Önce Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağvedilmesini isteyecekler. Çünkü AB'nin hiçbir ülkesinde devlet tarafından finanse edilen dini kurum yoktur. İkincisi, nüfus cüzdanlarındaki "din" hanesi kalkacak... Daha bitmedi. Camilerden beş vakit ezan okunması da sona erecek. Çünkü AB iç hukukuna göre, ezan bir dini tebliğdir ve kamusal alanda dini tebliğ olamaz. (AB uyum yasaları )
Sinan"ın babası :Bu oğlum Sinan. Bunlar da onun arkadaşları (Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan), kardeşleri. Onlar da oğullarım. Bu çocuklar, bu oğullar; bu ülkeyi, halkı, sizleri sevdiler. Başka bir istekleri yoktu. Her biri birer dehaydı. Her biri üstün zekalı güzel çocuklardı. Dileselerdi, düzenin adamları olsalardı, şimdi burada cansız yatmazlardı. Birer milyoner olurlardı. Ama onlar, halkı, sizleri sevdiler. sizin sorunlarınızı omuzladılar." Evet, uğruna ölümü göze aldığı köylülerin ihbarı sonucu katledilmiştir Sinan Cemgil.
Çanakkale saldırısı durduk yerde olmamış, İngiliz donanması öncülüğündeki İtilaf Güçleri Osmanlıya olmadık yere savaş açmamıştır. Çanakkale Savaşı başladığında ise Genelkurmay Başkanı Bronzert V. Sehellendörf, 5. Ordu komutanı Liman Von Sanders, Çanakkale 3. Kolordu komutanı Weber Paşa, donanma komutanı Amiral Souchen, Çanakkale Boğaz Komutanı Amiral Von Usedon, 5. Ordu kurmay başkan yardımcısı Von Wrankenburg idi. Osmanlı ordusunun kurmay heyetinin en kritik noktalarında ise Almanlar çoğunluktaydı. Sarıkamış felaketinin yaşandığı sırada da 3. Ordunun kurmay başkanının da Felix Guze olduğunu belirtelim. Dolayısıyla, “ulusal kurtuluş savaşının” başladığı tarih olarak anlatılan bu emperyalist paylaşım savaşına Osmanlının neden dâhil olduğu sorusu kocaman bir boşluktur. Bu boşluğu doldurmak için anlatılan “emperyalistler vatanımıza saldırdılar” lafı hakikati anlatmamaktadır. İttihatçılar öncülüğündeki Osmanlı İmparatorluğu, iki emperyalist gücün paylaşım savaşında Avrupa’da hızla parlayan ve sömürgelerden payını isteyen Almanya’nın yanında saf tutmuştur o kadar! Milyonlarca insanın maceranın içine atılarak yaşamlarını yitirmesinin tek sorumlusu İttihatçılar ve onun devamıdır..
Kur'ân-ı kerîmi anlamak için şimdiki Arabçayı değil, Kureyş dilini (lehçesini) bilmek lâzımdır. (Taşköprüzâde) Bir mâni, bir sıkıntı olmadıkça âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere açıkça anlaşılan mânâları vermelidir. Bunlara benzeyen başka mânâ vermek câiz değildir. Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, Kureyş lügatı ve lehçesi iledir. Kelimelere Peygamber e fendimiz zamânında Hicâz'da kullanılan mânâları vermek lâzımdır. Zamanla değişip bugün kullanılan mânâları vererek tercüme yapmak doğru değildir. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Türkler İslamiyet"i kılıç zoruyla kabul etmedikten önce İslam misyoneri İbn Faldan"ın Seyahatnamesinden bir bölüm ///// BİR GÜN bir oğuz'un evinde oturuyorduk. karısı da yanımızdaydı. biz konuşurken kadın bir ara vücudunun görünmemesi gereken bir tarafını açıp kaşıdı... hepimiz gördük. hemen ellerimizle gözlerimizi kapatıp, "Allahım, sen bize günah yazma." diye yakardık. Kocası güldü, çevirmenimize şunları söyledi: "Sizin, önünüzde açılmasının nedeni, gördüğünüz halde kendinizi tutmayı öğrenesiniz diyedir. çünkü ulaşamazsınız; böyle olması, gizli olup da elde edilebilir olmasından daha iyidir." "zina bu insanlara çok yabancı.ama birisinin zina işlediğini öğrenirlerse, onu iki parça ya ayırıyorlar. Bunu yapmak için günahkarı iki ağacın dalına bağlıyorlar, sonra deviriyorlar ağaçları, adam ikiye bölünüyor."
FİKRET BAŞKAYA:PARADİGMANIN İFLASI kitabı ile resmi ideolojiyi yani Kemalizm'i yerden yere vurmuş, düşünür yazar bazı yazıları hem ilk baskıda, hem de diğer baskılarında yargı konusu olmuştur. hapis yatıp çıktığı yazıdan bir kere daha yargılanarak, Türkiye'nin demokrasi düzeyini bize dolaylı yoldan göstermiştir. Ayrıca özgür Üniversite'nin kurucusudur
Temel Amerika"da,siyah-beyaz çatışmasının olduğu yıllarda otobüs şoförüdür.bir gün siyahlarla beyazlar arasında yer kavgası başlar.beyazlar siyahların otobüsün gerisinde oturmasını isterken,kavga büyümeye başlar.Temel sinirlenir ve bağırarak...neyi paylaşamıyorsunuz ?Her iki taraf da derdini anlatır.temel bir süre düşündükten sonra...Kolayı var herkes kendini mavi olarak düşünsün.Ortam birden sakinleşir.Herkes olduğu yere oturur.Otobüs sessizleşir.Temel bir süre yolculara baktıktan sonra,- Olmadı.Açık maviler öne,koyu maviler arkaya der.
Resmi tarih iki şey yapar: Bir şanlı geçmiş üretir yani parlatır ve bir de geçmişin kirlerini siler yani temizler. Öyle ki, geçmişte olan her şey mükemmeldir, güzeldir, tertemizdir, soyludur, şanlıdır, gururlandırıcıdır… Orada hoşa gitmeyecek hiç bir şey yoktur. Velhasıl resmi tarih yalana, tahrifata, yok saymaya, adıyla çağırmamaya dayanan ideolojik bir fabrikasyondur. Geriye dönük [retrospective] olarak uydurulmuş bir kurgudur. Eğer amaca uygun bir geçmiş yoksa her zaman için yeniden icat edilir. Zira “geçmiş, öğünülecek fazla bir şey olmayan şimdiki zamana daha şerefli bir arka plan sunar.”. Eric Hobsbawn, Tarih Üzerine, Bilim ve Sanat S 9.
Önce Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağvedilmesini isteyecekler. Çünkü AB'nin hiçbir ülkesinde devlet tarafından finanse edilen dini kurum yoktur. İkincisi, nüfus cüzdanlarındaki "din" hanesi kalkacak... Daha bitmedi. Camilerden beş vakit ezan okunması da sona erecek. Çünkü AB iç hukukuna göre, ezan bir dini tebliğdir ve kamusal alanda dini tebliğ olamaz. (AB uyum yasaları )
TANRI
Tanrı bile aç insana ekmekten başka bir şekilde görünemez.Gandi-
insanın ön yargılardan kurtulması için sadece işene geleni değil,işine gelmeyen aykırılıkları da bilmek ve anlamak zorundadır.
Sinan"ın babası :Bu oğlum Sinan. Bunlar da onun arkadaşları (Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan), kardeşleri. Onlar da oğullarım. Bu çocuklar, bu oğullar; bu ülkeyi, halkı, sizleri sevdiler. Başka bir istekleri yoktu. Her biri birer dehaydı. Her biri üstün zekalı güzel çocuklardı. Dileselerdi, düzenin adamları olsalardı, şimdi burada cansız yatmazlardı. Birer milyoner olurlardı. Ama onlar, halkı, sizleri sevdiler. sizin sorunlarınızı omuzladılar."
Evet, uğruna ölümü göze aldığı köylülerin ihbarı sonucu katledilmiştir Sinan Cemgil.
Çanakkale saldırısı durduk yerde olmamış, İngiliz donanması öncülüğündeki İtilaf Güçleri Osmanlıya olmadık yere savaş açmamıştır. Çanakkale Savaşı başladığında ise Genelkurmay Başkanı Bronzert V. Sehellendörf, 5. Ordu komutanı Liman Von Sanders, Çanakkale 3. Kolordu komutanı Weber Paşa, donanma komutanı Amiral Souchen, Çanakkale Boğaz Komutanı Amiral Von Usedon, 5. Ordu kurmay başkan yardımcısı Von Wrankenburg idi. Osmanlı ordusunun kurmay heyetinin en kritik noktalarında ise Almanlar çoğunluktaydı. Sarıkamış felaketinin yaşandığı sırada da 3. Ordunun kurmay başkanının da Felix Guze olduğunu belirtelim.
Dolayısıyla, “ulusal kurtuluş savaşının” başladığı tarih olarak anlatılan bu emperyalist paylaşım savaşına Osmanlının neden dâhil olduğu sorusu kocaman bir boşluktur. Bu boşluğu doldurmak için anlatılan “emperyalistler vatanımıza saldırdılar” lafı hakikati anlatmamaktadır. İttihatçılar öncülüğündeki Osmanlı İmparatorluğu, iki emperyalist gücün paylaşım savaşında Avrupa’da hızla parlayan ve sömürgelerden payını isteyen Almanya’nın yanında saf tutmuştur o kadar! Milyonlarca insanın maceranın içine atılarak yaşamlarını yitirmesinin tek sorumlusu İttihatçılar ve onun devamıdır..
Kur'ân-ı kerîmi anlamak için şimdiki Arabçayı değil, Kureyş dilini (lehçesini) bilmek lâzımdır. (Taşköprüzâde)
Bir mâni, bir sıkıntı olmadıkça âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere açıkça anlaşılan mânâları vermelidir. Bunlara benzeyen başka mânâ vermek câiz değildir. Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, Kureyş lügatı ve lehçesi iledir. Kelimelere Peygamber e fendimiz zamânında Hicâz'da kullanılan mânâları vermek lâzımdır. Zamanla değişip bugün kullanılan mânâları vererek tercüme yapmak doğru değildir. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Türkler İslamiyet"i kılıç zoruyla kabul etmedikten önce İslam misyoneri İbn Faldan"ın Seyahatnamesinden bir bölüm ///// BİR GÜN bir oğuz'un evinde oturuyorduk. karısı da yanımızdaydı. biz konuşurken kadın bir ara vücudunun görünmemesi gereken bir tarafını açıp kaşıdı... hepimiz gördük. hemen ellerimizle gözlerimizi kapatıp, "Allahım, sen bize günah yazma." diye yakardık. Kocası güldü, çevirmenimize şunları söyledi: "Sizin, önünüzde açılmasının nedeni, gördüğünüz halde kendinizi tutmayı öğrenesiniz diyedir. çünkü ulaşamazsınız; böyle olması, gizli olup da elde edilebilir olmasından daha iyidir."
"zina bu insanlara çok yabancı.ama birisinin zina işlediğini öğrenirlerse, onu iki parça ya ayırıyorlar. Bunu yapmak için günahkarı iki ağacın dalına bağlıyorlar, sonra deviriyorlar ağaçları, adam ikiye bölünüyor."
FİKRET BAŞKAYA:PARADİGMANIN İFLASI kitabı ile resmi ideolojiyi yani Kemalizm'i yerden yere vurmuş, düşünür yazar
bazı yazıları hem ilk baskıda, hem de diğer baskılarında yargı konusu olmuştur. hapis yatıp çıktığı yazıdan bir kere daha yargılanarak, Türkiye'nin demokrasi düzeyini bize dolaylı yoldan göstermiştir.
Ayrıca özgür Üniversite'nin kurucusudur
Temel Amerika"da,siyah-beyaz çatışmasının olduğu yıllarda otobüs şoförüdür.bir gün siyahlarla beyazlar arasında yer kavgası başlar.beyazlar siyahların otobüsün gerisinde oturmasını isterken,kavga büyümeye
başlar.Temel sinirlenir ve bağırarak...neyi paylaşamıyorsunuz ?Her iki taraf da derdini anlatır.temel bir süre düşündükten sonra...Kolayı var herkes kendini mavi olarak düşünsün.Ortam birden sakinleşir.Herkes olduğu yere oturur.Otobüs sessizleşir.Temel bir süre yolculara baktıktan sonra,- Olmadı.Açık maviler öne,koyu maviler arkaya der.
Resmi tarih iki şey yapar: Bir şanlı geçmiş üretir yani parlatır ve bir de geçmişin kirlerini siler yani temizler. Öyle ki, geçmişte olan her şey mükemmeldir, güzeldir, tertemizdir, soyludur, şanlıdır, gururlandırıcıdır… Orada hoşa gitmeyecek hiç bir şey yoktur. Velhasıl resmi tarih yalana, tahrifata, yok saymaya, adıyla çağırmamaya dayanan ideolojik bir fabrikasyondur. Geriye dönük [retrospective] olarak uydurulmuş bir kurgudur. Eğer amaca uygun bir geçmiş yoksa her zaman için yeniden icat edilir. Zira “geçmiş, öğünülecek fazla bir şey olmayan şimdiki zamana daha şerefli bir arka plan sunar.”. Eric Hobsbawn, Tarih Üzerine, Bilim ve Sanat S 9.