Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Klasik, "9 ay hakkı"nı esas alan bir savunma yapmışsınız :)) Anne hakkı elbette ödenemeyecek denli değerli ve önemlidir. Ancak, ben sevginin kategorize edilmemesi taraftarıyım ve edilemeyeceği kanısındayım.
Sevgi, iyi kötü ayırımı yapmaz. Bir Mona Lisa gülüşünü, bir bebeğin "agu"sunu, bir gün batımı güzelliğini, hünerli bir fırçadan çıkan bir tablonun coşkusunu anında hisseder ve seversiniz. Onları sevmek için iyiyi, kötüyü, teorileri, kuralları, felsefi görüşleri üst uste koyarak veya karşılaştırarak sevmeye karar vermezsiniz. Gördüğünüz anda seversiniz. Çünkü her duygu gibi sevgi de anlıktır.
“Anne sevgisi istisnai sevgidir” bu yüzdendir tüm dünyanın ortak söylemi ve hissettikleri “ hiç kimse annem gibi sevemez “ evet evlat ne kadar “mal “ olsa da!
Anne sevgisi beklentisi ile gerçek sevgi olmaz, hatta bu sizin yazdığınız tamamen kadından beklenti. Ben insan diyerek genelledim kategorize etmeden.
Gerçek sevgi, saygı ile birlikte aynı paralelde gelişir. Karşılıksız sevgi çok uzun ömürlü olmaz. Anne sevgisi farklıdır, kimse kimseyi dokuz ay karnında taşımaz, aklı baliğ olana kadar da en mükemmel şekilde hem maddesel hem manevi anlamda bakımını üstlenmez. Hatta evlat bile anneyi aynı derecede sevemez. Çünkü anne gibi onu karnında taşımamıştır. Bu yüzden birbirimizden anne ya da baba sevgisi beklemek çok büyük haksızlık olur hayat arkadaşımıza.
Ayrıca “hastalıklı sevgi “ benim mantığıma göre değil, koskoca psikiyatri ana bilim dalına ait bir konudur. Okuyan herkes bugün bu konuyu araştırıp etraflıca okumalarını öneririm. Özellikle de yirmili yaşlardaki genç arkadaşlarıma
Sizin mantığınıza göre istisnasız tüm annelerin evlat sevgisi, "hastalıklı sevgi" sınıfına giriyor. Çünkü istisnasız tüm anneler, evlatlarını, ne "mal" olduğuna bakmaksızın kayıtsız koşulsuz severler.
Sevgi, iyilikten beslenir. Sağlıklı İnsan psikolojisi kötüyü sevemez.eğer seviyorsa Bunun adı,
“ hastalıklı sevgi”dir.
Milan Kundera, bir romanında der ki;
"Beni, iyi yönlerim için seven kadını değil; yalancı, bencil, sahtekar, alçak, kötü olmama karşın hala seven kadını tercih ederim" der.
... Ben de "Aynen!" derim.
Ruhsal
(kendi içinde iyi ve kötü dengeli) ve estetik güzellik tıpkı siyah ve beyaz gibidir. Biri olmazsa diğeri yarım kalır. Dünya denge üzerine kuruludur ve bu içindeki ve dışındaki bütün zerreleri kapsar. Zıtlıklar birbirini tamamladığı gibidir,” iç ve dış güzellik.” Güzellik kavramı sadece doğa ile açıklanamazken, sadece estetik ile de açıklanamaz. İnsandaki güzelliği estetik olarak ele aldığımızda bir tablo gibi her bakışa göre farklılaşır.
(her ne kadar hatları çizilmiş olsa da)
Nesnel güzelliği zaten konuya girerken ayrı tuttum. Sadece insan denen canlıya ait güzelliği irdelemek için. İnsan bir kediden farklı, onun sadece estetik açıdan güzelliği değerlendirilir. İnsanı bu kadar önemli ve değerli kılan ondan ayıran düşüncesi ise dış görünüşü güzel olsa bile düşünceleri vasat olduğunda tam anlamıyla güzellik karamını karşılayamaz.güzellik değer yargısı, onu bir bütün olarak ele almak gerekir. Bazı değerleri tek tek açıklayabilirken, insandaki güzellik değerler bütünüdür bu yüzden de bütüncül bakılması gerekir.
Not; kimseye cevaben yazmadım, bu sayfada gerçek hesaplarınızla yazarsanız sevinirim. Anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum.
İyi, doğru, yararlı olan aynı zamanda güzeldir de.
İyi doğru yararlı aklı, ahlakı ifade eder.
Göze hoş içi boş güzeli, içi doluda sever mi. Seve bilir.
İçi boş biri içi dolu güzeli sevebilir mi. Sevebilir de kantarı kırılır...”
İlk önce bunlar benim sözlerim değil onu belirteyim. ve fikirlerimi şöyle açıklamak isterim. güzellik kavramını kısmen açıkladığı gibi (halk arasında iç güzellik) bütünlük ihtiva etmiyor elbette. iyi, doğru olan insan için yararlıdır diyelim. güzeli tanımlamak için ise olmazsa olmazlardan diyebilirim. ama şu denilebilir; aynı zamanda "estetik açıdan güzel anlamına gelmez." çok zararlı şeyler yapan toplum kurallarına uymayan, ruhsal yapısı itibariyle de kötücüllüğün divası bir insan da estetik açıdan güzel olmaz diyemeyiz. güzelliğe çerçeve çizdiğimizde ise bunu ancak iç ve dış güzellik olarak o çerçevenin içine yerleştirdiğimizde gerçek anlamıyla açıklamış oluruz. bir de insanın; duyularıyla algıladığı hiçbir şey aklın alanı dışında değildir. duyguları nirvana yaptıran sadece güzellik değildir. bunu güzellik ile açıklayamayız. mantığın biraz daha geri planda kalmasını ise hormon dengeleriyle ancak açıklayabiliriz.
ve konuştuğum kişiyi bilmek isterim, kendi adınızla sayfaya yazmanızı tercih ederim.
Negatif duygular ayrı fabrikanın ürünü mü? :)
“İyi, doğru, yararlı olan aynı zamanda güzeldir de.
İyi doğru yararlı aklı, ahlakı ifade eder.
Göze hoş içi boş güzeli, içi doluda sever mi. Seve bilir.
İçi boş biri içi dolu güzeli sevebilir mi. Sevebilir de kantarı kırılır...”
Dünya da denge üzerine kurulu:)
“Akıl, sevgi, saygı, merhamet, vicdan barındırmayan hiçbir "beden"i güzel olarak tanımlayamam. Güzelliği bir çift göze, bir tutam saça, alımlı bir endama sığdıramam !”
Etik, ahlak kavramı ve estetik sevgili melek. ( bütünsellik)
Her insan bir dünya tek insanı bile ansiklopedi serisiyle açıklayamam. Cahilliğim mazur görüle:)
“Güzel güzeldir kapalı bir kutunun içinde, ya da gözlerden ırak bir yerde bile.”
Evet genel hatları itibariyle çizilen ölçütler insanlar tarafından da kabul edilen estetik açısından sizin söylediğiniz gibi değerlendirilir. “Güzel, bu ölçütlere göre güzeldir”
Peki bu açıklama;
Güzel nedir?
Sorusuna tam anlamıyla cevap verebiliyor mu?
Bence veremiyor.
İşte buradaki nüans bizi düşünmeye sevk ediyor.
Çünkü değer yargıları farklıdır. Psikolojik açıdan da değerledirsek yine herkes baktığı şeyi aynı görmeyebilir. Bakış açılarının farklılığından dolayı da estetik açıdan her ne kadar belli de olsa güzellik anlayışı değişebilir.
Kaldı ki, “bütünlük ihtiva etmeyen her şey yarımdır.”
Nedir peki çizilmiş, öğretilmiş, kalıplaşmış güzellikle ilgili tüm değer yargılarını yerle bir eden düşünce?
Neden renkli gözler ve bir de çekik çekik badem badem olsa da bir süre sonra cazibesini yitirir?
Ya da, muhteşem altın orana sahip bir yüzü görüp uzaktan deli divane olupta onunla sadece birkaç kelime konuşunca sesinde ve aklında normal olmayan bir şeyler sezdiğimizde oradan uzaklaşmak ihtiyacına gireriz?
Ya da, iç güzelliği diye tabir edilen, ahlaki ve etik değerlerden yoksun olduğunu anladığımızda o güzellik bir anda siliniverir gözümüzden?
Bütünsel güzelliği bulmak zordur. Peki nedir sana göre güzellik?
Bireysel olarak değer yargılarımıza göre aradığımız kriterler olabilir mi? Bireye göre aklındaki şartları sağlayan insan güzeldir. İlla dört dörtlük olmaz kimi zaman, geriye estetik açıdan birkaç şartı sağlamış ama güzel ahlakını karşısındaki kişiye aksettirmiş bir insan kalır. Ve o insanın yarım kalan parçalarını da bizler tamamlarız.
bağlanmayacaksın bir şeye,
öyle körü körüne.
“o olmazsa yaşayamam” demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela.
o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle
o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden...
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince,
çok ait de olmazsın hem.
(.....)
çok sahiplenmeden,
çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın.
ucundan tutarak…
- Bağlanmayacaksın, Can Yücel
KURUTUN DENİZLERİ HAİN BALIKLAR ÖLSÜN!
Hatta Türkiye’deki bütün kuşları da öldürün! Cırcır böceklerini de unutmayın sakın! Toplattırın bütün salyangozları. Tosbağalar ne gereksiz hayvanlar! Ya, karıncalara ne demeli? Mutfakların ve sofraların düşmanı, hemen yok edin onları da lütfen! aa bakın arılar var bir de büyük tehlike! Ya alerjisi varsa birilerinin! Eşekleri de es geçmeyin lütfen! Fena tepiyor keratalar..!
Güzel olan ne varsa öldürelim gitsin.
"İnsan 'güzel' sevmez, sevdiği güzeldir."
Aklıma geldi yazılanları okuyunca :)
Akıl, sevgi, saygı, merhamet, vicdan barındırmayan hiçbir "beden"i güzel olarak tanımlayamam. Güzelliği bir çift göze, bir tutam saça, alımlı bir endama sığdıramam !
Güzellik gözden değil, ÖZden geçer.. Tıpkı iyilik ve kötülük gibi...
Güzel kadın /erkek yerine, güzel İNSAN tanımına uymayı başarabilmek..
Sevgili Aslı, dediğin gibi ;
" Güzellik bir kombindir. ".
Sevgiyle...
Ve insanın en güzel şarkısı, aklın yolundan kalbin ritmine vuran yeridir.
?si=LmYf6Cu6Dl3Yhpys
Somut ve soyut nesnellik kavramını atlayıp…
Canlıların diğer bir canlıdan haz almasını sağlayan dış görünüştür ilk bakışta.
Peki nedir bu kavramın verdiği mutluluk ve ne kadar doğrudur.
Öyle ya iki kıçı kırık kelimenin yan yana gelmesiyle açıklanabilir miydi? toplumu bu kadar etkisi altına alabilen kavram. Sokrates'e göre ruh güzelliğidir asıl insanda tecelli eden. Çünkü bana göre de güzellik sadece bir açıdan incelenemez. İnsanda güzellik Kombindir. Herbiri diğerinin tamamlayıcısıdır. Sanatsal güzellik yanında aklın olgunluğa eriştiği ve ahlakın da olgunlaşıp dengeye ulaştığı insandır, güzel olan.
Aslı Birer
Eskiye takılı kalmak hiçbir insanı mutlu etmez. İnsan için doğru olanı her yeni gün, yeniden doğmaktır.
İnsan tercihleri doğrultusunda şekillenir.
(demokratik koşullarda)
Ve sadece bu yüzden insanın, insanca yaşayabilmesi için demokratik yönetim anlayışı şarttır.
(Sözle alakalı yeri geldiği için yazdım.)
Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma beyaz olanlardan kork.
Demiş bir ülkenin bir bilgesi.
Gel de bir kere de sen ‘Gel’ de…
?si=63frrn1m19Euv-nX
….“Yanlar’ın” haddi hesabı yok
İç dünyama dönmek en iyisi... Orada düş kırıklığına yer yok.
- Tutunamayanlar, Oğuz Atay
düş kırıklığı nedeniyle eski/geçmiş” aranıyor“
Bu cümle size ait ya.
Düş kırıklarınızı yine başka bir insanla ilişkilendirdim. Yanlış anlamışım demek.
:)),neyse iyi hafta sonları size de.
Ömrün uzun ya da zaman kavramının geniş olmasıyla, anıların değer orantısını pek anladığımı söyleyemem. Çünkü bana göre anılar, hayatın her aşamasında kayıtsız koşulsuz değerlidir ve dün bile benim için bir anıdır.
Ayrıca, umutlarımız ve hayallerimizle düş kırıklıklarımızı diğer insanlarla ilişkilendirmek de tartışma götürür diye düşünüyorum.
İyi hafta sonu dileklerimle...
Atalarımızın dediği gibi,
“gelen gideni aratır “ sözünden de yola çıkarak bir de üzerine görülen güzel düşlerin yerini kırılan hayallerin alması da eskiye özlemi tetikleyen etkenlerden biridir. Lakin, insanın öyle korkuları vardır ki, zamanın içinde geri dönüşü olmayan çabuk eskiyen canlı olduğu bilinciyle ve hayata geç kalmak korkusuyla hatalara çok müsaittir. Ve insanın mayasında iyilik, kötülük eşittir. Hayatın içinde tercihlerimiz doğrultusunda ya dengeli kalır ya da bu ruh hallerinden biri diğerine baskın çıkar. Karşılaştığımız insanların ruhsal durumlarını neler yaşadıklarını bu hale nasıl geldiklerini bilemeyiz. Yani; eskilerinin neler olduğunu bilemeyiz. Ve insanlar genel itibariyle önce kendi çıkarlarını düşünürler. İnanın insanoğlu eğer yaşlanmasaydı eskilere ( anılar) hiç değer vermezdi. Zamanın içinde eskiyen ve eksilen insandır. Aslında geçmişin eskisi olmaz. Geçip gitmiştir. İnsan beyni istifçi çünkü onu geliştiren bilgidir. Eğer buna ihtiyacı olmasa ve ömrü uzun ya da zaman kavramı çok daha geniş olsaydı asla duygusal anlamda anılara değer vermezdi.
“düş kırıklığı nedeniyle eski/geçmiş” aranıyor
Maalesef, zaman kısıtlı ve insanlar karpuz değil ki önceden kesip içine bakalım.
Size ek olarak, üzerine umutlar besleyip, hayaller kurduğumuz yarınlarda yaşadığımız düş kırıklığı nedeniyle eski/geçmiş aranıyor... diye düşünüyorum.
Asıl eskiyen insanın kendisi olmasaydı eskiler bu kadar değerli olmazdı.
Aslı Birer
Karşılarım geleni
Umursamam gideni
Pek sevemedim
Özünü tarif edeni
Doğrudur gönlüm etekleri kıvılcım kıvılcım sevda tutuştuğu, pervane olup yörüngende divanen olduğum
Paslı hançerlerle eşliğinde vaktime can dayanmaz ruh barınmaz hasretini kardığım
Tebessümlerinin gün batımına yüreğinin yüreğime meşru sayıldığı
Lisanımın sedası lâl ve illegal olduğu
Azığı ve nafakası sen olan gözlerim yokluğun mahrumiyetinde kirpik döktüğü doğrudur...
Güç zehirlenmesi
İnsanın varoluşundaki kötülüğün karakterini zehirlemesi sonucunda gün yüzüne çıkması olarak tanımlayabiliriz.
Bugün yaşadığımız toplumu etkileyen olaylar zincirine bir göz atarsak;
Sırf güç insanın elinde diye, hayvanların hakkını gasp edip yaşam alanlarını ellerinden alıp sonrada yaşamak haklarını da ihlal edip onları katletmek insandaki güç zehirlenmesine örnektir. Ve insanın gitgide normal ruh halinden çıkıp, (narsisizm, Makyavelizm ve psikopatlık) açıkça görüyorum.
?si=aixmv5aeTmkeJRMT
Riya, yalan dolan, yüreklerden, çağ bozumunda toplanan…
Aslı Birer