Kültür Sanat Edebiyat Şiir

matematik sizce ne demek, matematik size neyi çağrıştırıyor?

matematik terimi İlyas Başpınar tarafından tarihinde eklendi

  • H2o
    H2o

    Matematik profesörü esine bir faks göndermis: 'Sevgili karicigim; 54 yasina
    geldin, bildigin gibi bazi ihtiyaclarimi artik karsilayamiyorsun. Esim
    olarak seninle mutluyum ve sana hic yalan söylemedim. Bunu da sana anlatinca
    anlayisla karsilayacağindan eminim. Bu gece 18 yasindaki asistanimla Büyük
    Otelde kalacagim. Gece yarisindan evvel gelirim. KOCAN'

    Adam eve dönünce yemek masasinin üzerinde bir not bulmus: 'Sevgili
    kocacigim; Sen de 54 yasindasin. Bu notu aldiginda ben de Deniz Otelde 18
    yasinda bir delikanliyla birlikte olacagim. Sen ki matematikcisin bu isi cok
    iyi bilirsin. 18, 54 ün icinde üc kere ama; 54, 18 in icinde kac
    kere? ? ? .Bilmem anlatabildim mi? Onun icin sen bu gece beni bekleme yarin
    görüşürüz. KARIN'

  • Serkan Yürekli
    Serkan Yürekli

    Hayatın Matematik Lisanı
    Doç.Dr. Ufuk İLYASOĞLU/Sızıntı/Mayıs 2005

    Merak ve akıl gibi lâtifelerle donatılan insanoğlu, içinde bulunduğu kâinatın sırlarını keşfetmek adına, büyük teleskoplar inşa ediyor, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlere uzay araçları gönderiyor. Artık, bir uzay aracının bir gezegen etrafında dönmesi ve uzaklardaki gök cisimlerinin keşfedilmesi normal karşılanmaya başlandı. Hayatımızı kolaylaştıran duman algılayıcı, tv uydu anteni, barkod, tıbbî tarama cihazı ve göz tarama sistemi gibi birçok âletin, savunma sanayii ve uzay çalışmaları sırasında icat edildiğini biliyor musunuz? Hasta olduğumuzda tıbbî tetkikler için kullanılan röntgen cihazı, manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi birçok aletin de benzer süreçlerle icat edildiğini hiç düşündünüz mü? Bütün bunlar bir yandan modern hayatın, bilim ve teknolojiye ne kadar bağlı hâle geldiğini gösterirken, diğer yandan da kâinattaki eşya ve kanunların insanın emrine musahhar olacak şekilde yaratıldığını göstermektedir.
    Modern ilmî metodolojinin benimsediği araştırma usûlüne göre matematik; ilmî tespitler için 'objektif' bir usûl olmasının yanında, elde edilen neticelerin umumîleştirilmesinde de en objektif vasıtadır. Bilim ve teknolojnin arka plânında Kudret-i Sonsuz'un ilminin bir ifadesi sayılan ve çoğunlukla gözden kaçırılan matematik vardır. Orta Çağ'da Müslüman ilim adamlarının fark ettiği bu riyazî düşünce ve matematiğe ait hususiyetler Gazzalî'den Birûnî'ye, Nasiruddin Tûsî'den Hucendî'ye ve Harizmî'ye kadar yüzlerce ilim adamının eserinde vurgulanmıştır. İslâm âlimlerinin yolunda yürüyen ve modern bilimin öncülerinden sayılan Galileo, 1623'te basılan ikinci kitabı Saggiatore'de şöyle yazmıştı: 'Öncelikle kâinattaki geçerli dil öğrenilmedikçe ve sonra da onda yazılı karakterler okunmadıkça kâinat anlaşılamaz. Kâinat, matematik dilinde yazılmıştır ve insan olarak onda yazılan kelimeleri matematik olmaksızın anlamamız imkansızdır.' Galileo'nun bu sözü, önemli bir hakikate işaret etmekle birlikte; kâinattaki nizam ve cereyan eden hâdiseler çok kompleks olduğundan, bugüne kadar geliştirilen matematikle son derece girift olan bu mükemmelliği kısmen açıklasak bile, bütün kâinatı ifade edebilen matematik sistem ve formülleri anlamada henüz yetersiz kaldığımız görülmektedir. Bilim tarihine bakıldığında; kâinatın varlık yapısı ve işleyiş özellikleri, matematik kullanılarak kısmen ifade edilebilmiştir. Bu kısmî anlaşılma kâinattaki her şeyin bir matematikî açıklaması olduğunu veya matematikle çelişmediğini gösterirken, varlığın izahında mevcut matematik bilgilerinin yetersiz kalan bir boyutunun olduğunu da göstermektedir. Fizikçiler, maddenin yapısını ve tabiattaki kuvvetleri açıklayan denklemler yazarlar. Sun'î kalb tasarlayan bir mühendis, kanın damarlarda nasıl aktığını ifade eden denklemleri dikkate alır. NASA'daki bir astronom, bir uydunun veya uzay gemisinin yörüngesini ifade eden denklemleri kullanır. Modern dünyada matematiğin bu hayâtî rolü, hayırsever milyoner Landon Clay'ın Milenyum (Bin yıl) Ödül Problemlerini niçin inşâ ettirip, çözümlerini yapacak olanlara yedi milyon dolar vermeyi vaat ettiğinin temel sebeplerinden biridir. Clay Matematik Enstitüsü'nün kurucusu da olan bu hayırsever, matematikteki en önemli ve çözümü şu ana kadar yapılamayan yedi problemin her birini ilk çözen kişiye, bir milyon dolar ödül sözü vermiştir. Ne var ki; pozitivist ve materyalist ilim anlayışı neticesi bütün bütün maddîleşen bugünün insanı, ilim ve tekniğe sadece şahsî hazları, maddî refah ve rahatı açısından alâka duymaktadır. Bu inkârcı düşünce devam ederse; 'yeni bakış ve tespitler insanlığın kurtuluşu adına birtakım sihirli reçeteler takdim etseler bile, dünya çapındaki umûmî yozlaşmanın önü alınamayacaktır.'
    Milenyum problemlerinden birkaçı sizden bir denklemin çözülmesini istemesine rağmen, bu teorik problemlerin hiçbirinde bir sayı değeri bulmanız istenmez. Bu yüzden derslerin hayattan kopuk olarak verildiği öğrencilik yıllarımızdaki matematiğin can sıkıcılığı hâlâ hatırımızdadır. Fakat sembollerin ve denklemin ne mânâya geldiği anlaşıldıktan ve sayılar kullanılarak hesap ortaya çıkarıldıktan sonra, matematik zevkli gelmeye başlar. Bu yüzden asıl başarı, doğru denklemin yazılması sürecinde çekilen sıkıntılarda gizlidir. Özel problemleri çözmek için geliştirilen bir denklem, bir uzay aracı inşâ etmek veya kalb-akciğer makinesi tasarlamak gibi özel maksatlar için kullanılarak, icat şeklinde kendini gösterir. 'Kur'ân, peygamberlerin mucizelerini zikretmesiyle beşeri, istikbalde o mûcizelerin benzerlerinin terakkî ile vücûda geleceğini beşere ders verip teşvik ediyor ve diyor ki; haydi çalış, bu mucizelerin numûnelerini göster. Süleyman (as) gibi iki aylık yolu bir günde git. İsa (as) gibi en dehşetli hastalığın tedâvisine çalış... İşte buna kıyâsen Kur'ân, her cihetle maddî mânevî terakkiyâta sevk etmek için ders veriyor.' Ancak mucizelerin benzerlerinin inşâ edilmesi için, öncelikle bunlara ait doğru matematik denklemlerin yazılması veya önceden yazılmış denklemlerden hangisinin bu özel hazırlanmış probleme uygun olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Çözüm daha sonraki bir iştir; bir denklem tam olarak çözülemiyorsa, bile muhakkak yaklaşık çözüm mevcuttur ve bu tür çözümler çoğunlukla işimizi görmektedir.

  • Serkan Yürekli
    Serkan Yürekli

    bölüm 2

    Milenyum problemlerinden iki tanesinde denklemler fiziktendir. Bunlardan birincisi, akışkanlara ait Navier-Stokes denklemlerine genel bir çözüm bulunmasıdır. Bu denklemler ilk olarak 1820'lerde formüle edilmiştir ve bir kayık gövdesi etrafındaki suda, bir uçağın kanadı üzerindeki havada veya kalbden pompalanan kanda olduğu gibi akışkan ve gazların hareketini ifade eder. Navier-Stokes denklemleri, fen ve mühendislik alanındaki üniversite öğrencilerinin denklem türlerine benzer. Fakat bu durumda, görünüş aldatıcıdır. Şimdiye kadar hiç kimse, bu denklemlerin çözüldüğü genel bir formülün nasıl bulunacağına dâir bir ip ucuna sahip değildir. Fakat denklemlerin kendileri, söz konusu problemin anlaşılmasını sağlar. Bu denklemlerin çözüldüğü genel bir formülün olmayışı; gemi mühendislerinin daha iyi gemiler tasarlamasına, uçak mühendislerinin daha iyi uçaklar inşâ etmesine veya tıbbî cihaz yapan mühendislerin sun'î organlar geliştirmesine engel teşkil etmez.
    Diğer bir milenyum problemi, 1954'te Chen-ning Yang ve Robert Mills tarafından formüle edilen ve maddenin derinlemesine tabiatını tasvir eden bir denklem kümesine çözüm bulmak işidir. Bu denklemler, bizlerin ve kâinattaki her şeyin yapılmış olduğu ham maddenin zengin bir tarifini verir. Bugüne kadar henüz bu denklemlerden herhangi biri çözülememiştir. Navier-Stokes denklemleri gibi; bilgisayar kullanılıp yaklaşık olarak çözülebilen Yang-Mills denklemlerine dayanarak fizikçiler lâboratuvarda test edilmiş olan hesaplar yapabilmiş ve son derece hassas neticeler elde etmişlerdir. Bir ölçüm sırasında denklemler 'doğru' olmak zorundadır. Bu tür denklemler, fizikçilerin ihtiyacı olan hemen hemen bütün bilgiyi sağlamaktadır. Henüz hiç kimse, alışılmış matematik metotlarıyla Yang-Mills denklemlerini çözebilmiş değildir. Asıl olan denklemleri çözmek değil, denklemlerin neyi ifade ettiğini anlamaktır. Sayıları kullanmak ve bu denklemlere dayanarak hesaplama yapmak, önemli olmasına rağmen, ikinci plânda kalmaktadır.
    Matematik evrensel bir dildir. Bu dili üreten düşünceye de riyazî düşünce denir. Yeryüzü mirasçılarının bir vasfı olan bu düşünce, M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 'Ruhumuzun Heykelini Dikerken' isimli eserinde aşağıdaki şekilde özetlenmektedir: 'Bir dönemde Asya'daki ilkler daha sonra da Batı, Rönesansını riyazî kanunlarla düşünme sayesinde gerçekleştirdi. İnsanlık, tarihi boyu pek çok belirsiz ve karanlık şeyleri sayıların sırlı dünyasında keşfedip ortaya çıkarmıştır. Hurûfilerin ifratkâr davranışları bir yana, matematik olmayınca ne eşyanın, ne de insanın birbirleriyle münasebetlerini anlamak mümkündür. O, kâinâttan hayata uzanan çizgide bir ışık kaynağı gibi yollarımızı aydınlatır, bize insan ufkunun ötelerini, hatta düşünülmesi taşınılması çok zor imkân âleminin derinliklerini gösterir ve bizi ideallerimizle buluşturur.
    Ne var ki, riyazî olmak, matematikle alâkalı şeyleri bilmek değildir; matematiği kanunlarıyla düşünmek, insan düşüncesinden varlığın derinliklerine uzayan yolda sürekli onunla beraber olmaktır. Fizikten metafiziğe, maddeden enerjiye, cesetten ruha, hukuktan tasavvufa hep onunla beraber olmak. Evet, varlığı tam kavrayabilmek için hem tasavvufî düşünce, hem ilmî araştırma çifte usûlunü kabul etme mecburiyetindeyiz. Batı temelde kendinde olmayan bir cevherin yerini doldurmada oldukça zorluk çekmiş ve bu ihtiyacı bir ölçüde mistisizme sığınarak karşılamaya çalışmıştı.. her zaman İslâm ruhuyla içli-dışlı olmuş bizim dünyamız için, yabancı herhangi bir şey aramaya veya herhangi bir şeye sığınmaya ihtiyaç yoktur. Bizim bütün güç kaynaklarımız düşünce ve iman sistemimizin içinde vardır; elverir ki o kaynağı ve o rûhu ilk zenginliğiyle kavrayabilelim.. o zaman, varlık içindeki bir kısım sırlı münasebetleri ve bu münasebetlerin ahenkli cereyanını görecek ve her şeyi daha bir değişik temâşâ ve zevk irfânına ulaşacağız.'
    Kısaca, matematikî lisan ve riyazî düşünce, içinde yaşadığımız kâinatı ve onun işleyiş prensiplerini anlamak ve tasvir etmek için ihtiyacımız olan bir dildir. Böyle bir vasıta, insanın gözünden perdeyi kaldırıp ona gerçeği gösterdiği ve onu yeni tefekkür ufuklarına doğru yelken açtırdığı ölçüde vazifesini edâ etmiş olacaktır. Kafa ve kalb bütünlüğüne ulaşmış ilim adamları, eşya ve hâdiselerin içine girerek ilmi ve ilmin semerelerini, insanlık yararına kullandıkları sürece bu işin hakkı da verilmiş olacaktır.

    Kaynaklar
    - Keith Devlin, The Millennium Problems: Seven Greatest Unsolved Mathematical Puzzles of our time, Granta, 2004.
    - Uzunoğlu, S. (Editör) , İlim ve Bilim, TÖV Yayınları, İzmir, 1992.
    - Gülen, M. Fethullah, Ruhumuzun Heykelini Dikerken, Nil Yayınları, 2002.

  • Melike Toros
    Melike Toros

    & tabi şu cümle bir ara baya meşgul ediyordu zihnimi..

    '1, 2'nin nedeni değilse, benim de varlığıma bir neden aramam anlamsız olur.'


    Ama artık kendi çözümümü kendi kendime buldum.. İçimdeki gerçek benin, neye inandığını çözdüm.

    Ben hayata değil, ölüme inandım.

    & şimdi gerçekliğimi bekliyorum

  • Melike Toros
    Melike Toros

    (Bunu gerçekten çok seviyorum.. Bunu düşünmeyi)

    Bize, matematik dünyasının kurgusal&sonsuz olduğu öğretildi.
    Bunu kabul ediyorum.

    1'den sonra 2 gelir dendi.
    Bunu da kabul ediyorum.

    Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm.
    Peki o nereye gitti?

    İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir? Eğer 1'den snra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelebilir?

    İşte! Soru bu! yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası!

    Dolayısıyla matematik yok.Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok.. Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirim bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,9999...9'u bize 2 olarak yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslında bir irrasyonellik harikası.

    İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir! yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluş nedeni vardır. Evrende uçuşan kocaman bir irrasyonellik..

    Tabi ki dünyanın bir anlamı olması gerekmiyor. belki de onu anladıran üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada!




    Ps: Konunun matematik kawramından epey uzaklaşıp gittiğinin farkındayım. Ama matematik dendiği zaman o denklemler, kafa karıştırıcı&zeka geliştirici problemler, logaritma, trigonametri, parabol, fonksiyonlar, polinomlar.. vs geleceği halde bunlar geliyor. Sorry ;))

  • Erol K
    Erol K

    Anlamaya çalışan için basit bir ders. Zekan varsa kullan

  • Arzu Ttaş
    Arzu Ttaş

    harundan sonraki aşkım matematik...

  • ?
    ?

    Hey çocuklar, bu adres sizin için :)

    http://www.matokulu.com/konusoru.php

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    dahasi var:

    NASIRÜDDİN-I TUSİ
    (Horasan 1201 - Bağdat 1274) :

    “Türk Öklit’i” unvanıl büyük Doğu bilgini. Aritmetik, geometri, trigonometri, astronomi, optik, mineraloji, coğrafya, tıp mantık, felsefe, ahlak, müzik ve edebiyat alanlarında eserler verdi. Düzlem ve küre trigonemetrilerini sistemli biçimde inceledi. Kitabı Şeklül Kutta eserinde küre üzerindeki büyük dairelerin oluşturdukları üçgen ve dörtgenlerin topolojik sentezinde o kadar ayrıntılı bir analiz yapmıştır ki, kendinden sonra modern analitik yöntemlerin bunlar aracılığıyla kolayca çıkarılması olanaklı olmuştur. Öklit’in 5.(paraleller) aksiyomunu ikna edici bulmayarak, yerine yeni bir aksiyom denedi. Tusi, bu aksiyomla bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece olduğunu kanıtladı ve buna dayanarak Öklit aksiyomunu çıkardı. Bu konuda yaptığı çalışmalarla modern Öklit-dışı geometrilerin oldukça erken bir öncüsü olmuştur.
    Tusi’nin geometri alanındaki gücü Tahrir-i Usul-ül Öklidis ‘de Oklidis’in ünlü Elements adlı kitabının tanıtımı niteliğinde olup, Yunanca aslından yapılmış çeviriye ekler suretiyle genişletilmiştir.
    Yunan veBatı matematik dünyası sınırının en parlak yıldızı olan aksiyometrik düşünceleri ile modern geometrinin cesaretli bir önderi olmuştur.


    ŞEMSEDDİN SAMÂRKANDİ:
    1276’da en parlak devrini yaşamış Arap astronomu, matematikçisi ve mantıkçısı. Öklit aksiyomlarıyla uğraştı. Yıldız takvimi de ünlüdür.


    GIYASEDDIN CEMŞİD
    (? - Semerkant 1436) :
    14. yüzyılın özellikle Semerkand’ da çalışmalar ve araştırmalarla tanınan en ünlü astronom ve matematikçisidir. Matematik tarihlerinde ondalık sistemin kaşifi sayılır. Yüksek dereceden sayısal denklemlerin yaklaşık çözümlerine ilişkin bulduğu yöntemlerle de ünlüdür. 1 derecenin sinüsünü 18 ondalığa kadar, pi sayısını da 12 ondalığa kadar doğru olarak bulmuştur. En önemli eseri Risalet-ül Muhitiyye ve Miftah-ül Hitap’tır.

    BURSALI KADIZADE RUMİ:
    (Bursa 1337 – Semerkant 1449)
    Semerkant’ta yetişerek ün kazanmiş büyük Türk matematikçi ve astronomudur. Semerkant Medresesi ve Semerkantmedresesinde görev ve hizmetlerde bulunmuştur. Başkıca eserleri Risale fi’l – Hesab adlı aritmetik kitabı, geometri ile ilgili EşKalü’t-te’sis, trigonometri ile ilgili bir derecelik yayın sinüsünün hesaplama yöntemine ilişkin Risaletü’l –Ceyb (sinüs üzerine monografi) dir.

    ULUĞ BEY:
    (Sultaniye 1394 – Semerkant 1449)
    Bilim tarihinde 15. Yüzyıl Astronomu olarak tanınır.Timur’un torunu, Şahruh’un oğlu Maveraünnehir’in Genel Valisi ve Timurlu devletinin İmparatorudur. Semerkant’ta medreseler yaptırdı. Semerkant Rasthanesini kurdu. Bilim ve fenle uğraşarak ününü siyasetten çok bilim ve kültür alanında yaptı. Döneminde ünlü bilginleri toparlıyarak Semerkant’ı uygarlığın başlıca merkezi durumuna getirdi.Bunda Kadızade Rumi ve
    Gıyaseddin Cemşid ‘in büyük etkisi olmuştur. Kendisini de Tarihçi,matematikçi ve gökbilimçiydi.Kurduğu Gözlemevinde yapılan gözlemler sonucu hazırladığı Uluğ Bey Ziyci adlı eseri Doğu ve Batı Bilim dünyasında bir kaç yüzyıl boyunca kullanılmıştır. 1841 ve 1853 de ingilizceye tercüme edilmiş ve bu eser hakkında son makale 1917 yılında Müşteşrik E.D.Knobel tarafından yazıldığı düşünülürse eserin yazıldığı tarihtan beş yüzyıl geçmesine rağmen etkinliğini sürdürmüştür.


    ALİ KUŞÇU
    (Semerkant? – İstanbul 1474)
    Türk-İslam Dünyasının büyük matematik ve astronomi bilgini. Doğum yeri kesin olarak bilinmemekte; 15 yy.'ın başlarında 'ta doğduğu kabul edilmektedir..

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Daha da var:

    ŞÖN-HÜO
    (1011-1075)
    Astronomi ve geometrideki çalışmalarıyla ünlü Çinli bilim adamı. Seri toplamına ilişkin bazı problemleri çözdüğü ve dairesel bir yayın uzunluğunun yarıçapa bağlı ifadesini verdiği biliniyor.


    EBU SALT
    (1067-1133)
    İspanya’da ün kazanmış İslam matematikçisi. Geometri ve astronomiye ilişkin eserler vermiş olan Ebu Salt aynı zamanda bir fizikçiydi.


    İBNİ BACE
    (? -1138)
    Batılıların Avenpace dedikleri Endülüs’ün yetiştirdiği en büyük matematikçi ve filozoflardan biri. Eserlerinden çoğu felsefe, tıp ve fizik konusundadır. Matematik alanında iki eseri biliniyor.


    İBRAHİM BİN EZRA
    (Toledo 1096 – Roma 1167)
    Toledo’da doğan İbrani matematikçi. Sayılar teorisi, takvimler, karekökler, astronomi üzerine eserleri vardır. Matematik tarihi açısından önemi olan ve aritmetik eğlenceleri kitaplarında yer alan Josephus problemi ünlüdür. Problem şöyledir: 15 beyaz ve 15 siyah yuvarlak, bir daire çevresi üzerine öyle sıralanmak isteniyor ki, herhangi bir renkten itibaren 9’ar 9’ar sayılmak suretiyle her dokuzuncu yuvarlak, ilk seçilenle aksi renkte olsun.


    CABİR İBN-EFLAH:
    Latinlerin Geber dedikleri Doğu astronom ve matematikçisi. En ünlü eseri Kitab-ül Hey’dir. Küresel trigonometri ve transfer teoremleriyle uğraştı. Hipotenüsü c olan küresel bir ABC dik üçgeninde cos A = cos a sin B formülünü buldu. 1140-1150 civarında öldü.
    Batı’da kendisindenYaman Matematikçi anlamında Calculorum Osor olarak bahsedilir.


    EL ESFEZARİ:
    Ömer Hayyam’ın çalışma arkadaşı, dönemin ünlü matematik ve fizik bilgini. Hayyam’dan önce öldüğü bilinmiyor, ama doğum tarihine ilişkin bir bilgi yok. Öklit geometrisine ilişkin çalışmalar yaptı ve eserler verdi.


    EL BAĞDADİ:
    Hayyam’ın bir diğer çalışma arkadaşı. Arap matematikçisi. Öklit geometrisi ile uğraştı. Sayısal örnekleri içeren popüler bir kitabı Latince’ye çevrildi ve büyük etki yaptı. 1100’lerde parlayan bu matematikçinin doğum ve ölüm tarihleri bilinmiyor

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    daha var:

    İBN-İ SINA
    (Afşana 980 –Hemedan 1037) :
    Batıda Avicenna adıyla bilinen büyük fizikçi, filozof, matematikçi ve hekim. Matematikte sayılar kuramını Diophantus yöntemleri üzerine kurarak, bu teoremlere önemli ekler yaptı. Bir tam sayının 9’la bölümünden kalan artıkları bilindiğinde, bu sayının karesinin ve kübünün 9’la bölümünden kalan artıkları bulmak üzerine geliştirdiği yöntem meşhurdur. Esas ününü, felsefe ve tıp alanında yapmıştır.


    EL HEYSEM
    (Basra 960 –Kahire 1039) :
    Latinlerin Alhazen dedikleri büyük Mısırlı bilgin. Optik üzerine yazdığı Kitab-ül Menazır adlı eseri Batı fiziğine başlangıç teşkil etmiştir.Bu eser 1270 yılında Latinceye çevrilmiştir ve 16. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa’da önemini kaybetmemiştir. Astronomi ve matematiğe ilişkin eserlerinin sayısı 60’tan fazladır. Bilardo veya küresel ayna problemini geometrik olarak çözdü. Geometri, cebir, sayılar kuramı, pratik hesap, konikler, pozisyon astronomisi, ağırlık merkezi problemleri vb. üzerine eserleri vardır.


    EL BİRUNİ
    (Ebu’l Reyhan-ı Beyrunî)
    (Ket 973 – Gezne 1048) :
    11. yüzyılın ilk yarısının en ünlü astronom ve matematikçisi. Felsefe ve coğrafya alanlarında da çalışmalar yaptı. Sayılar kuramı, Hint hesabı, ay ve güneş tutulmaları, matematik coğrafya, enlem ve boylam tayini, kuyruklu yıldızlar, küre geometrisi gibi konularda yazılmış 113 kadar eseri (toplam sayfası 13.000 ‘u geçer) bilinir. Geometride, açıyı üçe bölme problemini de içeren cetvel ve pergel ile çözülemeyen bir grup problem vardır ki, bunlar matematik tarihinde “Biruni problemleri” olarak bilinir. Daire içine çizilmiş 9 kenarlı düzgün poligonun bir kenarının uzunluğunu özgün bir yöntemle hesapladı. Pi sayısının hesabı üzerine çalıştı, sinüsler teoremini kendine özgü bir yöntemle kanıtladı.

    Trigonometriye sekant, cosecant ve cotangent fonksiyonlarını eklemiştir.


    KÜŞYAR BIN LEBBAN
    (971-1029) :
    Dönemin ünlü Türk kökenli matematikçisi. Aritmetik, trigonometri ve astronomi alanlarında eserler verdi. Menelaos teoremi ve sinüsler teoremi üzerine çalışmaları biliniyor. Ziyci el-Cami ve Zeyci el-Balığ adlı eserleri tanınır.


    İBN-İ SAMAH
    (Grenata? - Grenata 1035) :
    İspanya-İslam ekolünden matematikçi ve mühendis. Sayılar kuramı, geometri ve takvim oluşturmaya ilişkin çalışmalarıyla ün kazandı.


    EL ZARKALİ:
    (1029? –1087?)
    Latinlerin Arzachel dedikleri İspanya-İslam ekolünün en ünlü astronom ve matematikçisi. İlk kez evrensel bir usturlab imal etti. Küresel trigonometri üzerine çalıştı.

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    daha:

    EB-ÜL CÛD:
    (Muhammed ibn-i Leyt)
    O da Ebü’l Vefa ekolünden yetişti. 7 ve 9 kenarlı düzgün polinomların çizimi ve triseksiyon meselesine ilişkin buluşlarıyla ün kazandı. Cebir denklemlerini tasnif etti. 1000 yılında yaşadığı bilinir.

    Müsteşrik M.Contor, O’nun için “Usta Bir Matematikçi ifadesini kullanmıştır.

    EMIR EBÜ NASR:
    El Biruni’nin hocasıdır. 1007 yılında en parlak devrini yaşayan bu matematikçinin ünlü eseri El Mıcısti Eş-Şahi’dir. Nasireddin Tusi’nin çok övdüğü Ebü Nasr’ın 1035 yılından önce öldüğü biliniyor.


    İBN-I YUNUS:
    (950-1009)
    Tam adı; Ali İbn-i Ebu Şaid Abdurrahman İbn-i Ahmet İbn-i Yunus Ebu'l Hasan el-Sedefi olan ve bilim tarihinde, Aben Jonis ülkemizde İbn-i Yunus olarak tanınan bu bilgin; Matematik ve Astronomi konularında hazırladığı eserlerle birlikte adını zamanımıza kadar ulaştırmıştır.Ebü’l Vefa ile aynı dönemde yaşamış astronom ve matematikçi.

    Cebeli Mokattam rasathanesinde rasatlar yaptı ve ünlü Zîc-i Hakimî adlı eseri ile 18 yıldızın koordinatlarını içeren bir katalog düzenledi. Zîc-i Hakimî adlı eserinde kendisinden sonra gelenlere bir çok astronomi trigonometri ve fizik bilgisi bırakmıştır.

    Trigonometriye dair ileri bilgiler vardır.

    Cos a cos b = ½ [cos (a-b) + cos (a+b) ] formülünde benzer bir formül bulmuştur.


    EL KERHÎ:
    (? – 1029)
    Batılılar’ın “Arap Diophantus’u” adını verdikleri Bağdatlı matematikçi. 1010-1016 yıllarında yazdığı tahmin edilen El Fahri adlı cebir kitabında, cebirsel miktarlara ilişin rasyonel çözümler, kökler, birinci ve ikinci dereceden denklemler, belirsiz denklem sistemleri ve bunlara ait problemlerle, sayısal ve katsayılı bikuvadratik denklemler yer alır. El Kerhi şu belirsiz denklemlerin tam çözümlerini verdi: x3+y3=z2, x2 y3=z2, x2-y2=z3, x3+ax2=y3, x3-bx2=y3. Aynı tarihlerde yazdığı ve hesap üzerine olan El Kâfi Fi’l Hisap adlı eseri de meşhurdur.


    EL NESEVÎ:
    Horasanlı matematikçi. Hint aritmetiğine ve Arşimet’in eserlerine ilişkin çalışmalar yaptı. 1013-1019 tarihleri arasında yazdığı ünlü eseri El Mukni’ de doğal sayıların kare ve küp köklerini veren yaklaşık formüller geliştirdi. Açıyı üçe bölme meselesini yeni bir yöntemle çözdü. Doğum ve ölüm tarihleri bilinmiyor.

  • Cem Nizamoglu
    Cem Nizamoglu

    Türk-İslâm âlimleri de matematik alanında önemli çalışmalar yapanlardan daha:

    EL HAREZMÎ:
    (Ebu Abdullah Muhammed bin Musa el Harezmi) (Harizm 780 – Bağdat 850)
    Türk kökenli Matematik veAstronomi bilginidir. Cebir ve Astronomi bilimlerinde önemli eserler yazmıştır. Harizmi'nin Ahmed, Muhammed ve Hasan adlı üç çocuğu olup, hepsi de Matematik bilimi üzerinde ciddi çalışmalarıyla tanınır


    SABIT BIN KURRA:
    (Harran,Urfa,821-Bağdat 901)
    Sabit bin Kurra'nın, bu Arapça şerhinde sinüs teoreminin tanımının yapıldığı ve astronomi ile ilgili konularda teoremin uygulanmasında gösterilmiştir.

    Trigonometrinin, Batı’da yaygınlaşmasını sağlıyan, aynı zamanda dacebiri geometriye uygulayanlarınönderlerindendir. Arapça ve Farsça'dan Latince'ye tercüme etmede üne kavuşan Gerard (1114-1185) , Batlamyus'un ünlü eserini 1136 yılında Sabit bin Kurra'nın Arapça eserinden Latince'ye tercüme etmiştir. Bu Latince tercüme, 1515 yılında ikinci kez yayınlanmıştır. Sabit bin Kurra'nın matematik ve astronomiye ilşkin yapmış olduğu eserlerin sayısı 60 yakındır.


    EBÜ’L VEFA:
    (Buzcan 940 – Bağdat 998)
    Matematik tarihinde önemli yeri olan,Türk İslam dünyasının önde gelen matematik astronomi bilginidir.Özellikle bugün Trigonometride görülen pek çok, temel tanım, kavram ve formülleri bilim dünyasına ilk sunan bilgindir.Objektif olarak yazılmış matematik ve astronomi tarihi kitaplarında adını görmek mümkündür.

    Trigonometri,geometri ve astronomi ile ilgili çok sayıda eseri vardır. Bu eserleri Batı dünyasında uzun yıllar incelenmiş, tercümeleri yapılmış ve hakkında çok sayıda eser ve makale yayınlanmıştır.


    EBÜL KASIM EL MACRÎTÎ:
    (? – 1007 /8)
    Tarihinde ilk ciddi yüzey hesaplarını yapan kişidir. Yıldızların hareketini izlemiş ve Batlamyus'un ünlü Almagest üzerinde çalışmıştır. Makriti, İslam Ülkelerini dolaşmış Arapça ve Yunanca birçok eseri toplamıştır. Bu eserleri inceleyip, Astronomi üzerine eserler yazmış ve Endülüs'de astronomi bilimini en yüksek düzeye getirmiştir.

  • Oguzcan Demir
    Oguzcan Demir

    pi 3,14 neredeyse bir senemi üniversitede çalacak ders fonksiyon lineer determinant türev limit vs vs

  • Ayse Mutlu
    Ayse Mutlu

    bknz.ooooofffffffff

  • Alp Tanhu
    Alp Tanhu

    lisedeyken, ders konusu (a+b) ^2 ve a^2-b^2 idi..
    ben de evde formüllerle oynayarak (a+b+c) ^2 ni kendimce keşfetmiştim..hehe... heyecanla diğer kendimce keşiflerim gibi mat. hocamı buldum ve anlatmaya başladım...adamcağız bana 'oğlum bi dur..' dedi ve 'ok..çok güzel, sevindim bu olaya, ama haftaya bu konuları görcez, acelen ne senin..? '
    ben de ' yaa hocam bunu ben buldum yaa..'
    hocam da 'oğlum, bu bulunmuş bişey, haftaya anlatcaaz..'

    ben de yine:'aman allahım yine mi..? ' hehe..

    hala o günlere çok gülerim...

  • Alp Tanhu
    Alp Tanhu

    ufff...bayılırdım yaa...
    fiziğin alfabesi...

  • Algoritm A
    Algoritm A

    it is a kind of art..but much better that it..
    you can smell it in the water and in the earth, but in real
    you can not understand it very cearly..
    so you contiune to think about it while all of your life..
    and always you know that it is everywhere..

  • Ferit Kuru
    Ferit Kuru

    okuldaki en sinir+gıcık oldugum derssssss

  • Hulya Önder
    Hulya Önder

    Matematik bilim değil yöntemdir.Mantık yürütme biçimi.Ancak fen bilimlerinde ve hayatın daha bir çok alanında fayalanılır.

  • Seu Kuyt
    Seu Kuyt

    Gerçek bilim; o ne bir biyoloji ne bir sosyoloji ne de herhangi bir -oloji; o başlıbaşına bir bilim; gerçek bilim.