Fukishima’da robotlar bile hayatta kalamıyor 2011 yılında Japonya’da yaşanan Tsunami felaketinin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen selden hasar gören Fukishima nükleer santralindeki temizlik çalışmaları hala bitmedi. Çevreye ağır radyasyon yayan santralde etrafa dağılan nükleer materyali toplamak için üretilen özel robotlar bile, santralin merkezine yaklaşamıyor. Bu iş için özel olarak üretilmelerine rağmen yüksek sıcaklık nedeniyle kablolar eriyen veya donanımları ağır hasar gören robotlar, gittikleri yerde bozulup kalıyorlar ve geri dönemiyorlar. Fukishima temizlik ekibi şimdiye kadar beş robotu kaybetmiş durumda. Fukishima’daki ağır şartlara uygun, erimeyecek ve çalışmaya devam edecek bir robotu tasarlayıp üretmek içinse iki yıla ihtiyaç duyuluyor. Bu da santralin iki sene daha dünyaya radyasyon saçmaya devam etmesi anlamına geliyor. Asıl korkutucu olan ise radyasyonun denize yayılması. Pasifik Okyanusu üzerinden ABD’nin batı sahillerine ulaşan nükller partiküllerin oradan da tüm dünyaya yayılmasından endişe ediliyor. Bir diğer deyişler, Pasifik Okyanusu radyoaktif bir göle dönüşmüş durumda. Okyanustaki radyoaktif partiküller, insan sağlığı için büyük tehdit oluşturacak yoğunlukta bulunmuyor ancak Fukishima’daki sızıntı durdurulamazsa, önümüzdeki birkaç bin yıl boyunca santral okyanusa radyoaktif partikül pompalamaya devam edecek. Yani dünyanın tüm denizleri, eninde sonunda ölümcül radyoaktif düzeye ulaşacak.(Cumhuriyet/Bilim-Teknik)
ilkokul yıllarımda bize poşet poşet fındık dağıtırlardı nerden bilebilirdim o yaşta bize çernobil faciasından kalma radyasyonlu fındık yedirdiklerini! ! ! ! !
Herhangi bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere 'radyoaktif madde', çevreye yayılan alfa, beta ve gama gibi ışınlara ise 'radyasyon' adı verilmektedir..
Sanırım radyasyonu en iyi biz biliriz. Yani kafasının üst tarafında saçları seyrek olan insanlar. Onlar yani bizler TV'deki büyüklerine uyup, güvenerek Çernobil tesirsiz çaylar içmişizdir. Maksat vatan millet zarar etmesin..
Teknolojideki çok hızlı gelişmeler sonucu üretilen çeşitli elektronik cihazların (TV, radyo, bilgisayar ve röntgen, tomografi vb. tıbbi cihazlar) yaygınlaşması ile meydana gelen radyasyonun elektromanyetik kirliliğe yol açtığı anlaşılmıştır.
Radyasyon, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu (yayımı) ya da aktarımıdır. Bilindiği gibi maddenin temel yapısını atomlar meydana getirir. Atom ise, proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ile bunun çevresinde dönmekte olan elektronlardan oluşmaktadır.
Herhangi bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere 'radyoaktif madde', çevreye yayılan alfa, beta ve gama gibi ışınlara ise 'radyasyon' adı verilmektedir..
Radyasyonun Zararları
X ışınları, ultraviyole ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve manyetik alanlar, elektromanyetik spektrumun parçalarıdır. Elektromanyetik parçaları, frekans ve dalga boyları ile tanımlanır. Ultraviyole ve X ışınları çok yüksek frekanslarda olduğundan, elektromanyetik parçalar kimyasal bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu bağların kırılması iyonlaşma diye tanımlanır.
İyonlaşabilen elektromanyetik radyasyonları, hücrenin genetik materyali olan DNA'yı parçalayabilecek kadar enerji taşımaktadır. DNA'nın zarar görmesi ise hücreleri öldürmektedir. Bunun sonucunda doku zarar görür. DNA'da çok az bir zedelenme, kansere yol açabilecek kalıcı değişikliklere sebep olur.
Maden işletme yataklarında, doğal su kaynakları içerisinde ve toprakta; gerek insan faaliyetleri sonucu, gerekse doğal olarak bulunan radyoaktif maddeler besin zincirine (bitkilere) girerek, oradan da hayvan ve insanlara geçmek suretiyle ölümle sonuçlanan çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır.
Radyoaktif kirleticiler özellikle insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak çevreyi ve ekolojik dengeyi bozmaktadır. Ayrıca radyasyon, canlılarda genetik değişikliklere de yol açmaktadır. Radyasyonun etkisi; cins, yaş ve organa göre değişmektedir. Çocuklar ve büyüme çağındaki gençler ile özellikle göz en fazla etkilenen organ olup; görme zayıflığı, katarakt ve göz uyumunun yavaşlamasına sebep olmaktadır. Deri ise, radyasyona karşı daha dayanıklıdır.
Radyasyonun zararları genellikle zamanla ortaya çıkan bir etki olup, ani etki ancak atom bombalarının yol açtığı ölümler ve yüksek radyasyondaki yanmalar şeklinde kendini göstermektedir.
Geçmişte yapılan nükleer silah denemelerinden dolayı radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları, atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek, radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin, özellikle yüzeysel suların kirlenmesine sebep olmaktadır. 1960'lı yıllarda en yüksek seviyeye çıkmış olan radyoaktif yağışlarda, nükleer silah denemelerinin havada yapılmasının yasaklanması sonucu, 1970'li yıllardan sonra azalma görülmüştür.
Çevre sorunları sınır tanımaksızın artmakta ve çeşitli kirleticiler kilometrelerce uzaklara taşınarak etki gösterebilmektedir. Örneğin; Çernobil kazası nedeni ile yayılan radyoaktif atıkların, toprak ürünlerinde yol açtığı kirlilik bilinmektedir. Çernobil reaktöründe oluşan kazada, doğrudan etki sonucu 30'dan fazla insan hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmış, sakatlanmış ve hastalanmıştır. Binlerce insan ise belirtileri sonradan çıkacak olan genetik etkilerle, nesilden nesile geçebilecek kalıcı izler taşımaktadır. Çernobil'deki kaza sebebiyle atmosfere karışan radyoaktif maddelerin, atmosferik hareketlerle: uzaklara taşınmasıyla, düştükleri yerlerde radyasyona sebep olmuştur. Bu olaydan en çok ülkemizin Çernobil'e yakın olan Karadeniz Bölgesi'nin etkilendiği tespit edilmiştir.
Fukishima’da robotlar bile hayatta kalamıyor
2011 yılında Japonya’da yaşanan Tsunami felaketinin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen selden hasar gören Fukishima nükleer santralindeki temizlik çalışmaları hala bitmedi.
Çevreye ağır radyasyon yayan santralde etrafa dağılan nükleer materyali toplamak için üretilen özel robotlar bile, santralin merkezine yaklaşamıyor. Bu iş için özel olarak üretilmelerine rağmen yüksek sıcaklık nedeniyle kablolar eriyen veya donanımları ağır hasar gören robotlar, gittikleri yerde bozulup kalıyorlar ve geri dönemiyorlar.
Fukishima temizlik ekibi şimdiye kadar beş robotu kaybetmiş durumda. Fukishima’daki ağır şartlara uygun, erimeyecek ve çalışmaya devam edecek bir robotu tasarlayıp üretmek içinse iki yıla ihtiyaç duyuluyor. Bu da santralin iki sene daha dünyaya radyasyon saçmaya devam etmesi anlamına geliyor.
Asıl korkutucu olan ise radyasyonun denize yayılması. Pasifik Okyanusu üzerinden ABD’nin batı sahillerine ulaşan nükller partiküllerin oradan da tüm dünyaya yayılmasından endişe ediliyor. Bir diğer deyişler, Pasifik Okyanusu radyoaktif bir göle dönüşmüş durumda. Okyanustaki radyoaktif partiküller, insan sağlığı için büyük tehdit oluşturacak yoğunlukta bulunmuyor ancak Fukishima’daki sızıntı durdurulamazsa, önümüzdeki birkaç bin yıl boyunca santral okyanusa radyoaktif partikül pompalamaya devam edecek. Yani dünyanın tüm denizleri, eninde sonunda ölümcül radyoaktif düzeye ulaşacak.(Cumhuriyet/Bilim-Teknik)
kısaca elektronik aletlerden marus kaldığımız ilk zamanlarda belli olmayan ama sonradan zararı anlaşılan kötü etki
gerekli :))
radiation :) türkçeden de çevirebiliyorum yani :))
bulutlar adam öldürmesin...........
ilkokul yıllarımda bize poşet poşet fındık dağıtırlardı nerden bilebilirdim o yaşta bize çernobil faciasından kalma radyasyonlu fındık yedirdiklerini! ! ! ! !
olum
radyo istasyonu nun kısaltması zannımca
çernobil in etkilerini en iyi burada görüyoruz....
ayrıca sigarada polonyum yani radyoaktif madde bulunur..
Herhangi bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere 'radyoaktif madde', çevreye yayılan alfa, beta ve gama gibi ışınlara ise 'radyasyon' adı verilmektedir..
radyasyonlu çayı sevemedim ama radyasyonlu fındığa bayıldım.
insanlara faydasindan cok zarari olan öldüren..
çernobil faciası...............ve............. radyasyona maruz kalan güzel ülkemin güzel insanları.................:(((
Emrah Ablak seni seviyoruz...
Yaşasın Tübitak!
bazı insanları...
bunların yanına 50 metreden daha fazla yaklaşmıyooooom
çernobil-rüzgar-doğukaradeniz-çay-ocak-çaydanlık-su -ateş-kaynama-demlik-ince belli bardak-iki kesme şeker-ağız-mide-ciğer-10 sene-KANSER
ilkokulda dağıtılan beleş fındıkları?
insanı öldürecek kadarı virüse bana mısın demez
yolun yarisina mi geldik...ee radyasyon neslindenim biraz erken tukendik...hepimiz gibi! ! !
hayatımızın her anında
sürekli maruz kalıyoruz...
kaçmak gerek:Pp
Sanırım radyasyonu en iyi biz biliriz. Yani kafasının üst tarafında saçları seyrek olan insanlar. Onlar yani bizler TV'deki büyüklerine uyup, güvenerek Çernobil tesirsiz çaylar içmişizdir. Maksat vatan millet zarar etmesin..
Radyasyon,dalga,parçaçık ve foton olarak adlandırılan enerji paketleri ile yayılan enerjiye denir.
kanserojen dalgaya denir... gözle görülemeyecek kadar kalleştir...
eyy radyasyon! .. sen benim soluduğum hava, içtiğim çay ve bana söylenen en büyük yalansın...
sigaradan zararlı mıdır acep.. sigara içip üstelik tirkakiyim deyip içmeyenleri zor duruma sokan sadist bencil insanlara soralım..
Işınım...Hep vardı ve olacak. Varlığımıza da yokluğumuza da sebep olabilir.
her an maruz kalıyoruz. saolsun teknoloji.
Radyasyon Nedir?
Teknolojideki çok hızlı gelişmeler sonucu üretilen çeşitli elektronik cihazların (TV, radyo, bilgisayar ve röntgen, tomografi vb. tıbbi cihazlar) yaygınlaşması ile meydana gelen radyasyonun elektromanyetik kirliliğe yol açtığı anlaşılmıştır.
Radyasyon, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu (yayımı) ya da aktarımıdır. Bilindiği gibi maddenin temel yapısını atomlar meydana getirir. Atom ise, proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ile bunun çevresinde dönmekte olan elektronlardan oluşmaktadır.
Herhangi bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere 'radyoaktif madde', çevreye yayılan alfa, beta ve gama gibi ışınlara ise 'radyasyon' adı verilmektedir..
Radyasyonun Zararları
X ışınları, ultraviyole ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve manyetik alanlar, elektromanyetik spektrumun parçalarıdır. Elektromanyetik parçaları, frekans ve dalga boyları ile tanımlanır. Ultraviyole ve X ışınları çok yüksek frekanslarda olduğundan, elektromanyetik parçalar kimyasal bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu bağların kırılması iyonlaşma diye tanımlanır.
İyonlaşabilen elektromanyetik radyasyonları, hücrenin genetik materyali olan DNA'yı parçalayabilecek kadar enerji taşımaktadır. DNA'nın zarar görmesi ise hücreleri öldürmektedir. Bunun sonucunda doku zarar görür. DNA'da çok az bir zedelenme, kansere yol açabilecek kalıcı değişikliklere sebep olur.
Maden işletme yataklarında, doğal su kaynakları içerisinde ve toprakta; gerek insan faaliyetleri sonucu, gerekse doğal olarak bulunan radyoaktif maddeler besin zincirine (bitkilere) girerek, oradan da hayvan ve insanlara geçmek suretiyle ölümle sonuçlanan çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır.
Radyoaktif kirleticiler özellikle insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak çevreyi ve ekolojik dengeyi bozmaktadır. Ayrıca radyasyon, canlılarda genetik değişikliklere de yol açmaktadır. Radyasyonun etkisi; cins, yaş ve organa göre değişmektedir. Çocuklar ve büyüme çağındaki gençler ile özellikle göz en fazla etkilenen organ olup; görme zayıflığı, katarakt ve göz uyumunun yavaşlamasına sebep olmaktadır. Deri ise, radyasyona karşı daha dayanıklıdır.
Radyasyonun zararları genellikle zamanla ortaya çıkan bir etki olup, ani etki ancak atom bombalarının yol açtığı ölümler ve yüksek radyasyondaki yanmalar şeklinde kendini göstermektedir.
Geçmişte yapılan nükleer silah denemelerinden dolayı radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları, atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek, radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin, özellikle yüzeysel suların kirlenmesine sebep olmaktadır. 1960'lı yıllarda en yüksek seviyeye çıkmış olan radyoaktif yağışlarda, nükleer silah denemelerinin havada yapılmasının yasaklanması sonucu, 1970'li yıllardan sonra azalma görülmüştür.
Çevre sorunları sınır tanımaksızın artmakta ve çeşitli kirleticiler kilometrelerce uzaklara taşınarak etki gösterebilmektedir. Örneğin; Çernobil kazası nedeni ile yayılan radyoaktif atıkların, toprak ürünlerinde yol açtığı kirlilik bilinmektedir. Çernobil reaktöründe oluşan kazada, doğrudan etki sonucu 30'dan fazla insan hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi yaralanmış, sakatlanmış ve hastalanmıştır. Binlerce insan ise belirtileri sonradan çıkacak olan genetik etkilerle, nesilden nesile geçebilecek kalıcı izler taşımaktadır. Çernobil'deki kaza sebebiyle atmosfere karışan radyoaktif maddelerin, atmosferik hareketlerle: uzaklara taşınmasıyla, düştükleri yerlerde radyasyona sebep olmuştur. Bu olaydan en çok ülkemizin Çernobil'e yakın olan Karadeniz Bölgesi'nin etkilendiği tespit edilmiştir.