Cumhuriyeti kurup biçimlendiren asker-sivil bürokrat kökenli siyasal elitlerin “laiklik Cumhuriyetin temelidir ve her ne kadar Anayasa’ya sonradan (1937) dahil edilmişse de kurucuların kafasında ta baştan beri vardı” şeklindeki iddialar hemen her gün tekrarlanırkan,öz be öz Türk olan ve Türkçe konuşup Türkçe yazan Karamanlıların sırf hırıstiyan olmaları esnasında “Mübadele’ye tabi tutulup vatanlarından koparıldıklarını da hatırlamak lazımdır.
Galile’nin esas,devrim niteliğindeki katkısı,Dünya’nın Güneş etrafında dönmekte olduğunu ispatlaması değil,amprik/görgül verilerden kalkarak ve de onlarla yetinirek bilim yapılamayacağını göstermiş olmasıdır.Her şey apaçık olsaydı,daha doğrusu,gerçekten de her şey bize göründüğü gibi –cereyan ediyor -olsa idi,bilime gerek kalmazdı.”ancak gizlenmiş,üstü başka şeylerle örtülmüş olanın bilimi vardır/yapılabilir.
“Emek yaşayan biçimlendirici ateştir”. Karın altında tohum,meyveye duran ağaç.,karanlığı aydınlatan ışık,örste dövülen demirdir.Özgürlük örülü barışı taşıyan,ak kanatlı güvercindir.Emek insana özgüdür.Beni ben yapan,emekten yana olmak,özgürlükten ve insandan yana olmaktır.
31 Mart da şeriat diye başlayan isyan,mektepli subayları öldürmekte karar kıldı.o tarihlerde orduda alaylı-mektepli davası henüz halledilmiş değildi.; orduda,neferden askeri mertebelerin en yükseğine kadar,alaydan gelme subaylar vardı.Bunlar,mektepli subaylara karşı bir nevi ayrılık hissi taşırlardı.Ve tarihte büyük bir leke olarak kalacak olaylara İstanbul birkaç gün feci bir sahne oldu.onlarca mektepli subay katledildi.
Hatasız bir insan olacak kadar zavallı değilim.
Cumhuriyeti kurup biçimlendiren asker-sivil bürokrat kökenli siyasal elitlerin “laiklik Cumhuriyetin temelidir ve her ne kadar Anayasa’ya sonradan (1937) dahil edilmişse de kurucuların kafasında ta baştan beri vardı” şeklindeki iddialar hemen her gün tekrarlanırkan,öz be öz Türk olan ve Türkçe konuşup Türkçe yazan Karamanlıların sırf hırıstiyan olmaları esnasında “Mübadele’ye tabi tutulup vatanlarından koparıldıklarını da hatırlamak lazımdır.
Galile’nin esas,devrim niteliğindeki katkısı,Dünya’nın Güneş etrafında dönmekte olduğunu ispatlaması değil,amprik/görgül verilerden kalkarak ve de onlarla yetinirek bilim yapılamayacağını göstermiş olmasıdır.Her şey apaçık olsaydı,daha doğrusu,gerçekten de her şey bize göründüğü gibi –cereyan ediyor -olsa idi,bilime gerek kalmazdı.”ancak gizlenmiş,üstü başka şeylerle örtülmüş olanın bilimi vardır/yapılabilir.
Hiçbir Osmanlı Padişahı kutsal topraklarda hac görevini ifa etmemiştir.
“Emek yaşayan biçimlendirici ateştir”. Karın altında tohum,meyveye duran ağaç.,karanlığı aydınlatan ışık,örste dövülen demirdir.Özgürlük örülü barışı taşıyan,ak kanatlı güvercindir.Emek insana özgüdür.Beni ben yapan,emekten yana olmak,özgürlükten ve insandan yana olmaktır.
Alıntı.M.Sait Üçlü
HABİL VE KABİL
Yeyip içip uyu Habil’in oğlu
Tanrı gülümsüyor sana sevgiyle.
Alçaklığında,Kabil’in oğlu,
Sürürünüp öl,sefalet içinde.
Sunduğun kurban,habil’in oğlu
Ne hoş geliyor İsrafil’e bak!
Çektiğin azap,Kabil’in oğlu
Ne zaman bitip son bulacak?
Hasatın güzel,habil’in oğlu
Davarın,sığırın çoğalıyor;
Karnın açlıktan Kabil’in oğlu
Yaşlı köpek gibi uluyor.
Kızdır postunu Habil’n oğlu
Baba ocağından kısmetini al
Küçük ininde,Kabil2in oğlu,
Soğuktan titre zavallı çakal.
Sev,sevil,üre,Habil’in oğlu
Altınların da,bak,yavruluyor.
Ey tutuşan kalp,Kabil’in oğlu!
Bu tutkulara karşı tetik dur.
Tahtakurusu,Habil’in oğlu
Kan emip büyüyorsun sürakli!
Durma yola düş,Kabil’in oğlu.
Al götür çaresiz aileni.
Vah ki! Habil’in oğlu senin leşin,
Bu tüten toprağı gübralayecak!
Kabil’in oğlu,gereksiminin
yıllarca böyle sürecek
ne utanç! kazanan Kabil’in oğlu:
Kargı sultan oldu kılıca inat
Çıkıp gökyüzüne,Kabil’in oğlu,
Tanrıyı göklerden yeryüzüne at! BAUDELAİRE
Elleri kolları bağlı bir insanın başına acımasızca ve insanlık dışı kim kurşun sıkıyorsa o kişi faşisttir.
Çok bilen,çok yanılır.Ama bilmeyen hep yanılır.
31 Mart da şeriat diye başlayan isyan,mektepli subayları öldürmekte karar kıldı.o tarihlerde orduda alaylı-mektepli davası henüz halledilmiş değildi.; orduda,neferden askeri mertebelerin en yükseğine kadar,alaydan gelme subaylar vardı.Bunlar,mektepli subaylara karşı bir nevi ayrılık hissi taşırlardı.Ve tarihte büyük bir leke olarak kalacak olaylara İstanbul birkaç gün feci bir sahne oldu.onlarca mektepli subay katledildi.
Uçağa binerek hacca gidersin,uçağı yapana gavurdur dersin.