ortam mevcudundan daha dusuk konsantrasyona sahip ortamlarin gaz dilindeki adidir. saglanmasi en pahali, bedeli en agir, korunmasi en zor durumlardan biridir. kolay degil dunyanin, evrenin onca konsantrasyonuna karsi durabilen bosluk yaratmak.
2455 sayfalık ergenekon iddianamesi'nin kabul edilmesiyle öğle saatlerinden itibaren medyada kurulmuş mahkemelerdir. bir sunucu, birkaç ceza hukuku uzmanı, yazarlar tarafından oluşturulmuş mahkemedir. herkes bir şeyler söylemekte kendilerince kararlar vermektedir
Demir, çivi, tel ve ahşap gibi malzemeler kullanarak gerçekleştirdiği yapıtlarıyla tanınan heykeltıraş Kuzgun Acar geçirdiği beyin travması sonucu 3 Şubat 1976’da İstanbul’da öldü. 1928’de İstanbul’da doğan sanatçı, 1948’de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi heykel bölümüne girdi ve Prof. Belling’in öğrencisi oldu. Daha sonra Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun atölyesine geçerek öğrenimini onların yanında tamamladı. Öğrencilik yıllarında Bara’nın sanat anlayışından etkilenerek soyut çalışmalara yöneldi ve ilk çalışmalarını geometrik-soyut tarzda verdi. Mezun olduktan sonra serbest çalışmaya başladı ve aynı yıl ilk kişisel sergisini düzenledi (1953) . Demir, çivi, tel ve ahşaba heykellerinde hayat veren sanatçı soyut anlayışla lirizmi birleştirerek diğer meslektaşlarından farklı yapıtlar üretti. Çivilerle gerçekleştirdiği bir çalışması, 1961’de Paris Bienali’nde birincilik kazandı ve ödülle birlikte verilen bursla Fransa’ya gitti. 1962 yılında Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde, 1966 yılında ise Rodin Müzesi’nde eserlerini sergiledi ve bu sergileri sayesinde Avrupa sanat çevrelerinde de tanındı.
Tiyatro oyunları için masklar ve mimariye bağlı panolar da üreten Acar’ın, 1975’te Paris’te Mehmet Ulusoy tarafından sahnelenen Kafkas Tebeşir Dairesi adlı oyun için yaptığı masklar, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’ndaki Kuşlar ve Ankara Emekli Sandığı Gökdeleni’nin cephesindeki tunçtan kabartması bu alanlardaki en önemli çalışmalarıdır
internete düşmek genelde pek iyi yorumlanmaz bi arkadaşımın başına gelmişti biri numarasını vermiş resmen yayılmıştı en sonunda ev numaralarını iptal ettirdiler çok kötüydü gerçekten! internette her şey alenen ortada olduğu için internete düşmek bi nevi olumsuzluk...
bana kemal klıçdaroğlunu hatırlattı kadir topbaşla aralarında bi muhallebi kavgası vardı sanırım kılıçdaroğlu topbaşa ailen muhallebiciymiş sen buişleri brak muhallebicilik yap demişti aklıma ilk gelen bu oldu onun haricinde bu terim bana hiçbirşey anımsatmadı
neye göre yazılmış merak ettim düş ülkesinin yıkık uygarlığı diyince aklıma masallar geldi hani küçüklüğümüzden beri dinleriz ama gerçek olmadığını bilir ve gerçek olmasını arzu ederizya onun gibi bişeyleri hatırlattı bana önceden çok mutlu insanların yaşadığı bir uygarlığın savaş sonrası yıkıma uğramasınıda hatırlattı melankolikleştim...
ortam mevcudundan daha dusuk konsantrasyona sahip ortamlarin gaz dilindeki adidir. saglanmasi en pahali, bedeli en agir, korunmasi en zor durumlardan biridir. kolay degil dunyanin, evrenin onca konsantrasyonuna karsi durabilen bosluk yaratmak.
alanım değil! !
2455 sayfalık ergenekon iddianamesi'nin kabul edilmesiyle öğle saatlerinden itibaren medyada kurulmuş mahkemelerdir.
bir sunucu, birkaç ceza hukuku uzmanı, yazarlar tarafından oluşturulmuş mahkemedir. herkes bir şeyler söylemekte kendilerince kararlar vermektedir
Demir, çivi, tel ve ahşap gibi malzemeler kullanarak gerçekleştirdiği yapıtlarıyla tanınan heykeltıraş Kuzgun Acar geçirdiği beyin travması sonucu 3 Şubat 1976’da İstanbul’da öldü. 1928’de İstanbul’da doğan sanatçı, 1948’de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi heykel bölümüne girdi ve Prof. Belling’in öğrencisi oldu. Daha sonra Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun atölyesine geçerek öğrenimini onların yanında tamamladı. Öğrencilik yıllarında Bara’nın sanat anlayışından etkilenerek soyut çalışmalara yöneldi ve ilk çalışmalarını geometrik-soyut tarzda verdi. Mezun olduktan sonra serbest çalışmaya başladı ve aynı yıl ilk kişisel sergisini düzenledi (1953) . Demir, çivi, tel ve ahşaba heykellerinde hayat veren sanatçı soyut anlayışla lirizmi birleştirerek diğer meslektaşlarından farklı yapıtlar üretti. Çivilerle gerçekleştirdiği bir çalışması, 1961’de Paris Bienali’nde birincilik kazandı ve ödülle birlikte verilen bursla Fransa’ya gitti. 1962 yılında Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde, 1966 yılında ise Rodin Müzesi’nde eserlerini sergiledi ve bu sergileri sayesinde Avrupa sanat çevrelerinde de tanındı.
Tiyatro oyunları için masklar ve mimariye bağlı panolar da üreten Acar’ın, 1975’te Paris’te Mehmet Ulusoy tarafından sahnelenen Kafkas Tebeşir Dairesi adlı oyun için yaptığı masklar, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’ndaki Kuşlar ve Ankara Emekli Sandığı Gökdeleni’nin cephesindeki tunçtan kabartması bu alanlardaki en önemli çalışmalarıdır
beliğ olanlar belagat sahipleri
Heyamola, heyemola, heyamola
Heyamola, heyemola, heyamola
Al başını git uzağa git haydi, alabanda yelkenler fora
Hüzünleri rüzgar edip vira vira, heyamola, hey heyamola
Al başını git uzağa git haydi, alabanda yelkenler fora
Hüzünleri rüzgar edip vira vira, heyamola, hey heyamola
Ona, buna bakıyorum, bakıyorum, yürüyorum
Heyamola, heyemola, heyamola
Ağlıyorum, gülüyorum, gülegüle diyorum
Heyamola, heyemola, heyamola
Ona, buna bakıyorum, bakıyorum, yürüyorum
Heyamola, heyemola, heyamola
Ağlıyorum, gülüyorum, gülegüle diyorum
Heyamola, heyemola, heyamola
Heyamola, heyemola, heyamola
Heyamola, heyemola, heyamola
Al başını git uzağa git haydi, alabanda yelkenler fora
Hüzünleri rüzgar edip vira vira, heyamola, hey heyamola
Al başını git uzağa git haydi, alabanda yelkenler fora
Hüzünleri rüzgar edip vira vira, heyamola, hey heyamola
Heyamola hey heyamola, heyamola hey heyamola
internete düşmek genelde pek iyi yorumlanmaz bi arkadaşımın başına gelmişti biri numarasını vermiş resmen yayılmıştı en sonunda ev numaralarını iptal ettirdiler çok kötüydü gerçekten! internette her şey alenen ortada olduğu için internete düşmek bi nevi olumsuzluk...
bana kemal klıçdaroğlunu hatırlattı kadir topbaşla aralarında bi muhallebi kavgası vardı sanırım kılıçdaroğlu topbaşa ailen muhallebiciymiş sen buişleri brak muhallebicilik yap demişti aklıma ilk gelen bu oldu onun haricinde bu terim bana hiçbirşey anımsatmadı
zaman belli bir aşama diyebiliriz
haber üretim süreci diye bir dersimiz var aklıma o geldi birden :)
neye göre yazılmış merak ettim
düş ülkesinin yıkık uygarlığı diyince aklıma masallar geldi hani küçüklüğümüzden beri dinleriz ama gerçek olmadığını bilir ve gerçek olmasını arzu ederizya onun gibi bişeyleri hatırlattı bana
önceden çok mutlu insanların yaşadığı bir uygarlığın savaş sonrası yıkıma uğramasınıda hatırlattı
melankolikleştim...