hayatta mucizelere vesile olan kişiler demekk..... ayrıca çok sevdiğim bir sizi helede zenan ve suatıı yeni bölümlerini çok zevmesemde zenan için izliyorummm onun otoritesi sertliği bunun altındaki naifliğini seviyorummm
doktorlarıda öğretmenlere benzetiyorum........iki tip doktor vardır.............1.tip doktor bilime ve insanlığa kendini adayanlar...............2.tip doktorlar ise para kazanmak uğruna sizi ameliyat masasına yatırıp ordan da mezara gönderenler..................1.tip doktorlar istanbuldabolca mevcut (çok şanslısınız) ......2.tip doktorlardan da anadoluda bol miktarda var...............işi okadar ileri götürmüşlerki devlet hastanelerinde saat 12:30 dan sonra doktor bulmak imkansız özel muaynehanelerine gitmek zorundasınız kaşelerinide yanlarından hiç ayırmıyorlar......birde ölümcül tehşiz koyup yüreğinizi hoplatıyorlar vedikleri adreslerde emar tomografi ve daha adını bilmediğim bir sürü tahlilleri yaptırmanızı istiyorlar.......düşünün göderdikleri yerler ya kayseri yada ankara oluyor..........
İnsan üzerinde hemen hükümdarlık kurarlar... Tedavi zamanı kapat her şeyi... Geç kalıyoruz hadiiii... Günde 1 saat yeter iletişim için... Düşünce ellerine peki dersin ama yine de bildiğini okursun...) Hasta psikolojisi...)))
Morgda açılınca kafatası Doktor beyler beyin gördüler İndirince tek kafesine neşteri Doktor beyler yürek gördüler Yürekte ne gördüler dersiniz Yürekte memleket gördüler Dünya gördüler Bir de dost gördüler Ama bu işde doktor beyler Doğrusu geç kaldılar Çok geç kaldılar...
Orhan Veli için yazılmış bir şiirdir.Kimin yazdığını hatırlayamıyorum,bağışlayın.
Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktorda adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demiş ki:bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel. Adam bir hafta sonra gelince doktor: Öksürüğün nasıl oldu deyince, adamda: Cesaret edipte öksüremiyorum ki,demiş... :-)))
bilmiyorum ki,ne söyleyebilirim onlar için.şu an nötrüm.
Öyle büyük ki inan doktor İçimdeki boşluğum ne koyarsam koyayım hiç dolmuyor Eğer böyle yaşarsam hep aynı acıyı Bu sıcaklar bile beni donduruyor Kör bir dilenci vücudunda Sigara yanıklarıyla İlkbahardan bana bahsediyor Sardunyalar açıyor diyor Ama ben görmeyeceğim Ve sizin gibi sevinmeyeceğim Bekleme salonunda günü geçmiş dergiler Saçım başım dağılmış Sanki bana benzerler Doktor doktor İnsanlar hiç bilmiyor Doktor doktor İnsanlar hiç duymuyor Doktor doktor İnsanlar hissetmiyor Doktor doktor Kimse beni sevmiyor doktor Gerginsin rahatla dedi Çabucak soyunurken kadın Paramı ver yeter Hiç farketmez adın soyunmana gerek yok Bana bir kaç tatlı söz lazım Uyuyana kadar kal yeter Bitmiş uyku haplarım
Doktor olabilmek için öncelikle yurdum koşullarında ÖSS-ÖYS bariyerini başarıyla aşmak (ki bu başka bir tartışma konusudur) ve 6 yıllık tıp eğitimi almaya hak kazanmak gerekir….
Altı yıllık tıp eğitimini fire vermeden bitirmek….(nasıl yaptım bilmiyorum! ! ! !) …çoğu arkadaşımıza nasip olmamakta ve büyük bir miktar öğrenci tıp fakültesini staj uzatma(birkaç ay) dan tutun….birkaç yıla kadar uzatabilmektedir ki…bu,ders koşullarının yata yata geçmeye imkan tanımadığı bir ortama sahip olduğunun göstergesidir…Neden böyledir? ? …çünkü uğraşacağınız şey insan hayatı gibi mukaddes bir nesnedir…..
Diyelim ki hasbelkader tıp fakültesini bitirmek ve Hipokrat yemini edip kepleri havaya fırlatmak nasip oldu….İş ne yazık ki burada bitmemektedir…Bu aşamada aldığınız isim Pratisyen Hekimdir…Çalışacağınız kurum birinci basamak sağlık hizmeti veren bir kurumdur…verdiğiniz emeğe karşılık alacağınız maddi ve manevi doyum maalesef ki oldukça sınırlıdır…
Tam bu aşamada ortaya başka bir tartışma konusu çıkmaktadır ki en az ÖSS-ÖYS kadar önemli olmakla birlikte hiçbir zaman gereken öneme haiz olamamış bir meseledir…TUS…Yani diğer bir deyişle…Tıpta Uzmanlık Sınavı…Bu sınavı mezun olan hekimlerimizin sadece %10u geçebilmekte ve bir devlet veya üniversite hastanesinde yani 2. ve 3. basamakta çalışma hakkı edinmekte ve nispeten madden ve manen daha doyurucu bir mesleğe sahip olmaktadır….
TUS sınavı 6 ayda bir yani yılda iki kez ve sadece merkez Ankara’da yapılmakta TUS’u kazanamama kronik bir sürece(yıllarca TUSa giren ve her defasında kazanamayan kişiler bilirim) ve depresyona neden olmakta ve hasbelkader bu sınavı verdiğinizi varsayalım….
İhtisas süresi geçen yıla kadar….4 yıl iken….artık 5 yıla uzatılmıştır ki…kazanılmış hak olduğu için eskiler bundan yararlanmış ancak ihtisasa yeni başlayan asistan arkadaşlar altı yıllık(!) eğitim sonrasında 5 yılı daha göze alarak bu işleme başlamaktadır….Vaktinde fire vermeden bitirdiğinizi varsayarsak…11 yıl sonra millete bir uzman hekim(dal belirtmiyorum çünkü beyin cerrahisi vb. branşların ihtisas süresi 7 yıldır-13 yılda uzmanlaşır) …katılmış oluyor…
Ben şahsen çocuğum olsaydı.. doktor olmasındansa…bu süreyi üniversiteyi bitirdikten sonra master veya doktora yaparak(eğer istiyorsa) …ve öğretim üyeliğine kadar yükselerek değerlendirmesini tercih ederim….veya…bir üniversite 4 yıl ise…11 yılda 1 yıl da uzatarak 2.5 tane farklı üniversite de bitirebilir…süre çok uzun bir zaman dilimini kapsamaktadır…. Doktorların fedakarlığı ve meslekin vicdani sorumluluğu burada başlamaktadır….
Peki Türkiye’de mevcut hekim sayısı 80,000 civarındayken…ve her 750 hastaya bir tek doktor (pratisyen veya uzman ayırt etmeksizin) düşerken….verilebilecek sağlık hizmeti ne kadar iyi olur…? ...bu da tartışmalı bir ayrı konudur…
Bir de….Şu an bir pratisyen hekim 800 milyon civarında bir para alıyorsa ve bir hemşire….500 milyon civarında alıyorsa…bu şahıslar…ek mesailerden ve kurumsal nöbetlerden yaşamı idame ettirecek gelir elde edemiyorlarsa ve bu nedenle de insanca yaşayabilmek için ek iş imkanları arama yoluna gitmek zorundalığı yaşıyorlarsa….söylenecek bütün sözler tükenmiş demektir…
İnanın ki benim ventilatöre bağlı ve yoğun bakımda olan bir hastanın veya bir bebeğin başında hemşirem ve tüm sağlık personelimle beraber….(çünkü sağlık hizmeti bir ekip işini gerektirmektedir) ..sadece saatler değil.... günlerce uykusuz ve bir an ayrılmadan bekleyişimin....ve emeğimin …vicdanı sorumluluğu dışında....ve hastamın iyileştiğinde gözlerinde gördüğüm pırıltı....annesinde gördüğüm mutluluk…. ve yüreğimde duyduğum hazzın....trilyonlarla ödenebilecek bir karşılığı yoktur.....
Herkese ruhsal,bedensel ve sosyal tam bir sağlık hali diliyorum…
hayatta mucizelere vesile olan kişiler demekk..... ayrıca çok sevdiğim bir sizi helede zenan ve suatıı yeni bölümlerini çok zevmesemde zenan için izliyorummm onun otoritesi sertliği bunun altındaki naifliğini seviyorummm
ben doktorum ve dediklerinize katılıyorum her işi hakkıyla yapmak gerek
bir tv dizisi ve ben bu diziyi çok sevmiştim yasemin ergene benim favori oyuncum oldu bu diziden sonra
doktorlarıda öğretmenlere benzetiyorum........iki tip doktor vardır.............1.tip doktor bilime ve insanlığa kendini adayanlar...............2.tip doktorlar ise para kazanmak uğruna sizi ameliyat masasına yatırıp ordan da mezara gönderenler..................1.tip doktorlar istanbuldabolca mevcut (çok şanslısınız) ......2.tip doktorlardan da anadoluda bol miktarda var...............işi okadar ileri götürmüşlerki devlet hastanelerinde saat 12:30 dan sonra doktor bulmak imkansız özel muaynehanelerine gitmek zorundasınız kaşelerinide yanlarından hiç ayırmıyorlar......birde ölümcül tehşiz koyup yüreğinizi hoplatıyorlar vedikleri adreslerde emar tomografi ve daha adını bilmediğim bir sürü tahlilleri yaptırmanızı istiyorlar.......düşünün göderdikleri yerler ya kayseri yada ankara oluyor..........
doktorlar yaralanan hastalanan kişileri tedavi eden görevliler
Eli öpülesi insanlar.
özel muayenehanesinde bir melek gibidirler
ama devlet hastanesinde zebaniden farksızdırlar gitdiğine gidiceğine pişman olur insan
Elbetteki hasta olunulduğu takdirde, ilk müracaat etmemiz gerekilen kişiler;
Ellerine geçen fırsatı değerlendirerek, hastanın iliğini kemiğini kurutanlarda bul kutsal mesleğin yüzkaraları,
Hastanın hâlinden anlamayıp, sonda konuşacağını başta konuşan türünden olanlar yok mu...? ? ...işte bunlar dahada iğrenç oluyorlar..
8 sene boyunca çocuk hasreti ile yanan dayımın gelinine yaptığı testlerden sonra söylediği söze bakın,
-Dilek hanım piyango size vurdu, kısır olan kişi eşiniz değil , sizsiniz..! !
Buyrun burdan yakın, ve çok şükür ' kısır ' teşhisi konulan yengemin şu anda 2 tane çocuğu var ve doğal bir şekilde dünyaya getirmişlerdir...! ! !
Tabi olayın içerisinde bir ' Allah ' dostunun duası ve bereketi var...? ?
Hamd olsun..
İnsan üzerinde hemen hükümdarlık kurarlar... Tedavi zamanı kapat her şeyi... Geç kalıyoruz hadiiii... Günde 1 saat yeter iletişim için...
Düşünce ellerine peki dersin ama yine de bildiğini okursun...)
Hasta psikolojisi...)))
ben doktorlar dizisini hiç seyretmedim ama güzele benziyor.
Morgda açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince tek kafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işde doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar
Çok geç kaldılar...
Orhan Veli için yazılmış bir şiirdir.Kimin yazdığını hatırlayamıyorum,bağışlayın.
DOKTOR NE DEMEKTİR
nedir seni bunca aglatan dert ve benzini sarartıp icinikavuran elem..
Ekmek Teknesi'ndeki Cengiz,Avrupa Yakası'ndaki Gaffur'un deyimiyle,doktorlar,bürokrat yemini ederler. :))
saglik
Elbetteki işleri zor ama hastaların işi de zor...
Daha çok yeni bir hasta doktor diyaloğu bizzat şahit oldum....
Hasta: Doktor bey çok rica ediyorum çok hastayım beni yatırın
Doktor: Teyzecim gerçekten boş yatak yok
Hasta: Ama çok hastayım kaç günlerdir
Doktor:Teyzecim anlıyorum biliyorum çok sancı yapar, dayanılmaz bir ağrıdır ama inan ki yer yok
Hasta: Ama amaaa anlamıyorsunuz
Doktor: Teyzecim anlıyorum ben seni ama sen beni anlamıyorsun vallahi billahi boş yatak yok olsa niye yatırmıyayım devletin yatağı
Hasta: Bir şey yapamazmısınız?
Doktor: Canım teyzecim tek boş yatak var o da benim ki istersen gel.....
çok çalışkan insanlar çokkkkk.
ben biz...biraz ukala ve halkdan kopukdur meslektaşlarım...stresli çalışma hayatından olsa gerek
'Tıp Fakültesinden her şey çıkar, ara sırada doktor çıkar' der bizzat kendileri...
Adamın biri çok kuvvetli öksürüyormuş, doktora gitmiş derdini anlatmış. Doktorda adama yanlışlıkla öksürük ilacı yerine müshil ilacı vermiş ve demiş ki:bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanıma gel. Adam bir hafta sonra gelince doktor: Öksürüğün nasıl oldu deyince, adamda: Cesaret edipte öksüremiyorum ki,demiş... :-)))
bilmiyorum ki,ne söyleyebilirim onlar için.şu an nötrüm.
'Sağlıktan' ölen beyefendiler :)
Bana kendini dinle diyor...
Öyle büyük ki inan doktor
İçimdeki boşluğum
ne koyarsam koyayım hiç dolmuyor
Eğer böyle yaşarsam hep aynı acıyı
Bu sıcaklar bile beni donduruyor
Kör bir dilenci vücudunda
Sigara yanıklarıyla
İlkbahardan bana bahsediyor
Sardunyalar açıyor diyor
Ama ben görmeyeceğim
Ve sizin gibi sevinmeyeceğim
Bekleme salonunda günü geçmiş dergiler
Saçım başım dağılmış
Sanki bana benzerler
Doktor doktor
İnsanlar hiç bilmiyor
Doktor doktor
İnsanlar hiç duymuyor
Doktor doktor
İnsanlar hissetmiyor
Doktor doktor
Kimse beni sevmiyor doktor
Gerginsin rahatla dedi
Çabucak soyunurken kadın
Paramı ver yeter
Hiç farketmez adın soyunmana gerek yok
Bana bir kaç tatlı söz lazım
Uyuyana kadar kal yeter
Bitmiş uyku haplarım
en geçerli yeminleri:hipograt çarpsın ki...!
doktora tezini vermiş ve doktorasını bitirmiş her kişi doktordur..
tıp doktoru olmak şart değildir...
Bir doktor….nasıl yetişir?
Doktor olabilmek için öncelikle yurdum koşullarında ÖSS-ÖYS bariyerini başarıyla aşmak (ki bu başka bir tartışma konusudur) ve 6 yıllık tıp eğitimi almaya hak kazanmak gerekir….
Altı yıllık tıp eğitimini fire vermeden bitirmek….(nasıl yaptım bilmiyorum! ! ! !) …çoğu arkadaşımıza nasip olmamakta ve büyük bir miktar öğrenci tıp fakültesini staj uzatma(birkaç ay) dan tutun….birkaç yıla kadar uzatabilmektedir ki…bu,ders koşullarının yata yata geçmeye imkan tanımadığı bir ortama sahip olduğunun göstergesidir…Neden böyledir? ? …çünkü uğraşacağınız şey insan hayatı gibi mukaddes bir nesnedir…..
Diyelim ki hasbelkader tıp fakültesini bitirmek ve Hipokrat yemini edip kepleri havaya fırlatmak nasip oldu….İş ne yazık ki burada bitmemektedir…Bu aşamada aldığınız isim Pratisyen Hekimdir…Çalışacağınız kurum birinci basamak sağlık hizmeti veren bir kurumdur…verdiğiniz emeğe karşılık alacağınız maddi ve manevi doyum maalesef ki oldukça sınırlıdır…
Tam bu aşamada ortaya başka bir tartışma konusu çıkmaktadır ki en az ÖSS-ÖYS kadar önemli olmakla birlikte hiçbir zaman gereken öneme haiz olamamış bir meseledir…TUS…Yani diğer bir deyişle…Tıpta Uzmanlık Sınavı…Bu sınavı mezun olan hekimlerimizin sadece %10u geçebilmekte ve bir devlet veya üniversite hastanesinde yani 2. ve 3. basamakta çalışma hakkı edinmekte ve nispeten madden ve manen daha doyurucu bir mesleğe sahip olmaktadır….
TUS sınavı 6 ayda bir yani yılda iki kez ve sadece merkez Ankara’da yapılmakta TUS’u kazanamama kronik bir sürece(yıllarca TUSa giren ve her defasında kazanamayan kişiler bilirim) ve depresyona neden olmakta ve hasbelkader bu sınavı verdiğinizi varsayalım….
İhtisas süresi geçen yıla kadar….4 yıl iken….artık 5 yıla uzatılmıştır ki…kazanılmış hak olduğu için eskiler bundan yararlanmış ancak ihtisasa yeni başlayan asistan arkadaşlar altı yıllık(!) eğitim sonrasında 5 yılı daha göze alarak bu işleme başlamaktadır….Vaktinde fire vermeden bitirdiğinizi varsayarsak…11 yıl sonra millete bir uzman hekim(dal belirtmiyorum çünkü beyin cerrahisi vb. branşların ihtisas süresi 7 yıldır-13 yılda uzmanlaşır) …katılmış oluyor…
Ben şahsen çocuğum olsaydı.. doktor olmasındansa…bu süreyi üniversiteyi bitirdikten sonra master veya doktora yaparak(eğer istiyorsa) …ve öğretim üyeliğine kadar yükselerek değerlendirmesini tercih ederim….veya…bir üniversite 4 yıl ise…11 yılda 1 yıl da uzatarak 2.5 tane farklı üniversite de bitirebilir…süre çok uzun bir zaman dilimini kapsamaktadır….
Doktorların fedakarlığı ve meslekin vicdani sorumluluğu burada başlamaktadır….
Peki Türkiye’de mevcut hekim sayısı 80,000 civarındayken…ve her 750 hastaya bir tek doktor (pratisyen veya uzman ayırt etmeksizin) düşerken….verilebilecek sağlık hizmeti ne kadar iyi olur…? ...bu da tartışmalı bir ayrı konudur…
Bir de….Şu an bir pratisyen hekim 800 milyon civarında bir para alıyorsa ve bir hemşire….500 milyon civarında alıyorsa…bu şahıslar…ek mesailerden ve kurumsal nöbetlerden yaşamı idame ettirecek gelir elde edemiyorlarsa ve bu nedenle de insanca yaşayabilmek için ek iş imkanları arama yoluna gitmek zorundalığı yaşıyorlarsa….söylenecek bütün sözler tükenmiş demektir…
İnanın ki benim ventilatöre bağlı ve yoğun bakımda olan bir hastanın veya bir bebeğin başında hemşirem ve tüm sağlık personelimle beraber….(çünkü sağlık hizmeti bir ekip işini gerektirmektedir) ..sadece saatler değil.... günlerce uykusuz ve bir an ayrılmadan bekleyişimin....ve emeğimin …vicdanı sorumluluğu dışında....ve hastamın iyileştiğinde gözlerinde gördüğüm pırıltı....annesinde gördüğüm mutluluk…. ve yüreğimde duyduğum hazzın....trilyonlarla ödenebilecek bir karşılığı yoktur.....
Herkese ruhsal,bedensel ve sosyal tam bir sağlık hali diliyorum…
Sevgilerimle ve saygılarımla…
Eternalflame/ Dr. Selin
beni dedem doktor..herzaman ilaç kokar :)
korkuturdu beni bu koku küçükken..
'Allah razı olsun' duasının yüceliğini anlayanlar dışındakilerde firavunlaşma eğilimi gördüğüm meslektaşlarım...