Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • abayi yakmak15.10.2005 - 14:50

    Aba adındaki kalın kumaşı yakmak eylemi. Bu eylemi gerçekleştirenlerden en ünlüsü: Sait Faik Abasıyanık.

  • A A almak15.10.2005 - 14:48

    Amerikanlılaştırılmış ve dahası Amerika'nın 52. eyaleti kılınmış bir ülkenin üniversitelerinde kullanılan derecelendirme işaretlerinden en yükseğini almak anlamına gelmektedir.

    Tanrı bizleri, hamburger yiye yiye hamburger kafalı olmuş kişilerin yönetmesinden korusun artık!

  • carpe diem (anı yaşamak)15.10.2005 - 14:42

    Carpe diem... deja vu... Hmm, ben galiba bu anı daha önce yaşamıştım sanki.

  • gaziosmanpaşa üniversitesi15.10.2005 - 14:30

    'Tuna Nehri akmam diyor / Kenarını yıkmam diyor' felsefesinden esinlenerek, 'gel abi, seninle bir üniversite kuralım' girişimciliğiyle kurulmuş bulunan bir 'üniver-site' olduğunu sandığım yer.

  • platon15.10.2005 - 14:28

    Platonik aşkın mucidi kimsedir. O olmasaydı aşklar platonik olmayacaktı.

  • sessiz ev15.10.2005 - 14:27

    Okumaya çalışıp da, rezilce yazılmışlığı yüzünden bir türlü okuyamadığım Orhan Pamuk romanlarından biri.

  • patagonya15.10.2005 - 14:23

    Patagonya

    Ayı balıkları doğuruyor
    buz soğuğu bölgelerin derinlerinde,
    alacakaranlıkta yeraltı mağaraları oluşturuyor
    okyanusun son uçurumunu;
    Patagonya'nın inekleri
    ayırıyorlar günden kendilerini
    bir patırtı gibi, yalnızlıklara karşı
    sıcak sütunlarını soğukta yükselten
    ağır bir pis koku gibi

    Bir çan kadar ıssızsın sen, ey Amerika:

    için hiç bir zaman yükselmeyen şarkıyla dolu,
    ne eli ne de kulağı var
    çobanın, ova çiftçisinin, balıkçının
    ne bir piyanosu ne de bir yanak etrafında: izliyor ay onları,
    sonsuzluk yüceltiyor hayatlarını, gece gözetliyor onları,
    ve diğerleri gibi yavaş yaşlı bir gün doğuyor.


    ('América, no invoco tu nombre en vano' / 'Canto General' den)
    Türkçeye çeviren: İsmail H. Aksoy

  • Ahmet İnam15.10.2005 - 14:17

    TRT'de yayınlanan bir programda, ıkına sıkına bir takım şeyler söylemeye çalışıyor. Fakat, aslında söyleyecek sözü olmadığı halde kendisini konuşmak zorunda hisseden insanların düştüğü aptalca duruma düştüğünün farkında da değil gibi görünüyor Ahmet İnam. (Birilerinin bunu söylemesi gerek ona) . Bazı türkülerdeki felsefik boyut hakkında konuşmaya çalışıyor. Ama nedir ki, bir sinekten kalkıp da 10 fıçı yağ çıkarmaya çalışmak abesle iştigal eylemektir. Olmaz, Ahmet Bey. 'Olur mu hiç üç kulak? / Dön de aynaya bak, hey! '

    'Manda yuva yapmış söğüt dalına / Aman aman / Yavrusunu sinek kapmış / Gördün mü? ' gibi bir türkünün absurd'a örnek teşkil edebileceği söylendikten sonra, bu türkünün sözlerini evire çevire tekrarlayarak (ve felsefe açısından hiç bir değer taşımayacak sözlerle) 1 saat konuşabilecek ve de incir çekirdeğini doldurmayacak laflar edebilecek adamlardandır Ahmet İnam. İşte memleketimden felsefeci manzaralarından bir örnek!

    E tabii ki, kimsenin kendi mesleğini yapmadığı bir memlekette, felsefeci de felsefe üretmeyecektir!

  • yeşim salkım15.10.2005 - 14:04

    Bu hatunun 'Deli Mavi' adlı bir şarkısı vardı bir zamanlar. Sözleri üç aşağı beş yukarı şöyleydi:

    'Söz, sana yemin sana söz
    Değmedi değmeyecek
    Gözüme başka iki renkte göz'

    Yani, demek istiyordu ki o şarkıda bu hatun, 'Tamam sevgilim. şimdi sen mavi gözlüsün ya... Ben ancak seni mavi gözlülerle aldatırım. Kahverengi ya da ela gözlülerle asla'.

    İşte bu da biraz garip bir sadakat anlayışına örnek olsun diye tarihe geçecektir mutlak.

  • kadın13.10.2005 - 19:47

    Kadın Bedeni


    Kadın bedeni, ak tepeler, ak baldırlar,
    bir dünyadır açık kasığın senin.
    Benim hoyrat çiftçi bedenim kazar seni
    ve fırlatır oğulunu toprağın derininden.

    Bir tünel gibi yalnızdım. Kaçardı kuşlar benden,
    ve gece alırdı kudretli kucağına beni.
    Yaşayabilmek için silâh gibi biçimledim seni,
    yayımdaki ok gibi, bir taş gibi sapanımdaki.

    Ne ki sonu vardır öç saatinin, ve severim seni.
    Tenden ve yosundan senin bedenin, uysal ve güçlü sütten.
    Ah, göğüslerinin vazosu! Ah, gözlerin ne kadar da uzak!
    Ah, venüs tepeciğinin gülleri! Ah, senin usul, üzgün sesin!

    Sen, kadınımın bedeni, merhametli yol gösterici yıldızım.
    Arzum, sınırsız özlemim ve belirsiz yolum benim!
    Doğurur kasvetli sular sonsuz susuzluğu,
    ve kendini ele veren yorgunluğu ve sınırsız acıyı.

    Pablo Neruda
    '20 Sevda Şiiri ve Umutsuz Bir Türkü'den
    Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy