Güzel ve zarif benzetmelerin yanı sıra, keskin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır. Tarihimizin şanlı sayfalarını şiirleştiren şair, Rubai türünün yeni Türk edebiyatında önemli şahsiyetlerinden kabul edilir. Bayrak ve vatan, onun mısralarında en usta anlatıcısını bulmuştur.
-Hürriyetin nesi var, bu en gürbüz çağında, Elinde kelepçeler, ayağında köstekler...? -Bilirse boyun eğip beklemesini eğer Demirlerini belki biraz gevşetecekler.
-Kimlerdir böyle kaşık şıkırdatan uzakta Dağ gibi zeybeklerin diz vurduğu toprakta? -Kim olacak:Köçekler... Meydan onlara kalmış göç edince erkekler.
-Gözlerim kan lekesi görüyor kefelerde... -Evet, terazilere dirhem oldu yürekler.
-Büyüsünler diye mi, çürüsünler diye mi Ekildi bataklığa bu canım çekirdekler? -Onu pek bilmem, fakat Burda açmaz çiçekler.
-Bu sargılı kollar ne? -Bunlar mı? Bükülmemek Uğruna kırılmayı Göze almış bilekler.
Vatan şairi, böyle insanları yadederken sözle anlatmak çok zor oluyor;
Arif Nihat Asya'ya...
Yelkenler biçildiler, yelkenler dikildiler, Dağlardan donanmayla, kalyonlar çekildiler. Kerpetenle surların, dişleri söküldüler. Yola çıktık efendim,yiğitler hazırlandı, Vatana kurban için, parmaklar kınalandı.
Geçtim anadan yardan, geçtim her sevgiliden, Bir destan yazacağız, okusunlar ezberden, Öğrettin haberim var taşıdığım değerden, Gönüllü gazilerin listesinde baştayım, Vatan için vuracak, vurulacak yaştayım.
Okudum tarihimi, tanıdım eserleri, Kendime örnek aldım, Fatih'i, Selimleri, Başıma taç eyledim verdiğin emirleri, Bitti gündelik işler, bir ulvi telaştayım, Senin açtığın yolda koşturacak yaştayım.
Artık günümüz geldi, işaret var Atamdan, Elbette gelecektir, bütün gençlik arkamdan, Gücümü alıyorum, bu Şanlı Bayrağımdan, İpliğimi sen ördün, atlas bir kumaştayım, Burçlara bayrak olup dikilecek yaştayım.
Vakit gelmiştir artık,saatler ayarlandı, Tembel tembel uyuyan, Çelebiler uyandı, Müsterih ol efendim, hazırlık tamamlandı, Yalnız İstanbul değil, çok büyük inançtayım, Bu yürekle dünyayı fethedecek yaştayım.
sadece bayrak şairi değil bayrakyazarıdır.arif nihat asya.eğer necip fazıl gibi biri olmasaydı mutlaka arif nihat asya'nın görüşlerini savunurdum.ama itiraf etmeliyim necip fazıl iyi bir şari.özellikle makale dediğimiz kısa yazıları çok güzel.
Hiçkimse, herhangi birini O'nun Servet Hanımı sevdiği gibi sevmedi... Hiçbir erkek, herhangi bir kadını onun gibi taçlandırmadı sözleriyle... Biri vardı, O'na yakın sandım... fena halde yanıldım...
Arif Nihat Asya (1904 - 05 Ocak 1974) Türk Edebiyat Tarihi'ne 'Bayrak Şairi' olarak adını yazdıran Arif Nihat Asya, 1904 yılında Çatalca'nın İnceğiz Köyü'nde dünyaya gelmiştir.İlköğrenimine köyünde başlamış, daha sonra İstanbul'a gelir. Önce Haseki Mahalle Mektebi'ne daha sonra Gülşen'i Maarif Rüştiyesi'ne devam eder.
Yatılı olarak girdiği Bolu Sultanisi kapatılınca, Kastamonu Sultanisi'ne aktarılır. Milli Mücadele Dönemi'nde Ankara'da bulunur. Bu dönem onun şiire başladığı, Türklük ve vatan aşkı ile şiirler kaleme aldığı tarihlerdir. 1928 yılında Darülmuallimin'i Aliye'den edebiyat öğretmeni olarak mezun olur ve Adana kolej ve öğretmen okullarında edebiyat öğretmenliği ve yöneticilik yapar.
1948 yılında Edirne'ye tayin edilir. 1950-54 döneminde Adana Milletvekilliği, 1954 yılında Eskişehir milletvekilliği yapar. 1962 yılında ise Ankara Gazi Lisesi'nden emekli olur.
Arif Nihat Asya, Türklük ve Türk Dünyası sevdalısıdır. Şiirlerinde bu dünyalardan da sesler getirmeye çalışır. Kimi zaman oradan uzak kalışımızın hüznünü yansıtır, kimi zaman da oralarda yaşanmış Türk kahramanlıklarını anlatır.
5 Ocak 1974 tarihinde Ankara'da vefat etti.
Şiir Kitapları:
Heykeltraş(1924) Yastığımın Rüyası (1930) Ayetler (1936) Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946) Enikli Kapı (1964) Kubbe-i Hadrâ (Mevlana üzerine, 1956) Kökler ve Dallar (1964) Emzikler (1964) Dualar ve Aminler (1967) Aynalarda Kalan (1969) Kanatlar ve Gagalar (1946)
arif nihat asya'nin ideolojisini falan paylasmiyorum, ama kendisini takdir ederim cok guzel siirleri vardir...oncelikle kim ne derse desin dile hakimiyet kurmustur....her ne kadar divan edebiyati diliyle yazdigi zibil gibi siirleri olsa da, zamanenin anlayabilecegi tarzda yazdigi guzel siirleri de vardir...ornegin duasi, naat'i, bayrak'i falan falan...
Hatice’nin goncası Aişe’nin gülüydün.. Ümmetin göz bebeği Göklerinresulüydün.. Elçi geldin, elçiler gönderdin; Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin, Beşiğin, yurdun, yuvan Mekke’de bunalırsan; Medine’ye göçerdin.. Biz, Bu dünyadan nereye Göçelim ya muhammed! Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet Altın devrini yaşıyor... Diller, sayfalar, satırlar “ebu leheb öldü” diyorlar;
Ebu leheb ölmedi ya muhammed! Ebu cehil; kıt’alar dolaşıyor... . . . Hased gururla savaşta; Gurur; kaf dağında derebeyi..
Onu da yaralarlar kanadından Gelse bir şefkat meleği.. İyiliğin türbesine, Türbedar oldu iyi.. Vicdanlar sakat Çıkmadan ya muhammed yarına! İyilikler getir, güzellikler getir Adem oğullarına...
Şu gördüğün duvarlar ki Kimi taiftir, kimi hayberdir... Fethedemedik ya muhammed Senelerdir...
Ne doğruluk, ne doğru; Ne iyilik, ne iyi; Bahçende en güzel dal, Unuttu yemiş vermeyi... Günahın kursağında Haramların peteği..
Bayram yaptı yabanlar Semave’yi boşaltıp; Save’yi dolduranlar Atını hendeklerden – bir atlayışta – Aşırdı aşıranlar.. Ağlasın yesrib! Ağlasın selmanlar...
vasat veya altı bir şair ünü bırakın dünyayı türkiye'yi bile kapsayamamış.. sadece onun ideolojisini savunan bazıları sırf o ideolojide diye onu savunuyor; okuyorlar yoksa öyle ahım şahım bir yeteneği yok...
İdeolojisi yüzünden yazdığı muhteşem şiirleri pek bilinmeyen büyük BAYRAK şairi.Yazık ki, Çoğunluğunu temsil ettiği fikriyatin olusturdugu bu ülkede yeterince taninmiyor.Ruhu $âd Olsun
''…Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir’ini;
Evliyâ okusun Kur’an’lar!
Ve Kur’anı göz nuruyla çoğaltsın
Kayışzade Osman’lar!
Na'atını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!..''
Arif Nihat Asya
arif nihat asya çok ünlü bir şairimizdir.
a.n.asya'nın bayrak şiiri ırkçılık içerdiği için derskitaplarından çıkarılmıştır.temizlik devam edecektir.
Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatih'in İstanbulu fethettiği yaştasın.!
Ey büyük şair, kalk ta bak.
Fatih'in yaşıntları şimdi daha fazla oyunda oynaştalar.
sevmediğim bi bayrak şiiri vardır....
...Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim;
Yeryüzünde yer beğen:
Nereye dikilmek istersen
Söyle seni oraya dikeyim!
ne biçim dörtlüktür bunlar....ne istenir kuşun yuvasından...?
Güzel ve zarif benzetmelerin yanı sıra, keskin zekâsının, şakacı mizâcının mahsûlü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslûbunu tamamlayan önemli unsurlardır. Tarihimizin şanlı sayfalarını şiirleştiren şair, Rubai türünün yeni Türk edebiyatında önemli şahsiyetlerinden kabul edilir. Bayrak ve vatan, onun mısralarında en usta anlatıcısını bulmuştur.
Okuduktan sonra da tam okumuş ama...anlayana...
TAŞBEBEKLER
-Şu, yerlere kapanan yüzlerin nedir işi?
-Öpülüyor etekler.
-Temiz olsalar bari!
-Süsleridir noktalar, çiller, benler, benekler.
-Hürriyetin nesi var, bu en gürbüz çağında,
Elinde kelepçeler, ayağında köstekler...?
-Bilirse boyun eğip beklemesini eğer
Demirlerini belki biraz gevşetecekler.
-Kimlerdir böyle kaşık şıkırdatan uzakta
Dağ gibi zeybeklerin diz vurduğu toprakta?
-Kim olacak:Köçekler...
Meydan onlara kalmış göç edince erkekler.
-Gözlerim kan lekesi görüyor kefelerde...
-Evet, terazilere dirhem oldu yürekler.
-Büyüsünler diye mi, çürüsünler diye mi
Ekildi bataklığa bu canım çekirdekler?
-Onu pek bilmem, fakat
Burda açmaz çiçekler.
-Bu sargılı kollar ne?
-Bunlar mı? Bükülmemek
Uğruna kırılmayı
Göze almış bilekler.
-Şu delik deşik şeyler nenin nesi acaba?
-Balmumu arılara bırakılmış petekler.
-Ya şu uzaklardaki sonu gelmez şıkırtı...?
-Orada namlulara sürülüyor fişekler.
-Ekinler arasında kovalaşanlar nedir?
-Yeryüzünü boş bulup oynaşan köstebekler.
-Bu sırıtan yüzler ne?
-Diş gösteren köpekler.
-Güneş açtı, çok şükür, karların üzerine!
-Evet, erimektedir yığın yığın emekler.
-Ne diye yontuyorlar şurada mermerleri?
-Doğacak taşbebekler.
Vatan şairi, böyle insanları yadederken sözle anlatmak çok zor oluyor;
Arif Nihat Asya'ya...
Yelkenler biçildiler, yelkenler dikildiler,
Dağlardan donanmayla, kalyonlar çekildiler.
Kerpetenle surların, dişleri söküldüler.
Yola çıktık efendim,yiğitler hazırlandı,
Vatana kurban için, parmaklar kınalandı.
Geçtim anadan yardan, geçtim her sevgiliden,
Bir destan yazacağız, okusunlar ezberden,
Öğrettin haberim var taşıdığım değerden,
Gönüllü gazilerin listesinde baştayım,
Vatan için vuracak, vurulacak yaştayım.
Yüzüne çarpacağım zamanenin fendini,
Coştum kabardım artık, yıkacağım bendimi,
Kıymetim soydan gelir, biliyorum kendimi,
Abideni dikmeye bir yaman uğraştayım,
Size anıtlar yapıp, yükseltecek yaştayım.
Okudum tarihimi, tanıdım eserleri,
Kendime örnek aldım, Fatih'i, Selimleri,
Başıma taç eyledim verdiğin emirleri,
Bitti gündelik işler, bir ulvi telaştayım,
Senin açtığın yolda koşturacak yaştayım.
Artık günümüz geldi, işaret var Atamdan,
Elbette gelecektir, bütün gençlik arkamdan,
Gücümü alıyorum, bu Şanlı Bayrağımdan,
İpliğimi sen ördün, atlas bir kumaştayım,
Burçlara bayrak olup dikilecek yaştayım.
Vakit gelmiştir artık,saatler ayarlandı,
Tembel tembel uyuyan, Çelebiler uyandı,
Müsterih ol efendim, hazırlık tamamlandı,
Yalnız İstanbul değil, çok büyük inançtayım,
Bu yürekle dünyayı fethedecek yaştayım.
Kasım Kaplan
RUHUNA-EL-FATIHA...
sadece bayrak şairi değil bayrakyazarıdır.arif nihat asya.eğer necip fazıl gibi biri olmasaydı mutlaka arif nihat asya'nın görüşlerini savunurdum.ama itiraf etmeliyim necip fazıl iyi bir şari.özellikle makale dediğimiz kısa yazıları çok güzel.
Hiçkimse, herhangi birini O'nun Servet Hanımı sevdiği gibi sevmedi... Hiçbir erkek, herhangi bir kadını onun gibi taçlandırmadı sözleriyle...
Biri vardı, O'na yakın sandım... fena halde yanıldım...
Bayrak Şairi..
GERİCİ
Tarihlere, destanlara yol bulabilsem
Hiç durmadan düşünmeden geri giderdim…
Buna şaşma ki geçmişte yaşamayı ben
Gelecekte yaşamaya tercih ederim
Arif Nihat Asya
BİZİM PEDERİN ARKADAŞI.HALA EVİMİZDE RESİMLERİ VE KENDİ YAZDIĞI BİR ŞİİR KİTABI VAR...O NU EN ÖLÜMSÜZ YAPAN ŞİİRİ; BAYRAK.
Arif Nihat Asya (1904 - 05 Ocak 1974)
Türk Edebiyat Tarihi'ne 'Bayrak Şairi' olarak adını yazdıran Arif Nihat Asya, 1904 yılında Çatalca'nın İnceğiz Köyü'nde dünyaya gelmiştir.İlköğrenimine köyünde başlamış, daha sonra İstanbul'a gelir. Önce Haseki Mahalle Mektebi'ne daha sonra Gülşen'i Maarif Rüştiyesi'ne devam eder.
Yatılı olarak girdiği Bolu Sultanisi kapatılınca, Kastamonu Sultanisi'ne aktarılır. Milli Mücadele Dönemi'nde Ankara'da bulunur. Bu dönem onun şiire başladığı, Türklük ve vatan aşkı ile şiirler kaleme aldığı tarihlerdir. 1928 yılında Darülmuallimin'i Aliye'den edebiyat öğretmeni olarak mezun olur ve Adana kolej ve öğretmen okullarında edebiyat öğretmenliği ve yöneticilik yapar.
1948 yılında Edirne'ye tayin edilir. 1950-54 döneminde Adana Milletvekilliği, 1954 yılında Eskişehir milletvekilliği yapar. 1962 yılında ise Ankara Gazi Lisesi'nden emekli olur.
Arif Nihat Asya, Türklük ve Türk Dünyası sevdalısıdır. Şiirlerinde bu dünyalardan da sesler getirmeye çalışır. Kimi zaman oradan uzak kalışımızın hüznünü yansıtır, kimi zaman da oralarda yaşanmış Türk kahramanlıklarını anlatır.
5 Ocak 1974 tarihinde Ankara'da vefat etti.
Şiir Kitapları:
Heykeltraş(1924)
Yastığımın Rüyası (1930)
Ayetler (1936)
Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946)
Enikli Kapı (1964)
Kubbe-i Hadrâ (Mevlana üzerine, 1956)
Kökler ve Dallar (1964)
Emzikler (1964)
Dualar ve Aminler (1967)
Aynalarda Kalan (1969)
Kanatlar ve Gagalar (1946)
Yalan dolan hile pusu
Kim demiş ki kurtulursun
Etme bulma dünyası bu
Ben ederim sen bulursun! ... :)
Hayatı anlamış insan.. Vatansever, şair..
arif nihat asya'nin ideolojisini falan paylasmiyorum, ama kendisini takdir ederim cok guzel siirleri vardir...oncelikle kim ne derse desin dile hakimiyet kurmustur....her ne kadar divan edebiyati diliyle yazdigi zibil gibi siirleri olsa da, zamanenin anlayabilecegi tarzda yazdigi guzel siirleri de vardir...ornegin duasi, naat'i, bayrak'i falan falan...
Hatice’nin goncası
Aişe’nin gülüydün..
Ümmetin göz bebeği
Göklerinresulüydün..
Elçi geldin, elçiler gönderdin;
Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin,
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan;
Medine’ye göçerdin..
Biz,
Bu dünyadan nereye
Göçelim ya muhammed!
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“ebu leheb öldü” diyorlar;
Ebu leheb ölmedi ya muhammed!
Ebu cehil; kıt’alar dolaşıyor...
.
.
.
Hased gururla savaşta;
Gurur; kaf dağında derebeyi..
Onu da yaralarlar kanadından
Gelse bir şefkat meleği..
İyiliğin türbesine,
Türbedar oldu iyi..
Vicdanlar sakat
Çıkmadan ya muhammed yarına!
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına...
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi taiftir, kimi hayberdir...
Fethedemedik ya muhammed
Senelerdir...
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi;
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği..
Bayram yaptı yabanlar
Semave’yi boşaltıp;
Save’yi dolduranlar
Atını hendeklerden – bir atlayışta –
Aşırdı aşıranlar..
Ağlasın yesrib!
Ağlasın selmanlar...
'Düşünülüyorum öyleyse varım...'
Arif Nihat Asya
Güzel bir muhakemesi var...
Şu arif nihat asya denen insanın biografisi bile yok 2473 kişi arasında....
vasat veya altı bir şair ünü bırakın dünyayı türkiye'yi bile kapsayamamış.. sadece onun ideolojisini savunan bazıları sırf o ideolojide diye onu savunuyor; okuyorlar yoksa öyle ahım şahım bir yeteneği yok...
İdeolojisi yüzünden yazdığı muhteşem şiirleri pek bilinmeyen büyük BAYRAK şairi.Yazık ki, Çoğunluğunu temsil ettiği fikriyatin olusturdugu bu ülkede yeterince taninmiyor.Ruhu $âd Olsun