aşk şiir gibidir Rakımı yüksek tepelerin bulutlara değip Yesil ile mavinin buluşması gibi Yada kurak çölde susuzluktan çatlamış Dudakdarında düşüp eriyen kar taneleri gibi Yazdıkça aşık olur insan iklimin şiir olur Hep yeniden doğarsın güneş misali Nisanın yağmuru temmuzun günesi Kasımın rüzgarı Şubatın zemheri kışı sen olur Sonra şiirlerine düşer cemreler aşk olur
Güneş bu gün de doğudan yükseldi bak sevgili Kıyamete vakit var henüz Tevbe kapısı sonuna kadar açık Ve baslar ki secdeye layık Güneş bu günde doğudan yükseldi bak sevgili Kıyamete vakit var henüz...
aşk mıdır maddeyi yakıp kavuran yoksa zâr mı? benlik midir seni yerden kaldıran yoksa düştüğün dâr mı ? nedir seni gülün rengi yerine bedenimde sızlatan? zâr edenlerin günahları mıydı ki ? nedendir bilinmezlik içinde yaşama heyecanı? belki de anlayamayacak kadar mükemmeldi bedenler ya da bir nefes zaman içindeydi her şey bilinen tek şey anda nefes almaktı bilinmeyende birşey bulmak için dâr-ı zamanda nefes alanlar gül dedi yar dedi maşuk dedi har dedi güzel dedi al dedi... an bitti küle döndü nefes, her nefesten bir gül sızladı ''ol'' dun sen kelimeden üstün, anda demek mükellef'e kaldı…
Gerçek hakki aşk onu verendir.fani aşklar imtihan için verilmistir.bakalım ALLAH aşkınımı yoksa onun yarattiginimi tercih ediceksin imtihaniydi.oysa aşkın dereceleri var.ALLAH aşkı en buyuğudur.kulda aşkta inat edersen o nun egosu kabarır ancak.kendini bir şey zanneder seni küçümser sevmemeye başlar.oysa iyiliği merhameti seni yaratanı sev ki.onu kafanda bitirki.ALLAH için sevesin artık.karşina çikan dogru insana gönül veresin.sevmedende evlenmeyin.çünkü hocalar diyor.çünkü görücü usulüyle ama sevmeden evlenip pişman olanlar var.görücü usulüne şans verip severseniz evlenin
AŞK... Ne vardır, ne yoktur,, ne de ikisinin arasındadır... Tarifini bilirsin fakat anlatamazsın, hissedersin ama dokunamazsın,,, aşk kalbinde mi yoksa kalbin aşkta mı bilemezsin... Üç harfli tek kelimedir fakat anlata anlata bitiremediğindir AŞK...
Aşk, anlatılmaz, yaşanır. Aşk, kelimelere dokulemez, açıklanamaz. Aşk deyince aklımıza sadece sevgili, eş gelmemeli. Aşk, bağlılık gösterdiğimiz, hayranlık duyduğumuz her şeydir. Bir nesne de olabilir, akla gelebilecek herhangi bir şey.
Gerçek hakki aşk onu verendir.fani aşklar imtihan için verilmistir.bakalım ALLAH aşkınımı yoksa onun yarattiginimi tercih ediceksin imtihaniydi.oysa aşkın dereceleri var.ALLAH aşkı en buyuğudur.kulda aşkta inat edersen o nun egosu kabarır ancak.kendini bir şey zanneder seni küçümser sevmemeye başlar.oysa iyiliği merhameti seni yaratanı sev ki.onu kafanda bitirki.ALLAH için sevesin artık.karşina çikan dogru insana gönül veresin.sevmedende evlenmeyin.çünkü hocalar diyor.çünkü görücü usulüyle ama sevmeden evlenip pişman olanlar var.görücü usulüne şans verip severseniz evlenin.
hep varlığımı bir nedene bağlamak istedim, belki doğduğum günden beri böyleydi bu. ben varlığıma bir anlam verirsem mutlu olurum sandım. takdir edilen, parmakla gösterilen ya da başarılı olursam ben olurum diye düşündüm, çok küçük yaşlarımdan beri. ilkokulda dans kurları, şiirler, programlar.. sırf 'aferin rabia' yı duymak içindi tüm çabam. hatta bazen hırs olurdu gözümde bu, geceleri figürleri herkesten daha iyi yapmak için ekstra çalışırdım. öne geçmek, takdir edilmek için. tüm bunlara rağmen çoğu kez boşa giderdi çırpınışlarım. kimse görmezdi ya da görmek istemezdi. ama ben ilk defa varlığımın nedenini başarıya ya da takdire değilde beni tamamlayacak olan insana bağlamak istedim. seni düşündüm, özellikle senle beni. farklıyız, akla gelmeyecek, şaşılacak derecede zıttız. ama ben bu zıtlıkların hastasıyım. hatta büyüleyici bir huzuru getiriyor bana. eskiden hep aşkın insana heyecan veren, elini ayağını dolaştıran bi şey olduğunu sanırdım. taki sen çıktın karşıma. ben senle aşkın korkulacak, heyecandan geberilecek bir şey olmadığını anladım ilk kez. elim ayağıma dolaşmadan, kalbim yerinden çıkmadan, saçma sapan konuşmadan sadece yanında huzur bulduğumdun sen. garip ve geç kalınmış bir itiraf bu hatta bunun da üzerinden aylar geçecek belki ama ben yeni yeni anlıyorum. sana artık kızmıyorum hiçbir şey için, beklentiye de girmiyorum kendimce, sadece durup anın tadını çıkarıyorum. bazen sen görmeden seni izliyorum, senin bir zamanlar bana baktığın gibi bakıyorum sana. beni kendine aşık ettiğin bakışlar gibi işte. canımı sıkan tek şey var. o da sana en ihitiyacım olan anlarda seni bulamamam. böyle başımı omzuna koyup saatlerce ağlayabileceğim birinin varlığının aslında yok olması canımı sıkan. ama kızmıyorum sana da kendime de, kızmayacağım. sadece seni çok seviyorum o kadar.
aşkı bilmem inanmam da. ama bana gecenin bu vaktinde bunları yazdıran sihirli şey aşkı mı?
Yıldızlı gök, engin deniz ve gönlüm. Ben âciz bir insanım, bir çöp, bir yaprak. Fakat bu aşk büyük ve sırlı bir kuvvet, onu aynı göğe ve denize benzettim.
Albatros kuşunun kanadın da, rüzgar ile iyi manevra yapmaya benzer. İkinci bir kanat çırpışına ihtiyaç duymadan.
“ bazı insanlar da vardır,
kafalarından romantik, mükemmel ve erişilmez
bir sevgi yaratıp
koyarlar
ortaya;
kendi duyguları içinde mest olur,
gerçek bir sevgiliye uyum sağlayamazlar.."
.
adler -
aşk hayattır
susamak
Eğer hakkı yazmadıysam,yazardım,
Yazmaz ise sağ elime kızardım,
Kabe gibi dolaştım peşinde,
Sen susarsan ben de susardım...
aşk şiir gibidir
Rakımı yüksek tepelerin bulutlara değip
Yesil ile mavinin buluşması gibi
Yada kurak çölde susuzluktan çatlamış
Dudakdarında düşüp eriyen kar taneleri gibi
Yazdıkça aşık olur insan iklimin şiir olur
Hep yeniden doğarsın güneş misali
Nisanın yağmuru
temmuzun günesi
Kasımın rüzgarı
Şubatın zemheri kışı sen olur
Sonra şiirlerine düşer cemreler aşk olur
Güneş bu gün de doğudan yükseldi bak sevgili
Kıyamete vakit var henüz
Tevbe kapısı sonuna kadar açık
Ve baslar ki secdeye layık
Güneş bu günde doğudan yükseldi bak sevgili
Kıyamete vakit var henüz...
Aşkı asla zekan ile bağdaştıramazsın.
Aşk, samanlıkta iğnedir. Milyonlarca samanda bir iğneyi bulmaktır.
hayata küsme nedenlerimden
hayat bir yolculuktur sonu gelmeyen
ve sevmeyen insana yolcu denir mi
seversin ama değeri bilinmeyen
bir Leyla'ya Mecnun denir mı
aşk mıdır maddeyi yakıp kavuran yoksa zâr mı?
benlik midir seni yerden kaldıran yoksa düştüğün dâr mı ?
nedir seni gülün rengi yerine bedenimde sızlatan?
zâr edenlerin günahları mıydı ki ?
nedendir bilinmezlik içinde yaşama heyecanı?
belki de anlayamayacak kadar mükemmeldi bedenler
ya da bir nefes zaman içindeydi her şey
bilinen tek şey anda nefes almaktı
bilinmeyende birşey bulmak için dâr-ı zamanda nefes alanlar
gül dedi yar dedi maşuk dedi har dedi güzel dedi al dedi...
an bitti küle döndü nefes, her nefesten bir gül sızladı
''ol'' dun sen kelimeden üstün, anda demek mükellef'e kaldı…
Aşk bir kazma
Sakın kimseye yazma
Benim adım karizma
Sen bile ben olduğun kadar yalnızım.
Karşılıklı yaşanan
Sevmekler...Aşk'tır.;
Eğer karşılığı yoksa ki,
"Sevmek" zannedilen o yolda...
Kendi kendini kandırma aptallığının,
İlerisi...
Bir acıktırma Evveliyatı,
Gerisi de...
Bir acındırma Edebiyatı.
Gerçek hakki aşk onu verendir.fani aşklar imtihan için verilmistir.bakalım ALLAH aşkınımı yoksa onun yarattiginimi tercih ediceksin imtihaniydi.oysa aşkın dereceleri var.ALLAH aşkı en buyuğudur.kulda aşkta inat edersen o nun egosu kabarır ancak.kendini bir şey zanneder seni küçümser sevmemeye başlar.oysa iyiliği merhameti seni yaratanı sev ki.onu kafanda bitirki.ALLAH için sevesin artık.karşina çikan dogru insana gönül veresin.sevmedende evlenmeyin.çünkü hocalar diyor.çünkü görücü usulüyle ama sevmeden evlenip pişman olanlar var.görücü usulüne şans verip severseniz evlenin
"Aşk; bir kişiliktir,iki kişiyle inşa edilen..."
AŞK... Ne vardır, ne yoktur,, ne de ikisinin arasındadır... Tarifini bilirsin fakat anlatamazsın, hissedersin ama dokunamazsın,,, aşk kalbinde mi yoksa kalbin aşkta mı bilemezsin... Üç harfli tek kelimedir fakat anlata anlata bitiremediğindir AŞK...
Aşk, anlatılmaz, yaşanır. Aşk, kelimelere dokulemez, açıklanamaz. Aşk deyince aklımıza sadece sevgili, eş gelmemeli. Aşk, bağlılık gösterdiğimiz, hayranlık duyduğumuz her şeydir. Bir nesne de olabilir, akla gelebilecek herhangi bir şey.
"Aşk, birbirine bakmak değil; birlikte aynı yöne bakmaktır."
Antoine de Saint-Exupéry
"Ve aşk özür dilemeyecek gidenlerden/yalnızlardan; ama emek verenlere teşekkür borcu var."
#mehmetaslantuğ
Düşünceler hayat verirken yalnızlığa,
Yalnızlık yolu hangi hayatlara çıkmakta,,
Algılanan ve yaşanan hayat çıkmazında,
.. Lâl-u divaneye müheyya olmaktır her zerrenin zerrecesine
Yusuf-ı Kenan'a gelen girift girift büyük
bilmece...
Gerçek hakki aşk onu verendir.fani aşklar imtihan için verilmistir.bakalım ALLAH aşkınımı yoksa onun yarattiginimi tercih ediceksin imtihaniydi.oysa aşkın dereceleri var.ALLAH aşkı en buyuğudur.kulda aşkta inat edersen o nun egosu kabarır ancak.kendini bir şey zanneder seni küçümser sevmemeye başlar.oysa iyiliği merhameti seni yaratanı sev ki.onu kafanda bitirki.ALLAH için sevesin artık.karşina çikan dogru insana gönül veresin.sevmedende evlenmeyin.çünkü hocalar diyor.çünkü görücü usulüyle ama sevmeden evlenip pişman olanlar var.görücü usulüne şans verip severseniz evlenin.
Evîn wek zarokekî bêwext e.
Tê belav dike û diçe;
Hûn nikarin dengê xwe jî derxin ...
hep varlığımı bir nedene bağlamak istedim, belki doğduğum günden beri böyleydi bu. ben varlığıma bir anlam verirsem mutlu olurum sandım. takdir edilen, parmakla gösterilen ya da başarılı olursam ben olurum diye düşündüm, çok küçük yaşlarımdan beri. ilkokulda dans kurları, şiirler, programlar.. sırf 'aferin rabia' yı duymak içindi tüm çabam. hatta bazen hırs olurdu gözümde bu, geceleri figürleri herkesten daha iyi yapmak için ekstra çalışırdım. öne geçmek, takdir edilmek için. tüm bunlara rağmen çoğu kez boşa giderdi çırpınışlarım. kimse görmezdi ya da görmek istemezdi. ama ben ilk defa varlığımın nedenini başarıya ya da takdire değilde beni tamamlayacak olan insana bağlamak istedim. seni düşündüm, özellikle senle beni. farklıyız, akla gelmeyecek, şaşılacak derecede zıttız. ama ben bu zıtlıkların hastasıyım. hatta büyüleyici bir huzuru getiriyor bana. eskiden hep aşkın insana heyecan veren, elini ayağını dolaştıran bi şey olduğunu sanırdım. taki sen çıktın karşıma. ben senle aşkın korkulacak, heyecandan geberilecek bir şey olmadığını anladım ilk kez. elim ayağıma dolaşmadan, kalbim yerinden çıkmadan, saçma sapan konuşmadan sadece yanında huzur bulduğumdun sen. garip ve geç kalınmış bir itiraf bu hatta bunun da üzerinden aylar geçecek belki ama ben yeni yeni anlıyorum. sana artık kızmıyorum hiçbir şey için, beklentiye de girmiyorum kendimce, sadece durup anın tadını çıkarıyorum. bazen sen görmeden seni izliyorum, senin bir zamanlar bana baktığın gibi bakıyorum sana. beni kendine aşık ettiğin bakışlar gibi işte. canımı sıkan tek şey var. o da sana en ihitiyacım olan anlarda seni bulamamam. böyle başımı omzuna koyup saatlerce ağlayabileceğim birinin varlığının aslında yok olması canımı sıkan. ama kızmıyorum sana da kendime de, kızmayacağım. sadece seni çok seviyorum o kadar.
aşkı bilmem inanmam da. ama bana gecenin bu vaktinde bunları yazdıran sihirli şey aşkı mı?
Yıldızlı gök, engin deniz ve gönlüm. Ben âciz bir insanım, bir çöp, bir yaprak. Fakat bu aşk büyük ve sırlı bir kuvvet, onu aynı göğe ve denize benzettim.
İki insanın paylaşabileceği en mahrem duygu aşk ya da tutku değil, acıdır.
İnsan en kolay, en sevdiklerine kıyar. Öfke ile Aşk hep kol kola gezer. Onu gerçekten öldürebilirmiş.
Ben senin hasretinle yandım
Cehennemle korkutamazsın
Bana benden yakınsan
Cennetle avutamazsın.
Bizimkisi bir aşk hikayesi değildi.
Aşktı bizimkisi, gerisi hikayeydi...