Bir dönem okunması mutlaka gereken,özellikle aşık olanların ve platonik aşıkların kendini buldukları,hayal aleminde dolandıkları kitaplar yazan yazar.Belli bir dönemden sonra yazdıkları ile gerçeklerin aynı olmadığı farkedildiğinde kabak tadı veren,bu aşamadan sonra aşkın ütopyasına dalmak istendiğinde okunabilecek bir yazar....
İskender Pala diyince aklıma önce ilk okuduğum kitabı geliyor; Babil'de Ölüm, İstanbul'da Aşk. Kitap sizi aşkın en derin katmanlarına götürürken içinizden şunu söylüyorsunuz. ' Bu kadar derinden yazılması için bir kitabın aşkla yoğrulmuş olması lazım yazan kişinin yüreğinin..' Leylanın kayboluş anı. Aşığın elemi..... Kays'ın Mecnun'a dönüşmesinin müthiş öyküsü.. Kitap, kitap tarafından aşkla yazılıyor. Siz de aşk köprüsünden zevkle geçiyorsunuz o kitabı okurken. Herkesin anlaması zordur bu kitabı. İnce bir kalp gerekir, en az yazarın kendisi kadar aşk ile yoğrulmuş olması gerekir okuyan yüreğin. Kitap olması gereken yerdedir. Aşıkların gönüllerinde...Teşekkürler İskender Pala...İyi ki varsın, olman gereken yerdesin.
binlerce hayranından biriyim..İskender Pala benim için anlatılmaz bi şey..bir sevda ama adını koyamadığım bişey..tüm kitaplarını okumak istediğim tek yazar.Aşkı kimse böyle anlayamazdı ve anlatamazdı bence.Gerçek aşkı yaşayanlardan olmak istiyor insan.Hayatımda tanışmak ve muhabbet etmek istediğim tek insan desem abartmış olmam.bu benim için en büyük mutluluk olacaktır..İskender Pala benim için ulaşılmaz biri..inş.birgün görmek nasip olur....
hocamı bir yazısıyla tanıdım. ve o günden beri büyük bir ilgiyle okumaya devam ediyorum eserlerini. edebiyata daha farklı bakmamı sağladı.bence her türk gencinin, hocamın enaz bir yazısını okuması gerekir.
anlamı anlaşılan şiir,şiir değilmiş.ondan öğrendim.......Aşk ne demekmiş işte size tercümanı..o ki 'AŞktır ki gerisi vesairedir' der.çok mu merak ettiniz..o halde üstadın Kitab-ı Aşk'ını okuyun derim.o halde Ah Min-e'l_Aşk'ını okuyun derim.çünki gerisi vesairedir...divan şiirinin gerçek güzelliğini ve anlam yoğunluğunu hissetmek isteyenler...gerçekten şiirle derinleşmek isteyenler bence zaman kaybetmeyin.........üstad ile tanışın :)
Divan Edebiyatının yaşayan en büyük ve en mükembel şair ve yazarı herhalde..Divan Edebiyatını hazetmeyenlerin, İskender Palayı okuduktan sonra fikirlerinin değişeceğine eminim...muhabbetle..
klasik edebiyati dersimize giriyor.. en sevdigim hocalardan biridir. divan edebiyatini genclere sevdirebilecek yegane insanlardan bir oldugunu düsünüyorum
onun kitaplarını okudukça, ruhumun inceldiğini, kelime hazinemin geliştiğini ve ecdadıma olan sevgimin katmerlendiğini hissediyorum. edebiyat budur işte... Kitab-ı Aşk'ı herkese tavsiye ederim...
Bir gün tesadüfen Zaman Gazetesinde ki 'Feleğin Gözünü Kamaştırmak' yazısını okudum... (Okumaz olsaydım :)) Kendimden geçtim... Hayretler içinde 'bir insan iki mısradan nasıl bu kadar anlam çıkarabilir' diye sorum kendime... O zamana kadar divan şiirini zerre kadar bilmiyordum, o yazıyı okuyunca kendimden utandım... 'Zararın neresinden dönersek kardır' diyerek, İskender Pala'nın Denemeler serisini tamamladım... Şimdi o kitapları elimden düşürmüyorum... İskender Pala'ya 'Divanı sevdiren adam' ünvanı verilmiş... Az bile... Sağolun Hocam, Sağolun... Saygılarımla... Yar ve Yaradana Emanet Olun...
Kendisiyle ilk tavan arasının tozunu yuttuk.Mazide oradan oraya koşuşturduk.Hem müstefid olduk hem mütebessim. Tuttuğu aynalardan birisinde kendimizi görmeye çalışmaktayız el-an...
Iskender pala'nin 'ah minel ask'i güzel bir kitab, tavsiye ederijm...
oradan:
Amme suresinin son ayetinde, hayvanlarin kendi aralarindaki hesaplarini gördükten sonra toprak olacaklarini, ardindan da kafirlerin hayiflanarak 've yekulul kafiru' (ve kafir diyor ki, der ki, dedi ki :) 'ya leyteni küntü türaben' (keski toprak olaydim)
Fatih Sultan Mehmet, arkada cariyelerden bazilari ve bir kac devlet adami ile at üstünde giderken, atinin ayagindan sicrayan camur fistik gibi bir cerkez cariyenin gülden narin yüzüne yapisivermis, ve cariyeye yakin devletlulerden biri de hayiflanarak: 'ya leyteni küntü türaben' {nolaydi (su ahunun yüzüne yapisan) toprak olaydim} bölümünü okumus, Fatih de duyar gibi oldugu sözü cariyeye: ' ne diyor? ' diye sormus, cariye bir kac kelime geriden almis ayeti: 've yekulul kafiru ya leyteni küntü türaben' (ve kafir diyor ki, keski toprak olaydim)
.......
bu ayeti bir cok sair maksada uygun bir sekilde beytlerinin aralarina yerlestirivermisler...
Mesela Baki'ninki hosuma gitti:
Say i servi bülendin yollar üstünde görüp Hassaten der gönül: 'ya leyteni küntü türab'
(servi boylu endaminin gölgesinin yol üstüne düstügünü görüp de gönlüm hassaten 'keski (üstüne gölgenin düstügü) toprak olaydim der..)
manitasi servi boylu olmayanlar ise su sekilde uyarlaya da bilirler yani (benim gibi)
sayi güli bülendin yollar üstünde görüp Hassaten der gönül: 'ya leyteni küntü türab'
divan şiiri profesörü, l-m yayınevinin kurucusu ve tek yazarı, zaman gazetesinde, e,türk edebiyatı,kaçak yayın gibi dergilerde yazan üstad.. hocam olmasından her zaman övündüğüm, aruz yığıntısı sandığım divan şiirini (has şiiri) bana tanıtan, sevdiren bir güzel insan.. ben onun kadar üretkenine az şahit oldum.. onu tanımış olmak sanırım çok önemli kazanımlarımdan bir olacak..
aşkın anlamını kaybettiği bir dönemde çıkıp gelen bize eski güzellikleri aşkı tekrar hatırlatıp kendimize getiren adam..
Bir dönem okunması mutlaka gereken,özellikle aşık olanların ve platonik aşıkların kendini buldukları,hayal aleminde dolandıkları kitaplar yazan yazar.Belli bir dönemden sonra yazdıkları ile gerçeklerin aynı olmadığı farkedildiğinde kabak tadı veren,bu aşamadan sonra aşkın ütopyasına dalmak istendiğinde okunabilecek bir yazar....
İskender Pala diyince aklıma önce ilk okuduğum kitabı geliyor; Babil'de Ölüm, İstanbul'da Aşk. Kitap sizi aşkın en derin katmanlarına götürürken içinizden şunu söylüyorsunuz. ' Bu kadar derinden yazılması için bir kitabın aşkla yoğrulmuş olması lazım yazan kişinin yüreğinin..' Leylanın kayboluş anı. Aşığın elemi..... Kays'ın Mecnun'a dönüşmesinin müthiş öyküsü.. Kitap, kitap tarafından aşkla yazılıyor. Siz de aşk köprüsünden zevkle geçiyorsunuz o kitabı okurken. Herkesin anlaması zordur bu kitabı. İnce bir kalp gerekir, en az yazarın kendisi kadar aşk ile yoğrulmuş olması gerekir okuyan yüreğin. Kitap olması gereken yerdedir. Aşıkların gönüllerinde...Teşekkürler İskender Pala...İyi ki varsın, olman gereken yerdesin.
binlerce hayranından biriyim..İskender Pala benim için anlatılmaz bi şey..bir sevda ama adını koyamadığım bişey..tüm kitaplarını okumak istediğim tek yazar.Aşkı kimse böyle anlayamazdı ve anlatamazdı bence.Gerçek aşkı yaşayanlardan olmak istiyor insan.Hayatımda tanışmak ve muhabbet etmek istediğim tek insan desem abartmış olmam.bu benim için en büyük mutluluk olacaktır..İskender Pala benim için ulaşılmaz biri..inş.birgün görmek nasip olur....
hocamı bir yazısıyla tanıdım. ve o günden beri büyük bir ilgiyle okumaya devam ediyorum eserlerini. edebiyata daha farklı bakmamı sağladı.bence her türk gencinin, hocamın enaz bir yazısını okuması gerekir.
kitaplarını herkese tavsiye ederim
özellikle klasik türk şiirini merak edenlere tabi
kendisi bu alanda şimdilik bir numara.
hemde modern bi gözle incelemiş şiiri
neden bu kadar zor anladığımızı cözmüş
anlamı anlaşılan şiir,şiir değilmiş.ondan öğrendim.......Aşk ne demekmiş işte size tercümanı..o ki 'AŞktır ki gerisi vesairedir' der.çok mu merak ettiniz..o halde üstadın Kitab-ı Aşk'ını okuyun derim.o halde Ah Min-e'l_Aşk'ını okuyun derim.çünki gerisi vesairedir...divan şiirinin gerçek güzelliğini ve anlam yoğunluğunu hissetmek isteyenler...gerçekten şiirle derinleşmek isteyenler bence zaman kaybetmeyin.........üstad ile tanışın :)
son zamanlarda çoğu kişinin elinde çeşitli kitaplarına rastlıyorum,ben yeni yeni okumaya başladım eserlerini,gerçekten çok başarılı
sözcük seyisi vesselam...
(E) harfini çok bayıyor okurken ama..saçları muhteşem...ve şiiri Hilmi Yavuz'dan iyi biliyor...
Divan Edebiyatının yaşayan en büyük ve en mükembel şair ve yazarı herhalde..Divan Edebiyatını hazetmeyenlerin, İskender Palayı okuduktan sonra fikirlerinin değişeceğine eminim...muhabbetle..
O benim için bir üstad. üniversite son sınıftayken rüyalarımda kendimi onun asistanı olarak görüyordum. O rüyalar benim şimdi de hayalim.
klasik edebiyati dersimize giriyor..
en sevdigim hocalardan biridir.
divan edebiyatini genclere sevdirebilecek yegane insanlardan bir oldugunu düsünüyorum
bir de kaprisli olmasanız... Hakkınızı helal ediniz hocam...
çok mükemmel yazıyor mükemmeeeeeel.çok önemli bi yazar.eşine beyitler yazdığını duyunca imrendim.şanslı biri.mutlaka okunması gereken bir yazar.
Cumartesi günleri Trt2 de 17:10 da Hİlmi Yavuz'la 'şairane' isimli programı hazırlayan ve sunan güzel sözlü,güzel yürekli insan...
onun kitaplarını okudukça, ruhumun inceldiğini, kelime hazinemin geliştiğini ve ecdadıma olan sevgimin katmerlendiğini hissediyorum. edebiyat budur işte...
Kitab-ı Aşk'ı herkese tavsiye ederim...
hayatını, yazarlığını, tüm çalışmalarını divan edebiyatının tanıtılmasına, anlaşılmasına adayan usta bir kalem.
Harika bir yazar.Özellikle ben Kahve Molası adlı kitabını çok beğeniyorum.
Kitab-ı aşk
Bir gün tesadüfen Zaman Gazetesinde ki 'Feleğin Gözünü Kamaştırmak' yazısını okudum... (Okumaz olsaydım :))
Kendimden geçtim... Hayretler içinde 'bir insan iki mısradan nasıl bu kadar anlam çıkarabilir' diye sorum kendime... O zamana kadar divan şiirini zerre kadar bilmiyordum, o yazıyı okuyunca kendimden utandım...
'Zararın neresinden dönersek kardır' diyerek, İskender Pala'nın Denemeler serisini tamamladım...
Şimdi o kitapları elimden düşürmüyorum...
İskender Pala'ya 'Divanı sevdiren adam' ünvanı verilmiş...
Az bile...
Sağolun Hocam, Sağolun...
Saygılarımla...
Yar ve Yaradana Emanet Olun...
Kendisiyle ilk tavan arasının tozunu yuttuk.Mazide oradan oraya koşuşturduk.Hem müstefid olduk hem mütebessim.
Tuttuğu aynalardan birisinde kendimizi görmeye çalışmaktayız el-an...
Kelimelerin efendisi..
Kütüphanedeki kesifleri beni cok etkilemisdir bir vesile-i lutüf olarak görmesi ne güzel ''evet kitablarla basbasayiz hanginizden baslayalim''
''Belki bir sair olamamisimdir'' bu söz bile cümle ahengine davetye cikariyor maharet isi sairlik ondada bol miktarda vesselam.
mütevazilik diz boyu..
Edebiyatı Sayesinde Sevdiğim insan..İBB Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanı
Iskender pala'nin 'ah minel ask'i güzel bir kitab, tavsiye ederijm...
oradan:
Amme suresinin son ayetinde, hayvanlarin kendi aralarindaki hesaplarini gördükten sonra toprak olacaklarini, ardindan da kafirlerin hayiflanarak 've yekulul kafiru' (ve kafir diyor ki, der ki, dedi ki :) 'ya leyteni küntü türaben' (keski toprak olaydim)
Fatih Sultan Mehmet, arkada cariyelerden bazilari ve bir kac devlet adami ile at üstünde giderken, atinin ayagindan sicrayan camur fistik gibi bir cerkez cariyenin gülden narin yüzüne yapisivermis,
ve cariyeye yakin devletlulerden biri de hayiflanarak:
'ya leyteni küntü türaben' {nolaydi (su ahunun yüzüne yapisan) toprak olaydim} bölümünü okumus, Fatih de duyar gibi oldugu sözü cariyeye:
' ne diyor? ' diye sormus, cariye bir kac kelime geriden almis ayeti:
've yekulul kafiru ya leyteni küntü türaben' (ve kafir diyor ki, keski toprak olaydim)
.......
bu ayeti bir cok sair maksada uygun bir sekilde beytlerinin aralarina yerlestirivermisler...
Mesela Baki'ninki hosuma gitti:
Say i servi bülendin yollar üstünde görüp
Hassaten der gönül: 'ya leyteni küntü türab'
(servi boylu endaminin gölgesinin yol üstüne düstügünü görüp de
gönlüm hassaten 'keski (üstüne gölgenin düstügü) toprak olaydim der..)
manitasi servi boylu olmayanlar ise su sekilde uyarlaya da bilirler yani (benim gibi)
sayi güli bülendin yollar üstünde görüp
Hassaten der gönül: 'ya leyteni küntü türab'
alem adam su osmanlilar...
aski bile kaliteli yasiyorlarmis...
divan şiiri profesörü, l-m yayınevinin kurucusu ve tek yazarı, zaman gazetesinde, e,türk edebiyatı,kaçak yayın gibi dergilerde yazan üstad.. hocam olmasından her zaman övündüğüm, aruz yığıntısı sandığım divan şiirini (has şiiri) bana tanıtan, sevdiren bir güzel insan.. ben onun kadar üretkenine az şahit oldum.. onu tanımış olmak sanırım çok önemli kazanımlarımdan bir olacak..