Kültür Sanat Edebiyat Şiir

insan sizce ne demek, insan size neyi çağrıştırıyor?

insan terimi Erdal Canbulat tarafından tarihinde eklendi

  • Nurten Çakmak
    Nurten Çakmak

    yaşayan canlıların en gelişmiş şekli

  • Nurettin Önalan
    Nurettin Önalan

    Canlı varlıklar üç kısımdır.Bitkiler,hayvanlar,insanlar.İnsanın bütün canlı varlıklarla benzer tarafı vardır.Bitkilerde canlı ama insana bitki dir denmez.Kedi,kpek,ayı,maymun...canlıdır.Yerler, içerler, gelişirler,ürerler...İnsanda da bu benzer yönler var diye insana bunların hiç biri denmez.Hatta ağırlığı ve hacmi olan her şeye madde denme tanımından hareketle insanı madde olarak tanımlamak altına bakır demek gibi bir kıymet bilmemezlik olur.Elbette insanda maddi boyut var.Ama akıl,kalp(manevi) vicdan ve bunlarla bağlı olan manevi boyutuyla
    düşünüldüğünde,varlıkların en üstünü dür.İnsan demek gerekir.
    Zannımca insana ve insanlığa karşı hoyratça davranmaların altyapısında Yaratan'ın en güzel surette ve ahseni takvimde yaratmışım dediği ve çok değer verdiği insanı kıymetine layık bir şekilde kavrayamama sorunu vardır.Altının kıymetini sarraf bilir...

  • Cemileervan
    Cemileervan

    dünyadaki en degerli ama en aptal canliyi

  • Muhammed Yıldız
    Muhammed Yıldız

    yakınında bulunup uzak olmaktansa uzakta bulunup uzak kalmak daha iyi değilmidir?
    böylelikle bir karine olmaktan çıkar yalnızlık ve başka bir tanım bulabilirim..
    çok önceleri kelimelere imanımı kaybettim..
    sonra durdum.. düşündüm.. ve hiç iman etmediğim için şükrettim rabbime..
    ah akılsız lisanım..
    şehadetle kelimenin ne gibi bir ilintisi olabilirdi.. kalple itkan değilmiydi iman?
    yani senelerdir göğsümde taşıdığım bu ahlaksız adam sizce müminmidir..
    kiminiz bu soruyu cevaplamak için kollarınızı sıvıyorsunuz görüyorum..
    görüyorum ki
    aynada sadece yüzünü gören adam ve kadınlar bu hayvana bir isim koyma telaşındalar..
    hiç düşünmüyormusunuz..
    rabbim belki görünmek istediğim için gözlerinizi kör eder..
    belkide rabbim adını olur olmaz ağzıma aldığım için beni mesh eder..
    bir sülüğe çevirir ve kanınızı içerken bile yüzüme gülümseyebilirim..
    insan ne çok az bilir.. ah insan.. kendine ne çok zalimdir...

  • Safira El-azizi
    Safira El-azizi

    'baliklar gibi dibini gormedigi seyi dipsiz zanneder' diyor nietzsche...

  • Esat Sanlı
    Esat Sanlı

    İnsan, maddi çıkarları manevi değerlerden üstün görmeyendir.

  • Hakan Akbulak
    Hakan Akbulak

    Peyami Safa’ya göre,hayata verdikleri mânâ bakımından insanları dört tipe ayırmak mümkündür:
    1-Keyif adamı,
    2-Rahat adamı,
    3-İş adamı
    4-İdeal (mefküre) adamı.

    Keyif adamı hayatın mânâsını hayatın kendisinde arar:Yaşamak için yaşar.Maddi ve manevi zevklerin peşindedir.Manevi zevkleri güzelliğe,iyiliğe,hakikate götürdükleri için değil,zevk için reddetmez.İçki,curcuna saz,kaba espri,sohbet,fıkra ve hikaye anlatma zevki,kumar,dedikodu,otomobil ve kotra gezintileri seyahat ve ziyafetler hayatını doldurur.

    Rahat adamı tenbel tipidir.Çok defa keyif adamı tipiyle karışır.Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır.Az kazanç ve bol rahat.”Azıcık aşım,ağrısız başım…”

    İş adamı tipi yalnız başarı peşindedir.Bu hedef uğruna her türlü yüksek değeri fedâ eder.Kazanmak,kazanmak,daima kazanmak…Gayesi kazanmak olduğu için,kazandığını yemez,daha fazla kazanmaya sarfeder.

    İdeal adamı tipi,bütün güzellikleri,iyilikler ve hakikatleri içine alan yüce bir hayır için yaşar.Jeanne D’Arc adındaki câhil çoban kızının İngilizleri Fransız vatanından kovması bir ideal harikasıdır.Almanya,İtalya,Polonya,Çekoslovakya,Yugoslavya ideal sayesinde yeniden doğmuşlardır.

  • Hakan Akbulak
    Hakan Akbulak

    Hindistan sevizi gibi özünü ve tadını kafatasının sert kabuğu içinde saklar. ;)

  • Hakan Akbulak
    Hakan Akbulak

    Aristo der ki,”İnsan düşünen bir hayvandır.”
    Neden böyle demiş olabilir Aristo?
    Öküz yemek yer ve su içer.Tıpkı İnsan gibi.
    Öküz uyur,dinlenir.Tıpkı insan gibi.
    İnsan hareket eder ve nefes alır.Tıpkı öküz gibi.
    Ve görüldüğü gibi…
    Öküz ve insan arasında şimdilik tek bir fark bile yok.
    Ancak! İnsan düşünür,öküz düşünemez.
    İşte bu yüzden insan düşünen bir hayvandır.
    Ve bence,insan düşünen bir hayvandır demek,düşünmeyen insan hayvandır demek.
    Madem ki düşünmeyen insan hayvandır,öyleyse düşünmeyen insana hayvan demek,hakaret değil,hakikattir.
    Kaba saba ve üstün körü de olsa bir izah denemesi benimkisi… ;)

  • Ra
    Ra

    insan her dilde konusamaz ama her dilde susabilir; hadi bugün berlin'in hatrina almanca susalim...bubayy :))

  • Mehmet Kara
    Mehmet Kara

    iki fırka halindedirler. kadın ve erkek. bazen aynı türe mensub olduklarına nasıl karar verdiler anlamıyorum

  • Yürümek Gerek
    Yürümek Gerek

    “ insan bu, su misali kıvrım, kıvrım akar ya” demişti üstad Necip Fazıl
    evet kıvrım, kıvrım aynen su gibi, sabit değil değişken,
    statik değil dinamik, her gün farklılaşan, gelişen ya da gerileyen,
    büyüyen, ihtiyarlaşan; düşüncelerinin bir anı, başka bir anını tutmayan,
    aciz ama aciz olduğu kadar da büyüklenen bir varlık…

    Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirlerinizle tanışmanız için sizleri kavimlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında en değerli olanınız, O’ndan en çok sakınanızdır. Şüphesiz Allah, bilen ve her şeyden haberdar olandır.
    49/ Hucurat suresi/13

  • Safira El-azizi
    Safira El-azizi

    insanlarla dusup kalkma kisiligi bozar...hele kisilik yoksa...

    boyle buyurdu zerdust...

  • Hakan Akbulak
    Hakan Akbulak

    'Bir karenin kenarlarıyla köşegenlerinin rasyonel orantılı olmadığı gerçeğinden habersiz olan, insan sıfatına layık değildir.' :)

    -Eflatun-

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Biz, o EMANETi göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar ve ondan korktular da insan yüklendi onu. O gerçekten çok zalim, çok cahildir. (Ahzab 72)

  • Mesut Tunç
    Mesut Tunç

    insan yer yüzündeki varlıkların en akıllısıdır. en mükemmelidir şüpesizki; allah insanı en iyi şekilde yaratmış...

  • Ahmet Kılıçaslan
    Ahmet Kılıçaslan

    düşünebilen fakat dört milyon yılda ancak buraya kadar gelebilmiş bi haywan.....

  • Ferdi Şavk
    Ferdi Şavk

    insan hakta
    hak insanda
    madem ki ben bir insan olmaya geldim
    o zaman beni yaradan hakka tapayım..
    hakkıdır hakka tapan milletimin izmihlal.....

  • Esat Sanlı
    Esat Sanlı

    allah'ın günah işleyince afettiği, hayır işleyince bu dünyada ya da genellikle öbür dünyada mükafatlandıracağı zavallı bir varlık.

  • Ali Duran Çağlayan
    Ali Duran Çağlayan

    insan allahın isimlerini taşıyan mukaddes bir varlıktır aynı nasıl güneşin aynada yansıdıgı gibi allahın isimleride bizde ve etrafımızda yansıyor tabi onu görenlere hiç sordunuzmu kendinize siz niçin bu kadar kıymetlisiniz diye niçin size düşünce verilmiş cünkü siz yegane bir varlıksınız aynı şuna benzer bir antika eseri siz antikalar carşısına götürseniz milyonlar eder ama demirçiler çarşısına götürseniz beş kuruş bile etmez ya kendinizi antikalar çarşısına yada demirçiler çarşısına götüreceksiniz işte burdaki tılsım burdadır sendersen ben hayvanım ona bir şey demem bende derim ben allahın katında kıymetli bir varlığım

  • Pega Sus
    Pega Sus

    insan, İNSAN olduğunu hissetmeyi özledi KENTİN MEKANİK DÜNYASINDA.....

  • İsmail Durmaz
    İsmail Durmaz

    insan sevgi kavramını tamamen benimsemiş düşünen varlıktır

  • Zama Zingo
    Zama Zingo

    Tanrının iştigali

  • Mehmet Yürekli
    Mehmet Yürekli

    Doğadaki diğer biyolojik canlılarda olduğu gibi varolduğu yaşam serüveninde bir çok evrimsel süreçten geçmiştir insan… Ayakları üzerinde durabilmiş, maddeye şekil verip tasarımlar yapabilmiş, elleri ile üretebilmiş ve tüm bunların sonucunda kendini bir bütün olarak ifade edebilecek sanatı ve kültürünü oluşturmuştur. Belki de bu şekilde yaşamı anlamayı, kendini duyumsayabilmeyi öğrenebilmiştir. Ama asıl önemlisi, kendini bir varlık olarak algılama becerisini gösterebilen bilinen tek varlık olmuştur. Sancılı bir süreçtir bu…Eski Hint kültüründe, insan bütün canlılarla kendini bir algılar. Bu düşünüşe göre doğada canlılar birbirlerine bağlı olarak bir aradadır. Klasik Yunanda ise insanın düşünce ve duyguları ile diğer canlılardan ilk kez ayrıldığı görülmektedir; İnsana özgü olan akıl ile insan kendisini diğer varlıkların önüne çıkarır ve bir noktada tanrılıkla bağlanır (Logos) . Descartes’ da insan aklı ile tanrısallık bir arada algılanır. Dünyanın varlığından tanrıya giden yol bırakılıp, Tanrılıkta kökünü bulan, bilen aklın ışığından dünyanın çıktığı şeklinde bir sonuçlanmaya varılır. İbni Sina’dan Spinoza’ya ve Hegel’e kadar gelen panteizm, insan tini ile Tanrısal tinin özdeşliğini ana öğretilerden biri haline getirmiştir. Artık insanın tinsel farklılığı irdelenmektedir. Leibniz bunu daha da ileri götürmüştür. Ona göre insan kendinde bir tür küçük tanrıdır.

    Tarih boyunca kendi üzerindeki bilincinin gelişip artmasıyla insan artık kendisinin kim olduğu, bu evren içerisinde yerinin ne olduğu sorularını da sormaya başlamıştır. Scheler’e göre insanın bu sorgulamaları onu birçok sonuca götürmüş, bu sonuçların etkileri de kendisini insanlık tarihi olarak ortaya koymuş olduğundan, tarihte ortaya çıkan insanlıkla ilgili ide’leri beş farklı ana madde üzerinde toplamıştır;

    Scheler, özellikle Yahudi ve Hıristiyan geleneğine bağlı olan çevrelerin, dinsel inancın insan üzerindeki ide’si ile algılanan insan düşüncesini dile getirir. Tanımlanan bu ilk ide, Tanrı tarafından yaratılan bir çift insan tasarımının (Adem- Havva) insanlık üzerinde kendisi hakkında bıraktığı etkidir. Bu düşünceye göre, insan daha doğuştan günahkardır. Çünkü aklı ve özgür iradesiyle işlediği günah sonucu Tanrı tarafından cennetten kovulmuştur. İnsanın aklı sayesinde ulaştığı Tanrı kavramı, yine bu aklın, Tanrıyla ama temelde kendisiyle çatışması olarak belki de insanlığın yarattığı ilk mitos biçiminde ortaya çıkmış olması gerçekten çok ilginçtir.

    İnsanlık üzerinde en çok kabul gören ikinci ide “Homo sapiens” ide’sidir. Yunanlıların ulaştığı bu düşünce, insanın bir “akıl varlığı” olduğudur. Bu düşünce ilk olarak Anaksogoras tarafından dile getirilmiş, Platon ve Aristoteles tarafından da felsefi biçimde açıklanmaya çalışılmıştır. Aristoteles’e göre “Anima rationalis” ide’si yani aklın yolundan giderek bilgi ağacını tanıma ve cennetten kovulma düşüncesi sonraları Hıristiyan felsefesinde de insan özünün “Anima rationalis” ide’si ile tanımlanmasını doğurmuş, bilgi ile günah bir arada algılanır hale gelmiştir. Homo sapiens ide’si insanı hayvandan ayıran bir özelliktir. Akıl aracılığı ile insan varolanı olduğu gibi tanımaya, Tanrıyı, evreni ve kendini bilmeye elverişli hale gelebilmiştir. Aristoteles’ten Kant’a homo sapiens ide’sini kabul eden hemen bütün filozoflar için insan Tanrıca bir etmendir. İşte bu etmen, kaosu kozmos’a çeviren şey ile ilkece aynıdır. Bu durum ise “aklın değişmezliği” tartışmalarına neden olmuştur. Hegel tarafından yadsınmış olan aklın değişmezliği ona göre eksik bir bakış açısıdır. Hegel tarihi aklın ürünlerinin bir toplamı olarak değil, insanlık tininin bir biçimlenmesi olarak görür. Tarih ona göre, Tanrılığın insanın ideler dünyasında anlaşılması ve kendi kendisinin farkına varılmasının meydana getirdiği sürecin adıdır.

    İnsan üzerindeki üçüncü ide, naturalist, pozitivist, ve daha sonra pragmatist öğretilerin kabul ettiği “homo faber” ide’sidir. Bu düşünceye göre insan temelde hayvanlardan çok da farklı olmayan bir “içgüdü varlığı”dır. Bacon, Hume, Spencer gibi pozitivistlerin insan anlayışları, onun içgüdü varlığı olduğu yönündedir. Çalışan, konuşan, alet yapan, aklını ve mantığını ancak uğraşları ile kuran bir varlıktır insan. Özde düşünen değil yapabilen, şekil veren, üretebilendir.

    İnsan için ortaya atılan dördüncü ide ise, onun tarih içerisindeki soysuzlaşmasına değinir. Bu görüş, evrimleşme sürecini tamamlayamayan insanın bu eksikliğini giderebilmek üzere varolmak için üretmek zorunda olduğu aletleri kullanma gereksiniminden bahseder. Evrimsel olarak genetik yapılanmasını doğa ile uyumlu hale getiremeyen insan yok olması gereken bir canlı türüdür. Ancak bu yok oluşu o kendi tinsel yapısı ve aklı ile aşmıştır

    İnsan üzerine günümüz felsefesinde ortaya konan beşinci ide Scheler’e göre kendisini öylesine mağrur ve baş döndürücü bir yüksekliğe koymuştur ki artık insan, üst insan kimliği ile karşılaştırıldığında “utanç verici” bir varlıktır. Üst insan tek sorumlu olan bir efendidir. Yaratıcıdır. Tarihin kendisinde anlam bulduğu yegane varlıktır. Özde ortaya konan bu ateizm kavramı, insanın bir kişi olması için teist Tanrı kavramının varolmaması gerekliliği esasına dayanır. Hartman’a göre insanın dışında bir varlığın geleceği belirlemesi özgür ve kendinden sorumlu bir varlık olarak insanı ortadan kaldırır.

    İnsanın insan hakkında düşünce tarihinde söylediği yığınla söz ve ürettiği çok sayıda düşünceden sonra vardığı nokta aslında bir yere varamamış olmasının yarattığı içsel çelişkidir. Tarih boyunca insanın aklı ve tinsel yapısıyla ulaştığı Tanrı kavramı, yine aynı akıl tarafından yok edilebilmektedir. Ama asıl paradoksu oluşturan, Tanrıyı reddedebilen insanın, evrende kendisini farklı bir yere koyarken ve insanı tanımlarken, Tanrıyı algılamasını sağlayan tinsel özelliğini her şeye rağmen ortaya koyma çabasıdır. Dolayısıyla aslında insanoğlu bilir ki, Tanrıyı anlamak insana özgüdür ve insanca bir eylemdir. Özetle, bu bir çıkmaz sokaktır. Bu durum ise yaşadığımız çağda, kendi ürettiği en büyük soruya yanıt bulduğunu kabul eden insanı başka açmazlara götürür. İşte böylesi bir durumda da sorulması gereken temel soru, düşünen insanın felsefi “uyanış” ını reddeden çözümlerin oluşturduğu problemlerin neler olabileceğidir?

    Bir yanda, Tanrıyı sorgulayarak ondan bir şekilde uzaklaşmayı becermiş insan gerçeği vardır. Tanrıyı anlamayı düşünsel boyutta artık gerekli bulmayan insan, varoluşunu anlamak, kendini bilmek adına girdiği bu savaştan vazgeçerek ve tinsel yapısından tekrar koparak bir anlamda insanlığından uzaklaşmakta mıdır? Evet…yanıtlanması zor bir sorudur bu. Ancak insan olma bilinci ve kişi olma sorumluluğu insanı tam anlamıyla tüketmiştir. Belki de bu yüzden vazgeçmiştir günümüz insanı. Yenilmiştir. 19. yüzyıl sonrası ortaya çıkan bilimselci anlayışın faydacı bir bakış açısıyla bütünleşerek değerlendirme ölçütü haline gelmesi başka hangi nedenlerden dolayıdır? Tanrıya insanlaşması için gereksinimi olan insanın onu reddedemeyip göz ardı etme çabasıdır bu. Artık gerçek, sadece denenebilir ve tekrar edilebilir doğruların kendisidir.

    Öte yanda ise, sanki başka bir dünyada aynı süreç, tanrıyı değil kurallarını yaşamak adına koşulsuz ve sorgusuz bir inancı önermektedir. Çünkü yine yanıtın bulunduğu kabul edilmiştir. Ancak sorunun yanıtını kim vermiştir? soruyu soran akıl mı? Yoksa aklın bulduğu Tanrı mı? Neden artık insanın tinselliği bir yerden sonra gereksiz yada yetersiz bulunabilmektedir? Sanırım yanıtımız ne olursa olsun, bu düşüncenin, sonuçları açısından yine benzer bir şekilde, insanı, sorgulamama noktasına getirebilmesi oldukça düşündürücüdür.

    Günümüz dünyasında felsefi eğitim konusunda niçin eksik kalınmıştır? Neden ısrarla felsefi düşünceden bilinçli bir şekilde uzaklaşılmakta, bahis konusu edilmemektedir? Öyle görünüyor ki bu durum günümüz dünyasını belirleyen değerlerle, anlayışlarla ve görme açılarıyla ilgilidir. Artık “insan olma bilincinin” rafa kaldırıldığı 21. yüzyılın başlarında “humanitas” idealinin üst bir noktası olarak insan hakları düşüncesine ulaşabilmiş olan insanın, bu hakların ihlalinin önüne neden geçemediği de kanımca son derece açıktır. Felsefi bilginin temeli olarak bağımsız ve yaratıcı düşünmenin zayıfladığı, kendini dar çevresinden soyutlayarak bir bütün olarak algılayabildiği “theoria” yönünü yitirdiği, bilginin, bütünlüğü olmayan ve birbirinden kopuk uzmanlıklarla sınırlandırıldığı dünyamızda insanın kendini anlama çabası, faydacı anlayışından dolayı son derece gereksiz bulunmaktadır. İşte bu yüzden toplum bilimcilerin ısrarla sorgulamaya ve anlamlandırmaya çalıştığı insanın etik anlayışı yok olma sürecine girmiştir. İşte bu yüzden günümüz Türkiye’sinde temel eğitimin üzerinde böylesine hesaplar yapılmakta, “kişi” olabilecek kuşakların, yönetenlerin faydacı anlayıştan kaynaklanan çıkarları uğruna, sorgulayamayan “sürü insan”lar haline gelebilmesi için elden gelen her çaba sarf edilmektedir. Ve işte bu yüzden, tüm teknolojik avantajlarına rağmen günümüz insanı için “İNSAN OLMA SORUNU” ve “İNSAN NEDİR? ” sorusu daha önemli hale gelmiş, onun insanlaşması için temel gerekliliğin yanıtın kendisinde değil sorulan sorunun oluşturduğu eylemde, yani “ARAMAK” ta olduğu inanıyorum ki daha da belirginleşmiştir.

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Gönül sende, sevgi sende, yar sende
    Sen de ara, sen de seni bul kardeş
    Mürşid sen de, Rehber sen de, Pir sende
    Sende ara, sende seni bul kardeş!

    Hüdayi

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Vahdettin şehrinde seyran eylerim
    Ben seni cisminde hayran eylerim
    Sirrini ademde (insanda) kutsal eylerim
    Ademi hem Hak, hem insan eylerim.

    Nesimi

  • Erol Ağca
    Erol Ağca

    ruh,su

  • Horiyan Tori
    Horiyan Tori

    zamana yenik düştüğümü hatırlatan kelime.

  • Bir Kara Karga
    Bir Kara Karga

    insan...var! ! !
    uzunca bi süre...belki bir hayli...yaşar...yaşama hakkı tanındığı kdr

  • Bay Grey
    Bay Grey

    Bu zamanda....... yerlisiyle yabancısıyla.... ne develeri insandan sayıyoruz bir bilinse..... :)