Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Beattim sizce ne demek, Beattim size neyi çağrıştırıyor?

Beattim terimi Fırat Aydil tarafından tarihinde eklendi

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    İnsanoğlu ölülerle ve öteki dünyayla, her ne haltsa, temas halinde olduğumuzu anlayacak bir gün. Şu an yeterince zihinsel güç sarfedebilsek, önümüzdeki yüz yıl içinde olacakları görüp her türlü felakete karşı tedbirimizi alırız. Ölümden sonra beyin mutasyona uğruyor, bu mutasyonun ne menem bir şey olduğunu henüz bilmiyoruz, ama bilim adamlarımız titreyip kendilerine dönerlerse ilerde öğreneceğiz işallah. Alçak herifler, son yıllarda tek dertleri, dünyayı havaya uçurabilirler mi, uçuramazlar mı, bu ihtimali araştırmak."

    Yolda, Jack Kerouac

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Sevinin köleler, sevinin de korkutun yaban despotlarını.

    Zen Kaçıkları, Jack Kerouac

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    İyi de eğer ona duyduğum aşktan rahatsız oluyorsa, neden kendisine bundan söz etmemi yasaklamıyordu?

    Kumarbaz, Dostoyevski

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Acık da Chinaski...

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Yaşadığımız dünya zaten koca bir mezarlık, ölülerden değilde yaşayan ölülerden tırsarım...

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    İyi tasarlanmış bir soygundu bu
    Ruhumu arafta bırakıp giderken
    Okkalı bir "Kendine İyi Bak" yapıştırmıştı
    Camel aromalı dudaklarına....

    F.

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Kendimizi özgürlük çocukları gibi görüyorduk ; misyonumuz , rock'n roll'un devrimci ruhunu korumak,savunmak ve yansıtmaktı.

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    En iyisi, bir köşeye çekilip seyirci kalmak, onun için diyorum ki , yaşasın yer altı

    Yeraltından Notlar, Dostoyevski

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Şu yaşam delilen şey, ne biçim şeydi? Kimi zaman sevinçler veren, kimi zaman içimizi acılarla dolduran, kölesi olduğumuz şu yaşam neyin nesi böyle?'

    Pal Sokağı Çocukları, Ferenc Molnar

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz.

    İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil 27.07.2019 - 11:18

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Fiziki haritayı daha çok severdim, dünya bir bütün olurdu çünkü o zaman, sınırlar kaybolurdu ve benim için bütün o kesik çizgilerle birbirinden ayrılmış ülkeler varılabilir, görülebilir birer coğrafya haline gelirdi...

    Tol, Murat Uyurkulak

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Yaşın ilerlediği halde, hâlâ gülme sırasının sana gelmesini bekleye durursun, sıra sana geldiğinde de... Tabii bunun için de çok sabırlı olmak gerek... Çoktan gebermiş ve gömülmüş olursun...

    Gecenin Sonuna Yolculuk, Louis Ferdinand Celine

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Buralara nereden geldiğimi biliyorum, gidecek daha çok yolumun olduğunuda biliyorum ve gerekirse dizlerimin üstünde sürünerek de olsa oraya gideceğim.

    Martin Eden, Jack London

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Bu akşam anladım ki, bir insan bir diğer insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.

    Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Birbiriyle iyi geçinmek, nefrete mi iter?" diye soruyordu kendisine. "Dürüst bir yaşam, kabalığı mı gerektirir? Huzurlu yaşamak, acımasızlığı mı gereksinir? Düzen, parçalanmayı mı talep eder?

    Niteliksiz Adam 1, Robert Musil

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Kahve

    Bazen hayat sadece bir kahve meselesi; ya da bir bardak
    kahvenin ne kadar yakınlık getirebileceğinden ibaret.
    Bir keresinde kahveyle ilgili bir şey okumuştum. Kahvenin sağlık için
    iyi bir şey olduğundan bahsediyordu; iç organları düzenliyormuş.

    Önce bunun hiç de hoş olmayan, garip bir yaklaşım
    olduğunu düşündüm; ama zamanla kendi içinde bir şeyler
    ifade ettiğini anladım. Ne demek istediğimi şimdi açıklayacağım.

    Dün sabah bir kızı görmeye gittim. Ondan çok hoşlanıyorum.
    Aramızda olan her şey geçmişte kaldı.
    Artık beni hiç umursamıyor.
    Onu terk ettim, keşke etmeseymişim.

    Kapısını çaldım ve aşağıda beklemeye başladım.
    Üst katta dolaştığını duyabiliyordum.
    Hareketlerinden yatağından kalktığını çıkardım.
    Uyandırmıştım onu.

    Merdivenlerden aşağıya indi.
    Yaklaştığını karnımda hissedebiliyordum.
    Attığı her adım duygularım karmakarışık ediyordu ve kaçınılmaz olarak ona kapıyı açtırdı.
    Beni gördü ve buna sevinmedi.

    Bir zamanlar bu onu çok sevindirirdi, geçen hafta.
    Bazen tüm onlar nereye gitti diye safça soruyorum kendime,

    “Kendimi iyi hissetmiyorum şu an,” dedi. “Konuşmak istemiyorum. ”

    “Bir’ bardak kahve koyar mısın?” diye sordum, çünkü bu
    o anda dünyada en son isteyeceğim şeydi.
    Öyle bir söyledim ki sanki ona acayip kahve içmek isteyen, başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen
    başka birinden bir telgraf okuyormuşum gibi çıktı sesim.

    “Peki,” dedi.

    Merdivenlerden yukarıya onu takip ettim. Çok saçmaydı.
    Üstüne bir elbise geçirivermişti.
    Elbise daha tam olarak vücuduna intibak sağlayamamıştı.
    Size sonra bir ara onun kıçından bahsederim.
    Neyse, mutfağa girdik.

    Raftan bir tane nescafe kavanozu çıkarıp masanın üstüne koydu.
    Bir bardak ve çay kaşığı çıkardı.
    Ben de bardağa ve çay kaşığına baktım.
    Ağzına kadar suyla dolu çaydanlığı ocağa koyup altını yaktı.

    Tüm bu sürede tek bir laf etmemişti.
    Bu sürede elbiseleri vücuduna intibak sağladı.
    Ben artık sağlayamayacağım.
    Çıktı mutfaktan.

    Sonra merdivenlerden aşağıya inip hiç mektup falan gelmiş mi diye baktı.
    Ben gelirken görmedim diye hatırlıyorum.
    Tekrar yukarı çıkıp başka bir odaya girdi.
    Üstüne kapıyı kapadı.
    Ocağın üstündeki suyla dolu çaydanlığa baktım.

    Suyun kaynamasına daha yaklaşık bir sene vardı.
    Aylardan Ekim’di ve çaydanlıkta çok fazla su vardı.
    İşte o yüzden. Suyun yarısını lavaboya boşalttım.

    Şimdi daha çabuk kaynardı.
    Yaklaşık altı ayda falan.
    Ev sessizdi.

    Dışarıya verandaya baktım.
    Bir sürü çöp torbası vardı.
    Çöplerdeki konserve kutularına, soyulmuş
    kabuklara falan bakıp son zamanlarda neler
    yediğini çıkarmaya çalıştım.
    Hiç bir şey anlaşılmıyordu.

    Mart ayı geldi.
    Su kaynamaya başladı.
    Bu çok hoşuma gitti.

    Masaya baktım. Nescafe kavanozu, boş
    bardak ve çay kaşığı önümde bir cenaze servisi
    gibi duruyorlardı. Kahve yapmak için gereken
    malzeme bunlardır.

    On dakika sonra evden çıkarken, içimde bir
    mezar gibi güvende bir bardak kahve,
    “Kahve için sağol.” dedim.

    “Bir şey değil,” dedi sesi kapalı kapının
    arkasından. Onun sesi de bir telgraf gibi
    çıkmıştı. Gitme zamanım gerçekten gelmişti.

    Günün geri kalanını kahve yapmayarak geçirdim. Büyük
    keyifti. Sonra akşam oldu, bir restoranda yemek yeyip
    bir bara gittim. Bir iki içki yuvarlayıp bir iki insanla
    konuştum.

    Bar adamlarıydık hepimiz ve bar şeyleri konuştuk.
    Hatırlanmayacak şeyler, bar kapanana kadar. Saat
    sabahın ikisiydi. Dışarı çıkmam gerekiyordu. San Francisko
    sisli ve soğuktu. Sisi düşündüm; kendimi çok
    insani ve çaresiz hissettim.

    Başka bir kıza daha uğramaya karar verdim. Neredeyse
    bir senedir hiç görüşmemiştik. Bir ara çok yakındık.
    Şu anda ne düşündüğünü merak ettim.

    Evine gittim. Kapı zili yoktu. Bu ufak da
    olsa bir başarı sayılırdı. Bütün ufak başarılarının
    kaydını tutmalı insan. Ben nasılsa yapıyorum.

    Kapıyı açtı. Önünde uzun bir elbise tutuyordu.
    Beni gördüğüne inanamadı. “Ne istiyorsun?”
    dedi, beni gördüğüne artık inanmış bir şekilde.
    Direk içeri daldım.

    Dönüp kapıyı kapatınca vücudunu profilden
    gördüm. Elbiseyi tamamen üstüne geçirmeye
    uğraşmamıştı.
    Sadece önünde tutuyordu.

    Başından ayaklarına kadar uzanan kırılmamış
    bir beden çizgisini görebiliyordum. Biraz
    garipti. Belki çok geç bir saat olduğundan.

    “Ne istiyorsun?” dedi.

    “Bir bardak kahve,” dedim.
    Ne komik bir ey, gerçekten istediğim yine kahve
    değildi.

    Bana bakıp hafifçe profilinin çevresinde döndü.
    Beni görmek hoşuna gitmemişti. SSK istediği kadar
    zaman her şeyi iyileştirir desin. Bedeninin kırılmamış
    çizgisine baktım.

    “Neden benimle bir’ bardak kahve içmek istemiyorsun?” dedim.
    “İçimden seninle konuşmak geldi. Ne zamandır hiç
    konuşmadık.”

    Bana bakıp hafifçe profilinin çevresinde döndü. Bedeninin
    kırılmamış çizgisine baktım. Bu iyiye işaret
    değildi.

    “Çok geç oldu,” dedi. “Yarın erken kalkmam gerekiyor’.
    Kahve istiyorsan, mutfakta nescafe var.
    Benim yatmam gerekiyor’.”

    Mutfak ışığı açıktı. Koridordan mutfağa
    baktım. İçimden hiç gidip kendi başıma
    bir bardak daha kahve içmek gelmedi. Başka
    birinin evine daha gidip de bir bardak kahve
    istiyorum demek de gelmiyordu içimden.

    Bütün günümü çok garip ziyaretlere adadığımı
    fark ettim, bu şekilde planlamamıştım halbuki.
    Ama en azından nescafe kavanozu masanın üstünde
    boş beyaz bir fincanla kaşığın yanında değildi.

    Bahar gelince bir erkeğin bütün hayallerinin aşk üzerine kurulduğunu söylerler.
    Eğer yeterli zamanı kalırsa, içlerine bir bardak kahve de koyabilir.

    Kahve, Richard Brautigan

  • Aşk Olsun
    Aşk Olsun

    Sosyalleşmek denen şey ikiyüzlülüğü öğrenmekte başka bir şey değildir
    Bir yerde duymuştum bu sözü hatırlamak yorum

  • Aşk Olsun
    Aşk Olsun

    Evrenin ve varlık aleminin var olan ne varsa hepsinin bizim algilayamadigimiz bir şekilde saniyenin binlerce kere daha küçük birimlerinde yok olup yeniden yaratıldığını ve bunun o çok küçük zaman dilimlerince biteviye tekrarlandığı o ve bizim her bir birim zamanda algıladığımız her şeyin bir önceki birim zamanda algıladığımız la aynı olmadığını biliyor muyduk? Bu bilimdeki kuantum teorisinin cekirdegiydi aslinda
    Yani aslında biz Kur'an'ı bir şarkı gibi belli ritüellere hapsederek okumamış ve anlamış olsaydık bu gün kuantum teorisini de bulan biz olma mutluluğunu yasayacsktik.
    Yeniden yaratılış bölümü
    Muhiyiddin İbn arabi

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Selam olsun ödevlerini yapmayanlara, malt biranın tadına bakanlara, hata olduğundan emin olmak için aynı hatayı tekrarlayanlara, sürekli deneyenlere, sebepsiz eğlenebilenlere, uçan mmlilere, kamilin kaptanına, yer altına saklanıp sanatın gözüne gözüne vuran İ.' ye...

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil 24.07.2019 - 10:23

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Rakıya Susamış Balık

    İlk aşkın gözlerinde seyrederken geçmişi
    Anılar vitrininde sakladığım
    Terk edilmiş
    Ve
    Tozlanmış
    Bir bibloydu sanki aşk Soğuk esen rüzgar dans ederken saçlarında
    Denizin kokusu değil
    Doyamadığım kokun sızlıyordu burnumdaOnca yıl geçmiş
    Yüzlerce şey değişmiş
    Şöyle durup masaya bakınca
    Anladım ki
    Balık rakıya susamış
    Bende sana...

    F.

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Gençlik döneminde yardıma koşan foolish casanovaya, hacı şakire, ilk üçlüye, babadan gizli içilen cigaraya, acılar parkına, tavuk dönere ve kimin şerefine diyorsanız... beattim 84.01 fm

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Sağıma, soluma bakınca
    Şaşırıyorum!
    Hepsinin gözünde aynı hırs,
    Ben duygusu…
    Kazanma uğruna
    Hiç edilmiş hayatlar

    Mesleki kariyer diye
    Ölüyor saatler
    Kimi;
    Kredi kartı limiti
    Kimi;
    Lüks bir ev ya da otomobil
    Kısaca rahat bir yaşam uğruna
    Hiç ediyoruz hayatı

    Sevmek kadar güzeli yok
    Sevilen çekip gidince
    Piç kalıyoruz aşka

    Yalnızım bu gece odamda
    Birkaç bira şişesi
    Birkaç dal cigarayla
    İçiyorum bu gece gene
    Hiç ettiğiniz hayatlara
    Ve
    Piç gibi ortada bırakılmış
    Aşıklara…

    F.

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Tütünümü,anahtarımı aldım. Evden tam çıkıyorum, bir şeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim.Önemsemedim.Yol, bana uygun bir ruh önerebilirdi. Kapıyı çektim,kilidin dili yuvasına otururken “Nereye?” dedi. Aldırış etmedim, çıktım.

    Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, İlhami Algör

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil 19.07.2019 - 11:37

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
    Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
    Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
    Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
    Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
    Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
    Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
    Damla damla birikiyor insan.
    Damla damla sevgili...
    Bir gün akıp gideceğiz hayata...
    Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
    Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...
    Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

    Yılmaz Güney

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Okuyup anlamadığını, hatta okumadığını ve hayretle gözlemliyorum ki ne paylaştığını dahi bilmeyenler var...
    kafana göre takıl o yüzden key :)) burası 84.01 beattim fm...

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    21. yüzyıl temsilcisi F. den de bir şiir olsun dedim terimde :))

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Şekillendiriyoruz hayatı
    Heykeltıraş gibi
    Yontuyoruz güzelim dünyayı
    Dağları delip tüneller
    Denizleri doldurup oteller
    İnşa ettik
    Bir de
    Gökyüzüne uzanan kuleler

    Dibini kazıyoruz dünyanın
    Yerin altından çıkardık
    Paha biçilmez madenler
    Savaşlara
    Yıkımlara neden olan petrolgiller
    Sözde medeniyeti kuruyoruz
    Oysa
    Kendi sonumuzu hazırlıyoruz

    Güzelim atmosferi deldik
    Denizleri, nehirleri, okyanusları
    Kirleten elbette bizdik
    Rahat yaşamı seçtik
    İnsanlığın özünden geçtik

    Şekillendiriyoruz hayatı
    Heykeltıraş gibi
    Yontuyoruz hayatımızdaki fazlalıkları
    Vicdanımızı!
    Aşkımızı!
    Yarınlarımızı!

    Ben duygusuna saplanmış gidiyoruz
    Her gün biraz daha çürüyoruz
    İnsanlık ölmüş buram buram leş kokuyoruz
    Kısaca
    Şu güzelim hayatın a. koyuyoruz

    F.
    23.1.2014 13:33:00