Benzer şekilde öldükten sonra diriltilinceye kadar bir yokluk yaşarız.
36/51. Sura üflenince, kabirlerinden Rablerine koşarak
çıkarlar.
36/52 'Vay halimize' derler, 'Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? Bu, Rahman'ın söz verdiği şeydi. Demek elçiler doğru söylemişti.'
Yukarıdaki ayetlerde de büyük bir şaşkınlık ve pişmanlık görülüyor. Ancak insanlar kabir azabı gibi bir ön hazırlık azabı çekseler hiç te şaşırmazlardı inkar ettikleri şeylerin gerçek olduğuna! ! Kur’an’a geri dönelim:
79/42 Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.
79/43 Onu bildirmek, (ey Muhammed) senin görevin değildir.
79/44 Onun bilgisi Rabbine aittir.
79/45 Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın.
79/46 Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.
Akla şu soru geliyor. Akıl almaz işkenceler geçiren biri için bir dakika bile yıllar kadar geçmek bilmez bir süreyi ifade ettiği halde Rabbimiz bu dünyada insanların geçirdiği süreyi (Canlı ve Cansız olarak geçirdiğimiz Dünya süresini) çok kısa bir süre olarak tasvir eder.
Bir de şu ayete bakalım:
2/259 Yahut altı üstüne gelmiş bir kasabaya uğrayan kimseyi görmedin mı? 'Allah burayı ölümünden sonra acaba nasıl diriltecek? ' dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra diriltti, 'Ne kadar kaldın? ' dedi, 'Bir gün veya bir günden az kaldım' dedi, 'Hayır yüz yıl kaldın, yiyeceğine içeceğine bak, bozulmamış; eşeğine bak ve hem seni insanlar için bir ibret kılacağız kemiklerine bak, onları nasıl birleştirip, sonra onlara et giydiriyoruz' dedi; bu ona apaçık belli olunca, 'Artık Allah'ın her şeye Kadir olduğuna inanmış bulunuyorum' dedi.
Ayette görüldüğü gibi ölümü ve dirilişi merak eden şahıs Allah tarafından öldürülüyor ve tekrar diriltiliyor. Ne kadar kaldın sorusuna verdiği cevap ise gayet açık: Ne kadar kaldın? ' dedi, 'Bir gün veya bir günden az kaldım' dedi.
ve daha bir çok ayet..
İslamiyette olan bir olgudur. Ölünce mezara girince sorulan sorular olarak hayal edilmiştir.
Yaşarken hangi soruların sorulacağı ve ne cevaplar verileceği din adamları tarafından yarı arapça yarı farsça bir lisanda ayrıntısı ile öğretilir.
allah kimseye kabir azabı çektirmesin