aynalar yanıltır efenim şeşi beş gösterir yada şişmanı ince düşmanı dost gösterir. müzekkeri müennes; müennesi gay gösterir.ahmedi mehmet mehmedi mehtap gösterir...mecnunu leyla leylayı ayda gösterir daha sayayım mı efenim kafidir değil mi... asabiyet ilen...
bireyselleşme yolunda atılması gereken ilk adımdır...bir ayna sahibi olarak mevcut 'ben' e şöyle tepeden tırnağa bir göz atmayla başlar kendini tanıma..
efendim 'aynanın karşısında felsefe yapma'da bir hastalık çeşididir.insanları kusurlarıyla kabul etmek bir erdem olup sürekli yermek tenkit etmek ise çiğlik,hamlık,hodgamlıktır.her toplumun her kültürün kendine özgü erdemleri,hasletleri zaafları,yanlışları,gelenekleri vardır.ayrıca belirtmeliyim ki 'ukalalık'da bir hastalık türüdür.içini aydınlatmadan etrafı aydınlatma düşüncesi maalesef bugüne kadar 'aydın'diye tabir ettiğimiz entellektüel geçinen kesimin en büyük yanılgısıdır.darwinden beter olsunlar... ah-u vah ilen...
içtiği su neredeys kursağında kalacaktı. havva çocuklar kadar masumdu henüz, ama mademki bu güzelliği bambaşka bir gözle seyretmişti. demek kalbinden bir vesvese geçmişti. n.b.
kendi aynasında seyrettiği, kendisinden ötesi. verâ.ilahi cazibe. havva'nın kendi suretinde tutulduğu ise:ilahi cazibe. bilse de bilmese de. n.b. syf 108
Bazen ayna'm gelir... Üst üste dinlerim... O zaman fark ederim ki Ne çok özlemişim Seni çok seviyorum'ları Adı konmuş ayrılığın'ları Anlatmalıymış meğer'leri Ay değil mevsim değil'leri Bari sen unutma beni'leri Cancazım'ları Diyemedim'leri Kış günü ayrılık'lar Severek ayrılanlar'ı Seninle ben'leri Erhan Güleryüz'leri......................
biliyorum bu aynanın arkasında sen varsın ama ben sana kendim kadar yaklasabiliyorum. icinden gecemem..icinde kalmaktan korkuyorum. aynayı kıramam..icinde sen varsın biliyorum.
kabullenmek zorundayım...bu yaşam denilen seyahatin üstümde iyi kötü pek çok etiket iliştirdiğini... bir deve gibi..sırtımda hörgüçler orada duruyor...uğraşayım mı onlardan kurtulmaya? düşününce buna cevap vermek imkansız gibi görünüyor, oysa sırtıma bir hörgüç daha eklememe fırsatını da sunuyor... felsefeye gerek yok hiç.. aynalara kendimi görmek için bakıyorum ben.. başkası beni iyi görsün diye değil... içimi kendimden mamul bişey kanatsın..onu tercih ediyorum.. kafamı herşeye takıyorum..yok saymıyorum...hesabımı bitirip rahat ediyorum..tekrarlıyorum...kendimi seviyorum...
anılar ki aynalara benzer.. her bakış ve hatırlayış bir iç kanama tehlikesi...
yüzünde bir küçük noktadır hüzün, yavrum bugün seni pek ölgün gördüm, akmayan yaşlarla sıcacık yüzün neşeni ne bugün neden dün gördüm necip fazıl aynadaki hayalime şiirinden
“Ey matla’-ı şems-i hüviyyet… Ey menba’-ı ma’na-i kesret…” Sahib-i ışk vü sahib-i gayret Bir gösterip hüsnünü, bir olma pünhan Bana bir hane-yi kelp ver ki mekânından Alayım her lahza temaşandan lezzet Muradım oldur ki ayrı kalmayayım esmandan
aynalar yanıltır efenim şeşi beş gösterir yada şişmanı ince düşmanı dost gösterir. müzekkeri müennes; müennesi gay gösterir.ahmedi mehmet mehmedi mehtap gösterir...mecnunu leyla leylayı ayda gösterir daha sayayım mı efenim kafidir değil mi...
asabiyet ilen...
bireyselleşme yolunda atılması gereken ilk adımdır...bir ayna sahibi olarak mevcut 'ben' e şöyle tepeden tırnağa bir göz atmayla başlar kendini tanıma..
efendim 'aynanın karşısında felsefe yapma'da bir hastalık çeşididir.insanları kusurlarıyla kabul etmek bir erdem olup sürekli yermek tenkit etmek ise çiğlik,hamlık,hodgamlıktır.her toplumun her kültürün kendine özgü erdemleri,hasletleri zaafları,yanlışları,gelenekleri vardır.ayrıca belirtmeliyim ki 'ukalalık'da bir hastalık türüdür.içini aydınlatmadan etrafı aydınlatma düşüncesi maalesef bugüne kadar 'aydın'diye tabir ettiğimiz entellektüel geçinen kesimin en büyük yanılgısıdır.darwinden beter olsunlar...
ah-u vah ilen...
özü görebilme, yüzleşme, kendisiyle korkusuzca hesaplaşma, düşüncelerin tutsağı değil, düşünce sahibi olma...
Saklamadan, gizlemeden, eksilmeden, üzerine koymadan,
Olduğu gibi yansıtan.....
havva aynada kendisini seyrederken:
içtiği su neredeys kursağında kalacaktı.
havva çocuklar kadar masumdu henüz,
ama mademki bu güzelliği bambaşka bir gözle seyretmişti.
demek kalbinden bir vesvese geçmişti.
n.b.
kendi aynasında seyrettiği, kendisinden ötesi.
verâ.ilahi cazibe.
havva'nın kendi suretinde tutulduğu ise:ilahi cazibe.
bilse de bilmese de.
n.b.
syf 108
'ben'ini beğenmeyen aynasını kırar..
kırılan ayna bir insansa eğer....ona değil kendimize yazık etmişiz demektir
kendinizi aynadan değil, yüreğinizden izleyin!
iyi dostu olanın aynaya ihtiyacı olmaz..
Bazen ayna'm gelir...
Üst üste dinlerim...
O zaman fark ederim ki
Ne çok özlemişim
Seni çok seviyorum'ları
Adı konmuş ayrılığın'ları
Anlatmalıymış meğer'leri
Ay değil mevsim değil'leri
Bari sen unutma beni'leri
Cancazım'ları
Diyemedim'leri
Kış günü ayrılık'lar
Severek ayrılanlar'ı
Seninle ben'leri
Erhan Güleryüz'leri......................
gerçek sanatçılardı...öyle ikide bir magazinde paparazilerde falan görünmüyorlardı..beğenerek dinliyordum yazık oldu dağıldılar...
kadınım,sende unutma beni,
bütün şarkılarını severek dinlediğim halde bu iki şarkının değeri büyük bende..
Beğenerek dinliyorum. Güzel şarkılar:
Anlatmalıymış Meğer, Bari Sen Unutma Beni, Gelincik, Severek Ayrılanlar, Ölünce Sevemezsem Seni, Adı Konmuş Ayrılığın...
En iyi ayna, eski bir dostur.
George Herbert
konyayı hatırlatır...
sıkılgan utangaç bir kız yüzü (ben)
fazlasıyla sıcak (konya)
avucumda ağırlaşan (ayna)
...
ayna ayna söyle bana
diyor biri...
dürüst ol ayna...
ayna gönümüzde her yerde her evde bulnan bir zorunlu araç olduğunu diye düşünüyom herkesin bir ihtiyacı olduğu eşya dır
umarım bir gün aradıgını görürsün o aynada..!
ayna grubu harikaydı niye bozuldu ki...
Karsisina geceni icinde saklar
ama görüntüsünden habersizdir...
ayna grubu... türkiyenin en iyi müzik yapan gruplarından... şarkılarını 100 kere dinlesemde bıkmam
biliyorum bu aynanın arkasında sen varsın
ama ben sana kendim kadar yaklasabiliyorum.
icinden gecemem..icinde kalmaktan korkuyorum.
aynayı kıramam..icinde sen varsın biliyorum.
aynaların gölgeli kırılganlığında ten
ıssızlaştı
elveda merasimleri tamamlandığında
zaman, geçmiş çağlardan bir zamandı
nefti koylara çekildi hüznün
dili lal
ve başladı yüz yıl süren uykular
sabır suskunlukla sınandı
tenhalığı kuşandı gönül
hamdı
zamansız mecrasında ruh
aşinalık acıya
flu bir düş kımıldandı.
kabullenmek zorundayım...bu yaşam denilen seyahatin üstümde iyi kötü pek çok etiket iliştirdiğini...
bir deve gibi..sırtımda hörgüçler orada duruyor...uğraşayım mı onlardan kurtulmaya?
düşününce buna cevap vermek imkansız gibi görünüyor, oysa sırtıma bir hörgüç daha eklememe fırsatını da sunuyor...
felsefeye gerek yok hiç..
aynalara kendimi görmek için bakıyorum ben..
başkası beni iyi görsün diye değil...
içimi kendimden mamul bişey kanatsın..onu tercih ediyorum..
kafamı herşeye takıyorum..yok saymıyorum...hesabımı bitirip rahat ediyorum..tekrarlıyorum...kendimi seviyorum...
anılar ki aynalara benzer..
her bakış ve hatırlayış bir iç kanama tehlikesi...
yüzünde bir küçük noktadır hüzün, yavrum bugün seni pek ölgün gördüm, akmayan yaşlarla sıcacık yüzün neşeni ne bugün neden dün gördüm
necip fazıl aynadaki hayalime şiirinden
Aynaların Önünden Ayna Olmaya..! ?
Kanmadım aynalara sana kandığım kadar,
içimde bir boşluk sana yandığım kadar…
baktıkça seni görüyorum artık gittikçe sana benziyorum yazık! ..
ettik o kadar ref'-i taayyün ki Neşati
ayine-i pür-tab-ı mücellada nihanız
der de neşatî
süleyman'ın süt kardeşişeyh'ül isla yahya efendi ne der beşiktaş sırtlarından:
Dil saftır kederden amma güler yüz ister
Hub olmayana neyler ayine-i mücella
“Ey matla’-ı şems-i hüviyyet…
Ey menba’-ı ma’na-i kesret…”
Sahib-i ışk vü sahib-i gayret
Bir gösterip hüsnünü, bir olma pünhan
Bana bir hane-yi kelp ver ki mekânından
Alayım her lahza temaşandan lezzet
Muradım oldur ki ayrı kalmayayım esmandan
kendimdendir efendim