Insanlarin kendi kendilerini tatmin etme olayina denir... Olaya sadece cinsellik acisindan bakmamak gerekir. Cunku cinsellikten baska alanlar da vardir kendi kendimizi tatmin ettigimiz...
Ornegin, bilimsel masturbasyon, sanatsal masturbasyon, politik masturbasyon, teknik masturbasyon, psikolojik masturbasyon...vs...
'Acaba kendine müslüman diyen bir adam, dünyanın bir menfaati için, bir günde elli kelime Firengî lügatından taallüm ettiği halde; elli senede ve her günde elli defa tekrar ettiği Sübhanallah, Elhamdülillah ve Lâ ilahe İllallah ve Allahü Ekber gibi mukaddes kelimeleri öğrenmezse, elli defa hayvandan daha aşağı düşmez mi?
Böyle hayvanlar için, bu kelimat-ı mukaddese tercüme ve tahrif edilmez ve tehcir edilmezler! Onları tehcir ve tağyir etmek, bütün mezar taşlarını hâkketmektir; bu tahkire karşı titreyen mezaristandaki ehl-i kuburu aleyhlerine döndürmektir...'
Bu baslik altindan kopyaladim bu yaziyi... Bunu yazan bir Musluman. Yazdigini da eminim Muslumanlik adina olsun diye yaziyor. Ve gordugunuz gibi kendisi gibi dusunmeyenlere her turlu hakareti, her turlu kufuru uygun goruyor...
Site yonetiminin yolladigim bazi yazilarimi yayinlamadigi aklima geliyor da, buna nasil izin veriyorlar hayret ediyorum... Iki yaniti vardir. Ya yukardaki yaziyi yazanla ayni kafadadir, ya da bu yazi gozlerinden kacmistir. Ben ikinci sikkin dogru olduguna inanmak istiyorum...
Anasinin bir bag pirasaya verdigi kiz... Babasi ise Kurban'da bu sene iki tane kurban kesecekmis... Ve son bir bilgi, bununla olacak adam, bunu cebinde tasirmis :)
Tıpta erkeklik özellikleri içeren herhangi bir nesneyi tanımlamakta kullanılan kavram; Örneğin bedenin üst kısmında yağ birikiminin egemen olduğu şişmanlık tipi için kullanılır.
Istanbul'da, Fatih Sultan Mehmet Koprusu'nun ayaklari dibinde yerlesmis, Anadoluhisari semtine komsu olan semttir. Bu durum, kendisine hem Anadolu yakasi ve hem de Avrupa yakasina yakinlik gibi konularda buyuk avantaj saglar. Oyle ki, Kavacik'tan Taksim'e yarim saat bile dolmadan ulasilabilinir. Eee, Anadolu yakasindaki yerler de cok uzak degildir haliye...
Hunların bir boyu olan ve adına Aşine denilen Türk boyu Hazar Denizi'nin batı taraflarında yerleşmişti. Türklerin ilk atası olarak biliniyordu. Rahat ve huzur içinde otururlarken bir gün ansızın düşmanların baskınına uğradılar. Baskının sonunda kimse sağ kalmadı.
Her nasılsa küçücük bir çocuk bu baskından sağ kalmış bir köşeye sığınmıştı. Düşmanlar onu da gördüler. Fakat, cılız ve küçük bir çocuk olduğu için kimse ondan korkmadı ve ona aldırmadı. Hattâ içlerinden acıyanlar bile çıktı. Ama düşman yine de her ihtimali düşünüp, çocuğu öldürmektense kolunu bacağını kesip orada öylece bırakmayı uygun gördü; düşündükleri gibi yaptılar.
Kolunu bacağını kesip, yan ölü hâle getirdikleri çocuğu alıp bataklıkta bir sazlığa attılar; bırakıp gittiler. O sırada, nereden çıktığı bilinmeyen bir dişi bozkurt göründü, geldi, çocuğu emzirdi. Yaralarını yalayıp iyi etti. O günden sonra da, avlanıp getirdiği yiyeceklerle çocuğu besleyip büyüttü, Gücünü kuvvetini arttırdı. Zamanla bozkurt'un beslediği çocuk gürbüzleşti.
Günlerden sonra bir gün, baskın yapıp Asine soyunu yok eden düşman başbuğu, kolunu bacağını keserek sazlığa attıkları çocuğun yaşadığını öğrendi. Adamlar gönderip durumu öğrenmek, sağ kaldı ise öldürtmek istedi. Düşman başbuğunun gönderdiği asker geldiğinde, kolu bacağı kesik gencin yanında bir dişi bozkurt gördü. Dişi bozkurt tehlikeyi sezmişti, dişleriyle genci yakaladığı gibi denizin öte yanına geçirdi; orada da durmayıp Altay dağlarına doğru götürdü. Orada, her tarafı yüksek dağlarla çevrili bir yaylada bir mağaraya yerleştirdi, onunla evlendi; on oğlan doğurdu!
Mağaranın bulunduğu yayla yeşillikti; serin gür suları, meyve ağaçlan, av hayvanları vardı. Oğlanlar orada büyüdüler, orada evlendiler. Her birinden bir boy türedi. Bunlardan birinin adı da Asine boyu idi.
Asine, kardeşlerinin içinde en akıllı, en gözü pek, en yiğit olanı idi. Bu yüzden Türk hakanı o oldu. Soyunu unutmadı. Cadırının önüne her zaman, tepesinde bir kurt başı bulunan bir tuğ dikti.
Aradan çok yıllar geçti. Aşine boyuna Asençe adlı bir başka yiğit hakan oldu. Bunun zamanında ise Aşine boyu, bulundukları yerden çıkıp daha güzel yurtlara yerleştiler.
Kuran'daki 112. surenin adi. Mekke'de inmis. 4 ayettir...
1. De ki: O, Allah birdir.
2. Allah sameddir.
3. O, doğurmamış ve doğmamıştır.
4. O'nun hiçbir dengi yoktur.
Insanlarin kendi kendilerini tatmin etme olayina denir... Olaya sadece cinsellik acisindan bakmamak gerekir. Cunku cinsellikten baska alanlar da vardir kendi kendimizi tatmin ettigimiz...
Ornegin, bilimsel masturbasyon, sanatsal masturbasyon, politik masturbasyon, teknik masturbasyon, psikolojik masturbasyon...vs...
'Acaba kendine müslüman diyen bir adam, dünyanın bir menfaati için,
bir günde elli kelime Firengî lügatından taallüm ettiği halde; elli senede
ve her günde elli defa tekrar ettiği Sübhanallah, Elhamdülillah ve Lâ ilahe
İllallah ve Allahü Ekber gibi mukaddes kelimeleri öğrenmezse, elli defa
hayvandan daha aşağı düşmez mi?
Böyle hayvanlar için, bu kelimat-ı mukaddese tercüme ve tahrif edilmez
ve tehcir edilmezler! Onları tehcir ve tağyir etmek, bütün mezar taşlarını
hâkketmektir; bu tahkire karşı titreyen mezaristandaki ehl-i kuburu
aleyhlerine döndürmektir...'
Bu baslik altindan kopyaladim bu yaziyi... Bunu yazan bir Musluman. Yazdigini da eminim Muslumanlik adina olsun diye yaziyor. Ve gordugunuz gibi kendisi gibi dusunmeyenlere her turlu hakareti, her turlu kufuru uygun goruyor...
Site yonetiminin yolladigim bazi yazilarimi yayinlamadigi aklima geliyor da, buna nasil izin veriyorlar hayret ediyorum... Iki yaniti vardir. Ya yukardaki yaziyi yazanla ayni kafadadir, ya da bu yazi gozlerinden kacmistir. Ben ikinci sikkin dogru olduguna inanmak istiyorum...
Rumuz, insanlarin ozellikle de sanal ortamlarda kendi kisisel bilgilerini saklama adina, alip kullandiklari isimlerdir...
Anasinin bir bag pirasaya verdigi kiz... Babasi ise Kurban'da bu sene iki tane kurban kesecekmis... Ve son bir bilgi, bununla olacak adam, bunu cebinde tasirmis :)
Tıpta erkeklik özellikleri içeren herhangi bir nesneyi tanımlamakta kullanılan kavram; Örneğin bedenin üst kısmında yağ birikiminin egemen olduğu şişmanlık tipi için kullanılır.
Egitim - ogretim dalinda bir meslek...
Bir internet sitesi oldugunu dusunuyorum...
Istanbul'da, Fatih Sultan Mehmet Koprusu'nun ayaklari dibinde yerlesmis, Anadoluhisari semtine komsu olan semttir. Bu durum, kendisine hem Anadolu yakasi ve hem de Avrupa yakasina yakinlik gibi konularda buyuk avantaj saglar. Oyle ki, Kavacik'tan Taksim'e yarim saat bile dolmadan ulasilabilinir. Eee, Anadolu yakasindaki yerler de cok uzak degildir haliye...
Beykoz'a baglidir...
Ikinci söyleyiş:
Hunların bir boyu olan ve adına Aşine denilen Türk boyu Hazar Denizi'nin batı taraflarında yerleşmişti. Türklerin ilk atası olarak biliniyordu. Rahat ve huzur içinde otururlarken bir gün ansızın düşmanların baskınına uğradılar. Baskının sonunda kimse sağ kalmadı.
Her nasılsa küçücük bir çocuk bu baskından sağ kalmış bir köşeye sığınmıştı. Düşmanlar onu da gördüler. Fakat, cılız ve küçük bir çocuk olduğu için kimse ondan korkmadı ve ona aldırmadı. Hattâ içlerinden acıyanlar bile çıktı. Ama düşman yine de her ihtimali düşünüp, çocuğu öldürmektense kolunu bacağını kesip orada öylece bırakmayı uygun gördü; düşündükleri gibi yaptılar.
Kolunu bacağını kesip, yan ölü hâle getirdikleri çocuğu alıp bataklıkta bir sazlığa attılar; bırakıp gittiler. O sırada, nereden çıktığı bilinmeyen bir dişi bozkurt göründü, geldi, çocuğu emzirdi. Yaralarını yalayıp iyi etti. O günden sonra da, avlanıp getirdiği yiyeceklerle çocuğu besleyip büyüttü, Gücünü kuvvetini arttırdı.
Zamanla bozkurt'un beslediği çocuk gürbüzleşti.
Günlerden sonra bir gün, baskın yapıp Asine soyunu yok eden düşman başbuğu, kolunu bacağını keserek sazlığa attıkları çocuğun yaşadığını öğrendi. Adamlar gönderip durumu öğrenmek, sağ kaldı ise öldürtmek istedi. Düşman başbuğunun gönderdiği asker geldiğinde, kolu bacağı kesik gencin yanında bir dişi bozkurt gördü. Dişi bozkurt tehlikeyi sezmişti, dişleriyle genci yakaladığı gibi denizin öte yanına geçirdi; orada da durmayıp Altay dağlarına doğru götürdü. Orada, her tarafı yüksek dağlarla çevrili bir yaylada bir mağaraya yerleştirdi, onunla evlendi; on oğlan doğurdu!
Mağaranın bulunduğu yayla yeşillikti; serin gür suları, meyve ağaçlan, av hayvanları vardı. Oğlanlar orada büyüdüler, orada evlendiler. Her birinden bir boy türedi. Bunlardan birinin adı da Asine boyu idi.
Asine, kardeşlerinin içinde en akıllı, en gözü pek, en yiğit olanı idi. Bu yüzden Türk hakanı o oldu. Soyunu unutmadı. Cadırının önüne her zaman, tepesinde bir kurt başı bulunan bir tuğ dikti.
Aradan çok yıllar geçti. Aşine boyuna Asençe adlı bir başka yiğit hakan oldu. Bunun zamanında ise Aşine boyu, bulundukları yerden çıkıp daha güzel yurtlara yerleştiler.