...nicedir uğramaz oldular gözlerime...nicedir gülümsemez gecelerime...tarumar bir gökyüzü...anlamsız kaçışlar ve kalbine düşen bir çığlık...sessiz haykırışlar...kimbilir hangi imgelere kilitledim adını,adımın yanında...şimdiyse buzdan oyuyorum insanları dursun diye yanıma...ve ellerim hissi yok, hissiyatı yok kalbimin...ruhum kayıplarda ben hangi sahipsiz cesedim...
Her yıl eylül, ekim aylarında güney kasabalarından birinde tatil yaparım.. bu tatillerim sırasında inanılmaz güzel dostluklar kurarım. Bu yıl tatilimi Antalya’nın Kaş kazasında yaptım.. bana bu yıl nasip oldu Kaş’ı görmek. Doğrusu Kaşla ilgili ne anlatsam az olacak Kaş’ı yaşamak lazımmış bunu anladım. Daracık sokaklar melisa ve yasemen kokularıyla insanı sarhoş edercesine ciğerlerinize doluyor.. o güzel sokaklarda dolaşırken aniden karşınıza bir likyalı çıkıverecekmiş hissi ancak oraya gidildiğinde yaşanıyor. Güzel restaurantları, cafeleri, salaş çay bahçeleri ve aklınızdan hiç çıkmayacak minik kedileri :) birde adeta sanat kokan bu sokaklarda yaşayan mütevazı ama çok büyük sanatçıları. Mutlaka gitmelisiniz ama gittiğinizde önünden geçtiğiniz sakin sessiz kapıları mutlaka çalmalısınız. Herhangi bir kapının ardında huzur dolu yaşamların yanı sıra bir de inanılmaz eserlerle karşılaşma imkanınız olabiliyor. Birkaç tanesiyle tanışma fırsatı buldum, hele bir tanesi vardı ki iz bıraktı bende adeta.. Dışarıdan bakıldığında küçücük bir dükkandı ama içinin kocaman bir dünyası vardı herkesi kıskandıracak boyutta. Elinde fırçası, önünde bir kumaş parçası başını eğmiş ne yapıyordu bu kadın! ? ... “Merhaba” dedim başını işinden hafifçe kaldırıp ışıl ışıl parlayan ve gülümseyen gözlerle bakarak “hoş geldiniz” dedi. Uzun yıllar İstanbul’da moda koordinatörlüğü yapmış Serpil Hanım, çekinerek yumuşak bir ses tonuyla ödül aldığı bir koleksiyonunun duvardaki çizimlerini gösterirken gözleri parlıyor “bunlarda benim çocuklarım” diyordu. Dışardan salaş, minicik herhangi bir dükkan gibi görünen bu sanat kokan mekanda Serpil Hanım eline geçen her türlü malzemeye ayırt etmeksizin hayat veriyordu. Tatilim boyunca, defalarca onu çalışırken izlemeye gittim; bazen kuru çiçeklerden giyim aksesuarları yapıyor bazen duvarlara tablolarla o çiçekleri ölümsüzleştiriyor, bazen de pazardan alınıp kendisine verilmiş basit bir kumaştan değme defilelerde sergilenecek kostümler yaratıyordu. Bogenviller den geliklikler, yerlere dökülmüş böcek kanatlarından tablolar yapan bu sanatçıyı asla unutmayacağım.. ve yolum yine düşecek Kaş’a. Bana söz verdi o güzel insan, evlendiğimde eşimin gelinliğini o yapacak kimbilir belki de Kaş’ta evlenirim :) Evet, Kaş’a gittiğinizde mutlaka uğranması gereken bu sanat kokan minik dünya’nın adı [Yıldız Tasarım]
Ağzı olan konuşur.. yok pardon klavyesi olanın eli tutulmaz.. bi tuşa bakar.. Artık kendine kaç tane layık görürse kişi... :)))) Bir tek benimkinin liyakatle bir ilgisi yoktur.. Doğrudan adım olurlar çünkü kendileri.. :))
Öncelikle sufayanın ki uğurlu kademli olsun tabi de.. :)) Ondan önce benden başkasında varmıydı bilmiyorum.... Benimkinin esbab-ı mucibesi şudur...; gerçek adım olan yıldız'ı rumuz olarak almak istediğimde sistem; olmaaaaz kardişim dedi.. başka yıldız var alamazsın E bende yıldıza bir ilave yapmak zorunda kaldım ki o da bir yıldız olsun istedim.. Çünkü buraya kaydettiğim denemelerimi Yıldız Yıldız adıyla yayınlıyorum.. Bu şekli rumuz olarak biraz uzun geldiğinden ikinci yıldızı bir kısaltma anlamında yıldız işaretinden seçtim gitti... Yoksa herhangi bir kıdem, otel yıldızı ya da birinci sınıfta öğretmenin verdiği yıldızlı pekiyilerle uzaktan yakından alâkam olmaz.. her iki yıldız da dedemin yadigarı gerçek adımı temsil eder... üçüncü şahıslara duyurulur... :)))
antoloji ye ilk girdiğim zamanlarda rumuzlarının kenarında benimkisi gibi yıldız olanların kıdemli rumuzlar olduğunu sanıyordum.. eğer öyle sananınız varsa öyle sanmaya devam edin benimde artık bir yıldızım var! (bu sefer oldu galiba.)
yıldızz...: :) ...her gun işten geldıkten sonra yemegımı yerım düşünürum bu hayat nasıl gecıcekk ama hayat her zamankı gıbı devır daım oldu için yatmaya giderim gusel cene tv mi izledikten sonra..yatam balkondadır..bunları anlattım cunku yıldızlara geliyorum...başımı yastıga koyarım ve yıldızları seyrederım cuku yılıdlar bnı alıp goturur..dalarım hayallere..bnm için yılıdz bır hayat kaynagıı
bir yıldız doğdu nur ile alemi yaktı nar ile küsülüyem ben yar ile niye doğdun sarı yıldız mavi yıldız amamn aman evler yıkan beller büken kanım döken yıldız yıldız yıldız yıldızzzz..
hemen karar verme....iyice izle evlat! ......bazen ışıl ışıl olur aydınlatır ulaşabildiği her yeri,.... bazen de simsiyah olup, kabus gibi çöker insanlığın üstüne.....- ;))
'entry' miz....saygıdan yanadır tüm renklere...:Pp
lütfen, burnumun dibinden biraz öteme yerleş,
biraz uzağımda, biraz da yükseğimde eğleş!
yoksa nasıl derim ben 'cananım yıldızlara eş'.
...nicedir uğramaz oldular gözlerime...nicedir gülümsemez gecelerime...tarumar bir gökyüzü...anlamsız kaçışlar ve kalbine düşen bir çığlık...sessiz haykırışlar...kimbilir hangi imgelere kilitledim adını,adımın yanında...şimdiyse buzdan oyuyorum insanları dursun diye yanıma...ve ellerim hissi yok, hissiyatı yok kalbimin...ruhum kayıplarda ben hangi sahipsiz cesedim...
gökyüzünün asilliği,mükemmelliği....onları seyretmek kadar güzel birşey olamaz sanırım....
'yıldız avlarım göğün mavisinde
her dem bakışlarına
gözlerinin deryasında pusu duran ellerimi sana tuzaklarım'
yıldız gecenin en güzel parlayan gelinidir hem parlayan hem parlatan
'Yultuz' diye yazılır eski türkçede..
Kuzey anlamında da kullanılır, kutup yıldızına binâen..
Astrologların ve tılsımcıların ilham kaynağı.... :)
Rezzan Kiraz'ın ekmek kapısı...
yıldızlar ışıltıları ile farklıdırlar zaten...onlar bilinirler,hissedilirler..ve hep umut sevgi verirler..
birde unutmuşken söylim..
Gökyüzünde yanlız gezen yıldızlar,,,,
Yeryüzünde sizin kadar yanlızım...
Bir haykırsam belki duyulur sesim.
Ben yanlızım, ben yanlızım, yalnızım
Bazılarıda vardır, kendilerini yıldız sanarlar, ama bilmezler ki - meteor - taşı gibi zararlı ve sönük.. ! ! ! :)
romanlara, şiirlere, aşklara ilham veren, bulundukları yerden iç- dış dünyamıza ışık saçan güzellikler..iyi ki varlar ;)
Binlerce yıldır yıldızlar, onlara bakmasını bilen mutlu insanlara göz kırparlar......
Her yıl eylül, ekim aylarında güney kasabalarından birinde tatil yaparım.. bu tatillerim sırasında inanılmaz güzel dostluklar kurarım. Bu yıl tatilimi Antalya’nın Kaş kazasında yaptım.. bana bu yıl nasip oldu Kaş’ı görmek. Doğrusu Kaşla ilgili ne anlatsam az olacak Kaş’ı yaşamak lazımmış bunu anladım. Daracık sokaklar melisa ve yasemen kokularıyla insanı sarhoş edercesine ciğerlerinize doluyor.. o güzel sokaklarda dolaşırken aniden karşınıza bir likyalı çıkıverecekmiş hissi ancak oraya gidildiğinde yaşanıyor. Güzel restaurantları, cafeleri, salaş çay bahçeleri ve aklınızdan hiç çıkmayacak minik kedileri :) birde adeta sanat kokan bu sokaklarda yaşayan mütevazı ama çok büyük sanatçıları. Mutlaka gitmelisiniz ama gittiğinizde önünden geçtiğiniz sakin sessiz kapıları mutlaka çalmalısınız. Herhangi bir kapının ardında huzur dolu yaşamların yanı sıra bir de inanılmaz eserlerle karşılaşma imkanınız olabiliyor. Birkaç tanesiyle tanışma fırsatı buldum, hele bir tanesi vardı ki iz bıraktı bende adeta.. Dışarıdan bakıldığında küçücük bir dükkandı ama içinin kocaman bir dünyası vardı herkesi kıskandıracak boyutta. Elinde fırçası, önünde bir kumaş parçası başını eğmiş ne yapıyordu bu kadın! ? ... “Merhaba” dedim başını işinden hafifçe kaldırıp ışıl ışıl parlayan ve gülümseyen gözlerle bakarak “hoş geldiniz” dedi. Uzun yıllar İstanbul’da moda koordinatörlüğü yapmış Serpil Hanım, çekinerek yumuşak bir ses tonuyla ödül aldığı bir koleksiyonunun duvardaki çizimlerini gösterirken gözleri parlıyor “bunlarda benim çocuklarım” diyordu. Dışardan salaş, minicik herhangi bir dükkan gibi görünen bu sanat kokan mekanda Serpil Hanım eline geçen her türlü malzemeye ayırt etmeksizin hayat veriyordu. Tatilim boyunca, defalarca onu çalışırken izlemeye gittim; bazen kuru çiçeklerden giyim aksesuarları yapıyor bazen duvarlara tablolarla o çiçekleri ölümsüzleştiriyor, bazen de pazardan alınıp kendisine verilmiş basit bir kumaştan değme defilelerde sergilenecek kostümler yaratıyordu. Bogenviller den geliklikler, yerlere dökülmüş böcek kanatlarından tablolar yapan bu sanatçıyı asla unutmayacağım.. ve yolum yine düşecek Kaş’a. Bana söz verdi o güzel insan, evlendiğimde eşimin gelinliğini o yapacak kimbilir belki de Kaş’ta evlenirim :)
Evet, Kaş’a gittiğinizde mutlaka uğranması gereken bu sanat kokan minik dünya’nın adı [Yıldız Tasarım]
Umarım günlerdir sadece vakit kaybına neden olan haline geri dönmez de hoşbulurum... :)))
Ağzı olan konuşur.. yok pardon klavyesi olanın eli tutulmaz.. bi tuşa bakar.. Artık kendine kaç tane layık görürse kişi... :))))
Bir tek benimkinin liyakatle bir ilgisi yoktur.. Doğrudan adım olurlar çünkü kendileri.. :))
Öncelikle sufayanın ki uğurlu kademli olsun tabi de.. :)) Ondan önce benden başkasında varmıydı bilmiyorum....
Benimkinin esbab-ı mucibesi şudur...;
gerçek adım olan yıldız'ı rumuz olarak almak istediğimde sistem;
olmaaaaz kardişim dedi.. başka yıldız var alamazsın
E bende yıldıza bir ilave yapmak zorunda kaldım ki o da bir yıldız olsun istedim.. Çünkü buraya kaydettiğim denemelerimi Yıldız Yıldız adıyla yayınlıyorum.. Bu şekli rumuz olarak biraz uzun geldiğinden ikinci yıldızı bir kısaltma anlamında yıldız işaretinden seçtim gitti...
Yoksa herhangi bir kıdem, otel yıldızı ya da birinci sınıfta öğretmenin verdiği yıldızlı pekiyilerle uzaktan yakından alâkam olmaz.. her iki yıldız da dedemin yadigarı gerçek adımı temsil eder... üçüncü şahıslara duyurulur... :)))
Di mi ama, iyi bişeyse bende istiyorum. Moda duyurulur...
ilgimi çekmişti bu yıldızların neden konduğu ve hala merak konusu.'yıldız'lı dostlar açıklasa ne hoş olur :)))
antoloji ye ilk girdiğim zamanlarda
rumuzlarının kenarında
benimkisi gibi yıldız olanların
kıdemli rumuzlar olduğunu sanıyordum..
eğer öyle sananınız varsa öyle sanmaya devam edin
benimde artık bir yıldızım var!
(bu sefer oldu galiba.)
Benimnie bir yıldızım yok ya.
Bir yıldızım bile yok anlıyormusun hadeeeee gülümseee,
Anneme küstüm,tüm şehir bana küstü,hadeeee gülümseee
Pırıltı...
şimdi şey hani şey işte o ıııı evet sonra da şu ve bu hah işte o
eee hadi yıldız
yıldızz...: :) ...her gun işten geldıkten sonra yemegımı yerım düşünürum bu hayat nasıl gecıcekk ama hayat her zamankı gıbı devır daım oldu için yatmaya giderim gusel cene tv mi izledikten sonra..yatam balkondadır..bunları anlattım cunku yıldızlara geliyorum...başımı yastıga koyarım ve yıldızları seyrederım cuku yılıdlar bnı alıp goturur..dalarım hayallere..bnm için yılıdz bır hayat kaynagıı
AVUÇLARIMA SIĞMIYOR YILDIZLAR
Öyle dalmışım ki bu akşamüstü,
Komşu arsadır gözümde gökyüzü.
Ben dünyadan bihaber bir çocuğum,
Kayıp zıpzıplarımı arıyorum.
Koşun çocuklar, koşun komşu kızlar,
Avuçlarıma sığmıyor yıldızlar.
Cahit Sıtkı Tarancı
'yangında ilk kurtarılacaklar' terimine 'tebessüm' yazıp tebessüme sebep olan kişi.. :))
bir yıldız doğdu nur ile
alemi yaktı nar ile
küsülüyem ben yar ile
niye doğdun sarı yıldız mavi yıldız
amamn aman evler yıkan
beller büken kanım döken
yıldız yıldız yıldız yıldızzzz..
yanıp bitmese o helyumlar,daha uzun yaşardı garibim yıldızlar...
sanat dallarında başarı göstermiş kişilere yıldız denir.
ışık kaynağı
hemen karar verme....iyice izle evlat! ......bazen ışıl ışıl olur aydınlatır ulaşabildiği her yeri,.... bazen de simsiyah olup, kabus gibi çöker insanlığın üstüne.....- ;))
'entry' miz....saygıdan yanadır tüm renklere...:Pp