uyan türk milleti! pazartesiye ve cumartesiye özgürlük için yumruğunu havaya kaldır! yeter artık pazartesiyi pazarın cumartesiyi cumanın sömürüsünden kurtarma zamanı...
acayip ve garaip bir şey bu isim bulunamamış türkçede ve iki gün bir önceki günün ertesi olarak isimlendirilmiş...
özgür insan..! ! ha haaaaaa (postmodern köle) önünde iki yol bulmuştur; özgürce aç kalmak veya barınak bulmak,giyecek ve yiyecek alabilmek,bir ev kurarak çocuk yapıp hem kendinin hem de çocuklarının ihtiyaçlarını sağlamak ve yaşamını sürdürebilmek için özgürlüğünü satmak…bu mudur yani,özgürlük dediğimiz..? ..sen söyle...! ! !
Özgürlüğe dair şehrin kapısında ve ocak başlarında gördüm kendinize secde ettiğinizi ve kendi özgürlüğünüze tapındığınızı, Tıpkı bir zorbanın önünde kendini zelil kılan ve kendini katlederken ona şükreden köleler gibi. Evet mabedin korusunda ve hisarın gölgesinde gördüm aranızdaki en özgürlerin kendi özgürlüklerini bir boyunduruk ve kelepçe gibi takındığını. Ve yüreğim içime kanadı; zira sizler, özgürlük arayışı tutkusu sizin için bir koşum haline geldiğinde ve özgürlükten bir hedef ve tatmin olarak bahsetmeye son verdiğinizde ancak özgür olabilirsiniz. Gündüzleriniz endişeyle dolu ve geceleriniz de ihtiyaç ve gamla yüklü olduğunda siz gerçekten özgür olursunuz, fakat daha ziyade bu eylr hayatınızı çevrelediğinde ve yine de siz onların üzerine uryan ve serâzâd yükseldiğinizde. Ve idrakinizin şafağında öğle saatlerinize vurduğunuz zincirleri kırmadan günzdüzlerinizin ötesine nasıl yükseleceksiniz? Hakikatte sizin özgürlük dediğiniz o şey bu zincirlerin en sağlamıdır; halkaları güneşte parıldasa ve gözlerinizi kamaştırsa da. Ve kendi benliğinizin parçalarından başka nedir ki özgür hale gelebilmeniz için atmak istediğiniz.
Eğer o lağmetmek istediğiniz adaletsiz bir kanunsa o kanun sizin kendi alnınıza sizin kendi ellerinizle yazılmıştı. Onu, kanun kitaplarınızı yakarak, ne de hakimlerinizin alınlarını yıkayarak, hatta başlarından denizi boca etsenizde silemezsiniz. Ve eğer o tahttan indirmek istediğiniz bir despotsa evvela onun içinizde kurulmuş olan tahtının yıkıldığından emin olun. Zira bir zorba nasıl hükmedebilir bir özgür ve gururluya; kendi özgürlüklerinde bir zorbalık ve kendi kibirlerinde bir utannç olmasaydı? Ve eğer üzerinizden atmak istediğiniz bir endişeyse bu endişe size yüklenmiş olmaktan ziyade sizin tarafınızdan tercih edilmiştir. Ve eğer o defetmek istediğini bir korku ise bu korkunun merkezi kalbinizdedir ve korkulanın elinde değil. Aslında herşey varlığınız içinde yarı sarmaşdolaş biteviye hareket eder, arzulanan ve korkulan, iğrenilen ve aziz tutulan, peşinden koşulan ve kaçmak istediğiniz. Ve gölge soluklaştığında ve zeval bulduğunda eğleşmekte olan ışık, başka bir ışığın gölgesi haline gelir. Ve bunun içindir ki özgürlüğünüz bukağılarını yitirince daha büyük bir özgürlüğün bukağısı haline gelir. (Halil Cibran)
Özgürlük ne ola ki…? Bedenimiz bağlanmadığında özgür mü oluyoruz…? Gerçek prangalarımız zihinde ve yürekte taşıdıklarımız değil mi…? Kesin olan bir şey şu ki, 'benim' dediğimiz, ben olanı bağlar sonunda…
kendine tutsak özgürlükler yaşar bir küçük çocuk... şah damarının atışı kadar kutsal! gücü kendi zaafını bilmekten doğar bir küçük çocuk... özgürlük kokar
kelime anlamıyla örtüşmeyen bir yaşama geçirişimiz vardır...
sınırsız bir özgürlük insan için mümkün değildir...sınırlı özgürlüklerle yaşamaktayız...kabul etmeseniz de böyle.. evet..gerçekler bazen istediğimiz renkte değildir...
özgürlük kendi çerçevesi içerisinde geliştigi sürece ve başkalarının haklarını ihlal etmedik sürece güzel bi kavramdır :) en güzeli valla özgürlüğümüzle yasaları ihlal etmiycez... koyulan yasalarda bizim özgürlüğümüzü kısıtlamıyacak.....ok
her kişi gerçekten özgür müdür acaba tam manasıyla? ? özgür olan hayvanlar istediklerini istedikleri zaman yapıyorlar. özgürlüğün anlamında bütünleşmek lazım.harbetmek lazım kendi 'ben'liğimizle.. özgürlük lafı eden omzu çok yıdızlılar boş laf sarf ediyorlar.şu ülkede rahatça okuluma girebiliyorsam özgürüm.
doğduğu yerbelli olmayan ve sonuna hiç ulaşılamayan bir kavramdır özgürlük..İstediği yamaçlardamaşağılar süzülerek uçmaktır özgürlük...Ve kısıtlanamayan bir hayata sahip olmaktır...
özgürlük... yeniden doğup pembe bir dünyaya uyanmak gibi birşey olsa gerek... bir kelebeğin metamorfozlardan kendini kurtarıp.. kanatlarına can yürümesi... ilk kanat çırpışıyla gökyüzüne havalanması gibi...
Ozgurluk evete ihtiyac duydugunda evet deme, hayira ihtiyac duydugunda hayir deme ve bazen de bir seye ihtiyac duymadiginda sessiz kalma; bir sey soylememe, susma kapasitesi demektir. Tum bu boyutlar mevcutsa o zaman ozgurluk vardir.
insan ilişkilerindeki en büyük problem:
kimsenin bir diğerinin özgürlüğüne tahammülü yok
uyan türk milleti!
pazartesiye ve cumartesiye özgürlük için yumruğunu havaya kaldır!
yeter artık
pazartesiyi pazarın
cumartesiyi cumanın
sömürüsünden kurtarma zamanı...
acayip ve garaip bir şey bu
isim bulunamamış türkçede ve iki gün bir önceki günün
ertesi olarak isimlendirilmiş...
Ey uğruna savaştığımız,
Kanlar döküp,darağacına ulaştığımız
Bekle bizi. elimizde DEVRİM meşalesi
Varacağız yanına söndürmeden bu ateşi.
özgür insan..! ! ha haaaaaa (postmodern köle) önünde iki yol bulmuştur; özgürce aç kalmak veya barınak bulmak,giyecek ve yiyecek alabilmek,bir ev kurarak çocuk yapıp hem kendinin hem de çocuklarının ihtiyaçlarını sağlamak ve yaşamını sürdürebilmek için özgürlüğünü satmak…bu mudur yani,özgürlük dediğimiz..? ..sen söyle...! ! !
Özgürlüğe dair
şehrin kapısında ve ocak başlarında gördüm kendinize secde ettiğinizi ve kendi özgürlüğünüze tapındığınızı, Tıpkı bir zorbanın önünde kendini zelil kılan ve kendini katlederken ona şükreden köleler gibi.
Evet mabedin korusunda ve hisarın gölgesinde gördüm aranızdaki en özgürlerin kendi özgürlüklerini bir boyunduruk ve kelepçe gibi takındığını.
Ve yüreğim içime kanadı; zira sizler, özgürlük arayışı tutkusu sizin için bir koşum haline geldiğinde ve özgürlükten bir hedef ve tatmin olarak bahsetmeye son verdiğinizde ancak özgür olabilirsiniz.
Gündüzleriniz endişeyle dolu ve geceleriniz de ihtiyaç ve gamla yüklü olduğunda siz gerçekten özgür olursunuz,
fakat daha ziyade bu eylr hayatınızı çevrelediğinde ve yine de siz onların üzerine uryan ve serâzâd yükseldiğinizde.
Ve idrakinizin şafağında öğle saatlerinize vurduğunuz zincirleri kırmadan günzdüzlerinizin ötesine nasıl yükseleceksiniz?
Hakikatte sizin özgürlük dediğiniz o şey bu zincirlerin en sağlamıdır; halkaları güneşte parıldasa ve gözlerinizi kamaştırsa da.
Ve kendi benliğinizin parçalarından başka nedir ki özgür hale gelebilmeniz için atmak istediğiniz.
Eğer o lağmetmek istediğiniz adaletsiz bir kanunsa o kanun sizin kendi alnınıza sizin kendi ellerinizle yazılmıştı.
Onu, kanun kitaplarınızı yakarak, ne de hakimlerinizin alınlarını yıkayarak, hatta başlarından denizi boca etsenizde silemezsiniz.
Ve eğer o tahttan indirmek istediğiniz bir despotsa evvela onun içinizde kurulmuş olan tahtının yıkıldığından emin olun.
Zira bir zorba nasıl hükmedebilir bir özgür ve gururluya; kendi özgürlüklerinde bir zorbalık ve kendi kibirlerinde bir utannç olmasaydı?
Ve eğer üzerinizden atmak istediğiniz bir endişeyse bu endişe size yüklenmiş olmaktan ziyade sizin tarafınızdan tercih edilmiştir.
Ve eğer o defetmek istediğini bir korku ise bu korkunun merkezi kalbinizdedir ve korkulanın elinde değil.
Aslında herşey varlığınız içinde yarı sarmaşdolaş biteviye hareket eder, arzulanan ve korkulan, iğrenilen ve aziz tutulan, peşinden koşulan ve kaçmak istediğiniz.
Ve gölge soluklaştığında ve zeval bulduğunda eğleşmekte olan ışık, başka bir ışığın gölgesi haline gelir.
Ve bunun içindir ki özgürlüğünüz bukağılarını yitirince daha büyük bir özgürlüğün bukağısı haline gelir.
(Halil Cibran)
Özgürlük ne ola ki…? Bedenimiz bağlanmadığında özgür mü oluyoruz…? Gerçek prangalarımız zihinde ve yürekte taşıdıklarımız değil mi…? Kesin olan bir şey şu ki, 'benim' dediğimiz, ben olanı bağlar sonunda…
bir tür kavuşmadır hatırlayış.
unutuş, bir tür özgürlük. (H.C)
Kanatlanıp uçmak........dileğince..
kendine tutsak özgürlükler yaşar
bir küçük çocuk...
şah damarının atışı kadar kutsal!
gücü
kendi zaafını bilmekten doğar
bir küçük çocuk...
özgürlük kokar
amistad filminden aklımda kalan Give as FREE..
hayatta ayaklarını üstünde dura biliyosan bence özgürlügün ilk adımlarını atmışınız demektir,
Mutlu ve huzurlu hissettiğin andır özgürlük
nihâi sınırları vardır yaratılmış olan herşeyin...
bu sınırları aşma hâlinde herşey zıddına inkılâp eder..
kelime anlamıyla örtüşmeyen bir yaşama geçirişimiz vardır...
sınırsız bir özgürlük insan için mümkün değildir...sınırlı özgürlüklerle yaşamaktayız...kabul etmeseniz de böyle..
evet..gerçekler bazen istediğimiz renkte değildir...
Hep istenilen ve hep de kovulan...
kendince içinden geldiğince yaşamak
Demir penceresinde
Kuşlara özenir garip...
Mesele o ki
Vicdan muhasebesinde gece,
Ruhun özgür olmalı ranzada…
Özgürde olsa kuşlar;
Nihayetinde yerde ölür…
http://www.antoloji.com/serkan_turna
özgürlük kendi çerçevesi içerisinde geliştigi sürece ve başkalarının haklarını ihlal etmedik sürece güzel bi kavramdır :) en güzeli valla özgürlüğümüzle yasaları ihlal etmiycez... koyulan yasalarda bizim özgürlüğümüzü kısıtlamıyacak.....ok
renklerin ahenkli dansı....tabiiki hayal bu..
her kişi gerçekten özgür müdür acaba tam manasıyla? ?
özgür olan hayvanlar istediklerini istedikleri zaman yapıyorlar.
özgürlüğün anlamında bütünleşmek lazım.harbetmek lazım kendi 'ben'liğimizle..
özgürlük lafı eden omzu çok yıdızlılar boş laf sarf ediyorlar.şu ülkede rahatça okuluma girebiliyorsam özgürüm.
özgürlük bence insanın vucudundaki değil beynindeki düşünce kavramıdır.
doğduğu yerbelli olmayan ve sonuna hiç ulaşılamayan bir kavramdır özgürlük..İstediği yamaçlardamaşağılar süzülerek uçmaktır özgürlük...Ve kısıtlanamayan bir hayata sahip olmaktır...
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır?
özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarar
özgürlük...
yeniden doğup pembe bir dünyaya uyanmak gibi birşey olsa gerek...
bir kelebeğin metamorfozlardan kendini kurtarıp..
kanatlarına can yürümesi...
ilk kanat çırpışıyla gökyüzüne havalanması gibi...
Ozgurluk evete ihtiyac duydugunda evet deme, hayira ihtiyac duydugunda hayir deme ve bazen de bir seye ihtiyac duymadiginda sessiz kalma; bir sey soylememe, susma kapasitesi demektir. Tum bu boyutlar mevcutsa o zaman ozgurluk vardir.
Osho
kullanmayı ısrarla beceremediğimiz:((((
bknz:nedir bölümü:(
BİR TARAF ÖZGÜR/Bİ'TARAF DEĞİL...
Özgürlük bu olsa gerek
Gözünü kırpmadan
Çekersin tetiği
Ve söylersin beni sevmediğini
Ben söyleyemem oysa
Seni ne çok sevdiğimi...
Özgürlük Düşü
Sınırsız sevdim gökyüzünü
sevemedim tutsaklığı bi-türlü
güvercinleri
mavi
göklerde
sevdim
beyaz beyaz uçarken
çiçekleri
yeşil
dallarda
derdim
nazlı nazlı açarken
oldum olası
ne bir saksım olsun istedim
ne bir kafesim
isterdimki,
sevdalı bir rüzgar olsun
yaprakları okşasın sesim
isterdimki,
yeryüzü çiçeklerin
gökyüzü güvercinlerin olsun
güneşin okşadığı her yer
özgürlük koksun
ve şiirler
en güzel sevgilim olsun
özgürlüğü kısıtlamak istiyenler özgürlüğün onlara verdiği hakları kullanmaktan geri kalmıyorlar.
başkalarının hakkını kısıtlamadan ve kimseye zarar vermeden istediğin gibi yaşamaktır