Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • büyük birlik partisi (BBP)13.10.2005 - 14:53

    Şaibesiz, Bağıntısız ve Bağımsız HALK HAREKETİ!

  • türk-kürt kardeştir16.08.2004 - 17:02

    KARDEŞTİR...

  • çiğil10.08.2004 - 20:10

    İlk müslüman olan Türk boylarındandır. Anadolu'da; Aşağıçiğil Kasabası, Yukarıçiğil Kasabası, Çiğil Köyü (Konya) - Çivril (Denizli) - Çiğli (İzmir) - Çiğil Köyü (Diyarbakır) ... Çiğil Türkleri'nin yaşadığı bazı yerleşim yerlerindendir.

  • kadin haklari29.07.2004 - 13:11

    FEMİNİZM

    yada

    kadınların pozitif ayrımcığa tabi tutulması...

  • hasan sağındık27.07.2004 - 23:50

    AYNI YOLDA...

    Yar gülüm ey
    Yangınların ölümlerin arasından
    Çıkıp da gelmişim ben bu günlere
    yar gülüm ey
    künye gibi boğazıma ölümleri
    takıp ta gelmişim
    ben bu günlere

    mazlumun ağıdında dinlersin beni
    içine bak gözlerimin anlarsın beni

    dönen dönsün kalan kalsın
    ben giderim aynı yolda yar
    yeter ki dost can sağ olsun
    ben giderim aynı yolda yar
    eğilmeden bükülmeden
    ben yürürrüm aynı yolda yar

    yar gülüm ey
    taşıdığım değerleri atmadım
    sanatımı üç kuruşa satmadım
    yar gülüm ey
    hiçbir yerden makam rütbe almadım
    bildiğimi dedim,korkak olmadım

    mazlumun ağıdında dinlersin beni
    içine bak gözlerimin anlarsın beni

  • hasan sağındık27.07.2004 - 23:45

    -RÖPÖRTAJ- Hasan SAĞINDIK

    Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

    1963 Adana-Ceyhan doğumluyum. On kardeşin en büyüğüyüm. Üniversiteye kadar Ceyhan’da, üniversiteyi ise Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde okudum. 1981 de yani Yök' ten önce girdiğim üniversiteden, yök kanunları gereği son sınıfta iken ilişiğim kesildi. Sonraları okumaya tekrar hak kazandı isem de bu defa da ben gitmedim. Evliyim, Aybike Nur ve Asya Nur isimli iki kızım var.

    Müzik maceranız nasıl başladı?

    Ciddi anlamda üniversite yıllarında diyebiliriz, öncesini saymazsak. Yurt orkestrası solistliği ve Türk Sanat Müziği korolarında çalıştım. Bu dönemde bestelerde çıkmaya başladı.

    İcra ettiğiniz müziği nasıl tanımlıyorsunuz?

    Yaptığım müziğe 'asyasentez' diyorum. Asya'nın ve kültürümün oluşturduğu duygularla, dünyanın bugüne kadar oluşturduğu müzik kültürünü birleştirmenin adıdır asyasentez. Kendimi coğrafya ve duygu olarak Asya'ya daha yakın hissederim. Sıcak gelir bana.

    Evrensel müzik diye bir kavram var mıdır?

    Evrenselliğe iki açıdan bakmak lazım. Birincisi üretme, ikincisi dinleme yönüyle. Üretme açısından, hangi müzik evrenseldir? sorusunun cevabını bulamazsınız. Çünkü, müzik kültürle ilgilidir ve her kültürün kendi evrenseli vardır. Batının kullandığı seslerle, doğunun kullandığı sesler aynı değildir. Doğuda batının bütün seslerini bulursunuz ancak batıda doğunun seslerini bulamazsınız. Doğu tek sesli, duygusal ve insancıldır, batı çok sesli -kendi kuralları içinde- daha teknik ve tüketime dönüktür. Dinleme yönüyle ise müzik bu kalıplar içinde değerlendirilemez. Herkes her tür müziği dinleyebilir. Müziğin bu tarafı evrenseldir. Zaten son zamanlardaki 'worldmusic' akımı da bunu destekler mahiyettedir. Batı her şeyi tüketen tarafıyla müziğini de tüketmiş, sanatçıları Asya ve Uzakdoğu'da kendilerine yeni ufuklar aramaya başlamışlardır.

    Şu anki müzik dünyasının fotoğrafını nasıl yorumluyorsunuz?

    Toplumdaki değişime ve kültürel sığlığa paralel olarak müzik dünyası da sığlaşmıştır. Müzik artık sanat kaygısıyla değil de para kazanmak için yapılır hale gelmiştir. 'en iyi kaset, satan kasettir' anlayışı genel bir kabul olarak, müzik yapımcılarının düsturu olmuştur. Porno sayılabilecek klipler ve sanatçılar bu sektörü anlatmaya yeter sanırım. Ne yazık ki günü kurtarma ve para kazanma düşüncesiyle üretilen bu eserler dinleyicide de kabul görmekte ve 'ayaküstü' hayatın bir parçası haline gelmektedir. Gelişen müzik teknolojileri müzikte duyum kalitesini artırırken maalesef sözlerdeki, bestedeki ve sunumdaki sığlık müzik kültürü olmayan dinleyiciyi kültürel bakımdan yarınlara taşımaktan uzaktır. Türk halk müziğinde ki kıpırdanmalar moda olmaktan öte gidebilirse bir kazanç olacaktır diye düşünüyorum. Sanat müziğinin durumunu ise söylemeye bile gerek yok. Rahmetli Yıldırım Gürses'in deyişiyle 'bu türü taşıyacak sanatçılar maalesef yetişmedi'. İlâhi ya da dini müzikte de durum bundan pek farklı değil. Oyun havaları dahil, her tür müziğin üzerine giydirilmiş sözlerle zikirli ilâhiler en çok satanlar arasındadır.

    Müzik dünyasındaki bozulmanın önüne geçebilmek için sizce neler yapılmalıdır?

    Topu müzik dünyasına atmak yeterli olmaz sanırım. Bu bir sonuçtur. Türk toplumu olarak her alanda bir kimlik problemi yaşamaktayız. Milli ve manevi dinamiklerimizi tanıyıp, tarihimizle bir bütün olarak barıştığımızda belki umutlanmak için iyi bir sebebimiz olacaktır.

    Bestelerinizde Abdurrahim Karakoç'un şiirleri ağır basmakta. Neden Abdurrahim Karakoç?

    Birincisi alternatifi yok. İkincisi üniversite yıllarında şiirle çok ilgiliydim. O dönemde tertemiz bir kaynak olarak gördüğüm Karakoç üstadın şiirlerinin üzerimde çok etkisi olmuştu. Ki bu etki bugün Karakoç'un şiirlerini en çok besteleyen kişi olmamı nasip etmiştir.

    Bestelerinizi ne zaman yaparsınız?

    Çoğunlukla geceleri çalışırım. Beste bir sonuçtur zaten. Müzikte ve sözdeki birikimin sonucu.

    Bir albümü hazırlarken nelere özen gösterirsiniz?

    Sanatçılık, sorumluluktur. Omuzlarında bu yükü hissetmeyen sanatçı değil, soytarı olur; dansöz olur. Zaten ülkemizde sanatın algılanma biçimi tamamen farklıdır. Eğlenceye dönüktür, basittir yani. Eğleneceksin, eğlendireceksin, oynayacaksın, oynatacaksın işte sanat bu.

    Ne tür müzikler dinliyorsunuz?

    Genelde her tür müziği dinlerim. Özellikle Orta Asya, Türk müziğinden etkilenirim, zaten bu bestelerime de yansır.

    'Artık oynamıyorum' dediğiniz hayatınızda yorulduğunuz, yıldığınız anlar oldu mu?

    “Oynamıyorum! .” demeye çok az kaldığı dönemler yaşadım. Ancak, kuralları bana ait olmayan bir oyunda, “oynamıyorum” demenin anlamı yoktu. Ne yaparsan yap ama yanlış yapma dedim… Kendine, ailene, topluma ve öncelikle de Allah’a…Sonunun düşünmeden, doğrulara adanmış bir ömürdü benimki, seninle… “Sen’inle başladım, Bitsin Sen’inle…” diyerek devam ediyorum.

    Bu işe başlarken hedefiniz neydi? Şu an bu hedef çizgisinin neresindesiniz?

    Aslında çok büyük ideallerim yoktu. Bu hayatı yaşarken nasıl ki sinemaya gitmek istediğinizde veya bir kasaba gittiğinizde veya tiyatroya gitmek istediğinizde kendi hayat tarzınıza uygun olanı istiyorsanız, işte benim de müzikte yapmak istediğim buydu. Bunlara maddi ve manevi güvenlik çemberleri diyorum. Şu an ben üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum. Hedef çizgisinin neresinde olduğumuza daha çok dinleyici karar verecektir.

    Alperen 2000 vasıtasıyla sevenlerinize mesajınız nedir?

    Alperen’in misyonuna uygun yaşasınlar yeter! ...

    (Röportaj:Abdurrahman Alperen, Eylül 2003-Ankara)

  • hasan sağındık27.07.2004 - 23:32

    'Sehirli Protest Durus'

    Hasan Sagindik'i gerek genel müzik piyasasinda ve gerek kendi lokal sinirlari içerisinde degerlendirirken, salt O'na özgü ayrisik bir alani doldurdugunu unutmamak zorundayiz. Ne söylem birlikteligi, ne sanatsal varolusu ve ne de sarkilarindaki tematik bütünsellik mevcut müzik piyasasi ile hiçbir ortak bölüsümü paylasmiyor. Ilk albümünü çikardigi 1989 yili bu açidan ciddi bir baslangiç. Çünkü popüler anlamda kabul gören, müzikal yeterliligi bünyesinde barindiran, o günün mevcut olaylarina estetik anlamda üst konumda sarkilar söyleyen 'ilk' isim diyebiliriz O'nun için. 'Yusuf Yüzlüler' den bugüne kadar teknik olarak sürekli bir genisleme gözlemledik çalismalarinda. Hem enstrüman zenginligi hem aranje anlayisi hem de stüdyo imkanlari bakimindan Sagindik'in son albümleri genel müzik piyasasi içerisinde kuskusuz dikkate alinabilecek ve hatta bu piyasaya da yeni müzikal arayislar konusunda kaynaklik edebilecek ürünler. Sagindik müzige salt lirik bir koridordan bakmak yerine, sürekli sosyolojik açilimi olan söylemi doldurdu. Bütün albümlerinde elestirel bakisin nefes alis-verisleri hissedildi.
    Bestelerinin sözlerini siirlerden seçiyor olmasi-ki siir zaten baslibasina bir üst dildir- O'nu seçkinci bir rafa koyuyordu. Eserlerinde yogun imgesel anlatimi tercih etmesi bazen dinleyicisini de zorladi açikçasi. Ama O'nun anlasilmak, genele (herkese) bir seyler söylemek niyetinde oldugu da pek söylenemezdi. O daha çok dinleyiciyi kendi söylem alanina çekmenin durusunu simgelestirmeye çalisti. Bu arada baska müzisyenler Sagindik'in açmis oldugu koridoru takip ederek ayni tabana sarkilar okumaya basladilar. Onlar daha popülistti. Bence Sagindik bu anlamda giderek daha entelektüel olani seçti. Televizyonlarda çok gözükmedi ama O, on iki yildir dinleyicisi ile birlikte yilmadan kosusuna devam ediyor. Onurlu ve tavirli bir durusu simgelestirerek özel bir vizyonu seçti kendisine. Bu durusunu dinleyicisi ile paylasarak 'Yusuf Yüzlüler' den bu güne, yeni çikan albümü 'Bitsin Seninle...' ile beraber 8 çalisma sundu bizlere.
    'Bitsin Seninle...' de 11 beste bulunuyor. Bu bestelerden 9'u Sagindik'a ait. Diger besteler Adem Karakiliç ve Zafer Isleyen imzalarini tasiyor.Albümün genelinde tematik olarak mistik bir yogunlasma bariz bir sekilde duyumsaniyor. Ancak birkaç eserde, daha önceki albümlerde de oldugu gibi mevcut sosyolojik/politik olaylara elestirel bir yaklasim söz konusu. Abdurrahim Karakoç ve Bahaettin Karakoç siirleri Sagindik için bir vazgeçilmezi isaretliyor her çalismasinda. Bu albümde de Sagindik, Abdurrahim Karakoç'un 4, Bahaettin Karakoç'un da 2 siirinin bestesine yer vermis. Diger bestelerin sözleri ise Ahmet Efe, Abdullah Çevik, Celalettin Kurt, Süleyman Baydili ve Zafer Isleyen'in siirlerinden seçilmis. Enstrüman icralarini ise müzik piyasasinin en yetkin isimleri yapmis. Hemen hemen bütün enstrümanlar canli/akustik olarak kaydedilmis. Iki eserde de yogun sekilde rock formatinda düzenlemeler ilk dinleyiste ilginizi çekiyor. Albümün aranjelerini ve yönetmenligini genç ve basarili bir isim, Fatih Ihlamur yapmis.
    Son on yildir kirlenen müzik sektörü içerisinde Sagindik, hem degismeyen onurlu müzikal durusu ve hem de eserlerindeki çekicilik dikkate alindiginda, özel dinleyicisini yarinlara tasiyabilecek bir albüm sunuyor 'Bitsin Seninle...' ile. 'Sera' etiketiyle vitrine sunulan 'Bitsin Seninle...', yine arsivlik bir çalisma olarak karsimizda duruyor.
    Sagindik yeni çalismasinin hedefini bütün dünya olarak belirledi ve yeni çalismasina basladi bile...

  • hasan sağındık27.07.2004 - 23:32

    1963 Adana_Ceyhan dogumlu. Izmir'de, 9 Eylül Üniversitesi Iktisadi Idari Bilimler Fakültesi MALIYE bölümünde okudu. Okul futbol takiminin 9 numarasiydi.Bu dönemde, Türk Halk Müzigi ve Türk Sanat Müzigi korolarinda çalisti. Ayni zamanda yurt orkestrasinin solistligini yapti.
    91-92 yillarinda 'beni bu sehirden al götür anne..' adli eseriyle, Star ve Teleon'da en çok klibi yayinlananlardan biriydi. Bu güne kadar 10 eserine klip çekmis, bunlardan 4 ü Orta Asya Türk Devlet Televizyonlarinda da yayinlanmistir. Ayrica 1994 Ankara konseri TRT araciligiyla Avrasya'ya yayinlanmistir. Anadolu'yu bastan sona 8 kez dolasmis ve yüzlerce konser vermistir.
    Besteci yönü tamamen siirin etkisiyle ortaya çikmistir. Bunda o dönemin siirlerinin etkisi büyüktür. Varolan müzik türleri onu tatmin etmediginden, 1982 yilindan sonra kendi müzigini yapmaya karar verir. Müziginin adina da:'asyasentez' der.

    Sirasiyla,
    1989 YUSUF YÜZLÜLER
    1990 AGLA KARANFIL
    1991 BENI YASARKEN ANLA
    1992 DOSTA DOGRU-IRGALANIS
    1993 ZINDAN SEHIRLER
    1996 SIYAH AGIT
    1998 ADAMLAR
    2001 BITSIN SENINLE
    albümleri çikti.

    Gazete köse yazarligi, radyo programciligi, aranjörlük ve yönetmenlik de yapan sanatçi Hasan SAGINDIK evli ve iki kiz babasidir.
    ________________________________________
    *SAGINDIK: Kirgiz Sözlügünde 'Özlemek' demektir.

  • fethullah gülen09.07.2004 - 18:40

    ne çekti gerçek nur talebeleri memleket senin yüzünüzden fethullahçılık.

  • saadet partisi06.07.2004 - 22:09

    sözde dindar partiyi 28 Şubat Postmodern Darbesinin faili NECEMETTİN ŞERBAKAN yönetmektedir.

    Biz bu kişilere kısaca dindar burjuva deriz.

    Gariban komşuları aç yatar bunlar ömürlerinde 100 kere hacca giderler.

    İslama ve müslümanlara en zararı dokunan adamlardır.