'Senden korkuyorum. Seni hiç yokluktan zorla çekip alan, gövdeme ekleyen rastlantıdan. Seni çok beklediysem de karşılamaya asla hazır olmadım. Ama kendi kendime hep o kötü soruyu sordum: Ya doğmak hoşuna gitmezse? Ya günün birinde haykırıp suçlarsan beni: 'Sana kim dedi beni dünyaya getir diye? Neden dünyaya getirdin beni, neden? ' İtalyan yazar Oriana Fallaci böyle diyor derin izler bırakan kitabı Doğmamış Bir Çocuğa Mektup'un başlarında. Erkeğinden ayrılmış bir kadının, gebe olduğunu anladığı andan başlayarak hissettiklerini, iç dünyasında kopan fırtınaları, yaşadığı korkuları, çoşkusunu ve erincini başka hiçbir kitap bu kadar başarıyla yansıtamadı, okuru bu denli etkileyemedi. Bir kadının bedeninde filizlenen o küçüçük canlıyla, onu karnında taşıdığı 1975 yılından bu yana sayısız dile çevrilen bu çarpıcı kitap, Oriana Fallaci'nin ustalıklı ve şiirsel anlatımıyla haklı bir başarıya ulaşıyor; unutulmazlar arasında yerini alıyor.
Adi Bahtiyar Geciyor önümden sirenler icinde Ah eller üstünde cicekler icinde Dudaginda yarim bir sevdanin hüznü Aslan gibi gögsü türküler icinde Rastlardim avluda hep volta atarken Cigara icerken yahud coblanirken Kimseyle konusmaz dal gibi titrerdi Cocukca sevidigi cicegi sularken Diyarbaký r'liymis adi bahtiyar Sucu saz calmakmis ögrendigim kadar Geciyor önümden gül yüzlü bahtiyar Yara aldigi yer de kalan sazi kadar. Beni tes saldilar o kaldi icerde Cok sonra duydum ki Yozgat'ta sürgünde Ne yapsa ne etse üstüne gitmisler Mavi gökyüzünü ona dar etmisler Gazetede cikti üc satir yaziyla Uzamis sakali catlamis saziyla Biriler ona ölmedin diyordu Ölümün yaninda hüzünle gülüyordu Diyarbaký r'liymis adi bahtiyar Sucu saz calmakmis ögrendigim kadar Geciyor önümden gül yüzlü bahtiyar Yara aldigi yer de kalan sazi kadar
ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum geceler hic bitmiyor ben hic uyumuyorum gecenin efkari iniyor perde perde sevdanin hayali vuruyor arada bir icime ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum hani su perdelerinde mavi kus resimleri olan ali bakkalin hemen yaninda 17 numara o kirgin hayatin tam ortasinda hani duvarlarinda hala yazilar olan o sokakta biri gurbetin,biri ihanetin, biride seni boyle sevmenin hikayesi sevdanin cami bana bakiyor ben cama ve bak sen su seren cama pencere onunde menekseler,hatmiler bide gece sefasi,bide haytaligi adamin abi bide sevdanin hayali vuruyor arada icime iyi oluyor diyorum bu sana iyi oluyor arada bir arkadaşlar geliyor lafliyoruz ordan burdan anlarsinya guzel abim ic cebimde bir umut doguyor bide nerden bulduysam resmi sevdanin resimde sevda inadina guluyor sevdam gayri resmi bilmekteyim gelki benim abim birazda ustumuzde macera guzel duruyor yani yakisiyor adama yakisikli bir sevda hayat haybeye vurmuyor yuzumuze belasini hayat sokagimizda bir kehribar tesbih gibi dokuyor tanelerini takir takir yuzumuze ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum geceler hic bitmiyor ben hic uyumuyorum agzimda fiyakali bir islik zulamda agir yarasi sevdanin ali bakkalin ciragi metin anliyor halinden insanin metin nedir senin niyetin kap bakalim abine bi taze ekmek biraz zeytin bu aksam yine odamda efkar var anlarsinya metin adamin halinden adam anlar
gazete ve televizyonlardan hiç eksik olmaz yok kan davasıydı yok bıçaklamaydı yok öldürmeydi kesinlikle orda hergün en az bi cinayet işleniliyor yakında insan kalmayacak adanada
'Senden korkuyorum. Seni hiç yokluktan zorla çekip alan, gövdeme ekleyen rastlantıdan. Seni çok beklediysem de karşılamaya asla hazır olmadım. Ama kendi kendime hep o kötü soruyu sordum: Ya doğmak hoşuna gitmezse? Ya günün birinde haykırıp suçlarsan beni: 'Sana kim dedi beni dünyaya getir diye? Neden dünyaya getirdin beni, neden? ' İtalyan yazar Oriana Fallaci böyle diyor derin izler bırakan kitabı Doğmamış Bir Çocuğa Mektup'un başlarında. Erkeğinden ayrılmış bir kadının, gebe olduğunu anladığı andan başlayarak hissettiklerini, iç dünyasında kopan fırtınaları, yaşadığı korkuları, çoşkusunu ve erincini başka hiçbir kitap bu kadar başarıyla yansıtamadı, okuru bu denli etkileyemedi. Bir kadının bedeninde filizlenen o küçüçük canlıyla, onu karnında taşıdığı 1975 yılından bu yana sayısız dile çevrilen bu çarpıcı kitap, Oriana Fallaci'nin ustalıklı ve şiirsel anlatımıyla haklı bir başarıya ulaşıyor; unutulmazlar arasında yerini alıyor.
kanlı gömlek
AĞLAMAYI BİLMİYORSUNUZ HAKİM BEY, BİLSEYDİNİZ ANLARDINIZ
bana bir masal anlat baba
içinde bütün oyunlarım
kurtla kuzu olsun şekerle bal
baba bir masal anlat bana
içinde denizle balıklar
yağmurla kar olsun güneşle ay
anlatırken tut elimi
uykuya dalıp gitsem bile
bırakıp gitme sakın beni
bana bir masal anlat baba
içinde tüm sevdiklerim
içinde istanbul olsun
Hani benim gencligim
Hani benim gencligim nerde
Bilyelerim topacim
Kiraz agacinda yirtilan gömlegimi
Caldilar cocuklugumu habersiz
Penceresiz kaldim anne
ucurtmam tel örgülere takildi
Hani benim gencligim nerde.
Ne varsa bu gencligi yakan
Ekmek gibi ask gibi
Ne varsa güzellikten yana
Bölüstüm büyümüstüm
Bu ne yaman celiski anne
Kurtlar sofrasina düstüm.
Hani benim gencligim nerde
Hani benim sevincim nerde
Akvaryum kanaryam
Üstüne titrediyim kaktüs cicegi
Aldilar kitaplarimi sorgusuz.
Duvarlar konusmuyor anne
Acik kalmiyor hic bir kapi
Hani benim gencligim nerde
Yagmurlari biriktir anne
Cag yangý ninda tutustum.
Hani benim gencligim nerde.
Adi Bahtiyar
Geciyor önümden sirenler icinde
Ah eller üstünde cicekler icinde
Dudaginda yarim bir sevdanin hüznü
Aslan gibi gögsü türküler icinde
Rastlardim avluda hep volta atarken
Cigara icerken yahud coblanirken
Kimseyle konusmaz dal gibi titrerdi
Cocukca sevidigi cicegi sularken
Diyarbaký r'liymis adi bahtiyar
Sucu saz calmakmis ögrendigim kadar
Geciyor önümden gül yüzlü bahtiyar
Yara aldigi yer de kalan sazi kadar.
Beni tes saldilar o kaldi icerde
Cok sonra duydum ki Yozgat'ta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmisler
Mavi gökyüzünü ona dar etmisler
Gazetede cikti üc satir yaziyla
Uzamis sakali catlamis saziyla
Biriler ona ölmedin diyordu
Ölümün yaninda hüzünle gülüyordu
Diyarbaký r'liymis adi bahtiyar
Sucu saz calmakmis ögrendigim kadar
Geciyor önümden gül yüzlü bahtiyar
Yara aldigi yer de kalan sazi kadar
en güzel air İZAİR bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler :)
şuanda İZAİR uçakları avrupada 1. kalitede ödül almıştır
SEVDA SOKAĞI
ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum
geceler hic bitmiyor ben hic uyumuyorum
gecenin efkari iniyor perde perde
sevdanin hayali vuruyor arada bir icime
ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum
hani su perdelerinde mavi kus resimleri olan
ali bakkalin hemen yaninda 17 numara
o kirgin hayatin tam ortasinda
hani duvarlarinda hala yazilar olan o sokakta
biri gurbetin,biri ihanetin,
biride seni boyle sevmenin hikayesi
sevdanin cami bana bakiyor ben cama
ve bak sen su seren cama
pencere onunde menekseler,hatmiler
bide gece sefasi,bide haytaligi adamin
abi bide sevdanin hayali vuruyor arada icime
iyi oluyor diyorum bu sana iyi oluyor
arada bir arkadaşlar geliyor lafliyoruz ordan burdan
anlarsinya guzel abim
ic cebimde bir umut doguyor
bide nerden bulduysam resmi sevdanin
resimde sevda inadina guluyor
sevdam gayri resmi bilmekteyim
gelki benim abim birazda ustumuzde macera guzel duruyor
yani yakisiyor adama yakisikli bir sevda
hayat haybeye vurmuyor yuzumuze belasini
hayat sokagimizda bir kehribar tesbih gibi
dokuyor tanelerini takir takir yuzumuze
ben sevdanin oturdugu sokakta oturuyorum
geceler hic bitmiyor ben hic uyumuyorum
agzimda fiyakali bir islik
zulamda agir yarasi sevdanin
ali bakkalin ciragi metin anliyor halinden insanin
metin nedir senin niyetin
kap bakalim abine bi taze ekmek biraz zeytin
bu aksam yine odamda efkar var
anlarsinya metin adamin halinden adam anlar
güzel bi kitap ama o kadın nasıl öldü anlamadım
gazete ve televizyonlardan hiç eksik olmaz yok kan davasıydı yok bıçaklamaydı yok öldürmeydi kesinlikle orda hergün en az bi cinayet işleniliyor yakında insan kalmayacak adanada
yawsss bu kelimeler bizim ülkemizden başka yerlerde de kullanılıyormu acaba