Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli. ' Şems-i Tebrizi '
Susmak, çoğu zaman kabullenmektir... Susmak, her zaman alt edilmektir,gücün yetmemesidir... Ama Susmak, en iyi silahtır,en güzel cevaptır,muhatabın elini kolunu bağlamaktır...
Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme çünkü o sözün sahibine onun gibi daha nice düşük sözler vardır Cevabınıza yine onlarla cevap verirler Hz ALİ
bazen konuşsan da duyuramazsın, bazen sussan da anlatırsın. konuşup da duyuramadıklarımın indin de hakirim; susarak söyleştiklerimle ise, eşit? değilim, üstün? hiç değilim BİR'im sadece BİR! ...
Kal(n) dıramazsın; Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil, bir cümlelik yıkımlarım… Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı, Artçı sellere verirken sitemimi, Sana ‘’sus”arken, Ölüme ‘’sus”arken, Müptelasıyken kahramanı bıçaklanmış masalların Aşk için aşıkları ezip geçmişken, Susma ömrüm! ..
Çok konuşanın, çok yiyenin, çok sömürenin bu susma eylemi aracılığıyla karşıtlarını devre dışı bıraktığı tipik bir politik baskı sayılabilir; susmanın karşıtı da “susma, sustukça sıra sana gelecek” tir ki, bu, bir ara bir örgütün sloganı haline gelmişti… tabi sonrasında “delikanlı Taşanlar sıra sana gelecek.” tehdidi de susma eyleminin devrimci karşıtı olan haykırma eyleminin yobazlık haliydi… Bir şey anlamadığınızı tahmin ediyorum ama ben yine derin bir felsefe yazdım sanırım…
Susmak, bazen en iyi haykırış yöntemidir. Çünkü boş boğazların, budalaların, kendinden başkasını dinlemeyen, kendinden başkasının fikirlerine saygı göstermeyenlerin bulunduğu ortamda, galiba susmak en iyi erdemdir.
Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken, 'içine atan', sessizliğe gömülüp kendi dehlizlerinin karanlığında yapayalnız kabuslar görmeyi seçmiştir? Anlatmazlar ki bilesiniz... Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden, kimi dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır.
Tek bir kelime edememek koca hayat kompozisyonunda, satır aralarında silik kalmak, satır araları gibi boş olmak, anlamsız olmak, başkaları yeni cümlelere başlasın diye satır başlarını tutmak...
bunlarda bir görevmidir acaba; kontratsız, sorgusuz sualsiz, rızasız oynatıldığımız bu senaryonun içinde?
Anlamlı melodillerden oluşan bir eserde yalnızca es olabilmek, susabilmek başkalarının notalarının ardından, anlamlıca susabilmek, bütünü bozmadan, melodiye tiz ses olmadan susabilmek...
sesin çıkmaması, konuşamamak... ya da konuşmamak zorunda olmaktır... içe atmak, söyleyememek, söylenememek, hepsidir... bazen kırgınlıktan, bazen yorgunluktan, ama genelde sıkıntıdan, ağrıdandır.. bağırmak isterken, haykırasın varken sesinin çıkmamasıdır...tıpkı kabuslarındaki gibi... söyleyecek onlarca şey birikirken içinde, içine akıtmaktır sözlerini... dolup dolup haykırmaktır sessizliğe. saklamak, saklanmak, tıkanmaktır...
paylaşamadıklarını biriktirmektir... bir italyan atasözünde betimlediği gibi; 'büyük acılar sessizdir'
Eylemsiz ve durağan bir edim gibi görünse de her susku bir şey anlatır yine de ve her suskunun bir nedeni vardır ve her susku içinde pek çok sesi hapseden sessiz bir eylemdir.
Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde.. Şimdi bütün susmalar bir odanın içinde.. Anlatmaya bir sözcük, bir bakış arıyorlar, Önce sakladıkları, bir adamın içinde. Ö.A
Bir iki üç.. Tıp! SuSmak güzeldir. (;
Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.
' Şems-i Tebrizi '
Susmak, çoğu zaman kabullenmektir...
Susmak, her zaman alt edilmektir,gücün yetmemesidir...
Ama
Susmak, en iyi silahtır,en güzel cevaptır,muhatabın elini kolunu bağlamaktır...
Hamuşan...
Sen yöremize gelirsen, göreceksin ey Şems..
'Huyumuz sadece susmak olmuş bizim SUSMAK '
Mevlana
Susmak; mana eksikliğinden değil, bilki mananın derinliğindendir.
Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme çünkü o sözün sahibine onun gibi daha nice düşük sözler vardır Cevabınıza yine onlarla cevap verirler Hz ALİ
bazen konuşsan da duyuramazsın,
bazen sussan da anlatırsın.
konuşup da duyuramadıklarımın indin de hakirim;
susarak söyleştiklerimle ise,
eşit? değilim,
üstün? hiç değilim
BİR'im sadece BİR! ...
susmak bir sabır alameti değil, sessiz bir feryattır çoğu zaman..
Kal(n) dıramazsın;
Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil, bir cümlelik yıkımlarım…
Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı,
Artçı sellere verirken sitemimi,
Sana ‘’sus”arken,
Ölüme ‘’sus”arken,
Müptelasıyken kahramanı bıçaklanmış masalların
Aşk için aşıkları ezip geçmişken,
Susma ömrüm! ..
konuşarak üzerindeki görünmez elbiseleri çıkaran acemiler gibi ben de düşünerek üzerimdeki soyut elbiseleri çıkarmak istemiştim.
olmadı.
sustum sonra.
yine olmadı...
sustuklarım bana susmuyorlardı. sustuklarım bana susamıyorlardı...
bu kez son ses bağırdım gökyüzüne;
'nerdesiin! '
duyan olmadı. anlayan ise, asla! kuru bir gürültü vardı evrende; isminin olduğu yönden esiyordu...
'kuzeyden! '
Susmak kabullenmektir habersiz geleni;
Bazen acı çekmektir,
Haklılığını bile bile boyun bükmektir,
Kelimelere küsmektir üzmemek için sevdiğini…
Susmak dinlemektir alabildiğine hırçın düşünceleri;
Bazen göz yaşlarını saklamaktır,
Hüznü sessizliğe zincirlemektir,
Göstermemek için toprağa düşeni…
Çok konuşanın, çok yiyenin, çok sömürenin bu susma eylemi aracılığıyla karşıtlarını devre dışı bıraktığı tipik bir politik baskı sayılabilir; susmanın karşıtı da “susma, sustukça sıra sana gelecek” tir ki, bu, bir ara bir örgütün sloganı haline gelmişti… tabi sonrasında “delikanlı Taşanlar sıra sana gelecek.” tehdidi de susma eyleminin devrimci karşıtı olan haykırma eyleminin yobazlık haliydi… Bir şey anlamadığınızı tahmin ediyorum ama ben yine derin bir felsefe yazdım sanırım…
Aşk devreye girdiğinde herkese susmak düşer..
Susmak, bazen en iyi haykırış yöntemidir.
Çünkü boş boğazların, budalaların, kendinden başkasını dinlemeyen, kendinden başkasının fikirlerine saygı göstermeyenlerin bulunduğu ortamda,
galiba susmak en iyi erdemdir.
Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken, 'içine atan', sessizliğe gömülüp kendi dehlizlerinin karanlığında yapayalnız kabuslar görmeyi seçmiştir?
Anlatmazlar ki bilesiniz...
Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden, kimi dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır.
Tek bir kelime edememek koca hayat kompozisyonunda, satır aralarında silik kalmak, satır araları gibi boş olmak, anlamsız olmak, başkaları yeni cümlelere başlasın diye satır başlarını tutmak...
bunlarda bir görevmidir acaba; kontratsız, sorgusuz sualsiz, rızasız oynatıldığımız bu senaryonun içinde?
Anlamlı melodillerden oluşan bir eserde yalnızca es olabilmek, susabilmek başkalarının notalarının ardından,
anlamlıca susabilmek, bütünü bozmadan, melodiye tiz ses olmadan susabilmek...
ve susmak.! !
Gözyaşlarının kelimelerin manalarını yıkadığı bir saatte susmak..
Yürek sevdasının yangınıyla yanmayan bir gönüle sevdayı anlatmadan susmak…
Gidişlerin hicranına bürünmüş bir sabahın ufkunda Elvedaları dilimizden düşürmemek adına susmak…
Garipliğin sancısının simanda çizildiği bir vakitte susmak…
Gönül kapılarının yüzüne kapandığı ve ikindinin hüznünü yürekte hissettiğinde susmak…
Günahkar bir dilin haykırışına prangalar vurup susmak…
sinirlendiğim anda yapamadığım şey
çok feci
susmak bazen kendince oluşturulmuş bi savunma yöntemidir bazen de saldırı... ama sonuç hep aynıdır...susan kazanır
Susmak dayanılması çok güç bir cevaptır.
susmak vav olmaktır secdeye varır gibi
susmak elif duruşunda kıyama durmak gibi
susmak...
merhametin alfabesiyle konuşmak gibi...
ve sustum suskunluğum feryatlarıma sığmadı.....
lakin feryatlarımı duyan olmadı..
Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor...
Firtina öncesi, sessizlik..
iki satırdır.
yetmiyor kelimeler susuyorum
susuzluğuma iyi geliyorsun...
sesin çıkmaması, konuşamamak... ya da konuşmamak zorunda olmaktır...
içe atmak, söyleyememek, söylenememek, hepsidir...
bazen kırgınlıktan, bazen yorgunluktan, ama genelde sıkıntıdan, ağrıdandır..
bağırmak isterken, haykırasın varken sesinin çıkmamasıdır...tıpkı kabuslarındaki gibi...
söyleyecek onlarca şey birikirken içinde, içine akıtmaktır sözlerini...
dolup dolup haykırmaktır sessizliğe.
saklamak, saklanmak, tıkanmaktır...
paylaşamadıklarını biriktirmektir...
bir italyan atasözünde betimlediği gibi;
'büyük acılar sessizdir'
Eylemsiz ve durağan bir edim gibi görünse de her susku bir şey anlatır yine de ve her suskunun bir nedeni vardır ve her susku içinde pek çok sesi hapseden sessiz bir eylemdir.
Şimdi bütün anmalar bir susmanın içinde..
Şimdi bütün susmalar bir odanın içinde..
Anlatmaya bir sözcük, bir bakış arıyorlar,
Önce sakladıkları, bir adamın içinde.
Ö.A
sustum sonuna kadar...susmalarım biryerlere sığmadı...mızraklı birşeyler olup peşime düştüler..
daha önce kelimeleri öyle yerlerde kullanmış oluyoruz ki kirletir diye korkuyoruz bazen dokunduklarını...