faşizm, diri bir ağacın içten içe kurt gibi kemirilmesidir… sermaye sınıfının devlet, ordu, polis istihbarat örgütlerini kullanarak geniş halk kitleleri üzerinde yarattığı korku ve terördür; temel argümanı milliyetçi propagandadır; siyasal bunalım çerçevesinde bu siyasal bunalımın özel bir durumuyla, hegemonya bunalımına götüren tehlikeli bir denge bunalımıdır…
Faşizmin Özellikleri İdeoloji ve Amaçlar Lider ilkesi: Bu ilkeye göre toplumsal yaşamın tüm alanlarını kapsayan bir tek ideoloji bağlayıcı olarak ilan edilir. Gerek devlet gerekse de yönetim dünya görüşüne göre ve lider ilkesine göre örgütlenir ve belirlenir. Aynı şekilde işletmelerde de patron ve işçi arasında işletme yöneticisinin iktidarına dayalı bir ilişki kabul edilir. Milliyetçilik: 19. yüzyıl boyunca yükselen milliyetçilik 20. yüzyılda çeşitli ve aşırı boyutlara varmıştı. Antisemitizm ve Irkçılık: Bu konuda Alman nazizminin halka yönelik terörü birçok başka ülkeye göre oldukça ön plandadır. Hukukun işlevselleştirilmesi. Rejim karşıtlarının ve aşağı görülen halk gruplarının idam edilmeleri ve/veya öldürülmelerinin haklı görülmesi ve bir devlet politikası olarak yürütülmesi. Sosyal Darwinizm: En iyinin ayıklanması ve egemenliğine dayalı toplum anlayışı. (Yapay seleksiyon) Bir ulusa, kültüre ya da “ırka” üye insanların toplumun geri kalanı üzerinde üstün oldukları iddiası. Bu yaklaşım aynı zamanda lider ilkesinde de ifadesini bulur. Belli bir kişi diğer herkesten ve topluluktan daha isabetli kararları alabilir durumdadır. Otoriter iktidar biçimleri ve sıklıkla totaliter bir sistem. Totalitarizm Alman ve İtalyan faşizmlerinde ön plandayken, Avusturya Faşizmi ve Francocu İspanya’da vurgulu değildir. Din karşıtlığı ve Anti-klerikal yapı: Faşist ideoloji dünyevi ve yönetsel bir ideoloji olduğunu, ve manevi olanın, dünyevi olandan kesin olarak ayrılması gerektiğini ileri sürer. Bu yönüyle, her türlü dini ve dini kurumun dünyevi işlere karıştırılmasını reddeder. Dinlerin ve kilisenin varlığını, sadece dini vecibelerini yerine getirmek isteyen kişiler tarafından kullanması yönüyle kabul ederler, ancak kilisenin siyasi-yönetsel erk halinde görülmesinin tamamen karşısındadırlar. Bu yüzden gerek Faşist İtalya'da, gerekse de Nazi Almanyasında çok sayıda kilise tahrip edilmiş, din adamları kasıtlı olarak katledilmiştir.
Karşıtlar Komünizm: Özellikle Sovyet Devrimi ve komünizmin Avrupa’ya yayılacağı korkusu faşist liderler tarafından sıklıkla liberal ve muhafazakar gruplarla ittifak kurmak üzere dile getirilmiştir. Liberalizm ve demokrasi: Demokrasi, özgürlük ve çoğulculuk düşünceleri ile, devlet, ekonomi ve özel mülkiyet arasındaki ayrımda faşizm önemli bir düşman görür. Muhafazakârlık: Faşist hareketler sıklıkla muhafazakâr özellikler taşısalar da kendilerini devrimci olarak gören faşistler muhafazakârlarda laik vitalizmin ve “yeni insan” düşüncesinin düşmanlarını görürler.
Şekilsel ve örgütsel özellikler Devlet içinde ve yanında başka bir devlet olan silahlı gizli servisin merkezi önemi. Kendi taraftarlarının gözetim altında tutulması. Militarizm: Ekonomik hayat da dâhil olmak üzere toplumsal hayatın militarize edilmesi. Militer kitle yürüyüşleri ve büyük gösteriler faşizmin en önemli görünüşleridir. Bilimlerin taraflılık yasasının egemenliği altına alınması. Kitle seferberliği, parti propagandası yoluyla toplumsal alanın ve kitle iletişim araçlarının tekelleşmesi çabası. Toplumun sürekli kışkırtılması, devrimci ilan edilen konular lehine zorunlu coşkunluk. .
Kolektivizm: Halkın kitle olarak anlaşılması. Mussolini’nin stato totalitario kavramından beri faşist anlayış özel yaşama kadar toplumsal hayatın her alanında hak iddia eder. Aile çocuklarla halk birliğine katkı yapacak olan davadaşlık birliği olarak düşünülür. Pasifizmin aşağılanması. Politik karşıtın ortadan kaldırılması eğilimi. Karşıt düşmandır. Parti milisleri. Paramiliter çeteler. Estetikleştirme ve mistikleştirme. Özellikle ulusun kendi tarihine yönelik mistikleştirilmiş bir algı. Erkeklik vurgusu. Gençliğin vurgulanması. Kimi ülkelerde bir yandan monarşi ve ruhban sınıf önderliğine yönelik vurgu, ama diğer yandan dini unsurların yerini alan ilerleme ve teknoloji inancı. Bu özellikler bazen Milliyetçilik, Militarizm ve Şovenizm’den oluşan Üç Sütun Modeli ile özetlenir. Ancak bu bir yandan da faşist ideolojilerin başka temel özelliklerinin göz ardı edilmesine yol açan bir indirgeme olarak eleştirilir.
Faşist hareketler yaklaşık olarak bütün Avrupa ülkelerinde ve bir çok Latin Amerika ülkesinde bulunur. İspanya İç Savaşı’nda (1936-1939) Francisco Franco yönetimindeki falanjlar İtalya ve Almanya desteği sonucu iktidara gelmişler ve 1975’e kadar iktidarlarını devam ettirmişlerdir. İspanya’da António de Oliveira Salazar Estado Novo ile faşist bir rejim kurmuştur. Avusturya’da Almanya’yla birleşmeye karşı çıkan Avusturya Faşizmi rejimi kurulmuştur. II. Dünya Savaşı sırasında Almanya Hırvatistan’daki Ustaşa Rejimi gibi birçok faşist harekete yardım etmiştir.
II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan faşist hareketler daha çok başlığı altında değerlendirilir.
Faşizm, İtalyan filozof Giovanni Gentile'nin 1920'li yıllarda ardı ardına yayımladığı kitaplarla ilkeleri belirlenmiş bir siyasi doktrindir. Gentile'den yoğun olarak etkilenen ve faşizmi bir dünya görüşü olarak benimseyen İtalyan lider Benito Mussolini'nin 1922’de İtalya’da iktidarı ele geçirmesinin ardından, Mussolini iktidarı döneminde, İtalya'da resmi ideoloji olarak yürütülmüştür. Kısa süre içerisinde genel anlamıyla baskıcı, otoriter rejim anlayışını betimler bir nitelemeye dönüşmüş ve Nasyonal Sosyalizm başta olmak üzere, aşırı milliyetçi ve/veya anti-demokratik ideoloji ve yönetim sistemlerinin tamamına halk tarafından verilen genel bir isim halini almıştır.
Kavramın kökeni Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini sembolize eden ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince fasces sözcüğünden ileri gelir. Aynı simge daha sonraları Fransız Devrimi sırasında Aydınlanma anlamında, halkın elindeki devlet gücünü temsil etmek üzere kullanılmıştır. Söz konusu sembol bir takım değişikliklerle 1926 yılından itbaren İtalya’nın resmi devlet sembolü olmuştur. Sembolün üçlü anlamı, yani devlet gücü, halk mülkiyeti ve birliktelik Mussolini’nin propagandasında kullanılmıştır.
arkdaş komünistler ülkücülere faşist diyolar sırf başka insanlara karşı karalamak için hepde ülkücülere kendileri bulaşıyolar ben ankarada oturuyom geçen kızlılayda bi gurup komünist ellerine birer anket almışlar ülkücülerle ilgili hakaret içerikli anket yapıyorlar
Fasist almanca bir kelime olup Adolf Hitleri cagrlstlrlyor.Bu kelime TÜRK´ce degil beyler,bayanlar,ced´dimiz en az7 lisan bilirmis prof lardan ögrendiginizi yeterli görüyormusunuz? Destan yazdlglmlz tarihe söyle dönüp de bir bakln,nesil bukadarml körlesdiniz.Bar,pavyon,kahve,birahane diskolarda tepiseceginize zamanlnlzl degerlendirin. 1´ lisan 1´ insan.
faşizm,finans kapitalin halklar üzerine uyguladığı açık,kanlı diktatörlüğüdür. Meali:insan olmayanların,insanlar üzerine uyguladığı,emek sömürüsü ve kelle avcılığıdır. Faşizmi yumuşatarak düşünce kirliliği yaratmaya gerek yoktur.
Makyavelizm bunlara önemli kaynak oluşturur.Amaca ulaşmak için her şeyi yapmaya çalışırlar.Aynen mussolini ve hitlerin yaptığı gibi.İnsanların yaşamları ve hayatları bunlar için hiç bir şey ifade etmez ve her devlet sistemi faşizme yakınlaşabilir ve uzaklaşabilir.Bir düşünceye sıkı sıkıya yanlış bile olsa bağlı kalmak zaten faşoluktur.
milliyetçilerle eşdeğer tutulan kelime bazılarının işlerine gelmediği için böyle alakasız yorumlar yapmaktan zevk alıyorlar milliyetçilikle eşdeğerdir diyene güzel bi laf söylemek isterdim ama yeri değil gereken cevaplar gerektiği gibi veriliyor
'Türk oğlu Türk'üm! ' demek bile faşizm ile eşdeğer tutuluyor ülkede...
Kaldı ki, vatan hainlerinden nefret etmek, vatanını sevmek ve necip milletinin bekâsını her şeyin üstünde tutmak “faşizm” ise, arkadaş, ben en büyük faşistim! …
Faşizimin siyasi anlayışı savaş ve sömürü düzenine dayanır.İnsanın bu düzende hiç bir kıymeti yoktur.İnsan hedeflerin gerçekleştitirilmesi için bir araçtır.Bunun için kanunlar bile çıkarılmıştır.
H.Muhammet bir devrimciydi sadece dini yerleştirmeye çalışan bir peygamber değil hayatı sıkmayalım. Atatürk: Hazreti peygamberin bıraktığı yerden bayrağı tekrar alıp göklere çıkaran yani birbirlerini tamamlayan devrimcidir. Ülkesini,yurdunu,toprağını,halkını,bayrağını,bu topraklar üzerindeki her bir ağacını herkesten daha çok seven büyük bir insandı. Ülkesini sevmek faşistlik değildir. Bayrağını sevmek faşistlik değildir. Atatürk'e sahip çıkmak dinsizlik degildir. H.peygambere sahip çıkmak dincilik değildir. Bunları korumak faşistlik değildir. Bu bir erdemdir,fazilettir,bu sevgi işidir koca bir yürek gerektirir kısacası sevmesini bilmek gerektirir.
faşizm diyince aklıma ilk önce arkadaşımın asysubay babası gelir.astsubaylarda genelde faşistlik olmaz ama. Üzülüyorum çok kısıtlanıyordu. İnsanı ve Özgürlüğünü Kısıtlayan En kötü yönetim biçimlerinden birisi. En Basit Örneği -] (Türkiye 2001+) ! !
sadece farklı ırkların olmasına tahammülsüzlükten başka, toplumun kendi insanları olan, engellileri, yaşlıları ya da zihinsel engelli bireyleride elemine etmek anlayışı olan, vicdandan uzak materyalist düşünce biçimi.
Faşizm:Sağı, solu olmayan; dini, dinsizliği olmayan; her şeyi bastırma, susturma, sindirme, kaba kuvvetle çözme, bunları teorik ve pratik olarak savunmadır. Karşısındakinin soru sorma hakkını ortadan kaldıran bir sistemdir.
faşizm, diri bir ağacın içten içe kurt gibi kemirilmesidir… sermaye sınıfının devlet, ordu, polis istihbarat örgütlerini kullanarak geniş halk kitleleri üzerinde yarattığı korku ve terördür; temel argümanı milliyetçi propagandadır; siyasal bunalım çerçevesinde bu siyasal bunalımın özel bir durumuyla, hegemonya bunalımına götüren tehlikeli bir denge bunalımıdır…
Faşizmin Özellikleri
İdeoloji ve Amaçlar Lider ilkesi: Bu ilkeye göre toplumsal yaşamın tüm alanlarını kapsayan bir tek ideoloji bağlayıcı olarak ilan edilir. Gerek devlet gerekse de yönetim dünya görüşüne göre ve lider ilkesine göre örgütlenir ve belirlenir. Aynı şekilde işletmelerde de patron ve işçi arasında işletme yöneticisinin iktidarına dayalı bir ilişki kabul edilir.
Milliyetçilik: 19. yüzyıl boyunca yükselen milliyetçilik 20. yüzyılda çeşitli ve aşırı boyutlara varmıştı.
Antisemitizm ve Irkçılık: Bu konuda Alman nazizminin halka yönelik terörü birçok başka ülkeye göre oldukça ön plandadır.
Hukukun işlevselleştirilmesi.
Rejim karşıtlarının ve aşağı görülen halk gruplarının idam edilmeleri ve/veya öldürülmelerinin haklı görülmesi ve bir devlet politikası olarak yürütülmesi.
Sosyal Darwinizm: En iyinin ayıklanması ve egemenliğine dayalı toplum anlayışı. (Yapay seleksiyon)
Bir ulusa, kültüre ya da “ırka” üye insanların toplumun geri kalanı üzerinde üstün oldukları iddiası. Bu yaklaşım aynı zamanda lider ilkesinde de ifadesini bulur. Belli bir kişi diğer herkesten ve topluluktan daha isabetli kararları alabilir durumdadır.
Otoriter iktidar biçimleri ve sıklıkla totaliter bir sistem. Totalitarizm Alman ve İtalyan faşizmlerinde ön plandayken, Avusturya Faşizmi ve Francocu İspanya’da vurgulu değildir.
Din karşıtlığı ve Anti-klerikal yapı: Faşist ideoloji dünyevi ve yönetsel bir ideoloji olduğunu, ve manevi olanın, dünyevi olandan kesin olarak ayrılması gerektiğini ileri sürer. Bu yönüyle, her türlü dini ve dini kurumun dünyevi işlere karıştırılmasını reddeder. Dinlerin ve kilisenin varlığını, sadece dini vecibelerini yerine getirmek isteyen kişiler tarafından kullanması yönüyle kabul ederler, ancak kilisenin siyasi-yönetsel erk halinde görülmesinin tamamen karşısındadırlar. Bu yüzden gerek Faşist İtalya'da, gerekse de Nazi Almanyasında çok sayıda kilise tahrip edilmiş, din adamları kasıtlı olarak katledilmiştir.
Karşıtlar Komünizm: Özellikle Sovyet Devrimi ve komünizmin Avrupa’ya yayılacağı korkusu faşist liderler tarafından sıklıkla liberal ve muhafazakar gruplarla ittifak kurmak üzere dile getirilmiştir.
Liberalizm ve demokrasi: Demokrasi, özgürlük ve çoğulculuk düşünceleri ile, devlet, ekonomi ve özel mülkiyet arasındaki ayrımda faşizm önemli bir düşman görür.
Muhafazakârlık: Faşist hareketler sıklıkla muhafazakâr özellikler taşısalar da kendilerini devrimci olarak gören faşistler muhafazakârlarda laik vitalizmin ve “yeni insan” düşüncesinin düşmanlarını görürler.
Şekilsel ve örgütsel özellikler Devlet içinde ve yanında başka bir devlet olan silahlı gizli servisin merkezi önemi. Kendi taraftarlarının gözetim altında tutulması.
Militarizm: Ekonomik hayat da dâhil olmak üzere toplumsal hayatın militarize edilmesi. Militer kitle yürüyüşleri ve büyük gösteriler faşizmin en önemli görünüşleridir.
Bilimlerin taraflılık yasasının egemenliği altına alınması.
Kitle seferberliği, parti propagandası yoluyla toplumsal alanın ve kitle iletişim araçlarının tekelleşmesi çabası.
Toplumun sürekli kışkırtılması, devrimci ilan edilen konular lehine zorunlu coşkunluk.
.
Kolektivizm: Halkın kitle olarak anlaşılması. Mussolini’nin stato totalitario kavramından beri faşist anlayış özel yaşama kadar toplumsal hayatın her alanında hak iddia eder. Aile çocuklarla halk birliğine katkı yapacak olan davadaşlık birliği olarak düşünülür.
Pasifizmin aşağılanması.
Politik karşıtın ortadan kaldırılması eğilimi. Karşıt düşmandır.
Parti milisleri. Paramiliter çeteler.
Estetikleştirme ve mistikleştirme. Özellikle ulusun kendi tarihine yönelik mistikleştirilmiş bir algı.
Erkeklik vurgusu.
Gençliğin vurgulanması.
Kimi ülkelerde bir yandan monarşi ve ruhban sınıf önderliğine yönelik vurgu, ama diğer yandan dini unsurların yerini alan ilerleme ve teknoloji inancı.
Bu özellikler bazen Milliyetçilik, Militarizm ve Şovenizm’den oluşan Üç Sütun Modeli ile özetlenir. Ancak bu bir yandan da faşist ideolojilerin başka temel özelliklerinin göz ardı edilmesine yol açan bir indirgeme olarak eleştirilir.
Faşist hareketler yaklaşık olarak bütün Avrupa ülkelerinde ve bir çok Latin Amerika ülkesinde bulunur. İspanya İç Savaşı’nda (1936-1939) Francisco Franco yönetimindeki falanjlar İtalya ve Almanya desteği sonucu iktidara gelmişler ve 1975’e kadar iktidarlarını devam ettirmişlerdir. İspanya’da António de Oliveira Salazar Estado Novo ile faşist bir rejim kurmuştur. Avusturya’da Almanya’yla birleşmeye karşı çıkan Avusturya Faşizmi rejimi kurulmuştur. II. Dünya Savaşı sırasında Almanya Hırvatistan’daki Ustaşa Rejimi gibi birçok faşist harekete yardım etmiştir.
II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan faşist hareketler daha çok başlığı altında değerlendirilir.
Faşizm, İtalyan filozof Giovanni Gentile'nin 1920'li yıllarda ardı ardına yayımladığı kitaplarla ilkeleri belirlenmiş bir siyasi doktrindir. Gentile'den yoğun olarak etkilenen ve faşizmi bir dünya görüşü olarak benimseyen İtalyan lider Benito Mussolini'nin 1922’de İtalya’da iktidarı ele geçirmesinin ardından, Mussolini iktidarı döneminde, İtalya'da resmi ideoloji olarak yürütülmüştür. Kısa süre içerisinde genel anlamıyla baskıcı, otoriter rejim anlayışını betimler bir nitelemeye dönüşmüş ve Nasyonal Sosyalizm başta olmak üzere, aşırı milliyetçi ve/veya anti-demokratik ideoloji ve yönetim sistemlerinin tamamına halk tarafından verilen genel bir isim halini almıştır.
Kavramın kökeni Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini sembolize eden ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince fasces sözcüğünden ileri gelir. Aynı simge daha sonraları Fransız Devrimi sırasında Aydınlanma anlamında, halkın elindeki devlet gücünü temsil etmek üzere kullanılmıştır. Söz konusu sembol bir takım değişikliklerle 1926 yılından itbaren İtalya’nın resmi devlet sembolü olmuştur. Sembolün üçlü anlamı, yani devlet gücü, halk mülkiyeti ve birliktelik Mussolini’nin propagandasında kullanılmıştır.
arkdaş komünistler ülkücülere faşist diyolar sırf başka insanlara karşı karalamak için hepde ülkücülere kendileri bulaşıyolar ben ankarada oturuyom geçen kızlılayda bi gurup komünist ellerine birer anket almışlar ülkücülerle ilgili hakaret içerikli anket yapıyorlar
gece görülen kabus
saldırgan olmak...
Fasist almanca bir kelime olup Adolf Hitleri cagrlstlrlyor.Bu kelime TÜRK´ce degil beyler,bayanlar,ced´dimiz en az7 lisan bilirmis prof lardan ögrendiginizi yeterli görüyormusunuz? Destan yazdlglmlz tarihe söyle dönüp de bir bakln,nesil bukadarml körlesdiniz.Bar,pavyon,kahve,birahane diskolarda tepiseceginize zamanlnlzl degerlendirin. 1´ lisan 1´ insan.
haklısınız faşizm ile milliyetçilik başkadır ama türkiyedeki milliyetçi diye takınanların yaptığı milliyetçilik değil faşizm dir
faşizm,finans kapitalin halklar üzerine uyguladığı açık,kanlı diktatörlüğüdür.
Meali:insan olmayanların,insanlar üzerine uyguladığı,emek sömürüsü ve kelle avcılığıdır.
Faşizmi yumuşatarak düşünce kirliliği yaratmaya gerek yoktur.
Betondan zemin...
Karşı koyarsan kırılır kemiklerin...
...
Makyavelizm bunlara önemli kaynak oluşturur.Amaca ulaşmak için her şeyi yapmaya çalışırlar.Aynen mussolini ve hitlerin yaptığı gibi.İnsanların yaşamları ve hayatları bunlar için hiç bir şey ifade etmez ve her devlet sistemi faşizme yakınlaşabilir ve uzaklaşabilir.Bir düşünceye sıkı sıkıya yanlış bile olsa bağlı kalmak zaten faşoluktur.
Alevden bir gülle...
...
milliyetçilik demek değildir, yurt milliyetçiliği diye bir şey var sonu8çta iyi olan...
ırkçılık, kafatasçılık diyelim...
milliyetçilerle eşdeğer tutulan kelime bazılarının işlerine gelmediği için böyle alakasız yorumlar yapmaktan zevk alıyorlar milliyetçilikle eşdeğerdir diyene güzel bi laf söylemek isterdim ama yeri değil gereken cevaplar gerektiği gibi veriliyor
novecento.
Mussolini
Hitler
ülkemizde milliyetçilere takılan çirkin bir itham
Faşizm,
kendi ırkından başka ırk tanımayan sistemin adı
Milliyetçilikle neden karıştırılırki bu kelime?
Hepimiz ermeniyiz diyenlerin kafasını mı kestik sabun mu yaptık?
'Türk oğlu Türk'üm! ' demek bile faşizm ile eşdeğer tutuluyor ülkede...
Kaldı ki, vatan hainlerinden nefret etmek, vatanını sevmek ve necip milletinin bekâsını her şeyin üstünde tutmak “faşizm” ise, arkadaş, ben en büyük faşistim! …
…
faşizm kendi ırkından başka ırk tanımayana denir acın gozunuzu bakın cevreye milliyetcilikle eş degerde
fasişt; benim demek kendi düşüncenden başka düşünce görmemek benim düşündüğüm doğru demek we başkalarını da kendi düşüncesine yöneltmeye çalışmak....
Faşizimin siyasi anlayışı savaş ve sömürü düzenine dayanır.İnsanın bu düzende hiç bir kıymeti yoktur.İnsan hedeflerin gerçekleştitirilmesi için bir araçtır.Bunun için kanunlar bile çıkarılmıştır.
MİLLETİNİ SEVİYORSAN ASKERE VE POLİSE KURŞUN SIKMIYORSAN VERGİNİ VERİYORSAN EŞCİNSEL DEGİLSEN ÖRFLERİNE BAGLIYSAN AİLENİ SEVİYORSAN FAŞİZMDEN KORMANA GEREK YOKKK KAVGAMI OKUYUN ANLARSINIZ
H.Muhammet bir devrimciydi
sadece dini yerleştirmeye çalışan bir peygamber değil hayatı sıkmayalım.
Atatürk: Hazreti peygamberin bıraktığı yerden bayrağı tekrar
alıp göklere çıkaran yani birbirlerini tamamlayan devrimcidir.
Ülkesini,yurdunu,toprağını,halkını,bayrağını,bu topraklar üzerindeki
her bir ağacını herkesten daha çok seven büyük bir insandı.
Ülkesini sevmek faşistlik değildir.
Bayrağını sevmek faşistlik değildir.
Atatürk'e sahip çıkmak dinsizlik degildir. H.peygambere sahip çıkmak dincilik değildir. Bunları korumak faşistlik değildir.
Bu bir erdemdir,fazilettir,bu sevgi işidir koca bir yürek gerektirir
kısacası sevmesini bilmek gerektirir.
insan oğlunun en ilkel hali
faşizm diyince aklıma ilk önce arkadaşımın asysubay babası gelir.astsubaylarda genelde faşistlik olmaz ama. Üzülüyorum çok kısıtlanıyordu. İnsanı ve Özgürlüğünü Kısıtlayan En kötü yönetim biçimlerinden birisi. En Basit Örneği -] (Türkiye 2001+) ! !
sadece farklı ırkların olmasına tahammülsüzlükten başka, toplumun kendi insanları olan, engellileri, yaşlıları ya da zihinsel engelli bireyleride elemine etmek anlayışı olan, vicdandan uzak materyalist düşünce biçimi.
Faşizm:Sağı, solu olmayan; dini, dinsizliği olmayan; her şeyi bastırma, susturma, sindirme, kaba kuvvetle çözme, bunları teorik ve pratik olarak savunmadır. Karşısındakinin soru sorma hakkını ortadan kaldıran bir sistemdir.